YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E: 2010/4-324 K: 2010/343 T: 23.06.2010
Kamu Görevlisinin Kusuru • Kusurlu Eylem Nedeniyle Maddi Ve Manevi Tazminat
(657 SK m.1301; AY m. 129/5)
Özet: Hizmet kusurundan kaynaklanmış
idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemış
davranışlar nedeniyle dava açıldığı, kamu
görevlisi olan davalıların haksız eylemlerine
dayandığı ancak davalıların haksız eylemlerinin
bulunmadığı, kişilerin kamu hukukuna
tabi görevlerle ilgili uğradıkları zararlardan
ötürü bu görevleri yerine getirirken personel
aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava
açılması gerekir. Kurumun genel hükümlerine
göre rücu hakkı vardır
Taraflar arasındaki “Maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı
yapılan yargılama sonunda; Sarıyer 1. Asliye
Hukuk Mahkemesi’nce davanı
n reddine dair verilen 25.12.2007 gün ve 152-456 sayılı kararın incelenmesi
davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.
Hukuk Dairesi’nin
07.04.2009 gün ve 2008/9198-2009/5133 sayılı ilamı ile;
(“…Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ev manevi tazminat istemine
ilişkindir. Yerel mahkemece, husumet yokluğu nedeniyle istem reddedilmış;
karar, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, villasının Boğaziçi imar Müdürlüğü’nde çalışan davalılar
tarafından, hukuka aykırı olarak herhangi bir tebligat yapılmadan, eşyaları
ile birlikte yıktırıldığını ileri sürerek uğradığı zararın ödetilmesi isteminde
bulunmuştur. Yerel mahkemece, 657 Sayılı Yasa’nın 13. ve Anayasa’nın
129. maddeleri gereğince davalı gerçek kişilere dava açılamayacağı, davanın
idare aleyhine açılması gerektiği gerekçesiyle davanın pasif husumet
ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmıştir.
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın
13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlerinin yetkilerini
kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zarardan doğan tazminat
davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve
koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. idare aleyhine böyle bir
davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve
Yargıtay Kararları 3195
eylem niteliğini yitirmemış davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin,
özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasadaki bu güvenceden
yararlanma olanağı bulunmamaktadır. Dava dilekçesindeki açıklamalara
göre davacı, davalı gerçek kişilerin kişisel kusurlarına dayandığına göre
mahkemece işin esasının incelenmesi, davalıların kişisel kusuru bulunup
bulunmadığının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Yazılı şekilde davanın husumet yönünden reddedilmış olması bozmayı
gerektirmıştir…) Gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,
yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmıştir.
Temyiz eden: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde
temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle
HUMK ve 2494 Sayılı Yasa ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince
duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan
sonra gereği görüşüldü:
Dava, haksız fiil davasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine
ilişkindir.
Davacı yan, maliki olduğu villanın davalıların sorumluluğu altındaki
kurumların ilgilileri tarafından yıkımdan evvel yakın bir zamanda tebligat
yapılmadan, zorla dıfları çıkarılarak, içinde eşyalar olduğu halde usulsüz
olarak yıkıldığını ileri sürüp maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, Anayasa’nın 129. maddesine göre memurlar ve diğer
kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan
tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun
gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak idare aleyhine açabileceği,
davalıların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi oldukları ve olay
tarihinde görevli bulundukları, bu nedenle davanın idare aleyhine açılması
gerektiği gerekçesi ile pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine
karar verilmıştir.
Davacı yanın temyizi üzerine, Özel Daire Anayasa’nın 129/5. maddesi
ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince
memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu
eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davalarının
kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve Yasada gösterilen biçim ve koşullara
uygun olarak idare aleyhine dava açılabilmesinin, hizmet kusurundan
kaynaklanan, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemış davranışlar ile sınırlı
olduğunu, kamu görevlisinin, özellikle salt kişisel kusuruyla gerçekleştir-
3196 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
diği haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasadaki bu güvenceden yararlanma
olanağının bulunmadığını dava dilekçesindeki açıklamalara göre davacı,
davalı gerçek kişilerin kişisel kusurlarına dayandığına göre mahkemece işin
esasının incelenmesi, davalıların kişisel kusuru bulunup bulunmadığının
araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle
hüküm bozulmuştur.
Yerel Mahkeme direnme kararında; eldeki davada, hizmet kusurundan
kaynaklanmış idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemış davranışlar
nedeniyle davalılar aleyhine dava açıldığı, kamu görevlisi olan davalıların
haksız eylemlerinin bulunmadığı, davacının dava dilekçesinde davalı gerçek
kişilerin kişisel kusurlarına dayanmış ise de, olayda davalı gerçek kişilerin
kişisel kusurlarının söz konusu olmadığı, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun 13. maddesine göre kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle
ilgili uğradıkları zarardan ötürü bu görevleri yerine getirirken personel
aleyhine değil ilgili kurum aleyhine dava açacakları, kurumun genel
hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkının bulunduğu, bu olay
nedeniyle davacı istanbul Büyükşehir Belediyesi aleyhine idare mahkemesinde
dava açıldığı, davalıların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi
oldukları ve olay tarihinde görevli bulundukları anlaşıldığından ancak idare
aleyhine dava açılabileceği, dosya içeriğinden yıkım konusunda usulüne
uygun olarak karar alındığı, kararın davalıya tebliğ edildiği, Boğaziçi imar
Müdürlüğü’nde çalışan davalılar tarafından hukuka uygun olarak villanın
yıktırıldığı ve davalıların kişisel kusurlarının bulunmadığının anlaşıldığı,
bozma ilamında belirtildiği gibi davalıların kişisel kusurlarının bulunup
bulunmadığının tekrar araştırılmasının davayı uzatmaktan ve fazla gidere
neden olmaktan başka bir işe yaramayacağı gerekçesiyle davanın reddine
karar vermıştir. Mahkemece verilen bu son hüküm direnme niteliğinde
olmayıp bozma ilamını irdeleyen bir gerekçe içeren yeni bir hüküm
niteliğindedir.
Buna göre; ilk karar, bozma ve direnme kararlarının kapsamına göre,
mahkemece direnme olarak adlandırılan karar, yeni bir hüküm niteliğinde
olmakla temyiz inceleme görevi
Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye
aittir.
Yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel
Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yeni hükme yönelik
temyiz itirazlarının incelenmesi için 4.
Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
23.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verilmıştir.
Yargıtay Kararları 3197