Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Kadinin Lehine Maddi Tazminat • Boşanmada Kusur • Manevi Tazminat
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 9-09-2007 | Kategori: İçtihat | Okunma : 4011 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
E: 2006/3442 K: 2006/9603 T: 15.06.2006
Kadinin Lehine Maddi Tazminat • Boşanmada Kusur •  Manevi Tazminat
(TMK m. 174, 4; BK m. 42, 43, 44, 49)
Özet: Dosyadaki belgelere göre kadının
çalıştığı anlaşıldığından bu gelirin kendisini
yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağının
araştırılması gerekir.
Kadın yararına hükmolunan maddi tazminat
fazla olduğundan TMK’nun 4. ve
BK’nun 42. ve devamı maddeleri hükümlerine
göre uygun bir miktara hükmedilmelidir.
Toplanan delillerden kadının (ağır ya da
eşit kusurlu olmadığı) anlaşıldığından yukarı
da anılan hükümler çerçevesinde onun lehine
manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
Taraşar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur,
nafaka, tazminat, faiz, velayet ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle
evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden
olan olaylarda davalı koca daha ağır kusurludur. Taraşarın aşağıdaki
bentler kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir.
2-Dosyadaki belge ve bilgilere göre kadının çalıştığı ileri sürülmüştür.
Davacının gelirinin zabıta marifetiyle araştırılıp bu gelirin kendisini yoksulluktan
kurtarıp kurtarmayacağı tartışılmadan eksik inceleme ile yoksulluk
nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3-Taraşarın tesbit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya
yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne, ihlal edilen
mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran kadın yararına
hükmolunan maddi tazminat fazladır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki
hakkaniyet ilkesi ile Borçlar Kanununun 42. ve devamı maddeleri
hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat
(TMK md. 174/1) takdiri gerekirken yazılı şeklide hüküm kurulması bozmayı
gerektirmiştir.
4-Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet
vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın,
kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan
delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olay-
Yargıtay Kararları 721
larda tazminat isteyen kadın ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayları
n kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece,
taraşarın sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan Şilin
ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK 4 BK. 42, 43, 44, 49) dikkate alınarak
kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
5- Müşterek çocuklar ile davalı baba arasında Şubat tatilinin tamamı-
nın baba yanında geçirecek şekilde şahsi ilişki düzenlenmesi isabetsizdir.
6- Soyadı kullanılmasına izin ve faiz konusunda kısa kararla gerekçeli
karar arasında çelişki yaratılması da usul ve yasaya aykırıdır. (HUMK.
381. 388-İç.BK 10.4.1992 tarih ve 7/4)
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün 2, 3, 4, 5. ve 6. bentlerde yazılı nedenlerle
taraşar yararına BOZULMASINA, taraşarın bozma kapsamı dı-
şında kalan temyiz itirazlarının ise 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA,
temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebli
ğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçoklu
ğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Kısa karar ile gerekçeli karar arasında evlilik soyadının kullanılması ve tazminata
faiz istemi konusunda çelişki yaratıldığına ilişkin değerli çoğunluk ile aramı
zda "görüş birliği" vardır.
Çekişme nedir?
Değerli çoğunluğun kısa karar ile gerekçeli karar "çelişkisine rağmen" işin
esasının "diğer yönlerden" incelenebileceğine yönelik düşüncesine katılmıyorum.
Dairemin "formüle edilmiş" ilke kararına göre:
"...Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 381/2 maddesi uyarınca kararın
tefhimi en az 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına
geçirilerek okunması suretiyle olur. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen
karar yanlış da olsa, buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak
temyiz yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Tefhim
edilen kararla gerekçeli kararda aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına
bozma sebebi olur. O halde mahkemece yapılacak iş, 10.4.1992 tarihli 7/4 sayı-
lı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibarettir."
Dikkat edilecek olursa Dairemin "formüle edilmiş" ilke kararma göre tefhim
edilen kararla gerekçeli kararda aykırılık "diğer yönler incelenmeden" ve "tek ba-
şına" bozma sebebi olur.
Kaldı ki kısa kararla gerekçeli kararın "çelişik" olması "mutlak bir bozma sebebi"
sayılır. (10.4.1992 tarihli 7/4 saydı içtihadı birleştirme kararı gerekçesi)
10.4.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararına göre sonradan yazılan
gerekçeli kararın kısa karara "uygun olması" görüşü konusunda "oybirliği" vardır.
10.4.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararına göre yerel mahkeme "önceki
kısa kararla bağlı olmaksızın" çelişkiyi kaldırmak suretiyle vicdani kanaati-
722 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
ne göre karar verebilir. Öyle ki hâkim çelişkiyi gidererek davayı "görev yönünden"
ya da "hak düşürücü süreden" bile reddedebilir! (10.4.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı
birleştirme kararı gerekçesi)
"Kısa karar ile gerekçeli kararda hükmün herhangi bir bölümü ile ilgili olarak
çelişki yaratılması sonucu bozulması, hüküm maddelerinin 'tümünü' ortadan
kaldırır. Yeniden verilecek kararda, tüm istekler hakkında yeniden ayrı ayrı karar
verilmesini gerektirir. Açıklanan yasal nedenlerle 'yok hükmünde' olan önceki
kararın temyiz edilmeyen bölümlerinin kesinleştiğine ilişkin görüş anılan
inançları birleştirme kararına aykırıdır.” (Y2HD, 28.4.1999, 1986-4284, Ömer
Uğur Gençcan, Öğreti ve Uygulamada Boşanma, Tazminat, Nafaka, Yetkin Yayı-
nevi 1. Cilt, Ankara 2000, II Cilt, Ankara 2000, Kısaltma: Gençcan-Boşanma,
s. 1509)
Çelişik kararın gerek “tamamının” gerekse “bir bölümünün” temyiz incelenmesine
konu yapılması bu sebeple olanaksızdır. O halde mahkemece yapılacak iş,
10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek “yeniden karar”
oluşturmaktan ibarettir.
Bu sebeplerle değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Üye
Ömer Uğur Gençcan
Yargıtay Kararları 723

Forum