HİLE VE MUVAZAA NEDENİNE DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL BU OLMAZSA TENKİS TALEBİ - BAĞIŞLAMA SURETİYLE YAPILAN TASARRUFLA İLGİLİ HİLE VE MUVAZAASI İDDİASI - MİRASTAN MAL KAÇIRILMASI - SABİT TENKİS ORANINDA BÖLÜNMEZLİK DURUMU
Esas Yılı : 2004
Esas No : 12444
Karar Yılı : 2005
Karar No : 990
Karar Tarihi : 08.02.2005
Daire No : 1
Daire : HD
ÖZET : Dava, hile ve muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir. Temlik işlemlerinin bağışa dayalı bulunduğu ve geçerli işlemler olduğu tartışmasızdır. Diğer taraftan miras bırakanın davalılardan Fahriye ve Mehmet'e devrettiği taşınmazlar nedeniyle bağıştan rücu istekli açtığı davanın da açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir. Bu durumda miras bırakanın davalılara yaptığı temlikteki iradesinin bozulduğunu ve hileye dayalı olduğunu söyleyebilme olanağı da yoktur. Açıklanan bu olgular karşısında hile ve muvazaa hukuksal nedenine dayalı isteklerin reddedilmiş olması usul ve kanuna uygundur.
(4721 S. K. m. 564)
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,miras bırakan babasının bakıma ihtiyaç duymasından yararlanan davalıların ona bakma vaadiyle kandırarak çekişmeli 6 parça taşınmazı hibe suretiyle üzerlerine geçirdiklerini,kendisinden mal kaçırma amacıyla hareket ettiklerini ileri sürerek payı oranında iptal-tescil olmadığı takdirde tenkis istemiştir.
Davalılar,miras bırakanın davacıya da taşınmaz verdiğini ve davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece,miras bırakanın tüm mirasçılarına taşınmaz devrettiği,mal kaçırma kastının bulunamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar,davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla,duruşma günü olarak saptanan 8.2.2005 Salı günü saat 9.15 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı,incelemenin dosya üzerinde yapılmasına,süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra bilahare Tetkik Hakimi raporu okundu,düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, hile ve muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan Mustafa'nın 21.6.1996 tarihli akitle 564 sayılı parseldeki 22/24 payından 11/24 payını davalı oğlu Ahmet'e, 901 sayılı parselini davalı kızı Fahriye'ye, 904 sayılı parselini davalı karısı Havva'ya, 905, 906, 907 sayılı parsellerini de davalı damadı Mehmet'e bağış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan temlik işlemlerinin bağışa dayalı bulunduğu ve geçerli işlemler olduğu tartışmasızdır. Öyle ise olayda 1.4.1974 tarih, 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı kuskusuzdur.
Diğer taraftan miras bırakanın davalılardan Fahriye ve Mehmet'e devrettiği taşınmazlar nedeniyle bağıştan rücu istekli açtığı 1998/90 esas sayılı davanın da açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir. Bu durumda miras bırakanın davalılara yaptığı temlikteki iradesinin bozulduğunu ve hileye dayalı olduğunu söyleyebilme olanağı da yoktur.
Açıklanan bu olgular karşısında hile ve muvazaa hukuksal nedenine dayalı isteklerin reddedilmesi doğrudur. Ne var ki, davada bu istekler yanında tasarrufların tenkisi de istenilmiş, mahkemece bu konu araştırılmadığı gibi hüküm de kurulmamış; davalı Ahmet'in kabul beyanı da dikkate alınmamıştır.
Bilindiği üzere; tenkis ( indirim ) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların ( tebberru ) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu ( inşai ) davalardandır.
Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise, kazandırma konusu tereke ile kazandırma ( temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. ( MK.565 ) Miras bırakanın Medeni Kanunun 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif ( nesnel ) ve subjektif ( öznel ) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda ( ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler ) veya saklı payı ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda ( SABİT TENKİS ORANI ) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı ( MK.564 ) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.
Hal böyle olunca, davalı Ahmet yönünden kabule karar verilmesi, diğer davalılar yönünden de yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek soruşturma yapılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken davanın reddedilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Davacıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.2.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.