Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Yargıtay Bozması • Tarafların Uyma İstemesi Durumunda Yargıcın Direnme Kararı Veremeyeceği • Kamu Düzeni
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 22-11-2009 | Kategori: İçtihat | Okunma : 4275 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E: 2008/18-271 K: 2007/272 T: 26.03.2008
Yargıtay Bozması • Tarafların Uyma İstemesi Durumunda Yargıcın Direnme Kararı Veremeyeceği • Kamu Düzeni
(HUMK m. 429)
Özet: Davanın Tarafları bozmaya uyulması
nı istemİşler ise, hakimin direnme kararı
veremeyeceği yerleşik Yargıtay uygulaması
dır. Bu kuralın isisnası “Kamu Düzenidir”.
Taraflar arasındaki "Vakfın Dağıtılması" davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda; (Fatih Asliye İkinci Hukuk Mahkemesi)'nce davanın
reddine dair verilen 23.12.2005 gün ve 2005/221-346 sayılı kararın incelenmesi
davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onsekizinci
Hukuk Dairesi'nin 25.09.2006 gün ve 2006/5842-6835 sayılı ilamı ile,
(...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici
nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine
göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; Mahkemece Dairemizin 17.02.2003 gün ve 2003/187-778 sayı
lı bozma kararına uyulmuş ise de gereği yerine getirilmemİştir.
Yargıtay Kararları 3053
Anılan bozma kararında "Amaçlarını gerçekleştirmek için özgülenmİş
hiçbir mala ve hakka sahip olmayan Bilim Araştırma Vakfı'nın dağılması-
na (sona ermesine) ve kaydının sicilden silinmesine karar verilmesi gerekir"
denildiği ve mahkemece bozma kararına uyulduğu halde sonradan Fatih
Dördüncü Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2003/37 Değİşik-İş sayılı dosyası
nda bulunan 02.07.2003 günlü bilirkİşi raporuna dayanarak "Vakfın
1999 yılı sonunda gelir fazlası bulunduğu" şeklindeki görüşe itibar edilerek
ve ayrıca dava tarihi dikkate alındığında vakfın, senedindeki gayesinin
gerçekleştirilmesi için mal tahsisi bulunmadığı da gözardı edilerek davanı
n reddi yolunda hüküm kurulması doğru görülmemıştır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazı-
lı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine
geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki
kararda direnilmıştır.
Temyiz Eden: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde
temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğ
i görüşüldü:
Dava, davalı Vakfın dağıtılması ve yöneticilerinin görevden uzaklaştı-
rılması istemine ilİşkindir. Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşme sırasında,
İşin esasına geçilmeden önce, bozmayı takip eden aşamada taraf vekillerinin
bozmaya uyulup uyulmaması konusundaki beyan ve talepleri
itibariyle (davacı vekilinin bozmaya uyulmasını, davalı vekilinin de bozmaya
eylemli olarak uyulmasını istemİş olmaları karşısında) yerel mahkemenin
direnme kararı vermesinin usulen mümkün olup olmadığı hususu,
ön sorun olarak değerlendirilmıştır.
Ön sorunun konusunu oluşturan olgular şunlardır:
Yerel mahkeme, 11.04.2002 günlü birinci kararıyla, davalı Vakfın da-
ğıtılması gerektiğinin kanıtlanamadığı, hesap durumu itibariyle de aczinin
söz konusu olmadığı gerekçesiyle davayı reddetmİş; Özel Daire,
amaçlarını gerçekleştirmek için özgülenmİş hiçbir mala ve hakka sahip
olmadığı sübut bulan Vakfın dağılmasına (sona ermesine) ve kaydının sicilden
silinmesine karar verilmesi gereğine İşaretle hükmü bozmuştur.
Yerel mahkeme bozmaya uymuş; ancak uyduğu bozma gereğince davanı
n kabulü ile Vakfın dağıtılmasına karar vermek yerine, davalı vekiline
delil sunması için süre vermİş, sonuçta, 23.12.2005 günlü kararıyla,
uyduğu bozmadan sonra alınan tespit raporuna ve başka olgulara dayanarak
davayı reddetmıştır.
Bu karar, Özel Daire'ce; davalı Vakfın dağıtılmasına ve kaydının sicilden
silinmesine karar verilmesi gereğine İşaret eden bozmaya uyulduğu
3054 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 6 • Yıl 2008
halde, bozma gereklerinin yerine getirilmemesinin ve bozmadan sonra alı-
nan delil tespiti raporundaki "Vakfın 1999 yılı sonunda gelir fazlası bulunduğ
u" görüşü esas alınmak, dava tarihi itibariyle Vakfın gayesinin gerçekleştirilmesi
için mal tahsisi bulunmadığı da gözardı edilmek suretiyle davanı
n reddedilmesinin yanlış olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmadan sonraki 04.07.2007 günlü oturumda, davacı vekili bozmaya
uyulmasını istemıştır.
Davalı vekili ise, duruşmadan önce verdiği 03.07.2002 havale günlü
dilekçesiyle, aynen "Yargıtay bozma ilamında belirtilen ve Türk Medeni Kanunu'nun,
bir vakfın dağılmış sayılmasına karar verebilmek için emredici
nitelikte aradığı "gayesinin gerçekleşmesinin imkansızlaşması" durumunun
mevcut olup olmadığının somut veriler ışığında tespit edilebilmesi bakı
mından, Yargıtay bozma ilamına karşı eylemli uyularak, müvekkil Vakfı
n teftİş yılı itibarıyla gayesinin gerçekleşmesinin imkansızlaşmadığının
bilirkİşi marifetiyle ve diğer tahkikat vasıtalarıyla tespit edilmesi..." şeklinde
beyan ve talepte bulunmuştur.
HUMK'nın 429. maddesi hükmüne göre Yargıtay'ın bozma kararı üzerine
hakim, Tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, bozma ilamı
na uyulup uyulmayacağına karar verir. Bu hükme göre hakim (yerel
mahkeme), kural olarak, Yargıtay bozma kararına uymak ya da bu karara
karşı direnme kararı vermek konusunda Tarafların istekleri ile bağlı olmayı
p, serbest takdir yetkisine sahiptir.
Ancak, Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre; bozma kamu düzenine
ilİşkin ve dolayısıyla hakimin kendiliğinden gözönünde bulundurması
gereken nedenlere dayalı değilse ve her iki taraf da bozmaya uyulmasını
istemİşlerse, artık yerel mahkeme önceki kararında direnemez. (Bu konudaki
yerleşik uygulamaya örnek olarak: Hukuk Genel Kurulu'nun 18.10.1989
gün ve 541-534; 21.02.1990 gün ve 10-117; 07.10.1990 gün ve 439-562;
19.02.1992 gün ve 635-82; 03.02.1993 gün ve 734-26 sayılı kararları).
Somut olayda, Özel Daire'nin bozma gerekçesi kamu düzenine ilİşkin
bir nedene dayalı değildir. Bozmadan sonraki yargılama aşamalarında
davacı vekili bozmaya uyulmasını, davalı vekili de bozmaya eylemli olarak
uyulmasını istemıştır.
Direnme kararındaki benimsemenin tersine; davalı vekilinin bozmaya
eylemli olarak uyulmasına ve bozma gerekçesinde değinilen olgular
hakkında yeniden araştırma yapılmasına yönelik isteminin, yapılacak yeni
araştırma sonrasında davanın reddine karar verilmesi yönündeki bir
nihai amacı taşıdığı söylenemez. Zira; davalı vekilinin -eylemli de olsauyulması
nı istediği bozma ilamında, başkaca hiçbir araştırma ve inceleme
yapılması gerekmeksizin, dosyanın mevcut içeriği itibariyle davanın
kabulüne karar verilmesi gerektiği açıkça ve kesin olarak belirtilmİştir.
Davalı vekilinin bu içerikteki bir bozmaya uyulmasını istemesiyle birlikte
(davacı vekili de bozmaya uyulmasını istemİş olduğundan ve yukarıda
Yargıtay Kararları 3055
açıklanan şekilde bozma gerekçesi kamu düzenine ilİşkin bulunmadığından),
artık yerel mahkeme bozmaya uymak zorundadır.
Yerel mahkemenin, açıklanan nedenlerle uymak zorunda olduğu bozmaya
karşı direnme kararı vermesine usulen olanak yoktur.
Başka bir ifadeyle, somut olayda, direnme kararı verilemez.
Direnme kararı, açıklanan bu usuli gerekçeyle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararı
nın Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden
dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde
temyiz peşin harcının geri verilmesine, 26.03.2008 gününde oybirliği ile
karar verildi.

Forum