Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Kefalet
Ekleyen: Av.dilek Kuzulu Yüksel | Tarih: 2-10-2005 | Kategori: İçtihat | Okunma : 3790 | Not:
Av.dilek Kuzulu Yüksel




Profil >
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi    Esas : 2000/10864        Karar : 2000/11738   Tarih : 18.12.2000
 
Dava dilekçesinde itirazın iptali ile takibin devamına + %40 icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
 
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
 
Davacı banka, davalı (kefiller) hakkında başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiş, davalılar sorumlu bulundukları kefalet limiti miktarını icra dosyasına yatırdıklarını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlar, mahkemece davalıların taahhüt ettikleri borcu ödediklerini belirterek davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
 
Davalılar 09/05/1994 tarihli tarımsal kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamışlar, davacı bankanın 15/01/1999 tarihli ihtarnamesine karşın kefil bulundukları meblağı ayrı ayrı olarak 13/10/1999 tarihinde ödedikleri uyuşmazlık konusu değildir.
 
Taahhütnamedeki (müşterek borçlu ve müteselsil kefil) sözcüklerine rağmen krediyi alan başkası olduğundan ötürü, davalıların sadece (müteselsil kefil) olduklarını kabul etmek gerekir. BK.nun 484 ve 490. maddeleri hükümlerine göre Kefil, borcun aslı ve borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçlarından ancak kefalet limiti dahilinde sorumludur. Kefilin kefalet limitini aşan meblağla sorumlu tutulabilmesi ancak kendi temerrüdünden kaynaklanan borçlar için olanaklıdır. Davalıların kefil olduğu kredi açma sözleşmesinin limiti (30.000.000) lira olduğundan dolayı asıl borçtan herbiri (30.000.000) lirayı aşan kısmından sorumlu tutulamazlar.
 
Bundan ayrı olarak, kendisine ödeme ihtarnamesi gönderilen davalıların bu suretle temerrüde düştüğü tarihten icra takibi tarihine kadar geçen süre zarfında işleyen gecikme faiziyle de sorumlu tutulması yukarıda açıklanan ilkenin bir gereğidir.
 
Şu halde davalıların temerrüde düştüğü tarih saptanarak bu tarihten icra takibinin yapıldığı tarihe kadar geçen süreye ilişkin gecikme faizi tutarı bilirkişiye hesaplattırılarak davanın bu miktar için kabul ve fazlası için reddedilmek gerekirken bu hususlar dikkate alınmaksızın davanın tümden reddedilmesi doğru görülmemiştir.
 
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18/12/2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Esas : 2000/11830  Karar : 2001/827     Tarih 31.01.2001 
 
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
 
Davacı, davalının kredili satış sözleşmesinde asıl borçlunun müşterek ve müteselsil kefili olduğunu, borcun ödenmemesi sebebiyle sözleşme gereği asıl borç faiz ve gecikme tazminatının tahsili için yaptığı icra takibine davalının haksız olarak kısmen itiraz ettiğini belirterek, haksız itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
 
Davalı ise baskı altında kredi sözleşmesini imzaladığını kefaletinin 25.000.000 ile sınırlı olduğunu, limit bölümünün sonradan doldurulduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
 
Mahkemece davanın kısmen kabulüne takibin toplam 438.061.400 TL. üzerinden %10 faiz ile devamına alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
 
Davacı, dava dışı müşterisi ile aralarındaki sözleşmeye istinaden yapılan alışveriş sonucu doğan borcun ödenmediğinden bahisle dava dışı borçlu ve kefil olan davalı aleyhine yaptığı icra takibine vaki itiraz üzerine kefil olan davalının itirazının iptalini istemiştir. Dosyaya ibraz edilen tarihsiz kefalet sözleşmesinde, kefil olan davalının kefil olduğu miktar belirtilmediği gibi, sözleşmede kredi limiti olarak gösterilen kısımda kredi limitinin miktarı belirtilmemiştir. Bu durumda BK. 484. maddesi gereği, kefilin mesul alacağı miktar belirtilmediğinden davalının kefaleti geçersizdir. Bu hususun gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
 
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 31.1.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Forum