Alacak Davası - Görevsizlik Kararı - Hizmet Sözleşmesi
Ekleyen: Mehtap Deniz | Tarih: 15-04-2010 | Kategori:
İçtihat | Okunma : 2167 | Not:
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/9-584
K. 2010/3
T. 27.1.2010
• ALACAK DAVASI ( Davacının Hizmet Sözleşmesi İle Davalı Kuruma Ait SSK Hastanesinde Çalıştığı - Davacı Memur veya Sözleşmeli Personel Olmadığından Taraflar Arasındaki İlişkinin İş İlişkisi Olduğunun Kabul Edileceği )
• GÖREVSİZLİK KARARI ( Davacının Hizmet Sözleşmesi İle Davalı Kuruma Ait SSK Hastanesinde Çalıştığı/Taraflar Arasındaki İlişkinin İş İlişkisi Olduğu - İş Mahkemesince Görevsizlik Kararı Verilemeyeceği )
• HİZMET SÖZLEŞMESİ ( Davacının Hizmet Sözleşmesi İle Davalı Kuruma Ait SSK Hastanesinde Çalıştığı/Taraflar Arasındaki İlişkinin İş İlişkisi Olduğu - İş Mahkemesince Görevsizlik Kararı Verilemeyeceği )
657/m.4
ÖZET : Alacak davasında; davacı davalı kuruma ait SSK Hastanesinde hizmet sözleşmesi ile sözleşmeli olarak çalıştığını belirterek fazla mesai ve hafta tatili alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin baş kısmında 'hizmet sözleşmesi' ibaresine yer verilmiş olması ve memur, sözleşmeli personel yada işçi sayılmayan kamu personeli de olmadığı anlaşıldığından taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesine dayandığının kabulü gerekir. Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Verilen görevsizlik kararı hukuka aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 2. İş Mahkemesince davanın görev yönünden reddine dair verilen 31.12.2007 gün ve 2007/195-1148 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.
Hukuk Dairesinin 23.06.2009 tarih ve 2009/24331-17713 sayılı ilamı ile;
( ... Davalı kuruma ait SSK Kayseri Hastanesinde hizmet sözleşmesi ile sözleşmeli olarak çalıştığını belirterek fazla mesai ve hafta tatili alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının 657 sayılı yasanın 4/b maddesi uyarınca sözleşmeli personel olarak çalıştığını buna göre görevli yargı yerinin idari yargı olduğu gerekçesi ile; görevsizlik kararı verilmiştir.
Dairemizce de benimsenen
Hukuk Genel Kurulunun 2001/9-385 E, 2001/403 K. Sayılı ilamında da belirtildiği gibi; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 123.maddesinde '... kurum, gerekli gördüğü yerlerde hastane, eczane, hekim, eczacı ve ebelerle ve diğer gerçek ve tüzel kişilerle sözleşmeler yapmaya yetkilidir.' kuralına yer verilmiştir. Anılan yasal düzenlemedeki amaç, her yerde sabit sağlık tesisi ve müessese kuramayan Kurumun o yerdeki serbest çalışan sağlık elemanları ve müesseselerle anlaşabilmesi ve sigortalılarına sağlık hizmeti verebilmesinin sağlanmasıdır. Ancak, eczacı olarak çalışan davacı ve arkadaşlarının Kurumun yataklı tedavi kurumlarında sürekli olarak çalışan kişiler olmaları nedeniyle bu kişilerle yapılan sözleşmelerin anılan maddeye göre yapıldıklarının kabulü doğru değildir. Ayrıca, sözü edilen maddede kurumun çalıştıracağı gerçek kişilerle yapılacak sözleşmenin idari sözleşme olacağına ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin baş kısmında “hizmet sözleşmesi” ibaresine yer verilmiş olması ve davacının 657 sayılı Kanunu’nun 4. maddesi ve 399 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname kapsamında memur, sözleşmeli personel yada işçi sayılmayan kamu personeli de olmadığı anlaşıldığından taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesine dayandığının kabulü gerekir. Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi hatalıdır... ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,
Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 27.01.2010 gününde yapılan 2. görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.