YARGITAY 9. HUKUK DAiRESi
E: 2010/7398 K: 2010/10503 T: 15.04.2010
İş Hukuku • Bedeni Çalişma Ölçütü • Şöförlük Yapanların Hukuki Durumu
(4857 SK m. 4; 5521 SK m.1; 507 SK m. 2; 5362 SK m. 3)
Özet: Davalının minübüs işletmesinde
çalışmasının olmaması halinde minübüs işyeri
sayılır ve iş Kanunu’na tabi olur.
Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, izin, fazla mesai, genel tatil alacakları
nın ödetilmesine karar verilmesini istemıştir.
Yerel mahkeme, görevsizlik kararı vermıştir.
Hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla,
dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten
sonra dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü.
YARGITAY KARARI
Davacı; davalı işyerinde çalışmakta iken iş sözleşmesini haksız olarak
fesih edildiğini belirterek ihbar ve kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik
alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmıştir.
Davalı; görev itirazında bulunmuştur.
Mahkemece savunmaya değer verilerek görevsizlik kararı verilmıştir.
Uyuşmazlık davalıya ait işyerinin esnaf niteliğinde olup olmadığı ve bu
işyerinde çalışan işçinin iş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasında
toplanmaktadır.
Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden
dikkate alınmalıdır. iş mahkemelerinin görev alanı hakim, tarafların iddia
ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı iş Mahkemeleri Kanunu’nun 1.
maddesini esas alarak belirleyecektir.
iş Mahkemelerin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir
asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. iş davalarına bakmakla görevli
asliye hukuk mahkemesine açılan dava “iş Mahkemesi sıfatıyla” açılmamış
ise, mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda, asliye hukuk
mahkemesi ara kararı ile “iş Mahkemesi sıfatıyla” baktığının belirterek
davaya bakmaya devam eder.
işçinin iş Kanunu kapsamında kalmaması halinde iş mahkemesine
açılan davada, dava dilekçesinin görev nedeni ile reddi ve davanın görevli
Yargıtay Kararları 3277
hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Davanın
esastan reddi usule aykırı olacaktır.
5521 sayılı iş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca iş
Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekili arasında
iş akdinden veya iş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan
hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı iş Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendi uyarınca,
507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu’nun 2. maddesinin tarİŞne
uygun “üç kişinin çalıştığı iş yerlerinde” bu ka nunhükümleri uygulanmaz.
Kısaca, işçi esnaf niteliğindeki işyerinde çalışıyor ve bu işyerinde çalışan işçi
sayısı 3 ve daha az ise, işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın iş
mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerekir.
507 Sayılı
Kanun’un 2. maddesinde “ister gezici olsun ister bir dükkan
veya sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar ticari sermayesi ile birlikte
vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne
nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan
ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına
kayıtları gerekmeyen, ayni niteliğe (sermaye unsuru olsun olmasına) sahip
olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi,
görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat
sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak
kamyonculuk, otomobilcilik, ve floförlükle temin eden kimselerin 1.
maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu ka nunhükümlerine
tabidir” denilmektedir.
507 Sayılı
Kanun, 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak
yürürlüğe giren 5362 Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun
76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin 2. cümlesi ile diğer
Yasaların 507 Sayılı Yasa’ya yaptıkları atıflarının 5362 Sayılı Yasa’ya
yapılmış sayılacağı da açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı iş
Kanunu’nun 4. maddesinde 507 Sayılı Yasa’ya yapılan atıf, 5362 Sayılı
Yasa’ya yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemeden esnaf
ve sanatkar tanımı değiştirilmıştir. Yeni Yasanın 3. maddesine göre “Esnaf
ve Sanatkar: ister gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve
Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu’n c a
belirlenen esnaf ve sanatkar kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini
sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya
sanayici niteliği kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler
ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden
muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak” belirtilmıştir. 507
Sayılı Yasa’da yazılı olan “geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik,
ve floförlükle temin eden kimselerin” sözcükleri yeni Yasada yer
3278 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
verilmemiştir. Yeni Yasanın düzenlenmesi karşısında artık 21.06.2005
tarihinden sonra 21.06.2005 tarihinden sonra iş Kanunu’nun kapsamı
belirlerken, “geçimini münhasıran bu işten sağlama” ölçütü dikkate
alınmamalıdır.
5362 Sayılı Yasa’daki düzenleme ile esnaf ve tacir ayırımında başka
kriterlere yer verilmış olup, kamyonculuk, otomobilcilik ve floförlük yapanları
n da ekonomik sermayesi, kazancının tacir sanayici niteliğini aflmaması
ve vergilendirme gibi ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekecektir.
507 Sayılı Yasa döneminde esnaf sayılan kamyoncu, taksici, dolmuşçu gibi
kişilerin bu yeni kriterler çerçevesinde esnaf sayılmama ihtimali ortaya
çıkmaktadır. Ekonomik faaliyetini daha çok bedeni çalışmasına dayandıran
düşük gelirli taksi ve minübüs işletmesi sahiplerinin esnaf olarak
değerlendirilmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir.
5362 Sayılı Ya s a’nın 3. maddesinde esnaf ve sanatkar faaliyeti
kapsamında kalan işyerinde 4857 Sayılı Yasa’nın 4/1 bendi uyarınca, üç
kişini çalışması halinde bu işyeri iş kanunun kapsamı dişında kalmaktadır.
Maddede, üç işçi yerine “üç kişi”den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde
beden gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır.
işinde bedeni gücü ile çalişmakta olan esnaf dahil üzere toplam çalişan
sayısının üçü aşaması durumunda işyeri iş Kanunu’na tabi olacaktır.
Somut olayda; davalının davaya konu minübüs işletmesinde fiilen
çalışıp çalışmadığı, işyerindeki faaliyetini nakdi ya da aynı sermaye yanında
emeğine yani bedeni çalışmaya dayandırıp dayandırılmadığının duraksamaya
yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu
konuda bir davacı tanığı çalışmadığı, davalı tanıkları ise çaliştığı yönünde
beyanda bulunmuşlardır. Bazı tanıklar ise bu konuda beyanda bulunmamı
fllardır. Bu göre davaya konu araca ait trafik
ceza makbuzları getirtilmeli,
davalı adına kesilmiş
ceza makbuzu olup olmadığı araştırılmalı, bu konuda
tanıklar tekrar dinlenmeli davalının fiilen çalışıp çalışılmadığı sorulmalı,
tarafların bu konuda gösterecekleri diğer delillerle birlikte bir değerlendirmeye
tabi tutulmalıdır.
Neticede fiilen çalışma olgusu gerçekleşmemiş ise davalının esnaf
olduğundan söz edilemeyeceğinden taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesinden
kaynaklandığı kabul edilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir
karar verilmesi gerekir. Aksi halde şimdiki gibi görevsizlik kararı
verilmelidir.
Eksik inceleme ve değerlendirme ile hüküm kurulması hatalı olup
bozmayı gerektirmıştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı
BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
15.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararları 3279