Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
İş H ukuku • İş Şartı • İşçi Lehine Oluşan Kazanılmış Hak Kavramı • Mahkemece Yapılacak İş • Tis’in Ard Etkisi*
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 20-07-2010 | Kategori: İçtihat | Okunma : 2203 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
YARGITAY H UKUK GENEL KURULU
E: 2008/9-289 K: 2008/297 T: 02.04.2008
İş H ukuku • İş Şartı  • İşçi Lehine Oluşan Kazanılmış Hak Kavramı • Mahkemece Yapılacak İş • Tis’in Ard Etkisi*
(4857 SY m. 22)
Özet: İşyerinde düzenli olarak tekrarlanmakla
oluşan ve herhangi bir kobula bağlı
bulunmayan işyeri uygulamaları, işçi lehine
oluşan “iş şartına” dönüşürler. Bu durumda
işçi aleyhine değiştirilmesi mümkün olmayan
bir “iş şartı” ortaya çıkar. Bu konuda ileri sürülen
iddianın mahkemece araştırılması ve
elde edilecek sonuca göre hüküm kurulması
gerekir.
Tarafar arasındaki "İşçilik Alacağı" davasından dolayı yapılan yargı
lama sonunda; Ankara 9. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne
dair verilen 28.02.2006 gün ve 1359-46 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. H ukuk Dairesinin 8.5.2007
gün ve 9788-14622 sayılı ilamı ile,
(...1-Davalı davacının fazla çalışma ücretlerini aldığını ve ibraname
verdiğini savunmuştur. Davalı tarafça ibraz edilen ve imzası inkar edilmeyen
ibranamede fazla çalışma ücreti alacaklarının alındığı belirtilmiştir.
Buna rağmen fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınması hatalı
dır.
2-İşyerinde 01.07.1995 - 30.06.1996 tarihleri arasında yürürlükte kalan
TİS'de kıdem tazminatının 45 gün üzerinden hesaplanacağı kararlaştı-
rılmiş, bu tarihten sonra akdin feshi tarihine kadar yeni bir TİS imzalanmamı
ştır.
Davacı TİS'e taraf işçi sendikasına üye olmayıp başka bir sendikaya
mensuptur. TİS'in sona erdiği 30.06.1996 tarihinde davacı taraf işçi sendikası
nın üyesi olmadığı gibi, TİS'ten de yararlanmamaktadır. Bu nedenle
TİS'in davacı yönünden hizmet akdi olarak devam ettiğinin kabul edilmesi
mümkün değildir. Davacının kıdem tazminatının işveren tarafından 30 gün
üzerinden hesaplanıp ödenmesi doğrudur. Bu sebeple mahkemenin 45 gün
üzerinden yapılan hesaplamaya değer vererek fark kıdem tazminatını hüküm
altına alması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozu-
416 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 83 • Sayı: 1 • Yıl 2009
___________________________________________________
(*) Gönderen: Ali GÜNEREN, Yargıtay 21. H ukuk Dairesi Başkanı
larak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda,
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
H UKUK GENEL KURULU KARARI
H ukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde
temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğ
i görüşüldü:
Dava, bir kısım işçilik hak ve alacaklarına ilişkin olup, Yerel Mahkemece,
Özel Dairenin (2) numaralı bentte yazılı bozma nedenine karşı direnilmektedir.
Toplu iş sözleşmeleri bir yıldan kısa ve üç yıldan uzun süreli olamaz.
TİS'in süresi sözleşmenin imzalanmasından sonra tarafarca uzatılamaz
ve sözleşme süresinden önce sona erdirilemez (2822 sayılı TİSGLK m 7/1).
Ancak, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu m.6/son
uyarınca; "Her ne sebeple olursa olsun sona eren toplu iş sözleşmesinin
hizmet akdine ilişkin hükümleri yenisi yürürlüğe girinceye kadar hizmet
akdi hükmü olarak devam eder". TİS'in sona ermesinden sonra, kapsamı-
na giren işyerlerinde çalışan işçiler için TİS'in iş sözleşmesini ilgilendiren
hükümlerinin, yenisi yürürlüğe girene kadar devam edeceğine ilişkin kural,
toplu iş sözleşmesinin "ard etkisi" olarak ifade edilir.
TİS hükümlerinden yararlanamayanlar yönünden ise; toplu iş sözleşmesinin
ard etkisinin işyeri uygulaması haline dönüşüp dönüşmediğinin
belirlenmesi önem taşımaktadır.
Kanu n ya da iş sözleşmesinde düzenlenmemesine, bu yönde yasal ve
akdi bir zorunluluk bulunmamasına karşın, işçi ile işveren arasındaki
h ukuki ilişkiye yön veren, varlığını somut uygulamalar şeklinde gösteren
eylemli durum "işyeri uygulamaları"nı oluşturur.
İşyerinde düzenli olarak tekrarlanmakla oluşan, her hangi bir kobula
bağlı bulunmayan işyeri uygulamaları, işçilerin zımni kabulleriyle bir
iş sözleşmesi hükmü, diğer bir ifadeyle, iş şartı (çalışma kobulu) haline
dönüşürler; bir iş sözleşmesi eki olarak bağlayıcı nitelik kazanırlar. İşçi
için belirli özellikteki bir işyeri uygulaması, sübjektif hak oluşturur.
Bir uygulamanın işyeri uygulaması olarak kabulü için, tekrarlanagelen,
hesaplanabilir, genel nitelikte olması ve buna uyulmasının h ukuksal
zorunluluk olduğu yönünde genel inancın doğmuş olması gerekir. Bu bakı
mdan işyeri uygulamaları, işvereni belirli bir yükümlülük altına sokan,
objektif mahiyette hükümler olarak değerlendirilmesi doğru olacaktır.
İşyeri uygulaması ile oluşan "iş şartı", işverence, işçi aleyhine olarak
değiştirilemez. 4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesi uyarınca, çalışma
kobullarında yapılacak bir değişiklik ancak tarafarın anlaşmalarıyla gerçekleşebilir.
Yargıtay Kararları 417
13.12.1995 tarihinde imzalanan, 01.07.1995 tarihinden itibaren bir
yıl süreli olarak yürürlükte bulunan üçüncü dönem Toplu İş Sözleşmesinin
5. maddesinde; Toplu İş Sözleşmesinden, taraf işçi sendikasının üyelerinin
yararlanacağı, 7. maddesinde; hizmet akdinde düzenlenmeyen
hususlarda Toplu İş Sözleşmesindeki hükümlerinin uygulanacağı, her ne
sebeple olursa olsun sona eren Toplu İş Sözleşmesinin hizmet akdine ilişkin
hükümlerinin, yenisi yürürlüğe girinceye kadar hizmet akdi hükmü
olarak devam edeceği, 31. maddesinde; işçilerin hizmet akitlerinin, İş Yasası
ndaki kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren hallerden herhangi biri
yoluyla feshi halinde, işçiye her hizmet yılı için 45 günlük ücret tutarı
nda kıdem tazminatı ödeneceği ifade edilmekte olup, yeni bir toplu iş
sözleşmesi yapılmadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmamaktadır.
TİS sona ermeden taraf işçi sendikasından istifa etmiş olan davacı,
TİS'in sona erdiği 30.06.1996 yılından itibaren işyerinde kıdem tazminatları
nın 45 gün üzerinden hesaplanarak ödendiğini iddia etmektedir. Bilirkişi
raporunda da bu yönde değerlendirme yapılarak, örnek işçi isimlerine
yer verilmiştir.
Bu durumda mahkemece, kıdem tazminatının 45 gün üzerinden hesaplanarak
ödendiğine yönelik, iş şartı niteliğine dönüşmüş bir işyeri uygulaması
bulunup bulunmadığı hususunun, işyeri kayıtları ve bu yöndeki
diğer bilgi ve belgeler yardımıyla araştırılarak varılacak sonuca göre
karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykı
rıdır. Direnme kararı belirtilen nedenlerle bozulmalıdır.
Bu görüş Yargıtay H ukuk Genel Kurulu'nun 26.3.2008 gün ve
2008/9-275 Esas, 2008/282 Karar; 26.3.2008 gün ve 2008/9-276 Esas,
2008/283 Karar sayılı ilamlarında da aynen benimsenmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararı
nın yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’un 429. Maddesi
gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine
02.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
418 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 83 • Sayı: 1 • Yıl 2009

Forum