Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2007/18315 E., 2008/448 K.
İçtihat özeti: TCK’nın 53/1-c bendindeki "velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun" sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmelidir.
İçtihat :
Uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sanık Süleyman ile uyuşturucu madde ticareti yapmak ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçlarından sanık Murat hakkında TARSUS Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonunda, 12.06.2007 tarih ve 2007/89 esas, 2007/178 karar sayı ile mahkûmiyet kararı verildiği; hükümlerin sanıkların müdafileri tarafından süresi içinde temyiz edildiği; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca onama ve bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 25.10.2007 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı.Dosya incelendi:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-Sanık Süleyman Suat hakkında kurulan hükme ilişkin incelemede:
Hatay Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakkında dava açıldığı anlaşılan Ali hakkındaki davanın derdest ise bu dava ile birleştirilmesi, sonuçlanmış ise sonucuna göre sanık hakkında 192/3. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediği tartışılmadan bu madde uyarınca indirim yapılması, karşı temyiz olmadığından bozma sebebi sayılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak:
TCK’nın 53. maddesinin (3) fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki ” velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Yasaya aykırı olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün çıkarılarak yerine “Sanık hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B-Sanık Murat hakkında kurulan hükümlere ilişkin incelemede:
Uyuşturucu madde ticareti yapmak suçuna ilişkin olarak, Hatay Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakkında dava açıldığı anlaşılan Ali hakkındaki davanın derdest ise bu dava ile birleştirilmesi, sonuçlanmış ise sonucuna göre sanık hakkında 192/3. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediği tartışılmadan; uyuşturucu madde kullanmak suçu ile ilgili olarak ise, sanığın esrar maddesini satın aldığını söylediği Veysel isimli kişinin yakalanıp yakalanmadığı, hakkında dava açılıp açılmadığı, dava açılmış ise sonuçlanıp sonuçlanmadığı araştırılmadan adı geçen hakkında hazırlık soruşturması yürütüldüğü ve yetkisizlik kararı verildiği gerekçesiyle, TCK’nın 192/3. maddesi gereğince sanığın cezalarından indirim yapılması, karşı temyiz olmadığından bozma sebebi sayılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafiinin diğer temyiz itirazlarının reddine ancak;
1-Her iki suçla ilgil olarak; tekerrür hükümlerinin uygulanmasına esas alınan Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 23.12.2002 gün ve 2002/1678-1470 sayılı ilamının, 765 sayılı TCK’nın 456/4, 457/1. maddeleri uyarınca 189.820.000.TL (189.00 YTL) adli para cezasına ilişkin ceza kararnamesi olup, bu kararnamenin 24.01.2003 tarihinde kesinleştiği ve 15.07.2006 tarihinde de infaz edildiği anlaşılmış ise de; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.06.2003 gün ve 4-184/186 sayılı kararında da açıklandığı üzere, ceza kararnamesi ile tayin olunan cezaların, tekerrür hükümlerinin uygulanmasında esas alınamayacağı gözetilmeden, sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,
2-Uyuşturucu madde ticareti yapmak suçu ile ilgili olarak; TCK’nın 53. maddesinin (3) fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki ” velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
3- Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçu ile ilgili olarak; hükümden önce 19.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürülüğa giren 5560 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde; uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında;
a) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmamış ise, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra uyarınca sadece denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesi,
b) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış ise, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği gibi, altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği,
c) Sadece ikinci fıkranın uygulandığı durumlarda, tedavinin ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması halinde davanın düşmesine karar verilmesi, aksi halde birinci fıkra uyarınca ceza tayin edilmesi
Öngörülmüş olduğundan; uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında, belirtilen iki seçenekten biri uygulanırken nedenleri tartışılıp gerekçesi gösterilmeden, hapis cezası ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin birlikte uygulanması,
4-Kabule göre; kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunda da TCK’nın 53. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin istem gibi BOZULMASINA, 16.01.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.