Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Vakıflar Hukuku Olağanüstü Zamanaşımı Vakıfla İlişiği Kesilen Taşınmaz Taviz Bedeli İcareteynli Ve Mukataalı Taşınmazlar
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 3-12-2009 | Kategori: İçtihat | Okunma : 3644 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ
E: 2008/1030 K: 2008/2661 T: 13.05.2008
Vakıflar Hukuku Olağanüstü Zamanaşımı Vakıfla İlişiği Kesilen Taşınmaz Taviz Bedeli İcareteynli Ve Mukataalı Taşınmazlar
(TMK m. 713/2; 2762 SY m. 26, 27, 29)
Özet: Kural olarak, tapulu bir taşınmazı n veya bir parçasıın veya bir payının tapu
dışı satışı veya olağanüstü zamanaşımı yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Vakıf taşı
nmazların da aynı yoldan edinilmesi mümkün değildir. Ancak yasanın açıkça düzenlediği durumlarda koşullar da gerçekleşmİş ise, ola- ğanüstü zamanaşımıyla mülkiyetin kazanılması
mümkündür. Taviz bedeli ödenmek suretiyle vakışa ilİşiği kesilmİş olan taşınmazın
mülkiyetinin koşulların gerçekleşmesi halinde zamanaşımı yoluyla kazanılması mümkündür.

Samim ve müşterekleri ile Vakışar Genel Müdürlüğü, Habibe mirasçı ları tereke temsilcisi Fatma aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair İstanbul 6. Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 12.06.2007 gün ve 97/147 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı Samim vekili, durusmasız olarak incelenmesi ise davalı Habibe miras ortaklığı temsilcisi vekili Taraflarından istenilmıştır. Dosya incelenerek İşin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.05.2008 Salı günü tayin edilerek Taraflara çağrı kağıdı gönderilmİşti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili avukat geldi. Başka kimse
gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı Samim ve arkadaşları vekili, dava konusu taşınmazı vekil edenlerinin miras bırakanı Halil'in 12.12.1939 tarihinde Habibe mirasçı- larından tapu dışı yoldan satın ve devraldığını, o tarihten dava tarihine kadar davasız, aralıksız ve malik sıfatıyla 20 yıldan fazla süreyle koşulları
na uygun olarak tasarrufta bulunduğunu, kadastro yoluyla oluşturulan 811 ada 6 parselin tapu kaydının TMK’nın 713/2. maddesi hükmü uyarınca hukuki değerini yitirdiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemıştır.
Davalı Vakışar Genel Müdürlüğü vekili, Sultan Beyazıt Vakfından icareli olan dava konusu taşınmazın mahlulen vakfına döndüğünü, bu tür taşınmazların olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilemeyeceğ ini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dava dilekçesinde isimleri açıklanmaksızm davalı olarak gösterilen Habibe mirasçılarını temsilen miras ortaklığı temsilcisi, tapulu taşınmazları n haricen satışının geçersiz olduğunu ve olağanüstü zamanaşımı yoluyla edinilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, kayıt maliki Habibe’nin bilinen bir kİşi olduğu, bir kısım
mirasçıların satışının hukuken geçerli sonuç doğuramayacağı, ayrıca tapulu taşınmaz mülkiyetinin Tapu Sicil Müdürü önünde yapılmayan satı-şının hukuki sonuç doğuramayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı Samim vekili ile davalı
Habibe miras ortaklığı temsilcisi vekili tarafından temyiz edilmıştır. 142 m2 yüzölçüme sahip 811 ada 6 parsel 10.8.1942 tarihinde tutanağı n özel sütununda gösterilen tapu kaydına dayanılarak 1 /2 payı Mehmet Şerif, 1/ 2 payı Habibe Adalet adına tespit ve tescil edilmİş, tutanağı
n ve tapu kaydının beyanlar hanesinde Sultan Beyazıt Vakfından icareli olduğu açıklanmıştır.
Tapu kaydmdaki bilgilere göre, 15.3.1969 tarihinde taviz bedelinin ödenmesi nedeniyle vakıf şerhi silinmıştır.
Sicilin oluşmasından sonra davacı Vakışar Genel Müdürlüğünü temsilen İstanbul Vakışar Bölge Müdürlüğünün hasımsız olarak İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesine açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda 10.02.1992 gün ve 20/53 esas ve karar sayı
lı kararla mahluliyet ilmühaberine dayanılarak dava konusu parselin tapu kaydının iptali ile Vakışar Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verilmİştir. Habibe miras ortaklığı temsilcisinin Vakışar Genel Müdürlü- ğü aleyhine açmış olduğu dava sonunda İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.7.2006 gün, 281/196 esas ve karar sayılı kararıyla tapu
kaydının tümünün iptaliyle Habibe mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmİş, Vakışar Genel Müdürlüğünün temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince kayıt maliki Mehmet Şerif mirasçılarının.usulüne uygun bir davalarının bulunmadığı, ıslah yoluyla da davaya dahil edilemeyecekleri gerekçesiyle bu kİşinin payı yönünden Mehmet payına yönelik
hüküm bölümünün bozulmasına, Habibe payına ilİşkin hükmün doğru olduğu vurgulanarak dosya mahkemesine geri çevrilmıştır. Bozmadan sonra yapılan İşlemler dosya içeriğinden anlaşılamamıştır. Tapu kaydı halen Vakışar Genel Müdürlüğü üzerinde bulunmaktadır.
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın tamamının veya bir parçasının veya bir payının tapu dışı yoldan satışı veya olağanüstü zamanaşımı yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Bundan ayrı vakıf taşınmazların aynı yoldan edinilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Mahkemenin bu yöne
ilİşen gerekçesi yerinde ise de, davada iddianın ileri sürülüş şekli değİşiklik arz etmektedir. Davacılar, TMK’nın 713/2. maddesine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Az öncede açıklandığı üzere, tapulu bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla edinilmesi mümkün değil ise de, yasaların açıkça düzenlediği halde ve koşulların oluşması halinde
kazanılması mümkün olabilir. Görülmekte olan davada Sultan Beyazı t Vakfından icareli olan dava konusu parselin taviz bedeli ödenmek suretiyle vakıf şerhi silindiğine göre taşınmazın vakışa bağlantısı da kesilmİş olup, koşullan oluştuğu taktirde böyle bir yerde edinilebilir. Davacı lar dava dilekçesinde, tapu kaydının gerçekleşen olağanüstü zamanaşı-
mı yoluyla hukuki değerini yitirdiğini ileri sürmüş bulunduklarına göre uyuşmazlığın TMK’nın 713/2. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi ve çözüme kavuşturulması gerekir. Bu açıklamalar karşısında mahkemenin gerekçesi yerinde ve yasal görülmemİştir.
Yargılamanın devamı sırasında dava cı Samim dışındaki diğer davacı- lar Samim'i mirasçı bırakmak suretiyle vefat etmİş olup, dava adı geçen kİşinin vekili tarafından yürütülüp sonuçlandırılmıştır.
İşin esasına gelince; az yukarıda açıklandığı üzere dava konusu taşı nmaz Sultan Beyazıt Vakfından icarelidir. İcareteynli ya da mukataalı vakıf malın asıl maliki mutasarrıfı olmayıp vakıf tüzel kİşiliğidir. Mutasarrı f adına bulunan kayıt mülkiyete değil, tasarrufa delalet eder. Başka bir anlatımla mülkiyeti vakfında kalmak üzere kullanma hakkı mutasarrıfına ve onun ölümü halinde mirasçılarına geçer. 5.6.1935, tarihinde kabul edilen 2762 sayılı Vakışar Kanununun 26 ve devamı maddeleri uyarınca icareteynli ve mukataalı taşınmazların tasŞyesine gidilmıştır. Bu kanunun 27. maddesinde mukataalı veya icareteynli Gayrimenkullerin mülkiyeti icare veya mukataalarının 20 misli bir taviz karşılığında mutasarrıfına geçeceği açıklanmış, 28 ve 29. maddelerde taviz bedelinin ödenmesi ve mutasarrıfı adına tapuya tescili İşlemi düzenlenmıştır.
Anılan kanunun değİşik 29. maddesinin 1. fıkrasında, 10 yıl içinde taviz; vermek yoluyla icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmemİş gayrimenkullerin mülkiyetinin on yıl sonunda kendiliğinden mutaşarnfma geçeceği ve vakfın hakkında ivaza döneceği belirtildikten
sonra 2.fıkrasında da mülkiyeti mutasarrıfına geçmİş olan taşınmazların maliklerinin kanunun yayımı tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipte bu husus tapu kaydına İşlenmemİş bulunanlar ayrık bırakılarak İşlenmemİş olan taşınmazların mahlülen vakfı na rücu edeceği hükme bağlanmıştır. Yasada öngörülen on yıllık süre sonradan 1945 yılında kabul edilen 4775 sayılı Yasa ile 13.12.1955 tarihine kadar uzatılmıştır. Yukarıda da açıklandığı üzere taviz bedelinin ödenmesi nedeniyle vakıf şerhi 15.3.1969 tarihinde silinmİştir. Tüm bu açıklamalar karşısında dava konusu taşınmazın taviz bedelinin ödenmesi
nedeniyle vakışa bağlantısının kesildiği 13.12.1955 tarihinden itibaren olağanüstü zamanaşımı yolu ve zilyetlikle edinilmesi mümkün hale gelmıştır. Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davacıların 4775 sayılı Kanunla uzatılan 10 yıllık sürenin bitim tarihi olan 13.12.1955 tarihinden
dava konusu parselin hükmen Vakışar Genel Müdürlüğü adına tescil edildiği tarihe kadar 20 yıldan fazla süreyle davasız, aralıksız, malik sıfatıyla zilyet olduğu belirlendiğine, Habibe mirasçıları davada taraf durumunu almış bulunduklarına ve bu pay intikal görmediğine göre onun payı TMK’nın 713/2. maddesi karsısında hukuki değerini yitirmİş olmaktadı
r. Yukarıdan beri yapılan tüm bu açıklamalar karsısında Habibe payı hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
Diğer kayıt maliki Mehmet’in payı yönünden bu aşamada aynı sonuca ulaşmak mümkün değildir. Kayıt maliki Mehmet’in mirasçılık belgesi istenilmediği için mirasçı bırakıp bırakmadığı, ona ait paym mahlülen vakfına dönüp dönmediği dosyadan anlaşılmamaktadır. Görülmekte olan davada idarece alman mahluliyet belgesine dayanılarak dava konusu taşı
nmaz hükmen Vakışar Genel Müdürlüğü adına tapuya tescil edilmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.06.1976 gün, 87/2087, 6.12.1985 gün 644/997 ve 25.1.1995 gün 1994/2-696-1995/1 sayılı kararlarında da açıkça belirtildiği üzere mahluliyet kararları aksi sabit oluncaya kadar uyulması
gereken geçerli belgelerdendir. Dava açılmakla mahluliyet kararma karşı çıkılmış bulunulmaktadır. Vaziyet kararları aleyhine ancak idari yargı yerine başvurulabileceği halde, mahluliyet kararlarına yönelik itirazları n adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Tüm bu açıklamalar karşısında davacı, idarece dava konusu taşınmaz hakkında alınan mahluliyet
belgesinin toplanan delillere göre yerindeliğinin incelenmesi icap eder. Açıklanan hususlar gözönünde tutularak kayıt maliki Mehmet adı- na yazılı bulunan pay bakımından gerekli araştırma ve incelemenin yapı lması, hiç mirasçı bırakmadan ölmüş ise ona ait pay mahlülen vakfına dönmüş olacağından bu tür bir yerin olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanı
lamayacağının düşünülmesi, adı geçen kİşinin mirasçısı mevcut ise kazanma koşulları gözönünde tutularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında kayıt maliki Habibe miras ortaklığı temsilcisi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemıştır. Açıklanan nedenlerle Habibe miras ortaklığı temsilcisi vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının REDDİNE, davacı Samim vekilinin
temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 13,10 YTL peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 13.05.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Forum