Kanunların Geriye Yürümesi • Rücu Davaları • 5510 Sayılı Yasanın Zaman Olarak Uygulanacağı Sürenin Başlangıcı
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 15-09-2010 | Kategori:
İçtihat | Okunma : 4166 | Not:
Av.tayfun Eyilik
Hakkımdaki bilgilere
http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz
Profil >
YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ
E: 2008/18049 K: 2008/13519 T: 28.10.2008
Kanunların Geriye Yürümesi • Rücu Davaları • 5510 Sayılı Yasanın Zaman Olarak Uygulanacağı Sürenin Başlangıcı
Özet: Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazasından dolayı işverene karşı açı-lacak olan rücu davalarında; 1.10.2008 tarihinde meydana gelen iş kazalarında 5510 Sayılı Yasa hükümleri uygulanabilecektir. 1.10.2008 tarihinden önce meydana gelen iş kazalarına ilişkin rücu davalarında,
23.11.2006 tarihli Anayasa Mahkemesi Kararı doğrultusunda hüküm kurulacaktır.
Davacı, iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalı ya bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekillde isteği kısmen hüküm altına almı ştır.
Hükmün, tarafar
avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü
ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Sigorta müfettişi tarafından yapılan incelemeye ilişkin rapor ekindeki dilekçe ile hizmet sözleşmesi içeriğinde, davalı şirket adresi olarak "B... Mah., 0... A... Cad., No: 9 Yazıbaşı-Torbalı" bilgisine yer verilip, sigorta müfettişi tarafından yapılan kayıt incelemesi de bu adreste gerçekleşti-ği halde; dava dilekçesi ve kararın bu adrese tebliği için herhangi bir işlem yapılmaksızın, ticaret sicilindeki adrese Tebligat Kanunu'nun 35. madde- si uyarınca tebliğle yetinilip, davalıya kanıtlarını sunma olanağı tanınmayıp, savunma hakkı kısıtlanarak yargılamanın sürdürülmüş olması,
2- Dava; iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 Sayılı Yasa'nın 26. Maddesindeki haleŞyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi'nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 23.11.2006 gün ve E: 2003/10, K: 2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki "...sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden
isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere..." bölümünün Anayasa'ya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsı z basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, ilk peşin değerli gelirler
ile harcama ve ödemelerin; tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı kısmına hükmedilmesi gerekirken, gerçek zarar tavan değeri gözetilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bu kapsamda, 5510 Sayılı Yasa'nın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, "İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu
Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin Başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sı-
nırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir." düzenlemesi üzerinde durma gereği de bulunmaktadır.
"Kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatı- mızda genel bir hüküm yoktur. Ancak, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta, kanun koyucunun keyŞ hareketlerine engel olmak için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, gerek Özel
Hukuk ve gerekse Kamu Hukuku alanında, kural olarak her
Kanun, ancak yürürlüğ e girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere
uygulanır; tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz.
Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen
kanunlar da, ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge,
Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2000, sn: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gö- zübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73), (HGK 13.10.2004 T., 2004/10-528 E., 2004/533 K.)
5510 Sayılı Yasa'nın 21. maddesiyle yeniden getirilen "sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı tazmin hükmünün, 5510 Sayılı Yasa'nın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazaları ndan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına
olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gibi, rücuan tazmine ilişkin işbu düzenlemenin; yasanın yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önce meydana gelen olay ve ilişkilere uygulanmasını gerektirir yukarıda sıralanan istisnai durumlar kapsamında değerlendirilemeyeceği hukuksal gerçeği de bozma üzerine yürütülecek yargılama sürecinde gözönünde bulundurulmalıdır. O halde, tarafarın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 28.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.