Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
KARŞILIKSIZ ÇEK YAPRAĞI BAŞINA BANKANIN ÖDEME YUKUMLULUĞÜ (3167 SK 10. Madde) Av. Ali ERTUNÇ
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 24-09-2009 | Kategori: Makale | Okunma : 3529 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
KARŞILIKSIZ ÇEK YAPRAĞI BAŞINA
BANKANIN ÖDEME YUKUMLULUĞÜ
(3167 SK 10. Madde)
Av. Ali ERTUNÇ
4814 Sayılı Kanunla (R.G. 08.03.2003) 3167 sayılı Çekle Ödemelerin
Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunda bir
dizi değişiklik yapılmıştır. Buna göre;
10. madde:
“Muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması
halinde her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya kadar ve kısmen karşı
lığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için üçyüzmilyon
liraya tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu husus,
hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında
yapılmış olan dönülemeyecek gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir.
Yukarıda belirtilen sorumluluk miktarı, Devlet istatistik Enstitüsü Başkanlığı
nca yayımlanan toptan eşya Fiatları yıllık endeksindeki değişmeler
göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından her
yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmi Gazetede yayımlanır.” şeklinde değiştirilmiştir.
Çek hamillerini korumaya ve zararlarını bir nebze olsun azaltmaya;
bankaların da çek hesabı açarken daha özenli davranmasını sağlamaya
yönelik bu düzenleme, bankaların genellikle ödememe yönündeki direngen
tavırları ile karşılaşmaktadır. Kanuna aykırı olarak verilen ve temyiz
incelemesinden geçemeyen Mahkeme kararlarının da katkısıyla içinden
çıkılamaz büyük bir hukuki mesele (!) haline gelmiş ve sonuçta kaybeden
yine çoğunlukla karşılıksız çekin hamili olmuştur.
Değişiklikten önceki 10. madde de ilke olarak aynı mahiyetteydi.
Değişiklikten önce sözkonusu ödemenin dayanağı, hesap sahibi ile
muhatap banka arasında çek defterinin teslimi ile kendiliğinden kurulan
“kredi sözleşmesi hükmünde olma” iken değişiklikle “gayri nakdi kredi
sözleşmesi hükmünde olma” oluşturmuştur. “Gayri nakdi” tabirinin eklenmesi
banka ile müşterisi arasındaki hukuki ilişkiye daha uygun düşmüştür.
Zira ortada müşteri lehine kullandırılan nakit bir kredi bulunmamaktadı
r. Bu değişikliğin ilgilileri (Hesap sahibi, banka, hamil) etkileyen
bir yönü bulunmamaktadır. (Bkz. tasarıya atfen Prof. Dr. Seza Reisoğlu,
sf. 255 “Türk Hukukunda ve Bankacılık Uygulamasında Çek, Gözden geçirilmiş
3. bası, Ankara 2003 ) (Bu esere sonraki atışar S. Reisoğlu şeklinde yapılacaktır.)
Yine değişiklikten önce sorumluluk miktarının arttırılması, Başbakanlı
k Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığınca yayınlanan Toptan Eşya Fatları
yıllık endeksindeki artışlar esas alınarak Merkez Bankasının takdirine
bırakılmışken yeni düzenlemede Devlet istatistik Enstitüsü Başkanlığı
nca yayımlanan toptan eşya Fatları yıllık endeksindeki değişmeler
göz önünde tutularak Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında
belirleneceği ve Resmi Gazetede ilan edileceği belirtilerek, Merkez Bankası
nın takdirine bırakılmamış bir görev olarak yüklenmiştir. (Bkz. sf. 204
vd. Açıklamalı Gerekçeli ve içtihatlı Çek Kanunu Uygulaması ve ilgili Mevzuat, Dr.
Haluk Çolak- Kenan Özdemir- Yüksel Hız, Adil Yayınevi-2003)
Değişiklikle sorumluluk miktarının 300 YTL (2008 yılında 435
YTL) gibi önemsenecek bir meblağa çıkarılması ise bizce uygulamadaki
sorunların başlıca sebebi olmuştur.
Zira 4814 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce sorumluluk miktarı
2002 yılına kadar 5 YTL sonrasında 60 YTL (S. Reisoğlu sf. 252) gibi
çok düşük bir meblağ iken bankalar, kanunun deyimiyle “mecbur” oldukları
sorumluluk miktarını ödememişlerdir. Hatta bazı banka çalışanları
böyle bir yükümlülük olduğunu dahi bilmemekteydi.
Aynı şekilde hamillerin büyük bir kısmı da böyle bir hakları olduğunu
bilmemekte ya da bu cüz’i ödemeyi aldığı taktirde çekten doğan bütün
haklarını kaybedeceği şeklinde, yanlış bir kanıya sahipti. En önemlisi
böyle çok az bir meblağı almaya gerek duymamaktaydı.
Karşılıksız çekte bankanın sorumluluk miktarının önemsenecek bir
meblağa çıkarılması ile bankalar, çek hamillerinin bu yöndeki yoğun talepleri
ile karşılaşmışlardır. Hamil örneğin 2.000 YTL‘lik alacağı için elinde
bulunan 4 adet karşılıksız çekten dolayı( X 435 YTL) halen yürürlükte
olan sorumluluk miktarına göre bankadan 1.740 YTL aldığında, zaten
alacağının büyük bir kısmını tahsil etmiş olmaktadır. Her halükarda en
azından yapacağı icra masraşarının tamamını ya da bir kısmını karşılamı
ş olacaktır.
Diğer değişikliklerle birlikte bu değişiklik, bankaları çek hesabı açarken
daha özenli ve dikkatli davranmaya sevketmiştir. Bazı bankalar çek
defteri verilmesini –en azından iyi tanımadıkları ya da riskli müşterilerinden-
çek yaprağı sayısı kadar cari sorumluluk tutarının hesaplarda bloke
edilmesi/teminat verilmesi, şartına bağlayarak kendilerine güvence
sağlamışlardır.
Yukarıda değindiğimiz gibi 10. maddedeki yükümlülük tutarı ile ilgili
artan yoğun talepler karşısında bankaların tutumu, birkaç banka
dışında genellikle olumsuz olmuştur.
2378 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
Bu yönde açılan davalara bakan çoğu Mahkeme ise önlerine yeni
yeni gelmeye başlayan bu meseleyi hukuki olarak incelemek yerine
çoğunlukla reddetmek yoluna gitmektedirler. Hukukun temel ilkelerine
aykırı farklı Mahkeme kararları ortaya çıkmıştır. Ret kararları,
miktar itibariyle temyiz sınırının altında kaldığından çoğunlukla
temyiz de edilememektedir. Böylelikle çek hamillerini korumak için
kanunda yapılan değişiklik, Şilen uygulanamaz hale gelmiştir.
Belirttiğimiz nedenle fazla Yargıtay kararı temin edilemediğinden uygulamada
karşılaşılan başlıca sorunları ilk derece mahkeme kararları
çerçevesinde incelemeye çalışacağız.
1- ÖDEME YUKUMLULUĞÜNÜN HUKUKi NiTELiĞi
Kanun metninde belirtildiği üzere bankanın ödeme yükümlülüğü,
çek defterinin bankaca müşteriye teslimi ile kurulan gayri nakdi kredi
sözleşmesine (hükmünde olmaya) dayanmaktadır.
Banka müşterisine herhangi bir nakit kredi kullandırmadığı halde
çeki müşterisine teslim etmesi ile kanun gereği böyle bir sözleşme kurulmaktadı
r. Sözleşmenin taraşarı olan banka ve müşterisi tek taraşı veya
karşılıklı anlaşma ile bu sözleşmeden dönemeyeceklerdir.
Bankanın ödeme yükümlülüğü sadece çekin karşılıksız çıkması ve
hesapta yeterli karşılığının bulunmaması haline münhasırdır. Hesapta
kanunla belirlenen ödeme yükümlülüğünün altında kısmi karşılık bulunduğ
u takdirde banka eksik kısmı tamamlayıp ödeme yükümlülüğünü
yerine getirecektir. Hesapta ödeme yükümlüğü kadar ya da üzerinde kısmi
karşılık bulunduğu halde banka hesap sahibine ait bu kısmi karşılığı
ödeyecek, ayrıca cari kanuni tutar kadar bir ödeme yapmayacaktır. (3167
Sayılı Kanun 10) (Örnekler için bkz. S. Reisoğlu sf. 253-254)
2- ÖDEME YUKUMLULUĞÜNÜN SÜRESi
Uygulamada bankalar genel olarak karşılıksız çekin hamile tesliminden
sonra özellikle ibraz süresi de geçmişse hamil tarafından yapılan 10.
madde ile ilgili ödeme taleplerini, ibraz anında ya da ibraz süresi içinde
talep edilmediği gerekçesiyle, yerine getirmemektedirler.
Bankaların bu tavrı kanunun açık hükmüne aykırıdır. Zira esasen
banka daha ilk başta karşılıksızlık anında ödeme yükümlülüğünü kendiliğ
inden yerine getirmemekle kanuna aykırı davranmış olmaktadır. Bu sı-
rada çek bankanın elindedir. Çek karşılıksız çıktığında banka, 10. maddede
ifade edildiği üzere; hamilin bu yönde herhangi bir yazılı ya da
sözlü talebi olmaksızın, ödemekle yükümlü olduğu kanuni tutarı,
kendiliğinden ödeyecek ve 4814 Sayılı Kanunla değişik 4. madde gereğ
ince çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisini hamile verecektir.
(Çek kanun tasarısında bankanın bu yükümlülüğü yerine getirmesi,
hamilin bunu talep etmesi şartına bağlanmıştır. Ancak tasarı halen
kanunlaşmamıştır. Bu halde dahi kanımızca hamilin talepte bulunup bu-
Karşılıksız Çeklerde Banka Sorumluluğu • Av. A. Ertunç 2379
lunmadığı ile ilgili bir açıklamanın çeke şerh edilmesi gerekecektir. Açık
red olmaması halinde bankanın sorumluluğu devam edecektir.)
Hamilin kısmi ödemeyi kabul etmemesi halinde ise (ki böyle bir
ihtimal pek mümkün görünmemektedir. Zira hamilin eline önemsenebilir
bir meblağ geçtiği gibi bankanın verdiği onaylı çek fotokopisi ile kambiyo
senetlerine mahsus takip yoluna başvurabilecek ve Cumhuriyet Savcı
lığına şikâyette bulunabilecektir. Herhangi bir hak kaybı ya da hakları-
nı kullanmada bir farklılık olmayacaktır. 3167 Sayılı Kanun 4/III.) banka
tarafından “…ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazı
lır ve çek üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir…” (3167
Sayılı Kanun 5. mad.)
Banka, kendiliğinden yapacağı ödemeyi, hamil açıkça ret etmedikçe;
ret halinde ise hamilin bu beyanını çek üzerine yazıp altını
imzalatmadıkça kanuni yükümlülük tutarını ödemek zorundadır.
Banka üzerinde bulunan yükümlülüğü tersine çevirip, ibraz sırasında
hamil talep etmediği gerekçesiyle ödemeden kaçınamaz.
Bugüne kadar bankaların kanuni tutarı kendiliklerinden ödediklerine
şahsen tesadüf edilememiştir. Çoğunlukla hamile böyle bir hakkı olduğ
u dahi hatırlatılmamaktadır. Genel karşılıksızlık şerhi ya da ek olarak
hamilin kanuni ödeme yükümlülüğünü kabul etmediği şeklinde
şerh düşülerek –bu son şerhin altını çoğunlukla hamile imzalatılmadantek
taraşı olarak imzalanıp çek iade edilmektedir. (Yeri gelmişken belirtelim
ki hamilin imzasının bulunmadığı, sadece banka yetkililerinin imzası
nın bulunduğu kanuni tutarı ret yönündeki şerhin bir geçerliliği olmayacaktı
r.)
Karşılıksız çek hamili, çekin kendisine tesliminden sonra bu ödemeyi
bankadan talep ettiğinde ise -kanun hükmü tersine çevrilerek- ibraz sı-
rasında ya da ibraz süresi içinde talep edilmediği gerekçesiyle reddedilmektedir.
Bu yönde başlatılan takibe yapılan itiraz üzerine itirazın kaldırılması
nı inceleyen bazı mahkemeler de aynı yönde kanuna aykırı kararlar vermişlerdir.
“…3167 Sayılı Kanunun 4814 Sayılı Kanun ile değişik 10. maddesinde
ibraz süresi içerisinde ibraz olunan yasal zorunlu unsurları taşı-
yan ve karşılıksız şerhi düşülen çekler ile ilgili yükümlülüğün ibraz anında
ibraz eden hamilin bankanın ödemekle yükümlü olduğu tutarı
talep etmesi ve çek aslını bankaya teslim etmesi şartıyla yerine getirilebileceğ
inin belirtildiği halde somut olayda icra takip dosyasında takip dayanağı
çekin ibraz tarihinden 6 ay sonra icra takibine konulduğu anlaşılmış,
karşılıksız çek yaprağı için bankanın ödemekle yükümlü olduğu miktara
ilişkin takibin ibraz süresi içerisinde yapılmadığından davanın reddine…”
(Bakırköy 4. icra Hukuk Mahkemesi 2008/49 E. 2008/255 K. ve
24.03.2008 tarihli kararı)
2380 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
Karar, banka elinde olan çekin bankaya teslimi gibi çelişik ve ödemeyi
kanunun öngörmediği hamilin ibraz sırasında talep koşuluna bağlaması,
takibin ibraz süresi içinde yapılmasını araması nedenleriyle kanuna
aykırıdır.
itirazın kaldırılmasını inceleyen bazı mahkemeler ender de olsa bankaya
karşı başlatılan takibin devamına karar verebilmiştir. (Bakırköy 2. icra
Mahkemesi 2007/1040 E. 2007/1382 K. 28.11.2007 tarihli kararı)
Bazı Mahkemeler ise ödeme yükümlülüğünü, bankanın tamamen
keyŞ bir şekilde iç uygulama talimatı adı altında belirlediği 6 aylık süre
ile sınırlamıştır. Açık bir deyişle Mahkeme kanuna göre değil bankanın
kanuna aykırı şekilde ve dayanaksız olarak hazırladığı iç uygulama talimatı
doğrultusunda karar vermiş ve bu hususu kararında açıkça belirtmiştir.
Çek işlemleri uygulama talimatının 5. bölümünde ‘ibraz süresi
içinde ibraz edilen kısmen karşılığı olan ya da karşılıksız kalan çekler
için yasal yükümlülük tutarının ödenme süresi hamil tarafından doğrudan
talep edilir ise çekin belgelendirildiği tarihten itibaren 6 aydır’ şeklinde düzenleme
bulunmaktadır. … Somut olaya konu çeklerden 31.05.2004 tarihinde
belgelendirilen çekle ilgili davalı bankanın yukarıda açıklanan gerekçelerle
yasal ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. 27.09.2004 tarihinde
belgelendirilen çekle ilgili ise banka mevzuatında öngörülen 6 aylı
k sürenin henüz dolmadığı anlaşıldığından yasal yükümlülük tutarı
olan 350 YTL’nin ödenmesi gerektiği…” (Bağcılar Sulh Hukuk Mahkemesi
2005/724 E, 2006/258 K ve 28.02.2006 tarihli kararı)
3167 sayılı ve başkaca kanunlarda, Yargıtay kararlarında muhatap
bankanın karşılıksız çıkan çekte, yaprak başına ödeme yükümlülüğ
ü ile ilgili olarak süre yönünden –ibraz anında, ibraz süresi içinde,
15 gün, 6 ay, 1 yıl içinde vs.– herhangi bir özel sınırlama/düzenleme
bulunmamaktadır. Bu durumda bankaların, 3167 Sayılı
Kanunun 10. maddesi gereğince karşılıksız çıkan çeklerden doğan
ödeme yükümlülükleri, genel hükümlere tabi olacak ve BK. 125.
madde gereğince 10 yıl boyunca devam edecektir.
“Bankanın yasal yükümlülüğü, borcunun muaccel olduğu tarihten itibaren
on yıllık genel zamanaşımına tabi olacaktır./ … bankanın çekin ibrazı
nda karşılıksız çıkması ile birlikte ödeme yükümlülüğü doğacaktır.” (S.
Reisoğlu sf. 254)
Çekin takas odasına ibrazı halinde 3167 Sayılı Kanunun 6. maddesine
4814 Sayılı Kanunla eklenen 4. (son) fıkrasında belirtildiği üzere “…
10. maddede belirlenen sorumluluk miktarı dâhil kısmi ödeme yapılmaz.
Ancak takas odaları aracılığı ile ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılı-
ğının olmadığının belirlenmesi halinde muhatap banka tarafından, hesapta
bulunan kısmi karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle
bloke edilir”
Karşılıksız Çeklerde Banka Sorumluluğu • Av. A. Ertunç 2381
Takasa ibraz edilen çeklerde kısmi karşılık ya da kanuni ödeme tutarı,
Şili olarak ödenemeyecektir. Zira teknolojik gelişmeler sonucu çekler
artık Şziki olarak değil elektronik/sanal ortamda da ibraz edilebilecektir.
Buna hukuki zemin de 4814 Sayılı Kanunla 6.maddeye eklenen 3. fıkra
ile sağlanmıştır. Bu sırada hamilin çağrılıp kısmi ödeme ya da kanuni tutarı
n nakit olarak ödenmesinde ya da kısmi ödemeyi reddi halinde imzası
nın alınmasında Şziki olanaksızlık vardır.
işte kanun koyucu böyle bir zorunluluktan olsa gerek, takasa ibraz
halinde bankanın sorumlu olduğu kanuni tutar dâhil kısmi ödeme yapılmayacağı
nı, çek hesabı sahibine ait hesapta bulunan kısmi karşılık
tutarın ise çeki ibraz eden lehine 15 gün süre ile bloke edileceğini belirtmiştir.
Yine bazı Mahkemeler bu düzenlemeyi kanuna aykırı şekilde yorumlayarak
15 günlük bloke süresini, bankanın ödeme yükümlülüğü açısından
bir çeşit hak düşümü süresi olarak kabul etmiştir. “… Bu yasa hükmü çekin
ibraz anındaki ödeme yükümlülüğüne ilişkin olup 3167 Sayılı Kanunun
6. maddesi gereğince, takasta yazılan çekler ibraz tarihinden itibaren ibraz
eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edileceği davacı alacaklının bu
süre içinde alacağını talep etmediği ve bu süreyi geçirdikten sonra, icra takibi
yaptığı anlaşılmakla davacının hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine…”
(istanbul 11. icra Hukuk Mahkemesi 2006/548 E. 2006/940 K.
19.09.2006 ve 2006/549 E. 2006/941 K. 19.09.2006 tarihli kararları)
Oysa kanunda belirtildiği üzere 15 günlük süre, sadece çek hesabı
sahibinin hesabında bulunan/hesap sahibine ait kısmi karşılığın blokesi
ile ilgili bir düzenlemedir. Bankanın 10. maddede öngörülen
ödeme yükümlülüğüne süre yönünden kısıtlama getiren ya da ortadan
kaldıran bir düzenleme değildir. Bu kısmi karşılık bankaya ait ve
dolayısıyla bankanın kanuni sorumluluğu ile ilgili bir para değildir. Karşı
lıksızlık işlemi sırasında hesap sahibine ait bulunan kısmi para, hamil
lehine bloke edilecektir. Hamil dilerse kendisine tanınan bu öncelik hakkı
ndan faydalanarak bu parayı 15 gün içinde alabilecektir. Almadığı takdirde
sadece lehine olan bloke sona erecek; fakat alacağının bu kadarından
vazgeçmiş olmayacaktır. Zira vazgeçme açık ve kesin bir şekilde olmalı
dır. Alacağı zamanaşımı ya da hak düşümüne de uğramayacaktır.
Alacağının tamamı üzerinden kanuni işlem başlatabilecektir.
Görüldüğü üzere 15 günlük bloke süresi, bankanın ödemekle yükümlü
olduğu kanuni tutarla ilgili bir süre düzenlemesi değildir. Son derece
zorlamalı bir yorumla ilgili kabul edilse dahi bankanın ödeme yükümlülüğ
ü sona ermeyecektir. Kanunda takasa ibraz edilen çeklerle
edilmeyen çekler arasında böyle bir farklılığa gidilmesini gerektirecek
bir açıklık da yoktur.
Bu konuya doğrudan doğruya Üsküdar 1. icra Hukuk Mahkemesi
2006/341 E. 2006/459 K. 14.09.2006 tarihli kararı ile değinmiştir. Ka-
2382 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
rarda “…öngörülen 15 günlük bloke süresinin ıskati zamanaşımı veya sukutu
hak süresi olmadığı…” belirtilmiştir.
“Çekin kısmi karşılığının bulunması halinde, takasta ne kısmi karşılığın,
ne de 10. maddeye göre yasal yükümlülüğün -halen 300 milyon lira- ödenmemesine
karşılık; çekin hamile iadesinden sonra hamilin muhatap bankaya
başvurusu halinde bankanın kısmi karşılığı ve bu kısmi karşılık 300 milyonun
altında ise azami 300 milyon liraya tamamlanıncaya kadar aradaki
farkı ödeme yükümlülüğü bulunduğu kuşkusuzdur.” (S. Reisoğlu sf. 229)
Doğal olarak ki yukarıda 1. no. açıklamada belirttiğimiz genel ilke gereğ
ince, takasta yazılan karşılıksız çeklerde de keşideci hesabında bulunan
kısmi karşılık kadar, bankanın kanuni yükümlülük tutarı azalacaktır.
Banka hesap sahibine ait kısmi karşılığı 15 gün boyunca hamil lehine bloke
edecektir. Bloke işlemini en azından çek üzerine şerh ederek hamile bildirecektir.
Bloke yapmadığı ya da yaptığı blokeyi hamile bildirmediği taktirde
cari sorumluluk tutarının tamamını ödeyecektir. Hesapta bankanın sorumluluk
tutarı kadar kısmi karşılık bulunduğu halde ise bankanın 10.
maddede öngörülen sorumluluğu söz konusu olmayacaktır. Bir örnekle
açıklamak gerekirse; hesapta hesap sahibine ait 200 YTL bulunduğu halde
bankanın ödemekle yükümlü olduğu kanuni tutar cari sorumluluk miktarı
na göre 235 YTL olacaktır. Banka hesaptaki kısmi karşılık olan 200 YTL
‘yi hamil lehine 15 gün süre ile bloke edecektir. Sıkça rastlandığı gibi hesapta
“sıfır” bakiye bulunduğu taktirde bankanın yükümlülüğü cari sorumluluk
tutarının tamamı olan 435 YTL olacaktır. Açıkladığımız üzere
bankanın her iki halde de (örnekte 235 YTL ve 435 YTL) kanuni tutarlar
için ödeme yükümlüğü 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
3-) KARŞILIKSIZIK iŞLEMiNDEN SONRA KANUNi TUTARI
BANKADAN TALEP
Bankanın ibraz sırasında karşılıksız çekte ödeme yükümlülüğünü
kendiliğinden yerine getirmemesi; hamilin kanuni tutarı reddi halinde ise
5. madde gereğince bu hususu çek üzerine yazıp altını imzalatmaması
halinde, karşılıksız şerhli çeki teslim alan hamil ibraz süresi geçtikten
sonra dahi çek aslı ile 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde ödeme yükümlülüğ
ünün yerine getirilmesini ilgili bankanın herhangi bir şubesinden
isteyebilecektir.
Ancak böyle bir başvuru yapmadan da elinde bulunan karşılıksız
şerhli çekle doğrudan doğruya genel haciz yolu ile (örnek no 7 ödeme emri
tebliğ edilerek) icra takibi başlatabilecektir. Özellikle bankanın ödeme
başvurusunu işleme koymaması ve çek aslını teslim almaktan kaçınması
halinde haricen yapılacak başvuru faydasız kalacaktır.
Çek borçlularına karşı girişilen kambiyo senetlerine mahsus takipte
ise banka, kanuni ödeme yükümlülüğünden dolayı keşideci, ciranta
ve aval verenlerle birlikte borçlu olarak gösterilemeyecektir. Zira bankanı
n TTK 625. madde anlamında (keşideci, ciranta, aval veren) imza-
Karşılıksız Çeklerde Banka Sorumluluğu • Av. A. Ertunç 2383
sı/borçluluk sıfatı bulunmamaktadır. Bankanın kanuni ödeme yükümlülüğ
ünden doğan borçluluk sıfatı, kambiyo ilişkisine değil kanun gereği
kurulan gayrinakdi kredi sözleşmesine dayanmaktadır.
Diğer yandan bankanın karşılıksız çıkan çek başına ödemekle yükümlü
olduğu meblağ, 3. şahıs konumunda olan bankanın elinde çek keşidecisine/
borçlusuna ait bir alacak olmadığından, çek borçlularına karşı
başlatılmış olan bir icra takibi içinde, iiK 89. madde gereğince haciz ihbarnamesi
gönderilerek ya da başka bir şekilde bankadan talep edilemeyecektir.
Bankanın karşılıksız çekte kanun gereği ödemekle yükümlü olduğ
u meblağ, çek hesabı sahibine değil bankaya ait bir paradır.
Kambiyo senetlerine mahsus yolla başlatılan bir takipte, kanuni tutar
için bir bankaya usulsüz olarak gönderilen bir tebliğ, şikâyet konusu
olmuş ve davaya bakan Şişli 1. icra Hukuk Mahkemesi 2006/262 E.
2006/201 K. 27.02.2006 tarihli kararı ile şikâyeti haklı bulmuştur.
“…3167 Sayılı Yasanın 10. maddesine göre muhatap bankanın sorumlulu-
ğu çekin ibraz sırasındaki ödeme yükümlülüğüne ilişkin olup, karşı-
lıksız çıkıp bedeli ödenmeyen çek için T.T.K. hükümlerine göre çekten sorumlu
olan kişiler hakkında başlatılan takip sırasında icra müdürlüğünün
sözkonusu yasa hükmünü dayanak gösterip hakkında icra takibi başlatılmamı
ş olan muhatap bankadan alacak talep edilmesi mümkün değildir.
Muhatap banka işlem yapılan takip dosyasında taraf değildir…”
Ancak bu kez de kararlarda geçen “ibraz sırasındaki” ibaresi, -yukarı
da 2. no. başlık altında örnek mahkeme kararlarıyla açıkladığımız
üzere- hükmün bağlamından koparılarak farklı bir anlam yüklenmiş;
“banka ibraz sırasında ödememişse, hamil de talep etmemişse artık hiçbir
şekilde ödenemez, talep edilemez” şeklinde bayraklaştırılmıştır.
Oysa birçok benzeri bulunan bu tür yerel mahkeme ve Yargıtay kararları;
ibraz sırasında karşılıksız çıkan çek yaprağı başına bankanın
ödemekle yükümlü olduğu meblağın, kambiyo senetlerine mahsus takip
yoluyla ya da bu tür bir icra takibi içinde kambiyo senedi borçlusu sı-
fatı olmayan bankadan tezkere gönderilerek, keşideci/borçluya ait bir paraymı
ş gibi istenemeyeceği, hususlarıyla ilgilidir ve yerindedir. Kanuni
tutarın ödeme zamanı ile ilgili değildir; değinmemiştir. Bu açıdan bir inceleme
yapılmamıştır.
Kararlarda banka ibraz sırasındaki yükümlülüğünü yerine getirmediğ
i taktirde hamilin sonsuza kadar (!) talep hakkı sona ermiştir,
denmemektedir. Kararlardan böyle bir sonuç hiçbir şekilde çıkarılamaz.
Aksi halde ibraz sırasında hukuka aykırı davranarak yükümlülüğünü yerine
getirmeyen bankanın bu davranışı korunmuş olacaktır.
Böyle bir mantık, muaccel borçlarını vade tarihlerinde ödemeyen tüm
borçluların borçlarının, vade tarihlerinde kendiliğinden sona ermesi ve
alacaklıların alacaklarını bir daha talep edemeyecekleri şeklinde, hukuka
aykırılığın ötesinde garip bir sonuca götürür.
2384 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
Yukarıda belirttiğimiz üzere banka, kanunla kendisine yüklenen ibraz
sırasındaki bu yükümlülüğünü kanuna aykırı davranarak yerine getirmediğ
i takdirde bu borcundan kurtulmuş olmayacaktır. Kanuni tutar,
3167 Sayılı Kanunun 10. maddesine dayanılarak genel haciz yolu ile genel
zamanaşımı süresi içinde bankadan talep edilebilecektir.
4-) AVUKATA VERiLEN AHZ-U KABZ YETKiLi
GENEL VEKÂLETNAME iLE TALEP
Yine uygulamada bazı bankalar, avukata verilen genel vekâletnamedeki
ahz-u kabz yetkisinin, kanuni ödeme yükümlülüğünü talep ve tahsil
için yeterli olmadığını ileri sürerek ödemeden kaçınmaktadırlar.
Bu nedenle olsa gerek son zamanlarda avukata verilen bazı genel vekâletnamelere
ahzu kabz yetkisinden başka “3167 Sayılı Kanunun 10.
maddesinde belirtilen bankanın ödemekle yükümlü olduğu tutarı
almaya” şeklinde koyu/siyah puntolu ibareler eklendiğine şahit olunmuştur.
Böyle bir eğilim hukuka aykırı şekilde avukatın hak ve yetkilerini
kısıtladığı gibi giderek her iş için (kira alacağını, bono alacağını, traŞk
kazasından doğan tazminat alacağını, hakaretten doğan manevi tazminat
alacağını, vs sayılamayacak çok alacaklar) yetkinin özel olarak tek tek belirtilmesi
sonucu, ya ciltler tutan bir vekâletname düzenlenmesini ya da
her münferit olay için her seferinde yeni bir vekâletname verilmesini gerektirecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2001/11-662 E. 2001/697 K. ve
10.10.2001 tarihli kararında: “BK’nın 388. maddesinin 1. ve 2 fıkralarına
göre, vekâlet aktinin kapsamı sözleşme ile açıkça belirlenmemiş ise, ilgili
olduğu işin niteliğine göre belirlenmesi gerekli olup, vekâlet vekilin üzerine
aldığı işin yapılması icap eden hukuki tasarruşarı ifa yetkisini kapsar…
Vekil, bu ahz-u kabz yetkisine dayanarak hükmolunan şeyi ilamların
icrası yoluyla icra dairesi aracılığı ile tahsil edebileceği gibi, icra dairesi
dışında da tahsil edip borçluya makbuz verebilir… Dava için verilen
genel vekâletteki ahzu kabz yetkisi, vekili müvekkilin davayla ilişkisi olmayan
alacaklarını tahsil ve bankadaki hesabından para çekme hususunda
yetkili kılmaz.”
“…Kendisine bu yetki tanınmış olan avukat, müvekkil lehine hükmolunan
şeyi cebri icra yoluyla tahsil edip tesellüm edebileceği gibi; mahkeme
ya da icra dairesi dışında da kabz veya tahsil edip karşılığında makbuz
verebilir. (Yollama: Gürdoğan s.155; Kuru s. 288; Aday s. 123; Kuru-Usul
II, s. 1291-1292… Dava vekaletnamesi ile verilmiş bulunan ahzü kabz yetkisi
ile, vekil, müvekkilin sadece dava veya icra takibine konu kılınmış olan
alacağını tahsil edebilir; buna karşılık sözü edilen yetkiye dayanarak onun
dava veya icra takibi ile herhangi bir ilişiği bulunmayan alacaklarının tahsilatı
nı gerçekleştiremez veya bankalardaki hesaplarından para çekemez
(Yollama: Tandoğan s. 406; Kuru-Usul II, s. 1293-1294; Aday s. 123)” (Doç.
Dr. Süha Tanrıver, Noterlik Açısından Vekalet Ankara 2001)
Karşılıksız Çeklerde Banka Sorumluluğu • Av. A. Ertunç 2385
Vekâlet konusu iş, kanuni yükümlülük tutarının tahsili olunca avukat,
ahz-u kabz yetkili genel vekâletname ile müvekkilini temsilen icra takibi
yapabilecek ve ödenen parayı tahsil edebilecektir. icra takibinden önce
bu tür bir genel vekâletname ile bankadan söz konusu ödeme yükümlülüğ
ünü yerine getirmesini talep ve yapılan ödemeyi tahsil edebilecektir.
Bu işlemler müvekkilin hesabından dava ile ilgili olmayan alacaklarını
tahsil ya da bankadaki hesabından para çekme olarak değerlendirilemez.
Bu kadar açık ve yerleşmiş bir konunun dahi aksini iddia edebilme, sanı
yoruz ancak kanuni tutarı ödememe eğilimi ile açıklanabilir.
Çok sayıda karşılıksız çek için kanuni yükümlülük tutarını talep için
bir bankaya karşı açılan alacak davasında davaya bakan Üsküdar 3.
Sulh Hukuk Mahkemesi 2005/877 E. 2006/11 K. 19.01.2006 tarihli kararı
ile ahzu kabz yetkisinin yeterli olmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Çek sayısının fazlalığından dolayı nihayet (!) temyiz sınırı aşılarak
temyiz edilebilmiştir. Temyiz incelemesi yapan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,
2006/2283 E 2007/5748 K. 12.04.2007 tarihli kararı ile Mahkeme
kararını bozmuştur. Bozmadan sonra bozmaya uyularak anılan Yargıtay
Kararları doğrultusunda karar verilmiştir.
5-) iBRAZ YERiNiN KANUNi TUTARI ÖDEMEYE ETKiSi
Yukarıda süre ile ilgili 2 numaralı başlık altında yaptığımız açıklamaları
mızda, takasa ibraz halinde Şili imkânsızlık nedeni ile bankanın takas
işlemi sırasında kanuni ve kısmi ödemede bulunamayacağı ancak bu
durumun bankanın yükümlülüğünü sona erdirmeyeceği belirtilmişti.
Ödeme yükümlülüğünü etkilemeyen bu farklılık dışında karşılıksız
çek, doğrudan muhatap bankaya, muhatap bankanın herhangi bir şubesine
ya da takas odasına ibraz edilse dahi bu geçerli bir ibraz sayılacak
ve bankanın ödeme yükümlülüğü doğacaktır.
“Çekin muhatap bankanın, özellikle üzerinde çek keşide edilen hesabı
n bulunduğu şubesi dışındaki, başka bir şubesine ibraz edilebilip edilemeyeceğ
ine yönelik tartışma, Çek K. (3167 Sayılı Kanun) ile sona erdirilmiş
ve bu düzenleme ile hamilin çeki muhatap bankanın herhangi bir şubesine
ödeme için ibraz edebileceği, çek hesabının açıldığı şube dışındaki
bir şubenin de ‘karşılığı sorulmak suretiyle’ ibraz olunan çeki ödemesi gerektiğ
i açıkça hükme bağlanmıştır. (Çek K. 4/II) sf. 168 … Öte yandan çekin
mutlaka muhataba ibrazı zorunlu değildir. Nitekim TK 710 ile bir takas
odasına ibrazın da, ödeme için ibraz yerine geçeceği açıkça hükme bağlanmı
ştır. sf 170” Doç. Dr. Abuzer Kendigelen Çek Hukuku, istanbul 2004
TTK 710. madde: “Çekin bir takas odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine
geçer.”
Ancak tüm bunlara rağmen Eyüp 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
2005/473 E 2005/1075 K. 15.11.2005 tarihli kararı ile takas odasına ib-
2386 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
razı, bu sırada kanuni tutar ve onaylı çek suretinin verilmesindeki Şili
imkânsızlık nedeni ile geçerli bir ibraz kabul etmemiş ve 10. madde ile ilgili
alacak talebini reddetmiştir. “ …3167 Sayılı Yasanın 10. maddesi uyarı
nca muhatap bankaya ibraz edilmesi halinde çekin karşılıksız çıkması
durumunda belli bir miktar paranın ödeneceği açıkça belirtilmiş olup yalnız
bu muhatap bankanın mutlak surette bankanın herhangi bir şubesine ibraz
değil bir başka bankaya veya takas odasına ibraz edilmesi halinde yapı
lan işlemin usulüne uygun bir ibraz sayılmayacağı aynı yasanın 6. maddesinin
son fıkrasında açıkça belirtilmiştir. Çünkü aynı yasanın 4. maddesi
uyarınca çeki ibraz eden kişiye istenen paranın verilebilmesi için çek aslı
banka tarafından alınıp çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz
olarak verileceği çek hamilinin de bu fotokopisi ile müracaat borçlu
veya kambiyo senetleri hakkında takip usulüne başvurabileceği açıkça belirtilmiş
olduğundan muhatap bankaya çeki vermeyen takas odasına ibraz
eden davacının 3167 Sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca tazminat istemine
hakkı bulunmadığından …”
6-) KANUNi TUTARIN KiMLERE ÖDENEBiLECEĞi
Çok ender de olsa bazı bankalar, kanuni yükümlülük tutarını sadece
çeki kendilerine ibraz eden hamile ödeyebileceklerini belirterek, ciro
silsilesinde yer alan diğer hamillere ödeme yapmak istememektedirler.
Değişiklikten önceki 10. maddede kanuni tutarın, keşideci dışındaki
hamillere ödeneceği açıkça belirtilmiştir. 4814 Sayılı Kanunla değişik 10.
maddede ise “keşideci dışında” ibaresine yer verilmemiş ancak sadece ibraz
edene ödeneceğine dair bir sınırlama da getirilmemiştir.
Fakat 4/III. madde (…kısmi ödeme halinde, çekin ön ve arka yüzünün
onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir…) ve 5. maddesinde (…çek
hamili tarafından kısmi ödemenin kabul edilmemesi halinde… çek üzerine
imzası alınarak hamiline geri verilir…) hiçbir sınırlama yapılmaksızın “hamil”
denilmektedir. Bu nedenle kanuni tutar, ciro silsilesinde yer alan bütün
hamillere ödenebilecektir. Şüphesiz bu hamilin TTK ve 3167 Sayılı
Kanunun aradığı şekilde meşru bir hamil olması gerekecektir. Değişen 10.
maddede “keşideci dışındaki” ibaresi bulunmasa da yukarıda belirttiğimiz
4 ve 5. maddeler ve kanunun amacı karşısında keşideciye -ciro silsilesinde
ciranta olarak yer alsa dahi- kanuni tutar ödenemeyecektir.
Karşılıksız şerhinin işlenmesinden sonra yapılan ciro, alacağın temliki
hükümlerini doğuracaktır. Bu nedenle çeki alacağın temliki yoluyla
edinen hamile de kanuni tutar ödenecektir.

Forum