[QUOTE=cognis;163616]
"Ne Oldum Delisi Olmak" da uygun galiba.
Saygılar
TDK :ne oldum delisi olmak : ummadığı bir duruma ulaşan kimse çok şımarmak.
Printable View
[QUOTE=cognis;163616]
"Ne Oldum Delisi Olmak" da uygun galiba.
Saygılar
TDK :ne oldum delisi olmak : ummadığı bir duruma ulaşan kimse çok şımarmak.
Forumu Kronolojik olarak okuyunca ,konu hakkında sayın üyelerin görüşü ortaya çıkıyor.Bence sayın c-selin hukuki katkılarıyla zaten konuya noktayı koydu. Gerisi 'konu tekrarı ' olur diye düşünüyorum.
Saygılarımla
"Dün, dünle gitti cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım." (Mevlana)
Böyle bir talep, bir hakkın ifadesi ve aranmasıdır. İlgili kişilerce problem çıkarılmadan yerine getirilmeliydi. Eğitimle de bir alakası yoktur. Ben birlikte çalıştığım gayet modern erkek doktor arkadaşlarımın bayan doktorlara muayene olmaktan çekindiğini de gördüm. Farketmez diyenler ancak kendi adına konuşabilir. Kimseyi böyle bir tercihinden ötürü kınayamaz, ayıplayamaz, aşağılayamaz. Böyle bir küçümseme anlayışta yetersizliğin tezahürüdür.
Sizi tenzih ederim Selin hanım. Ama forumda çoğunlukla kendi kafalarındaki şablona uymayan insanları kanun ve yönetmeliklere aykırı şekilde kınayan kişiler olduğunu düşünüyorum.
Sebep sonuç ilişkisi yanlış kuruluyor. Kanun ve yönetmeliklere göre hasta hakları çerçevesinde her hastaya verilen hak yokmuş gibi davranılıyor.
Laiklik konusunda toplumun gerildiği bir anda bu belki de laikliğe aykırı bir talep olarak algılanıyor. Ama bir erkeğin yabancı bir kadının yanında, bir kadının yabancı bir erkeğin yanında soyunmaktan utanmasının doğal olduğu ve bunun her zaman dini inançlarla alakalı olmayacağı da unutuluyor.
Bir sağlık personelinin herhangi bir nedenle hasta seçmesi ne kadar yanlışsa,
bir hastanın da herhangi bir nedenle sağlık personeli seçmesi o kadar doğal.
Bir sağlık personeli herhangi bir nedenle hasta seçerse, bir hastaya görevi olan tedaviyi uygulamayı reddederse disiplin işlemine tabi tutulmalıdır.
Ancak bir hasta herhangi bir nedenle başka bir sağlık personelini tercih ederse, neden ne olursa olsun buna saygı duyulmalı.
Evet bir sağlık personeli din, dil, ırk, cinsiyet gözetmeden her hastaya bakmakla sorumlu, aynı sağlık personeli din, dil, ırk, cinsiyet gözetmeden her hastanın sağlık personeli seçme hakkına da saygı göstermeli.
Hasta hakları yönetmeliği açık. Bu kadar açık bir yönetmelik varken kişisel yorum yapmak hukukla bağdaşmaz.
Alıntı Sdt23 :.. Ama bir erkeğin yabancı bir kadının yanında, bir kadının yabancı bir erkeğin yanında soyunmaktan utanmasının doğal olduğu ve bunun her zaman dini inançlarla alakalı olmayacağı da unutuluyor.
--------------------------------------------------------------------------
Çoğulcu rejimlerde ,bu gibi konuların algılanmasında 'kişilerin kafasındaki şablon ' farklı olabilır .Bu son derece doğaldır. Fakat laik rejimlerde esas olan , kanun koyucunun kafasındaki şablonun , 'müspet ilim' gerçeğiyle örtüşmesidir.
Karşı cinsten birinin , (hatta kendi cinsinden birinin) karşısında soyunmaktan utandığı için , kesinlikle kimse kınanmıyor.Zaten kınanamaz.(Psikoloji literatüründe , 20 yıllık eşinin önünde soyunmaktan ve ona iç çamaşırları ile görünmekten çekinen vakalar var.)
Konuyu 'Dini inançlarla' ilişkilendirmek yerine ; olayı 'sosyal fobi' olarak algılayıp , psikolojik açıdan bakıp , çözüm aramak daha mantıklı olur kanaatindeyim.
Karizmatik dediğiniz bireyler bile aslında çekingen kişiliğe sahip olabiliyor. (Karşı cinsten meslekdaşı önünde soyunamayan doktorun davranışı ben böyle algılıyorum fakat kesinlikle kınamıyorum.Sanırım bu da benim hakkım.)
Çekingenlik, utangaçlık vb. gibi sosyal fobilerin modern psikolojide tanımı yapılmış ve tedavisi mümkün.Utanma ,çekinme v.b duyguları hesaba katıp ,her kanun metninde veya yönetmeliklerinde tüm bunları alt başlıklar halinde sıralayıp ,bu duygulara sahip olanlara hak tanımaya yönelik düzenlemeler yapılmaya kalkışılırsa işin işinden çıkılamaz.
Alıntı:Sosyal Fobi Nedir?
SF (Sosyal Fobi): Utanç verici bir duruma düşmekten, onaylanmayacak bir davranışta bulunmaktan, alay edilmekten, rezil olmaktan, eleştirilmekten, reddedilmekten, beğenilmemekten, olumsuz olarak değerlendirilmekten duyulan korku.
SFnin Yaygın Olarak Ortaya Çıktığı Durumlar
SFliyi korkutan çok farklı ortamlar bulunabilir. Bunların ortak özelliği diğer insanlarla -en azından aynı ortamın paylaşılmasıyla- bir ilişki içinde olunmasıdır. SFliler genellikle yalnızken rahattırlar. Bu rahatlığın bozulması -genelleşmiş bir SFnin göstergesi olarak- insanın bulunduğu her ortamda gerçekleşebileceği gibi, SF belli durumlara ya da konulara özgü de olabilir.
İşte birkaç örnek:
Cinsellik
Sınava girme
Tartışmaya girişme
Genel tuvaletlere gitme
Başkalarının önünde soyunup giyinme
Alışverişte pazarlık etme
Karşı cinsle iletişim kurma
Topluluk önünde konuşma
Genel yerlerde yemek yeme
Statüsü yüksek biriyle konuşma
SF anksiyete bozukluklarından biridir ve sosyal anksiyete bozukluğu olarak da isimlendirilir. Yunanca kökenli bir kelime olan fobinin bire bir çevirisi korkudur. Fobi kavramı psikolojide irrasyonel (gerçekçi olmayan, akıl dışı) ve aşırı korkular için kullanılır.
SFyi basitçe utangaçlık veya aşırı utangaçlık olarak tanımlamak doğru olmaz. SF utangaçlığın ötesinde utanma korkusudur ve bundan fazlasını da kapsar. Başkalarının beklentilerine fazla önem verme, kendi isteklerini açıkça ortaya koyamama, hayır diyememe, aşırı düzeyde kendinin farkında olma, kendini fazla eleştirme, hataları gözünde büyütme, incelendiği düşüncesiyle kalabalık ortamlarda göz önünde bulunmaktan rahatsızlık duyma gibi eğilimler SFlilerin belirgin nitelikleri olarak sayılabilir. SFnin temelinde onaylanmama korkusu vardır ve "Başkaları ne der?" sorusu arttıkça SFye yatkınlık da artar.
SFyle aynı kategoride değerlendirebileceğimiz çekingen kişilik bozukluğu da kendine güven eksikliği ve düşük özsaygı, sosyal becerilerde yetersizlik inancı, kabul göreceğinden emin olmadıkça sosyal ilişkiye girmekten kaçınma gibi belirtileri içerir.
Hukuk dışı yorum yaptığımı düşünüyor olsaydınız,yazdıklarımın bu biçimde görünüyor oluşundan üzüntü duyardım çünkü sitede şu ana dek foruma eklediğim hiç bir yazı kişisel hassasiyetlerimin bir ürünü olmadı.Buna oldukça dikkat ediyorum.
Cümlenizin yönünün bana dönük olup olmadığını bu yüzden sormuştum.
bu cok sacma siz acilde calıstınızmı bu bahsettiğiniz mevzuular serviste yatan hastalar icin gecerli olabilir ama acil icin aslaaaaaa
Bunun eğitimle alakası yok. Doğrudur yaptığı. İnsanın bazı duyguları vardır. Eğitilmez. Eğitimle ne alakası var bunun?
Ünlü bir yabancı bir yazarın sözü ( Rosuvult gibi birşeydi ama ) İnsanın önce Ahlaki eğitimi alması gerekir. Ahlaki eğitimi olmayan biri istediği üniversiteyi bitirsin. Yine de boş.. Şike yapanlar, Banka dolandıranlar , Para çalanlar.. hepsi eğitim görmüş kişiler.. v.s v.s v.s Süleyman Demirel'in yeğeni, Cem uzan gibi adamlar eğitim görmüşler.
Buna binaen ; Asker de bir arkadaşım vardı. İbrahim diye. Adana Protez ile ilgili iş yapıyormuş. Özel hastanelerde yaptığı için ameliyatlara oda giriyor. Anestezi yapılıyor hastalara. Ondan sonra o hasta kime emanet? Hemşirelere, Doktorlara eğitim görmüş kişilere... ( O eğitim görmüş kişiler hastalara neler yapıyor? Tanıdık bir arkadaşınız varsa sorun? Anlatsın size.. )
Demek herşey eğitim değil. En azından sizin bahsettiğiniz eğitim değil.
1. si o kişinin acil serviste hastanın yanında olması hata!Kocası değil herhangi bir hukuksal bağları yok!"Yoldan geçen bi adamla "hemen hemen" aynı yakınlıkta.Burda doktorun ya da personelin bu kişiyi içeri almama gibi bir lüksü de yok zaten çünkü böyle bir durumda "Sen nasıl olur da beni içeri ALMAZSIN!?"olayı başgösterecek..Doktor/personel direndi almadı:zorla içeri girip kadını alıp başka bir yere götürmezse ben de bu ülkede bişey bilmiyorum..Hatta ertesi gün biz acile gittik bize bakmadılar diye şikayet etmezse...!!
2. si hastanın tedaviyi reddetme hakkı da var.Değil mi?Kimse kimseye zorla müdahale edemez!?Bence olay:gerekli tedavinin doktor tarafından verildiği halde tedavi olacak kişinin tek bir cümlesiyle "ben iğnemin bir bayan hemşire tarafından yapılmasını istiyorum" cümlesiyle hallolabilecek bir mevzunun araya 2. şahısların girerek "efelik" yapmasından öte birşey değildir.Kimse kimsenin sağlığına,tedavisine müdahale edemez!!Hele hele tedavi olacak kişinin akli dengesi yerindeyse.
Ben kadının o anki ruhsal durumunu anlayabiliyorum
Ama şu da var ki eğer kadın böyle bir talepte bulunmuş ve talebini kimse yerine getirmemişse o zaman bence kusur bulunabilir.
" Berber x, önceki gün saat 21.00 sıralarında .. Devlet Hastanesi Çocuk Servisi’nde yatan oğlunu ziyarete gitti. x, ziyaret sırasında oğlunun yanında refakatçi olarak bulunan boşandığı eşinin rahatsızlanması üzerine aynı hastanenin acil servisine götürdü. "
Olay gece ve ACİL SERVİS te oluyor yanılmıyorsam. Acil saglık hizmetlerinin yürütülmesinde hekim seçme hakkı bulunmamaktadır. Kaldı ki somut olayda soruyu soran değerli üye yardımcı sağlık personeli bakımından bir sıkıntı yaşamış kendince. Adı üzerinde HEKİM SEÇME HAKKI. YArdımcı sağlık personelini değil. Yardımcı sağlık personeli hekimin gözetim ve denetimi altında hekimin önerdiği müdaheleyi yapan kimsedir. Ancak şunu özellikle belirtmek isterim ki acil serviste ne hekim seçme ne de yardımcı sağlık personeli seçme hakkını kullanmak mümkün değildir. Bu sorunun cevabı hem hipokrat yemininde var hem de olağan hayatın akışında. YAni acil bir vakada HASTANIN EŞİNDEN BAŞKA HİÇ KİMSE hastanın cinsiyetine dikkat etmez, önemli değildir, önemli de olmamalıdır zaten. Acil serviste çalışan doktor veya yardımcı sağlık personeline bu türlü bir refleks GERÇEKTE bu personeli cinsiyet ayrımı yapmadığı ve cinsiyeti önemsemeden müdahel ediyor iken haksız ve mesnetsiz bir şekilde itham etmek anlamı taşımaktadır.
Ayrıca Türk POZİTİF HUKUKUNDA ERKEK HEMŞİRE DİYE BİR KAVRAM YOKTUR. Yardımcı sağlık personeli olarak ACİL TIP TEKNİSYENİ veya TEKNİKERİ VARDIR, SAĞLIK MEMURU vardır. Ancak SAğlık BAkanlığı Bünyesinde ERKEK HEMŞİRE DİYE NE BİR KADRO NE DE BİR ÜNVAN VARDIR. Enjeksiyon yapan herkes HEMŞİRE DEĞİLDİR.
x 'in boşandıgı eşi z
erkek hemşire
din olgusu
meselenin özü burda.
Kişi eşinden boşanmış ise onun üzerindeki hak ve talep yetkisinide kaybetmiş demektir.
Saglık Bakanlıgında erkek hemşire tanımlaması yoktur. Zaman zaman hiç bir saglık egitimi almamış temizlik görevlisi bayların kırık ve çıkık olaylarında hatta basit yaralanmalarda ilk müdahaleyi hiç bir yetkileri olmadan yaptıklarına şahit olmuşuzdur. Erkek hemşire tanımlamasıyla(?) bahsedilen kişnin acil serviste injeksiyon yapma yetkisi varmıdır. Varsa bu yetki kim tarafından verilmiştir.
x nin itirazının ön yargılı olarak hemen din olgusuna ve cehalete baglanmasınında dogru olmadıgı kanaatinteyim. Ateist kabilelerde dahi bazen bu ve buna benzer örnekler görebiliriz.
Saygılarımla.
ne alakası var konuda kıskançlık söz konusu din ile ırk ile mezhep ile cami ile ne alakası var.
asıl sizin eğitime ihtiyacınız var bence konuları ayırt edemiyorsunuz.
sabir fikirli bir zihniyetsiniz her kapıyı dine imana çıkartacak kadar zayıfsınız
Eğitimli bir erkekte bu şekil kıskançlıklar sergileyebilir hatta kavga boyutuna taşıyabilir olayı (boşanmış olsa dahi)
Nereden nereye ortaya bir konu atılıyor hemem din olgusu karalanmaya kalkıyor.
Ne kadar bölünmüş bir toplumuz herkez kafasına göre karalamalar yapıyor alakalı alakasız
bazı yorumcu arkadaşların : şaşırtıcı bulmadım ! eğitim(sizlikle)le alakalı !!! gibi yorumlarını hayretle okuyorum... diyelim ki adam boşanmamıştı ve eşine de bay doktorun ve bay hemşirenin bakmasını veya aynı şekilde bir hanımda kaba olacak fakat kocasına ( beyine= erkek eşine) bir bayan doktorun veya bayan hemşirenin bakmasını istememe gibi bir hakkı yok mudur ? ( tabii ki alternatifi varsa? kişinin özgürlüğü değil midir hastanesini , doktorunu , anestezisyenini , avukatını , papazını , kilisesini , camisini , özel aracını , trenini , minibüsünü vapurunu , imamını ve diğer her türlü alternatifli hizmet vasıta ve tüzel- şahıs hizmet verenini seçmek ? tabii ki olaydaki doktorun kısıtlamacı ve diretmeci tavrı hiç hoş olmamakla birlikte , hastanın kavgacı tavrı da hoş değildir. nitekim olayın kavga tarafına sayın hakimlerimiz karar verecektir , fakat olayın her iki tarafı da esasen kendi vicdanlarına nasıl savunma yapacaktır? sayın yorumcu arkadaşlarında işi bu taraftan yani doktorunu dahi seçebilme hakkı bulunabilen bir hasta veya yakınının neden hemşire seçmeye gelince iş seçtirtmek istememe taraftarı olmalarını anlatmaları gerekir? işi hemen yobaza bak yahuuuu!!! tavrına getirmeden...
Hemşire seçme değil,cinsiyet seçmeden bahsediliyor.
Her şeyi cinselliğe odaklarsanız bu sitede de bu sorunu! dile getirirsiniz.Farkında mısınız ama projeksiyon yapıyorsunuz eşinizin nezdinde!:kızgın:
Sayın Erenalp; Yobazlık yapılan bilimsel çalışmanın kendisini değil, onu yapanın kim olduğu ile ilgilenmektir. Gerek doktorlar ve gerekse avukatlar mesleklerine başlarken yemin ederler ve sıkı meslek kuralları ve hatta etik meslek ilkeleri vardır. Kendisine ihtiyaç duyan hasta veya müvekkillerde din, meslek, ırk vs. ayrımı yapmazlar...
Ne zaman hemşirenin hasta seçme hakkı olur, o zaman hastanın da hemşire seçme hakkı olur. Biz ülke olarak demokrasiyi sonsuz özgürlük, devleti de nasılsa vergi ödendiğinden her istediğinizi yapmak zorunda olan makam olarak görmekten vazgeçmeliyiz.
Sayın çilek,
İlk söylediğinize katılıyorum.
İkincisine ise katılmıyorum.
Çünkü prensip şu:
Sağlık personeli hasta seçemez, ama hasta sağlık hizmeti verecek personeli seçebilir.
Personeli Tanıma, Seçme ve Değiştirme
Madde 9- Hastaya talebi halinde, kendisine sağlık hizmeti verecek veya vermekte olan tabiplerin ve diğer personelin kimlikleri, görev ve unvanları hakkında bilgi verilir. Mevzuat ile belirlenmiş usullere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır. Personeli seçme, tabibi değiştirme ve konsültasyon isteme hakları kullanıldığında, mevzuat ile belirlenen ücret farkı, bu hakları kullanan hasta tarafından karşılanır.
http://www.ibtf.ibu.edu.tr/etik/3.doc
Hukuk forumunda olduğumuza göre burada siyasi-ideolojik görüşümüze göre değil yürürlükteki kanun ve yönetmeliklere göre yorum yapmamız en doğrusudur.
Yapılan haberde olay sadece doktorun perspektifinden anlatılmıştır.
Hasta kadının kadın sağlık personeli isteyip istemediğine dair en ufak bir bilgi yoktur.
Tam tersine doktorun "Kendisine böyle bir hakları olmadığını, bunun çalışma düzenlerini bozacağını, bekleyen diğer hastaların da hayati tehlikesi olabileceğini anlatmaya çalıştım." şeklinde konuştuğu kendi ifadesinden anlaşılmaktadır.
Hayır, hastanın bunu istemeye hakkı vardır. "Hastanın şu nedenle personeli seçme hakkı vardır, bu nedenle seçme hakkı yoktur." demek de hukuk kurallarıyla bağdaşmaz. Bu hakkı kullanmasını engelleyen doktor yönetmeliklere aykırı olarak davranmıştır.
Ayrıca bugün Hürriyet'te okuduğum kadarıyla hastanın rahatsızlığı soğuk algınlığıdır ve acil müdahaleyi gerektiren bir hayati durum söz konusu değildir.
Erkek hastaya bakmayı reddeden kadın personel, kadın hastaya bakmayı reddeden erkek personel nasıl yönetmelikleri ihlal ederse, hastanın sağlık personelini seçme hakkını engelleyen doktor da aynı şekilde yönetmelikleri ihlal etmiştir.
Gazetede yayınlanan beyanatı da bunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu beyanata dayanarak doktor hakkında disiplin işlemi yapılması yönetmeliklerin gereğidir.
Yoksa görev başındaki devlet memuru sultasını, "Kanun benim" tavrını engellemek mümkün olmaz. Devlet memuru vatandaşa hizmet etmek ve vatandaşa verilen haklara uygun davranmakla mükelleftir.
Sayın Std23 doktor hastaya seçim hakkı tanımadı diye eleştiriyoruz. Peki acil olmayan soğuk algınlığı teşhisini kim koyar? Hasta mı? Teşhisi koyan hasta ise zaten doktora da ihtiyaç yoktur. Peki doktor, madem kadın doktor istiyorsun, bugün git yarın gel deseydi mesleki kuralları ve yeminini ihlal etmiş olmaz mıydı? Ve maazallah hasta soğuk algınlığıdır diye düşünürken çok ciddi veya acil müdahale gerektiren hastalık olduğu ortaya çıkıverseydi ve hasta o gece ölseydi bunun sorumlusu olarak o doktor gösterilmeyecek miydi? "Doktor hastaya bakmadı..." denilecekti.
Konuyu hukuki yönden incelemek güzel ama hukuk aynı zamanda pratik olmayı gerektiriyor ve yaşama paralel olmayı...
Saygılar.
Burada verilen örnek olayda (Bkz. bu konunun birinci sayfasındaki haber) hastaya iğne yapılması söz konusudur. Kadın hemşire mevcuttur.
Hastanın kocası erkek hemşirenin değil kadın hemşirenin iğne yapmasını istemiştir.
Kadın hemşirenin de bütün gece boyunca meşgul olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Erkek hemşire sıradaki diğer hastayla ilgilenirken kadın hemşire bir önceki hastasıyla işi bittikten sonra kadın hemşire bu hastanın talebini yerine getirebilirdi. Ve getirmeliydi. Bu ona Evrensel Hasta Haklarıyla tanınan bir hak.
Mesela benim ağabeyim de kadın hemşirelerin daha tecrübeli olduğu düşüncesiyle erkek sağlık görevlisine veya doktora iğne vurdurmaz, kan aldırmaz. Bu konuda asla taviz vermez.
Gördüğüm kadarıyla bazıları ''HUKUKSUZLUĞU HUKUKA HUKUK SAYESİNDE OTURTMAYA ÇALIŞIYOR
Zırt pırt alıntı yapılan :
bu kuralın arkasına saklanarak sözde hukuk savunuluyor şekline konuyu getirmeyelim.Alıntı:
Personeli Tanıma, Seçme ve Değiştirme
Madde 9- Hastaya talebi halinde, kendisine sağlık hizmeti verecek veya vermekte olan tabiplerin ve diğer personelin kimlikleri, görev ve unvanları hakkında bilgi verilir. Mevzuat ile belirlenmiş usullere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu istemek hakkı vardır. Personeli seçme, tabibi değiştirme ve konsültasyon isteme hakları kullanıldığında, mevzuat ile belirlenen ücret farkı, bu hakları kullanan hasta tarafından karşılanır.
http://www.ibtf.ibu.edu.tr/etik/3.doc
Önce temel hukuktan başlayalım o zaman '' Hastanın talebi halinde '' derken bir sınırlama gelmiş demekki talep hastadan gelecek. Hadi diyelim ki hasta talepte bulunacak durumda değil. O durumda hastanın akrabası yakını sorumlusu devreye girebilir ( Yorumdur.) Şimdi burada bazılarının ısrarla
densede bu hukuku zorlamak tartışmayı yanıltmak amacından başka bir şey değildir ve çok ayıptır. Bu kişi hastanın kocası değil boşandığı eşidir. Yani hukuk olarak aralarında hiç bir bağ bulunmayan iki kişidirler. Ha sokaktaki adam ha eski koca hukuk karşısında aynıdır. Yani eşlerin birbirleri üzerinde bir hakkı bir karar verme yetkisi yoktur. Dolayısı ile orada ki bir yetkili doktor hemşire güvenlik her hangi birisi çıkıp adamaAlıntı:
Hastanın kocası erkek hemşirenin değil kadın hemşirenin iğne yapmasını istemiştir.
'' hele kardeşim sen kimsin necisin de bakalım ?'' dese!! ne olacak . Adamı yaka paça dışarı atabilirler son derece de hakları olmaz mı? Dolayısıyla zaten daha olayın başlangıcında bir HUKUKSUZLUK var. onuda berber olduğunu öğrendiğimiz eski eş yapıyor. YANİ OLAYIN BAŞI DAHA HIUKUKSUZ. bU HUKUKSUZLUĞU GÖRMEZDEN GELEREK İLGİSİZ BİR MADDEYE SIĞINMAK HUKUKA HAKARETTİR.
Kaldı ki aynı kişilerin iletilerinde
ibaresi bulunmaktadır. O zaman gece saat 21 de fenalaşması da öyle çok ciddi değildir. Yani bayılmamış bilinci açık kendi kararını verebilecek konumdadır. Çünkü ben bir soğuk algınlığından küt diye bayılan kendinden geçeni görmedim. Ama nedense gerçek hastanın ne dediği ortada yok !!! Zaten burada da bir terslik var. Muhtemelen bu berber yani eski koca barbarlık damarı kabardığından kadınıda konuşturmamıştır. ( Buda yorum )Alıntı:
Ayrıca bugün Hürriyet'te okuduğum kadarıyla hastanın rahatsızlığı soğuk algınlığıdır ve acil müdahaleyi gerektiren bir hayati durum söz konusu değildir
Şimdi arkasına sığınılan maddeye bakacak olursak. Maddenin temeli normal olarak bir hastanın kendi iradesiyle yapacağı seçimi kapsamaktadır ki son derece uygar bir maddedir. Bu maddenin bir çok hastahanede uygulandığıda bir gerçektir. Kişi kendi doktorunu seçebilmekte asistan doktor doçent profesör dahi seçebilmekte aradaki farkı kendisi ödemekte tedavisini bu doktor ile sürdürebilmektedir. Ancak bu maddenin hıfzından da açıkça anlaşılacağı gibi bu normal hastalara uygulanacak bir prosedürdür. Yani bu hasta kadının ilk yardımdan sonra tedavisi devam edecek olsaydı bu hastada tedavisi için kendisine bir doktor seçebilme hakkına sahipti. Ancak olay gece 2100 da olmuştur, hasta acile sevk edilmiştir. Orada artık seçim OLAMAZ. Asıl bu hayatın akışına terstir. Daha da önemlisi bu maddede hiç bir şekilde CİNSİYET unsuru ön plana çıkarılmamıştır. Bu madde hastanın psikolojik olarakta rahatlaması tedavisini kendi seçeceği doktorlayapma hakkının verilmesidir. Hiç bir şekilde CİNSİYET AYRIMI ön plana çıkarılamayacağı açıktır. Doğal olarak kadın hastanın kadın doktor hemşire seçmesi anormal değildir. Ancak bunu DİN eksenine oturtmak AKIL DIŞILIKTIR VE MAALESEF BURADA OLAN ODUR.
İşte burada bir kez daha LAİKLİĞİN ÖNEMİNİ GÖRÜYORUZ. Çünkü bir doktor bir hemşire cinsiyeti dışında belirleyici olmamasını temin etmektedir. Eöin olunuz Türbanlı türbansız hemşire ortaya çıksın zaten türbansızlara aşırı baskı uygulanacağı gibi bir şekilde türbanlı hemşire baksın kavgası çıkarılacaktır. Ve gene maalesef gene bu kanunları başka yerlerinden yorumlayarak ''hastanın türbanlı hemşire seçme hakkı vardır '' gibi ulvi yorumlar yapacak kişiler olacaktır.
Özetle bu olayda eski koca tamamen suçludur. Kanundan aldığı hiç bir yetki olmadan müdahale etmiş, kavga çıkarmıştır.
Olay yeri acil servistir. Burada seçim hakkı yoktur. Kaldı ki hastanın hemşire seçme hakkı yoktur. O serviste hangi hemşire varsa o bakar.
Nereden bakarsanızbakın bu olayda berber barbar olmuş hukuku katletmiş ama işin içine din sokarak suyu bulanıklaştırmıştır. Hukuka doktora öğretmene saygı ve güveni olmayan bir toplum işte böyle olur...
sayın çilek yani demek istediğiniz şu mu : kişinin hemşiresini seçme hakkı yoktur. fakat aynı hastahanede görevli doktorlar arasında( eğer alternatifi varsa tabii ki) gönlüne yatanı veya kendine güven telkin edeni ( bakın bu da önemli bir husustur hizmet sektöründe) seçme hakkı vardır?
bakın sayın " HUKUKÇU" lar , sayın " YORUMCULAR" , burada yazı yazan pek çoğu kişi , belli bir kültür düzeyinin üzerinde , pek çoğu da belki de uzmanlık alanı ile alakalı olan branşta belki de kütüphane dolusu kitap okumuş kişilerdir. Siteye bir kaç aydır bir mevzu hakkında araştırma yaparken rastladım. konular da ilgimi çekti ve ara sıra forumlara bakmaya başladım . şu an islam dünyası ramazan ayı ismi verilen ve belli bazı kişilerin de oruç tuttuğu bir zaman dilimi içerisindeyiz. ben de yaşım icabı bu aydan yaklaşık 37 tane geçirdim. 20 civarında da aklım başımda idi. demek istediğim şu :
bu aya denk gelen zaman diliminde siteye yöneltilen bazı konular dikkatimi çekti , kimi davulu sormuş kimi ezan sesini... tabii bireysel özgürlükler namına... basında da hep bu tip haberler bu aya denk gelen zamanlamalarda hortlar... bunu hep yaşadık... bazı yorumcular olayı tutup sündürüp LAİKLİK denklemine sürüklüyor. yapmayın kardeşim bunu... bu denklemi bu basit olaylara indirgemeyin... LAİKLİK bu kadar basite indirgenebilir mi? yaptığınız iş , hani hep tarihçiler der ya , osmanlının son devirlerinde bazı şeriatçılar din elden gidiyor teranesi ile isyan çıkartırdı , sizin halinizde buna benziyor... yapmayın şunu , elden giden gidecek olan veya buna güç yetirebilecek olan hiç bir şey yok... ne olmuş birinin arka tarafına bir iğnenin yapılıp yapılmamasına veya iğneyi yapanın illa erkek olmasınamı bağlı iş? hepimiz hemşirelik mesleğini daha ziyade bayanların yaptığını bilmiyor muyuz? erkeklerine hastabakıcı denmiyor mu? bilinen şey bayan hemşirelerin daha mahir olduğu değil mi ? SAYIN ERDOĞAN KIRCALI bey demiş ki , hadise hemşire seçme özgürlüğü değil , cinsiyet ayrımıdır. Sayın ERDOĞAN KIRCALI bey , siz oldukça mahir bir hukuk adamısınızdır. elinize bir dosyayı aldığınızda önce tutar dallarınızı ararsınız.değerli hukukçularımıza saygımız sonsuzdur. bazı hukukçuların da olaya özgürlükler tarafından yaklaşabileceğini de elbette değerlendirmişsinizdir. kararı verecek olan da elbette delil ve değerlendirmeler ışığında hakimlerimizdir.
bir başka değerli yorumcu olan commodore arkadaşımız aslında olayın özgürlükler noktasında değerlendirilebileceğini , fakat olayda müdahil olan kişinin bir hasta yakını(eski eş hasta yakını değildir diyor , sağlık bakanlığı hastayı acile getiren kişinin yakın sayılıp sayılmayacağı hususunda ne diyor , bilinci yerinde olmayan bir şahısı hastaneye getiren yedi kat yabancı bir kişinin işi kapıda biter mi bilmiyorum ,ü fakat adli vakalarda herhalde sorguluyor polis???) olmadığını belirtmiş. değindiği husus benim ilk yazımda da geçiyordu , zaten haberin içeriği de bu idi. tastamam doğru bir değerlendirme , fakat arkadaşımızın da bu basit kavga olayını LAİKLİK tartışmasına ( ki bu konu hakkında tartışma yapılamaz bir konudur) çevirmeye çalışmış.
Kısacası bu basit mevzunun LAİKLİK DAVASI haline getirilmeye çalışılmasını üzüntüyle okudum . başınızı ağrıttım , özür dilerim...
son olarak affınıza sığınıp islam tarihinden bir örnek vereceğim , lütfen okuyun , hem de tam ana kaynağından :
peygamber Hz. Muhammed in eşi Hz Aişe , savaşlarda HEMŞİRELİK yapardı.yani , erkek sahabilerden yaralananlara ELLERİ İLE müdahale eder , su taşır ve hatta zaman zaman savaşa dahil olurdu. diğer bayan sahabelerden de katılanlar olurdu. ayrıca spor müsabakalarında yarışırlardı sevgili eşi peygamberle...( herhalde günlük hayatlarında da bizden fazla spor yapar , ek olarak metroseksüel - oldukça bakımlı olmak mansında-denebilecek özellikleri de vardı aynı zamanda) bütün kaynaklarda sabit bir hadisedir. lütfen dini bilmeden dindarları yobazlıkla suçlamayın... nice aydın dindarlar vardır...
Hukuki Net, her kesimden insana ,bilimsel paylaşım ve eğitim ortamı sağlayan bir hukuk rehberidir.Aynı zamanda " Hukuk Forumları " başlığını incelerseniz hukuk dallarına göre kategorize edilmiş mevzuat, makale, kanun, forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, hukuki dilekçe ve hukuk siteleri dizini barındıran hukuki bir bilgi bankası olduğunu görürsünüz.Hukuki Net okuldur.Aynı zamanda zengin bir kütüphane.
Hukuki net dinamiktir ,kanımca dinamikliğini ve katılım zenginliğini de günceli takip edebilme kabiliyetinden almaktadır.
Güncel nedir ;
Anneler gününde "anne sevgisidir".
Vatan savunmasında kaybettiğimiz "şehitimizdir".
.....Ramazan,Bayram,10 kasım,30 Ağustos ,AB, ABD,Trafik Kargaşası,Deprem,Gürültü Kirliliği ,Çevre, Orman,Savaş ,Barış,Seçimler,Yasa Tasarıları,Kanun Taslakları,Milli Maç,Ergenokon.Deniz Feneri ,..... yaşanılan herşey günceldir.
Doğal olarak basında "Günceli " takip eder.Ramazan ayında ,gazetelerde "Ramazan Sohbetleri" başlığında yazılar yazılır."İftar Menüleri ve Tarifleri" başlığında yazılar ,Dini sohbetler başlığı altında,"orucun faydaları", "orucun hangi durumlarda makbül sayılmayacağı..." v.b sohbetler yayınlanır.
...Milli Maç öncesinde ,hele kazanırsak sonrasında ,basında yeralan manşetleri düşünelim...ve bu yazılanları da kimse yadırgamaz.
.................................................. ...
Hukuki Net'te de ;Komşu gürültüsünden rahatsız olan sakın "Kat Mülkiyeti Kanunu Forum " başlığı altında sorununu gündeme getirir.Ya da davul sesinde rahatsız olanlar "Kamu Hukuku" formunda .Bunun yadırganacak tarafı yoktur.
Önemli olan ,sorunlara , uygun zeminlerde ,hukuk rehberliği altında çare aramaktır.İşte Hukuki Net ,bu işlere uygun olan ,en referanslı platformlardan biridir.
Hukuki Net zengin bir kütüphanedir.Kanun ,İçtihat,yargıtay kararları,mevzuat elinizin altında.Çevir çevir oku.(Ayrıca her forumda yazılan her konuyu okuma gibi bir zorunluluk da yok.Beğendiğinizi ,size lazım olanı okursunuz.) Aynı zamanda okul,koridorlarında dolaşırken dahi birşeyler öğrenebiliyorsunuz.Yeterki koridorları karıştırmayın ,ne aradığınızı ve aradığınızı nerede bulabileceğinizi bilin.
Sayın erenalp eminimki, sizde bu koridorlarda dolaştıkça Hukuki Net'in zenginliğini fark edip,onu daha çok seveceksiniz.
Koridor karışıklığından kaynaklandığını sandığım ,aşağıdaki örneğinizle ilgili olarak ilgili olarak ;
Bakın bu forumun üst başlığı "Sağlık Hukuku".Dolayısıyla yukarda alıntılanan yazınızın bu başlık altına yazılmaması lazım.Fakat Site yöneticileri o kadar höşgörülü ki ,müdahale etmiyorlar.
İşte Hukuki Net'in güzelliği ;Farklılıkları koruyan ,ama onların ayrıcalık haline gelmelerine izin vermeyen, kendi dinamiğini oluşturarak hak ve özgürlüklerin savunulabildiği bir bütünlük forumu kazanmış olmasından kaynaklanıyor.
Bu sözleri tartışmak için de bu form başlığı uygun değil.
"Din Elden Gidiyor " sloganı sadece Osmanlı 'nın son dönemlerinde seslendirilmedi.Hatırlarsanız sol görüşe sahip Rahşan Ecevit bile yakın zamanlarda bu kavramı seslendirmişti.
"Din Elden Gidiyor" veya "Vatan Elden Gidiyor" başlıklarından hangisi daha güncel ve ivedi. Uygun bir forumda tartışmaya değer ,önemli bir konu.
Saygılarımla.
Haberde detaylı olarak doktorun anlatımı var. Ben de buna dayanarak yorum yaptım.
“Acilde yoğunluk olduğundan iğneyi erkek hemşire yapacaktı. O sırada hastanın eşi olduğunu söyleyen kişi duruma müdahale etti. Kendisine böyle bir hakları olmadığını, bunun çalışma düzenlerini bozacağını, bekleyen diğer hastaların da hayati tehlikesi olabileceğini anlatmaya çalıştım. Ancak hakarete uğradım. Benim için hastanın sağlığı önemli. Bir ay içinde bu olaya benzer 4 olayla karşılaştım.”
Kadının acil serviste erkek doktor tarafından muayene edildiği daha sonra erkek hemşire tarafından iğne vurulması söz konusu. Yani kadın erkek doktor tarafından muayene edilmiş, teşhis konmuş, sıra iğne vurulmaya gelmiş. Bir soğuk algınlığında iğnenin *abartarak örnek verelim* yarım saat sonra vurulması hastanın sağlığını tehdit eder mi?
1. Kadının kadın hemşire isteyip istemediği haberde belirtilmiyor. Eski kocası değil de kadının kendisinin istemesi durumu değiştirecek mi, değiştirmeyecek mi?
2. Doktorun "böyle bir hakkınız yok" şeklindeki ifadesi doğru mu?
3. Doktor için "hastanın sağlığı önemli" ise erkek hemşireyi bir sonraki hastaya yönlendirse ve boş kalan ilk kadın hemşireyi bu hasta için görevlendirse hem hasta hakları korunmuş hem de sorun çözülmüş olmaz mı?
sayın Halit Hayri Eriş üstadım , yazılarımı oldukça dikkatli bir biçimde okumuşsunuz . anlatmak istediklerimi de tamamen anladığınız gibi bir fikir de edindim , ifadelerinizden... öncelikle şunu belirtmek isterim ki , forumda bazı konuların yer almasından , güncel olayların değerlendirilmesinden dolayı duyduğum ve sevgili site editöre : bu konuları neden aksettirirsiniz... uygulayın sansür , milletimize sadece bilmeleri gerekeni verin demiyorum , zaten bunu demek gibi bir lüksüm de olamaz... ben sadece diyorum ki , bu olay muhtemelen fırında yeniden ısıtılıp verilmiştir , hadise olalı da bir müddet geçmiştir . sevgili basınımız ısıtarak ramazan ayında bu tip konuları güncelleştirebilir . dolayısı ile "aslında olayı bazı gitmemesi gereken noktalara sürüklememek gerekir." diyorum...
peki nasıl değerlendirilmeli idi hadise sizce erenalp arkadaş ? derseniz de zaten yazdım , olay hasta yakını rolüne soyunmuş kişinin , ACİL SERVİS gibi bir mekanda aslında ne aradığı , ACİL SERVİSE hastalardan başkaca yakınlarının hangi şartlarda girip giremeyeceği , olabilirdi... aslında hadise basit bir kavga olayı olabilir , fakat o kişinin acil servisin o karışık ve hummalı , acil müdahalelerin yapıldığı bir ortamda ayak altında ve hepimiz için çok kıymetli sağlık personelinin ACİL ÇALIŞMA GEREKTİREN ortamında ne aradığı ve nasıl ortamı karıştırabildiği olabilirdi... işte gerçek EĞİTİMSİZLİK hadisesine bence bu şekilde işaret etmemiz gerektir. o serviste o anda ben de veya benim yakınım da getirilmiş ve ACİL MUDAHALE bekleyen CAN ÇEKİŞME konumunda bulunabilirdik... o kavga ortamında nasıl şifa bulacaktık ? veya orada bulunan diğer ACİL VAKALAR ne yaptı acaba ? haberi verirken sayın basın mensupları bu yönde eğitimsel bir biçimde de verebilirdi... fakat tabii ki kolay ve prim yapan mevzular tercih edilmiştir... bence hadisenin özü de budur...
bir de sayın Halit Hayri Eriş üstadım , şunu da eklemek istiyorum : tarihi bir hadise naklettim , siz de bunun aslında banlanması veya başka bir forumun konusu olduğunu yazdınız. olabilir , başka bir foruma kaydırılabilir fakat aslında o naklettiğim bilgi parçacığını üstündeki bir diğer yazımla birleştirmek istemiştim. dini inanç bir özgürlük müdür ? bir şahıs körükörüne mi inanmalı yahut inanmamalıdır ? hadiseyi dini inanç noktasına çeken yorumcuların yazılarını okuduktan sonra esasında dinin peygamberinin uygulamada ne yaptığını , nelere müsaade ettiğini ve kırılma noktasının ucunun nerelere kadar ulaşabileceğini anlatmak istedim... PEYGAMBER , EŞİNE HEMŞİRELİK YAPMA RUHSATI VERDİ...SAVAŞA KATILMASINA ( hem asker oldu hz. aişe , hem de ordu KOMUTANLIĞI yaptığı durumlarda vardır) PEYGAMBER , EŞİNİ SPOR MUSABAKALARINDAN ALIKOYMADI... bilmeyen kişilerin eşlerine din kisvesi altında baskıcı tavırlara girmemesi ve hoşgörünün sınırlarının nerelerde olduğunu , böyle anlatımlarla anlatmazsak , ne anlatacağız o zaman ?
bence bunu anlatmanın tam yeriydi ve anlattım. bu konuda maalesef fikrinize muhalefet etmek durumundayım...
sayın Halit Hayri Eriş üstadım , size canı gönülden teşekkür etmek isterim . sebebine gelince , yazılarımdan ALINTI yaparken , cümlelerimi tam olarak aktarmışsınız. böylece aslında cımbızla çekiştirip hakkımda yanlış bir kanaate de ulaşılmasının önüne geçmişsiniz. itiraz etmek istediğiniz kısımlara da gayet olgunca itiraz etmişsiniz. sağolun , varolun... bence , hep birlikte tartışma ve münazaralarımızda böyle davranmamız gerekir... fikir teatisinin olgunluğu da buradan gelir zaten... yoksa zaman zaman kapıldığımız BİR AN ÖNCE KARŞI TARAFI HAKSIZ duruma düşürme münazara stratejisi için , cımbızlama yöntemi FİKİR ALIŞ VERİŞİNİN VE TOPLUMSAL OLARAK DA , FİKİR BARIŞININ ÖNÜNDEKİ ÇOK BÜYÜK BİR ENGELDİR... münazara ve fikir teatilerinin usul ve adabı ile alakalı , eskiden okullarda derslerin olduğunu büyüklerimizden duyduk , bence yeniden müfredata girmesi gerekir.... saygılarımla...
Sayın erenalp
Benim, ifade etmek istediğim konuda ,zaten buydu.
Bir konuyu tartışırken,fikirlerin ,olayların akışı insanları böyle örnekler verme noktasına getirebiliyor. Forumu bütünü içinde okumayanlarda da ;
' Ya , Hukuk sitesinde ,"Sağlık Hukuku" başlığı altında tartışılan konuya bak' gibi abes izlenimler oluşuyor.Halbuki forum bütünü içinde ele alınsa hiç bir art niyetin olmadığı anlaşılacak.İşte 'Site yöneticilerinin hoşgörüsü ' derken söylemek istediğim buydu.
......."Tam yeriydi anlattım" .Sözünüze hiçbir itirazım yok.Zaten buna hakkım da yok. (Ben de ,sitemizin yeni bir üyesiyim).Kişilik haklarına dokunmadan,saygı çerçevesi içinde ,verilen örnekler herkesin kabulü.Okursunuz, katılırsınız veya katılmazsınız.Dinleyebilmekte bir erdem.
Bu sitede her ne kadar güncel takip edilse de, platform "Hukuk" zeminidir ve tüm üyeler ,Hukuka saygılı ve hukukun ortak paydası altında buluşmak zorundadırlar.Bu çizgiyi korumak ise ,hepimizin görevidir.
Saygılarımla
doktorun acil olmayan hastaya bakmayı reddetme hakkı vardır.bu durumda hasta acil olmadığı için hasta yakını hastasını alıp rahatlıkla başka bir özel hastaneye götürüp istediği bir kişiye iğnesini yaptırabilir.ancak illa o kurum içinde iğnesini yaptıracaksa o yeri düzenine uymalıdır.hastanın istediği kişiyi ve kurumu seçme hakkının olması o kişi yada kurumları istediği biçimde keyfine göre yönlendirebileceği veya görevi başındaki memura hakaret edeceği anlamına gelmez.hasta istemiyorsa ve acil bir hasta değilse rahatlıkla başka kuruma gidebilir.
sonuç olarak hastanın veya 1.derece yakınının doktor tercihi vardır.Şayet hasta kanamalı değilse niye diyecek olursanın basit bir örnek vereyim bugun doktora çıkıp muane olacaksınız kbb bölümüne bir gün önceden numara alacaksınız ama 4 ayrı kulak burun bogaz doktoru var sistem size şeçme hakkı vermiş yoksa kabul eder sistem belirlemezmiydi doktoru
yobaz çok ......
Hayret bu konu hala bitmedi mi?
Diyelim ki o anda kadın hemşire yok ve erkek hemşire iğne yapacak; yapmazsa karınız ölecek.Ve siz bunu kabul etmiyorsunuz; o zaman karınızı sevmiyorsunuz.Yeter ki karınızın yaşaması uğruna bile erkek hemşirenin eli bile değmesin.Pes doğrusu!!
Bu milletin ne geniş fantezisi var yahu! Yaptırma karına o zaman...
Hakların tabii olarak var olması ya da pozitif bir hukuk metninde var olması kadar somut olayda bunlardan yaralanılabilmesine koşulların müsade etmesi hususu gözden kaçırılmamalı. Hastanın doktor hemşire veya hastabakıcı seçme hakkı olsa bile çok acil bir durumda bu hakkını kullanmakla vakit kaybetmesi kendisi için bu hakkı hiç kulanmamaktan daha kötü sonuçlar doğurabilir.
Ayrıca hasta her zaman bu hakkını fiilen kullanacak temyiz kudretini haiz olmayabilir. Örneğin baygın olabilir veya hastanın bilinci yerinde olmayabilir. Böyle bir durumda hastayı sağlık kuruluşuna götüren kişi sanki onun böyle bir hakkın kullanılıp kullanılmayacağına karar vermemeli. Onun ne temsilcisidir ne de vekili.
erkek hemşireye asla iğne yaptırmayı kabul etmem.