Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Ise Baslatmama • YapIlacak Ödemeler • Ise Baslama Basvurusunda Posta Gecikmesi • Ise Baslamama TazminatI Ve Ücretinde Faiz OranlarI • Ise Baslamada Makul Süre
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 30-01-2011 | Kategori: İçtihat | Okunma : 1669 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
YARGITAY 9. HUKUK DAiRESi
E: 2008/25997 K: 2010/13749 T: 17.05.2010
Ise Baslatmama • YapIlacak Ödemeler • Ise Baslama Basvurusunda Posta Gecikmesi • Ise Baslamama TazminatI Ve Ücretinde Faiz OranlarI • Ise Baslamada Makul Süre
(4857 SK m. 21/5, 34, 56)
Özet: işçinin işe iade yönündeki başvurusu
samimi olmalıdır. işçinin gerçekte işe
başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade
davası sonuçlarından yararlanmak için yapmış
olduğu başvuru geçerli bir işe iade yönünde
başvurusunun ardından, işverenin daveti
üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin
gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul
edilmelidir. Bu durumda işverence yapılan
fesih 4857 sayılı iş Kanunu’nun 21/5. maddesine
göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur.
Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında
karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile
boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların
talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan
feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları
oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir.
Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına
hükmedilmesine karar verilmesini istemıştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla,
dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten
sonra dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü.
YARGITAY KARARI
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni
gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dişında
kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- işe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması
ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye
Yargıtay Kararları 3287
ait ücret ve bunlarla bağlantılı olarak da davacının kıdem tazminatına ve
yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmayacağı konularında taraflar
arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı aleyhine açtığı istanbul 4. iş
Mahkemesi 2003/783-2004/442 sayılı dosyası ile işe iadesine karar verildi-
ğini, dosyanın kesinleşmesi üzerine müvekkilinin 15.02.2005 tarihli noter
ihtarı ile işe başlatılmasını talep ettiğini, davalının işe başlatılmadığını,
boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı, ödenmeyen kıdem
tazminatı, fazla çalişma ücreti ve ödenmeyen 7 günlük ücretli izin alacağı
için icra Takibi başlatıldığını (Büyükçekmece 2. icra Müdürlüğü
2005/5687) davalının sadece işe iade dosyasındaki vekalet ücreti ve
yargılama gideri ile bakiye harcı icra dosyasına yatırdığını, diğer alacak
kalemlerindeki takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın
iptaline %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hüküm
kurulması istenmıştir. Davalı vekili, Davacının işe iade kesinleşme
kararının kendisine tebliğinden itibaren yasanın aradığı 10 günlük sürede
de işverene başvurmadığını,
icra takibinde istenen boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama
tazminatı miktarının fahiş olduğunu, davacının son aylık brüt ücretinin
784,00.-TL. olduğunu,
Davacının icra takibi ile talep ettiği kıdem tazminatı, fazla çalişma
ücreti ve ücretli izin alacağı hakkında 07.10.2003 tarihli ibrarnameyi
verdiğini, herhangi bir fazla çalişma ve izin alacağı bulunmadığının, faiz
işletilmesinin de yasal olmadığını ileri sürerek davanın reddine ve davacı
aleyhine %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar
verilmesini savunmuştur.
Yerel mahkeme “Davacı vekilinin işe iade davası kesinleşme kararını
04.02.2005 tarihinde tebliğ aldığı, 15.02.2005 tarihinde 10 günlük süre
geçtikten sonra davalıya işe iade için noter aracılığı ile başvurduğu
anlaşıldığından, fesih geçerli hale geldiğinden işe iadenin sonuçları olan
taleplerin reddine karar verildiği ve davacı taraf fazla mesai yaptığının
somut delillerle ispatlayamadığından bu talebin de reddine karar verildiği”
gerekçesi ile davanın reddine hüküm kurmuştur.
4857 sayılı iş Kanunu’nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi
kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren 10 iş günü
içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi
halde işverence yapılan fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Aynı
maddenin 1. fıkrasına göre de işveren işe iade için başvuran işçiyi 1 ay
içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az 4. en çok 8 aylık ücret
tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok
4 aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir.
3288 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
işçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. işçinin gerçekte
işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davası sonuçlarından yararlanmak
için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade yönünde başvurusunun
ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde,
işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Bu
durumda işverence yapılan fesih 4857 sayılı iş Kanunu’nun 21/5.
maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu
olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile
boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak,
geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem
tazminatı ödenmelidir. (Yargıtay 9. HD. 14.10.2008 gün 2008/29383 E.
2008/27243 K.)
işe iade yönündeki başvurunun 10 iş günü içinde işverene bildirilmesi
gerekmekle birlikte tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu
olması düşünülemez.
işverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğinin 1 ay içinde
işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat sorunları sebebiyle bildirimin
süresi içinde yapılmaması halinde bundan işveren sorumlu tutulamaz.
işverence yasal süre içinde gönderilmış olsa da işçinin bir aylık işe başlatma
süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde
işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe davet içeren bildirim
anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla 2
günlük süre olarak değerlendirilebilir. işçinin işe iadeyi içeren tebligatı
işyerinden farklı bir yerde alması halinde ise 4857 sayılı iş Kanunu’nun 56.
maddesinin son fıkrasında izinler için ön görülen en çok 4 güne kadar yol
süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla 4
gün içinde işe başlaması beklenmelidir.
işverenin işe davete dair beyanının da ciddi olması gerekir. işverenin işe
başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için
yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlama daveti olarak değerlendirilemez.
işçinin işe iadesi sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması
halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı
tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda is sözleşmesi işverence
feshedilmiş sayılır. Fesih tarihindeki ücrete göre işe başlatmama tazminatı
ödenmelidir.
işe başlatmama tazminatının da fesih tarihindeki ücrete göre
hesaplanması gerekir. işçinin işe başlatılmadığı tarih, işe başlatmama
tazminatının muaccel olduğu andır. Bahsi geçen tazminat yönünden faize
hak kazanmak için kural olarak işverenin temerrüde düşürülmesi gerekir.
Ancak işçinin işe iade başvurusunda işe alınmadığı taktirde işe
Yargıtay Kararları 3289
başlatmama tazminatının ödenmesini talep etmış olması durumunda
işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekmez ve bahsi geçen tazminat
muaccel olduğu anda işverence ödenmelidir.
Boşta geçen süreye ait 4 aya kadar ücret ve diğer hakları ise, feshi
izleyen dönem ücretlerine göre hesaplama yapılmalıdır. Sözü edilen alacak
işçinin işe iade için başvurduğu anda muaccel olur.
Boşta geçen sürenin en çok 4 aylık kısmı içinde gerçekleşen diğer
haklar kavramına, ikramiye, gıda yardımı, yol yardımı, yakacak yardımı ve
servis gibi parasal haklar dahil edilmelidir. Söz konusu hesaplamaların
işçinin belirtilen dönemde işyerinde çalışıyormuş gibi yapılması ve para ile
ölçülebilen tüm değerlerin dikkate alınması gerekir. Bununla birlikte
işçinin ancak çalışması ile ortaya çıkabilecek olan arızi fazla çalişma ücreti,
hafta tatili ile bayram ve genel tatil günlerinde çalışma karşılığı ücret ile
satişa bağlı prim gibi ödemelerin, en çok 4 ay kadar boşta geçen süre içinde
ödenmesi gereken diğer haklar kıvamında değerlendirilmesi mümkün
olmaz.
Boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklar ile işe başlatmama
tazminatı brüt olarak hüküm altına alınmalı ve kesintisiz infaz sırasında
gözetilmelidir.
işe iade davası ile tespit edilen en çok 4 aya kadar boşta geçen süreye
ait ücret ve diğer haklar için de 4857 sayılı iş Kanunu’nun 34 . maddesinde
sözü edilen özel faiz türü uygulanmalıdır. Ancak işe başlatmama tazminatı
niteliği itibarıyla tazminat olmakla uygulanması gereken faiz yasal faiz
olmalıdır.
Somut olayda davacı vekili işe iade dosyasının kesinleştiğine dair kararı
04.02.2005 tarihinde tebellüğ etmıştir. Müvekkilinin işe başlatılması için
ihtarnameyi noterden 15.02.2005 tarihinde göndermıştir. Davacının yasal
10 iş günü içerisinde işe başlatılması konusunda davalıya başvurduğu
kabul edilmelidir. Çünkü Pazar günleri işgününden sayılmaz. Böyle olunca,
mahkemenin yasada 10 iş günü olarak düzenlenen süreyi, 10 gün olarak
algılayarak süresinde işe başlama talebinde bulunulmadığı kabulü isabetli
olmamıştır.
Dosya içinde bulunan bilirkişi raporu, bilgi ve belgeler bir değerlendirmeye
tabi tutularak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekirken
tamamının reddine hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmıştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı
BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
17.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
3290 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010

Forum