Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
belediye ile kiralayan arasindaki kira ilişkisi kamu ihale kanunu • kira kanunu
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 21-07-2011 | Kategori: İçtihat | Okunma : 3561 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
belediye ile kiralayan arasindaki kira ilişkisi kamu ihale kanunu • kira kanunu
 
ÖZET: Hukuk genel kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; davalı
kiralayan belediye ile davacı kiracısı arasındaki kira
sözleşmesinin yenilemek suretiyle uzayıp uzamadığı bunun
sonucu olarak davacının kiracılık sıfatının devam edip
etmediğinin ilişkin anlaşmazlığa 6570 ve 2886 Sayılı
İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 85 • Sayı: 2 • Yıl: 2011
256
kanunlardan hangisinin uygulanacağı noktasında
toplanmaktadır.
2886 sayılı Devlet İhakı Kanunu’nun 75/3. maddesinde,
tahliyeye ilişkin koşullar ile birlikte kira sözleşmesinin bitim
tarihinden itibaren işfalin devam etmesi haline sözleşmede
hüküm varsa ona göre hareket edileceği aksi taktirde ecrimisil
alınacağı hükmü yer almaktadır. Bu durumda 6570 Sayılı
Kanun hükümleri uygulanamaz.
YHGK E: 2010/13-671 K: 2010/696 T: 22.12.2010*
Taraflar arasındaki "kiracılığın devam ettiğinin tespiti ve muarazanın
giderilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara II. Asliye
Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.04.2008 gün ve
2008/9/ E-166 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından
istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 17.03.2009 gün ve
2008/13332-2009/3579 sayılı ilamı ile;
("...Davacı, mülkiyeti davalı belediyeye ait 15 adet çiçek büfesini davalının
2001 yılında dava dışı imar Belde A.Ş.'ye kiraya verdiğini, aynı yerlerin imar
Belde A.Ş. tarafından kendisine devredildiğini, bundan sonra anılan çiçek
büfeleri yönünden davalı ile 11.03.2004 gününde iki yıllık süre ile kira
sözleşmesi imzaladıklarını, davalı belediyenin 03.03.2005 tarihli encümen
kararına dayanarak sözleşmeyi fesh ettiğini, bundan sonra davalıya karşı
idare ve adliye mahkemelerinde açtığı davaları kazandığını, bunun üzerine
davalının 08.02.2008 tarihinde bir yazı gönderip, 11.03.2008 târihi itibariyle
sözleşmenin sona ereceğini ve yenilenmeyeceğini bildirdiğini, kiralananların
6570 Sayılı Yasa kapsamında yerlerden olduğunu, 2886 Sayılı Yasa’nın 75.
maddesi "hükümlerinin uygulanmayacağını ileri sürerek kiracılığının tespitine,
muarazanın menine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Sözleşmenin 14. maddesinde sözleşme sonunda kiralananın
teslim edileceğinin yazılı olduğu, 2886 Sayılı Yasa’nın 75.maddesi kapsamında
davacının fuzuli işgal durumuna düştüğü gerekçe gösterilerek davanın reddine
karar yerilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava taraflar arasındaki sözleşmenin yenilenmek suretiyle uzadığından
bahisle taraflar arasındaki kiracılık ilişkisinin devam ettiğinin tespitine ve
çıkarılan muarazanın giderilmesine ilişkindir. Eldeki davada 15 adet çiçek
büfesi davalı "belediye tarafından 11.03.2004 başlangıç tarihli sözleşme ile 2
yıl süreyle davacıya kiraya verilmiş olup, 2 yıllık sürenin dolması ile birlikte
1103.2006 tarihinden itibaren süresi2 hale gelmiştir. Süresiz akitlerde BK'nın
* Gönderen: Ahmet Selim SARIKAYA, Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıcı
** Dergimizin 2010 / 6 Sayısının 3775. sayfasında yayımlanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Kararına bakınız.
Yargıtay Kararları
257
262.maddesi hükmünce 6 aylık dönemler için üç ay önceden davalı kiralayanın
feshi ihbarda bulunması ve o dönemin sonunda da tahliye davası açması
gerekir. 6 aylık dönemin bilinde tebliğ ettirilen ihtar ancak o dönemin sonunda,
kiracının tahliyesi hususunda kiralayana tahliye talep hakkı verir. Davalı
kiralayanın az yukarıda açıklanan yasanın Öngördüğü sürelere riayet
etmeksizin 05.02.2008 tarihli yazısıyla 11.03.2008 tarihinden itibaren
sözleşmeyi yenilemeyeceğin bildirmesinin hiçbir hukuksal dayanağı yoktur.
Hal böyle olunca mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken
yazılı gerekçe ile reddî usul ve yasaya aykırı oyup. bozmayı gerektirir...")
gerekçesiyle davacı yararına bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,
yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KAKARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü:
Dava; kiracılık ilişkisinin sürdüğünün tespiti ile davalının bu konuda
çıkarttığı muarazanın meni istemine ilişkindir.
Mahkemece; kira sözleşmesinin 14. maddesinde sözleşme sonunda
kiralananın her türlü hasar ve eksikten ari olarak boşaltılıp, emlak istimlak
dairesine teslimi gerektiğinin yazılı olduğu, davalı/kiralayan belediye
encümenince sona erecek olan sözleşmenin yenilenmeyeceği ve kiralananın
kira müddeti sonunda boşaltılması konusunda karar alındığı, bunun
kiracı/davacıya bildirildiği. 5393 sayılı Kanunun IS.maddesinin 3.fıkrasının
2.cümlesi ile 2886 sayılı Devlet, ihale Kanunu'nun 75.maddesi hükümlerinin
Belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı hükmü getirildiğinden, bu
uyuşmazlıkta 6570 Sayılı Kanun'un 11.maddesinin uygulama yeri olmadığı,
kıra müddetinin dolması ile sözleşme sona ereceğinden ve kiralayan belediye
sözleşmeyi uzatmayacağını bildirip tahliye istediğinden kiracılık ilişkisinin
sürmediği, kiralayan tarafından mahkemeden veya mülki amirden taşınmazın
boşaltılmasının istenebileceği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş:
davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire’ce yukarıda başlık bölümünde
aynen yer verilen nedenlerle karar bozulmuştur.
Mahkeme önceki kararında direnmiş; hükmü temyize davacı vekili
getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı kiralayan belediye
ile davacı kiracısı arasındaki kira sözleşmesinin yenilenmek suretiyle uzayıp
uzamadığı bunun sonucu olarak davacının fuzuli şagil olduğunun kabul
edilip edilmeyeceği ve davacının kiracılık sıfatının devam edip etmediğine
ilişkin anlaşmazlığa 6570 ve 2886 Sayılı Kanunlardan hangisinin
uygulanacağı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle somut olayın, uyuşmazlığa etkili yönlerinin ve ilgili yasal
düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar vardır:
İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 85 • Sayı: 2 • Yıl: 2011
258
Mülkiyeti Belediyeye ait olan 15 adet çiçek büfesi, 2886 Sayılı 36.
maddesi uyarınca 29.05.2001 tarihinde yapılan ihale sonucunda. Çankaya
İmar Belde AŞ'ye 2 yıl süreyle kiraya verilmiş olup. 20.06.2001 tarihinde kira
sözleşmesi imzalanmıştır.
Daha sonra, kiralanan büfelerin kira sözleşmesi ve şartname
hükümlerine göre davacı şirkete devri davalı belediyece uygun görülerek
taraflar arasındaki 11.03.2004 tarihli kira sözleşmesi imzalanmış ve söz
konusu büfeler davacı tarafından işletilmeye devam edilmiş; kira süresi de 2
yıl olarak belirlenmiştir.
Anılan Sözleşmenin 14.maddesi "Kiralama süresinin bitmesi veya
herhangi bir nedenle sözleşmenin bozulması halinde kiralanan yeri kiracı her
türlü hasar ve eksikten ari olarak boşaltır. Anahtarını bir tutanak
karşılığında Emlak ve istimlak Müdürlüğüne teslim etmek zorundadır."
şeklinde kararlaştırılmıştır.
Bu maddeye istinaden 05.02.2008 tarihinde kiralayan belediye
encümenince büfelerin tahliyesi yönünde karar alınmış; kiracıya yapılan
bildirimle kira sözleşmesinin süresinin bitiminden itibaren 14. madde
gereğince büfelerin 15 gün içerisinde belediyeye teslim edilmesi istenilmiştir.
Bilindiği üzere: 818 sayılı Borçlar Kanunu kira akdinden doğan davalarda
genel ve temel Kanun durumunda olup, aksine bir hüküm bulunmadığı
takdirde uygulanacak olan bu Kanun'dur.
6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkındaki Kanunun 1.maddesinde, bu
Kanunun uygulama alanı, öncelikle Belediye teşkilatı olan yerlerle, belediye
teşkilatı olmasa bile iskele, liman ve istasyonlardaki gayrimenkullerin
kiralanmasıyla ilgili işlemler olarak belirlenmiştir. Ayrıca mecurun bu Kanun
kapsamına girmesi için, bunların gayrimenkul olmaları ve musakkaf
bulunmaları gereklidir.
Kısaca, kiraya verilen musakkaf yerlere ilişkin uyuşmazlıklara 6570 sayılı
Kanun hükümleri uygulanmakta olup, gayri musakkaf taşınmaz mallar ise
Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.
Her iki Yasanın ilgili maddelerinin hukuki sonuç ve hükümleri ile koruma
amaçları tamamen birbirinden farklıdır.
Diğer taraftan, daha özel nitelikte olan 2886 sayılı Devlet ihale
Kanunu'nun 75. maddesinde; Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren,
işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket
edileceği aksi halde ecrimisil alınacağı, işgalin devam etmesi halinde işgal
edilen taşınmaz malın, idarenin talebi üzerine, bulunduğu yer mülki amirince
en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edileceği, belirtilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun belediyenin yetkilerini ve imtiyazlarını
düzenleyen 15. maddesinde de. belediye mallarına karşı suç işleyenlerin
Devlet malına karşı suç işlemiş sayılacağı, 2886 sayılı Devlet ihale
Kanununun 75. maddesi hükümlerinin belediye taşınmazları hakkında de
uygulanacağı belirtilmiştir.
Yargıtay Kararları
259
Somut olay gelince: 2886 sayılı Devlet ihale Kanunu çerçevesinde yapılan
ihale sonucunda taraflar arasında düzenlenen 11.03.2004 başlangıç tarihli ve
2 yıl süreli kira sözleşmesiyle, şehrin muhtelif yerlerine konulan 15 adet çiçek
büfesinin davacı şirkete kiraya verildiği; sözleşmenin 14.maddesinde,
kiralama süresinin bitmesi veya herhangi bir nedenle sözleşmenin bozulması
halinde kiralanan yeri kiracının, her türlü hasar ve eksikten ari olarak
boşaltacağı ve anahtarını bir tutanak karşılığında Emlak ve İstimlak
Müdürlüğüne teslim etmek zorunda olduğuna dair hüküm bulunduğu, davalı
kiralayan Belediye tarafından davacıya gönderilen 08.02.2008 günlü yazıyla,
söz konusu yerin kira süresinin 11.03.2008 tarihinde sona erecek olması
nedeniyle kira sözleşmesinin yenilenmemesi ve kira süresinin bittiği tarihte
sözleşmenin 14.maddesi gereği boşaltılması belirtilmek suretiyle kira
süresinin bitim tarihinden itibaren 15 gün içerisinde taşınmazın boş olarak
tesliminin istendiği, aksi takdirde: 2886 sayılı Devlet ihale Kanununun 75.
maddesine göre tahliyenin sağlanacağının bildirildiği dosya kapsamıyla
sabittir ve bu yönler çekişmesizdir.
Davalı belediye kiralananı 2886 sayılı Devlet ihale Kanunu hükümlerine
göre dava dışı Çankaya imar Belde AŞ'ye kiralamış adı geçen şirket de
sözleşmede verilen yetkiye dayanarak büfeleri davacı şirkete kiralamıştır.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75/3.maddesinde; tahliyeye ilişkin
koşullar ile birlikte kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam
etmesi halinde sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edileceği, aksi
halde ecrimisil alınacağı hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm, esasen 2886 sayılı Kanun ile Hazine tarafından kiraya verilen
taşınmazlara ilişkin olmakla birlikte: 13.07 2005 tarihinde yürürlüğe giren
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15.maddesinin 3. fıkrasının 2.cümlesinde,
2836 sayılı Kanunun belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı hüküm
bağlanmakla; belediyelere ait taşınmazların kira sözleşmelerinde de 2886
Sayılı Kanun’un, 75. maddesi hükümleri uygulanacaktır.
Hal böyle olunca, somut olayda 6570 Sayılı Kanun hükümlerinin
uygulama yeri bulunmamakta; uyuşmazlığın 2886 Sayılı Kanun’un 75.
maddesi çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir.
Şu durumda, anılan yasal düzenlemeye göre taraflar arasındaki kıra
sözleşmesinin, kira süresinin dolduğu 11.03,2008 tarihinde sona ereceği,
sürenin dolması ile, kira akdinin süresiz hale gelmeyip sözleşmenin sona
ermesi nedeniyle davacının fuzuli şagil durumuna düştüğü davalı kiralayanın
tahliye istemesinde haksız bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, davanın
reddine dair direnme kararı usul ve yasaya uygun olup; onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının
yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile ONANMASINA, gerekli temyiz ilam
harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına.
22.12.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 85 • Sayı: 2 • Yıl: 2011
260
Uyuşmazlık kira sözleşmeye konu büfelerin hangi yasaya tabi olduğu, dolayısıyla
araştırmanın yeterli olup olmadığı konusunda toplanmaktadır. Borçlar Kanunu uygulanmalı
mıdır?
Yüce Genel Kurul ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık büfelerin 6570. sayılı yasamı yoksa
2886. sayılı yasanın /5.maddesi kapsamında mı kalacağına ilişkindir.
Sözleşmeye konu büfeler Çankaya Belediyesi tarafından 2886. sayılı yasa uyarınca ihaleye
çıkartılmış ve Belediyenin yan kuruluşu olan Çankaya imar Belde A.Ş ihaleyi kazanarak
20.6.2001 tarihinde sözleşme imzalamış, akabinde sözleşmenin 8. maddesi uyarınca 15 adet
büfe davacı SZ inşaat Ltd. Şti. tarafından devralınmış ve davalı ile 11.03.2004 tarihinde kira
sözleşmesi imzalanmıştır.
Sözleşme uyarınca alt kiracıların büfelerin işleticisi oldukları halen kira ilişkisinin devam
ettiği ve davacı şirketin de İmar Belde A.Ş.'ye kiralayan olduğu ihtilafsızdır.
İlk muaraza 2005 yılında çıkmış Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararıyla SZ
inşaat Ltd. Şti.’nin açmış olduğu dava sonucu davacı şirketin kiracılığının tespitine ve
muarazanın giderilmesine karar verilmiş olup, bu karar Yüksek 3. Hukuk Dairesince onanarak
kesinleşmiştir. Bu kararda büfelerin musakkaf niteliği belirtilerek kesin delil haline gelmiştir.
Öte yandan kiralanan büfelerin tahliyesi yönündeki 2005 tarihli encümen kararı da idari
yargının kesinleşen kararıyla iptal edilmiştir.
Bu aşamalardan geçen uyuşmazlıkta bu kez Çankaya Belediye encümeninin almış olduğu
05.02.2008 tarihli kararının uygulanması amacıyla davacı SZ inşaat Ltd. Şti.’ye ihtarname
göndererek ve gönderenin kira süresinin 11.03.2008 tarihinde sona ereceğinden bahisle büfelerin
15 gün içerisinde tahliye edilmesini bildirmiş, bu gelişmelerden sonra eldeki bu dava açılmıştır.
Davacı SZ inşaat Ltd. Şti. davaya konu büfelerin önceki yargı kararının 6570 sayılı yasa
kapsamında kaldığı, buna karşın Belediye Encümenince 05.02.2008 tarihli kararının
uygulanması amacıyla kendilerine ihtar gönderildiğini, kendilerinin de durumu alt kiracılara
bildirdiklerini, davalı Belediye tarafından çıkartılan muarazanın önlenmesini istemiştir.
Davalı Belediye, davanın reddini dilemiş, mahkemece, davanın reddine karar vermiş,
davacının temyizi üzerine, Dairemizce BK.’nın 262. maddesi hükümlerinin uygulanması
gerektiğinden bahisle karar 6 aylık dönemler itibariyle 3 ay öncesinden feshi ihbar çekilmesi
gerektiği, bu sürelere uyulmadığı, davanın reddinin gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece direnme kararı verilmiştir.
Genel kurulun önüne gelen bu uyuşmazlıkta hangi yasa ya da yasalar uygulanacaktır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; kamu düzeni kavramı içerisinde hukuk kurallarının
kendiliğinden uygulanması değerlendirildiğinde, kanunları uygulamak Hakimin görevidir. Kamu
düzeni kavramı ve bunun uygulanması ciltler dolusu yayınlarla açıklanmıştır. Hakimin Türk
Kanunları uyarınca karar vereceği ve resen uygulanacağı HUMK. 76. maddesinde de
vurgulanmıştır. Öyleyse bu uyuşmazlığa hangi kanun maddeleri uygulanacaktır. Bu konuyla
ilgili olarak yasal düzenlemelerden genel hatlarıyla bahsetmek yerine bu konuyla ilgili olarak
Genel Kurul’un önüne gelen emsal bu uyuşmazlıktan alıntı yapmakla yetineceğiz. Zira somut
olay ile emsal karar birbirine benzemekte ve ışık tutmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 05.07.2009 gün ve 2009/13-289-321 sayılı olup, tam metin
şöyledir;
"Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; kiracılığın tespiti ve davalının bu konudaki muarazasının meni istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme; taraflar arasındaki kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 1.
maddesiyle, davalı idarenin belli şartların oluşması halinde kira sözleşmesini tek taraflı feshetme
hakkını kendi uhdesinde tuttuğu, davacının da bunu kabul ettiği, sözleşmenin anılan
maddesinde sözü edilen yap işlet devret modeli çerçevesinde Gümrük Müsteşarlığı ile Gümrük ve
Turizm işletmeleri A.Ş. ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği arasında sözleşme imzalandığına ve
Yargıtay Kararları
261
davalı idare sözleşmedeki hüküm gereğince kira sözleşmesini feshettiğine göre, fesih işleminde
sözleşmeye aykırı herhangi bir yön bulunmadığı, taşınmazın 2886 Sayılı Yasaya göre kiraya
verildiği, sözleşmede taraflar fesih hak ve yetkisini iradeleri ile kabul ettiğine göre. sözleşme 6570
Sayılı Yasa kapsamına dahil olsa dahi, sözleşmede belirtilen şekilde davalının şartlar
oluştuğunda sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olacağı, sözleşmeye uygun fesin nedeni ile
taşınmazda fuzûli şagil durumuna gelen davacının 2886 Sayılı Yasanın 75. maddesi gereğince
tahliyesinde de hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş"
Özel Daire metni yukarıda bulunan ilamla bu kararı bozmuş; Yerel Mahkeme önceki gerekçesini
tekrarlayarak ve sözleşmenin 1. maddesindeki tahliyeye ilişkin hükmün, ancak sözleşmenin
devamı sırasında uygulanabileceğini belirterek direnme kararı vermiştir.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu çerçevesinde yapılan ihale sonucunda taraflar arasında
düzenlenen 10.12.2004 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesiyle. Kapıkule Gümrük
sahası Çıkış Ünitesinde bulunan mağazanın davacı şirkete kiraya verildiği; sözleşmenin Özel
Şartlar bölümündeki I. maddede Yap-İşlet-Devret modeline ilişkin protokolün Gümrük
Müsteşarlığınca imzalanması veya serbest bölge çalışmalarının başlaması halinde, kira
sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedileceğine kiracının Hazmeden hiçbir hak ve tazminat
talebinde bulunmadan, yapılacak tebligatı takip eden 15 gün içerisinde taşınmazı tahliye
edeceğine dair hüküm bulunduğu, bu hükümde söz edilen Yap-işlet-Devret modeline ilişkin
sözleşmenin 27.08.2007 tarihinde imzalandığı, davalı tarafından davacıya gönderilen 02.01.2008
günlü yazıyla. Kapıkule Gümrük Sahasında modernizasyon çalışmalarına başlanılacağı
gerekçesiyle kıra sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiği belirtilmek suretiyle tebliğ
tarihinden itibaren 15 gün içerisinde taşınmazın boş olarak tesliminin istenildiği, aksi takdirde:
288€ sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75.maddesine göre tahliyenin sağlanacağının bildirildiği
dosya kapsamıyla sabittir ve bu yönler çekişmesizdir.
Görülmekte olan davada, davacı vekili, 2886 sayılı Kanun çerçevesinde yapılan ihale
sonucunda taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinin 6570 Sayılı Kanuna tabi
bulunduğunu ileri sürmüş ve kiracılığın tespiti istemini bu gerekçeye dayandırmıştır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmede, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin tahliye
sebepler bakımından 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun kapsamında olup
olmadığı hususu öncelikle tartışılıp, değerlendirilmiştir.
18.05.1955 tarihinde kabul edilen 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunun 14.
maddesinde "2490 sayılı Artırma, Eksiltme ve İhale Kanununa tabi olarak kiraya veriler
gayrimenkuller hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur." hükmü bulunmaktadır.
Bu hükümde atıf yapılan 02.06.1934 tarih ve 2490 sayılı Artırma, Eksiltme ve İhale
Kanunu, sonradan 08.09.1983 tarih ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 94. maddesiyle
yürürlükten kaldırılmış, ancak, 6570 sayılı Kanunun 14. maddesinde bu yönden bir değişiklik
yapılmamış; böylece, anılan 14. madde, yürürlükte olmayan bir kanuna atıf yapan içeriğiyle
varlığını sürdürmüştür.
Hem 2490 sayılı Artırma Eksiltme ve ihale Kanunu ve hem de onu yürürlükten kaldırarak
aynı konuyu yeniden düzenleyen 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu; kamu kurumlarının satım,
kira ve benzeri konularda yapacakları ihalelerin yöntemlerine, içeriklerine ve sonuçlarına ilişkin
düzenlemeler taşımaktadırlar.
Gerek bu durum ve gerekse Kanun Koyucunun 2490 sayılı Kanunun yürürlükten
kaldırılmış olmasına rağmen. 6570 sayılı Kanunun ona atıf yapan 14.maddesinde bir değişiklik
yapma gereğin duymamış olması, anılan 14.maddedeki atfın, 2490 sayılı Kanunu yürürlükten
kaldıran ve onun yerine yürürlüğe giren 2886 sayılı Kanuna yönelik olarak da devam ettiğinin
kabulünü gerektirmektedir.
Dolayısıyla; 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na göre kiraya verilen taşınmazların da (6570
sayılı Kanunun 1. maddesinde öngörülen koşulları taşımaları halinde). 6570 sayılı Kanun
kapsamında olacaklarının ve bunlara ilişkin kıra sözleşmeleriyle ilgili olarak, ancak 7. maddede
tahdidi olarak sayılar nedenlerden birine dayanılmak ve ilam alınmak suretiyle tahliyenin
sağlanabileceğinin kabulü gerekir.
Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde: Davalının kira sözleşmesini fesih beyanını ve
tahliye istemini dayandırdığı, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin yukarıda değinilen 1.
İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 85 • Sayı: 2 • Yıl: 2011
262
maddesinde öngörülen hal (Yap-işlet-Devret modeline ilişkin sözleşmenin imzalanmış olması),
6570 sayılı Kanunun 7. maddesinde tahdidi olarak düzenlenen tahliye sebepleri arasında yer
almamaktadır.
Ne var ki; somut olayda, taraflar arasındaki kira sözleşmesine konu taşınmazın nitelikleri
itibariyle 6570 sayılı Kanun kapsamında bulunup, bulunmadığı (Kanunun 1.maddesinde
öngörülen şekilde belediye teşkilatı olan yerlerle, iskele, liman ve istasyonlardaki örtülü
taşınmazlardan olup, olmadığı) dosya kapsamından açıkça anlaşılamamaktadır.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece öncelikle davaya konu taşınmazın (kiralananın) 6570
sayı Kanun kapsamında bulunup, bulunmadığı belirlenmek suretiyle, eğer anılan Kanun
kapsamında ise davalının kira süresinin bitiminden önce sözleşmenin 1. maddesi hükmüne
dayalı olarak yarattığı muarazanın önlenmesine ve davacının kıra süresinin sonuna kadar bu
sıfatının devam edeceğinin tespitine karar verilmesi; nitelikleri itibariyle taşınmazın 6570 sayılı
Kanun kapsamında bulunmadığının belirlenmesi halinde ise, söz konusu sözleşme hükmüne
geçerlilik tanınarak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir.
Yerel Mahkemenin eksik incelemeyle ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak verdiği
direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır." denilmiş ve Mahkeme kararı
bozulmuştur.
Özetle:
Yüce Genel Kurul kararında; "davaya konu mecurların niteliklerinin araştırılarak şayet 65/0
sayılı yasanın 1.maddesi kapsamında ise 14.maddedeki şartların oluşup oluşmadığı
araştırılmalıdır" denilerek direnme kararı bozulmuştur. Bu karar ile 2886 sayılı yasanın 75.
maddesi kapsamında bulunsa dahi taşınmazların 6570 sayılı yasanın 1.maddesinde tanımlanan
kiralanan yer ise 2886 sayılı yasa değil, 6570 sayılı yasa hükümleri uygulanmalıdır.
Yerel Mahkemece taşınmazların bu niteliği üzerinde durulmamıştır. Dosyada mevcut
bulunan Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 06.06.2006 Tarih ve 2005/84 Esas, 2006/174
karar sayılı kararı değerlendirilmemiş, keşfi dahi yapılmasına gerek görülmeden dava kabul
edilmiştir.
Mahkemece 6570 Sayılı Yasa hükümleri tartışılmamış ve mecurun 5393 Sayılı Yasa'nın 5.
maddesi delahiyetle 2886 Sayılı Yasa uyarınca tahliye edilmesi zorunluluğundan bahisle dava
reddedilmiştir. Oysa az yukarıda açıklandığı üzere kanunların resen uygulanması "kamu
düzenine ilişkin olup, yürürlükte bulunan 65/0 Sayılı Yasa’nın 14. maddesi uyarınca musakkaf
nitelikte bulunan büfelerin kiralanmasında bu yasa uygulanmalıdır.
Emsal Genel Kurul Kararı 08.07.2009 tarihli olup o tarihten bu zamana yasalarımızda bir
değişiklik olmamıştır.
Uygulamada çelişkili kararların bulunmasının sakıncaları izahtan varestedir. Kaldı ki;
taşınmazların musakkaf olup 6570 Sayılı Yasaya tabı oldukları az yukarıda açıklandığı üzere
yargı kararı ile kuvvetli ve kesin delil olup, kısa bir süre sonra bunu yok saymak adil
olmayacaktır.
Tüm bu nedenlerle sayın çoğunluğun aksi yönde oluşan onama düşüncesine
katılmamaktayız.
Yargıtay Kararları
263

Forum