İŞ DAVALARINA KONU OLAN İŞÇİLİK
ALACAKLARININ NET MİKTARÜZERİNDEN
HESAPLANMASI ZORUNLULUĞU
Av. Yörük KABALAK
bugüne kadar görmedik. Hal böyle olunca, işçilik alacağının tahsilini
amaçlayan davanın dosyasına sunulacak olan bilirkişi raporunda da vergi
kesintileri hariç tutularak işçiye ödenecek olan net miktarların belirtilmesinde
zorunluluk bulunmaktadır. Aksinin düşünülmesi, yani vergi kesintisinin
de dahil olduğu brüt miktarın belirtildiği bir bilirkişi raporunun
hazırlanması gerektiğinin kabul edilmesi halinde taleple bağlılık ilkesine
aykırı davranılır ve "müddeabih" aşılmış olur; zira dava dilekçesinde
belirtilen talep miktarı içerisinde vergiler ve SGK primleri bulunmamaktadı
r.
Bu şekilde ortaya hukuka aykırı bir durum çıkar ki, giderilmesi
olanaksızdır.
"Mahkumunbih" yani davada hüküm altına alınan miktar yönünden de
durum farklı değildir. Gerçekten, konusu işçilik hakkının tahsili olan bir
davada işçiye ödenecek olan borcun brüt miktarı esas alınarak hüküm
kurulursa, olması gereken "Mahkumunbihin" dıflına çıkılır. Zira, davacı
işçiye ödenmeyecek olan ve işveren tarafından Maliye'ye ve SGK’ya
ödenmesi gereken, baflka bir deyişle davanın konusu dıflında bulunan vergi
tutarları ve primler de dava sonucunda hüküm altına alınan (brüt) miktara
dahil edilmiş olur.
Bu şekilde de giderilmesi imkansız olan ikinci bir hukuka aykırılık
ortaya çıkar.
Üçüncü olarak: dava sonunda hüküm altına alınan alacağın brüt
miktar üzerinden belirlenmesi halinde davalıdan alınacak olan ilam harcı
yönünden de yanlış bir uygulama yapılmış olur. Çünkü, böyle bir durumda,
ilam harcı davanın ilamında belirlenen brüt miktar üzerinden hesaplanır ve
bu şekilde aslında davacıya değil Maliye'ye ve SGK’ya ödenmesi gereken
vergi ve prim miktarı üzerinden de ilam harcı alınmış olur. Davanın konusu
ya da dava sonunda hüküm altına alman şey davacıya ödenecek olan net
miktardır. Davalı taraf bu net miktarı davacıya ödemekle yükümlüdür;
baflka bir anlatımla dava sonunda davacının elde ettiği maddi çıkar dava
sonucunda kendisine ödenecek olan net miktardır. Bu nedenle, dava
sonunda davalının ödemekle yükümlü olduğu ilam harcı da, davalının
davacıya vermekle yükümlü olduğu net miktar esas alınarak hesaplanmalı
dır. Bu durum, harçlandırma kurallarının kaçınılmaz sonucudur; zira
davanın konusunun dıflına çıkılarak davacıya ödenmeyecek olan vergi ve
prim miktarı üzerinden harçlandırma yapılması olanaksızdır. Bu nedenle
de, eğer işçinin alacağının brüt miktan üzerinden ilam harcı tahakkuk
ettirilirse, harçlandırma kurallarına aykırı davranılmış ve davalıdan fazla
harç alınmış olur.
Bu şekilde de, davalı işveren aleyhine giderilmesi imkansız olan açık bir
adaletsizlik ortaya çıkar.
2784 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
Dördüncü olarak; dava sonunda hüküm altına alınan alacağın brüt
miktar üzerinden belirlenmesi halinde davalının ödemekle yükümlü olacağı
vekalet ücreti yönünden de yanlış ve adaletsiz bir uygulama yapılmış olur.
Çünkü, bu durumda da aynen ilam harcında olduğu gibi davanın ilamında
belirlenen brüt miktar üzerinden davacıya ödenecek olan vekalet ücreti
hesaplanır ve bu şekilde davacıya değil Maliye’ye ve SGK’ya ödenmesi
gereken vergi ve prim miktarı miktarı üzerinden vekalet ücreti belirlenir.
Böylece, davanın konusu yani davacıya verilecek olan maddi çıkar aşılarak
vekalet ücreti tespit edilmiş olur. Bu uygulamanın vekalet ücretini belirleyen
ilkelere aykırı olduğu kuşkusuzdur. Zira, vekalet ücretini belirleyen
değer dava sonunda davacıya sağlanan maddi çıkar olup, bu değer iş
davasında işçiye ödenecek olan net miktardır. Bu nedenle, eğer işçiye
ödenecek olan borcun brüt tutarı üzerinden vekalet ücreti takdir edilir ise,
dava sonucunda hüküm altına alınması gereken değerin üstüne çıkılarak
değerlendirme yapılır ve sonuçta davalıdan haksız olarak fazla vekalet
ücreti tahsil edilir. Bu şekilde de, davalı işveren aleyhine giderilmesi imkansı
z olan açık bir adaletsizlik ortaya çıkar. Bir diğer deyişle işveren aleyhine
bir sebepsiz zenginleflme meydana gelir.
Işçilik haklarının brüt miktar üzerinden hesaplanarak ilama yazılması
yönteminde, davanın reddi halinde davalı taraf lehine takdir edilecek
vekalet ücreti bakımından da tutarsız ve hukuka aykırı bir durum ortaya
çıkar. Çünkü, davanın kabulü halinde davacı taraf için brüt miktar
üzerinden vekalet ücreti takdir edildiği halde, davanın reddi halinde davalı
taraf için davada talep edilen net miktar üzerinden vekalet ücreti takdir
edilir.
Örnek:
Işçinin işverene karşı 5.000,00 TL. ücret alacağının tahsili için açtığı
davada haklı çıkarak davanın kabul edilmesi halinde, bilirkişi 5.000,00 TL.
net alacağın brüt miktarını hesaplayacak ve söz gelimi brüt miktar olan
6.000,00 TL. üzerinden hüküm kurulacaktır. Bu durumda, davacı tarafa
verilecek olan vekalet ücreti de ilamda yazan 6.000,00 TL. üzerinden takdir
edilecektir. Buna karşın, davanın ret edilmesi halinde ise, dava dilekçesinde
talep edilmiş olan 5.000,00 TL. üzerinden davalı taraf için vekalet ücreti
takdir edilecektir. Görüldüğü gibi, bu durumda davalı taraf aleyhine bir
uygulama yapılmaktadır. Bu adaletsizliğin giderilmesinin tek çaresi,
davanın ret edilmesi halinde de talep konusu işçi alacağının brüt miktarının
hesaplattırılması ve brüt miktar üzerinden davalı taraf için vekalet takdir
edilmesidir ki, böyle bir uygulamanın davada ne şekilde karmaşık ve
anlaşılması zor durumlar yaratacağını izaha gerek görmüyoruz.
İş Davalarında Işçilik Alacaklarının Hesaplanması • Av. Yörük Kabalak 2785
Işçilik haklarının tahsili için açılmış olan bir davada, davacı işçiye
ödenecek olan alacakların brüt miktarlar üzerinden hesaplanarak, bu
miktarların mahkeme ilamına yazılması halinde, ilamın icrada infazı ve
alacağın icra yoluyla tahsili aflamasında da karmaşık durumlar ve yeni
uyuşmazlıklar ortaya çıkacağı Yargıtay uygulamalarından anlaşılmaktadır.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu'nun ve 12.
Hukuk Dairesi'nin kararlılık
kazanmış olan uygulamasında; işçilik haklarının tahsili için açılmış olan
davanın sonucun da ortaya çıkan mahkeme ilamında vergi kesintisinden
sonra davacıya verilmesi gereken net miktarın belirtilmemifl olması halinde,
vergi yasaları yönünden vergi yükümlüsü olan davalı işverenin ilamda yazılı
olan meblağın bir kısmını yasal kesinti olarak vergi dairesine ödediğini
belge ile kanıtlayıp kalan miktarı icra dosyasına yatırabileceği ve bu şekilde
icra dosyasında talep edilen alacağı ödemifl olacağı belirtilmektedir.3
Buna göre, işçilik haklarının tahsili için açılmış olan davanın sonucunda
kurulmuş hükümde davacı işçiye ödenmesi gereken alacağın brüt
miktar üzerinden gösterilmesi ve mahkeme ilamının davacı tarafından
icraya verilerek tahsili cihetine gidilmesi halinde, Yargıtay'ın benimsemifl
olduğu çözüme göre; icra borçlusu olan işveren işçiye ödeyeceği borcunun
vergiye isabet eden miktarını tahakkuk belgesi vermek suretiyle vergi
dairesine ödedikten sonra, ödeme belgesini icra müdürlüğüne ibraz ederek
ödemifl olduğu vergi dıflında kalan bakiye borç tutarını icra dosyasına
ödeyerek borcundan kurtulabilecektir. Burada hemen belirtelim ki,
yukarıda değinilen Yargıtay Kararlarından, işçilik haklarının mahkeme
ilamına brüt miktarlar olarak yazılması durumunda, alacağın icrada tahsili
aflamasında Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu'na kadar intikal edebilecek
boyutta yeni uyuşmazlıklar doğduğu, buna göre davanın bafllangıcı aflaması
nda taraflar arasında bafl gösteren uyuşmazlığın sona ermediği ve giderek
bu konuda toplumsal barıflın da tekrar kurulamadığı anlaşılmaktadır.
Burada baflka bir çarpıklık da ortaya çıkmaktadır. Vergi kesintileri
Maliye’ye yatırılıp da, belgesini icra dosyasına ibraz ederek bakiye borç
ödendiğinde, ödenen miktarın içinde SGK primleri kalmakta ve bu noktada
da işveren aleyhine açık bir sebepsiz zenginleflme meydana gelmektedir.
Burada SGK primlerini de gidin Sigortaya ödeyin denilebilir. Ama, her
olayda SGK derhal geçmifl dönemin beyannamelerini almamakta ve
hadiseyi müfettifle sevk etmektedir. Böylece prim ödenmesi sürüncemede
kalmaktadır.
2786 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
(3) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu”nun 2.5.1984 tarihli kararı.İcra Hukukunda İlamlı Takipler Talih UYAR
1991 Manisa Sh.388-389,Yargıtay 12.Hukuk Dairesi”nin 31.10.1989 T.1989/3459-13039 Sayılı,8.4.1988
T.1987/7071-1988/4597 Sayılı ve 21.3.1988 T.1987/5762-1988/3401 Sayılı Kararları.İcra Hukukunda
İlamlı Takipler Talih UYAR 1991 Manisa Sh.347 Yargıtay 12.Hukuk Dairesi”nin 1.4.2005 T. 2005/3411-7029
Sayılı Kararı. 2005 Yılına Ait Emsal İçtihatlar Nazif KAÇAK 2006 Ankara Sh.367.
Işçi alacaklarının brüt olarak belirlendiği bir ilamın icraya verilmesi ve
söz konusu alacakların icra yoluyla tahsil edilmesi giriflimi halinde ortaya
çıkacak olan sakınca ve hukuka aykırılıkları aflağıdaki şekilde sıralayabili
riz:
a) Takip talebinde ve borçluya gönderilen icra emrinde takip konusu
alacaklar vergiler de dahil olmak üzere brüt miktar üzerinden belirlendi-
ğinden, borçlu işverenin yukarıda sözü edilen Yargıtay uygulamasını
bilmemesi ve yanılgıya düflerek vergi kesintisi yapmadan brüt alacağın
tamamını icra dosyasına ödemesi mümkündür.
Bu ihtimalin gerçekleflmesi halinde, ilerde Maliye tarafından yapılacak
olan bir denetimde sorumlu olduğu vergileri ödememifl olan işveren, icra
dosyasına ödemifl olduğu vergileri tekrar Maliye'ye ödemek zorunda
kalacaktır. Burada, işverenin vergi borcunu icra dosyasına ödediğini ileri
sürerek Maliye'ye karşı olan sorumluluğundan kurtulamayacağı kuşkusuzdur.
Bu şekilde, borçlu işveren vergi borcunu iki kere ödeme durumuyla
karşı karşıya kalacaktır. Bu durumun önemli bir sakınca olduğunu ayrıca
izaha gerek görmüyoruz.
SGK primleri yönünden de aynı durumun ortaya çıkacağı kuşkusuzdur.
b) Işçi alacaklarının brüt miktarları esas alınarak düzenlenmifl olan icra
emrini alan borçlu işveren yukarıda sözü edilen Yargıtay uygulaması
doğrultusunda, borcun vergiye isabet eden bölümünü vergi dairesine
ödedikten sonra, bakiye borç tutarını icra dosyasına ödeme giriflimini
yaparken icra müdürünü ikna etmekte zorluklarla karşılaflabilecektir. Zira,
borcun bir kısmının vergi dairesine, bir kısmının da icra dosyasına yatırılması
icra müdürüne ters gelebilecek atipik bir durumdur.
Bu nedenle, borcun icra dosyasına ödenmesi aflamasında icra müdürü
ile borçlu arasında anlaflmazlıklar doğabilecektir. Böyle bir olasılığın her
zaman gerçekleflebileceğini yukarıda sözünü ettiğimiz Yargıtay Kararları
ndan anlamak mümkündür.
c) Işçi alacaklarının brüt olarak belirlendiği bir ilam icraya verilirken,
takip talebine ve icra emrine yazılacak olan geçmifl günler faizi, aslında
alacaklıya ödenmeyecek olan vergi borcunun da dahil olduğu brüt miktar
üzerinden hesaplanacağından, borçlu işveren alacaklı işçiye ödemekle
yükümlü olmadığı vergi tutarı üzerinden de faiz ödemek zorunda kalacaktır;
bu şekilde borçlu işveren haksız olarak fazla faiz ödeyecektir.
İkinci olarak; icra borcunun ödenmesi sırasında takipten sonra ifllemifl
olan faiz, vergiler düflüldükten sonra alacaklıya ödenmesi gereken net
miktar üzerinden değil, takip talebinde yazan brüt miktar üzerinden
hesaplanacak ve bu durumda da borçlu haksız olarak fazla faiz ödeyecektir.
Bu durum önemli bir hukuka aykırılıktır.
İş Davalarında Işçilik Alacaklarının Hesaplanması • Av. Yörük Kabalak 2787
Burada dikkatli bir borçlu, flikayet yoluyla İcra Hakimliği'ne baflvurarak
icra takibinde hesaplanan faizin düzeltilmesini isteyebilir Ancak, bu
durumda da yukarıda da değinildiği gibi borcun ödenmesi aflamasında yeni
uyuşmazlıklar doğacaktır.
d) Işçi alacaklarının brüt olarak belirlendiği bir ilamın icraya
verilmesinden sonra, alacaklı taraf lehine takdir edilecek olan vekalet ücreti
de, borçlunun alacaklı işçiye ödemekle yükümlü olmadığı vergi tutarının da
dahil olduğu brüt miktar üzerinden hesaplanacak ve bu şekilde borçlu taraf
alacaklıya haksız olarak fazla vekalet ücreti ödeyecektir. Bu durum da
önemli bir hukuka aykırılıktır.
Burada da borçlunun flikayet yoluyla İcra Hakimliği'ne baflvurabileceği
düşünülebilir. Ancak, bu durumda da borcun ödenmesi aflamasında yeni
uyuşmazlıklar ortaya çıkacaktır.
e) Işçi alacaklarının brüt miktarları esas alınarak düzenlenmifl olan icra
takibinde, borçlunun ödeyeceği 'Tahsil Harcı" ve alacaklının ödeyeceği
"Cezaevi Harcı" tutarları da, alacaklıya ödenmesi gereken net miktar üzerinden
değil, verginin dahil olduğu brüt miktar üzerinden belirleneceğinden,
haksız ve yanlış olarak fazla miktarlarda 'Tahsil Harcı" ve "Cezaevi Harcı"
tahakkuk ettirilecektir. Bu durum da önemli bir hukuka aykırılıktır.
f) Işçi alacaklarının brüt mik tarları esas alınarak düzenlenmifl olan icra
takibinde, takip konusu alacağın borçlu tarafından rızaen ödenmemesi
halinde icra ifllemlerinin yürütülmesi ve borçlunun haczedilen mallarının
icra kanalıyla satılması sonucunda alacağın tahsil edilmesi halinde, tahsil
edilen alacağın ne kadarının vergi, ne kadarının alacaklıya ödenecek olan
net miktar olduğu nasıl tespit edilecek ya da bu tespiti kim yapacaktır?
Böyle bir ayırımın yapılamaması sebebiyle icra dosyasında tahsil edilen
brüt miktarın tamamı alacaklıya ödenecek, bu durumda da yukarıdaki (a)
bafllıklı bentte açıklanan sakınca ortaya çıkacaktır.
İkinci olarak, bu ihtimalin gerçekleflmesi halinde, icradaki satıfltan
dolayı tahsil edilecek olan "Tellaliye" bedeli de aynen vekalet ücreti ve
harçlarda olduğu gibi brüt miktar üzerinden fazla olarak belirleneceğinden
ortaya yeni bir hukuka aykırılık çıkacaktır.
Buraya kadar yapılan açıklamalardan, işçilik haklarının tahsili için
görülmekte olan davaların dosyalarına sunulan bilirkişi raporlarında işçi
alacaklarının vergi kesintisi düflüldükten sonra net miktarlar üzerinden
hesaplanmasında zorunluluk bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Bu
şekilde hukuka aykırı durumların oluflması önleneceği gibi, basitlik ve
anlaşılabilirlik de sağlanacağından özellikle alacağın tahsili aflamasında
doğacak olan yeni uyuşmazlıklara da zemin hazırlanmayacaktır.
Işçilik haklarının net miktarlar üzerinden hesaplanmasmdaki sakınca,
icra aflamasında borcunu net miktar üzerinden ödeyen işverenlerin,
2788 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
ödedikleri net miktarları üzerinden tahakkuk yaparak Maliye'ye olan vergi
borçlarını ödememeleri ve bu nedenle Devletin vergi kaybına uğramasıdır.
Ancak bu durum bir "sakınca" olup Maliye tarafından yapılacak olan
denetim lerle giderilmesi her zaman mümkündür. Kaldı ki, bu günün koflulları
nda özellikle Maliye’nin elinde bulunan olanaklar ve elektronik ortamda
gerçeklefltirilen denetleme sistemiyle icra dosyalarına ödenen işçilik alacakları
na iliflkin vergilerin yatırılıp yatırılmadığının kolaylıkla tespiti
mümkündür.
Işçilik alacaklarının brüt miktarlar üzerinden hesaplanmasından doğan
hukuka aykırılıkların ve sakıncaların giderilmesi ise asla mümkün değildir.
Bir davanın sonunda verilen kararla, davanın tarafları arasında ortaya
çıkan uyuşmazlığın sona erdirildiği ve bu anlamda davanın baflında
bozulmufl olan toplumsal barıflın tekrar kurulduğu düşünülecektir. Bunun
içindir ki, dava sonunda mahkemece verilen karara “kesin hüküm” adını
veriyoruz.
Ancak, işçilik haklarının brüt olarak hesaplattırılıp mahkemece verilen
karara da brüt miktarların yazılması halinde; mahkemece verilen kararla
uyuşmazlığın sona ermediği, yargıda açıklık ve netlik ilkesinin gerçekleflmediğ
i, alacağın tahsili safhasında doğacak yeni uyuşmazlıklara ortam sağlandığı,
dava içinden yeni davalar doğduğu ve giderek davanın bafllangıcındaki
uyuşmazlıkla bozulmufl olan kamu düzeninin ve sosyal barıflın tekrar
oluflturulamayacağı yukarıdaki açıklamalardan açık şekilde anlaşılmaktadı
r.4
Böyle bir durumda ortada gerçek bir “kesin hükmün” varlığından da
söz edilemeyecektir.
SON BİR OLAY:
fiu anda Ticaret Mahkemesinde dava konusu olan ve davası devam
eden bir olayı da okuyucunun bilgisine sunuyorum.5
Bir İfl Mahkemesinde 14 tane işçinin alacakları için dava açılmış ve
yapılan yargılama sonucunda 14 işçinin “kıdem ve ihbar tazminatı, izin
ücreti, ücret” gibi alacaklarının işverenden tahsiline karar verilmifl ve
mahkemece verilen kararlarda işçilik alacaklarının brüt miktarlar
üzerinden işverenden tahsili hüküm altına alınmıştı.
Bu kararların verilmesinden sonra işveren flirket iflas etti ve bu nedenle
İflas İdaresi oluflturuldu.
İş Davalarında Işçilik Alacaklarının Hesaplanması • Av. Yörük Kabalak 2789
(4) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2007/14-778 E. 2007/611 K. Sayılı ve Yargıtay 9. Hukuk
Dairesi’nin 01.04.2008 T. 2007/38353 E.- 2008/7142 K Sayılı ve 29.6.2010
(5) Bu olaya iliflkin dava flu anda devam etmekte olduğundan dosya numarasını açıklamıyorum ve dava
hakkında herhangi bir görüfl de belirtmiyorum.
Davacı işçiler İflas İdaresi’ne müracaat ederek ifllemifl faizleriyle birlikte
alacak kaydı talebinde bulundular. İflas İdaresi, alacakların dayanağı olan
ilamları inceledikten sonra; iflasın kesin olarak tasfiye edileceği aflamada,
mahkeme ilamlarındaki brüt miktarların içinde bulunan Vergi ve SGK
primlerini ait olan kurumlara yatıracağını gördüğü için, brüt miktarlardan
Vergi ve SGK primlerini düfltükten sonra kalan net alacak miktarlarını esas
alarak faiz hesaplaması yaptı ve alacakları bu şekilde masaya kaydedeceğini
alacaklılara bildirdi. Alacaklılar İflas İdaresi’nin bu şekildeki değerlendirmesini
kabul etmediler, faizlerin brüt alacak miktarlarına göre hesaplanması
gerektiğini ileri sürdüler ve Ticaret Mahkemesinde kayıt kabul davası
açtılar. fiu anda, Ticaret Mahkemesi 14 kişinin kayıt kabul ifliyle uğraflıyor.
Bakın değerli okuyucular, işçilik alacaklarının brüt miktarlar üzerinden
tahsil edilmesine karar verilmesi halinde ifl nerelere kadar gidiyor.
Burada üzülerek de olsa iğneyi kendimize batırıyoruz.
Bazı
avukat arkadafllar, işçilik haklarının brüt miktarlar üzerinden
hüküm altına alınması halinde gerek mahkemece verilen kararda ve
gerekse icra dosyasında takdir edilecek olan vekalet ücreti miktarlarının
daha fazla olacağını hesaplamakta ve vekalet ücretini daha fazla almak
amacıyla işçilik haklarının brüt miktarlar üzerinden hüküm altına alınması
gerektiği iddiasını ileri sürmektedirler.
Ancak bu iddialarının gerçek sebebini gizleyerek, “işçilik alacakları brüt
miktarlar üzerinden hüküm altına alınmadığı takdirde Devlet’in vergi
kaybının olacağını” söylemekte ve bu şekilde yargıçları yanıltmaktadırlar.
Işçilik haklarının net miktarlar üzerinden hüküm altına alınması
halinde Devletin vergi kaybının olmayacağını ve Maliye’nin bu konuda
denetlemesini rahatlıkla yapabileceğini yukarıda açıkladık.
Işçilik haklarının brüt miktarlar üzerinden hüküm altına alınmasını
iddia eden bir
avukat eğer bu iddiasında samimi ise, vekalet ücretinin net
alacak miktarı üzerinden hesaplanmasının gerektiğini de söylemelidir. Zira,
müvekkilinin cebine girecek olan miktar net miktardır. Bu bağlamda,
avukatın da müvekkiline sağladığı menfaat o net miktardır; vekalet
ücretinin ölçütü ise, avukatın müvekkiline sağladığı menfaatin değeridir.
Işçilik haklarının brüt mü ya da net mi hüküm altına alınması
konusunda ortaya çıkan tartıflmaların altında avukatların daha fazla
vekalet ücreti alma istekleri yatmaktadır.
Bütün gürültü vekalet ücretinin miktarından kopuyor.