Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Kazı Çalışması Sırasında Şebeke Hattına Zarar Verilmesi - Tazminat Miktarının Tespiti - Gerçek Zarar İlkesi
Ekleyen: Mehtap Deniz | Tarih: 22-09-2010 | Kategori: İçtihat | Okunma : 1853 | Not:
Mehtap Deniz




Profil >
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/1831
K. 2010/4154
T. 29.6.2010
• KAZI ÇALIŞMASI SIRASINDA ASKİ ŞEBEKE HATTINA ZARAR VERİLMESİ
( Davacının ASKİ Tarifeler Yönetmeliği Uyarınca Zarar Miktarına %50 Ekleme Yaparak Talepte Bulunduğu - Davalı Aski Abonesi Olmadığından Bu Yönetmeliğin Uygulanamayacağı )
• TAZMİNAT MİKTARININ TESPİTİ ( Kazı Çalışması Sırasında Davacı Aski'nin Hattına Zarar Verildiği/ Davacının ASKİ Tarifeler Yönetmeliği Uyarınca Zarar Talebinde Bulunduğu - Davalı Aski Abonesi Olmadığından Bu Yönetmeliğin Uygulanamayacağı/Zararın B.K. Kapsamında Tespit Edileceği )
• GERÇEK ZARAR İLKESİ ( Kazı Çalışması Sırasında Davacı Aski'nin Hattına Zarar Verildiği/Davacının ASKİ Tarifeler Yönetmeliği Uyarınca Zarar Talebinde Bulunduğu - Davalı Aski Abonesi Olmadığından Bu Yönetmeliğin Uygulanamayacağı/Zararın B.K. ve Gerçek Zarar İlkesi Kapsamında Tespit Edileceği )
• ASKİ TARİFELER YÖNETMELİĞİ ( Kazı Çalışması Sırasında Davacı Aski'nin Hattına Zarar Verildiği/Davacının ASKİ Tarifeler Yönetmeliği Uyarınca Zarar Talebinde Bulunduğu - Davalı Aski Abonesi Olmadığından Bu Yönetmeliğin Uygulanamayacağı )
818/m. 42
ASKİ Tarifeler Yönetmeliği'nin 67 

ÖZET : Dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı tarafından yapılan kazı çalışmaları sırasında müvekkiline ait su şebeke hattına hasar verildiğini öne sürmüş, iddia ettiği zarar miktarına ilişkin kalemlere ASKİ Tarifeler Yönetmeliği uyarınca %50 ilave yaparak istemde bulunmuştur. Anılan Yönetmelik hükmü ASKİ ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunan kişilerin ASKİ tesislerine yönelik haksız eylemleri sebebi ile tazminat hesaplanmasına ilişkindir. Oysa davalı ASKİ abonesi olmadığından hükmedilecek tazminatın anılan yönetmelik hükmüne göre belirlenmesi mümkün değildir. Zararın Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde gerçek zarar ilkesi doğrultusunda belirlenmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı Sigma A.Ş. tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine ve özellikle iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden bilgilerine başvurulan ve hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunun niteliği, içeriği ve dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre davalı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, hükmedilen tazminatın belirlenmesi yönünden yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi, varılan sonuç da yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup, Borçlar Kanununun 42. maddesi hükmüne göre zararın kanıtlanması davacı tarafa, hükmedilecek tazminatın miktarının belirlenmesi ise hakime aittir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Zarar görenin zararı giderebilmek için kendi çalıştırdığı işçilerine ve araç sürücülerine ödediği ücretler ile araç yakıt giderleri genel idare giderleri olup, haksız fiil meydana gelmese dahi ödenmesi gereken giderlerdir. Bunların zarar ile ilgisi bulunmamaktadır. Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça haksız fiil meydana gelmeseydi dahi yapılacak bu nitelikteki giderler zarar kapsamına dâhil edilemez. Somut olaya gelince; davacı vekili, davalı tarafından yapılan kazı çalışmaları sırasında müvekkiline ait su şebeke hattına hasar verildiğini öne sürmüş, iddia ettiği zarar miktarına ilişkin kalemlere ASKİ Tarifeler Yönetmeliği'nin 67. maddesi hükmü uyarınca %50 ilave yaparak istemde bulunmuştur. Dosya içeriğinden alacak olarak istenilen bedelin bir bölümünün davacının kendi çalıştırdığı işçilere ve araç sürücülerine ödediği ücretler ile araçların yakıt giderlerine, bir başka deyişle genel idare giderlerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi raporunda az yukarıda açıklanan hukuksal olgular gözardı edilerek, zarar kalemleri sıralanırken genel idare giderlerine yer verilerek hesaplamaya dahil edilmiş, davacı tarafın alacağı sunulan yönetmelik hükmü de dikkate alınarak %50 artırımlı olarak hesaplanmış, mahkemece de benimsenen bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Sözü edilen yönetmeliğin 67. maddesi hükmünde “Su ve kanalizasyon tesislerine, bilerek veya bilmeyerek çeşitli nedenlerle zarar verenler hakkında Devlet malına suç işleyenlere ilişkin hükümler uygulanmakla beraber, zararın giderilmesi için yapılan harcamalar %50 fazlasıyla kendilerinden tahsil edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan Yönetmelik hükmü ASKİ ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunan gerçek ya da tüzel kişilerin ASKİ tesislerine yönelik haksız eylemleri sebebi ile tazminat hesaplanmasına ilişkindir ve sözleşme ilişkisinin sonucu olarak ASKİ abonesi olan kişileri bağlayacağı kuşkusuzdur. Oysa davalı ASKİ abonesi olmadığından hükmedilecek tazminatın anılan yönetmelik hükmüne göre belirlenmesi mümkün değildir. Zarar kapsamının az yukarıda açıklanan Borçlar Kanunu'nun 42. maddesi hükmüne ve gerçek zarar ilkesine göre belirlenmesi gerekir. Gerçek zarar ilkesi zarar görenin malvarlığını haksız fiilin meydana gelmesinden önceki duruma getirmeyi amaçladığından yönetmelik hükmüne göre yapılacak hesap anılan ilkeye ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına da aykırı olacağından kabul edilemez. Davacı kurumun onarım giderleri belgelerinde belirtilen miktarlar doğru kabul edilerek, eksik araştırma ve soruşturma ile gerçek zarar ilkesine aykırı düşen bilirkişi raporuna değer verilerek hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, hasarın giderilmesi için özel olarak işçi tutup çalıştırma veya harcama yapma söz konusu ise bunların kanıtlanması için davacı tarafın delilleri sorulup saptanmalı, bu konudaki gösterilecek deliller toplanmalı, özel olarak işçi tutup çalıştırıldığının ve harcama yapıldığının kanıtlanması halinde gerekirse bu yönden de zararın hesaplanması için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmalı, Tarifeler Yönetmeliğinde belirtilen %50 artırılarak tahsile ilişkin hükmün haksız fiilden kaynaklanan hasar tazminatı davalarında uygulanamayacağı hususu bilirkişiye hatırlatılmalı, davacı tarafın isteyebileceği gerçek zarar miktarı duraksamasız belirlendikten sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmelidir.

SONUÇ : Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin ödenen 207,40 TL harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, 29.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. Bu karar, kullanıcılarımızdan Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi Sayın Şükrü BOZER tarafından gönderilmiştir.

Forum