YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E: 2004/5241 K: 2004/241 T: 28.04.2004
KAMULAŞTIRMA • GERİ ALIM DAVASI
• YARGILAMANIN YENİLENMESİ
Özet: Davacı, davalı Kurum tarafından kamulaştırılan taşınmazıyla ilgili olarak 2942 s. Kamulaştırma Yasasının 23. maddesi uyarınca (yargılamanın yenilenmesi yolu ile) geri verilmesi isteminde bulunmuşsa da; daha önce Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Hakimliğinin 1993/1025 s. Dosyasıyla (taşınmazların kamulaştırma amacına uygun kullanılmadığı) iddiasıyla açtığı geri alım davası reddedilmiş ve Yargıtay aşamasından geçerek kesinleşmiş olduğundan ve de HUMK’un 445. maddesinde öngörülen koşullar bulunmadığından davanın kabulü olanaksızdır.
Taraflar arasındaki "Yargılamanın Yenilenmesi Yoluyla Taşınmazın İadesi ve Tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.12.2002 gün ve 1993/1025 E. 1995/969 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 07.04.2003 gün ve 2003/28424964 sayılı ilamı ile;
(...Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 23. maddesi uyarınca kamulaştırılan taşınmazın iadei muhakeme yoluyla geri alınması istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Kamulaştırma Kanununun 23. maddesinde kamulaştırmayı yapan idarece kamulaştırma amacına uygun hiçbir işlem ve tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa mal sahibinin taşınmazı geri alabileceği öngörülmüştür.
Dosyada mevcut Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/1025 Esas ve 1993/969 Karar sayılı dava dosyasında, davacının bu geri alım hakkına dayanarak açtığı davanın reddedildiği ve bu red kararının da 13.3.1997 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Taşınmazların sahibi olan davacının kesinleşen bu red kararından sonra iadei muhakeme yoluyla geri istemesi HUMK’un 445. maddesinde yazılı hususlardan hiçbirisine uymadığından davanın reddi yerine, kabulüne karar verilmesi, doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırılan taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 23. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi yolu ile geri alınması istemine ilişkindir.
Davacı, davalı Milli Savunma Bakanlığı tarafından kamulaştırılan Küçükçekmece ilçesi, İkitelli Köyü 108, 110, 112, 117 ve 2320 parsel sayılı taşınmazlarının askerî tatbikat ve atış alanı olarak kullanılmak üzere kamulaştırıldığını, ancak bu taşınmazların kamulaştırma amacı yönünde kullanılmadığını, bu nedenle Kamulaştırma Yasasının 23. maddesi uyarınca açtığı davanın, davalı idarenin davaya konu taşınmazların kamulaştırma amacı doğrultusunda kullandığını bildiren yazısı dayanak alınarak reddedilip Yargıtay onamından geçerek kesinleştiğini, ancak yıllar sonra aynı yerde Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.11.1995 gün ve 1993/1025 Esas 1995/969 K. sayılı ilamı ile aynı zamanda ve aynı amaçla kamulaştırılan taşınmazların kamulaştırılmasından vazgeçildiğini öğrendiğini, davalı idarenin emsal dosyadaki belgelere göre 2320 numaralı parselin kamulaştırmasından da vazgeçmiş ve bazı taşınmazların önceki maliklerine iade edilmiş olduğunu, davalının kendilerinin bu bilgiye ulaşmasını engellediğini, önceki mahkemenin hükmüne dayanak aldığı, idarenin 15.10.1995 tarihli yazısının gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek, yargılamanın yenilenmesi yoluyla Kamulaştırma Yasasının 23. maddesine göre dava konusu taşınmazların kendisine iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı idare, davada yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin bulunmadığını, dava konusu taşınmazın arsa ofisine tahsis edilene kadar kamulaştırma amacı doğrultusunda kullanıldığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemenin, dava konusu yerde bulunan ve aynı amaçla kamulaştırılan diğer tüm taşınmazların içerisinde yer aldığı 2663 sayılı parselin, ihtiyaç kalmayan taşınmazların satışını düzenleyen 189 sayılı kanuna göre satılması nedeniyle, burada bulunan diğer parsellerin kamulaştırmasının durdurulduğu ve daha sonra kamulaştırmadan vazgeçildiği, bir kısım taşınmazların sahiplerine iade edildiği, davacının ise bu belgelere tesadüfen ulaştığı, iade koşullarının ve yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak kurduğu hüküm, özel dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuş mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda HUMK m. 445'de öngörülen yargılamanın yenilenmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; dava konusu 9 pafta 108, 110, 112, 117 ve 43 pafta 2320 parsel nolu taşınmazlar ile başka kişilere ait bir çok parselin, davalı idarece atış alanı olarak kullanılmak üzere Aralık 1983'de kamulaştırdığı, 19.07.1984 tarihinde davacı tarafından ferağ verilmek suretiyle davalı idare adına tapuya kaydedildiği, takdir edilen bedelin artırımı için açılan davada kısmen kabul edilerek bedelin kesinleştiği ve bu davanın görülmesi sırasında kamulaştırılan parsellere ait bilgi ve krokilerin dosyaya gönderildiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından 15.07.1993 tarihinde dava konusu taşınmazların davalı idarece kamulaştırma amacına uygun şekilde atış alanı olarak kullanılmadığı, olduğu gibi bırakıldığı iddiası ile Küçükçekmece 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde geri alım davası açılmış ise de, mahkemece taşınmazların atış alanı olarak kullanıldığı, ayrıca atış alanı ve gümrük alanı olarak kullanılması halinde her hangi bir tesis yapılmasının gerekmediği gerekçesi ile, 1993/1025 Esas ve 1995/969 Karar sayılı ilamı ile, bu dava reddedilmiş ve Yargıtay denetiminden geçerek 13.03.1997 tarihinde kesinleşmiştir.
Yargılamanın iadesi olağanüstü bir kanun yoludur ve sebepleri HUMK’un 445. maddesinde sınırlı (tahdidi) olarak sayılmıştır. Bu sayılanlar dışındaki bir nedenle yargılamanın iadesi talep edilemez. (YHGK.17.04.1996 gün ve 1996/10112282 sayılı ilamı). Davacı da HUMK’nun 445'de sayılan sebeplerden 1 nolu bente dayanmıştır.
Yargılamanın yenilenmesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve eksikliklerinden dolayı, maddi anlamda kesin hükmün ortadan kaldırılmasını ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. Dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurabilmesi için öncelikle hükmün kesinleşmiş olması şarttır.
Yargılamanın yenilenmesi nedenleri şunlardır;
1Yeni bir senet veya belgenin ele geçirilmiş olması (HUMK’un 445/1).
Davacı bu bente dayandığından, bu bendi daha yakından incelemekte yarar bulunmaktadır. Yeni bir senet ya da belgenin ele geçirilmiş olmasının yargılamanın yenilenmesi nedeni olabilmesi için, aşağıdaki koşulla
rın tümünün birlikte gerçekleşmesi gerekir. Buna göre;
a) Bu senet yada belgenin davaya bakıldığı sırada mevcut olması,
b) Yeni ele geçirilmiş olan senet veya belgenin, hükmü etkileyecek ni
telikte olması,
c) Bu senet veya belgenin hükmün verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
d) Bu yeni senet veya belgenin yargılama sırasında bir zorlayıcı nedenden (mücbir sebep) veya lehine hüküm verilen tarafın eyleminden dolayı elde edilememiş olması,
e) Yargılamanın yenilenmesini isteyen tarafın bu senet veya belgeyi yargılama sırasında elde edememesinde kusurlu olmaması gereklidir.
Buna göre, kendi kusuru ile bu senet veya belgeyi yargılama sırasında elde edememiş ve mahkemeye vermemiş olan taraf yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunamaz.
2Hükme esas alınan senedin sahte olduğunun bir mahkeme hükmü ile saptanmış olması (HUMK’un 445/2.)
3Hükme esas alınan bir ilamın kesin hükümle ortadan kaldırılmış
olması (HUMK’un 445/3).
4Tanığın yalan tanıklıktan dolayı mahkum olması (HUMK 445/4.)
5Bilirkişinin gerçeğe aykırı rapor vermekten mahkum edilmiş olma
sı (HUMK m.445/5).
6Karşı tarafın yalan yeminden dolayı mahkum edilmiş olması (HUMK’un 445/6).
7Karşı tarafın hükme etkili hile kullanmış olması (HUMK m.445/7)
8Vekil veya mümessil olmayan kişilerin huzuru ile davanın görülmüş olması (HUMK m.445/8).
9Davaya bakması yasak olan hâkimin hüküm vermiş olması (HUMK m.445/9).
10Bir dava hakkında birbirine aykırı iki hüküm bulunması (HUMK m.445/10) gerekir. (Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.Baskı Cilt 5. 2001 sayfa: 5164 vd).
Bu durumda, davacının yargılamanın iadesi talebinin kabul edilmesi mümkün değildir. Şöyle ki;
Somut olaya baktığımızda; 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 23/3. maddesine göre aynı amacın gerçekleşmesi için birden fazla taşınmaz mal birlikte kamulaştırıldığı takdirde bu taşınmaz malların durumun bir bütün oluşturduğu kabul edilerek, geri alma hakkı buna göre değerlendirilir. Davacının açtığı bedel artırma davasında dava konusu taşınmazların dışında davalı idarece atış alanı olarak kullanmak gayesi ile başka şahıslara ait parsellerinde kamulaştırıldığı konusunda bilgi ve belge vardır. Zaten bu konu davacının da kabulündedir. Davacının geri alım davası açarken, diğer kamulaştırılan parsellerin son durumunu da öğrenmesi gerekirdi. Zira geri alma davasını açma süresi bu parsellerden kamulaştırması ve bedeli en son kesinleşen parselin kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanır. Bu hazırlıklar yapılmadan açılan davanın hak düşürücü süreden reddedilme ihtimali mevcuttur. Bu itibarla, diğer araştırmaların yanında, Tapu Sicil Müdürlüğünden bu parseller hakkında bilgi almak gerekir. TMK’nın 1020 (eski 928) maddesine göre tapu sicili herkese açıktır. İlgisi olduğunu ispat eden herkes gerekli bilgi ve belgelerin kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez. Davacının da açacağı geri alma davasından bahsederek bu belgelere ulaşması mümkün olup, davasını açmadan bunu başaramaması durumunda bile, dava açtığında, henüz davanın başında mahkemeden bunu talep ederek, yine bu belgelere rahatlıkla ulaşabilmesi olanağı mevcuttu. Dosya kapsamından davacının bu tür bir araştırma yapmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla yargılama sırasında davacının bu belgelere ulaşmasını engelleyen zorlayıcı nedenden bahsetmek mümkün değildir. Bu belgelere ulaşamamasında davalı idarenin bir eylemi de söz konusu değildir.
Öte yandan, davacının bahsettiği belgeler HUMK’un 445/1 de ifade edilen nitelikteki belgelerden de değildir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 22. maddesine göre, kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmesinden sonra taşınmaz malların kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik her hangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması halinde, keyfiyet idarece mal sahibi veya mirasçılarına 7201 sayılı Tebligat Yasası hükümlerine göre duyurulur. Ancak, burada idare bu şekilde hareket etmeye zorlanamaz. Davacının emsal gösterdiği ÖT, idareye müracaat ede
rek taşınmazı iade almış ise de, davacının açtığı davada idare iadeye yanaşmamıştır.
Kamulaştırmadan vazgeçmeye gelince;
2942 sayılı Yasasının 21. maddesine göre idare ancak kamulaştırma ve bedel kesinleşinceye kadar kamulaştırmadan vazgeçebilir. Olayımızda olduğu gibi daha sonra kamulaştırmadan vazgeçilemez. Bu itibarla, dava konusu 2320 nolu parselin kamulaştırmasından da idarenin vazgeçmesi, teknik açıdan mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, yargılamanın iadesi davasının Özel Dairenin kararında belirtildiği gibi reddedilmesi gerekirken mahkemece kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Dairenin bozma ilamında gösterilen nedenlerle ve HUMK’un 429. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.04.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.