YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E: 2008/9-20 K: 2008/105 T: 06.02.2008
FAİZ İSTEMİ • KESİN HÜKMÜN KAPSAMI • FAİZİN
AYRI BİR DAVA İLE TALEP EDİLEBİLMESİ
(HUMK m 388)
Özet: Kesin hükmün kapsamında bulunmayan
her iddia, yeni bir dava konusu yapı-
labilir.
Açılan bir davada faiz isteği bakımından
olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş
ise, hükmü temyiz etmeyen davacının sonradan
faiz istemiyle dava açmasına engel bir
durum yoktur.
Faiz bölümü asıl alacaktan ayrı bir nitelik
taşıdığı için bu haktan açıkça vazgeçilmedikçe
ilerde yeni bir dava ile faiz talep edilebilmesi
mümkündür.
Taraşar arasındaki "Faiz Alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Ankara 10. İş Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen
19.10.2006 gün ve 1111-587 sayılı kararın incelenmesi taraşar vekil
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 27.03.2007
gün ve 537-8594 sayılı ilamı ile,
"1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni
gerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalıların temyizine gelince:
Davacı gazeteci daha önce davalı işverenler hakkında açmış olduğu
davada bir kısım işçilik alacaklarının faiziyle birlikte ödenmesini talep etmiş,
mahkemece isteklerin kısmen kabul kısmen reddine dair hüküm kurulduğ
u belirtilmiş ve yüzde beş fazlaya dair alacaklar için faize karar verilmemiştir.
Söz konusu kararı davacı taraf temyiz etmemiş, davalıların
temyizi üzerine hüküm, Dairemiz tarafından onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Davacı vekili tarafından daha sonra açılan bu davada ise, hüküm
altına alınan ve tahsil edilen günlük yüzde beş fazlaya dair istekler yönünden
faiz alacağına karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece isteğin kabulüne dair hüküm kurulmuş, hükmü taraşar
temyiz etmiştir.
2536 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
___________________________________________________
(*) Gönderen: Ali GÜNEREN, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı
Faiz isteği daha önceki davada mevcut olduğu halde, Ankara 15. İş
Mahkemesince verilen kararda günlük yüzde beş fazlaya dair istekler bakı
mından faiz yürütülmemiş ve davanın kısmen kabul kısmen reddine karar
verildiği hüküm fıkrasında açıklanmıştır. Anılan hüküm günlük yüzde
beş fazla ödemeye dair alacaklara faiz yürütülmesi talebinin reddi niteli-
ğindedir. Davacı tarafından temyiz edilmeksizin kesinleşen Ankara 15. İş
Mahkemesi kararı uyarınca kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerekir.
Mahkemece davanın yazılı şekilde isteğin kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden
yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde
temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğ
i görüşüldü:
Davacı vekilince, davalıların temyizi üzerine onanarak kesinleşen işçilik
alacakları hakkındaki davada, Basın İş Kanunu’ndan kaynaklanan
yüzde beş fazla ödeme alacakları yönünden faiz istemine karar verilmedi-
ği belirtilerek, o davada hüküm altına alınmayan faiz alacağının tahsiline
karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Yerel mahkemece, önceki davada faiz isteminin "şehven" hüküm altı-
na alınmadığı belirtilerek "istemin kabulüne" karar verilmiş; Özel Dairece,
yukarıda yazılı gerekçelerle hüküm bozulmuştur.
Uyuşmazlık, "kısmen kabul, kısmen redde" dair kesinleşen bir kararı
n hüküm fıkrasında açıkça yer verilmeyen faiz isteminin de "kısmi red"
kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasında toplanmaktadı
r.
Mahkemece verilen hüküm, davayı esastan çözümleyen, taraşar arası
ndaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai karardır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. maddesine göre; Hüküm
sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin,
istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraşara yüklenen
borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak
şekilde gösterilmesi gereklidir.
Mahkemece, olumlu veya olumsuz olarak karara bağlanmamış bir iddia,
yeni bir dava konusu yapılabileceğinden; kesin hükmün varlığından
söz etme imkanı da bulunmamaktadır.
Kesin hüküm ancak konusunu teşkil eden iddia hakkında geçerli
olabilir; bu nitelikte bir hüküm nedeniyle yeniden söz konusu edilemeyecek
olan, hüküm fıkrasında karara bağlanan husustur. Zira, hüküm ol-
Yargıtay Kararları 2537
mayan yerde kesinlikte olmaz. Bu nedenle, olumlu veya olumsuz olarak
karara bağlanmamış olan her iddia, yeni bir dava konusu yapılabilir.
Belirtilmelidir ki, açılan bir davada faiz isteği hakkında olumlu ya da
olumsuz bir karar verilmemiş ise, hükmü temyiz etmeyen davacının sonradan
faiz istemiyle dava açmasına engel bir durum yoktur. Davada, faiz
bölümü, asıl alacaktan ayrı bir nitelik taşıdığı için, bu haktan açıkça vazgeçilmedikçe
ileride yeni bir dava ile isteğin tekrarlanması mümkündür.
Mahkemece faiz isteğinin karar dışında bırakılmış olması, bu isteğin
zımnen reddedildiği anlamına da gelmez. Her şeyden önce, aksi düşünce
tarzının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. maddesine aykırı
düşeceği açıktır.
Davacı, istemlerinden birisi hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle
temyiz yoluna başvurmazsa, hakkında olumlu veya olumsuz bir karar
verilmemiş olan bu talebi zımnen reddedilmiş sayılamaz. Bu konuda
yeni bir dava açılabilir. Açılacak böyle bir davada, davaya konu istemin
önceki davada zımnen reddedildiğinden bahisle kesin hüküm itirazı öne
sürülemez.
Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17.11.1973 gün ve E:
1971/9-762, K: 1973/901, 12.06.1991 gün ve E: 1991/4-234, K: 1991/352 ve
03.11.2004 gün, E:2004/18-545 ve 573 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
Somut olayda; davacı tarafından açılarak kesinleşen önceki davada
yüzde beş fazla ödeme alacaklarına yönelik faiz istemi hakkında olumlu
veya olumsuz bir karar verilmemiştir.
Yukarıda açıklanan maddi ve yasal olgular karşısında kesin hükmün
varlığından söz edilemez. Yerel mahkemenin bu yönlere ilişkin değerlendirmesi
isabetli bulunmaktadır.
Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmemiş
olup, dosyanın bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi
için Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin direnme
kararı isabetli bulunduğundan, dosyanın işin esasına yönelik diğer temyiz
itirazlarının incelenmesi için 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİ
NE, 06.02.2008 günü yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
2538 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008