Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
İnternet Bankacılığı - Müterafik Kusur
Ekleyen: Mehtap Deniz | Tarih: 15-10-2010 | Kategori: İçtihat | Okunma : 1859 | Not:
Mehtap Deniz




Profil >
T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/9462

Karar: 2010/480

Karar Tarihi: 18.01.2010

BANKACILIK İŞLEMİNDEN KAYNAKLANDIĞI İDDİA OLUNAN ALACAK İSTEMİ - KONUNUN TEKNİK BİLGİ GEREKTİRMESİ - İNTERNET BANKACILIĞI ŞİFRELERİNİN KÖTÜNİYETLİ ÜÇÜNCÜ KİŞİLER ELİNE GEÇMESİNDE DAVACININ DA KUSURUNUN BULUNMASI


ÖZET: Mahkemece konunun teknik bilgi gerektirdiği kabul edilerek bilirkişi incelemesine gidildiğine ve alınan raporda davacının internet bankacılığı şifrelerinin kötüniyetli üçüncü kişiler eline geçmesinde davacının da kusurunun bulunduğu yönünde görüş belirtildiğine göre, gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle olayda davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

(1086 S. K. m. 275, 283, 284, 286)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Tuzla Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 28.02./2008 tarih ve 2007/217-2008/84 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Numan Acar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı bankadaki hesabından iradesi dışında internet bankacılığı aracılığıyla dava dışı 3. kişi hesabına havale yapıldığını ve zarardan bankanın sorumlu olduğunu ileri sürerek, 4.801,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, zararın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı bankanın internet bankacılığı için gerekli güvenlik önlemlerini yeterli düzeyde almayarak objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmediğinden oluşan zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, bankacılık işleminden kaynaklandığı iddia olunan alacak istemine ilişkin olup, davacı taraf davalı banka nezdinde bulunan mevduat hesabındaki paranın dava dışı kişilerce internet bankacılığı yoluyla çekildiğini ileri sürmüş, davalı ise şifrelerin davacının kusuruyla 3. kişiler eline geçtiğini savunmuştur.

HUMK. nun 275. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği durumlarda bilirkişilerin oy ve görüşünün alınması gerekir.

Somut olayda mahkemece de, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde hakim tarafından bilinemeyen özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir halin varlığı kabul edilerek HUMK. nun 275. maddesine uygun olarak uzman bilirkişiden rapor alınmış, daha sonra bu rapora itibar edilmeyerek farklı karar verilmiştir.

Oysa HUMK. nun 286. maddesinde belirtilen bilirkişinin rey ve mütalaasının hakimi bağlamayacağı hükmü, hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği, bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor (HUMK 283.md.) alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği (HUMK 284.md.) şeklinde anlaşılmalıdır. Yoksa hakimin bir kez bilirkişiye gittikten sonra bundan dönerek uyuşmazlığın çözümünün hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenebileceği kabul edilemez. Kaldı ki, somut olayda eylemin bilişim yoluyla işlenmesi de bilirkişinin rey ve mütalaasına başvurulmasını zorunlu kılar niteliktedir. Dairemizin yerleşen içtihatları da bu yöndedir (2008/6659 E, 2009/11319 K). Bu durumda, mahkemece konunun teknik bilgi gerektirdiği kabul edilerek bilirkişi incelemesine gidildiğine ve alınan raporda davacının internet bankacılığı şifrelerinin kötüniyetli üçüncü kişiler eline geçmesinde davacının da kusurunun bulunduğu yönünde görüş belirtildiğine göre, gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle olayda davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Forum