T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2009/11-41
K. 2009/52
T. 10.3.2009
• VERGİ USUL KANUNU'NA MUHALEFET ( Cezanın Ertelenmesi Hususunun 647 Sayılı CİK Kapsamında Değerlendirilip Ertelenmemesine Karar Verildiği - Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasındaki Kriterlerin Farklı Olmasından Dolayı Yeniden Değerlendirme Yapılacağı )
• HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI KARARI ( Koşullu Bir Düşme Nedeni Olduğu - VUK'a Muhalefet/Adli sicil Kaydı Bulunmayan Sanık Hakkında Diğer Objektif Koşulların Bulunması Halinde Hiçbir İsteme Bağlı Kalmaksızın Gözönüne Alınacağı )
• CEZALARIN ERTELENMESİ ( VUK'a Muhalefet/Cezanın Ertelenmesi Hususunun 647 Sayılı CİK Kapsamında Değerlendirilip Ertelenmemesine Karar Verildiği - Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasındaki Kriterlerin Farklı Olmasından Dolayı Yeniden Değerlendirme Yapılması Gereği )
• SANIĞIN YENİDEN SUÇ İŞLEMEYECEĞİNE DAİR KANAAT ( VUK'a Muhalefet/Kanaatin Oluşması İçin 5271 S.K. Md. 231'de Öngörülen Kriterler İle CİK'te Yer Alan Erteleme Kriterlerinin Farklı Olduğu - 647 S.K. Kapsamında Cezanın Ertelenmemesi Kararına Rağmen Dosyanın Tekrar Değerlendirilmesi Gereği )
5271/m. 231
647/m. 6
ÖZET : Vergi Usul Kanunu'na muhalefet suçundan sanık hakkında; uyuşmazlık, erteleme ile ilgili talebi reddedilen sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde bir değerlendirme yapılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geriye bırakılması müessesesi mahkumiyet, suç niteliği ve
ceza/" target="_blank">
ceza miktarına ilişkin objektif koşulların varlığı halinde, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin olan seçenek yaptırım veya tedbire çevirme ya da erteleme hükümlerinden önce ve re'sen değerlendirilmelidir. Adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında diğer objektif koşulların bulunması halinde hiçbir isteme bağlı kalmaksızın hükmün açıklanmasının geriye bırakılması konusunda değerlendirme yapılması yasal zorunluluktur.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda bir kanaat oluşması keyfiyeti, 647 Sayılı CİK uyarınca da aranmakla birlikte, bu kanıya ulaşırken dikkate alınacak ölçütlerde farklılık bulunmaktadır. Sanığa verilen cezanın ertelenmemesi hususunda gösterilen gerekçenin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde öngörülen sübjektif koşulların oluşmadığını ortaya koyan bir gerekçe olarak kabulü mümkün değildir. Hüküm mahkemesinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediği hususunda yeniden inceleme yapılması gerekir.
DAVA : Sanık Ayhan'ın 213 sayılı VUK'nun 359/l-b ve 765 sayılı TCY'nın 59/2. maddeleri uyarınca 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine yer olmadığına ilişkin İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen 06.07.2007 gün ve 367-448 sayılı hüküm, sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nce 03.04.2008 gün ve 1729-2435 sayı ile;
"... 5237 sayılı TCK'nun 712. maddesi gözetilerek; 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 Sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik CMK'nun 23 I. maddesi uyarınca 'hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması... ",
İsabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nce 17.07.2008 gün ve 262-473 sayı ile; "Sanığın bir daha suç işlemeyeceği kanaati daha önceki kararda tespit edilip tutanağa da geçirilmiş olduğundan, bozma kararı diğer koşullar yönünden yerinde ise de bahsedilen bu koşul yönünden yerinde değildir." gerekçeleriyle ilk hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığı'nın "bozma" istemli, 08.02.2009 gün ve 264506 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulu'nca incelenmiş, aşağıda belirtilen gerekçelerle karara bağlanmıştır:
KARAR : Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, erteleme ile ilgili talebi reddedilen sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde bir değerlendirme yapılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde;
1- 17.07.2008 tarihli oturumda, iddia makamındaki değişiklik nedeniyle sorulduğunda, C.Savcısının bozma kararına uyulması yönündeki mütalaası üzerine, katılan vekiline söz verilip, C.Savcısına esas hakkında görüşü sorulmadan ilk hükümde direnilmesi 5271 sayılı CMY'nın 216/2. maddesine aykırılık oluşturmaktadır.
2- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun, 19.02.2008 gün ve 346-25, 06.05.2008 gün ve 27-95 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere; koşullu bir düşme nedeni oluşturan "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" müessesesi mahkumiyet, suç niteliği ve
ceza/" target="_blank">
ceza miktarına ilişkin objektif koşulların varlığı halinde, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin olan, seçenek yaptırıma veya tedbire çevirme ya da erteleme hükümlerinden önce ve re'sen mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanacağından, adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında diğer objektif koşulların da gerçekleştiği anlaşılmakla, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden bir değerlendirme yapılması yasal zorunluluktur. Hal böyle iken, erteleme ile hükmün açıklanmasının sübjektif koşullarının benzer olduğundan bahisle bu konuda bir değerlendirme yapmayan yerel mahkeme direnme hükmü bu yönüyle de hukuka aykırıdır.
Diğer yönden, 5271 sayılı CYY'nın 231. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için öngörülen sübjektif koşullardan birisi olan, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda bir kanaat oluşması keyfiyeti, 647 Sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanması için de aranmakla birlikte, 647 Sayılı Yasanın 6. maddesinde, sanığın geçmişteki hali ve suç işleme hususundaki eğilimi, 5271 Sayılı Yasanın 231. maddesinde ise, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları dikkate alınacaktır. Görüldüğü üzere, her iki yasal düzenlemede de, mahkemenin sanığın yeniden suç işlemeyeceği yolunda bir kanıya varması gerektiği belirtilmekteyse de, bu kanıya ulaşırken dikkate alınacak ölçütlerde farklılık bulunmaktadır. Dolayısıyla kararda, 647 Sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanmaması, diğer bir ifadeyle sanığa verilen cezanın ertelenmemesi hususunda gösterilen gerekçenin, CYY'nın 231. maddesinde öngörülen sübjektif koşulların. oluşmadığını ortaya koyan bir gerekçe olarak kabulü mümkün değildir. Hüküm mahkemesinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediği hususunda, yasada öngörülen ölçütleri de göz önünde bulundurarak yeni bir değerlendirme yapması zorunludur.
Bu itibarla sair yönleri incelenmeyen, direnme hükmünün açıklanan her iki hukuka aykırılık nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Sanık müdafiinin temyiz isteminin kabulü ile İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 17.07.2008 gün ve 262-473 sayılı hükmünün sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak, 10.03.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.