Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Organize Sanayi Bölgesinde Bulunan Taşınmazları Kredi Alacağını Temlik Almak Suretiyle Kredi Alacaklısı sıfatı kazanan Varlık Yönetim Şirketleri devir aldıkları Alacaklarına Mahsuben Satın Alabilirler.
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 1-10-2012 | Kategori: İçtihat | Okunma : 4555 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
Organize Sanayi Bölgesinde Bulunan Taşınmazları Kredi Alacağını  Temlik Almak Suretiyle Kredi Alacaklısı sıfatı kazanan Varlık Yönetim Şirketleri  devir aldıkları  Alacaklarına Mahsuben Satın Alabilirler.
Av. Talih Uyar’ın Makalesinin[1] incelenmesi.
 
Av.Tayfun Eyilik [2]
 
ÖZET             : 5411 sayılı Kanunun 143 [3] maddesi kapsamında kurulan Varlık Yönetim Şirketleri Bankalardan fon dahil diğer mali kurumlardan  B.K. [4]  162 nci maddesine göre devir ve temlik almış olduğu alacakların tahsili amacı ile  yapılan organize sanayi bölgesinde bulunan taşınmazların  cebri icra yolu ile yapılan satışlarına B.K. 168 nci maddesi gereğince iştirak ederek alacağa mahsuben satın alabilir.
 
Sayın Av. Talih Uyar  bahsi geçen makalesinde özet olarak;   [5]4562 sayılı  ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ KANUNU’nun 15. Maddesinin  23/10/2008 tarih ve 5807 S.K./3.mad. ile yapılan değişiklik sonucu  oluşan 3. Fıkrasında bahsedilen  “Kredi alacaklısı kuruluş” un Banka olduğunu,  Varlık Yönetim Şirketlerinin  Banka olmadığından   bir  varlık yönetim şirketi alacağa mahsuben Organize Sanayi Bölgesinde yer alan bir taşınmazı satın alır ise yapılan ihalenin feshi gerektiğini savunmaktadır.
Sayın Talih Uyar’ın yorumu bize göre   ilgili kanunların sistematiği, kanunların yorumlanmasına ilişkin genel kurallar ve özellikle  Borçlar Kanunun 168. Maddesi açısından son derece hatalı bir yorumdur.  Şöyle ki ;
1)      OSB’den taşınmaz edinimi hususu İİK’na özgü bir düzenleme olmadığından sadece İİK mevzuatı açısından değerlendirilip OSB’lerine ilişkin mevzuat açısından, nitekim Borçlar Hukuku açısından değerlendirilmemiş olması hatalı olmuştur.
Organize Sanayi Bölgeleri ile ilgili değerli çalışmalarda bulunmuş, konunun pratiğine de hakım değerli hukukçularımızın da işaret ettiği gibi [6]  İİK’dan ziyade OSBK, yönetmelik ve ilgili OSB’nin Kuruluş Protokolü ve bunlara uygun olarak satış ilanında yer alan katılımcı nitelikleri göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekmektedir
 
Sn. Uyar’ın makalesinde belirtildiği üzere İcra ve İflas Hukuku’na ilişkin bütün hükümler değil, İcra ve İflas Kanunu’nun kendi sistematiği göz önünde tutulduğunda, sınırlayıcı nitelik taşıyan İİK md. 38 vb. maddeleri gibi maddelerin dar yorumu söz konusu olabilir. Oysa OSB’lerinden taşınmaz alacağa mahsuben taşınmaz alınıp alınamayacağına ilişkin bir problemin çözümünde, İİK’da kendi sistematiği açısından sınırlayıcı nitelik taşıyan  bir husustan değil, OSBK açısından arsa tahsisinin kimlere yapılabileceği hususu söz konusudur ki, öncelikle konunun OSB mevzuatı açısından değerlendirilmesi gerekir. OSB mevzuatı açısından yapılacak değerlendirmede ise, İİK açısından dar veya geniş yorum açıklamaları yer bulmamaktadır. Anılan mevzuatta açıkça yer aldığı üzere kredi alacaklısı kuruluşun ilgili OSB’nin Kuruluş Protokolü’nde yer alan koşullara uyulmak ve edinimden sonra iki yıl içinde Kuruluş Protokolü’nde belirtilen niteliklere sahip kişilere satmak veya kiraya vermek koşuluyla OSB’de taşınmaz edinimine hukuki bir engel bulunmamaktadır.
Öte yandan, OSB mevzuatında konu tartışmaya yer vermeyecek kadar açık bir şekilde yapılmıştır.  Buradaki temel değerlendirmenin Bölge’nin Kuruluş Protokolü’nde yer alan hususlar ve Bölge’nin kabulü ile doğrudan bağlantılı olduğu tabiidir.
Varlık Yönetim Şirketlerenin taşınmaz satın almasını sınırlayan her hangi bir düzenleme olmadığı gibi gerek 4743 sayılı yasada, gerekse 4389 sayılı yasada nitekim 5411 sayılı kanunlar gereğince  “...Bankalar ve Fon dâhil diğer malî kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla..” Varlık yönetim şirketleri kurulduğundan sınırlandırıcı bir sonuca varılmasına da imkan yoktur.
2)      Kanun koyucu alacağa mahsuben satın alacak kuruluşun sadece banka olmasını istese idibanka”  ibaresini,    5411 sayılı yasanın 3. Maddesinde tarif edilen kredi kuruluşları olmasını istese idi bahsi geçen yasaya atıfta bulunarak ya da açıkça “kredi kuruluşu”   veya  “fon”  “mali kuruluş” , “finansal kuruluş” gibi kurumları ayırt eden ibareler kullanarak tanımlamalar yapabilirdi.
 
Öncelikle  4562 sayılı yasa “Kredi Kuruluşu”  ibaresi yerine  “kredi alacaklısı kuruluş” ibaresini kullanmıştır. Sayın Talih Uyar; iddiasını ;  “kanun koyucu Varlık Yönetim Şirketleri’nin de alacağa mahsuben OSB’de yer alan taşınmazları alabilmesini istese idi yasaya  - Kredi alacaklısı kuruluşa veya onun alacağını temlik almış olan Varlık Yönetim Şirketine  satış yapabilir-  şeklinde bir düzenleme getirebilirdi”  yorumuna  dayandırmaktadır.  Oysa Sayın Talih Uyarın yorumunu esas alarak   şu şekilde de  bir sonuca varılabilir; 
 
Kanun koyucu alacağa mahsuben satın alacak kuruluşun sadece banka olmasını istemiş olsa  idi [banka] ibaresini, 5411 sayılı yasanın 3. Maddesinde[7] tarif edilen kredi kuruluşları olmasını istese idi [kredi kuruluşu] ibaresini  veya  [fon]  [mali kuruluş], [finansal kuruluş] gibi kurumları ayırt eden tanımlamalar yapabilirdi.  
 
5807 Sayılı yasanın ilgili kanun maddesine ilişkin gerekçesinde de ısrarla kredi kuruluşu yerine “kredi alacaklısı kuruluşlar” ifadesini sıklıkla kullanarak ..kredi mekanizmasının önündeki engeller kaldırılmıştır  demek suretiyle  de kanun koyucu düzenlemek istediği alanın,  kuruluşlara yönelik değil kredilere yönelik olduğunu göstermektedir.  Başka bir deyişle yasayla getirilen istisna belli bir kişi veya kuruluşa özgülenmemiş, krediye ve onun alacaklısına özgülenmiştir. Burada şahsa bağlı bir haktan değil sözleşmeye bağlı bir haktan söz edilmektedir. Kanun koyucu OSB’lerin kurulması ve faaliyeti için bahsi geçen taşınmazları edinen kişilerin kredi almalarını kolaylaştırmak, kredilerin de teminatsız kalmamasını istemektedir. Kanun koyucu bir kuruluşu veya bir bölgeyi korumaktan daha çok sanayinin gelişip ülke ekonomisine katkı sağlamasını desteklemektedir.
 
Kriz dönemlerinde bankacılık sektörüne olan güvenin korunabilmesi bankaların mali yapılarının güçlü olmasına bağlıdır. Bankaların mali yapılarının sağlam olması ise sermaye yeterlilik oranlarının yüksek olmasını gerektirmektedir. Aksi takdirde, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde bankacılık sektöründe ciddi sorunlar yaşanabilmektedir. Varlık yönetim şirketlerine genelde bu gibi kriz dönemlerini takiben ihtiyaç duyulmuştur.  Gerçekten, dünyada bu şirketlerin bankacılık sektöründe meydana gelen krizlerin etkisiyle ortaya çıkan sorunlu varlıkların hızlı şekilde tasfiye edilmesi amacıyla kuruldukları görülmektedir [8]
 
Varlık yönetim şirketlerine duyulan gereksinimin temelinde, bankaların portföy yönetim sorunlarının bertaraf edilerek, normal etkinliklerini sürdürmeleri ve kredi vermeye devam etmeleri düşüncesi bulunmaktadır[9]  Varlık  yönetim  şirketlerine  özellikle  bankaların  sermaye  yeterlilik oranını sağlayamadıkları hallerde ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü, bankaların sermaye yeterlilik oranını sağlamakta zorlandığı hallerde varlık yö netim şirketleri devreye girmekte ve bankaların karşılık ayırarak zarar yazdıkları alacakları rayiç değerlerinden satın alarak, riski banka bilançosu dışına çıkarmaktadırlar. Böylece, bankalar sorunlu varlıkların tahsiliyle uğraşmak yerine asıl faaliyet alanlarına yönelmektedirler.[10]
 
Ayrıca, varlık yönetim şirketleri kamu bankalarının borçlarını üstlenmek suretiyle bu bankaların özelleştirilmesine katkı sağladıkları gibi , varlık tasfiyesinde ölçek ekonomisi sağlamak, bankaların acele satışlar nedeniyle zarar görmelerini önlemek ve borç geri ödeme disiplinini artırmak gibi katkılar da yapmaktadırlar [11]
 
Aslında  gerek OSB ile ilgili mevzuat gerekse bankacılık özel olarak da varlık yönetim şirketlerine ilişkin mevzuatta her hangi bir engel olmadığı gibi ;  kanun koyucunun tüm bu düzenlemeler ile ilgili gerçekleştirmek istediği amacın Bankacılık  ve  Sanayi sektörünün gelişmesini sağlayarak güçlü bir ekonomi yaratmaktır.
 
Bunun içinde;  bankaların kredi vermeye devam etmesi beklenmektedir. Bu amaçla OSB’de yer alan bir taşınmazın kredinin teminatı olması halinde  muhtemel bir icra satışında alacağa mahsuben alınabilmesine olanak sağlanmış, bu şekilde kredilerin önü açılarak sanayinin gelişmesi için gerekli finansman sağlanmış, bankalarında mali bünyelerini güçlendirebilmeleri için iş bu kredi alacağını herhangibir kısıtlama olmaksızın devir edebilmesi için  varlık yönetim şirketleri kurulması sağlanmıştır. Kanun koyucunun bir yandan bankaların gecikmiş alacaklarını varlık yönetim şirketlerine devir ve temlik etmesine olanak sağlarken diğer yandan devir edilen alacağın teminatını paraya çevirememesi halinde alacağa mahsuben alabilmesini yasaklamasına olanak yoktur.
 
3)      Bankaların Kıymetli Maden Alım Satımına ve Alacaklarından Dolayı Edindikleri Emtia ve Gayrimenkullerin Elden Çıkarılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik taşınmazları ne şekilde elden çıkarabilecekleri değil, taşınmazların ne zaman elden çıkarılması gerektiğine yönelik olup  5411 sayılı Bankacılık Kanununun 57 nci [12] ve 93 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.
 
Sayın Talih Uyar:     bankalara ilişkin alacağa mahsuben alınan taşınmazlara yönelik  düzenleme yapılmış olmasına karşın, Varlık Yönetim Şirketlerinin alacaklarına mahsuben satın aldıkları taşınmazları elden çıkarıp çıkaramayacakları, elden çıkaracaklar ise nasıl elden çıkaracakları özel olarak düzenlenmiş değildir, ifadesi yer almakta ve bu çerçevede varlık yönetim şirketinin OSB bulunan bir taşınmazı alacağa mahsuben satın alınamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Öncelikle belirtilmek gerekir ki, Bankaların Kıymetli Maden Alım Satımına Ve Alacaklarından Dolayı Edindikleri Emtia Ve Gayrimenkullerin Elden Çıkarılmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, ticari ve mali icap ve zorunluluklar nedeniyle, Vergi Usul Kanunu ile paralel olarak, bankaların aktiflerinde, işletme faaliyet ve ihtiyaçları kapsamı dışında varlıklar oluşması sebebiyle getirilen bir düzenleme olup, Sayın T.Uyar’ın yazısında  yer aldığı üzere taşınmazları ne şekilde elden çıkarabilecekleri değil, taşınmazların ne zaman elden çıkarılması gerektiği ve VUK uyarınca amortismana tabi tutulup tutulmayacakları hususuna açıklık getirmek amacıyla getirilmiş bir düzenleme olup, 4562 sy. Kanun uyarınca OSB’de arsa satışları veya Varlık Yönetim Şirketleri’nin kuruluş ve faaliyet esasları ile taşınmaz edinmesi konuları ile hiçbir hukuki bağlantı içermemektedir.
 
 
4)      Kredi Alacağının Temlik Edilmesi  Alacağın Kredi Alacağı olduğu ve Kredi Alacağını  temlik alan kişinin de Kredi Alacaklısı olduğu gerçeğini değiştirmez .
818 sayılı Borçlar Kanunun 162 ve devamı maddelerinde,  6098 sayılı[13] T.Borçlar Kanunun ise 183 ve devamı maddelerinde düzenlenen Alacağın Temliki /Alacağın devri : “alacaklının bir borç  ilişkisinden doğan alacağını, borçlunun rızasına gerek olmadan, bir sözleşmeyle üçüncü bir şahsa devretmesi şeklinde tanımlanabilir” [14]
Kaide itibariyle, bütün alacakların temliki mümkündür. Bu itibarla alacağın kaynağı ister akit, ister haksız fiil, ister haksız iktisap veya kanun olsun , temlik edilebileceği gibi , vadesi gelmemiş alacaklar, şarta bağlı alacaklar dahil  temlik edilebilir. Bunun gibi kaynak itibariyle amme alacakları da kabili temliktir[15]
Kural olarak bütün alacakların temliki mümkün olduğuna göre özel bir bankanın kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağını da temlik etmesinde  hiç bir engel bulunmamaktadır.
BK 167  TBK 188 e göre  borçlu devri /temlik’i öğrendiği zaman devredene karşı sahip olduğu tüm itiraz ve defileri devir/temlik alana da ileri sürebilmektedir.  Buna göre bir alacağın temlik edilmesi borçlunun hukuki durumunda bir değişiklik yaratmadığı gibi alacağın niteliğinde, muacceliyetinde, itiraz ve defilerin  ileri sürülmesi bakımından da hiç bir değişiklik yaratmaz.
“O halde BK.168/1 maddesi hükmü gereğince bu borç, zamanaşımı kesilmiş durumu ile davacı bankaya intikal eylemiştir. Temlik suretiyle alacaklı olan davacı Bankanın da temlik eden kişi bakımından zamanaşımının kesilmiş olması durumundan temlik hükümleri gereğince yararlanması temlikin doğal bir sonucudur.” [16]
 
5)       Alacağın Temlikinin Kapsamı
Temlik ile mevcut bir alacak ve/veya ileride doğacak bir alacak devir edilebilir.  BK 168 ve TMK 189 gereğince Temlik ile kişiliğe özgü olanlar dışında kalan alacağa bağlı feri haklarda temlik alana geçer.  Alacağın feri haklarının temlik alana geçmesi için ayrı bir anlaşma yapılmasına da gerek yoktur.
Feri haklara örnek olarak  faiz, teminat hakları , yenilik doğuran haklar, rüçhan hakları verilebilir. Öte yandan yasa “diğer müteferri haklar” demek suretiyle feri hakları sayı olarak sınırlamamıştır. Buradaki tek sınır “kimsenin şahsına has olanlardan maada”  “devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki”  demek suretiyle bağlı hakların  kişiliklere özgülenmemiş olmasını aramıştır.

“Borçlar Kanunu'nun 168. maddesi gereğince, bir alacağın temliki, temlik edenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik haklarını ve öteki ek hakları kapsar”. [17]

 
“..alacağı temellük edenin temlik edene halef olması ve halefiyete alacağa bağlı hakların (ve bu kapsamda teminatın da) dahil olmasının bir sonucudur (Berki, 1965: 145.)”   [18]
 “Şey ile  alacak  arasında objektif  ( maddî) bir irtibat connexite  objective ou materielle) mevcutsa, alacak temlik edilse dahi  bu irtibat  baki kalır.  Böyle bir irtibat, şey ile onun için yapılan masraflara veya  şeyin sebebiyet verdiği zararın tazminine müteallik  alacaklar  (debi tum  cum  rejunctum)  arasında mevcuttur.  Bu çeşit alacakları temellük eden  kimsenin de şey üzerinde hapis hakkı icra edebilmesi hakkaniyete uygundur.”[19] H.Tandoğan’a göre temlik konusu olan alacak ile eşya arasında bir bağlantı var ise var olan hapis hakkı da temlik alana geçer.
Nisim Franko yukarıda adı geçen eserinde, kamu alacaklarının dahi temlik edilebileceğini belirtirken Yargıtay 19. Hukuk Dairesi ise ;  Bir kamu kuruluşu olan TMSF’nin  yasa gereği kamu alacağı sayılan alacaklarını temlik sözleşmesi ile bir varlık yönetim şirketine devir ve temlik etmesi üzerine;  Varlık Yönetim Şirketine devir edilen bir alacağın imtiyazlı olup olmamasına yönelik bir uyuşmazlıkta,  ;  23.11.2008 tarihli  bir kararı ile[20]Borçlar Kanununun 168 nci maddesine göre temlikle, alacak üzerindeki rüçhan hakları da temlik alana geçtiğinden, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da yer alan imtiyazların davacı yararına uygulanması gerektiği.”ne karar verilmiştir.
Yargıtay bir başka kararında[21] “zira yasa  zamanaşımını hazine alacakları için geriye çekmiş bulunmaktadır”  demek suretiyle TMSF tarafından “Alacağın Temliki Sözleşmesi” ile  bir varlık yönetim şirketine devir edilmiş bir alacağın fon alacaklarına yönelik 20 yıllık zamanaşımı süresine ilişkin kanun hükmünden yararlanacağına karar vermiştir.
Uygulamada icra daireleri gerek satışa hazırlık işlemleri sırasında gerekse taşınmazların tescilleri aşamasında alıcılarda aranan şartlar ile ilgili olduğu gibi ayrıca Varlık Yönetim Şirketleri açısından da  OSB kuruluşundan onay almaktadır. Bu mahiyette yapılan bir çok ihale Yargıtay[22]  dahil yargı denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
Nitekim ; Varlık Yönetim Şirketinin satışa çıkarılmış OSB’deki bir taşınmazı alacağa mahsuben almasının ihalenin yapılması sırasındaki hatalı işlem sayıldığı ve bu nedenle ihalenin feshini gerektirdiğini belirten iş bu eleştiri yazımızın konusunu oluşturan  makale;  Uzman görüşü olarak  sunulmuş olduğu  ihalenin feshi davasında  Gebze İcra Hukuk Mahkemesinin 20.12.2011 tarihli 2011/630-1023  sayılı Gerek yasa ve gerekse yönetmelik ile getirilen düzenleme ile varlık yönetim şirketlerine satın aldığı alacakları tahsil edebilme, varlıkları nakde çevirebilme, alacakların tahsili amacı ile gayrimenkulleri edinebilme, edindiği gayrimenkulleri işletebilme , kiralayabilme ve bunlara yatırım yapabilme va alacaklarının tahsili amacıyla her türlü faaliyeti gerçekleştirme yetkisi verilmiştir. Bu  nedenle alacaklı her ne kadar kredi veren kurum niteliğinde değil ise de alacakların tahsili amacıyla hacizli olan gayrimenkulü satın alabilir. Aksi taktirde ihale konusu taşınmazın niteliği de nazara alındığında  başka alıcı çıkmadığında taşınmazın satılamaması ve alacağın tahsil edilememesi gibi bir durum ortaya çıkar. Bu bağlanmda  temlik alanın ihaleye girerek taşınmazı satın almasında 5411 sayılı yasa ile bu yasa gereğince çıkartılan yönetmelik gereğince 4562 sayılı yasada ki düzenlemeye aykırılık bulunmadığından ihalenin feshi sebebi bulunmadığı kanatine varılmıştır” şeklindeki kararında belirtildiği üzere doğru bulunmamıştır.
 
SONUÇ    :  4562 Sayılı  Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu kapsamında kurulan OSB’de bulunan bir taşınmazın kredi borcundan dolayı cebri icra yolu ile yapılan satışına;  takip borçlusunda kredi alacağı bulunan bankadan iş bu alacağı temlik almış olan Varlık Yönetim Şirketinin , alacağına mahsuben taşınmazı satın almasında ihalenin yapılması sırasında hatalı bir işlemden  söz edilmez. İlgili OSB’nin kuruluş protokolü’nde yer alan koşullara uyulmak ve ediminiden sonra iki yıl içinde Kuruluş Protokolü’nde belirtilen niteliklere sahip kişilere satmak ve kiraya vermek koşuluyla OSB’de yer alan taşınmazları alacağına mahsuben alabilir.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
KAYNAKÇA     
1-Talih Uyar.  “Organize Sanayi Bölgesinde Bulunan Taşınmazların Yapılan Cebri İcra Yolu ile Satışlarına, Kredi Alacaklısı Kuruluştan Alacağı Temlik Almış Olan Varlık Yönetim Şirketi de katılarak “Alacağa Mahsuben” Taşınmazı Satın Alabilir mi ?”   İstanbul Barosu Dergisi, İstanbul 2012, C. 86, S. 3, s. 152.
 
2- Ahmet Koray Tahtakılıç  Bankacılık Krizlerinde Varlık Yönetim Şirketleri ve Türkiye Üzerinde Değerlendirmeler,  Sh. 2  www.spk.gov.tr
 
3-  Berk Mesutoğlu, Sorunlu  Aktiflerin Varlık Yönetim fiirketlerince Tasfiyesi, Ülke Örnekleri,  s. 1  vd.  www.bddk.gov.tr
 
 4-Yrd. Doç. Dr. Güray  ERDÖNMEZ VARLIK YÖNETİM ŞİRKETLERİNİN  CEBRİ İCRA YETKİLERİNİN BANKACILIK KANUNU ÇERÇEVESİNDE  DEĞERLENDİRİLMESİ  *http://www.istanbulbarosu.org.tr/yayinlar/BaroDergileri/ibd/20076/ibd2007616.pdf
 
5- Doç.Dr. Fahrettin ARAL  TOPYEKÜN TEMLiK Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültsi Dergisi http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-1991-1992-42-01-04/AUHF-1991-1992-42-01-04-Aral.pdf
 
6- Prof. Dr. Nisim FRANKO  Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi DergisiCilt: 49 Sayı: 1 http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/462/5267.pdf
 
7-YARGITAY  HUKUK GENEL KURULU E. 1979/11-1578 K. 1982/746 T. 25.6.1982 Kazancı.com.tr
 

8-  YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2007/2885 K. 2008/3710 T. 5.6.2008 kazancı.com.tr

 
9-Sezin Aktepe  İPOTEĞİN ALACAĞA BAĞLI HAK OLMASI VE DİĞER  ÖZELLİKLERİ İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:6 Sayı:12 Güz 2007/2 s. 177-193 http://www.iticu.edu.tr/yayin/dergi/s12/M00192.pdf
 
10-HALUK TANDOĞAN “HAPİS HAKKININ TEMLİKİ” A.Ü.HUKUK FAKÜLTESİ DERGİSİ  1954  http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-1954-11-03-04/AUHF-1954-11-03-04-Tandogan.pdf 
 
11-YARGITAY 19. H.D. 23.11.2008 Tarih ve 2008/10510E 2008/11610K sayılı kararı
 
12-/Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 10.09.2007 tarih ve 2007/17165-16185 sayılı kararı
 
13-Yargıtay 12. H.D.nin  05.03.2012Tarih ve  2012/4088-6180 sayılı kararı)
 
14-BDDK  Bankalar Kanunu,  2005.
 
15 Altay, İsmail: Varlık Yönetim şirketlerinin Kuruluşu, İşleyişi, BDDK ile İlişkisi ve Bu şirket Modelinin Sağladığı Avantajlar, Active Finans Dergisi, 2003 Temmuz Ağustos, s. 54 vd.
 
16- T.EYİLİK  Varlık Yönetim Şirketlerinin Harç ve Vergi İstisnasıhttp://www.hukuki.net/hukuk


[1] Talih Uyar.  “Organize Sanayi Bölgesinde Bulunan Taşınmazların Yapılan Cebri İcra Yolu ile Satışlarına, Kredi Alacaklısı Kuruluştan Alacağı Temlik Almış Olan Varlık Yönetim Şirketi de katılarak “Alacağa Mahsuben” Taşınmazı Satın Alabilir mi ?”   İstanbul Barosu Dergisi, İstanbul 2012, C. 86, S. 3, s. 152.
[2] İstanbul Barosu Avukatı
[3] Bankacılık Kanunu 143 “Bankalar ve Fon dâhil diğer malî kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla, kuruluş ve faaliyet esasları Kurul tarafından belirlenen varlık yönetim şirketleri de kurulabilir. Varlık yönetim şirketleri alacaklarının tahsili ve alacakların ve/veya diğer varlıkların yeniden yapılandırılması kapsamında alacak tahsili amacıyla edindiği gayrimenkul veya sair mal, hak ve varlıkların işletilmesi, kiralanması ve bunlara yatırım yapılması ve yine alacaklarını tahsil etmek amacıyla borçlularına ilâve finansman sağlamak veya sermayelerine iştirak etmek dâhil olmak üzere her türlü faaliyeti gerçekleştirmeye yetkilidir.”
 
[4] 818 sayılı Borçlar Kanunu
Madde 162 - Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir.
Borçlu, alacağın temlik edilmemesi şart edilmiş olduğunu bu şartı ihtiva etmeyen bir ikrarı bilkitabeye istinat ile, alacağını temellük eden üçüncü bir şahsa karşı iddia edemez.
Madde 168 - Alacağın temlikinde, temlik eden kimsenin şahsına has olanlardan maada rüçhan hakları ve diğer müteferri haklar dahil olur.
Temlik eden kimse, temellük edene alacak senedini teslim ve mevcut esbabı sübutiyeyi ve haklarının izhar için lüzumlu olan malümatı ita ile mükelleftir.
Gecikmiş faizler, asıl alacak ile birlikte temlik edilmiş addolunur.
 
[5]  (Değişik fıkra: 23/10/2008-5807 S.K./3.mad) OSB'ce teminat olarak gösterilen ve bu nedenle satışına karar verilen veya katılımcıların borcundan dolayı satışına karar verilen taşınmazların icra yoluyla satışı halinde; Bakanlık ve OSB alacaklarının öncelikle ödenmesi koşuluyla, bölgenin kuruluş protokolünde öngörülen niteliklere sahip alıcılara veya kredi alacaklısı kuruluşa satış yapılabilir. Satış ilanlarında kuruluş protokolünde yer alan katılımcı niteliklerine de yer verilir
[6]  Av. Ayça Özok Ener İstanbul Barosu Avukatı
[7] 5411 Sayılı Kanun  MADDE 3 - Bu Kanunun uygulanmasında;  Kredi kuruluşu: Mevduat bankalarını ve katılım bankalarını.. ifade eder
[8] Ahmet Koray Tahtakılıç  Bankacılık Krizlerinde Varlık Yönetim Şirketleri ve Türkiye Üzerinde Değerlendirmeler,  Sh. 2  www.spk.gov.tr
[9]  Berk Mesutoğlu, Sorunlu  Aktiflerin Varlık Yönetim fiirketlerince Tasfiyesi, Ülke Örnekleri,  s. 1  vd.  www.bddk.gov.tr
[10]   Yrd. Doç. Dr. Güray  ERDÖNMEZ VARLIK YÖNETİM ŞİRKETLERİNİN  CEBRİ İCRA YETKİLERİNİN BANKACILIK KANUNU ÇERÇEVESİNDE  DEĞERLENDİRİLMESİ  *http://www.istanbulbarosu.org.tr/yayinlar/BaroDergileri/ibd/20076/ibd2007616.pdf
[11] Mesutoğlu, s. 3.
[12] MADDE 57 - Bankaların gayrimenkullerinin net defter değerleri toplamı özkaynaklarının yüzde ellisini aşamaz. Bu hesaplamada, değerleme veya enflasyon düzeltmesine bağlı olarak oluşan ve gayrimenkul hesabına eklenen değer artışları yüzde elli oranında dikkate alınır.
Bankalar, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında gayrimenkul ve emtiayı esas alan sözleşmeler ile Kurulca uygun görülecek kıymetli madenlerin alım ve satımı hariç olmak üzere ticaret amacıyla gayrimenkul ve emtianın alım ve satımı ile uğraşamaz, ipotekli konut finansmanı kuruluşu ve gayrimenkul yatırım ortaklıkları hariç olmak üzere ana faaliyet konusu gayrimenkul ticareti olan ortaklıklara katılamazlar.
Katılım bankaları tarafından gayrimenkul, ekipman veya emtia temini veya finansal kiralama, kâr ve zarar ortaklığı, ortak yatırımlar yoluyla finansman sağlanması ve benzer faaliyetler nedeniyle üstlenilen yükümlülüklerden dolayı gayrimenkul ve emtia üzerine yapılan işlemler, bu madde ile yasaklanan ve sınırlanan faaliyetler kapsamında değerlendirilmez.
Alacaklardan dolayı edinilmek zorunda kalınan emtia ve gayrimenkullerin elden çıkarılmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurul tarafından belirlenir
[13] 2012 Temmuz Ayında yürürlüğe giren  “Türk Borçlar Kanunu “
[14] Doç.Dr. Fahrettin ARAL  TOPYEKÜN TEMLiK Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültsi Dergisi http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-1991-1992-42-01-04/AUHF-1991-1992-42-01-04-Aral.pdf
[15] Prof. Dr. Nisim FRANKO  Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi DergisiCilt: 49 Sayı: 1 http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/462/5267.pdf
 
[16] YARGITAY  HUKUK GENEL KURULU E. 1979/11-1578 K. 1982/746 T. 25.6.1982
 

[17]  YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2007/2885 K. 2008/3710 T. 5.6.2008

 
[18] Sezin Aktepe  İPOTEĞİN ALACAĞA BAĞLI HAK OLMASI VE DİĞER  ÖZELLİKLERİ İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:6 Sayı:12 Güz 2007/2 s. 177-193 http://www.iticu.edu.tr/yayin/dergi/s12/M00192.pdf
 
[19] HALUK TANDOĞAN “HAPİS HAKKININ TEMLİKİ” A.Ü.HUKUK FAKÜLTESİ DERGİSİ  1954  http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-1954-11-03-04/AUHF-1954-11-03-04-Tandogan.pdf 
[20] YARGITAY 19. H.D. 23.11.2008 Tarih ve 2008/10510E 2008/11610K sayılı kararı
[21] Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 10.09.2007 tarih ve 2007/17165-16185 sayılı kararı
[22] Yargıtay 12. H.D.nin  05.03.2012Tarih ve  2012/4088-6180 sayılı kararı)
 

Forum