İhaleye Girerek Alacağına Mahsuben Taşınmazı Satın Alan Alacaklı, İhale Bedelini Yatırmayarak İhalenin Feshine Sebep Olduktan Sonra Taşınmaz Üzerindeki Haczini Kaldırıp Satışın Durdurulmasını Sağlayabilir
Ekleyen: Kaval | Tarih: 16-04-2006 | Kategori:
Makale | Okunma : 10630 | Not:
İHALEYE GİREREK ALACAĞINA MAHSUBEN TAŞINMAZI SATIN ALAN ALACAKLI, İHALE BEDELİNİ YATIRMAYARAK İHALENİN FESHİNE SEBEP OLDUKTAN SONRA TAŞINMAZ ÜZERİNDEKİ HACZİNİ KALDIRIP SATIŞIN DURDURULMASINI SAĞLAYABİLİR
Av. Talih Uyar
İhaleye girerek alacağına mahsuben borçluya ait taşınmazı -en yüksek peyi sürerek- satın alan alacaklı, daha sonra ihale bedelini yatırmayarak ihalenin feshine sebep olur ve icra memurunun, İİK. 133/I uyarınca, taşınmazı yeniden artırmaya çıkarması üzerine, satışa konu olan taşınmaz üzerindeki haczi kaldırarak ihalenin yapılmasını önleyebilir mi? Borçlu bu durumda “yapılacak olan ihalenin alacaklının talebi olmaksızın icra müdürlüğünce re’sen yapılacak bir ihale olduğunu ve daha önce yapılan ihaleyi tamamlayıcı bir işlem olduğunu” belirterek “alacaklının taşınmaz üzerindeki haczi kaldırmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu” ileri sürerek icra müdürlüğünün “alacaklının talebi çerçevesinde haczin kaldırılmasına ve satışın düşürülmesine” ilişkin kararının şikayet yoluyla bozulmasını isteyebilir mi?
Uyuşmazlık konusu olayda alacaklı tarafından borçlu aleyhine ….. sayılı dosya ile icra takibi yapılmış ve yapılan takibin kesinleşmesi üzerine borçluya ait taşınmazın tapu kaydına haciz konularak taşınmaz -talimatla- satışa çıkarılmıştır. Satışa, 29.3.2004 tarihinde alacağına mahsuben katılan alacaklı (vekili) 10.000.000.000 TL. kıymet takdir edilmiş olan taşınmazı, yapılan ihale sonucunda 316.000.000.000. TL.’ye satın almıştır. Ancak, alacaklı, süresi içinde satışla ilgili damga vergisi, tellaliye ile KDV’yi yatırmamış ve kendisinden sonra en yüksek pey süren kişinin de taşınmazı satın almayı kabul etmemesi üzerine, ihale, icra müdürlüğünce -İİK.133/I uyarınca- re’sen feshedilmiş, taşınmaz yeniden -İİK. 133/I uyarınca- talimatla satışa çıkarılmış ve satışın 30.4.2004 gününde yapılması kararlaştırılmıştır. Bu aşamada alacaklı (vekili) … İcra Müdürlüğüne başvurarak İİK. 133/I uyarınca tekrar satışa çıkarılmış taşınmaz üzerindeki “haczin kaldırılmasını ve satışın düşürülmesini” istemiş, icra müdürlüğü de alacaklının (vekilinin) bu talebini kabul ederek “haczin kaldırılmasına ve satışın düşürülmesine” karar vermiştir.
Borçlu vekili icra müdürlüğünün bu “haczin kaldırılmasına ve satışın düşürülmesine” ilişkin kararının -“satışın bu şekilde durdurulması ile kıymet takdiri ile gerçekleşen ihale bedeli arasındaki 306.000.000.000 TL gibi ciddi bir farkın, müvekkilinin borcundan düşürülmesi engellenmiş olacağını, bundan ise müvekkilinin zarar göreceğini” ileri sürerek- “İİK. 133/I’e göre yapılacak olan ihalenin alacaklının talebi üzerine yapılan ihale olmadığını, icra müdürlüğünce re’sen yapılan bir ihale olduğunu ve daha önce yapılan ihaleyi tamamlayıcı bir işlem olduğunu” belirtmiştir…
Maddi olayı bu şekilde özetledikten sonra, tarafımızca cevaplandırılması istenen soruya vereceğimiz cevaba yardımcı olacak, gerek haciz ve gerekse ihale hukukunda geçerli olan şu ilkeleri de belirtmemiz yerinde olacaktır:
- Hukukumuzda “borçlunun öncelikle çekişmesiz mallarının haczedil-mesi” (İİK.85/II) gerekmesine rağmen, çekişmesiz mallar haczedilirken “taşınır malların önce, taşınmaz malların daha sonra haczedilmesi gerektiği” konusunda yasal bir düzenleme bulunmadığı gibi (bknz. UYAR,T. İcra Hukukunda Haciz 1991 2. Baskı, s:202) “hangi taşınmaz malların önce haczedilmesi gerekeceği” konusunda da yasal bir düzenleme bulunmadığından, u y g u la m a d a alacaklılar -kendilerini alacaklarına en kısa ve en az masrafla ulaştıracak olan yola başvurarak- borçlunun diledikleri taşınır veya taşınmaz mallarına haciz koydurarak (ve daha sonra bunları sattırarak) alacaklarını tahsil yoluna gitmektedirler.
Başka bir deyişle borçlu “alacaklının öncelikle şu ya da bu taşınırını / taşınmazını haczedip onun paraya çevrilmesini isteme” hakkına sahip değildir. Yani alacaklıyı önce şu ya da bu taşınmazını haczedip onu satmaya yönlendiremez…
- Borçlusunun bir taşınır–taşınmaz malının satılmasını talep etmiş olan alacaklı en geç hangi ana kadar bu talebini geri alabilir yani satışı durdurabilir? Gerek doktrinde (KURU, B. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı 2004 s: 570 – Üstündağ, S. İcra Hukukunun Esasları 2004 s: 239 - ASLAN, E. K. İcra ve İflas Hukukunda Taşınmaz Malların Açık Artırma Yoluyla Paraya Çevrilmesi 2004, s: 53 - ERTURGUT, M. İcra ve İflas Hukuknda Menkullerin Paraya Çevrilmesi 2000, s: 79 - GÖKÇE, Z. Tüm Yönleriyle İzaleyi Şuyu Dava ve Takipleri, 2000 s: 554,679) genellikle ve gerekse Yargıtay içtihatlarında (bknz: 12. HD. 14.11.2000 T. 15861/17342; 10.3.1979 T. 1360/2311; 30.4.1968 T. 4349/4489 “UYAR, T. İcra Hukukunda İhale ve İhalenin Bozulması, 3. baskı 2002, s: 642 vd.”) öteden beri “alacaklının ancak satış başladıktan sonra, icra memuru tarafından satışa konu mal en yüksek pey süren kişiye ihale edilinceye kadar” satış talebini geri alabileceği yani satışı durdurabileceği kabul edilmektedir.
- Borçlunun hacizli malının alacaklının talebiyle değil de icra müdürlüğünce -İİK. 118/I ve 133/I uyarınca- satışa çıkarılmış olması halinde yukarıdaki açıklama değişir mi?
Satışa ister alacaklının talebiyle ister -İİK. 118/I ve 133/I uyarınca- icra müdürlüğünce re’sen gidilmiş olsun, ihale icra müdürlüğünce gerçekleştirilme-den önce, alacaklı “satışın durdurulmasını” isteyebilir. Doktrin ve Yargıtay içtihatlarına göre bu konuda alacaklıya tanınan hak mutlaktır. Alacaklı, takip konusu alacağını kısmen ya da tamamen borçludan tahsil ederek veya hiçbir tahsilat yapmadan, borçludan icra dairesinde veya haricen taahhüt alarak ya da almayarak böyle bir talepte bulunabileceği gibi, satışın durdurulmasını isteyebilmesi için satışa konu mal üzerine koydurduğu haczin de kaldırılmasını istemek zorunda değildir…
Borçlu, nasıl “satışa konu malına alacaklının teklif ettiği bedeli (yani; ihale bedelini) ödememek suretiyle kendisinin zarar gördüğünü” ileri sürerek alacaklının ihale bedelini mutlaka ödemesi gerektiğini ileri sürmek hakkını kendisinde buluyorsa, alacaklı da pekâla “ihale sırasında ihale konusu mala -takdir edilen kıymetin çok çok üstünde- teklif ettiği bedelin gerçekte çok fazla olduğunu” ihaleden sonra saptayarak, ihale bedelini ödemek zorunluluğundan kendisini kurtaracak olan “ihale konusu mal üzerindeki haczi kaldırma” mutlak hakkını kullanarak, ihale bedelini ödemekten kaçınabilir…
Alacaklının, en yüksek pey sürerek kendisine ihale edilen mal üzerindeki haczi kaldırması aslında borçlunun yararına olan bir tasarruf olduğundan borçlunun “hacizli malının mutlaka satılmasını istemesinde” hukuki yararının bulunup bulunmadığı da tartışma götürür. Her ne kadar şeklen alacaklının teklif ettiği -ve ödemekten kaçındığı- ihale bedeli, mala takdir edilen kıymetin çok üstünde olduğu için, bu fiyata malının satılmasını istemekte (beklemekte) borçlu hukuki yarar sahibi olarak görülebilirse de, somut olayda olduğu gibi; alacaklı-nın, borçlunun malı üzerindeki haczini tamamen kaldırmış olması nedeniyle ileride -gerek aynı alacaklı gerekse başka alacaklılar tarafından- tekrar haczedilmesi halinde, belirlenecek yeni satış gününde, aynı bedelle veya daha yüksek bedelle satılıp satılamayacağı önceden tahmin edilemez…
Buraya kadar ayrıntılı olarak izah ettiğimiz nedenlerle, satış günü, icra memurunca ihale yapıldığı ana kadar -doktrin ve içtihatlara göre- satışı durdurabilme (satıştan vazgeçebilme) yetkisine sahip olan alacaklının, satış gününden önce – satışa konu mal üzerindeki haczini de kaldırarak – satışın yapılmasını önleme (satışı durdurabilme) yetkisine sahip olduğunda hiç kuşku bulunmamaktadır.
Bu makale Sayın Av.Talih Uyar’ın izniyle Hukuki.Net'te yayınlanmaktadır. Eserin her türlü hakkı Yazar’ın kendisine aittir. İzinsiz başka yerde yayınlanamaz. Bu makale; http://www.talihuyar.com/index/redirect.asp?id=27&type=dw linkinden alınmıştır.