Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Düşük Sicil Notu
Ekleyen: Av.fırat Bayındır | Tarih: 4-02-2007 | Kategori: İçtihat | Okunma : 4254 | Not:
Av.fırat Bayındır




Profil >
T.C.
DANIŞTAY
İkinci Daire

Esas : 2004/6213
Karar : 2005/329
Tarih : 31.01.2005


KARAR METNİ :
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ...

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf : ........ Valiliği

İsteğin Özet : Malatya İdare Mahkemesi''nin 9.5.2002 günlü, E:2001/1271, K:2002/656 s. kararının dilekçede yazılı sebeplerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Cevabın Özet : Temyizi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, bu sebeple istemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Vahit Kınalıtaş

Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı : Celalettin Yüksel

Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 s. İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı sebeplerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi''nce işin gereği düşünüldü: Dava, Malatya ... İlçesi... İlköğretim Okulu Sosyal Bilgiler Öğretmeni olan davacının, orta olarak düzenlenen 1998 yılı sicil raporunun iptali istemiyle açılmıştır.

Malatya İdare Mahkemesi''nin 9.5.2002 günlü, E:2001/1271, K:2002/656 s. kararıyla; "davacının 1998 yılı sicilinin dava dilekçesinde iddia edildiği gibi olumsuz düzenlenmediği, dava konusu sicil raporunun 1. sicil amirince 61, 2. sicil amirince 70 puan verilmek suretiyle 66 sicil notu ortalamasıyla orta düzeyde ve olumlu düzenlendiği; değerlendirmeye etki eden hususların nitelikleri itibariyle gözlem ve kanaate dayalı oluşu ve zaman içerisinde değişkenlik arzedebilecek özellikler taşıması sebebiyle başarı düzeyinin de yıllar itibariyle farklılık gösterebileceğinin muhakkak olduğu: bu durumda, olumlu düzeyde olmakla birlikte not olarak düşük takdir edilen sicil ve başarı notlan denetlenirken, sicil amirlerinin memura karşı şahsi maksatlarla düşük not takdiri yoluna gittiklerinin kanıtlanması gerekmekte olup, davacının ortalama 66 puan verilerek düzenlenen 1998 sicilinin kasıtlı olarak düşük takdir edildiği yönünde hukuken geçerli objektif bilgi ve belge bulunmadığından, mevzuat hükümlerine uygun olarak doldurulduğu sonucuna ulaşılan dava konusu 1998 yılı sicil raporunda hukuka aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı, 1998 yılı sicil notunun orta olarak düzenlenmesinin, sübjektif sebeplere dayalı olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

657 s. Devlet Memurları Kanunu''nun 111. maddesinde, Devlet memurlarının ehliyetlerinin tespitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye çıkarma veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde özlük ve sicil dosyalarının başlıca dayanak olduğu; 113. maddesinde, sicil amirlerinin belirli zamanlarda düzenleyecekleri sicil raporlarında, memurların liyakat derecesini not esasına göre kıymetlendirerek tesbit edecekleri; 115. maddesinde, sicil amirlerinin maiyetlerindeki memurların sicil raporları ile birlikte, bunların genel durum ve davranışları bakımından da olumlu ve olumsuz nitelikleri, kusur ve eksiklikleri hakkında mütalaalarını bildirecekleri; 119. maddesinde de, sicil raporlarındaki sicil notu ortalaması 100 üzerinden 60 ve daha yukarı olanların olumlu sicil almış sayılacağı, sicil raporlarındaki sicil notu ortalaması 60''ın altında olanların olumsuz sicil almış sayılacağı belirtilmiştir.

657 s. Devlet Memurları Kanunu''nun 121. maddesi hükümü uyarınca çıkarılan Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği''nde de benzer düzenlemelere yer verilmiştir. Anılan Yönetmeliğin 17. maddesinde, sicil amirlerinin sicil raporunu doldurdukları her memuru;

dış görünüşü (kılık, kıyafet), zeka derecesi ve kavrayış kabiliyeti,

c) azim ve sebatkarlık, dürüstlük, sır saklamada güvenirlilik ve beşeri münasebetlerdeki başarısı,

d) alkol, kumar, vb. alışkanlıkları memuriyetle bağdaşmayacak ölçüde sürdürme, dedikodu yapma, kıskançlık, kin tutma gibi kötü huy davranışları,

bakımından genel bir değerlendirmeye tabi tutacakları, sicil döneminde edinilen bilgi ve müşahadelerden yararlanılarak yapılacak değerlendirme sonuçlarına göre memurların olumlu ve olumsuz yönleri, kusur ve noksanları hakkındaki düşüncelerin sicil raporunun şahsiyet değerlendirilmesine ilişkin bölümüne ayrı ayrı açık ve gereğine göre kısa veya teferruatlı olarak yazılacağı, sicil amirlerinin memurların genel durum ve davranışları hakkındaki düşüncelerinin, not takdirlerinde dikkate alınacağı; 19. maddesinde, sicil amirlerinin sicil raporlarını itinalı, doğru ve tarafsız bir biçimde düzenlerken, Devlete sadakat ve bağlılığı, memuriyet sıfatının gerektirdiği şeref ve itibar ile hizmetlerin süratli ve ekonomik bir biçimde yürütülmesini, güvenilir ve yetenekli memurların yükselmelerini, diğerlerinin ise kamu hizmetlerinden uzaklaştırılmaları gerektiğini esas alacakları; 20. maddesinde de, her derecedeki sicil amirlerinin 657 s. Devlet Memurları Yasası ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak memurlar hakkında sicil raporlarında yaptıkları değerlendirmelerin birbirinden bağımsız ve 16 ncı madde hükümlerine göre etkili ve geçerli olduğu hükme bağlanmıştır.

Değerlendirme bir sistem olarak, personele ait uygulamaların dayanağını oluşturmakta olup, personelin değerlendirilmesi ise; personelin yükseltilmesi, gelecekte göstereceği gelişme potansiyeli, eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi, başarı durumunun ortaya çıkması, ödüllendirilmesi, ücretinin artırılması, görev yerinin değiştirilmesi, görevine son verilmesi, emekliye ayrılması gibi amaçlara hizmet etmektedir.

Yukarıda belirtildiği biçimde yetkili sicil amirlerince düzenlenen sicil raporlarının doğurduğu hukuki sonuçların ağırlığı dikkate alındığında; her yıl için yeniden düzenlenmek suretiyle ilgili memurun o yıl içerisindeki mesleki bilgisini, deneyimini, tutum ve davranışlarını ortaya koyan ve bütün bu hususların değerlendirilmesinden sonra oluşan hukuki bir belge niteliği taşıyan sicil raporlarında, "Sicillerin Objektifliği" ilkesi çerçevesinde yetkili sicil amirlerinin kanaatinin oluşmasına etki eden hususların somut bilgi ve belgeye dayandırılmasının bir zorunluluk arzedeceği tartışmasızdır.

Öte yandan, 2577 s. İdari Yargılama Usulü Yasasının "Dosyaların İncelenmesi" başlıklı 20 nci maddesinin 1 inci fıkrasında, Danıştay ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ilişkin her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yaparlar, mahkemeler belirlenen süre içerisinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili sair yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce süresi içerisinde yerine getirilmesi mecburidir." hükümü yer almaktadır.

Anılan hüküm ile uyuşmazlığı çözmekle görevli yargı yerlerine, dava konusu işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırılığını saptama konusunda re''sen araştırma yetkisi verildiği görülmektedir.

Ayrıca, taraflar davalarını ispat yönünden, yargı yerleri önünde eşit seviyede olduklarından, davasını ispat külfetinin yalnızca bir tarafa yüklenmesi de mümkün değildir.

Olayda, davacının 1998 yılı sicil notunun orta olarak düzenlenmesine neden olarak herhangi bir somut olay bilgi veya belge gösterilmediği anlaşılmıştır.

Bu durumda, olumsuz düzenlenen sicile karşı açılan davalarda uygulanan çözüm yönteminin, düşük not takdir edilmek suretiyle olumlu olarak düzenlenen sicillere karşı açılan davalarda da uygulanması gerektiği tartışmasız olup, uyuşmazlığın çözümü uyuşmazlığa konu idari işlemin sebebinin ortaya konulmasının olduğu ve bu sebebin, davalı idarece ileri sürülmesinin yanında bilgi ve belgeyle ispatlanması gerekliliği de dikkate alındığında; somut bilgi ve belgeye dayandırılmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde ve ispat külfeti, öncelikle olayda aktif halde bulunan davalı idareye yükletilmesi gerekeceğinden, sicilin orta düzeyde belirlenmesi sırasında sicil amirlerince objektif davranılmadığının ortaya konulması hususunun davacıya yükletilmesi suretiyle davanın reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle Malatya İdare Mahkemesi''nce verilen 9.5.2002 günlü, E:2001/1271, K:2002/656 s. kararın 2577 s. İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin l/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 s. Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 31.1.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kaynak : DKD Sayı-110 Yıl 35-2005 Sf: 123

Forum