Para Cezası Miktarının Artırılması - İdari Para Cezası
Ekleyen: Mehtap Deniz | Tarih: 4-08-2011 | Kategori:
İçtihat | Okunma : 3255 | Not:
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/4341
K. 2010/6779
T. 7.4.2010
• PARA CEZASININ MİKTARININ ARTTIRILMASI ( Miktarı 5252 S.K’nun 4. Md.siyle Artırıldığından ve Aynı Yasanın 7. Maddesiyle Ceza İdari Para Cezasına Dönüştürüldüğü )
• İDARİ PARA CEZASI ( İdari Para Cezaları Her Takvim Yılı Başından Geçerli Olmak Üzere Önceki Yıl Uygulanan Miktarın O Yıl İçin Belirlenmiş Olan Yeniden Değerleme Oranında Artırılarak Uygulanacağı )
1086/m.442
5252/m.4,7
5326/m.17
ÖZET : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle,
ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yıl uygulanan miktarın, o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüştür.
DAVA : Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına dair Dairemizin 2.12.2009 gün ve 15857-20663 sayılı ilamiyle ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü:
KARAR : Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine, aynı Kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle,
ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yıl uygulanan miktarın, o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüş olmakla,
SONUÇ : Hesaplanan 172.00 TL. idari para cezasının ve Harçlar Kanunu uyarınca 35.50 TL. ilam harcının karar düzeltme talep edene yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, 07.04.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY : Türk Medeni Kanunu, aile konutunun devrini veya bu konut üzerindeki hakların sınırlanmasını, diğer eşin açık rızasına bağlamıştır. ( TMK. m.194/1 ) Buna göre, konutun kaybedilmesi sonucunu doğuran tasarruf işlemi, diğer eşin açık rızası varsa geçerlidir. Rıza alınmadan gerçekleştirilmiş ise, geçerliliği rıza verilinceye kadar askıdadır. Dava konusu “mesken” niteliğindeki bağımsız bölümün, kat mülkiyeti kütüğünde davacının eşi Y. A. adına kayıtlı olduğu, taşınmazın “eşlerin aile konutu” olarak özgülendiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Konut üzerinde hak sahibi olan kocanın, dava dışı üçüncü şahsin borçlarının teminatını oluşturmak üzere davalı Vakıflar Bankası A.O. lehine ilki 24.6.2004 tarihinde, ikincisi ise 19.1.2006 tarihinde eşinin rızasını almaksızın taşınmazı üzerinde ipotek tesis ettirdiği anlaşılmaktadır. Taşınmazın Tapu kütüğünde “aile konutu” olduğuna ilişkin bir şerh bulunmadığına göre, lehine ipotek tesis edilen davalı bankanın kazanımı ancak iyiniyetli ise korunur. ( TMK. m. 1023 ) Kanunun, iyiniyete hukuki sonuç bağladığı durumlarda, aslolan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. ( TMK. m.3 ) İpotek alacaklısı banka “anonim şirket” statüsünde faaliyet gösteren bir tacirdir. Türk Ticaret Kanununa göre, her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. ( TTK. m. 20/2 ) Basiretli hareket etme yükümlülüğü, alacağının teminatı olmak üzere gösterilen taşınmazın kullanım şeklini bilmeyi de gerektirir. Banka, borcun teminatı olarak gösterilen taşınmazın, aile konutu olduğunu ve diğer eşin işleme açık rıza veya muvafakatinin gerektiğini bilecek durumdadır. Kaldı ki Türkiye Bankalar Birliğinin aile konutu ipoteğinde malik olmayan eşin, ipotek tesis edilmeden önce noterden imzası tasdikli rızasının alınması gerektiğine ilişkin ( 10.01.2002 tarihli 2002/67057 sayılı ) genelgesine de uymamıştır. Öyleyse davalı bankanın iyiniyet iddiası dinlenmez. Bu bakımdan ipoteğin terkinine karar verilmesi gerekir. Davacının bu yöne ilişkin karar düzeltme talebinin açıklanan sebeple kabulü gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne iştirak etmiyorum.