Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Basin Yoluyla Yargiya Müdahale “Ifade Ve Örgütlenme Özgürlüğü” Av. Özlem Koçak Süren(*)
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 10-06-2007 | Kategori: Makale | Okunma : 4147 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
BASIN YOLUYLA YARGIYA MÜDAHALE”
“ifade ve Örgütlenme Özgürlüğü”
Av. ÖZLEM KOÇAK SÜREN(*)
GiRiŞ
Çalışma konusu olan “basın yoluyla yargıya müdahale” kavramı, bası
n özgürlüğünün bir uzantısıdır. Basın özgürlüğü de, uluslararası alanda
ve ülkemizde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmekte, böylece
bir insan hakkı olarak koruma altına alınmaktadır. Bu nedenle çalışmanı
n başında ifade özgürlüğü hakkında kısa bir bilgi verilip, daha sonra
genel anlamda basının ifade özgürlüğü ve basın yoluyla yargıya müdahale
anlatılıp, son olarak bu müdahalenin uluslararası alanda ve Türkiye’de
hangi yaptırımlara tabi olduğu, yasalar ve mahkeme kararları ışığında incelenecektir.
1. iFADE OZGURLUĞÜ
insan hakları bakımından baktığımızda ifade; her türlü düşüncenin
veya Şkrin söz, yazı, görsel yayın, sanatsal gösterim, kişisel görünüm,
gösteri veya herhangi bir davranış ile açığa vurulmasıdır. ifade özgürlü-
ğü, her türlü ifadenin hukuk düzenindeki sınırlar içerisinde başkalarına
açıklanabilmesi ve aynı zamanda başkalarının bilgi edinmesi özgürlüğü
olarak temel insan haklarından biridir.(1)
ifade özgürlüğü mutlak, sınırsız bir özgürlük değildir ve demokratik
bir toplumda bir takım toplumsal gereksinimler için veya diğer bireylerin
özgürlüklerinin korunması için yani birey veya devleti koruma amaçlı olarak
yasayla sınırlama ve yaptırımlara bağlanabilir.(2)
Avrupa Konseyi, temel insan haklarını düzenlemek ve koruma altına
almak için 1950 yılında Avrupa insan Hakları Sözleşmesi(AiHS)’ni imza-
___________________________________________________
(*) T.C.Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Yüksek Lisans Öğrencisi
(1) REiSOĞLU, Sefa, Uluslararası Boyutlarıyla insan Hakları, istanbul 2001, s.66
(2) ZÖNGÜR,Yasemin, Avrupa insan Hakları Sözleşmesinde ve Avrupa insan Hakları Mahkemesi
içtihatları Işığında ifade Özgürlüğü, Galatasaray Hukuk Fakültesi Dergisi Kamu Hukuku 2004/ 2, s.
385.
lamıştır.(3) Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmenin 10. madde(m.)’si
ifade özgürlüğünü şu şekilde düzenlemiştir;
“1) Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu
hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları
söz konusu olmaksızın haber veya Şkir almak ve vermek özgürlüğünü de
içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir
izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
2) Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik
bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin,
toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin
sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkaları
nın şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsı
zlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara
ve yaptırımlara bağlanabilir.”
Avrupa insan Hakları Mahkemesi (AiHM), bu özgürlüğün devletler tarafı
ndan sınırlandırılabileceğini, ancak bu sınırlandırmaların AiHS’te uygunluk
denetiminin kendisi tarafından yapılacağını belirtmektedir. Türkiye,
22 Ocak 1990 tarihinde Mahkemeye bireysel başvuruyu kabul ederek
Mahkemenin bu denetimini tam anlamıyla kabul etmiştir.
1982 Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) Anayasası m.90’ın son fıkrasına göre
usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin
uluslararası sözleşmelerle kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi
durumunda, çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası sözleşme
hükümleri esas alınmalıdır. Bu sebeple, Türkiye AiHS m.10/2’deki sınırlama
sebepleriyle bağlıdır ve buna göre, milli hukukunda öngörülen sı-
nırlamanın ifade özgürlüğünü ihlal etmemesi için müdahalenin demokratik
toplumda gerekli olması kriterinin, sınırlamanın kanunla belirlenmiş
olması kriterinin ve müdahalenin meşru amacının bulunması kriterinin
gerçekleşmiş olması gerekmektedir(4).
Bu üç kriteri kısaca inceleyecek olursak;
AiHM ’in ifade özgürlüğüne ilişkin tüm kararlarında kullandığı temel
ölçüt “demokratik bir toplumda gereklilik” kriteridir. Anti-demokratik
görüş ve uygulamaların korunmadığı AiHM içtihatlarında, bu kriterin üç
alt kriteri vardır ve bunlar; acil toplumsal ihtiyaç, gereklilik ve orantılılıktı
r. Bir ifade, toplumun güvenliğini veya huzurunu bozacak nitelikte ise
baskın sosyal ihtiyaç sebebiyle sınırlandırılabilir. Bu sınırlama gerekli olmalı
dır, yani ifade etkili olmalı ve sınırlama sonucu ulaşılmak istenen
amaçla sınırlama orantılı olmalıdır(5).
___________________________________________________
(3) Ayrıntılı bilgi için bkz. DOĞRU, Osman- NALBANT, Atilla, insan Hakları Avrupa Mahkemesi ve Türkiye
Karar Özetleri, istanbul Barosu Yayınları 2001, s.1
(4) T.C. 1982 Anayasa’sının 26.maddesi AiHS m.10 ile aynı doğrultuda düzenlenmiştir, ancak kısıtlama
nedeni olarak demokratik toplumda gereklilik kriterine bu maddede değil genel olan 13.maddede yer
verilmiştir.
(5) ZÖNGÜR,Yasemin, a.g.e., s. 386 ve 387
632 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
Devletlerin keyŞ uygulamalarının engellenmesi açısından “sınırlamanı
n kanunla belirlenmiş olması” ölçütü ifade özgürlüğü açısından önemli
bir güvencedir. AiHM, uygulaması açısından bakıldığında, yazılı olmayan
hukuk kurallarını hatta örf ve adet hukuk kurallarını da önceden öngörülmüş
olması ve belirsiz olmaması kaydıyla kanunla belirlenmiş olarak
kabul etmiştir(6). Örneğin, Anglo-Sakson ülkelerinde, kara Avrupası ülkeleri
gibi yazılı hukuk normları yoktur, yazılı olmayan içtihat hukuku geliştirilmiştir.
Bir Anglo-Sakson ülkesi olan Birleşik Krallık ile ilgili davalarda
( örneğin Sunday Times, 1979) , AiHM yazılı olmayan hukuk kuralları
nı da hukuki dayanak olarak kabul etmiştir.
Sınırlamanın “meşru bir amaca sahip olması” için AiHS m.10/2’de
sayılı olan haller sınırlayıcı olarak sayılmıştır, kıyas yaparak bunları genişletmek
mümkün değildir. Bunları, genel yararı korumaya yönelik sı-
nırlamalar (ulusal güvenlik, ülke bütünlüğü, kamu güvenliği, kamu düzeninin
korunması, suçun önlenmesi, gizli haberlerin açıklanmasının önlenmesi,
genel sağlık, genel ahlak), diğer kişisel hakları korumaya yönelik
sınırlamalar ve yargı organının otorite ve tarafsızlığının korunması
olarak üç şekilde sınışandırmak mümkündür(7).
2. BASININ iFADE OZGURLUĞÜ
Basın; gazete, dergi gibi basılmış eserler ile haber ajansları yayınları-
nı kapsayan genel bir kavram olup bir kitle iletişim aracıdır. Günümüzde
haberleşme ve iletişim aracı olan basının önemi giderek artmaktadır,
çünkü halk basın sayesinde devleti gözlemleyebilmektedir. AiHM, bir kararı
nda(8) basın için, devleti denetleme mekanizması olarak, “bekçi köpe-
ği” benzetmesi yapmıştır.
Basın özgürlüğü, birçok ülkenin iç hukukunda ve uluslararası sözleşmelerle
koruma altına alınmıştır. AiHS m.10, her ne kadar basın özgürlü
ğünden açıkça söz etmiyorsa da, AiHM kararında, bu özgürlüğü ifade
özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirmektedir(9).
AiHM, ifade özgürlüğü konusunda basına özel statü tanımış, basının kamuyu
bilgilendirmedeki önemli görevini birçok kararında vurgulamıştır.
AHiM içtihatlarına göre haberin ifade özgürlüğü kapsamında korunması
için; haberin güncel olması, haberin haber niteliğini taşıması, haberi hazı
rlayanın iyi niyetli olması ve haber verme hakkının objektif ve sübjektif
sınırlarının aşılmamış olması gerekmektedir(10).
___________________________________________________
(6) TEZCAN, Durmuş- ERDEN, Mustafa Ruhan- SANCAKDAR, Oğuz, Avrupa insan Hakları Sözleşmesi
Işığında Türkiye’nin insan Hakları Sorunu, Ankara 2004, s.444
(7) YOKUŞ, Sevtap, ifade Özgürlüğünün Sınırlandırılmasında Güncel Yaklaşımlar, Maltepe Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dergisi Yayın No: 8 2001/ 1, s. 102 vd.
(8) ZÖNGÜR,Yasemin, a.g.e., s. 383, 8 Temmuz 1986 Lingens /Avusturya Kararı
(9) MACOVEI, Monika, ifade Özgürlüğü, Türkiye Barolar Birliği insan Hakları El Kitapları No:2, 2005,
s.12
Basın Yoluyla Yargıya Müdahale • Özlem Koçak Süren 633
Basının ifade özgürlüğü ve bu özgürlüğün sınırları iç hukukumuzda;
1982 T.C. Anayasa’sının 26, 28 ve 30. maddelerinde, 5187 Basın
Kanunu’nda, Terörle Mücadele Yasası m.6 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
(TCK) ‘nun çeşitli maddelerinde düzenlenmiştir. Bu yasalara bakı
ldığında basının mutlak bir özgürlüğünün olmadığı çok rahat görülm
e k t e d i r .
Son olarak belirtmek isterim ki Türk doktrininde bir görüş, basın özgürlü
ğü veya basının ifade özgürlüğü kavramlarının doğru olmadığını,
bunun yerine iletişim özgürlüğü kavramının kullanılması gerektiğini iddia
etmektedir(11). Bu görüşe göre basın özgürlüğü dendiğinde sadece bası
n mensuplarının ifadeleri anlaşılır ve bu da bir özgürlük değil bir ayrı-
calık anlamına gelir. Fakat iletişim özgürlüğü dendiğinde herkesi kapsar
ve böylece evrensel bir özgürlük olarak ele alınır.
3. BASIN YOLUYLA YARGIYA MÜDAHALE
Mahkeme kararları ve yasalar ışığında basının yargıya müdahalesi;
yargı görevi yapanı etkileme, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, gizlili-
ğin ihlali, ses veya görüntülerin kayda alınması, yargıç veya savcıları yargı
görevleriyle ilgili eleştirme olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu müdahalenin
sınırlandırılması nedenleri de genel olarak; yargılama görevinin
amacına uygun olarak yerine getirilmesi, yargı organının otorite ve saygı
nlığının korunması, yargının tarafsızlığının sağlanması, soruşturmanın
gizliliği, kişilerin adil yargılanma hakkı ile suçsuzluk karinesi olarak ifade
edilmektedir.
3.1 Konuyla ilgili Uluslararası ve Karşılaştırmalı Hukuka Kısa
Bir Bakış:
ifade Özgürlüğü, uluslararası alanda ilk olarak 1776 Birleşik Devletler
Bağımsızlık Bildirgesi, daha sonra 1789 insan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi,
1948 insan Hakları Evrensel Bildirgesi 19, 29 ve 30. maddeleri ve
AiHS m.10 gibi düzenlemelerde açıklanmış ve sınırları çizilmiştir(12). Ayrı-
ca son yıllarda ifade ve basın özgürlüğü ile ilgili birçok uluslararası bildirge
yayınlanarak yukarıdaki düzenlemeler pekiştirilmektedir(13).
Yargılamanın aleniyetini yasaklama ve soruşturmanın gizliliğini sağ-
lama amacıyla; italyan Ceza Yasasının 147. maddesiyle ve Alman Mahkemeleri
Teşkilat Kanunun 169. maddesiyle yargılamanın basın aracılı-
ğıyla aleniyeti, Fransız Ceza Usulü Kanunun 11. maddesiyle hazırlık soruşturması
ndaki bilgi ve belgelerin yayınlanması, Fransız Basın Yasası-
___________________________________________________
(10) ZÖNGÜR,Yasemin, a.g.e., s. 384
(11) EKŞi, Oktay, Basın Bağlamında ifade Özgürlüğü, Ceza Hukuku Derneği Yayınları No:1, s.56
(12) TEZCAN, ERDEN, SANCAKDAR, a.g.e, s. 427
(13) Bkz. GEMALMAZ, Semih- GEMALMAZ, Haydar Burak, Ulusalüstü insan Hakları Standartları Işığında
Türkiye’de Bilgi Edinme, Düşünce-ifade ve iletişim Mevzuatı, istanbul 2004 s.186 vd.
634 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
nın 39. maddesiyle ses ve görüntü cihazlarının adliyeye sokulması yas
a k l a n m ı ş t ı r( 1 4 ).
Yargı organının otorite ve tarafsızlığını sağlamak amacıyla, yargılaması
devam eden olaylar hakkında, yargı organlarını etkileyecek yayın yapma
yasağını kabul eden ülkeleri ve yasalarını, çeşitli Ai HM kararlarından
öğrenmek mümkündür. 1979, Sunday Times- Birleşik Krallık davasında
ingiltere’ nin içtihat hukukuyla, 1990, Weber- isviçre davasında isviçre’nin
isveç Ceza Kanunu 293. maddesiyle, 1997, Worm- Avusturya davası
nda Avusturya’ nın Basın Kanunu 23. maddesiyle yargılamayı etkilemek
amacıyla yazılmış yayınları cezalandırmakta olduğu bilinmektedir.
3.2 AiHM içtihatlarında Basın Yoluyla Yargıya Müdahale:
Çalışma konusuyla ilgili olarak AiHM’in Türkiye hakkında vermiş oldu
ğu bir kararı henüz yoktur. Bu konuda AiHM’in diğer ülkeler hakkında
vermiş olduğu kararlar incelenecektir. Basın yoluyla yargıya müdahale
edildiği gerekçesiyle sınırlandırılan yayınlar konusundaki AiHM örnek
kararları 10. maddenin ihlali olanlar (Sunday Times-Birleşik Krallık, Weber-i
sviçre, News Verlags GmbH ve CoKG-Avusturya , Da Haes ve Gijels-
Belçika) ve olmayanlar (Barfod-Danimarka, Schöpfer-isviçre, Worm-
Avusturya) olarak ikiye ayrılarak incelenecektir;
3.2.1 AiHS m. 10’un ihlal Edildiğine ilişkin Örnek Kararlar:
AiHM’in, yargı organlarınca ele alınan olaylara basın tarafından yer
verilebileceğini vurgulayan basın yoluyla yargıya müdahale konusundaki
en önemli kararı Sunday Times- Birleşik Krallık(15) (26.04.1979; Seri A,
No:30) kararıdır. Bu davada özetle, bir ilaç Şrmasının üretmiş olduğu bir
ilaçtan zarar gören ailelerle Şrmanın tazminata ilişkin görüşmeleri devam
ederken ve mağdurlar tarafından açılmış olan davalar sürerken bu konuda
Sunday Times Gazetesinde (gazete) yayınlanması düşünülen makalenin
mahkeme kararıyla yayınlanması engellenmiş, bunun üzerine gazete
10.maddenin ihlali gerekçesiyle AiHM’e başvurmuştur. Olayda Şrma, Almanya’da
geliştirilmiş olan thalidomide olarak bilinen bir maddeyi içeren
ve yatıştırıcı özelliği olan ilaçları 1958 ve 1961 yılları arasında ruhsatlı
olarak Birleşik Krallık (ingiltere)’ta piyasaya sürmüştür. Hamileliği döneminde
bu ilacı kullanan birçok kadının 1961 yılında sakat bebek doğurması
üzerine, Şrma bu ilacın ingiltere’de satışını durdurmuştur. 1962 ve
1966 yılları arasında mağdur aileler tarafından yapılan tazminat başvuruları
nın bazıları Şrmayla anlaşma yoluna giderken bazıları da Şrmaya
dava açmıştır. Gazete, 1967 yılına dek sakat doğumlarla ilgili sürekli haber
yayınlamış ve 1968 yılında Şrmayla mağdur aileler arasında yapılan
anlaşmaları eleştirmeye başlamıştır. Bu konuyla ilgili ulusal çapta da bir
___________________________________________________
(15) Kararın Türkçe çevirisi için bkz. DOĞRU, Osman, insan Hakları Avrupa içtihatları, istanbul 1996,
s.163 vd.
Basın Yoluyla Yargıya Müdahale • Özlem Koçak Süren 635
kampanya başlatılmıştır. Gazete, 24 Eylül 1972’ de, birçok dava ve anlaş-
ma devam ederken, “Ulusal Ayıp: Thalidomide’li Çocuklarımız” başlıklı bir
makaleyle Şrmanın anlaşma önerilerini eleştirmiş ve bu ilaç piyasa sürülmeden
önce yapılan bilimsel araştırma ve deneyleri özetleyen bir makalenin
gazetede yayınlanacağını ilan etmiştir. Bunun üzerine Şrma, yayınlanacak
olan makalenin görülmekte olan davaları etkileyeceği ve mahkemenin
otoritesini zayışatacağı gerekçesiyle yayınların yasaklanması için
mahkemeye başvurmuş ve mahkeme (Divisional Court) bu makale için
yayın yasağı kararı almıştır. Gazete yönetimi ise yayın yasağına üst mahkemede
itiraz etmiş, üst mahkeme yayın yasağını kaldırmış, ancak savcı-
nın Lordlar Meclisine itirazıyla Meclis üst mahkemenin kararını kaldırmış
ve yayın yasağı tekrar işleme konmuştur. Gazete, yayın yasağının (AiHS)
m.10’a aykırı olduğu gerekçesiyle AiHM’e başvurmuştur. Mahkeme, bu
müdahaleyi ingiltere açısından hukuken öngörülebilir olarak, ve müdahalenin
meşru amaca sahip olması açısından m.10/2’deki “yargı bağımsı
zlığı ve yargılama organının otoritesini sürdürme” amacının var olduğunu
kabul etmiştir. Ancak Mahkeme, yargılama organının otoritesini sürdürmek
için yapılan bu müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadı
ğı gerekçesiyle 10.maddenin ihlali olduğu kararını vermiştir. Mahkeme
bu kararında, makalede ılımlı terimler kullanıldığı, bu konuda zaten
önceden ulusal çapta başlatılmış bir kampanya bulunduğu, uzlaşma görüşmelerinin
yıllarca sürmüş olması ve makalenin yasaklandığı sırada
duruşma aşamasına gelinmemiş olması ve mağdur olan ailelerin makaledeki
bilgileri öğrenmede çıkarları olduğu, bu tür bilgi ve düşünceleri yaymanı
n basının görevi olduğu ve kamu yararı gibi gerekçeler göstermiştir.
Soruşturmanın gizliliğinin ihlali ile ilgili olarak AiHM, Weber- isviçr
e (22.05.1990, Seri A, No:177) davasında, devam etmekte olan bir tazminat
davasının soruşturmasının gizliliğini bir basın toplantısı sırasında
ihlal eden gazetecinin mahkum edilmesinin ifade özgürlüğünün ihlali
olduğuna karar vermiştir. Olayda, gazeteci olan şikayetçi, başka bir
gazetede yayınlanmış olan ve şikayetçiye ait şirketlerde yolsuzluk yapıldı
ğını iddia eden bir mektubun yazarı hakkında savcılığa hakaret iddiası
yla suç duyurusunda bulunmuştur. Savcılığın talebi üzerine şirketle
ilgili muhasebe evraklarını dosyaya sunan şikayetçi 1981 Mayıs ayında
tüm bu olaylar hakkında bir basın açıklaması yapmıştır. Şikayetçi,
1982’de savcıyı görevini suiistimal ettiği gerekçesiyle şikayet etmiş, bunun
üzerine aynı gün savcının itirazına rağmen mahkemece hakaret davası
nın açılmış olmasına karar verilmiştir. Şikayetçi davayla ilgili 2 Mart
1982’de yine bir basın açıklaması yapmıştır. isviçre Vaud Kantonu Ceza
Mahkemesi 27 Nisan 1982’de şikayetçiyi soruşturmanın gizliliğini ihlal
ettiği gerekçesiyle Vaud Ceza Muhakemesi Yasası 185.madde gereği para
cezasına hükmetmiştir. AiHM, kamunun ilgisi olan bir olayda bilgilendirilme
hakkının olduğu, 1981 Mayıs’ında yapılan basın açıklaması-
na devlet tarafından bir müdahale yapılmadığı ve ikinci basın açıklama-
636 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
sında öncekine ek olarak sadece savcının şikayet edildiği ve davanın kabul
edildiği bilgilerinin yer aldığı, bu bilgilerin yargıyı baskı altına alacak
nitelikte ve soruşturmanın gizliliğini ihlal edecek nitelikte olmadığını,
çünkü basın açıklamasından bir gün önce kamu davasının zaten açılmış
olduğu gerekçeleriyle müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadı
ğına karar vermiştir.
News Verlags GmbH ve CoKG- Avusturya (11.01.2001) davasında
Mahkeme, özellikle politikacılar ile ilgili yargı haberlerinin ve eleştirilerin
normal karşılanması gerektiğine ve sanığın fotoğrafının yayınlanmasının
yasaklanamayacağına karar vermiştir. Avusturya’da görülmekte olan bir
ceza davasında yargılama sırasında politikacı olan sanığın fotoğrafıyla beraber
neo-nazist olduğu ve bir bombalama olayının faili olabileceği hakkı
ndaki yazıyı yayınlayan şikayetçi gazete hakkında, bu haberin ve sanı-
ğın resminin bir daha yayınlanmaması hakkında tedbir kararı verilmiştir.
Mahkeme, bu tedbirin demokratik bir toplumda gerek olmadığına ve
10.maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Da Haes ve Gijels- Belçika(16) (24.02.1997) davasında, birkaç hakimin
itibarını sarstıkları gerekçesiyle iki gazetecinin tazminat ödemeye
mahkum edilmesi, ifade özgürlüğünün ihlali olarak hükme bağlanmıştır.
Olayda haftalık bir derginin editörü ve yazarı olan şikayetçiler, 1986 yı-
lında Haziran ve Kasım aylarında bir boşanma davası hakkında davanın
hakimlerini önyargılı karar verdiklerini iddia eden ve eleştiren beş adet
yazı yayınlamıştır. Bu yazılarda, davacı koca hakkında kadın ve ailesi tarafı
ndan yapılan ensesi ilişki ve çocuklara bakmakta ihmal göstermesi
nedeniyle iki yıl önce suç duyurusunda bulunulduğu ve bu nedenle de
aşırı sağ görüşlü olan hakimlerin davacı kocaya karşı taraşı davrandıkları
belirtilmiştir. Hakimler bu yazılara karşı gazetede cevap yazısı yazmı
şlar ancak bununla tatmin olmayıp tazminat davası açmış ve kazanmı
şlardır. AiHM, bu kararında da birçok kararında olduğu gibi basının,
kamu yararı olan konularda bilgi ve düşünce aktarma görevini vurgulamı
ş, bu konulara yargının işleyişi sorununun da dahil olduğunu eklemiş,
bu yazıların sözü edilen boşanma kararının ortaya çıkardığı hassasiyetin
ölçüsü ile bağlantılı olarak orantılı olduğu gerekçesiyle 10. maddenin ihlal
edildiğine karar vermiştir.
3.2.2 AiHS m10’un ihlal Edilmediğine ilişkin Örnek Kararlar:
Barfod- Danimarka(17) (22.02.1989) davasında yargının etkinlik ve
saygınlığı-nın korunması amacıyla yargıçları eleştiren yazılara müdahale
edilebileceğine ve yargıçlara yapılan eleştirinin sınırının politikacılara yapı
lan eleştiri kadar geniş olmadığına karar verilmiştir. Davaya söz konusu
olayda, Greenland adasında bir Amerikan üssünde taş işçisi olarak
___________________________________________________
(16) Kararın özeti için bkz. TEZCAN, ERDEN, SANCAKDAR, a.g.e, s. 447 vd. , BIÇAK, Vahit, Avrupa insan
Hakları Mahkemesi Kararlarında ifade Özgürlüğü, Ankara 2002, s.22
(17) Kararın Türkçe çevirisi için bkz.http://aihm.anadolu.edu.tr/
Basın Yoluyla Yargıya Müdahale • Özlem Koçak Süren 637
çalışan (şikayetçinin aralarında bulunmadığı) iş arkadaşları, yerel bir yönetim
makamının Amerikan üssünde çalışan Danimarkalıların yerel yönetimlerde
oy kullanamayacağı ancak bunlardan vergi alınacağı kararı-
nın iptalini istemiş ancak davaları kabul edilmemiştir. Şikayetçi bir gazetede,
iptal kararını veren mahkemenin meslekten bir başkan ve meslekten
olmayan, yerel yönetime bağlı olan iki üyeden oluşmasını eleştiren ve
bu hakimlerin patronları olan yerel yönetimler aleyhine hüküm tesis etmelerinin
mümkün olmayacağını iddia eden bir makale yayınlamıştır. Şikayetçi,
bu makalenin halkın yargıya olan güvenini sarstığı gerekçesiyle
yargılanmıştır. Bu davada AiHM, kamuyu ilgilendiren sorunlar hakkında
kişilerin görüş bildirmesinin yaptırımlarla isteksiz kılınmasından sakınılmak
gerektiğinin altını çizmiş ancak olayda yargı sistemi değil yargıçların
kişiliğinin ağır bir biçimde eleştirilmiş olması gerekçesiyle 10. maddenin
ihlal edilmediğine karar vermiştir.
Schöpfer- isviçre ( 20.05.1998) davasında bir avukatın basın yoluyla
yargıya müdahalesi söz konusu olmuştur. Davaya söz konusu olayda
şikayetçi avukat, müvekkilinin tutukluluğu hakkında tüm hukuk yolları-
nı henüz tüketmemişken bir basın toplantısı düzenlemiş ve durumun
haksızlığını ağır bir dille eleştirmesi nedeniyle bağlı bulunduğu barodan
disiplin cezası almıştır. Mahkeme, yargının işleyişi hakkında konuşma
hakkı olan avukatlar için de ifade özgürlüğünün söz konusu olduğunu
belirtmiş ancak tüm hukuk yollarını tüketmeden eleştirinin yapılmış olması,
avukatlık mesleğinin saygınlığının yer aldığı çeşitli çıkarlar arasındaki
dengenin dikkate almaması ve eleştirilerin sınırının aşılmış olması
nedenleriyle şikayetçiye verilen disiplin cezasının demokratik bir toplumda
gerekli olduğuna karar vermiştir(18).
Davayı etkileyici yayın yapma yasağı konusunda önemli kararlardan
biri de Worm- Avusturya (29.08.1997) kararıdır. Bu davaya söz konusu
olayda şikayetçi, genellikle siyasi içerikli yazılar yazan bir gazetecidir ve
1978 yılından beri ülkenin maliye bakanının vergi skandalı hakkında yazı
lar yazmaktadır. Şikayetçi 01.07.1991’de vergi kaçırma suçundan ceza
mahkemesinde yargılaması devam eden maliye bakanı hakkında, duruş-
madaki ifadesinin utanç verici olduğunu ve vergi kaçırdığını yazmıştır.
08.10.1991 tarihinde bakan, 1973 ve 1881 yılları arasında vergi kaçırmış
olduğu gerekçesiyle ağır para cezasına hükmedilmiştir. 1992 yılında da
şikayetçi, yargıya baskı yapan ve davayı etkileyici yayın yaptığı gerekçesiyle
Avusturya Basın Kanunu m.23’e göre cezalandırılmış, 1993 yılında
da 10.maddenin ihlal edildiği gerekçesiyle AiHM’ e başvurmuştur. Mahkeme,
makaleyi yargıya müdahale olarak görmüş, yargı organının otorite
ve tarafsızlığını koruma amacıyla müdahalenin 10. maddenin ihlali olmadı
ğına karar vermiştir.
___________________________________________________
(18) TEZCAN, ERDEN, SANCAKDAR, a.g.e, s. 449.
638 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
3.3 Türk Hukukunda Basın Yoluyla Yargıya Müdahale:
Türk hukukunda konuya ilişkin temel düzenlemeler T.C.Anayasası’
nda, TCK’ da ve Basın Kanunda yer almaktadır. ifade ve basın özgürlükleri,
genel olarak 1982 T.C. Anayasa’sının “kişinin hak ve ödevleri”
başlığı altında 26 ve 32. maddeleri arasında düzenlenmiştir. 30. maddenin
ikinci fıkrasında sayılan ifade özgürlüğünün kısıtlama sebepleri arası
nda “yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amacı”
gösterilmiş olup ayrıca yine Anayasanın 138. maddesinin ikinci fıkrası
nda hiç kimsenin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere
tavsiye ve telkinde bulunamayacağı belirtilmiştir.
Basın yoluyla yargıya müdahaleyi engelleme konusunda 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu’nda oldukça fazla düzenleme bulunmaktadır. Yasanın
“adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” başlıklı 288.maddesiyle(19) bir soruşturma
veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı,
hâkim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü
veya yazılı beyanda bulunan kişinin hapis cezasıyla cezalandırılacağı-
na hükmedilmiştir. Maddenin gerekçesinde yasa koyucu, maddenin amacı
nın kesin bir yargı kararı verilmeden önce tanıkların beyanlarını veya
bilirkişi mütalâalarını ve hüküm ve kararları etkilemek amacıyla baskıcı
ve kötü niyetli yayınların cezalandırılması ve kitle iletişim araçlarının
“yargısız infaz” olarak tanımlanan uygulamalarının engellenmesi olduğunu
belirtmiş, adaletin tarafsızlığının sağlanmasında sadece iktidarlara
karşı koruyucu güvencelerin yeterli olmadığı, kamuoyunda, “kapıları
tutanların” etkisinden de adaleti kurtarmak gerektiğini ifade etmiştir(20).
Bu madde çok geniş yorumlanmaya müsaittir ve kanımca basının ifade
özgürlüğü açısından ciddi bir tehdittir. Maddede suçun oluşması için yargı
organını etkileme amacının varlığı gerekli kılınmıştır, ancak bu amacın
var olup olmadığının nasıl anlaşılacağı konusunda bir kriter konmamış-
tır. Bu madde ancak eleştiride aşırılığa kaçılması yani yazıda hakaret olması
veya gerçekliği kanıtlanamayan yalan beyanların varlığı gibi durumlarda
uygulanması, herhangi bir yargısal işleme karşı yorum yapma veya
halkı bilgilendirme hakkına müdahale olarak uygulanmamalıdır. Ancak
basın özgürlüğü açısından olumlu bir gelişme yapılmış ve maddenin ilk
halinde yer alan ikinci fıkradaki “suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi
hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır” ifadesinin iptal edilmiş olması
olumlu bir gelişmedir.
5187 Sayılı (2004) Basın Kanunu’nun yargıyı etkileme başlıklı
19.maddesinin ikinci fıkrasında da TCK 288’e benzer bir hüküm bulunmakta,
“görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar,
bu dava ile ilgili hâkim veya mahkeme işlemleri hakkında mütalaa yayım-
___________________________________________________
(19) Eski yasada bulunmayan yeni bir düzenlemedir.
(20) Gerekçe için bkz. ARTUK, M. Emin- GÖKÇEN, Ahmet- YENiDÜNYA, Caner, Gerekçeli Ceza Kanunları,
istanbul 2005, s. 440
Basın Yoluyla Yargıya Müdahale • Özlem Koçak Süren 639
layan” hakkında ciddi para cezalarının verileceği belirtilmektedir. Bu
madde TCK m.288’den daha ağırdır çünkü burada saike de bakılmaksı-
zın kesinleşmemiş davalar hakkında hiçbir şekilde görüş yayınlanması
yasaklanmıştır. Bu maddelerle ilgili özellikle Özgür Gündem Gazetesi
hakkında birçok Yargıtay kararı mevcuttur(21). Bunlardan bir kaçını incelendi
ğinde(22) görülmektedir ki bir terör örgütü lehine propaganda yapmak
suçlarından devam eden davalarda güvenlik tedbiri olarak adı geçen gazete
hakkında Devlet Güvenlik Mahkemelerince verilmiş kapatma kararları
na binaen gazetede bu mahkemelerin kuruluşunu eleştiren ve kararları
n basına yönelik baskı olduğunu iddia eden bir dizi makale yayınlanmı
ştır. Bu makaleler nedeniyle gazete hakkında Basın Kanunu ve TCK ilgili
maddeleri gereği mahkumiyet kararı verilmiş, ve Yargıtay 7. Ceza Dairesi
(Y. 7. C.D.) de bu kararları onamıştır. Yargıtay bu kararlarında “henüz
kesinleşmemiş olan mahkeme kararları aleyhine mütalaa vermenin
yasaya aykırı olduğu gerekçesine dayanmıştır”.
Yukarıdaki maddelerle bir bütünlük oluşturan bir madde de TCK ‘nın
“Yargı görevi yapanı etkileme” başlıklı 277.(23) maddesidir. Buna göre; bir
davanın taraşarından birinin veya birkaçının veya sanıkların veya davaya
katılanların, mağdurların leh veya aleyhinde, yargı görevi yapanlara
her ne suretle olursa olsun adı geçenleri hukuka aykırı olarak etkilemeye
teşebbüs eden kimseye hapis cezası verilecektir.
Türk hukuk sisteminde “ceza kovuşturmasının gizliliği” esastır ve bu
amaçla gerek TCK’ da gerek Basın Kanunun’ da çeşitli hükümler bulunmaktadı
r. TCK m.285, “gizliliğin ihlali” başlığı altında düzenlenmiş olup,
soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden ve alenen olmasa da soruşturma
aşamasında alınan veya kanun hükmü gereğince gizli tutulması gereken
kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal
eden kişinin hapis cezası ile cezalandırılacağına hükmetmiştir. Maddenin
ikinci fıkrasında kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı
yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizlili
ğini alenen ihlal eden veya alenen olmasa da tanığın korunmasına iliş-
kin olarak alınan gizlilik kararını ihlal eden kişinin de cezalandırılacağı
belirtilmiştir. “Ses veya görüntülerin kayda alınması” başlığıyla düzenlenmiş
olan TCK m.286’da da soruşturma ve kovuşturma işlemleri sırasındaki
ses veya görüntüleri yetkisiz olarak kayda alan veya nakleden kişinin
hapis cezasıyla cezalandırılacağını hükmetmiştir. Bu maddelerle aynı
doğrultuda düzenlenmiş olan Basın Kanunu madde 19/2de de hazırlı
k soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya
___________________________________________________
(21) ilgili kararlar için bkz. YENiSEY, Feridun- ÖZEL, Cevat, içtihatlı Basın Mevzuatı, istanbul 1996
(22) Konuyla ilgili incelenen kararlar Y. 7. C.D. 17.11.1994 1994/10418-11950, 7. Y.C.D. 22.11.1994
1994/10468-12136, Y. 7. C.D. 5.12.1994 1994/10723-12816, Y. 7. C.D. 8.12.1994 1994/10852-
13000, Y. 7. C.D. 17.2.1995 1995/520-1216
(23) Eski yasa 232.madde.
640 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcı
sı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin
içeriğinin yayımlanmasının ağır para cezasıyla cezalandırılacağı
belirtilmiştir. Bu madde ile ilgili olarak Yargıtay, bir kararında(24) istanbul
ve Fatih Cumhuriyet Başsavcılıklarınca yürütülmekte olan hazırlık soruşturması
ndaki bilirkişi raporlarını yayınlayan sanığa verilen cezayı uygun
görmüş ve temyiz istemini ret etmiştir. Yargıtay, başka bir kararında
(25) askeri bir savcılık tarafından hazırlanmış bir iddianamenin henüz
duruşmada okunmasından önce Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanmış
olmasını yasaya aykırı bulmuştur.
Türkiye Gazetecileri Hak Ve Sorumluluk Bildirgesi’nde(26) gazetecinin
doğru davranış kullarının açıklandığı bölümün yargıyla ilgili kısımda
“Hazırlık soruşturması sırasında soruşturmayı zaafa uğratan, yönlendiren
tarzda haber verilmesinden kaçınılmalıdır. Yargılama sürecinde de
haberler her türlü ön yargıdan uzak ve kesinlikle doğruluğundan emin
olunarak sunulmalıdır. Gazeteci yargı sürecinde taraf olamaz. Ne haberin
verilişinde, ne de başlık ve benzeri sunuşlarda mahkeme kararı kesinleşmedikçe,
bir zanlı veya sanık suçlu ilan edilemez. Haberlerde ve yorumlarda
suçluymuş gibi değerlendirmeler yapılamaz.” ifadeleri yer almaktadı
r.
Basın Kanunu’nun 20.maddesinde ayrıca “cinsel saldırı, cinayet ve
intihar” suçları hakkında haber yayınlanmasını kısıtlamıştır. Bu maddeye
göre bu olaylar hakkında haber vermenin sınırlarını aşan ve okuyucuyu
bu tür Şillere özendirebilecek nitelikte olan yazı ve resim yayımlayanlar
ağır para cezasıyla cezalandırılacaktır. Yargıtay, bir kararında(27), Milliyet
Gazetesinde bir intihar olayı hakkında haber ve resim yayınlanması
nın bu hükme göre suç teşkil ettiğini ifade etmiştir.
Basın Kanunu 21.maddesine göre de bazı suçların mağdur veya faillerinin
kimliklerini açıklayacak veya tanınmalarına yol açacak şekilde yayı
n yapılması suç teşkil etmektedir. Bu maddeye göre;
“a) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre evlenmeleri
yasaklanmış olan kimseler arasındaki cinsel ilişkiyle ilgili haberlerde
bu kişilerin,
b) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 414, 415, 416,
421, 423, 429, 430, 435 ve 436 ncı maddelerinde yazılı cürümlere ilişkin
haberlerde mağdurların(28),
___________________________________________________
(24) Y. 7. C.D. 28.1.1994 1993/8692 , 1994/305
(25) Y. 7. C.D. 27.12.1994 1994/12822-14417
(27) Y. 7. C.D. 25.9.1992 1992/3916-5249
(28) 5252 sayılı “Yeni 5237 sayılı TCK nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında” Kanunun 3.maddesi gere
ği bu bentteki suçlar 5237 sayılı TCK nın şu maddeleridir: 102 (cindel saldırı), 103 (çocukların cinsel
istismarı), 104 ( reşit olmayanla cinsel ilişki), 105 (cinsel taciz), 109 (kişiyi hürriyetinden yoksun bı-
rakma) ve 227 (fuhuş)
Basın Yoluyla Yargıya Müdahale • Özlem Koçak Süren 641
c) Onsekiz yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının,
Kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın
yapanlar birmilyar liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandı
rılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda ikimilyar liradan, yaygın
süreli yayınlarda onmilyar liradan az olamaz.”
Yasanın bu maddesinde yasa koyucu, ahlaki açıdan önem taşıyan
olaylar hakkında mağdurların toplumda ifşa edilip tekrar mağdur olmaları
nı engellemeyi, reşit olmayanların işledikleri suçtan dolayı veya mağ-
dur oldukları suçtan dolayı geleceklerinin kararmasını önlemeyi ve ensest
ilişkilerin toplumda ifşa edilmemesini amaçlamaktadır. Ülkemizde
bu konuda birçok Yargıtay kararı(29) olduğu gibi yargıya intikal etmemiş
birçok örnek mevcuttur.
Basının yargıya müdahalesiyle doğrudan ilişkili olmamakla beraber
bu müdahelenin uzantısı olarak kişilerin basına karşı açacakları tazminat
ve hakaret davalarında yargının basına bakış açısını incelemek isterim.
TCK’nın 125. maddesinde hakaret suçu işlenmiştir. Buna göre bir
kişiye suç isnat edilmesi, isnat edilen ve suç oluşturan Şilin ispat edilmemesi
hâlinde(127. madde gereği) cezalandırılacaktır. 127. maddeye göre
isnat edilmiş olan suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir
mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun
dışındaki hâllerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan Şilin
doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya
şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır. 128. maddeye göre “yargı
mercileri veya idarî makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru,
iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda
ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması hâlinde, ceza verilmez”.
Ancak maddenin devamında, bunun için isnat ve değerlendirmelerin,
gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması
gerekliliği belirtilmiştir. Yargıtay birçok kararında basının kişilere
suç isnat etmesi durumunda haberin doğru olup olmadığının hakaret suçunun
işlenip işlenmediğine etkisi olduğunu vurgulamıştır(30).
4. SONUÇ
Demokratik bir toplumda basının işlevi büyüktür. Halkın hemen her
alanda haber alması ancak basınla sağlanabilir. Yargı alanında da bası-
nın haber verme özgürlüğü ve halkın bilgi edinme hakkı vardır. Ancak temel
haklar ve özgürlükler mutlak değildir. Yargının alanına giren bir konuda
haber verilirken veya yorum yapılırken uyulması gereken kurallar
vardır, haber ve yorumlar yargıyı etkilemeyi, yargısız infaz yapmayı, yar-
642 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(29) Örnek kararlar için bkz. Y. 7. C.D. 15.10.1991 1991/7805-10807, Y. 7. C.D. 18.9.1992 1992/3760-
5033, Y. 7. C.D. 22.9.1992 1992/3901-5106
(30) Örnek kararlar için bkz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (Y. 4. H.D.)12.2.2002 2001/10293, 2002/1611,
Y. 4. H.D. 20.2.2002 2001/11196, 2002/2166
gının işini güçleştirmeyi hedeşeyecek nitelikte olmamalı, subjektif ifadelerden
uzak durulmalıdır.
Türkiye’de gerek yasalarla gerek Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla bası
n yoluyla yargıya müdahale ciddi yaptırımlara tabi tutulmuş, basın yargı
konusunda büyük ölçüde sınırlandırılmıştır. Soruşturmanın gizliliği ve
bazı suçlarda bazı kişilerin kimliklerini yayınlama yasağı konusunda ülkemizdeki
düzenleme yerinde ve gereklidir. Ancak yargı kararları hakkında
bilgi verme ve yorum yapma konusunda mahkemelerimiz AiHM’den
daha katı bir tutum sergilemektedir. Yargıtay birinci başkanı Osman Arslan
2006-2007 Adli yıl açılış konuşmasında(31), yargısal süreç devam ederken
yargı kararları ile ilgili değerlendirme ve eleştirilerin yargıyı etkilemeye
teşebbüs niteliğinde olduğunu ifade etmiş, hakimlerin ve savcıların da
hata yapabileceğini nitekim kanun yollarının bunu gidermek için getirildi
ğini söyleyerek kesinleşmemiş bir dava hakkında yapılan yorumların
hakimler ve savcılar üzerinde baskı oluşturacağını belirtmiştir. Ancak belirtmek
isterim ki Avrupa Birliği uyum sürecinde, basın affı için, Ağustos
1999’da Basın ve Yayın Yoluyla işlenen Suçlara ilişkin Dava ve Cezaların
Ertelenmesine Dair Kanun kabul edilmiş, bu zamana kadar işlenmiş olan
tüm basın yoluyla yargıya müdahale suçları da affa uğramıştır.
Kesinleşmemiş yargı kararlarını eleştirme yasağının adil yargılanma
hakkı ve bağımsız bir yargı için gerekliliği tartışılamaz. Ancak ülkemizde
yargılama çok uzun sürmekte, verilen mahkeme kararlarının kesinleşmesi
birkaç seneyi bulmaktadır. Bu koşullarda, verilen mahkeme kararları
hakkında yorum yapma neredeyse imkansız hale gelmektedir, güncel olmayan
haberin bir değeri yoktur. Bu noktadan bakıldığında ülkemiz ko-
şulları içinde, hakaret içermemek ve objektif olmak kaydıyla mahkeme
kararları kesinleşmemiş dahi olsa eleştirilebilmeli, baskı uygulamamak
kaydıyla görülmekte olan davalar hakkında yorum yapılabilmelidir. Aksi
halde yargı alanında ifade özgürlüğünün varlığından söz etmek mümkün
olmayacaktır. Her türlü eleştiri ve yorumu yargıyı etkileme amaçlı olarak
ele almak doğru değildir. Bu dengelerin sağlanmasında şüphesiz ki bası-
nın da büyük bir özen yükümlülüğü vardır. Meslek içi eğitim ve seminerlerle,
yargının otorite ve tarafsızlığını sarsmadan yayın yapma mantığı bası
n mensuplarına işlenmelidir. Unutmamak gerekir ki amaç basın yoluyla
yargıya müdahale edenleri cezalandırmak değil, kamu düzenini sağlamak
ve yargının otorite ve tarafsızlığını korumaktır.
Basın Yoluyla Yargıya Müdahale • Özlem Koçak Süren 643
___________________________________________________
(31) http://www.yargitay.gov.tr
644 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
YARARLANILAN KAYNAKLAR
1-) ARTUK, M. Emin- GÖKÇEN, Ahmet- YENiDÜNYA, Caner, Gerekçeli Ceza Kanunları,
istanbul 2005
2-) BIÇAK, Vahit, Avrupa insan Hakları Mahkemesi Kararlarında ifade Özgürlü-
ğü,Liberal Düşünce Topluluğu, Ankara 2002
3-) DOĞRU, Osman, insan Hakları Avrupa içtihatları, istanbul 1996, s.163 vd
4-) DOĞRU, Osman- NALBANT, Atilla, insan Hakları Avrupa Mahkemesi ve Türkiye
Karar Özetleri, istanbul Barosu Yayınları 2001
5-) EKŞi, Oktay, Basın Bağlamında ifade Özgürlüğü, Ceza Hukuku Derneği Yayınları
No:1, istanbul 2005
6-) GEMALMAZ, Semih- GEMALMAZ, Haydar Burak, Ulusalüstü insan Hakları
Standartları Işığında Türkiye’de Bilgi Edinme, Düşünce-ifade ve iletişim Mevzuatı,
istanbul 2004
7-) MACOVEI, Monika, ifade Özgürlüğü, Türkiye Barolar Birliği insan Hakları El Kitapları
No:2, Ankara 2005
8-)REiSOĞLU, Sefa, Uluslararası Boyutlarıyla insan Hakları, istanbul 2001
9-)TEZCAN, Durmuş- ERDEN, Mustafa Ruhan- SANCAKDAR, Oğuz, Avrupa insan
Hakları Sözleşmesi Işığında Türkiye’nin insan Hakları Sorunu, Ankara 2004
10-) YENiSEY, Feridun- ÖZEL, Cevat, içtihatlı Basın Mevzuatı, istanbul 1996
11-)YOKUŞ, Sevtap, ifade Özgürlüğünün Sınırlandırılmasında Güncel Yaklaşımlar,
Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Yayın No: 8 2001/1
12-)ZÖNGÜR,Yasemin , Avrupa insan Hakları Sözleşmesinde ve Avrupa insan Hakları
Mahkemesi içtihatları Işığında ifade Özgürlüğü, Galatasaray Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dergisi Kamu Hukuku 2004/ 2
internet Kaynakları
*http://www.yargitay.gov.tr
*AiHM kararlarının ingilizce orijinal metinleri için bkz.http://cmiskp.echr.coe.
int/tkp197/search.asp?skin=hudoc-en
*http://aihm.anadolu.edu.tr/
*http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem21/yil3/bas/b124m.htm
*http://www.cgdbursa.org/cgd_bildirge.asp
 

Forum