Bağ-Kur’a Başlangıç Tarihi • Prim Ödemesi • Kurumun Hatalı İşlemi • Usuli Kazanılmiş Hak Olamayacağı
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 16-06-2011 | Kategori:
İçtihat | Okunma : 1200 | Not:
Av.tayfun Eyilik
Hakkımdaki bilgilere
http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz
Profil >
YARGITAY 10. HUKUK DAiRESi
E: 2008/21440 K: 2010/5195 T: 12.04.2010
Bağ-Kur’a Başlangıç Tarihi • Prim Ödemesi • Kurumun Hatalı İşlemi • Usuli Kazanılmiş Hak Olamayacağı
(5510 SK m. geç.7; 1479 SK m. 24, 79)
Özet: Davacı geçmışe yönelik olarak Kuruma prim ödemesinde bulunduğu gerekçesiyle
dava konusu dönemde sigortalı olarak kabul edilmesi gerektiği iddiasında ise de;
kurumun hatalı işlemi ile geçmişe yönelik olarak primlerin ödenmesinin, sigortalı olmadığı
süreler yönünden davacı yararına usuli kazanılmış hak yaratması mümkün değildir.
1479 Sayılı Kanun’un 79. maddesi hükmüne göre, isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olmak için;
Kuruma yazılı başvurunun, ya da isteğe bağlı sigortalı olma iradesini ortaya koyacak şekilde
Kuruma prim ödemesinin varlığı koşul olup, dava konusu dönemde vergi, oda ve sicil kaydı
bulunmayan davacı Kurumu yanılttığı gibi bu döneme ilişkin prim ödemeleri de 2006 yılı 5.
ayından itibaren başladığının tespiti karşısında; davacının, davaya konu 20.04.1982-
01.05.1985 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi hatalıdır.
Davacı, primleri ödediği 20.4.1982-01.05.1985 tarihleri arasında kalan dönemde Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile mağduriyetinin giderilmesine karar verilmesini istemıştir.
Mahkeme, ilamda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermıştir. Hükmün davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanaklarından olan, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 Sayılı
Kanun’un 6. maddesi ile değişik 1479 Sayılı
Kanun’un 24. maddesinde; zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olmak için, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi mükellefi olma, gelir vergisinden muaf olanların da meslek kuruluşlarına kayıtlı olması hükmü yer almaktadır.
Yine, 22.03.1985 tarihinde 3165 Sayılı
Kanun’la getirilen düzenleme ile de; kendi nam ve hesabına çalışanlardan vergi mükellefi olanların, esnaf siciline veya meslek kuruluşuna kaydı bulunanların Bağ-Kur sigortalısı olacağı belirtilmıştir.
Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde dosya incelendiğinde; vergi kaydı esas alınarak 16.07.1996 tarihli giriş bildirgesiyle vergi dairesinin eski kayıtlı ibaresine dayanarak 20.04.1982 tarihi itibariyle 1479 Sayılı Ka nunkapsamında zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescili yapılan
davacının; Vergi Dairesinin 23.10.2007 tarihli yazısı ile, vergi kaydının 01.05.1985’den başladığının bildirilmesi üzerine, Kurum tarafından sigortalılık başlangıcı 01.05.1985 olarak değiştirilmıştir. Vergi, meslek kuruluşu ve esnaf sicil kaydı olmayan 20.4.1982 – 01.05.1985 tarihleri arasında kalan dönemde 1479 Sayılı Ka nunkapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Öte yandan, davacı geçmışe yönelik olarak Kuruma prim ödemesinde bulunduğu gerekçesiyle dava konusu dönemde sigortalı olarak kabul edilmesi gerektiği iddiasında ise de; kurumun hatalı işlemi ile geçmişe yönelik olarak primlerin ödenmesinin, sigortalı olmadığı süreler yönünden davacı yararına usuli kazanılmış hak yaratması mümkün değildir. 1479 Sayılı
Kanun’un 79. maddesi hükmüne göre, isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olmak için; Kuruma yazılı başvurunun, ya da isteğe bağlı sigortalı olma
iradesini ortaya koyacak şekilde Kuruma prim ödemesinin varlığı koşul olup, dava konusu dönemde vergi, oda ve sicil kaydı bulunmayan davacı Kurumu yanılttığı gibi bu döneme ilişkin prim ödemeleri de 2006 yılı 5. ayından itibaren başladığının tespiti karşısında; davacının, davaya konu 20.4.1982 – 01.05.1985 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi hatalıdır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararları 3331