Hukuki Net Hukuki NET | Forum | Mevzuat Anasayfa | Kaynaklar | Yazarlar | Dizin | Arama | Uyarlama | Giriş | Üye Ol
Taşınmaz Hukuku • Aidiyet Tespiti • Aidiyetin Tespitinde Davanın Tarafarı
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 19-08-2010 | Kategori: İçtihat | Okunma : 6349 | Not:
Av.tayfun Eyilik

Hakkımdaki bilgilere http://www.tayfuneyilik.av.tr sitesinden ulaşabilirsiniz


Profil >
 
 
YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ
E: 2008/1709 K: 2008/2556 T: 10.06.2008
Taşınmaz Hukuku • Aidiyet Tespiti • Aidiyetin Tespitinde Davanın Tarafarı
Özet: Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası nda; ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafı ndan meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin taraf olması zorunludur.
Taraf kobulu kamu düzenine ilişkin olup, tarafarca öne sürülmese dahi mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekir. Tarafar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacılar ve davalı Emsal tarafından istenilmiş olup, incelemenin duruşmalı olarak yapılması talep edilmiş ve duruşma günü tarafara tebliğ edilmiş ise de, duruşma için belirlenen 10.06.2008 günü belirlenen saatte tarafarın gelmedikleri görülmekle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi. Tetkik hakiminin raporu okundu. Dosyadaki belgeler incelendi, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
1- Dava niteliği ve içeriği itibariyle taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatm davacılar tarafından meydana getirildiğinin tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı Emsal tarafı ndan da davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile temyiz edilmiştir.
Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre, bir hükmü ancak hukuksal yararı bulunmak kobuluyla davanın gerçek tarafarı ile davanın gerçek tarafı olmamakla birlikte aleyhine hüküm verilmiş
olan kişiler temyiz edebilir. Davalı Emsal davanın gerçek tarafı ise de, mahkemece davanın reddine karar verildiği, aleyhine bir hüküm de oluşturulmadığı dikkate alındığında adı geçen davalının kendi lehine olan hükmün bozulması ve aleyhine hüküm oluşturulması istemiyle temyiz etmekte hukuksal bir yararının bulunmadığı Kuşkusuzdur. Açıklanan nedenlerle davalı Emsal’in temyiz inceleme isteminin REDDİNE, 2- Davacıların temyiz itirazlarına gelince, mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de,yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir. Toplanan delillerden Üsküdar 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/451 esas sayılı dosyasında davaya konu binaların üzerinde bulunduğu 34 ada 25 ve 82 ada 9 parsel sayılı taşınmazların ortaklığının giderilmesi istemiyle tarafar arasında açılmiş ve görülmekte olan bir davanın mevcut olduğu, davacıların bu davanın yargılaması sırasında sözkonusu taşınmazlar üzerinde bulunan muhtesatların (binaların) kendileri tarafından meydana getirildiğinin kabul edilmemesi  üzerine muhtesatların satış bedelinden sadece kendilerine pay verilmesini sağlama amacıyla görülen davayı açtıkları, 34 ada 25 ve 82 ada 9 parsel sayılı taşınmazlarda tarafar dışında birçok paydaşın bulunduğu anlaşılmaktadır.
Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre davada yöntemine uygun biçimde taraf kobulunun oluşturulmamış olması başlı başına bozma nedenidir. Muhtesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespiti istemi ile açılan bu tür davalarda ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin taraf olmaları zorunludur. Davanın sonucunda davanı n kabulü yönünde verilebilecek hükmün ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemeyi bağlayacağı, mahkemece davaya konu muhtesata isabet edecek satış bedelinin davacılara verilmesi sonucunu doğuracak şekillde oranlama yapılıp hüküm verileceği dikkate alındığında görülen davada verilecek kararın tapuda malik olan tüm paydaşların haklarını etkileyeceği Kuşkusuzdur. Hal böyle olunca görülen davada tapu maliki olan tüm paydaşlarının davada taraf olması gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 718. maddesi hükmüne göre taşınmaz mülkiyetinin araziyle birlikte arazinin üzerinde bulunan bütünleyici parça niteliğindeki muhtesatları da kapsadığı gözönüne alındığında taşınmazların Fiilen taksim edilmiş olması ve binaların taksim sonucunda davacılara düşen taşınmaz bölümü üzerinde yapılmiş olması bu olguyu değiştirmez. Kaldı ki davacıların bu iddialarının doğru kabul edilebilmesi için dahi taşınmazı n tüm paydaşlarının davada taraf olmasının gerektiği Kuşkusuzdur. Ne var ki mahkemece bu olgu gözardı edilmiş, yersiz gerekçelerle diğer paydaşları n davada taraf olmasının gerekmediği kabul edilerek hüküm verilmiştir. Taraf kobulu kamu düzenine ilişkin olup, tarafarca öne sürülmese dahi mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekir. Taraf kobulu sağ- lanmadan eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm verilemez. O halde mahkemece öncelikle tapuda paydaş görünen ve davada taraf olmayan, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında da davaya konu muhtesatların davacılar tarafından meydana getirildiğini açıkça kabul etmeyen diğer tüm taşınmaz paydaşlarının, ölü ise mirasçıları- nın davaya dahil edilmeleri sağlanmalı, geldiklerinde davaya karşı olduğu, davacıların bu davanın yargılaması sırasında sözkonusu taşınmazlar üzerinde bulunan muhtesatların (binaların) kendileri tarafından meyda- na getirildiğinin kabul edilmemesi üzerine muhtesatların satış bedelinden sadece kendilerine pay verilmesini sağlama amacıyla görülen davayı açtıkları, 34 ada 25 ve 82 ada 9 parsel sayılı taşınmazlarda tarafar dışında birçok paydaşın bulunduğu anlaşılmaktadır.
Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşleer göre davada yöntemine uygun biçimde taraf kobulunun oluşturulmamış olması başı başına bozma nedenidir. Muhtesatın davacı tarafından meydana getirildiğ inin tespiti istemi ile açılan bu tür davalarda ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sıra sında muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğ ini açıkça kabul edenler dışında kalan ve taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin taraf olmaları zorunludur. Davanın sonucunda davanı n kabulü yönünde verilebilecek hükmün ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemeyi bağlayacağı, mahkemece davaya konu muhtesata isabet edecek satış bedelinin davacılara verilmesi sonucunu doğuracak şekillde oranlama yapılıp hüküm verileceği dikkate alındığında görülen davada verilecek kararın tapuda malik olan tüm paydaşların haklarını etkileyeceği Kuşkusuzdur. Hal böyle olunca görülen davada tapu maliki olan tüm paydaşlarının davada taraf olması gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 718. Maddesi hükmüne göre taşınmaz mülkiyetinin araziyle birlikte arazinin üzerinde bulunan bütünleyici parça niteliğindeki muhtesatları da kapsadığı gözönüne alındığında taşınmazların Şilen taksim edilmiş olması ve binaların taksim sonucunda davacılara düşen taşınmaz bölümü üzerinde yapılmiş olması bu olguyu değiştirmez. Kaldı ki davacıların bu iddialarının doğru kabul edilebilmesi için dahi taşınmazı n tüm paydaşlarının davada taraf olmasının gerektiği Kuşkusuzdur. Ne var ki mahkemece bu olgu gözardı edilmiş, yersiz gerekçelerle diğer paydaşları n davada taraf olmasının gerekmediği kabul edilerek hüküm verilmiştir. Taraf kobulu kamu düzenine ilişkin olup, tarafarca öne sürülmese dahi mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekir. Taraf kobulu sağ- lanmadan eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm verilemez. O halde mahkemece öncelikle tapuda paydaş görünen ve davada taraf olmayan, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında da davaya konu muhtesatların davacılar tarafından meydana getirildiğini açıkça kabul etmeyen diğer tüm taşınmaz paydaşlarının, ölü ise mirasçıları- nın davaya dahil edilmeleri sağlanmalı, geldiklerinde davaya karşı diyecekleri  ve varsa delilleri sorulup saptanmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı, taraf kobulu oluşturulduktan ve gösterilecek tüm deliller toplandı ktan sonra davanın esası yönünden bir hüküm verilmelidir. Mahkemece taraf kobulu oluşturulmadan davanın esasına girilip yazı lı şekillde hüküm kurulması isabetsiz, davacıların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin ödenen temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 10.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Forum