Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Yazılı Emir Yoluna gidilememesi-vekille takip edilen işler
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 16-03-2007 | Kategori: İçtihat | Okunma : 8200 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
    YARGITAY CEZA GENEL KURULU

E. 2004/6-133 K. 2004/160 T. 6.7.2004

• YAZILI EMİR YOLUNA GİDİLEMEMESİ ( Kesinleşmemiş Kararlara Karşı - Vekille Takip Edilen Davada Kararın Vekile Değil Asile Tebliğ Edilmiş Olması Nedeniyle Kesinleşmemiş Olması )

• KESİNLEŞMEMİŞ YARGI KARARLARI ( Yazılı Emir Yoluna Gidilemeyeceği - Vekille Takip Edilen Davada Kararın Vekil Yerine Asile Tebliğ Edilmesi Nedeniyle Kesinleşmemiş Olması )

• VEKİLLE TAKİP EDİLEN İŞLERDE TEBLİGATIN VEKİLE YAPILMASI MECBURİYETİ ( Asile Yapılan Tebligatın Geçersiz Olması ve Kararın Kesinleşmemesi - Kesinleşmemiş Karara Karşı Yazılı Emir Yoluna Başvurulamaması )

• HÜKMÜN KESİNLEŞMEMESİ NEDENİYLE YAZILI EMİR YOLUNA BAŞVURULAMAMASI ( Vekille Takip Edilen Davada Gıyapta Verilen Mahkumiyet Kararının Vekile Tebliğ Edilmesi Mecburiyeti - Asile Tebligatın Geçersiz Olması )

• HIRSIZLIK SUÇU ( Sanığın ve Müdafiinin Gıyabında Verilen Mahkumiyet Kararının Vekile Tebliğ Edilmesi Mecburiyeti - Asile Yapılan Tebligatın Geçersiz Olması/Kesinleşmemiş Karardan Dolayı Yazılı Emir Yoluna Başvurulamayacağı )

1412/m.343

7201/m.11

ÖZET : Yazılı emir, Yargıtay denetiminden geçmeden kesinleşen kararların, Yargıtay'ca denetlenmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. Hırsızlık suçundan yapılan yargılama sonunda, sanığın ve vekilinin yokluğunda mahkumiyete karar verilmiştir. Karar sanık müdafiine tebliğ edilememiş; sanığa tebliğ edilmiştir. 7201 Sayılı Tebligat Yasası'nın 11. maddesi, "Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır..." hükmünü taşımaktadır. Maddede yer alan kuralın açıklığı ve buyurucu bir hüküm olması karşısında, gıyabi hükmün sanık müdafiine tebliği zorunludur. Müdafiine tebligat yapılmadan, sanık asile yapılan tebligatla yetinilerek hükmün kesinleştirilmesi olanaksızdır. Sanık müdafiinin yasa yollarına başvurma olanağı henüz ortadan kalkmamıştır. Kesinleşmemiş bir hükmün ise olağanüstü bir yasa yolu olan yazılı emir konusu olamayacağı açıktır. Bu itibarla hükmün kesinleştiğinden söz edilemez ve kesinleşmemiş olan bu karara karşı yazılı emirle bozma talebinde de bulunulamaz.

DAVA : Hırsızlık suçundan sanık A.K'nin TCY'nın 492/1,522,55/3,647 Sayılı Yasanın 4 ve 5. maddeleri uyarınca 2.871.039.600.- Lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, cezasının 15 taksitte alınmasına ve bu cezasının 647 Sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin Akyazı Asliye Ceza Mahkemesi'nce 26.03.2002 gün ve 260-147 sayı ile verilen karara karşı Adalet Bakanlığı'nca 25.07.2003 gün ve 35548 sayı ile yazılı emirle bozma talebinde bulunulması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce 27.02.2004 gün ve 8709-1965 sayı ile;

"... kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 28.08.2003 gün ve Y.E. 2003/129765 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 04.12.2004 tarihinde dairemize gönderilmekle incelendi:

Anılan yazıda; "Sanık hakkında TCK'nun 492/1,522 ve 55/3. maddelerinin uygulanması neticesinde tayin olunan 1 yıl 8 ay hapis cezasının, 647 Sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca uzun süreli hürriyeti bağlayıcı ceza olduğu, bu nedenle aynı kanunun 4. maddesi gereğince para cezasına çevrilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle CMUK'nun 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması" dairemizden istenilmiş ise de;

Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı'nın ihbar yazısı ve incelenen dosya içeriğine göre, 647 Sayılı Kanunun 3/son maddesinde 1 yıl ve daha kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların kısa süreli olduğu, aynı yasanın 4. maddesinde de kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına veya maddede öngörülen tedbirlerden birine çevrilebileceğinin belirtilmiş olması karşısında, sanık hakkında hükmolunan 1 yıl 8 ay hapis cezası kısa süreli olmadığı halde ağır para cezasına çevrilmesi yerinde değil ise de; bu husus CMUK'nun 326/son maddesi uyarınca sanık yararına kazanılmış hak oluşturup aleyhe bozma yasağı bulunduğundan, kanun yararına bozma isteminin reddine" karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 21.06.2004 gün ve 129765 sayı ile;

"Yazılı emirle bozma kararları, önemli ve çarpıcı hukuka aykırılık oluşturan yanılgılar bakımından verilebilen, uygulama birliğinin sağlanmasını amaçlayan eleştirisel, öğretici, açıklayıcı kararlardır. Bu amaç doğrultusunda, olağan temyiz yolundan farklı olarak, aleyhe etki etmemek üzere verilen bozma kararları sonucunda, yerel mahkeme hükmü ortadan kalkmaz ve aynen çektirilir. Yasa yararına yapılan incelemenin aleyhe etki etmemek koşuluyla incelemenin hem lehe, hem de aleyhe olması doğaldır. CMUY'nın 343. maddesinin söylemine koşut olarak yukarıda yollama yapılan yargısal kararlar da bu durumu açıkça vurgulamışlardır.

Bu görüşlerden esinlenilerek somut olay değerlendirildiğinde, davanın esasını çözen yerel mahkemenin kararında, uzun süreli hürriyeti bağlayıcı ceza 647 Sayılı Yasanın 4. maddesine aykırı olarak ağır para cezasına dönüştürülmesine ilişkin uygulama, "kanuna muhalefet" kavramı içerisinde değerlendirilmesi gereken hukuka aykırı bir uygulamadır. Bu kararın, aleyhe etki etmemek koşuluyla "yasa yararına" bozulmasına, ancak yerel mahkemenin hükmünün aynen çektirilmesi yerine yazılı emirle bozma isteminin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı kanısına varılmıştır" görüşüyle itiraz yoluna başvurarak özel daire kararının kaldırılmasına ve hükmün aleyhe etki etmemek üzere yasa yararına bozulmasına, kararda yer alan hükmü n aynen çektirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Dosya birinci başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Sanık hakkında hırsızlık suçundan dolayı fiilin olunan 1 yıl 8 ay hapis cezasının 647 Sayılı Yasanın 4/1. maddesine aykırı olarak para cezasına dönüştürüldüğü somut olayda, özel daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki hukuki uyuşmazlık, Adalet Bakanlığı'nın CYUY'nın 343. maddesi uyarınca yazılı emirle bozma talebi nazara alınarak, sanık aleyhine sonuç doğurmamak üzere öğretici nitelikte bozma kararı verilip verilemeyeceğinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.

Yazılı emir, Yargıtay denetiminden geçmeden kesinleşen kararların, Yargıtay'ca denetlenmesini sağlayan olağanüstü bir yasa yoludur. Adalet Bakanına başvurma yetkisi veren bu olağanüstü yasa yolunda yasaya aykırılık halleri, maddi hukuka ilişkin uygulamadaki hatalardan başka, esas ve hükme etkili olan usul hatalarıdır. Yazılı emir kurumunun doğal gereği olarak, olağan yasa yolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulmak suretiyle kesin hükmü n otoritesi korunmuş olur.

İncelenen dosya içeriğine göre;

Sanığın yüklenen hırsızlık suçundan yargılanması sırasında, bir başka suçtan dolayı Kocaeli ilinde tutuklu olması nedeniyle sorgu su istinabe yoluyla bu yer 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce yapılmıştır. Onsekiz yaşından küçük olan sanığın sorgusu sırasında CYUY'nın 138. maddesi gereğince müdafii Av. B.Ö. de hazır bulunmuş ve savunmasında sanığın beraatına karar verilmesini talep etmiştir. Bilahare yerel mahkemece yargılama sonlandırılarak, sanığın yokluğunda cezalandırılmasına karar verilmiş ve bu hüküm 29.10.2002 tarihinde sanık asile tebliğ edilmiştir. Yerel mahkemece gıyabi hüküm sanık müdafiine de tebliğ edilmeye çalışılmış, bu hususta Sakarya Barosu'na yazılan yazıya verilen cevapta, adı geçen avukatın baroda kaydının bulunmadığı bildirilmiş olup, müdafie tebligat yapılması için bundan başkaca bir girişimde de bulunulmadığı anlaşılmaktadır.

7201 Sayılı Tebligat Yasası'nın 11. maddesi, "Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır..." hükmünü taşımaktadır. Maddede yer alan kuralın açıklığı ve buyurucu bir hüküm olması karşısında, gıyabi hükmün sanık müdafiine tebliği zorunludur. Müdafiine tebligat yapılmadan, sanık asile yapılan tebligatla yetinilerek hükmün kesinleştirilmesi olanaksızdır. Sanık müdafiinin yasa yollarına başvurma olanağı henüz ortadan kalkmamıştır. Kesinleşmemiş bir hükmün ise olağanüstü bir yasa yolu olan yazılı emir konusu olamayacağı açıktır.

Bu itibarla hükmün kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden ve kesinleşmemiş olan bu karara karşı yazılı emirle bozma talebinde de bulunulamayacağından, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının bu değişik gerekçeyle kabulüne ve yazılı emirle bozma isteminin bu nedenle reddine karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE, Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin 27.02.2004 gün ve 8709-1965 sayılı kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmü henüz kesinleşmemiş olduğundan Adalet Bakanlığı'nın yazılı emirle bozma isteminin CYUY'nın 343. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığı'na tevdiine, 06.07.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

Forum