Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
HİZMET SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN DAVALARDA MAHKEME GÖREVİ
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 13-11-2006 | Kategori: İçtihat | Okunma : 6371 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

E: 2005/3­595 K: 2005/639 T: 23.11.2005

HİZMET SÖZLEŞMESİNDEN DO⁄AN DAVALARDA MAHKEME GÖREVİ

(5521 SK. m. 1)

Özet: Hizmet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara ilişkin davaların (nedensiz zenginleşmeden kaynaklanmış olsa bile) İş Mahkemelerinde görülmesi gerekir.(*)

Taraflar arasındaki "İtirazın İptali” davasından dolayı yapılan yargı­lama sonunda; Ankara Asliye 12. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 9.10.2003 gün ve 322­860 sayılı karamı incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 16.12.2004 gün ve 2004/13879­13955 sayılı ilamı ile;

(...Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacı ile aralarında hiz­met akdi bulunan davalının davacı aleyhine iş mahkemesinde alacak da­vası açtığını ve bu davanın kabulüne karar verildiğini, temyiz aşamasında davalının mahkeme ilamını icraya koymak suretiyle alacağı tahsil ettiğini, kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine, mahkemece davacı lehine karar verdiğini ve bu kararın kesinleştiğini, haksız yere davalıya icra ka­

(*) Gön.: Ali GÜNEREN, (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı)

nalı ile ödemek zorunda kaldıkları 3.511.497.000 liranın tahsili amacı ile davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bu­lunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile % 40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.

Dava konusu uyuşmazlık, davalı tarafından sebepsiz yere tahsil edi­len paranın istirdat talebine ilişkindir.

HUMK'un 8.maddesine göre, malvarlığından doğan değer veya mikta­rı 400.000.000 TL'yi geçmeyen davalara Sulh Hukuk, daha fazlasına ise Asliye Hukuk Mahkemesi bakmakla görevlidir. Ancak, taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğuna göre bu gibi hizmet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara ilişkin davaların (sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanmış olsa bile) İş Mahkemelerinde görülmesi gerekir (1475 ve 5521 sayılı Yasa­ların 1. maddeleri).

O halde mahkemece, yukarıda zikredilen ilke ve esaslar dikkate alına­rak davaya İş Mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik karan verilmesi gerekirken, aksi düşünceler ile davanın esası; hakkında karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....)

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili


 

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra ge­reği görüşüldü:


 

DAVANIN İSTEMİNİN ÖZETİ:

Davacı Kooperatif vekili, daha önce İ.Ö. tarafından davacı kooperatif aleyhine açılan davada, davanın kabulüne karar verildiğini; kararın ke­sinleşmeden icraya konulduğunu, talep edilen bedelin davacı tarafça da­valıya ödendiğini; Ne var ki hükmün Yargıtay 9. Hukuk Dairesince bozul­duğunu; ve sonuçta davacı kooperatif yararına hüküm kurulduğunu; İc­ra İflas Yasası 40. maddesi uyarınca, ödenen bedelin geri alındığını ileri sürmüş; 3.511.497.000 TL’nin davalı tarafın uhdesinde kaldığı süre içe­risindeki getirişi niteliğinde olan 3.821.680.000 TL faizin davalıdan tah­siline karar verilmesini istemiştir.


 

DAVALININ CEVABININ ÖZETİ:

Davalı İbrahim Özdü vekili, faiz isteminin haksız, hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddini savunmuştur.


 

YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:

Yerel mahkemece, zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar ve­rilmiştir.


 

TEMYİZ EVRESİ BOZMA VE DİRENME:

Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarda yazılı gerekçe ile bozulmuş, yerel mahkemece, yanlar arasında iş hukuku kap­samında bir çekişme bulunmadığı, uyuşmazlığın doğrudan doğruya İcra İflas Kanunu, Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerek­tiğinden söz edilerek önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.


 

GEREKÇE:

İddia savunma ve dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulun­mamaktadır. Dava, hizmet akdi ile çalışan davalının, kesinleşmeyen mahkeme kararına dayanarak yaptığı tahsilat nedeniyle davacının uğra­dığı zararı karşılamak amacıyla faiz istemine ilişkindir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesine göre İş Mah­kemeleri, işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasındaki iş akdinden veya İş Kanunu'na dayanan her türlü hak ve iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeridir.Davada taraflar işçi ve iş­veren sıfatını haiz olup hizmet akdi ile çalışanın kusurlu davranışı yü­zünden uğranılan zararın tahsili istenmektedir. Uyuşmazlığın ana temeli hizmet akünden kaynaklandığından davanın İş Mahkemesinde görülme­si gerekir.

O halde Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenen Özel Daire bozma ka­rarına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya ay­kırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme ka­rarının yukarda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’un 429. maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.11.2005 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

İ.Ö.'nün … Konut Yapı Kooperatif] aleyhine Ankara 11. İş Mahkemesinde aç­tığı dava sonucunda mahkemece 3.834.850.000.­TL alacağa hükmedildiği görül­müştür. Anılan ilamın icra takibine konu edilmesi için kesinleşmesi gerekmedi­ğinden (HUMK 443. mad) bu ilam icraya konularak yukarıda açıklanan bedel ala­caklısına ödenmiştir. (17.5.2001) Ne var ki dayanak ilam 12.6.2001 tarihinde Yargıtay 9. H.D. 2001/7758E.­10008 karar sayılı ilamı ile bozulmuş mahkemece" bozmaya uyularak verilen karar 24.12.2001 tarihinde onanarak kesinleşmiştir. İcra dosyasına parayı ödemek zorunda kalan kooperatif vekili İİK'in 40/2 madde­si gereğince 3.511.497.000.­TL'nin alacaklıdan icra dosyasına kendilerine öden­

mek üzere iadesini talep etmiş bu husustaki muhtıranın 3.3.2003 tarihinde ala­caklıya tebliğ sonucu talep doğrultusunda 10.3.2003 tarihinde para İ.Ö.'den alı­narak kooperatife iade olunmuştur. 17.3.2003 tarihinde kooperatif 17.5.2001 ve 10.3.2003 tarihleri arasında yaklaşık 2 yıl para haksız yere (ilk) dosya alacaklı­sında kaldığından bahisle müstakil faiz alacağı için genel haciz yolu ile . takip yapmış, borçlunun bu takibe itirazı üzerine (İİK 62. mad) icra takibi durmuş­tur.(İİK66.mad)

Bilindiği gibi duran icra takibinin devamını sağlamak için alacaklı icra daire­sinin bağlı bulunduğu icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını veya genel mahkemeden (Asliye­Sulh) itirazın iptalini istemek zorundadır. Nitekim somut olayda da alacaklı itirazın iptali için Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Açılan bu dava alacak davası niteliğinde olmayıp icraya yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Bir başka anlatımla sorun iş hukukundan kaynaklanmayıp, tamamen icra işlemine yönelik olduğundan ve duran takibin devamının sağlanması amaç­landığından işin esasının incelenmesi Sulh Hukuk Mahkemesi görevindedir.

Yüksek özel dairenin bu olgulara rağmen itirazın iptali davasını, "tahsil edi­len paranın istirdatı" olarak yorumlamasının şu durum karşısında hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığından daire bozmasında yer alan görüşe katılmak mümkün değildir. Kaldı ki icra takibine konu edilen alacak 17.5.2001 ve 10.3.2003 tarihi arasında alacaklıda kalan paranın faizine ilişkin olup talep kaynağını İİK’in 40/2. maddesinin uygulamasından almaktadır. Artık önceki takibin dayanağı iş mah­kemesi ilamından ve iş kanunundan doğan bir ihtilaf yoktur, itirazın iptali dava­sının konusu olan takip 6183 Sayılı Yasaya göre yapılan bir takipte değildir. Yük­sek özel daire ve YHGK çoğunluk görüşünde somut olaydaki anlaşmazlığın nite­lendirilmesinde de yanılgıya düşülmüştür. Bu görüşün kabulü halinde takip da­yanağı ilamın Kadastro veya İdare Mahkemesi ilamı olduğu hallerde yukarıda açıklanan somut olayın benzerinde 40/11 maddeye göre alacaklıda haksız olarak kaldığı iddia edilen paranın faizi için yapılan takipteki itirazın iptalini Kadastro veya İdare Mahkemesi inceleyecektir. Bir başka anlatımla icra dairesindeki itira­zın iptali davasını görmeye idare mahkemesi görevlidir, biçiminde hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan bir sonuç çıkacaktır. Az yukarıda açıklandığı üzere açılan dava istirdat davası olmayıp faiz alacağına ilişkin yapılan takip de borçlunun iti­razının iptaline ilişkin olup bu davada alacağa dahi hükmedilemeyeceği nazara alındığında Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan işin esasının incelenme­sinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yüksek özel daire bozma ilamı doğrultu­sunda oluşan H.G.K çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.

12.H.D.Üyesi 12.H.D.Üyesi H.Karakış N.Şimşek


Forum