Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Avukatin Haksiz Olarak Azli • Ücretin Tamamina Hak Kazanilmasi • Konusu Yabanci Para Olan Takip • İcra İnkar Tazminati
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 25-12-2006 | Kategori: İçtihat | Okunma : 4425 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >

YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ

E: 2006/1435 K: 2006/4986 T: 04.04.2006

 Avukatin Haksiz Olarak Azli • Ücretin Tamamina Hak Kazanilmasi • Konusu Yabanci Para Olan Takip • İcra İnkar Tazminati

(Avukatlık K m. 174/2)

Özet: Haksız olarak azledilen avukat sözleşmede veya tarifede belirlenen ücretin tamamına hak kazanır.

İtirazın iptali davası sonucunda, dava konusu icra takibinde alacak yabancı para üzerinden istenmiş ise, bu alacağın takip ta­rihindeki Türk Lirası esas alınarak icra inkar tazminatına hükmedilir.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması so­nunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kıs­men reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avuka­tınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünül­dü.


 

KARAR

Davacı, avukat olduğunu, dava dışı ortağı bulunduğu Şirketi ile ihti­lafa düşen davalının kendisinden hukuki yardım talep ettiğini, sözleşme imzaladıklarını, hazırlık dosyasında vekilliğini üstlendiğini, bu arada kendisinin şirketin diğer ortağıyla anlaşıp hakkındaki şikâyeti geri aldır­dığını, avukatlık ücreti ödememek için kendisini haksız olarak azlettiğini, sözleşmeden doğan alacağının tahsili amacıyla davalıya karşı takip baş­lattığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline % 40 tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacı vekilin dava dışı şirket yetkilileriyle onları doğrudan hedef alan konuşmalar yaptığını, bunun kendisi aleyhine sonuç doğur­duğunu, şirket yetkilileriyle sulhu kendisinin bizzat sağladığını savuna­rak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, azlin haksız olduğu ancak davalı ile dava dışı şirket ara­sındaki uyuşmazlığın sulh ile neticelenmesi nedeniyle davacının 3.000 USD talep edebileceği gerekçe gösterilerek 3.000 USD asıl alacak ve

16.12. USD işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline 200 USD tutarındakiicra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiş; hüküm, her iki tarafça temyiz edilmiştir.

1­ Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun ge­rektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulun­mamasına göre tarafların/sair/temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2­ Her ne kadar taraflar arasında düzenlenen 6.8.2003 tarihli sözleş­menin ikinci maddesinde "karşı tarafa verilen süre içerisinde sulh anlaş­ması yapılır ise 3.000 USD, dava açıldığı takdirde avukata 5.000 USD ödeneceği öngörülmüş ise de aynı sözleşmenin 5. maddesinde de "müvek­kilin bu sözleşmeden sonra dosyasını geri alması, avukatın rızası olma­dan davanın veya alacağın takibinden kısmen veya tamamen vazgeçmesi karşı taraf ile sulh olması veya karşı tarafı ibra etmesi veya haklı sebep yok iken avukatı azletmesi gibi işin takip ve sonuçlandırılmasını her ne suretle olursa olsun engellediği durumlarda avukat sözleşmeyi bozabilir. Bu durumda sözleşmede belirtilen ücretin tamamı ödenir" yazılıdır. Avu­katlık yasasının 174/2 maddesinde de avukatın haksız olarak azli halin­de ücretin tamamına hak kazanacağı öngörülmüştür. Davacı avukatın haksız olarak azledildiği mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda mahkemece, az yukarıda açıklanan sözleşme hükmü ve yasal düzenleme karşısında davacı avukatın sözleşmede öngörülen 5000 USD’nin tamamı­na hak kazandığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bu­lunmamıştır. Bozmayı gerektirir.

3­ Davacı davalıya karşı icra takibinde bulunurken her ne kadar ya­bancı para cinsinden talepte bulunmuş ise de davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilirken yabancı para cinsinden değil, bu paranın ic­ra takip tarihindeki TL. karşılığının % 40 oranına tekabül eden miktarı­na hükmedilmesi gerekir. Bu hususun gözetilmemiş olması doğru değil­dir. Bozmayı gerektirir.

4­ Davacı, davalıya karşı İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün 2003/12238 esas sayılı dosyası ile takipte bulunurken asıl alacak ve iş­lemiş faiz miktarına tekrar faiz işleterek talepte bulunmuştur. BK. 104/son maddesi hükmünce faize tekrar faiz yürütülemez. Bu hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan kararın ikinci bentte belirtilen nedenle davacı yararına, üçüncü ve dördüncü bentte açıklanan nedenler­le de davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde taraflara iadesine, 4.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. 


YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ

                                                        E: 2006/528 K: 2006/5252 T: 10.04.2006 

AVUKATIN AZLİ • HAKLI AZİL • HAKSIZ AZİL

• AVUKATIN HAKLARI

(Avukatlık K. m. 164, 174)

Özet: Avukatın haksız olarak azli halin­de ücretin tamamı azil edilen avukata verilir.

Avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise, yani azil haklı ise avukatlık ücreti ödenmez.

Ancak; haklı olarak azledildiği halde, az­le yol açan davranışı müvekkili aleyhine so­nuç doğurmayan ve azle neden olan davranı­şıyla müvekkiline zarar vermeyen avukatın azil tarihine kadar sarf ettiği mek ve mesaisi­ne karşılık olarak adalete uygun bir avukat­lık ücretine hak kazanması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da görüşü aynı doğrultudadır.

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddi­ne yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı MT ile davalı İB'nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanıl­mış ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde oldu­ğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.


 

KARAR

Davacı, davalının İktisat Bankasındaki hesabında bulunan paranın, 16.3.2001 tarihinde bilgisi dışında kesilmesi nedeni ile 4.379.903. YTL.’nin dava yolu ile geri alınmasında, 2.4.2001 tarihli vekaletle Avukat­lığını yaptığını, dava dosyasında yargılamaya devam edip bilirkişi raporu alındıktan sonra 5.2.2002 tarihinde azledildiğini, 2/4.2001 tarihli ücret sözleşmesi gereğince kararlaştırılan ücret tutarı 340.000 YTL.’nin KDV.’si ile birlikte azil tarihinden itibaren ödetilmesini istemiştir.

Davalı, İktisat Bankası’nın fona devredilip, mevduatına trilyonluk aniden el konulması nedeni ile zor durumda kaldığından ve davacının ya­zılı taahhütleri gözetilerek tecrübesizliğinden yararlanılarak davacı avu­kat ile yapılan geçersiz taahhütnamede belirtilen davanın sonuçlandırılıp ve güveninin sarsıldığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, 4.379.903 YTL.’nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1­ Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı yasaya uygun gerektirici ne­denlere ve özellikle takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, da­valının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının red­di gerekir.

2­ Davacı ile davalı arasında imzalanan 2.4.2001 tarihli ücret sözleş­mesinde; işin konusunun, davalı İB'nin iktisat ­bankası mevduat hesa­bından 16.3.2001 tarihinde kesilen 4.379.903.108.945 TL.’nin bankadan geri alınması olduğu açıklanmış, prosedür olarak da, ihtarname çekilme­si, ihtiyati haciz kararı alınması, normal icra takibi yapılıp, banka borca itiraz ederse itirazın iptali ya da kaldırılması davası açılarak dava sonun­da tahsilatın sağlanacağı, 4.379.903.108.945. TL.’nin % 5'i ile, inkar taz­minatı ve tahsil tarihine kadar işleyecek faizden % 5'nin vekalet ücreti olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre, sözleşme, yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu’nun 163. maddesine göre başarıya göre değişme şartını içermediğinden geçer­sizdir. Yine, davacı avukatın imzasını taşıyan prosedür başlıklı belgede de, izlenecek yol açıklandıktan sonra, duruşma günlerinin kısa aralıklar­la alınıp, davanın erken bitirilmesi konusunda avukatın özel bir gayret göstereceği, bu suretle yargılamanın 2002 şubat­mart aylarında bitirilip, paranın tahsilinin sağlanacağı, bu sürece Yargıtay aşamasının da dahil olduğu bildirilmiştir. Dosyadaki bilgi' ve belgelerden, davacının davalı avukatı olarak banka aleyhine 13.5.2001 tarihinde icra takibi yaptığı, da­va dışı banka tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasında da, davalıyı avukat olarak temsil ettiği ve yargılama sonuçlanmadan 5.2.2002 tarihinde vekâletten azledildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece; ücret sözleşmesi kapsamındaki işler nedeni ile yapılan azlin haklı olduğu ancak, menfi tespit davasındaki davacı ­avukatın hizmetinin ücret sözleş­mesinin kapsamı dışında ­olup, sözleşme düzenlenirken tarafların öngö­remedikleri bir iş görme niteliğinde bulunduğu, bu nedenle Avukatlık Ka­nunu’nun 164. maddesine göre, davanın değeri üzeriden % 5 vekâlet üc­retine karar verilmesi gerektiğine ilişkin, 2.5.2005 tarihli bilirkişi kurulu görüşü esas alınarak karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme ve avukat imzalı belge içeriğinden, davacı avukatın sözleşme konusu alacak bakımından sonuç borcu altına girdiği yani, davalı hesabından el konu­lan meblağın geri alınmasının dava yolu ile sağlanacağının kararlaştırıl­dığı, bu davanın icra takibi ya da itirazın iptali davası ile sınırlı tutulma­dığı kabul edilmelidir. Yani yapılan takibe itiraz edilmesi halinde açılacak itirazın iptali davası ile itiraz edilmemesi halinde açılan menfi tespit da­vasının her ikisi de aynı sonuca yöneliktir. Bu durumda, davacı tarafın­

dan, davalının avukatı olarak temsil edildiği menfi tespit davasınında, üc­ret sözleşmesinin kapsamı içinde olduğu kabul edilmelidir. Ücret sözleş­mesi ile eki avukat imzalı belgeye göre, başarılı sonucun taahhüt edilen sürede sonuçlandırılamamış yani, paranın tahsilinin sağlanamamış ol­ması, azlin haklı olduğunu göstermektedir. Aslında mahkemenin de ka­bulü bu yöndedir.

Avukatlık kanununun 174. maddesine göre, avukatın haksız olarak azli halinde ücretin tamamı azil edilen vekile verilir ancak, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise, yani azil haklı ise avukatlık ücreti­nin ödenmesi gerekmez. HGK.’nın 23.9.1987 gün 87/3­188 esas 87/657 karar sayılı ilamında da açıklandığı gibi, haklı olarak azledildiği halde, az­le yol açan davranışının davalı aleyhine herhangi bir sonuç doğurmayan ve azle neden olan davranışı iş sahibine zarar vermeyen avukatın, azil ta­rihine kadar sarf ettiği emek ve mesaisine karşılık adalete uygun bir avu­katlık ücretinin ödenmesi hakkaniyet gereği olarak kabul edilmelidir. Mahkemece, davacı avukatın azil tarihine kadarki emek ve mesaisi ile ya­pılan işin önemi ve işin bulunduğu aşama göz önünde bulundurularak, hakkaniyete uygun olarak takdir edilecek uygun bir miktarın davacı üc­reti olarak davalıdan tahsiline karar verilmelidir. Yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerekti­rir.

3­ Kabule göre, ücret sözleşmesinde 658.379.369.100 Tl.’nin banka tarafından ödenmiş olması nedeni ­ile, bu miktar için avukatlık ücretinin alınmayacağı kabul edildiği halde, bu miktar da dahil olmak üzere veka­let ücretine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni­dir.

SONUÇ: 1. bent gereği davacı ve davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bent gereği kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Forum