Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
İcra mahkemesi kararlarının temyizi (iik. Mad. 364) TALİH UYAR
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 15-07-2010 | Kategori: Makale | Okunma : 27884 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >

İcra mahkemesi kararlarının temyizi  (iik. Mad. 364) TALİH UYAR

İcra ve İflas Kanunu (İİK.) mad 364’te «İcra ve İflâs Kanununa göre temyiz edilen takip hukukuna ilişkin kararlarla, icra mahkemelerinin cezaya dair kararlarının Yargıtay’ın Hangi Dairelerinde inceleneceği», «takip hukukuna ilişkin kararların ne şekilde (hangi kanuna göre) yapılacağı», «temyizin satışa etkisi» ve «dosyanın Yargıtay’a nasıl (ne şekilde) gönderileceği» konuları düzenlenmiştir.

Bu madde altında ayrıca «icra mahkemelerinin kararlarına karşı yargılamanın iadesi ve kanun yararına temyiz yollarına başvurulması» konuları incelenmiştir.

I- İİK. mad. 364/I’de her ne kadar «İİK’na göre temyiz edilen takip hukukuna ilişkin kararlarla cezaya ilişkin kararların Yargıtay İcra ve İflâs Dairesinde inceleneceği» belirtilmişse de, bu maddeden sonra kabul edilmiş olan 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca bugün İcra ve İflâs Kanununa göre temyiz edilebilen kararlar Yargıtay’ın 12, 16, 17 ve 19. Hukuk Dairelerince incelenmektedir…

II- Temyizin satışa etkisi: «İcra mahkemesi kararlarının temyizi» sadece satışı durdurur, satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz (İİK. mad. 364/III).[1] Bu nedenle, örneğin;

Ö  «Takibe yönelik itiraz ve şikayetler hakkında icra mahkemesince verilmiş olan kararlar kesinleşmeden»[2]

Ö  «Haczedilmezlik şikayetinin reddine ilişkin karar onanmadan»[3]

satış yapılamaz.

«Temyizin satıştan başka icra işlemlerini (muamelelerini) durdurmayacağı»na ilişkin İİK. mad. 364/III hükmü, icra mahkemelerinin takip hukukuna ilişkin kararları için uygulanır; mahkeme ilamları hakkında uygulanmaz. Bu nedenle «genel mahkemelerce verilen ‘itirazın iptâli’ ilamının hüküm fıkrasının %40 inkar tazminatı ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerine ilişkin kısmı, ilamlı takibe konu edilmişse, Yargıtay’dan alınmış bir tehiri icra kararı bulunmadıkça» bu ilam kesinleşmeden takibe konulabilir…[4]

III- «Genel hüküm» niteliğindeki İİK. mad. 364/III hükmü, «özel hüküm» bulunmayan durumlarda uygulanır.

İİK. mad. 364/III gereğince, temyiz, kural olarak satışa engel olursa da, şu ayrık (istisnai) durumlarda satış durmaz:[5]

a) Süresinden sonra ya da temyizi mümkün olmayan karara veya vazgeçme nedeniyle itiraz ve şikayetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikayete ilişkin temyiz istemi icra mahkemesince red edildiği halde, bu red kararı kabul edilmeyerek temyiz isteminde ısrar edilirse, bu temyize başvurma, satışa engel olmaz (İİK. mad. 365/I).

b) İstihkak iddiası reddedilen üçüncü kişi, tehiri icra kararı getirmediği sürece, hükmü temyiz etse de, satışa engel olamaz (İİK. mad. 97/XIV).[6]

b) Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte, itirazın kaldırılması ve icranın geri bırakılması isteminin reddine ilişkin kararın temyizi halinde, takip konusu alacağın %15’i teminat olarak yatırılmazsa, temyize rağmen satış durmaz (İİK. mad. 150 a/2, 149 a/II).

c) Kambiyo senedine dayanan takiplerde, borca itiraz (İİK. mad. 168/5) üzerine verilen “itirazın reddi kararı”nın temyizi –İİK. mad. 33/III gereğince güvence gösterilmedikçe- hiçbir icra işlemini durdurmaz (İİK. mad. 169 a/son).[7]

Takibin uzamasına neden olunmaması için «temyizin satıştan başka icra muamelelerini durdurmayacağı» (İİK. mad. 364/III) ve bu nedenle de icranın devamı için «gerekli evrakın alıkonarak Yargıtay’a sadece bunların suretlerinin gönderileceği» kabul edilmiştir.

İcra mahkemesi kararının temyizi “ilke olarak” sadece satışı durdurduğundan, diğer icra işlemlerine merci kararının kesinleşmesi beklenmeden devam edilir. Örneğin; borçlu «haczedilmezlik şikayetinin reddine» ilişkin kararı temyiz ederse, bu sadece satış işleminin yapılmamasını gerektirir, alacaklı bu karardan sonra haczedilen mala (taşınmaza) kıymet takdir edilmesin isteyebilir. Aynı şekilde, borçlu, «itirazın kaldırılması» kararını temyiz ederse, bu durum alacaklının haciz istemesine engel teşkil etmez. Ancak alacaklının satış isteyebilmesi için temyiz edilmiş olan icra mahkemesinin kararının Yargıtay’ca onanmış olması gerekir…

İİK. mad. 364/III hükmünü, HUMK. mad. 443/I hükmü ile karıştırmamak gerekir. HUMK. mad. 443/I’de, «mahkeme ilamlarının temyiz edilmesinin –kural olarak- icrayı durdurmayacağı» ifade edilmiştir. Başka bir deyişle bir mahkeme ilamının borçlu tarafından temyiz edilmesi, kural olarak icraya engel olmaz. Ancak, taşınmazlara ve buna ilişkin ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna, http://www.hukuki.net http:>ceza/" target=_blank>ceza/" target=_blank>http://www.hukuki.net http:>ceza/" target=_blank>ceza/" target=_blank>ceza ilamlarının tazminata ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkraları kesinleşmedikçe icra edilemezler (HUMK. mad. 443/son).[8]

«Temyizin icrayı durdurmadığı» hallerde, yani infazı (uygulanması) kesinleşmesine bağlı olmayan ilamların takip konusu yapılmasında, temyiz sebebiyle icranın durdurulmasını temin için, borçlunun Yargıtay’dan İİK. mad. 36 gereğince, «icranın geri bırakılması» (tehiri icra) hakkında karar getirmesi gerekir.[9] Borçlu, İİK. mad. 36 gereğince Yargıtay’dan «tehiri icra kararı» getirmedikçe, icra muamelelerine «satış» dahil devam edilir. Eğer borçlu Yargıtay’dan «tehiri icra kararı» getirmediği için icra devam ederken, takip hukuku ile ilgili herhangi bir uyuşmazlık çıkmazsa, mahkeme ilamının temyizine rağmen, haczedilen mal satılır bedeli alacaklıya ödenir. İlamın daha sonra Yargıtay’ca bozulması halinde, İİK. mad. 40’a göre işlem yapılır.[10] Eğer, borçlu, Yargıtay’dan «tehiri icra kararı» getirmediği için icra devam ederken, takip hukuku ile ilgili herhangi bir uyuşmazlık çıkar ve dosya icra mahkemesine giderse –örneğin; borçlu haczedilmezlik iddiasında bulunur yahut takibin iptâli için icra mahkemesinde dava açarsa- icra mahkemesinin vereceği karar taraflardan biri veya ikisi tarafından temyiz edilirse, temyiz soucuna kadar satış hariç diğer icra muameleleri yapılır. Satış için, temyiz sonucu beklenir…

IV- Mahkeme ilamlarının temyizinde «teminat gösterilmesi koşuluyla», Yargıtay tarafından «icranın geri bırakılmasına» (tehiri icra) karar verebildiği halde (HUMK. mad. 443, İİK. mad. 36) icra mahkemesi kararlarının temyizi halinde, İİK. mad. 36 ve HUMK. mad. 443’e dayanılarak «icranın geri bırakılması» -kural olarak- istenemez. Ancak, İcra ve İflâs Kanunumuzun 36. maddesine göre «icranın geri bırakılması kararı» istenebileceğini kanunda açıkça öngördüğü hallerde –İİK. mad. 97/XIV, 269 c, 276/III)- bu yola başvurulabilir.[11] [12]

Kanunumuzun bu nedenle; icra mahkemesince hükmedilen icra inkâr tazminatının ilamlı takibe konu yapılması halinde, borcu icra veznesine yatırarak ilamı temyiz etmiş olan borçluya, Yargıtay’dan tehiri icra kararı getirmek üzere mehil verilemez…[13]

V- İcra mahkemesinin kararının «yasaya aykırı olduğunu» ileri sürerek bozulmasını isteyen tarafın bu isteminin yerine getirilebilmesi için, «temyize başvurmada hukuki yararı» bulunması gerekir.[14]

İİK. mad. 364/II’de «takip hukukuna ilişkin temyizin, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasındaki (mad. 427 vd.) koşullar çerçevesinde yapılacağı» belirtilmiştir. HUMK. mad. 427’de açıkca, temyiz yoluna ancak «hukuki yararı» bulunan tarafın başvurabileceği öngörülmüştür. Bu nedenle, icra mahkemesinin kararını, lehine karar verilen taraf «benzer olaylarda emsal teşkil edip etmeyeceğini öğrenmek için» temyiz edemez.[15]

Yüksek mahkeme, temyiz edenin «hukuki yararı» konusu ile ilgili olarak;

Ö «Alacaklı (borçlu) aleyhine para cezasına hükmedilmemiş olmasını, borçlunun (alacaklının) temyiz nedeni yapamayacağını»[16]

Ö «Alacaklı lehine inkar tazminatına noksan hükmedilmiş olmasının, borçlu tarafından temyiz sebebi yapılamayacağını»[17]

belirtmiştir.

Ayrıca, uygulamadaki önemi nedeniyle belirtelim ki, duruşmada tefhim edilen «kısa karar» ile daha sonra yazılan «gerekçeli karar» arasında çelişki bulunması halinde, bu çelişki tavzih istenerek giderilemez. Başvurulacak yol, «gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on gün içinde» temyiz’e başvurmak olmalıdır.[18] [19]

İcra mahkemesinin kararının temyiz edilmiş olması, uygulamasına engel teşkil etmez. Başka bir deyişle, icra mahkemesinin kararları kesinleşmeden derhal uygulanır.[20] Bunun uygulamada benimsenen tek bir istisnası vardır: «Sıra cetveline şikayet üzerine (İİK. mad. 142) icra mahkemesince verilen kararlar» kesinleşmeden uygulanır. Yani, «sıra cetveli»ne göre (İİK. mad. 140 vd.) paranın alacaklılar arasında paylaştırılabilmesi (dağıtılabilmesi) için, sıra cetvelinin kesinleşmiş olması gerekir…[21]

Eğer üzerine haciz konulan şey, para ise, icra mahkemesinin kararının temyiz edilmiş olması, icra veznesindeki bu paranın alacaklıya ödenmesine engel teşkil etmez. Yüksek mahkeme, İİK. mad. 364/III ile ilgili bir İçt. Bir. Kararında; «…temyiz isteğinin yalnız satış işlemini durdurup, diğer icra işlemlerine (örneğin; başka sebeplerle icra veznesine girmiş paraların alacaklıya verilmesine) etki yapmayacağını» belirtmiştir.[22]

Böylece, satışın, İİK. mad. 364/III gereğince durduğu hallerde de, eğer, borçlu üzerinde ya da üçüncü kişi zimmetinde iken haciz veya başka bir şekilde tahsil edilerek icra veznesine konulmuş para varsa, bunlar İİK. mad. 364/III hükmünün dışında bırakılmıştır. Yani, «satış dışı yollarla vezneye girmiş olan paraların alacaklıya ödenmesine» mad. 364/III hükmünün engel olmayacağı kabul edilmiştir.[23]

Ancak, derhal belirtelim ki, bahsedilen İçtihadı Birleştirme Kararı, «icraca» satılıp vezneye alınan mal bedelinin, ihalenin feshi hakkındaki şikayetin kesin bir çözüme kavuşmadan alacaklıya (alacaklılara) dağıtılmayacağını» öngören İİK. mad. 134/III hükmünü saklı (daha doğrusu, bu konuyu tartışma ve oylama dışında) tutmuştur. Yani, taşınmaz satışı kesinleşmedikçe, icra veznesindeki para alacaklıya ödenmeyecektir (İİK. mad. 134/III).[24]

VI- Kanun yararına temyiz: İcra mahkemelerinin hukuk işlerine ilişkin kararlarının temyizinin «Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre olacağı» İİK. mad. 364/II’de belirtilmiştir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan bu yollama, ilk bakışta mutlak ve kesin bir anlam taşımakta ise de, HUMK’nun temyize ilişkin hükümlerinin ancak, «İcra ve İflâs Kanununun açıkça düzenlemediği konularda» uygulanabileceği kabul edilmelidir. Örneğin; «temyiz süresi» ne ilişkin HUMK. mad. 432 hükmü, İcra ve İflâs hukukuna ilişkin kararların temyizinde uygulanamaz..

«Kesin olarak verilen hükümlerle, niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden ve Yargıtay’ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümlerin Adalet Bakanlığının göstereceği gerekçe üzerine C. Başsavcısı tarafından temyizini» düzenleyen ve «yasa yararına temyiz» adıyla anılan yol acaba «takip hukukuna ilişkin» kararları için de mümkün müdür? Doktrinde,[25] «İİK. mad. 364/II’de ki yollama nedeniyle, bu yola icra mahkemesi kararları için de başvurulabileceği» belirtilmesine rağmen, Yargıtay (13. Hukuk Dairesi)[26] aksi görüşte olup, «bu özel yolun ancak hüküm niteliğini taşıyan mahkeme kararları için mümkün olabileceğini, halbuki icra mahkemesinin mahkeme ve kararlarının da hüküm niteliğinde bulunmadığını, icra mahkemesi kararlarının belli safhalardan geçerek kesinleşmiş olsa bile –kural olarak- esas hak ve taraflar yönünden kesin hüküm teşkil etmediğini, bu nedenle bu kararlar için yasa yararına temyiz yoluna başvurulamayacağını, bu özel yolun ancak ‘icra mahkemesinin mahkeme hüviyeti ile dava biçiminde baktığı, taraflar için kesin hüküm sayılan istihkak davaları, ihalenin feshi isteği konusunda verdiği hükümler’ ile ‘cezaya ilişkin hükümler’ için mümkün olabileceğini» belirtmiştir.

Yargıtay (12. Hukuk Dairesi)[27] de «icra mahkemesinin ‘ihalenin feshi talebinin reddine’ ilişkin kararları kesin hüküm (HUMK. 237) teşkil ettiğinden, bu kararlara karşı kanun yararına temyiz yoluna başvurulabileceğini» ifade etmiştir…

Kanımızca, İİK. mad. 364/II hükmünde, HUMK.’na yapılan yollamayı, yüksek mahkemenin anladığı şekilde dar yorumlamamalıdır. İcra ve İflâs Kanununda «yasa yararına temyiz» yolunun mümkün olmadığına ilişkin açık bir hüküm bulunmadığına göre, HUMK. mad. 427/III’de geçen «hüküm» sözcüğüne dayanarak, icra mahkemesinin takip hukukuna ilişkin kararlarının «hüküm niteliğinde bulunmadığı» gerekçesiyle, icra mahkemesinin kararlarına karşı bu yolun kapalı olduğu sonucuna varılması, hem yasa tekniğine hem de yasa yapıcının amacına aykırı olur. Gerçekten, ‘HUMK.’da; mahkemelerin verdiği hükümlerin temyizi’ konsunun düzenlendiğinden ve ayrıca HUMK. mad. 427/III’de ‘hüküm’ yerine ‘karar’ denmemiş olmasından, «kanun yapıcının icra mahkemesinin ‘karar’ları hakkında kanun yararına temyiz yoluna başvurulmasını istemediği» sonucuna varılamaz. Kanun koyucunun böyle bir amacı bulunsa idi, bunu açıkca İcra ve İflâs Kanununda belirtirdi…

Ayrıca, özellikle icra mahkemesinin «takip hukukuna ilişkin» kararları için «kanun yararına temyiz» yolunun açık bulunması son derece yararlı olur.[28] Çünkü, İİK. mad. 363’de öngörülmediği için, icra mahkemesinin pek çok kararı, Yargıtay denetimi dışında kalmaktadır. Böylece, İcra ve İflâs Kanunu, ülke çapında farklı şekilde yorumlanıp uygulanmaktadır. Bu farklı uygulamanın hangisinin doğru ve yasaya uygun olduğu nasıl saptanacaktır?

VII- Yargılamanın yenilenmesi (iade-i muhakeme): İcra mahkemesinin kararlarına karşı «yargılamanın yenilenmesi» (iadesi) yoluna (HUMK. mad. 445 vd.) başvurulabilip başvurulamayacağı da İcra ve İflâs Kanununda özel olarak düzenlenmiş değildir. Doktrinde;[29] «kesin olarak verilen veya kesinlik kazanmış olan bir kararın ya ağır (ciddi) biçimsel (usuli) eksiklikler, yahut karara temel olan bilgi ve belgelerin ağır yanlışlıklar taşıması yahut da tarafları, konusu ve hukuksal sebebi aynı olan bir uyuşmazlık hakkında kesinlik kazanmış, birbiriyle çelişen iki kararın ortaya çıkması nedeniyle ve kanunda sınırlı olarak sayılmış bulunan koşullar altında ilk yargılamanın –son halde, ikinci yargılamanın- aynı mahkemede, belirli bir süre içinde tekrar edilmesini (yenilenmesini) sağlayan bir olanak (kurum)» olarak tanımlanan, «olağanüstü bir yasa yolu» olan ‘yargılamanın yenilenmesi’ (iadesi) ancak «kesin olarak verilen» ya da «kesinlik kazanmış olan» yargısal kararlar için öngörülmüştür. İcra mahkemesinin kararları ise kural olarak kesin hüküm (HUMK. mad. 237) teşkil etmediğinden, icra mahkemesinin «takip hukukuna ilişkin ve kesin hüküm teşkil etmeyen» kararlarına karşı, yargılamanın yenilenmesi (iadesi) yoluna gidilemez. Bu nedenle örneğin; icra mahkemesinin, «itirazın kaldırılması isteminin kabul ve reddine», «şikayetin kabul ve reddine» ilişkin kararlarına karşı, yargılamanın yenilenmesi (iadesi) yoluna başvurulamaz. Buna karşın, icra mahkemesinin maddi anlamda kesin hüküm (HUMK. mad. 237) teşkil eden kararlarına karşı «yargılamanın yenilenmesi (iadesi)» yoluna gidilebilir.[30]

Yüksek mahkeme;

Ö  «‘İhalenin feshine’ ilişkin icra mahkemesi kararlarına karşı ‘yargılamanın yenilenmesi’ yoluna başvurulamayacağını»[31]

Ö  «İhalenin feshi davasını açmamış olan kişinin daha sonra ‘ihalenin feshi’ konusunda verilmiş olan karara yönelik olarak yargılamanın iadesi yoluna başvurumayacağı»[32]

Ö  «İcra mahkemesinin vermiş olduğu ‘davanın açılmamış sayılmasına’ dair karar hakkında yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağını»[33]

Ö  «İcra mahkemesi kararlarından ‘ihalenin feshi isteminin reddine’ ve ‘istihkak davasına’ ilişkin kararlara karşı ‘yargılamanın yenilenmesi’ yoluna başvurulabileceğini»[34]

Ö  «Kıymet takdirine ilişkin icra mahkemesi kararına karşı ‘yargılamanın yenilenmesi’ yoluna gidilemeyeceğini»[35]

Ö  «‘Yargılamanın yenilenmesi’ (iade-i muhakeme) istemi üzerine verilen kararların temyiz edilebileceğini»[36]

Ö «Takip hukuku ile ilgili olan ve maddi anlam da ‘kesin hüküm’ (HUMK. 237) teşkil etmeyen –‘itirazın kaldırılması’ gibi- icra mahkemesinin kararlarına karşı ‘yargılamanın yenilenmesi’ yoluna başvurulamayacağı»[37]

Ö  «İcra mahkemelerinin ‘itiraz’ ve ‘şikayet’ konusunda verdiği kararlara karşı ‘yargılamanın yenilenmesi’ yoluna başvurulamayacağını»[38]

Ö  «İcra mahkemesinin ‘kesin hüküm’ oluşturmayan kararlarına karşı ‘yargılamanın yenilenmesi’ yoluna başvurulamayacağını»[39]

Ö  «‘Ortaklığın giderilmesi kararı’na karşı, ‘yargılamanın yenilenmesi’ yoluna başvurulabileceğini»[40]

Ö  «Aynı konuda birbirinden farklı iki icra mahkemesi kararı bulunması halinde, -bu kararlarına karşı yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemediğinden- önceki tarihli mahkeme kararına itibar edilmesi gerekeceğini»[41]

Ö  «İİK. 269 vd. göre alınan tahliye kararı hakkında yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağını»[42]

Ö  «‘Taşınır satışının durdurulması’na ilişkin icra mahkemesinin kararına karşı, ‘yargılamanın yenilenmesi’ yoluna başvurulamayacağını»[43]

Ö  «İİK. 135 gereğince icra mahkemesince verilen kararlar hakkında, yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağını»[44]

belirtmiştir.

Kanımızca; İcra mahkemesinin hem «ihalenin feshi isteminin reddine» ilişkin kararlar[45] (İİK. mad. 134) ve hem de «istihkak davası» (İİK. mad. 97 vd.) sonucunda verdiği kararlar[46] (HUMK. mad. 237)» teşkil ettiğinden,[47] bu kararlara karşı yargılamanın yenilenmesi» (iadesi) yoluna başvurulabilmesi daha doğru, usul ekonomisine daha uygun olur…

***


[1] Bknz: 12. HD. 29.4.2008 T. 6332/8961; 25.4.2002 T. 7479/8636; 5.3.2002 T. 3526/4486 vb.

[2] Bknz: 12. HD. 24.4.2001 T. 5895/6957

[3] Bknz: 12. HD. 15.9.1998 T. 6278/8809 – 9.5.2006 T. 7382/10989

[4] Bknz: 12. HD. 30.1.2006 T. 24237/869

[5] UYAR, T. İcra Hukukunda Yetki-Görev ve Yargılama Usulü 2. Baskı, “Tetkik Mercii”, s:760 vd.

[6] Bknz: 12. HD. 23.5.2000 T. 7670/8349

[7] Bknz: 12. HD. 9.3.1990 T. 9427/2358; 17.3.1987 T. 7150/3617

[8] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. Gerekçeli-İçtihatlı, İcra ve İflâs Kanunu Şerhi, C:2, s:3164 vd.

[9] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. age. C:2, s:3280 vd.

[10] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. age. C:2, s:3397 vd.

[11] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. age. C:2, s:3293 vd.

[12] Bknz: 12. HD. 8.6.2004 T. 10876/14616

[13] Bknz: 12. HD. 8.6.2004 T. 10876/14616

[14] Bknz: 12. 25.4.1991 T. 12493/4964; HGK. 27.9.1978 T. 12-190/768

[15] Bknz: 12. HD. 16.10.1979 T. 7628/8082

[16] Bknz: 12. HD. 2.6.1997 T. 6182/6463; 11.2.1993 T. 1796/2416; 12.5.1992 T. 12918/6444 vb.

[17] Bknz: 12. HD. 6.11.1989 T: 4232/13372

[18] YILMAZ, H. Hükümlerin Tavzihi (Ad. D. 1990/4, s:103)

[19] Bknz: 12. HD. 18.1.2007 T. 22350/366; 4.12.2006 T. 20139/22851; 13.3.2006 T. 2428/5114 vb.

[20] Bknz: 12. HD. 26.1.2009 T. 21727/1354; 4.4.2008 T. 4783/6913; 16.2.2004 T. 25375/2890 vb.

[21] Bknz: 12. HD. 16.12.1988 T. 13121/15602

[22] Bu İçt. Bir. Kararının eleştirisi için bknz: POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukuku Esasları, s:212 vd. – KURU, B. İcra Hukuku, s:17, dipn. 37 – ÇAĞA, T. İflâs Davalarında Depo Kararlarına Dair (BATİDER, 1987, C:XIV, S:7, s:9, dipn. 13a)

[23] Bknz: 12. HD. 23.10.1989 T. 8249/12624; 8.12.1988 T: 3355/15169 (

[24] ERMAN, E.S. İcra Tetkik Merciinin Temyizi Kabil Kararları (ABD. 1969/5, s:815) – ERMAN, E.S. Poliçe-Bono-Çek, s:386

[25] BERKİN, N. İcra Hukuku Rehberi, s:466, 471

[26] Bknz: 13. HD. 3.11.1977 T. 9191/9125

[27] Bknz: 12. HD. 28.3.1985 T. 3521/3857

[28] PEKCANITEZ, H. İcra-İflâs Hukukunda Şikayet, s:177

[29] ARSLAN, R. Medeni Usul Hukukunda Yargılamanın Yenilenmesi, s:14

[30] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. İİK. Şerhi, C:2, İİK. mad. 18, AÇIKLAMA: XXV

[31] Bknz: 12. HD. 9.3.2006 T. 1857/4791; 12.11.1997 T. 8894/12665

[32] Bknz: 12. HD. 12.5.2005 T. 6381/10488

[33] Bknz: 12. HD. 26.10.2004 T. 21253/26280; 24.2.2004 T. 27179/3974

[34] Bknz: 12. HD. 1.7.2004 T. 13934/17421; 26.12.2003 T. 143/81 vb.

[35] Bknz: 12. HD. 11.12.1997 T. 13787/13849

[36] Bknz: 12. HD. 23.9.1997 T. 7857/9157

[37] Bknz: 12. HD. 9.6.1997 6233/6696; 10.10.1966 T. 9374/5579

[38] Bknz: 12. HD. 10.3.1997 T. 2343/2686

[39] Bknz: 12. HD. 3.10.1996 T. 13076/13377; 19.3.1990 T. 10022/2870 vb.

[40] Bknz: 12. HD. 3.9.1996 T. 10913/11618

[41] Bknz: 12. HD. 25.10.1995 T. 13434014372

[42] Bknz: 12. HD. 13.3.1995 T. 3267/3318; 6.3.1978 T. 1447/2032

[43] Bknz: 12. HD. 2.7.1987 T. 11736/8239

[44] Bknz: 12. HD. 26.9.1978 T. 6911/7046

[45] UYAR, T. age. C:7, s:10584

[46] UYAR, T. age. C:5, s:8196

[47] UYAR, T. age. C:2, s:1849 vd.

Forum