Kendi muvazaasına dayanmak
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 13-02-2007 | Kategori:
İçtihat | Okunma : 5101 | Not:
Av.tayfun Eyilik
Hakkımdaki bilgilere
http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz
Profil >
T.C
Y A R G I T A Y
1.HUKUK DAİRESİ
Sayı:
Esas 2004 Karar
9621 10579
YARGITAY İLAMI
Mahkemesi : D. Asliye H. H.
Tarihi :8.4.2004
Nosu :88-53
Davacı :Faik
Davalı :Ferhat
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı dışında üç oğlunun daha olduğunu, sağlığında oğullarının her birine ev vermeyi amaçladığını, çekişme konusu 1466 parsel sayılı taşınmaza 2 katlı ev inşa edildiğini, diğer oğullarının yanı sıra davalı ve dava dışı oğlu Ferit'e verilmek üzere bu evlerin yapıldığını, davalının abonelik işlemlerinin yapılması için tapunun üzerine geçirilmesi gerektiğini söyleyerek taşınmazı edindiğini, tapuda satış gösterilmesine rağmen gerçekte bağışlandığını, ancak daha sonra davalının diğer kardeşini taşınmazdan çıkarmak istemesi nedeniyle bağıştan dönme hakkının bulunduğunu ileri sürerek, tapunun iptali ile adına tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile, taşınmazın ½ payının davacı, ½
payının da davalı adına tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere özellikle dava dilekçesinde belirtilen iddianın ileri sürülüş biçimine göre; davacının dava konusu taşımazın ½ payını davalı oğluna bağışlamak istediği, ancak bunun olanaksızlığı karşısında ve davalının da kendisini etkilemesi ile tamamını tapuda satış suretiyle devrettiğini, aslında gerçek düşüncesinin taşınmazdaki diğer ½ payı dava dışı oğluna nakletmek olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır.Davada ileri sürülen etkileme ve kandırma olgusunun kanıtlandığı söylenemez. Bunun yanında değinilen hukuki sebep yönünden Borçlar Kanununun 31.maddesindeki hak düşürücü sürenin de geçtiği sabittir.
Diğer taraftan, davacının temliki işlemlerde kendi muvazaasına dayandığı kabul edilmelidir. Bu halde de iddiayı kanıtlar nitelikte ve 5.2 1947 T.20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında sözü edilen anlamda bir belge sunulmamıştır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye