Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Çocuğun yaralanması • anne ve baba’nın manevi Tazminat hakları
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 11-08-2011 | Kategori: İçtihat | Okunma : 4650 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ
Çocuğun yaralanması • anne ve baba’nın manevi Tazminat hakları
 
ÖZET: Müşterek çocuklarının bıçakla yaralanması sonucunda
davacı anne ve babanın sosyal ve duygusal kişilik değerlerinin
zarar gördüğü kabul edilerek manevi tazminata
hükmedilmelidir.
Y.4.HD. E: 2009/7006 K: 2010/3708 T: 31.03.2010
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun
gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik
görülmemesine göre, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan
temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava, etkili eylem nedeniyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve
manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davacılardan
Rıfat'ın isteminin bir bölümü kabul edilmiş; diğer davacılar anne Ümmühan
ile baba Ramazan'ın manevi tazminat istemleri reddedilmiş; karar, davacılar
tarafından temyiz olunmuştur.
Davacılardan Rıfat'ın, kendi yaralanması nedeniyle; diğer davacılar
Ümmühan ile Ramazan'ın ise çocukları olan Rıfat'ın yaralanması nedeniyle
manevi tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece, Rıfat'ın yaralanmasının vücut bütünlüğünü
bozmadığı, herhangi bir organının işlevini yitirmesin ya da zayıflamasına
neden olmadığı belirtilerek davacılar Ümmühan ile Ramazan yönünden
manevi tazminat isteme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, istemin
reddine karar verilmiştir.
Kişilik hakları, kişinin yaşamı, sağlığı, vücut ve ruh bütünlüğü ile
toplum içindeki yerini koruyan haklardır. Bunların fiziki, sosyal ve duygusal
kişilik değerleri içerdiği gözetildiğinde, somut olaydaki duruma göre,
davacının bir yakınının yaralanmasının sosyal ve duygusal kişilik değerler
kapsamında olup olmadığı konusu üzerinde durulmak gerekir. Sosyal ve
duygusal kişilik değerleri, kişinin toplum içindeki yeri, birlikte yaşadığı ailesi
ve yakınlarının değe alanı içine giren haklardır. Bu haklar, doğrudan
doğruya kişiliğe bağlı olmayan, özellikle aile hukuku içinde yer alan
değerlerdir. Bu bağlamda Borçlar Yasası'nın 49. maddesindeki düzenleme
gereğince, kişinin doğrudan kendisinin değil de karı, koca, ana, baba,
çocuklar ve kardeşler gibi yakınlarının ağır yaralanması gibi somut olayın
Yargıtay Kararları
279
kendisine özgü ağırlığının ve özelliğinin zorunlu kıldığı olguların
kanıtlanması durumunda, aile birliği içinde korunması gereken sosyal ve
duygusal kişilik değerlerinin zarar gördüğünün kabul edilmesi gerekir.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile davalının 765 sayılı Türk Ceza Yasası'nın
456/2. maddesi uyarınca kasten yaralama eylemi nedeniyle yargılanarak
cezalandırıldığı ceza dosyası içeriğine göre; davalının, dava konusu olaydan
önce aileler arasında yaşanan ve husumet oluşmasına neden olan olaylar
üzerine, 22 yaşında olan davacılardan Rıfat'ı köy kahvesi önünde bıçakla
vurarak göğüs bölgesinden yaraladığı; D... Adli Tıp Şubesi tarafından
düzenlenen 04.06.2004 günlü raporda, adı geçenin yaşam tehlikesi
geçirecek, 25 gün iş ve gücünden kalacak biçimde yaralandığı; olay yerinde
bulunan kişilerin olaya müdahale ederek tarafları ayırdığı anlaşılmaktadır.
Olayın gelişim biçimi, yaralanmanın derecesi ve davalının eyleminin
silahtan sayılan bıçak ile yaşamsal bölgeye yönelik olması gözetildiğinde,
davacılardan anne Ümmühan ile baba Ramazan'ın sosyal ve duygusal
kişilik değerlerinin zarar gördüğü kabul edilmelidir.
Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacılar Ümmühan
ile Ramazan yararına uygun tutarlarda manevi tazminat takdir edilmesi
gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, manevi tazminat
istemlerinin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun
düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
b) Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları
göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar
vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar,
zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata
benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı
gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç
edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre
belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek
istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan
kadar olmalıdır. 22.06.1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme
Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını
etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her
olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını
kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif)
ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Dava konusu olayın oluş biçimi, yaralanmanın derecesi, eylemin
silahtan sayılan bıçakla gerçekleştirilmiş olması v yukarıdaki ilkeler
gözetildiğinde, davacılardan Rıfat yararına takdir edilen manevi tazminat
azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere manevi
tazminat takdir olunmak üzere karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/a) sayılı bentte gösterilen
nedenlerle davacılar Ümmühan ile Ramazan yararına; (2/b) sayılı bentte
İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 85 • Sayı: 2 • Yıl: 2011
280
gösterilen nedenlerle diğer davacı Rıfat yararına (BOZULMASINA);
davacıların öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve
peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31.03.2010 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararları

Forum