Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Sözleşmede İrade Sakatlığı
Ekleyen: Av. Esin Kılıç Şehirlioğlu | Tarih: 5-02-2007 | Kategori: İçtihat | Okunma : 3803 | Not:
Av. Esin Kılıç Şehirlioğlu

vs


Profil >
    

Davacı, dava konusu 1978 parseldeki evin vasisi bulunduğu Hasbi G.'a ait iken uzaktan akrabası konumundaki davalıların hile ve desiseler kullanarak taşınmazı üzerlerine geçirdiklerini, ayrıca Hasbi G.'ın hukuki ehliyetinin de olmadığını ileri sürerek tapu iptali-tescil istemiştir.

Davalılar, ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçeleri ile davada zamanaşımının dolduğunu, davanın haksız ve yersiz bulunduğunu, iyiniyetli olunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, Hasbi G.'ın akit tarihinde hukuki ehliyetinin bulunduğunun Adli Tıp raporu ile saptandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

 T.C. YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 2003/7613 K. 2003/8385 T. 9.7.2003

Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi Murat Akater'in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerinden kaynaklanan tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davacının hukuki ehliyetinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, özellikle Adli tıp raporu kapsamından davacının temlik tarihi olan 8.9.1998 tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğu saptandığına göre ehliyetsizlik yönünden davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

Ne var ki, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada ehliyetsizlik yanında hile hukuksal nedenine de dayanıldığı açıktır. Ancak, mahkemece bu iddia bakımından bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı gibi hükümde de bu konuya yer verilmemiştir.

Bilindiği üzere; Hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B. K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili ( makable Şamil ) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeleri kapsar biçimde taraf delillerinin toplanması, soruşturmanın tamamlanması ve hile yönünden de bir hüküm kurulması gerekirken bu hususun değerlendirme ve hüküm kapsamına alınmaması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir;

SONUÇ : Temyiz itirazının kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.7.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Forum