Boşanma davası - Ortak hayatın imkansız hale gelmesi - Eşlerin ayrı yaşama haklarını kullanması koşulları - Eşin sadakatsiz davranışı - Aile konutunu terk
Ekleyen: Av.dilek Kuzulu Yüksel | Tarih: 13-02-2007 | Kategori:
İçtihat | Okunma : 2722 | Not:
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/5890
Karar: 2005/8164
Karar Tarihi: 24.05.2005
(4721 S.K. m.166,197,206)
Dava: Taraflar aras
ındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: 1- Toplanan delillerden davacı kocanın sadakatsiz davranışlarına karşın, davalı kadının da eşine sürekli olarak "pezevenk, şerefsiz, Allah belanı versin, boynun altında kalsın" şeklinde hakaretlerde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dava, boşanmaya ilişkin olup, davalı iddianın yerinde olmadığını savunmuştur. Toplanan delillere göre davalının, devamlı olarak davacıya kişilik haklarına ağır saldırıda bulunduğu gerçekleşmiştir. Bu haksız tutum ve davranış karşısında davacı için boşanma davası açmak hakkı doğmuştur. Davacının sadakatsiz hali mahkemece ağır kusur sayılarak dava reddolunmuştur. Oysa davacının sadakatsiz davranış içinde olması davalının ona mütemadi suretle saldırıda bulunmasına hak vermez. Davanın bu sebeple reddi, neticesi bakımından davalıya bundan sonra davacıya saldırma imkanı verir. Böyle bir düşünüş bizzat ihkakı hakka imkan vermek sonucunu doğurur. Olayda bir tarafın kusurunu diğerinden ağır kabul etmek mümkün değildir. Evlilik birliği temelinden sarsılmış ( TMK. md.166/1 ) olup, iki taraf yönünden de devamı beklenemez. Bu itibarla boşanma kararı verilmesi gerekirken davanın yetersiz gerekçe ile reddedilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
2- Kocanın bir başka kadınla yaşamak üzere evi terk etmesinden sonra kadının da ortak konutu terk edip, çocuklarıyla beraber Diyarbakır'a ailesinin yanına gittiği halen de burada yaşadığı anlaşılmaktadır. Davalı kadının ayrı yaşamakta haklılığı bu nedenle kabul edilmelidir. Türk Medeni Kanununun 197. madde koşulları oluşmuştur. Kadının bu maddeye dayanarak açtığı davanın kabulü ile yararına uygun nafaka takdiri gerekirken yazılı şekilde ret hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3- Davalı-davacı kadın, Türk Medeni Kanununun 206. madde uyarınca yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece bu konuda taraf delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Hükmün 1.bentte gösterilen nedenle davacı koca yararına, 2. ve 3. bentlerde gösterilen nedenlerle davalı kadın yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre temyize konu diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.05.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.