Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
TİCARİ İŞLETME REHNİ VE SON YASAL DÜZENLEME
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 29-11-2006 | Kategori: Makale | Okunma : 5720 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >

TİCARİ İŞLETME REHNİ VE SON YASAL DÜZENLEME

 
Prof.Dr. SEZA REİSOĞLU
 

A-           GENEL OLARAK TİCARİ İŞLETME REHNİ

 

I.               1447 sayılı yasada öngörülen düzenlemeler

 
Ticari işletme rehnini düzenleyen 1447 sayılı yasa 28.07.1971 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve yayınından altı ay sonra 28.01.1972 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
 
Yasa Fransız Ticari İşletme Yasasından esinlenmiş ise de önemli değişiklikler de taşımaktadır. 1147 sayılı yasaya 31 yıl sonra 4952 sayılı yasa ile (RG 29 Temmuz 2003 Sa:25183) sanayi işletmelerine verilen kredilerle ilgili Ek Madde 2 eklenmiştir.
 
Ticari işletme rehni kapsamındaki en önemli unsurlar menkul işletme tesisatıdır. Bu niteliği ile ticari işletme rehni, teslime bağlı taşınır rehninin (MK md.939 vd.) önemli istisnasını oluşturmuş ve esas itibariyle ticari işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş motorlu araçlar üzerinde, teslim edilmeksizin rehin tesis edilmesi amaçlanmıştır. Gerçekten de bir taşınmazın teferruatını -eklentilerini- oluşturan taşınırların ipotek tesisi ile -rehinli alacaklıya teslim edilmeksizin- rehni sağlanabilir iken; motorlu araçların rehni için, mutlaka rehinli alacaklıya teslimi gerekmekteydi. 1447 sayılı yasanın Hükümet Gerekçesinde “Menkulun, bir gayrimenkulün teferruatı olmadığı pek çok hallerde -mesela bir otobüs işletmesine ait otobüslerde olduğu gibi- kredi elde etmede büyük güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Sanayici ve tacirlerin çok defa yerine göre bir gayrimenkulden fazla değer taşıyan menkullere sahip olmalarına rağmen çalışabilmeleri, faaliyette bulunabilmeleri için zaruri olan menkulleri kredi temini gayesiyle alacaklıya teslim etmeleri mümkün olmamaktadır” denilmekteydi.
 
Belirtmek gerekir ki, Yeni Medeni Kanunun 940/2. maddesinde “Bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabilir” denilmek suretiyle, bir ticari işletmenin menkul işletme tesisatını oluşturan motorlu vasıtalar üzerinde teslimsiz rehin tesisi -örneğin otobüsler üzerinde trafik sicilinde rehin tesisi- imkanı da sağlanmış bulunmaktadır.
 
Ticari işletme rehni, kural olarak teslime bağlı taşınır rehnine önemli bir istisna oluşturduğundan, rehnin tüm alacaklılar için değil, sadece tüzel kişiliği haiz ve sermaye şirketi olarak kurulmuş kredi kuruluşları, kredili satış yapan gerçek ve tüzel kişiliği haiz müesseseler ve kooperatiflerin alacaklarını teminen kurulabileceği kabul edilmiş (md.2); rehin sözleşmesinin ticari işletmenin kayıtlı bulunduğu sicil çevresindeki noter tarafından tanzim edilmesi, sözleşmede rehne dahil unsurların ayırdedilmelerini mümkün kılacak özellikleri ile birlikte bir liste halinde rehin sözleşmesine eklenmesi (md.4); rehin sözleşmesinin yapıldığı tarihten itibaren 10 gün içinde ticari işletmenin kayıtlı bulunduğu ticaret siciline tescil zorunluğu öngörülmüştür (md.5).
 
Tescil üzerine sicil memuru, yasada öngörülen sicillere (md.7) rehni bildirecektir. Yasada; ticari işletmenin münferit unsurları üzerinde iyi niyetli kişilerin iyi niyetinin hangi hallerde korunacağı konusunda özel bir düzenleme de yer aldığı gibi (md.9/2), rehin alacaklısı diğer hiç bir rehin türünde olmadığı kadar korunmuş bulunmaktadır.
 
Gerçekten de;
 
-       Ticari işletmenin sicil bölgesi dışında münferit unsurlarının örneğin satışında iyi niyetli alıcı korunmakta ise de; henüz bedel ödenmemişse, bu bedel üzerinde alacaklının rehin hakkı devam eder (md.9/1).
 
-       Rehnedilen unsurların tamamı veya bir kısmı için tazminat veya sigorta bedeli ödenmesi icap ettiği takdirde, tazminat ve bedel üzerinde de alacaklı rehin hakkına sahip olur. Tazminatı, sigorta bedelini veya satış bedelini borçlu ihtara rağmen işletme sahibine öderse, alacaklının bundan doğan zararını ödemek zorundadır (md.9/3).
 
-       Ticari işletme sahibi işletmesini veya rehne dahil münferit bir unsuru devretmek, aynî bir hakla sınırlamak, elden çıkarmak, başka bir mahalle nakletmek veya başkaları ile değiştirmek için alacaklının muvafakatını almak zorundadır. Ticari işletme sahibi, bu muvafakatı almaz ise, bu yüzden de ticari işletmenin merhum değeri düşerse, hakim tarafından verilecek mühlet içinde ek teminat vermediği veya evvelki hali iade etmediği takdirde, teminat noksanını ödemeye mahkum edilir (md.11).
 
-       Alacaklının muvafakatının alınmamasının bir diğer sonucu, alacaklının şikayeti üzerine uğranılan zararın miktarı nazara alınmak suretiyle, ticari işletme sahibinin bir yıldan beş yıla kadar hapis ve ağır para cezası ile cezalandırılmasıdır (md.12). Ayrıca talep üzerine hakim ticari işletme sahibinin kusurunun ağırlığını göz önünde tutarak rehinle temin edilen alacak miktarına kadar munzam bir tazminata da hükmedecektir. Cezalandırma ile ilgili 12. maddede, alacaklının muvafakatının alınması gerekli haller 10. maddeden farklı olarak sayılmış ve “unsurları devretmek” ve “başka bir mahalle nakletmek” için 12. maddeye göre muvafakat gerekmez iken, “alacaklıyı izrar kastı ile tahrip ve imha” ceza kapsamına alınmıştır. Alacaklının kendisine zarar vermek kastı ile işletme sahibinin ticari işletmeyi veya münferit unsurlarını tahrip etmesi söz konusu olamayacağından; maddenin bu hususu bu şekilde düzenlemesi kanun tekniği açısından hatalı olmuştur.
 
-       Ticari işletme ve rehne dahil olan unsurlar, rehinli alacaklının elinde bulunmadığından, işletme sahibinin üçüncü kişilerin haksız müdahalelerinin menini dava etmesi yanı sıra, rehin hakkı alacaklısına da bu hak tanınmıştır (md.13).
 
Ticari işletme rehni ne bir teslimsiz taşınır rehnidir; ne de bir taşınmaz rehnidir. Bu nedenle, yasa koyucu gerek ticari işletme rehninin tabi olacağı hükümler, gerekse ticari işletme rehninin paraya çevrilmesi konusunda özel hükümler koyma gereksinimini duymuştur.
 
Bu düzenlemelere göre;
 
Ticari işletme rehni hakkında bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, gayrimenkul rehni hükümlerinin bu kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır (md.20).
 
Ticari işletme rehninin paraya çevrilmesinde,
 
-       İşletme rehnine dahil her unsur borcun tamamına karşılık teşkil eder (md.14/2).
 
-       Alacaklı, ticari işletmenin veya münferit unsurlarının ihtiyaten haczettirilmesini isteyebilir. Bu takdirde, ihtiyati haczi tamamlama merasimi rehnin paraya çevrilmesi yoluyla olur (md.14/2).
 
-       İcra memuru satışına karar verilen ticari işletmenin veya münferit unsurlarının muhafazası, idaresi ve işletilmesi için lüzumlu bütün tedbirler alır (md.16).
 
-       Rehnin paraya çevrilmesinde menkul rehninin paraya çevrilmesi hakkında hükümler uygulanır (md.17).
 
-       Ticari işletmenin kaydının sicilden terkini halinde, rehinli temin edilmiş alacağın tamamı muaccel olur (md.18). Terkinin alacaklıya tebliğinden itibaren iki ay zarfında tescil edilmiş bulunan işletme rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takibi yapılmadığı takdirde rehin hakkı düşer.
 
II.             Ticari İşletme Rehni Kanununun başlıca sorunları ve Yargıtay kararları
 
a)   Rehin konusu ticari işletmenin belirlenmesi (md.1)
 
Ticari işletme tanımı ne bu kanunda, ne de T. Ticaret Kanununda yer almamıştır. TTK 11. maddesinde “Ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler ticari işletme sayılır” denilmiş, 12. maddede ticarethane sayılan işler ve son fıkrada fabrikacılık belirtilmiştir. Ticaret Sicil Nizamnamesinde, TTK 12 ve 13. maddelere atıf yapıldıktan sonra “Bir gelir sağlamayı hedef tutmayan veya devamlı olmayan faaliyetlerle Türk Ticaret Kanununun 17. maddesinde tarif edilen esnaf faaliyet sınırlarını aşmayan faaliyetler ticari işletme sayılmaz” denilmiştir. Yargıtay bir kararında, TTK 12/10 maddesinde yer alan “kara, deniz ve havada, nehir ve göllerde yolcu ve eşya taşımak” ibaresini göz önünde tutarak “Niteliği itibariyle eşya taşınmasına ait kamyon bir ticari işletmedir” dedikten sonra Ticaret Siciline tescil edilmediği için ticari işletme rehnini geçersiz saymıştır (15.HD., 14.06.1985, 1282/2150, Alpay Antman, Ticari İşletme Rehni, Ankara 2001, sh. 106).
 
1447 sayılı yasada nedeni anlaşılamayan ve uygulaması bulunmayan bir Ek Madde bulunmaktadır. Ek Maddeye göre “Bu kanundaki ticari işletme tabiri, ticari veya sınai işlemle ile esnaf ve sanatkarın işletmesindeki mesleğini icraya yarayan şeylerdir”. Ticari işletmeyi “şeyler” olarak tanımlamak mümkün bulunmamakta; uygulamada ve Yargıtay kararlarında, rehin açısından ticari işletme, TTK 11-13. maddelerine göre Ticaret Siciline kayıtlı işletme olarak kabul edilmektedir.
 
b)   Ticari işletme rehni alacaklılarının sınırlandırılması (md.2)
 
Ticari işletme rehni alabilecek olanlar tek tek sayılmıştır. Kredi müesseselerinin sermaye şirketi olarak kurulması veya kredili satış yapan gerçek ve tüzel kişilerle kooperatif olması zorunluluğu dolayısıyla bir şirket olarak kurulu bulunmayan kredi müesseseleri –örneğin A.Ş.’ye dönüşümden önce T.C. Ziraat Bankası- ticari işletme rehni alamamaktadır. Yargıtay bir kararında C..... A.Ş.’nin ihracatı teşvik amacıyla ürünlerini pazarladığı kuruluşlara döviz kredisi açmasına olanak sağlanmasının, bu şirketin bir kredi müessesesi olarak kabulünü gerektirmeyeceği sonucuna varmıştır (11.HD., 29.11.1985, 5322/6571, Antman, sh.113).
 
2. maddede sayılan kuruluşlar ticari işletme rehni almaya yasa ile yetkili kılınmakta, ana sözleşmelerinde bu konuda özel yetkiye ihtiyaç bulunmamaktadır. Ticari işletme rehni veren ticaret şirketlerinde ise TTK 137. madde ve ana sözleşmelerindeki hükümler göz önünde tutulacaktır.
 
Ticari işletme rehninde, rehin alacaklılarının kısıtlanması, rehnin kuruluş safhasında söz konusudur. Rehin kurulduktan sonra; rehinli alacağın temliki halinde de rehin devam edecek ve alacağı temellük eden rehinden yararlanabilecektir.
 
c)    Ticari işletme rehninin kapsamı (md.3)
 
Ticari işletme rehni, ticari işletmenin tüm unsurlarını değil, sadece 3. maddenin (a), (b) ve (c) bentlerinde sayılı unsurları kapsamaktadır.
 
Bu nedenle, ticari işletmeye ait
 
- taşınmazlar
- alacaklar, para
- kiracılık hakkı
- müşteri çevresi
- ham maddeler, üretilen mallar
- menkul işletme tesisatı dışındaki taşınırlar
 
rehin kapsamında değildir. İstense de rehne dahil edilemez.
 
(a) ve (c) bentlerindeki unsurlarda bir tereddüt olmamasına karşın (b) bendindeki “menkul işletme tesisatı kapsamına” hangi taşınırların girdiği, ticari işletme rehninin geçerliliği açısından büyük önem taşımaktadır.
 
(b) bendinde sadece belli taşınırlar sınırlı olarak sayılırken, ikinci fıkrada menkul işletme tesisatından söz edilmektedir. Ancak bu durum, menkul işletme tesisatının daha kapsamlı olarak yorumlanmasına imkân vermeyecektir.
 
Rehnin kapsamındaki menkul işletme tesisatı,
 
- Rehnin tescili anında mevcut
ve
- İşletmenin faaliyetine tahsis edilmiş makine, araç, alet ve motorlu nakil vasıtalarıdır.
 
Burada “araç” ile ne kastedildiği tereddüt yaratabilecektir. Buna karşılık, Fransız ticari işletme rehninde, menkul işletme tesisatı dışında bırakılan ve “ticari taşınırlar” olarak adlandırılan masa, sandalye, halı, tablo vs.’nin “araç” veya “alet” sayılamayacağı kuşkusuzdur.
 
Ismarlanmış olup da henüz mevcut olmayan veya gümrüklerde bulunduğu için faaliyete tahsis edilmemiş olan menkul işletme tesisatı kurulmuş rehnin kapsamında olmayacak; faaliyete tahsis edildiği zaman noterde listeye ilave edilecektir.
 
d)   Rehne dahil unsurların özellikleri ile tam listesinin sözleşmeye eklenmesi (md.4)
 
Rehne dahil unsurların tam listesinin noterdeki düzenleme şeklinde yapılan sözleşmeye eklenmesi bir geçerlilik şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şekilde ticari işletmenin sadece önemli veya değerli bir veya birkaç unsurunu listeye koyarak geçerli bir ticari işletme rehni sözleşmesi yapılması, böylece teslim şartlı taşınır rehni hükümlerinden kaçınılması önlenmek istenmiştir.
 
Mevcut ve işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş menkul işletme tesisatının mutlaka ticari işletme malikine ait olması şart değildir. Örneğin bir fabrika ile birlikte kiralanan makineler, leasing yoluyla kiralanan motorlu araçlar da menkul işletme tesisatı kapsamındadır. Ancak ticari işletme maliki başkasına ait taşınırları rehnedemeyeceğinden, bunlar rehin sözleşmesinde yer almayacaktır.
 
Yargıtay bir kararında (12.HD., 02.04.1990, 11876/3720, Antman, sh.107) “Sözleşmede rehne dair unsurların tam listesi ile ayırdedilmelerini mümkün kılacak özellikleri ile birlikte yer alır. Bu özellikleri ihtiva etmeyen rehin sözleşmesi geçerli değildir” demektedir.
 
Ancak uygulamada tüm menkul işletme tesisatını listede belirleme önemli güçlüklere neden olabilmektedir. Özellikle bir ticari işletmenin yaygın olarak Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde işyerleri, fabrikaları veya şubeleri olması sorun yaratabilmektedir.
 
3. maddenin birinci fıkrasının (a) – (b) bentleri zorunlu unsur olduğundan, (a) bendindeki ticaret unvanı, varsa işletme adı mutlaka listede yer alacaktır.
 
Ancak yasada yer aldığı şekilde rehne dahil unsurların (md.4)    -menkul işletme tesisatının- tam listesinin sözleşmede yer alması tereddüde yol açabilecektir. Burada ticari işletmenin başlıca makine, araç, alet ve motorlu nakil araçlarının esas alınacağı, teferruat niteliğinde olan veya tereddüt edilen taşınırların rehin kapsamı dışında kalacağının kabulü yasa koyucunun iradesine uygun olacaktır. 3. maddede “tesisat”tan söz edilmesi de bu görüşü kuvvetlendirmektedir. Kaldı ki, ana unsur niteliğinde olmayan münferit unsurların listede yer almaması nedeni ile ticari işletme rehninin geçersizliğini ileri sürmek bir hakkın kötüye kullanılması sayılacaktır.
 
Ticari işletmenin faaliyetine sonradan tahsis edilen menkul işletme tesisatının da rehne dahil edilmesi isteniyorsa aynı yöntem uygulanacak, bunlar noter huzurunda ve ticari işletme rehni sözleşmesine atıf yapılarak listeye ilave ve sicile tescil edilecektir.
 
Ticari işletme rehni kapsamında olmayan unsurların -işletmeye ait taşınmaz, başkasına ait menkul işletme tesisatı, işletmede üretilen mallar vs.- listeye ilavesi ise, bunları rehnin kapsamına almayacak, buna karşılık bu ilaveler hiç bir şekilde rehnin geçerliliğini etkilemeyecektir.
 
e)   Ticari işletme rehni sözleşmelerinin, düzenlenme şeklinde ticari işletmenin kayıtlı bulunduğu sicil çevresindeki noter tarafından tanzimi ve Ticaret Siciline tescili (md.4,5)
 
Madde 4’e göre “Rehin sözleşmesi, ticari işletmenin kayıtlı bulunduğu sicil çevresindeki bir noter tarafından tanzim edilir”. Bu düzenleme bir geçerlilik koşuludur. Ticaret Sicil Memurlukları, Ticaret Odalarına bağlanmışlardır. Ticari işletmenin kayıtlı bulunduğu ticaret sicili çevresi Ticaret Sicil Nizannamesinin değişik 1 inci maddesinde (RG 28.08.1998 Sa:23447) belirlenmektedir. 1. maddeye göre ticaret ve sanayi odası veya ticaret odası bulunan yerlerde bir ticaret sicil memurluğu kurulur. Oda olmayan veya yeterli teşkilatı bulunmayan odaların olduğu yerlerde ticaret sicili işleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca tespit edilecek il dahilindeki yeterli teşkilata sahip odalardan birinin ticaret sicil memurluğuna yürütülür. Birden fazla il ya da ilçenin ticaret sicili işlemlerinin yürütüldüğü odalarda her ilçenin sicili ayrı tutulur. Büyükşehir statüsünü kazanmış illerin metropol ilçeleri için ayrı sicil tutulmaz.
 
Ticaret sicil memurluklarının görev alanı kuruldukları il ya da ilçe ile sınırlıdır. Ancak sanayi ve Ticaret Bakanlığı ticaret sicili memurluklarının görev alanlarını oda olmayan ya da olup da yeterli teşkilatı olmayan il ve ilçeleri de içine alacak biçimde genişletebilir.
 
Sözleşmenin “noter tarafından tanzimi”, düzenleme şeklinde tanzim olarak anlaşılacaktır. Yargıtay (12.D., 05.12.1988, 2923/14847, Antsan, sh.109) haricen düzenlenen ve imzası noterce tasdik edilen, bir seneden fazla bir süre sonra “dairemizden tanzimli 05.05.1983 tarihli ticari işletme sözleşmesine düzenleme yolu ile tavziftir” şeklinde şerh konulan ticari işletme sözleşmesini ve rehni geçerli saymamıştır. Gerçekten de, noterden düzenleme şeklinde yapılacak bir rehin sözleşmesinin 10 gün içinde ticaret siciline tescili bir geçerlilik koşulu olduğu gibi, düzenleme yoluyla tavzif de mümkün değildir.
 
5. maddeye göre, rehnin bir aynî hak olarak doğumu için işletme sahibinin veya kredi kuruluşunun yazılı talebi üzerine 10 gün içinde -noterde tanzim edildiği gün hariç- ticari işletmenin kayıtlı bulunduğu sicile tescili zorunludur.
 
f)     Aynı işletme üzerinde birden fazla ticari işletme rehni tesisi (md.8)
 
8. maddeye göre, aynı işletme üzerinde ticari işletme rehni tesis edilirse, alacaklıların hakları rehnin tescil sırasına göre tayin edilir. 20. maddeye göre, ticari işletme rehnine bu konuda hüküm olmayan hallerde taşınmaz rehni hükümleri uygulanmakta ise de, 8. maddedeki açık hüküm gereği ticari işletme rehninde derece sistemi yoktur. Örneğin birinci derece, birinci sıra tesisi veya boş derece bırakılması, boş dereceden istifade söz konusu değildir. Birden fazla rehin tesisi halinde, ilk tesis edilen rehin sona ererse, onun yerine yeni rehin tesis edilemez.
 
g)   Ticari işletme sahibinin işletmeye dahil bazı münferit unsurları üzerinde tasarruf hakkının bulunmaması (md.5/3)
 
5/3. maddeye göre, ticari işletmeye dahil unsurlardan bir kısmı üzerinde rehin verenin -ticari işletme sahibi- tasarruf hakkı bulunmaması -örneğin bir fabrikanın kiralanmış olması- halinde Medeni Kanunun teslim şartlı taşınır rehni ile ilgili 939/853. maddesinin buna dair hükmü uygulanacaktır.
 
Medeni Kanunun 939/2. maddesinde rehnedende tasarrufta bulunma yetkisi olmasa bile, rehin konusu taşınıra iyi niyetle zilyet olan kimsenin rehin hakkını kazanacağı hükme bağlanmaktadır. 5/3. maddede bu tür bir düzenlemeye yer verilmesinin nedeni 939/2. maddede rehnedende tasarrufta bulunma yetkisi olmasa bile taşınıra iyi niyetle “zilyet” olanın korunmasına karşılık, ticari işletme rehni alacaklısının taşınıra zilyet olmamasından doğan sakıncanın önlenmesidir. Ticari işletme rehni alacaklısı iyi niyetli ise bu aynî hakkı, ticari işletme malikinin tasarruf yetkisi bulunmasa dahi menkul işletme tesisatına zilyet olmadan da korunmaktadır.
 
h)   Ticari işletme rehninin ana para rehni veya üst sınır rehni olarak yapılabilmesi (md.6)
 
6. maddede açıkça “Rehnin tescilinde alacağın miktarı, alacağın miktarı muayyen değilse ticari işletmenin ne miktar için teminat teşkil edeceği, alacak faizli ise faiz nispeti kaydolunur” denilmektedir. Yargıtay bir kararında (12.HD., 22.03.1984, 164/3359) “Ticari işletme rehni 32.600.000 lira asıl alacak ve her ne nam altında olursa olsun bunun ferileri, icra vekaleti ücreti, icra harç ve masrafları vb. alacağı tamamen 32.600.000 lira içinde mütalaa edilmek gerekir” demiştir.
 
i)     Ticari işletme rehinin yabancı para üzerinden düzenlenememesi (md.6)
 
6. maddede rehnin tescilinde alacağın Türk Lirası olarak belirtileceği hususuna yer verilmiş, 20. maddede bu kanunda özel hüküm bulunmayan hallerde gayrimenkul rehni hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir. Medeni Kanunun yabancı para ipotekleri ile ilgili 851. maddesinin 2-3-4. fıkraları burada uygulanmayacaktır.
 
j)     Rehni diğer sicillere bildirmenin geçerlik şartı olmaması (md.7)
 
Tescili müteakip, Ticaret Sicil memuru ticari işletme rehnini çeşitli sicillere -tapu sicili, motorlu araçlar için nakil vasıtaları sicili, ticari işletme rehni veren müesseselerin şubelerinin bulunduğu yer sicili, sınai haklar varsa Sanayi Bakanlığındaki sicil- bildirir. Diğer sicillere bildirmeme ticari işletme rehninin geçerliliğini etkilemez. Yargıtay bir kararında (19.HD., 25.10.2001, 4132/6811, YKD Ağustos 2003, sh.1247) 7. madde ile ilgili olarak “Bu tescilin yapılmaması ticari işletme rehninin geçerliliğini etkilemez. Zira ticari işletme rehni kendi özel siciline tescille doğduğundan bu  bildirim geç yapılsa veya hiç yapılmasa dahi rehin hakkı doğmaktadır” demiştir.
 
 
 
 
 
k)   Ticari işletmenin münferit unsurları üzerinde iyi niyetle mülkiyet veya aynî bir hak tesis edenin bu hakkının korunduğu haller
 
aa-    Ticaret sicil bölgesi dışında üçüncü kişilerin iyi niyetinin korunması
 
Ticari işletme rehninde “menkul işletme tesisatı” işletme malikinin elinde kaldığından; rehinden haberdar olmayan üçüncü kişilerin iyi niyetinin korunup korunmayacağı önem taşımaktadır. 9/1. maddeye göre “Alacaklının bu kanundan doğan rehin hakkı, ticari işletmeyi devralan herkese karşı ileri sürülebilir”. Buna karşılık, taşınır niteliğindeki münferit unsurlar -menkul işletme tesisatı- ile ilgili olarak 9/2. maddede bir ayrım yapılmakta, iyi niyet sınırlı olarak korunmaktadır. İkinci fıkraya göre, “rehinden haberdar olmaksızın ticari işletmenin sicil bölgesi dışındaki münferit unsurları üzerinde mülkiyet veya diğer aynî bir hakkı iktisabeden hüsnüniyet sahibi üçüncü şahsın hakları mahfuzdur”. Örneğin, rehnedilen bir ticari işletmenin menkul işletme tesisatını oluşturan bir kamyon, işletmenin kayıtlı olduğu ticaret sicil bölgesi dışında rehinden haberdar olmayan bir kişiye satılarak mülkiyeti devredilirse veya rehnedilip teslim edilirse, bu iktisap ve rehin korunur ve bu kişiye karşı ticari işletme rehni ileri sürülemez.
 
Ticari işletme rehninin ticari işletmenin kayıtlı olduğu Ticaret Siciline işlenmiş olması, hatta ticari işletme rehninin trafik siciline bildirilmesi iyi niyet iddiasını bertaraf etmez. Zira 9. maddede açıkça rehinden haberdar olmaksızın    -ticari işletme rehni bu sicillere işlense dahi- ticari işletmenin sicil bölgesi dışında münferit unsurlarla ilgili olarak üçüncü kişilerin iyi niyetinin korunacağı kabul edilmektedir.
 
Yargıtay bir kararında (19.HD., 25.10.2001 4318/6811, YKD Ağustos 2003, sh.1247) “9/2 maddesi iyi niyetli olarak mülkiyet veya diğer aynî hakkın iktisabını düzenleyen MK 901/988 maddesine bir istisna getirmektedir” demektedir.  Ancak 901/988. madde, bir taşınırın emin sıfatı ile zilyedinden iyi niyetle mülkiyet veya aynî bir hakkı devralan kişiyi korumaktadır. Burada ise, taşınırı malikinden -ticari işletme maliki- devralma veya bir aynî hak elde etme söz konusudur.
 
9/2. maddenin karşıt kavramından sicil bölgesi içinde ticari işletmenin menkul işletme tesisatının devrini veya bunlar üzerinde bir aynî hak tesisini iktisap eden iyi niyetli olsa dahi bu iyi niyetin korunamayacağı sonucuna varılmaktadır. Ancak tartışılması gereken husus iyi niyetli olarak sicil bölgesinde münferit menkul işletme tesisatını satın alarak mülkiyeti devralan veya taşınır üzerinde rehin kurarak teslim alan kişinin hukuki durumudur. Bu işlemler geçersiz mi olacaktır, yoksa sadece ticari işletme rehni alacaklısına karşı ileri mi sürülemeyecektir? Menkul işletme tesisatının iyi niyetli olsun veya olmasın üçüncü kişi tarafından taşınır malikinden devralındığı veya malikin üçüncü kişi lehine rehin hakkı tesis ettiği göz önünde tutulduğunda; münferit unsurun mülkiyetinin devralana üzerindeki rehin ile birlikte geçtiği veya tesis edilen rehnin, ticari işletme rehninden sonra gelmek üzere geçerli olduğu sonucuna varılacaktır.
 
Ticaret sicil bölgesi dışında ise iyi niyetli üçüncü kişilerin taşınır üzerindeki mülkiyet hakkı korunduğundan, münferit unsur üzerindeki rehin hakkı son bulacaktır. Sicil bölgesi dışındaki iyi niyetli aynî hak iktisabı da korunduğundan, ticari işletme rehni alacaklısı aynî hak sahibi kişiye karşı bunu ileri süremeyecek; ancak örneğin taşınır üzerinde iyi niyetli rehin hakkı elde edenden sonra gelmek üzere ticari işletme rehninin geçerli olmaya devam edeceğini kabul etmek 9/2 maddesine aykırılık oluşturmayacaktır.
 
bb-   Ticari işletme sicilinin aleni olmasının iyi niyete etkisi
 
Yargıtay bir kararında (15.D., 02.07.1986, 2312/2533, Antsan, SHP.105), “Ticari İşletme Rehni Hakkında Tüzüğün 4. maddesi hükmüne göre, ticari işletme rehni sicili aleni olup, herkes sicilde bir kayıt bulunup bulunmadığı ve varsa mahiyeti hakkında sözlü veya yazılı bilgi verilmesini sicil memurundan istemek hakkını haizdir. ..... devir alan kişi bakımından iyi niyet savunması geçerli sayılamaz” demiştir. Ancak sicilin aleni olması tek başına iyi niyeti ortadan kaldırmadığı gibi, satın alınan bir makinenin hangi ticari işletmenin unsuru olduğu da bilinemeyeceğinden üçüncü kişinin kendisinden beklenen ihtimamı göstermediği de ileri sürülemeyecektir. Bu nedenle, Yargıtay’ın bu kararı genelleştirilemez.
 
Yargıtay bir diğer kararında (15.D., 17.12.1990, 4222/5537, Antman, sh.103), “satın alınan aracın trafik kaydına ticari işletme rehninin işlendiğini, bu durumda aracı bilerek satın aldığından iyi niyet iddiasında bulunamayacağını” kabul etmiştir.
 
Trafik siciline kayıtlı bir motorlu aracın, mülkiyeti noterde yapılan satışla devredilmektedir. Bu nedenle, alıcının trafik sicilini görmeden malik olması da mümkündür. Ancak burada; trafik siciline bakmayan alıcının MK 3. maddeye göre kendisinden beklenen ihtimamı göstermediği kabul edilebilecektir.
 
 
 
 
l)     Ticari işletme sahibinin, rehinli alacaklının muvafakatını alması gerekli haller (md.10,12)
 
aa-    Genel olarak
 
Ticari işletme sahibi, ticari işletmeyi veya rehne dahil münferit unsurlarını,
 
- devretmek (md.10/2)
- bir aynî hakla takyid etmek (md.10/2)
- başka bir mahalle nakletmek (md.10/2)
- başkaları ile değiştirmek (md.10/2)
- temlik etmek (md.10/2)
-alacaklıya ızrar kastı ile tahrip veya imha etmek (md.12/1)
 
isterse alacaklının muvafakatını almak zorundadır. Sayılan haller arasında eskiyen unsurların işletmeden çıkarılmasının sayılmamasına karşılık, işletmeden çıkarmanın devretmek kavramı içinde değerlendirilmesi gerekir.
 
Alacaklının muvafakatının alınmaması halinde, 12. maddede şikayet üzerine 1-5 yıl arası hapis ve ağır para cezası yanı sıra, kusurun ağırlığı halinde munzam tazminat öngörülmektedir. Ancak 12. maddenin uygulanma koşulu, rehinli alacaklının zarara uğramasıdır.
 
bb-   Muvafakat alınmadan yapılan işlemlerin geçerliliği
 
Muvafakat alınmaması halinde, 12. maddedeki ceza ve munzam tazminatın yanı sıra, yapılan işlemlerin geçersiz sayılıp sayılmayacağı tartışmalıdır. Burada ayrı ayrı ticari işletme ve münferit unsurların devri veya bir aynî hakla takyidi üzerinde durmak gerekir.
 
Ticari işletmenin devri veya ticari işletmenin üzerinde ticari işletme rehninden sonra gelmek üzere birden fazla ticari işletme rehni tesisi, rehinli alacaklının haklarını etkilemeyeceğinden, rehinli alacaklının muvafakat etmemesi halinde, daha sonra gelen ticari işletme rehnini veya ticari işletme devrini geçersiz kılmak için bir neden bulunmamaktadır.
 
Ticari işletmenin münferit unsurlarının üçüncü kişilere devri veya bunlar üzerinde aynî hak tesisi halinde ise, 9/2. madde söz konusu olacaktır. Bu maddeye göre ticaret sicili bölgesinde münferit unsurların devri veya bunlar üzerinde rehin gibi aynî hakların tesisi, buna muvafakat etmeyen rehinli alacaklıya karşı ileri sürülemeyecek; diğer bir deyişle, münferit unsurların ticari işletmenin sicil bölgesi içindeki devirlerinde veya aynî hak tesislerinde rehinli alacaklı, sicil bölgesi dışındaki devirlerinde veya aynî hak tesislerinde ise, iyi niyetli üçüncü kişi korunacaktır. Ancak sicil bölgesi dışındaki devir ve aynî hak iktisaplarında kural olarak, rehinli alacaklının muvafakatı olmadığı gerekçesi ile 9/2. maddeyi uygulamayı reddetmek, 9/2 maddesinin uygulanmasını fiilen ortadan kaldıracaktır.
 
Kanımızca, rehinli alacaklının muvafakatı olmayan hallerde 9/2. maddede sayılan işlemleri geçersiz saymak yasa koyucunun iradesi olamaz. Muvafakat alınmadan yapılan bu işlemlerden rehinli alacaklı bir zarar görürse, 12. maddeye göre ticari işletme sahibi şikayet üzerine 1-5 yıl arası cezalandırıldığı gibi, rehinli alacaklı, uğradığı zarar nispetinde munzam bir tazminata da hak kazanmaktadır. 12. maddedeki “munzam tazminat” ibaresi rehinli alacaklının uğradığı zararları da ayrıca talep edebileceğini göstermektedir.
 
Yargıtay’a (11.HD., 16.02.1990, 964/1990, YKD Temmuz 1990, sh.1019) intikal eden bir olayda davacı; davalının lehine ticari işletme rehni tesis ettiğini; işletmenin münferit unsurlarından jenaratörün diğer davalıya muvafakatı alınmadan satıldığını ileri sürerek satışın iptalini istemiştir.
 
Yüksek Mahkeme, 10. maddede ticari işletme sahibinin ticari işletmeyi veya rehne dahil münferit unsurlarını devretmek için alacaklının muvafakatını almak zorunda olduğuna değindikten sonra, “ticari işletme sahibinin tasarruf yetkisini düzenleyen bu son hüküm karşısında, ticari işletme sahibinin lehine işletme rehni tesis ettiği alacaklının açık muvafakatını almadan rehin konusu ticari işletmeyi veya bu işletmeye dahil bir unsuru devredebilmek hakkında tasarruf yetkisine sahip olmadığı görülmektedir. Meğer ki Dairemizin bozma kararında da değinildiği gibi, alacaklının, devir keyfiyetini öğrendikten sonra buna icazet verdiği hiçbir duraksamaya meydan vermeyecek şekilde açıkça anlaşılsın. Aksi halde, alacaklının aynı sicil bölgesi içindeki devirlerde devam eden rehin hakkının, birbirinin peşi sıra takip edecek devirlerle ve fiilen ortadan kaldırılması mümkün hale gelir. Zira, menkul niteliğindeki münferit unsurların devrini alacaklının takip ve tespit edebilmesi çoğunlukla mümkün olamaz. Hele sicil bölgesi dışındaki devirlerde bu hakkın kullanılabilmesi tamamen olanaksız hale geleceği kuşkusuzdur” gerekçesi ile devir işleminin iptal edilmesini kabul etmiştir.
 
 
Rehinli alacaklının açık muvafakatını almayan ticari işletme sahibinin, işletmenin menkul işletme tesisatı hakkında “tasarruf yetkisinin” bulunmadığı ve muvafakat alınmadan yapılan işlemlerin geçersiz olduğu sonucuna varan Yargıtayın görüşüne katılma olanağı yoktur.
 
Yasa koyucu, rehinli alacaklının muvafakatı ile bağlantı kurmaksızın, sicil bölgesi içindeki devirleri ve aynî hak tesisini ticari işletme rehni alacaklısına karşı geçersiz saymıştır. Menkul işletme tesisatı ne kadar el değiştirirse değiştirsin rehin hakkı devam edecektir.
 
Sicil bölgesi dışındaki devirlerde ise; iyi niyetli üçüncü kişiler, rehinli alacaklının muvafakatı olmasa dahi korunmaktadır. Ticari işletme malikinin, menkul işletme tesisatını sicil bölgesi dışında devrederken, rehinli alacaklının muvafakatını almayacağı göz önünde tutulduğunda, Yargıtayın görüşü kabul edilirse, sicil bölgesi dışında dahi iyi niyetli kişilerin korunamayacağı sonucuna varılacaktır.
 
Rehinli alacaklıdan muvafakat alınmamasının hukuki sonucu 12. maddedeki ağır cezai yaptırımlar ve munzam tazminat şeklinde ortaya çıkmaktadır. Diğer ibr deyişle, 10/2’ye göre muvafakat verilmemesi ticari işletme sahibinin tasarruf yetkisini ve işlemlerin geçerliliğini etkilememektedir.
 
m) Ticari işletme malikinin elindeki menkul işletme tesisatının haczedilmesi ve istihkak davası
 
Ticari işletme rehni kapsamındaki menkul işletme tesisatının borçlunun -işletme malikinin- elinde iken haczedilmesi mümkündür. 1447 sayılı kanunda hüküm bulunmayan hallerde gayrimenkul rehni hükümleri (md.20) uygulanmakta ise de, burada İİK 83/a maddesindeki haciz yasağı söz konusu olmayacaktır. Zira 83/a maddesindeki yasak sadece gayrimenkul rehni ipotek tablosunda sayılı bulunan teferruat hakkındadır.
 
Buna karşılık, Yargıtay kararlarında belirtildiği gibi (15.D., 20.02.1989, 4309/658, Yasa Hukuk Dergisi Ekim 1989, sh.1434), ticari işletme rehni sahibinin istihkak davası açma hakkı -İİK 96-97- vardır.
 

II.             4952 Sayılı Yasa ile Kabul edilen Ek Madde 2

 

A-  Genel olarak

 
4952 sayılı yasa ile (RG 29.07.2003 Sa:25183) Ticari İşletme Rehni Kanununa ilave edilen Ek Madde 2’ye göre;
 
“EK MADDE 2. - Sanayî işletmelerinde 3 üncü maddenin (b) ve (c) bentlerinde yer alan unsurlardan bir veya daha fazlası rehnin konusu yapılabilir, ticarî işletme rehnine konu kredilerle satın alınan makine, ekipman, araç, alet ve cihazlar rehnedilebilir. Rehinli mallar alacaklının belirleyeceği muhtemel rizikolara karşı sigorta ettirilir. Sigorta masraflarının hangi tarafa ait olacağı rehin sözleşmesinde belirtilir.
 
Sanayi işletmelerinde rehne konu olan varlıkların bir listesi şletmenin yasal defterlerinden işletme veya yevmiye defterinin son sayfasına noter tarafından onaylanarak eklenir. Bu listelerde, rehinli malların özellikleri açıkça belirtilir. Bu işlem rehnin devamı süresince her yıl yenilenir.
 
Ticarî işletme rehnine ilişkin hükümler bu maddeye göre sanayî işletmelerinde yapılan rehinlerde de uygulanır”.
 
Taşınır mallar kural olarak teslim şartlı taşınır rehni hükümlerine göre teminat gösterilirler (MK 939). Ticari işletme rehni bu kuralın bir istisnasını oluşturduğundan, Ticari İşletme Rehni Kanununda yer alan düzenlemelerle teslim olmaksızın rehin çok sıkı koşullara tabi tutulmuştur.
 
Ek Madde 2 ile sistem bozulmuş; ticari işletme rehnedilmeden, maddede yazılan taşınırların bir veya birkaçının teslim edilmeksizin rehnedilmesi mümkün hale getirilmiş; bu rehne ticari işletme rehnine ilişkin hükümlerin uygulanması kabul edilmiştir.
 
B-  Ek Madde 2’nin değerlendirilmesi
 
a)         Sanayi işletmelerinin belgelenmesi
 
Ticari işletme, ticari ve sınai işletmeleri kapsar. 1447 sayılı yasanın ne için konulduğu belli olmayan Ek maddesinde de “Bu Kanundaki ticari işletme tabiri ticari veya sınai işletme ile esnaf ve sanatkarların işletmesindeki mesleğini icraya yarayan şeylerdir” denilmiştir.
 
Ek Madde 2, sadece sanayi işletmelerine verilen kredilerle ilgili özel imkânlar tanıdığından öncelikle sanayi işletmesi tanımını yapmak gerekir. Ticari işletme tanımı içinde hangi işletmelerin sanayi işletmesi sayılacağını belirlemede 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları Borsaları Birliği Kanunundan yararlanılacaktır. Bu Yasanın 3. maddesinde esas itibariyle, sanayici,
 
“a. Makine, cihaz, tezgâh, alet ve diğer vasıtalar yardımıyla ham, yarı mamul, tam mamul herhangi bir maddenin veya enerjinin vasıf, terkip veya şeklini fiziki veya kimyevi surette az veya çok değiştirerek veya bu hammaddeleri işleyerek kıymetlendirmek suretiyle imal veya istihsal yapanlar”
 
şeklinde tanımlanmaktadır.
 
Sanayici sıfatını haiz gerçek ve tüzel kişiler sanayi odalarına, sanayi odası olmayan yerlerde sanayi ve ticaret odasına kayıt zorundadır.
 
Ek Madde 2’nin uygulamasında kredi talep edenin,
 
- Ticaret unvanında “sanayi” ibaresi, ana sözleşmede sınai faaliyet konusunun bulunması
- Kayıtlı olduğu odadan sanayici olduğu ve sanayi ile iştigal  ettiğine dair belge alması aranacaktır.
 
b)         Ek Madde 2’nin uygulanacağı rehin konusu taşınırlar
 
Ek Madde 2’nin birinci fıkrasında “Sanayi işletmelerinde 3. maddenin (b) ve (c) bentlerinde yer alan unsurlardan bir veya daha fazlası rehin konusu yapılabilir” denilmekte ve virgülden sonra “Ticari işletme rehnine konu kredilerle satın alınan makine, ekipman, araç, alet ve cihazlar rehnedilebilir” ifadesine yer verilmektedir. Burada ilk tartışılacak konu, virgül ile ayrılan iki cümlenin birbirinden bağımsız olup olmadığıdır.
 
İki cümlenin sadece bir virgül ile ayrılmasına ve rehnedilebileceği belirtilen taşınırların içiçe olmasına rağmen, burada iki bağımsız düzenlemenin bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
 
Zira her iki cümlede ayrı ayrı “rehin konusu yapılabilir”, “rehnedilebilir” denilmesi yanı sıra, ikinci cümlede 3/b maddesinde yer almayan ekipman ve cihazların rehninden söz edilmektedir. Tasarının madde gerekçesi de bu görüşü teyit etmektedir. Gerekçede “menkul işletme tesisatının her bir parçasının rehne konu edilebilmesi imkânı getirilmektedir” denildikten sonra “Diğer yandan ticari işletme rehnine konu kredilerle satın alınan makine, ekipman, araç, alet ve cihazların da rehnedilmesi imkânı tanınmaktadır” denilmek suretiyle 3/b ile bağlantı kurulmaksızın, kredi alınan bazı taşınırların teslimsiz rehninin öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
 
Birinci cümle değerlendirildiğinde, yasa koyucunun ticari işletmeyi ve işletmedeki menkul işletme tesisatının bütününü rehnetme yerine, 3/b ve 3/c’deki unsurların bir veya birkaçının teslimsiz rehnedilmesine olanak sağladığı görülmektedir.
 
Esasen Hükümet Tasarısında “Menkul işletme tesisatının tümünün rehin sözleşmesinde gösterilmesi zorunluluğu kaldırılmakta ve tesisatın her parçasının rehne konu edilmesi imkanı getirilmektedir. Bu sayede işletmenin, mevcut mal varlığını rehin göstermeksizin kredi almasına imkân sağlanmaktadır” denilmektedir. 3/c maddesindeki unsurların bir veya birkaçı esasen 3. maddeye göre rehin dışında bırakılabileceğinden, burada önemli olan 3/b’de sayılan, rehnin tescili anında mevcut ve işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olan makine, araç, alet ve motorlu nakil araçlarından bir veya birkaçının rehnedilebilmesidir.
 
Gerekçeden de anlaşıldığına göre işletmenin mevcut malvarlığını rehin göstermeksizin kredi alınması imkanı tanınmak istenmekte ve ticari işletmenin rehni gerekmemektedir.
 
Ayrıca bir sanayi işletmesi üzerinde “ticari işletme rehni” tesis edilse de; menkul işletme tesisatının bir veya birkaç unsurunun listeye konulmasının yeterli olacağı da anlaşılmaktadır.
 
Ek Madde 2’de ve Gerekçede açık olmayan husus, “3/b bendinde yer alan unsurlar” ile neyin kastedildiğidir. Acaba rehnin tesisi için 3/b’de sayılan makine, araç, alet ve motorlu nakil vasıtası olma yeterli olacak mıdır, yoksa bunların rehnin tescili anında mevcut ve işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olması şartı da aranacak mıdır? Bu hususta Ek Madde 2 açık değildir.
 
“3/b bendinde yer alan unsurlar” ile bu bentte sayılan menkul işletme tesisatı için, rehnin tescili anında mevcut ve işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olması şartının arandığını kabul etmek tedbirli bir davranış olacaktır. Ek Madde 2’nin birinci fıkrası bu şartın aranmadığı teslimsiz taşınır rehninin, sadece rehne konu kredi ile satın alınan makine, ekipman, araç, alet ve cihazlar ile sınırlı olduğu şeklinde yoruma müsaittir.
 
Belirtmek gerekir ki, bankaların belli malları satın alması için müşterilerine kredi vermesi -akreditif kredisi gibi istisnaların dışında- enderdir. İkinci cümle daha ziyade özel finans kurumlarında uygulama alanı bulacaktır. Özel finans kurumları, müşterilerine açtıkları özel cari hesaplarla ve özellikle kâra ve zarara katılma hesapları ile topladıkları fonları, işletmelerin ihtiyaç duydukları makine ve teçhizatın peşin bedelinin özel finans kurumunca işletme adına satıcıya ödenmesi (Üretim Desteği, Bireysel Finansman Desteği) Finansal kiralama, mal karşılığı vesaikin önce satın alınması ve vadeli olarak daha yüksek fiyattan satılması şeklinde kullanılmakta ve müşterileri ile kâr ve zararın paylaşımı sözleşmeleri yapmaktadırlar (Bkz. Özel Finans Kurumlarının Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik, RG 20.09.2001, Sa:24529).
 
Burada “Ticari işletme rehnine konu kredi” ile ne kastedildiği de anlaşılamamaktadır. 1447 sayılı yasada “ticari işletme rehnine konu” kredi yoktur. Tüm krediler ticari işletme rehnine konu olabilir. 1447 sayılı yasada sadece ticari işletme rehni alabilecek kuruluşlar sınırlandırılmaktadır. Ek Madde 2, 1447 sayılı kanuna ilave edildiğine göre, bunu belirtmek için ise bu ibareye gerek yoktur.
 
Kredi ile alınan ve Ek Madde 2’nin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde sayılan bir taşınır üzerinde teslimsiz -ticari işletme rehni hükümlerinin uygulanacağı- bir rehin tesisi için,
 
- Satın alınması için kredi verilen makine, ekipman, araç, alet ve cihazların belirlenmesi
- Proforma fatura ibrazı
- Kredinin mümkün ise kredi kuruluşu tarafından doğrudan satıcıya ödenmesi
 
uygun olacaktır.
 
Sanayi işletmelerine bu imkanların tanınması, bir ticari işletme olan sanayi işletme rehnine engel değildir. Ancak o takdirde, ticaret unvanı ve varsa işletme adı zorunlu unsur olarak listede yer alacak, menkul işletme tesisatı istenirse tümüyle, istenirse bir veya birkaç unsur listeye konularak rehnedilecektir.
 
c)          Belli taşınırların teslimsiz rehninde ticari işletme rehni hükümlerinin uygulanması
 
Ek Madde 2’ye göre ticari işletmenin değil, birinci fıkrada sayılan belli taşınırların teslimsiz rehnedildiği hallerde de ticari işletme rehni hükümleri uygulanacaktır. Ticari işletme rehin sözleşmesi hükümlerinin uygulanması için, ticari işletmenin rehnedilmemesine karşılık, Ek Madde 2’ye göre rehnedilecek taşınırların bir ticari işletmeye ait olması zorunludur. Esasen Ek Madde 2 de rehnedilecek taşınırların bir sanayi işletmesine ait olmasını gerektirmektedir.
 
Bu durumda sanayi işletmesinin, ticari işletme olarak kayıtlı olduğu sicil bölgesindeki bir noterde rehnedilecek taşınırlarla ilgili rehin sözleşmesi resen düzenlenecek, bu rehne 1447 sayılı yasa hükümlerinin uygulanacağı belirtilecek ve rehin sözleşmesi on gün içinde Ticaret Siciline tescil edilecektir.
 
d)         Rehinli malların sigorta ettirilmesi
 
Ek Madde 2’ye göre, rehinli mallar alacaklının belirleyeceği muhtemel rizikolara karşı sigorta ettirilir. Sigorta masraflarının hangi tarafa ait olacağı rehin sözleşmesinde belirtilir. Tasarının Gerekçesinde, “Böylece krediyi kullanan bankanın üstleneceği risk minimum düzeyde kalacaktır” denilmektedir.
 
Genelde rehinli malların rehinli alacaklı lehine sigorta ettirilmesi ihtiyaridir. Ek madde 2’de sigorta ettirmenin öngörülmesi, burada bir geçerlilik koşulunun getirildiği; diğer bir deyişle sigorta ettirilmeyen mallar üzerinde tesis edilen teslimsiz rehnin geçersiz olacağı yorumuna yol açılabilecektir. Kredi kuruluşu, belirleyeceği şartlarla rehnedilen taşınırları sigorta ettirmeden krediyi kullandırmamalıdır.
 
e)         Sanayi işletmelerinde rehne konu olan varlıkların bir listesinin işletmenin yasal defterine işlenmesi
 
İkinci fıkraya göre,
 
“Sanayi işletmelerinde rehne konu olan varlıkların bir listesi işletmenin yasal defterlerinden işletme veya yevmiye defterinin son sayfasına noter tarafından onaylanarak eklenir. Bu listelerde, rehinli malların özellikleri açıkça belirtilir. Bu işlem rehnin devamı süresince her yıl yenilenir”.
 
İkinci fıkrada genel olarak sanayi işletmelerinde “rehne konu olan varlıkların bir listesinin işletmenin yasal defterlerine işlenmesinden” söz edilmesine rağmen, bu zorunluluk Ek Madde 2’de yer aldığından sadece birinci fıkradaki rehinlerle sınırlı olarak uygulanacak; yoksa “sanayi işletmelerinin” rehni halinde ticari işletme rehnine ekli listelerdeki varlıkların işletmenin yasal defterlerine kaydı zorunluluğu söz konusu olmayacaktır. Tasarının Gerekçesinde “rehinli varlıklarla ilgili bir listenin yasal defterlere eklenmesi suretiyle ilgili mal üzerinde rehne aleniyet kazandırılması öngörülmektedir” denilmektedir.
 
Ek Madde 2’de  belirlenmiş taşınırların teslimsiz rehninde ticari işletme rehni hükümlerinin uygulanması nedeni ile bu varlıkların esasen noterde düzenlenecek rehin sözleşmesine ekli listede yer alması gerekecektir. Yasa koyucu ikinci bir önlem olarak borçların işletmenin yasal defterlerinden işletme veya yevmiye defterine kaydını öngörmekte, böylece bu malları, işletme sahibinden devralacak olan kişilere, ticari işletmenin kayıtlı olduğu sicili incelemeye gerek olmaksızın defterleri inceleme imkânı verilmektedir.
 
İkinci fıkrada “defterin son sahifesine noter tarafından onaylanarak eklenir” ibaresinin noter tarafından işletme defterinin onaylanmasının mı kastedildiği, yoksa noterce onaylanan listenin defterin son sahifesine mi eklenmesi gerektiği tartışılacaktır. Ancak rehne konu olan varlıklar, esasen noter tarafından düzenlenecek rehin sözleşmesinin eki listede yer alacağından; bu listenin tekrar noter tarafından onaylanmasının söz konusu olmaması gerekir.
 
Diğer tartışılacak bir husus, varlıkların bir listesinin işletmenin yasal defterlerine kaydının, teslimsiz rehnin bir geçerlilik şartını oluşturup oluşturmadığıdır.
 
Rehin Ticaret Siciline tescil ile birlikte geçerlilik kazanacağından, ticari işletme rehninin çeşitli sicillere işlenmemesi Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi nasıl bir geçerlilik şartı oluşturmuyor ise, burada da rehinli varlıkların işletmenin defterlerine kaydedilmemesinin rehnin geçerliliğini etkilemeyeceği sonucuna varılacaktır. Özellikle bu işlemin rehnin devamı süresince her yıl yenilenmesi gerektiğinden, işletme sahibinin işlemi yenilememek suretiyle rehni geçersiz kılamayacağı kuşkusuzdur.
 
Tedbirli olmak için, kredi kuruluşları krediyi vermeden önce, rehinli mallarla ilgili listenin işletmenin yasal defterinin son sahifesine eklendiğini kontrol etmeli, rehin sözleşmesinde bu işlemin her yıl yenilenmemesi halinde, rehnin devam edeceği, aksi takdirde tüm alacağın muaccel olacağı, işletme sahibinin belli bir cezai şart ödeyeceği şeklinde veya benzeri önlemler alınmalıdır.
 
 
 

Forum