Vasi tayini iddialarinin gerçekliği • manevi tazminat
ÖZET: Babasının akıl hastalığı düzeyinde yeteneklerini
yitirdiği, alkol ve uyuşturucu bağımlısı olduğu iddialarıyla
babasına vasi tayin edilmesini isteyen oğlunun söz konusu
iddialarını ispatlamamış olması karşısında babasına bir miktar
manevi tazminat ödemesi gerektiği düşünülmelidir.
YHGK E: 2009/4-24 K: 2009/75 T: 11.02.2009
(... Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının oğlu olan davalının,
Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı davada davacının akıl hastası
olduğu, alkol ve uyuşturucu bağımlısı olduğu, israf derecesinde bilinçsiz
ve amaçsız harcamalar yaptığını iddia ederek kendisine vasi tayin
edilmesini istediğini, bunun davacıyı üzdüğünü belirterek manevi
tazminat istemiştir.
Davalı davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece dava
reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kanıtlara göre, davalı Sulh Hukuk Mahkemesine verdiği
dava dilekçesinde davacının, akıl zayıflığı yüzünden işlerini görmekten
aciz ve devamlı olarak yardım ve gözetime muhtaç olup kendisi ve
Yargıtay Kararları
231
başkalarının güvenliği için tehlike oluşturan eylemler yaptığını, devamlı
israf derecesinde bilinçsiz ve amaçsız harcamalar yaptığını, son
zamanlardaki davranışları ve sözleri ile akli melekelerini yitirdiği ve bir
akıl hastalığı ya da akıl zayıflığı içinde olduğunu gösterdiğini belirterek
davacıya vasi tayin edilmesini istemiştir.
Sulh Hukuk Mahkemesince Adli Tıp Kurumundan alınan 21.03.2005
tarihli raporda, davacıda hukuki ehliyetini etkileyecek veya ortadan
kaldıracak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı, akıl zayıflığı
veya bunama halinin tespit edilmediği, kendisinin herhangi bir toksit
maddeye karşı veya alkole karşı iptilasının olmadığı, bu duruma göre
davacıya vasi veya müşavir tayini için tıbbi bir neden bulunmadığı
sonucuna varılmıştır. Mahkemece bu rapor esas alınarak vasi tayini
istemi reddedilmiş ve karar onanarak kesinleşmiştir.
Şu durumda davalının davacı ile ilgili iddialarının doğru olmadığı
anılan rapordan anlaşılmaktadır. Her ne kadar Sulh Hukuk
Mahkemesinde dinlenen o davanın davacısının tanıkları iddiaları
doğrulamışlarsa da eldeki davada dinlenen davacı tanıkları ise
iddiaların doğru olmadığını belirtmişlerdir. Tüm kanıtlar birlikte
değerlendirildiğinde davalının bu iddiaları davacının ikinci eşle
evlenmesi nedeniyle ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.
İddiaların niteliği dikkate alındığında davacı için olaya uygun
düşecek miktarda manevi tazminata hükmetmek gerekirken davanın
reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir....) gerekçesiyle bozularak
dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda;
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde
temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra
gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve
kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre.
Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına
uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya
aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme
kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı
HUMK’un 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz
İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 85 • Sayı: 2 • Yıl: 2011
232
peşin harcının geri verilmesine 11.02.2009 gününde, oyçokluğu ile
karar verildi.