Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Hayatın Olağan Akışına Aykırılık
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 21-09-2006 | Kategori: İçtihat | Okunma : 6048 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
    Takip konusu borcun doğumundan sonra; «borçlu ile eşi, çocukları, yakın akrabaları, iş ortağı vb. kişiler arasında yapılan devir (satış) işlemleri»nin, «borç­lu elinde haczedilmiş olan taşınırın niteliği gereği borçluya emaneten bırakılmış olması»nın, «borçlu hakkında yapılmış olan takip sonucu ihalede satılmış olan malların, satın alan tarafından uzunca bir süre borçlunun elinde bırakılmasının veya borçluya kiraya verilmesi»nin, «borçlunun eşinden anlaşmalı olarak boşan­masına rağmen eşiyle birlikte oturmaya devam etmesi»nin, «borçlu ile aynı evde oturan yakınlarının, borçlunun borca batık olduğunu bilmemesi»nin, «borçlu­nun evinde bulunan ev eşyalarının tümünün borçlunun eşine ait olması»nın, «borçlu şirket tarafından haczin yapıldığı fabrikanın aynı adreste borçlu şirket ortaklarının da katıldığı yeni kurulan şirkete aylık elli milyon lira gibi sembolik bir rakamla kiraya verilmesi»nin, «bir kişinin misafir olarak gittiği eve tüm ev eş­yalarım da götürmesi»nin, «geliri olsa da ev kadım olan borçlunun karısının, ko­casının borcunu ödeyecek yerde, bir yabancı gibi ihaleye katılıp kocasının eşyala­rım satın alması»nın, «borçlu şirketin demirbaş eşya defterinde kayıtlı olan yüz altmış tonluk presin, yapılan bir protokol ile ücretsiz olarak borçlunun kullanı­mına terkedilmiş olması»nın, «haczedilmiş olan büyükbaş hayvanların borçlu­nun eşine emaneten bırakılmış olması»nın, «evde haczedilen eşyaların bu eşyalar için eski faturalar ibraz eden annesine değil de yirmi yaşında ve askerde olup dü­zenli bir geliri bulunmayan borçluya ait kabul edilmesi»nin, «dava konusu hacizli malların borçlunun % 50 ortağı bulunduğu şirketten satın alındıktan iki gün son­ra tekrar bu şirkete kiralanması»nın, «evde haczedilmiş olan buzdolabı, çamaşır makinesi gibi ev eşyalarının üçüncü bir kişi tarafından borçluya emaneten bıra­kılmış olması»nın, «bir çamaşır makinasının henüz on bir yaşında olan bir kıza eniştesi tarafından hediye edilmiş olması»nın «faturada gösterilen on dört adet ev eşyasının aynı günde satın alınmış olması»nın, «üç milyar sermayeli bir şirke­tin iki yüz elli milyarlık bir mal varlığı (makine ve hammadde) satın alması»nın, «bir şirketin sermayesinin yaklaşık sekiz misli değerinde bir mal ile birlikte otu­ran bekar kızına kiralanmış olması»nın, «borçlunun kayın validesinin misafir olarak gittiği şehirde tüm ev eşyalarım üçüncü bir kişiden satın alıp borçlunun eşi olan kızına kiraya vermesi»nin, «satılan fabrikada kurulu bulunan makine ve teçhizatın satılmadan kiraya verilmesi»nin, «ev kiralanmadan sadece içindeki eşyaların borçlunun eşine çok az bir bedelle kiraya verilmesi»nin, «borçlu tara­fından üçüncü kişiye devredilen iş yerindeki makinelerin aynı gün borçluya kira­ya verilmesi»nin vb. hayatın olağan akışına aykırı sayılacağı

I- Dava konusu ha­cizli mallar borçlu şirketin faaliyette bulunduğu işyeri adresinde ve borçlu şirket elinde haczedilmiştir. İİK.'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borç­lu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafın­dan kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerekir.

Davacı 3. kişi, "hacizli malların bir kısmını borçlu şirket ortaklarının babası Cevat Deniz'den 16.7.2001 tarihli noter sözleşmesiyle, bir kısmını 2.4.2003 tarihli fatura ile bizzat borçlu şirketten satın aldığını ve borçlu şirkete kiraladığını" iddia etmiştir. Davacı dayanağı noter satış sözleşmesi ve fatura, borcun doğumundan sonraki tarihi taşımakta olup, hacizli malların borçluya kiralandığına ilişkin bir kira sözleşmesi de sunulmamıştır. Davacı 3. kisi, hacizli malların borçlu elinde bu­lunmasını haklı kılacak hukuki ve fiili sebepleri ispat edememiştir (İİK. mad. 97a/2). Öte yandan borçlu şirkete ve şirket ortaklarının babasına ait malların, satın alın­dıktan sonra yeniden borçluya kiralanması, hayatın olağan akışına aykırı olup, alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemlerdendir. Davacı dayanağı belgelerin mülkiyeti ispata yeterli belgeler olmadığı açıktır. Bu durumda yasal kari­nenin aksini ispat edemeyen davacı 3. kişinin davasının tamamının reddi gerekir­ken, aksine düşüncelerle kısmen kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerekti­rir.

21.HD. 2.5.2005 T. E:3324, K:4584

II- Uyuşmazlık 3. kişinin İİK'nun 96. ve onu izleyen maddelerine dayalı istih­kak davasına ilişkindir. Mahkemece mahcuzlar 3. kişi davacı elinde haciz edilip aksi de kanıtlanamadığından davanın kabulüne, mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırıl­masına karar verilmiş hüküm davalı (alacaklı) tarafından temyiz edilmiştir.

12.9.2002 tarihli ödeme emri, 23.9.2002 tarihinde ödeme emrinde yazılı hac­zin yapıldığı adreste usulen tebliğ edilmiştir. 31.1.2003 tarihinde yapılan haciz tu­tanağında 3. kişinin ve borçlunun hazır olduğu, borçlunun bir süre sonra haciz ma­hallini terk ettiği yazılıdır. 3. kişi davacının haciz sırasındaki istihkak talebi alacak­lı vekilince kabul edilmemiş, borçlunun masada oturduğu telefonla sipariş kabul et­tiği hususu da zabıta geçirilmiştir. Davacı ise borçlunun işyerinde sigortalı işçi olduğunu iddia etmektedir.

Dosya kapsamında takibe konu olan çekin şeker satışı nedeniyle düzenlendi­ği iddiası bulunmaktadır. Yeminle dinlenen tanıklar 2002 senesinde davacıya satı­lan 150 çuval şekeri davacı işyerine borçlu Bilal Özen gözetiminde indirip Bilal Özen isimli ve kaşeli çek aldıklarını ifade etmişlerdir. Takibe konu çekin bağlı bu­lunduğu hesap ekstresi dosya içinde mevcuttur.
Borçlunun SSK kapsamında işçi olarak çalıştığı iddia edilmekle birlikte, taki­be konu çekin bağlı bulunduğu hesap ekstresi incelendiğinde işyeri adına çek dü­zenlendiği hususu açık seçiktir. Aksi halde SSK'ya tabi işçi olarak çalışan hiçbir malvarlığı bulunmadığı icra dosyasındaki mal beyanından anlaşılan borçlunun çek hesabındaki hareketi, hayatın olağan akışı ile bağdaştırmak mümkün bulun­mamaktadır.

Hal böyle olunca haciz sırasında işyerinde borçlunun da hazır bulunduğu, bi­lahare haciz mahallini terk ettiği açıkça belli olduğuna göre, mahcuzların 3. kişi elinde haczedildiğini dolayısı ile mülkiyet karinesinin 3. kişi lehine olduğunu da ka­bul etmek mümkün bulunmamaktadır.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 21. HD. 21.2.2005 T. E: 2004/12211, K: 1480

III-..Ayraca ticari faaliyeti deri-alım satım vs. işlerine dayalı olan davacı­nın, «borçlular adına düzenlenen komisyonculuk sözleşmesine dayanarak işlerini yürüttüğünü» ileri sürmesi de, ticari hayat gerçeklerine uygun görülmemektedir.

Bu nedenlerle «kanıtlanmayan davanın reddi» gerekirken yanılgı sonucu kabulü usul ve yasaya aykırıdır.

21. HD. 27.1.2005 T. E: 2004/10272, K: 311

IV- a) Dava İİK'nun 99. maddesine dayalı alacaklı tarafından 3. kişi aleyhine açılan istihkak iddiasının reddi istemine ilişkindir.

Dava konusu taşınır mal borçlu adresinde 13.2.2004 tarihinde haczedilmiş­tir.

Borçlu şirket, haciz adresinde 25.3.2003-8.10.2003 tarihleri arasında faali­yette bulunmuştur. Ayna adreste 15.10.2003 tarihinde 20.000.000.000 TL sermaye konularak kurulan davalı 3. kişi durumundaki Afyon Granit Mozaik Tic. San. Paz. Ltd. Şti., borçlu limited şirketten 136.264.197.971 TL tutarında 15.10.2003 tarihli noter sözleşmesiyle haciz konusu dahil toplam 48 adet mal devralmıştır. Borçluya ait işyerinde 20.000.000.000 TL sermaye ile kurulan şirketin, sermayesinin yakla­şık 8 misli değerinde mal satın alması hayatın olağan akışına aykırıdır. Borçlu ile davalı 3. kişi arasındaki ilişki, ticari işletme devri niteliğinde olup, çekin düzenlen­mesinden çok kısa bir süre önce gerçekleşmiştir. Her ne kadar borç 25.10.2003 ve 15.11.2003 tarihli çeklerden doğmakta ise de, alacaklı ile borçlu arasındaki çek dü­zenlenmesine neden olan temel ticari ilişkisinin hangi tarihte doğduğu ve nereden kaynaklandığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla temel borç ilişki­sinin işletme devrinden sonra mı, önce mi doğduğu saptanmamıştır. Bu durumda mahkemece; taraflara delil sunma imkanı tanınarak, temel borç ilişkisinin kaynağı ve tarihi tesbit edilmeli, devrin borcun doğumundan önce gerçekleşip gerçekleşme­diği saptanarak sonucuna göre karar verilmelidir.

21. HD. 13.12.2004 T. E: 9647, K: 11043

Forum