+ Konuyu Yanıtla
1 / 5 Sayfa 12345 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 42 ileti bulundu.
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    Öğretmenevinde müdür yardımcısı olarak çalışırken Sınava dayalı müdürlük atamalarında ilk tercihim olan ticaret meslek lisesine müdür olarak atandım. Başvuru sürecinde benim mezun olduğum bölüm nedeniyle liselere atanamayacağım söylendi. Puan olarak arkamda kalan kişiler bunu atama komisyonuna da sözlü olarak iletti. Hatta bu arada başvuruların değerlendirme sürecinin son gününde komisyona dilekçe ile müracaat ederek ailevi nedenlerle başvurumun iptal edilerek değerlendirme dışı bırakılmasını talep ettim. Sonuçta dilekçemde kabul edilmedi, puanı düşük olanların söylediği mezun olduğum bölüm nedeniyle liselere atanamama iddiası da kabul edilmeyip atamam yapıldı. Ben de ZORUNLU olarak yeni görevime başladım. Aradan 1,5 ay geçti. Öğrendim ki komisyon tekrar toplanıp benim atamamı iptal etmiş.(hukuk diliyle hakkımdaki atama işlemi (idari karar) geri alınmış). Öğrendiğim kadarıyla komisyon başkanı olan personel atamadan sorumlu il milli eğitim müdür yardımcısı komisyonda benim atamama şerh düşmüş bakanlığa görüş soralım diye. Şimdi de yapılan işlem hatalı diye atanma işlemim idare tarafından geri alınıyor. Şuan hala görevimin başındayım bana henüz tebliğ edilmedi karar. Ama komisyon atamayı iptal etmiş valiliğe gönderilmiş yakında bana ulaşır ki bana tebliğ edilmesi 60 günü geçeceğe benziyor. (yani idare işlemini 60 günlük dava açma zaman aşım süresinden sonra bana tebliğ etmiş olacak) bu noktada benim merak ettiğim hukuki sorular şunlar:

    1-)Danıştay kararlarına göre: İdarenin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde, süre aranmaksızın yaptığı işlemi geri alma hakkı var. Ancak burada açık hata kavramının tam bir tanımı yok ben bulamadım. Benim durum için idare açık hata yaptığım için yapılan atama işlemini geri alıyorum diyebilir mi? sonuçta bu durum başvuru sürecinde biliniyordu komisyonda tartışıldı ve sonuçta şerh düşülmüş olsa bile atama işlemi yapıldı. Ben başvuruda diplomamı verdim, tüm bilgi ve belgeleri istenen şekilde verdim. Yalan beyanım veya hilem olmadı. Hatta başvurumun iptalini dahi talep ettim dilekçe yazdım. Bu durumda idarenin atamamı iptal etmesi hukuki midir? Tek mazeretleri ''açık hata'' kavramı olabilir. Benim durum ise bilinen tartışılan ve sonuca bağlanan bir konuydu. Şimdi idare fikir değiştirip bilinen o konuda ben açık hata yapmışım deyip işlemi geri alabilir mi?

    2-) Ben hukukçu değilim ama gördüğüm şu. Benim mezun olduğum bölüm noktasında mevzuat açık ve net değil biraz yoruma açık. İdare başvuru sürecinde yoruma açık olan bu konuda takdir yetkisi kullanıp atamamı yaptı. Şimdi ise bakanlıktan gelen görüşe göre benim yaptığım işlem açık hata deyip işlemi geri alıyor. Aynı durum için kars ilinde il atama komisyonu benim gibi durumda olanların liseye atanıp atanamayacağı noktasında bakanlığa görüş soruyor. Ve bu görüşün cevabı beklendiğinden atama duyurusunu iptal ediyor. Bakanlığın görüşü geldikten sonra ise tekrar duyuruya çıkıp atama sürecini başlatıyor. Benim il böyle yapmadı. Durumu bile bile önce atamamı yaptı sonra görüş sorup atama işlemini geri aldı. Kars iline gelen yazıda son kelime düşünülmektedir, değerlendirilmektedir le bittiğinden sendika avukatı bu tür yazılara dava açılamaz atanır/atanamaz deseydi dava açabilirdik bu görüş yazısına dedi. Sonuçta benim ilin beni atamasına takdir yetkisi diyorum ben. İşlemi geri almasına ise onlara göre ''açık hata'' oluyor. Hukukta takdir yetkisi ile yapılan bir işlem daha sonra ''açık hata'' yapmışım denerek geri alınabilir mi?

    3-)Bu atama benim için kazanılmış hak mıdır?

    idare mahkemesinde açacağım dava da dayanak noktalarım ne olmalı?
    sizce sonuç ne olur kazanabilir miyim?
    Konu hakkında hukuki değerlendirme ve görüşlerinizi açıklarsanız çok sevinirim. Saygılarımla. okul müdürü



    Hukuki NET Güncel Haber

    İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi? konulu yargıtay kararı ara
    İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi? konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    May 2009
    İletiler
    1.184
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    1- İdare 60 günlük süre içinde mevzuata aykırı olarak tesis ettiği bir işlemi iptal edebilir.

    2- İdarenin takdir yetkisi ilgili mevzuatın çizdiği çerçeveyle sınırlıdır.

    3- Değildir maalesef.

    İdari işlem 2 aylık süre içinde iptal edildiği için dava kazanma şansınız düşüktür maalesef.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    May 2009
    İletiler
    1.184
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    1- İdare 60 günlük süre içinde mevzuata aykırı olarak tesis ettiği bir işlemi iptal edebilir.

    2- İdarenin takdir yetkisi ilgili mevzuatın çizdiği çerçeveyle sınırlıdır.

    3- Değildir maalesef.

    İdari işlem 2 aylık süre içinde iptal edildiği için dava kazanma şansınız düşüktür maalesef.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    Alıntı Çobanoğlu rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    1- İdare 60 günlük süre içinde mevzuata aykırı olarak tesis ettiği bir işlemi iptal edebilir.

    2- İdarenin takdir yetkisi ilgili mevzuatın çizdiği çerçeveyle sınırlıdır.

    3- Değildir maalesef.

    İdari işlem 2 aylık süre içinde iptal edildiği için dava kazanma şansınız düşüktür maalesef.
    Sayın ÇOBANOĞLU verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. bugün il mem kararnameleri ilçeye faks çekmiş onlarda olduğu gibi pdf formatında maille okula göndermiş. ben de 10 günlük rapor aldım. kararname bana tebliğ edilmedi. şu durumda aklıma takılan konular:

    1-)idare sadece kararname göndermiş benim eski görev yerime ve görevime atanmamla ilgili. hiçbir açıklama yok. resmi yazı yok. sonuçta idare beni neden eski görev yerime atadı.? gerekçe belirtmesi gerekmez mi? ayrıca kararnamenin açıklama bölümünde atama nedeni: hizmetin gereği yazıyor. şu durumda ben dava gerekçeme ne yazacam? şu yapılan atama işleminin geri alınması olarak mı tabir edilmeli. herhangi bir açıklamaya gerek yok mu?

    2-) idare hukuku kitablarından okuduğum kadarıyla kişinin lehine olan işlemler imzalandıkları andan aleyhine olanlar ise bireye tebliğ edildikleri tarihten itibaren hukuk aleminde vardır diyor. benim atama kararnamem 26/01/2012 tarihli yeni göreve başlamam 31/01/2012 tarihli. bugün 10 günlük rapor aldım 60 günü geçirmiş olma tarihi kararname çıkış tarihi olan 26 ocak a mı göre yoksa göreve başlamam olan 31 ocak göre mi belirlenir. yeni kararnamemin bana tebliği 60 günü geçeçek bu durumda 60 günlük dava açma süresi geçmişmidir?

    3-)atanmamın hukuka aykırı olmadığını düşünüyorum ki komisyon da beni atarken böyle düşündü. aradan zaman geçtikten sonra ben yanlış yapmışım demeleri idarenin bu konuda kafasının karışık olduğu sonucunu doğurur. ben idare mahkemesinde dava açtığımda mahkeme öncelikle benim atamamın hukuki olup olmadığını değerlendirmek zorunda bence (?) ondan sonra idarenin yaptığı geri alma işleminin hukuki veya hukuka aykırı olduğunu değerlendirebilir. doğru mu düşünüyorum?

    4-)ben hem idare mahkemesinde hem de danıştayda dava açmayı planlıyorum şöyleki: idareye başvurucam beni niye eski görev yerime ve görevime atadınız? resmi yazıda büyük ihtimal mevzuatın ilgili maddesini gerekçe gösterecek. bende bu durumda danıştaya benim atanmamı geri aldırmada dayanak noktası olarak gösterilen düzenleyici idari işlemin anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, usulde paralellik ilkesine aykırı olduğu, hukuk devleti ilkesine ve kazanılmış haklara saygı ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptalini akabinde buna dayanarak yapılan benim atamamın geri alınması işleminin iptalini talep edeceğim. danıştaydaki davadan bağımsız idare mahkemesinde ayrı dava açaçağım.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    aşağıdaki metni bilgi edinme kanunu kapsamında meb e gönderdim. benim içinde bulunduğum hukuki atmosferi bilmeniz açısından yazının tamamını kopyalıyorum. zaman ayırıp okuyan ve hukuki görüş ve değerlendirmelerini sunanlara teşekkür ederim.


    MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
    TALİM TERBİYE KURULU BAŞKANLIĞINA
    TTK 80 SAYILI ÇİZELGEDEKİ ÇELİŞKİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

    İlgi a-) MEB Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmeleri Hakkında Yönetmelik
    b-) TTK 80 sayılı karar ve eki çizelge
    c-)16/09/2011 tarihli ve B.08.0.PGM.0.06.04.903-02/63161 sayılı yazı.
    d-)13/09/2011 tarihli ve B.08.0.TTK.0.07.00.360-04-2771/6371 sayılı yazı.
    e-)20/09/2011 tarihli ve B.08.0.İKG.0.06.04.00.4-2799/63713 sayılı yazı.
    TANIMLAR:

    7/b) İlköğretim alan öğretmenliklerine; yükseköğretim kurumlarının ilköğretim alan öğretmenliği programlarından mezun olanlar,
    İlköğretim Türkçe, Sosyal Bilgiler, Matematik, Fen ve Teknoloji alan öğretmenlikleri programından mezun olanlarla ihtiyacın karşılanamaması durumunda ise Türkçe alanına Türk Dili ve Edebiyatı; Sosyal Bilgiler alanına Tarih ve Coğrafya; İlköğretim Matematik alanına Matematik; Fen ve Teknoloji alanına Fizik, Kimya ve Biyoloji alan öğretmenlikleri programından mezun olanlar,

    Ortak Alanlar
    Madde 9 - Yabancı Dil, Rehber Öğretmenlik, Bilişim Teknolojileri, Görsel Sanatlar/Resim, Müzik, Beden Eğitimi ile Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi alanları ilköğretim ve ortaöğretimde ortak alanlardır.

    h) Alan: Öğretmen adayları ve öğretmenlerin; mezun oldukları lisans düzeyindeki yükseköğretim programına bağlı olarak atanabilecekleri alanları

    g) Çizelge: Öğretmen adayları ve öğretmenlerin, atanabilecekleri öğretmenlik alanları ile bu alanlara atanabilmek için mezun olmaları gereken yükseköğretim programlarını ve bu alanlara bağlı olarak aylık karşılığı okutacakları dersleri gösteren çizelgeyi.

    Aylık Karşılığı Okutulacak Dersler
    Madde 11 - Öğretmenler, atandıkları alan ile varsa yan alanının "Öğretmenlerin Aylık Karşılığı Okutacakları Dersler" sütununda yer alan dersleri, öncelikle atandıkları kurumun alan, ortak, zorunlu ve seçmeli derslerini, eğitim kurumlarının tür ve dereceleri bakımından herhangi bir ayırım yapılmaksızın okuturlar.


    Bakanlık atama alanı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi olan ancak mezun olduğu bölüm İlahiyat Fakültesinin İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümü olan yönetici adaylarının yaşadığı bir tereddüdü sizlere anlatmak ve bu tereddüde neden olan TTK 80 sayılı kararın ekindeki çizelgenin karardaki esaslara uyumlu hale getirilmesi konusunda girişimde bulunulmasını ve Bilgi Edinme Kanunu Çerçevesinde bu konuda açıklayıcı bilgi verilmesini talep ediyorum.

    Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi madde 9’un içine alınarak ‘…alanları ilköğretim ve ortaöğretimde ortak alanlardır.’ Denilmiş böylece bu alanın ilköğretim ve ortaöğrenimdeki ortak alan olduğu açıkça ifade edilmiştir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanının ortak alanların içine alınması nedeniyle aynı kararlarda madde 7/b de belirtilen ilköğretim alan öğretmenliklerinin içinde belirtilmemiştir. Yani ilköğretimde, ilköğretim matematik, Türkçe, sosyal bilgiler vb. ilköğretim alan dersleri tek tek zikredilmiş ve hatta bu alanlardaki öğretmen ihtiyacı ilköğretim mezunlarından karşılanamazsa hangi alana hangi bölümlerden mezun olanların atanabileceği tek tek belirtilmiş yine Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanı bu bölümde zikredilmemiştir. Böylece bu dersin ilköğretim alan dersi olmadığı ilköğretim ve ortaöğretim için ortak alan olduğu çok açık ve net bir şekilde belirtilmiştir.

    TTK kararına göre alan tanımı yukarıda belirtilmiştir. Bu tanımdan yola çıkarak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanına atanacak öğretmenlerin mezun oldukları bölümler çizelgede belirtilmiştir. Çizelgede birinci sütun ‘atamaya esas olan alan’ isimleri, ikinci sütun ‘mezun olduğu yükseköğretim programı’, üçüncü sütunda ‘aylık karşılığı okutacağı dersler’ belirtilmiştir. Bu çizelgenin mantığı şudur: birinci sütunda belirtilen alana atanmanın koşulu ikinci sütunda yer alan programlardan birinden mezun olmaktır. Üçüncü sütunda da ikinci sütunda belirtilen programları bitirenlerin atandıkları birinci sütundaki alan dahilinde okutabilecekleri dersler belirtilmiştir. Bu çizelgeye göre İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümü hem lise hem de ilköğretimde ortak alan olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanına kaynak teşkil eden programdır. Bu anlamda benim alanım liselere atanacak, benim alanım maaş karşılığı lisede derse girecek ama ben öğretmen olarak atanamayacağım bu hukuki değildir.

    Önceki yönetici atama yönetmeliğinde yönetici olmanın ön şartı üçüncü sütunda bulunan maaş karşılığı girebildiği dersin atanmak istediği okulda olmasıydı yeni yönetici atama yönetmeliğinde ise artık üçüncü sütuna değil yani maaş karşılığına değil birinci sütuna yani alanın, atanmak istediği okulda olması şartı getirilmiştir. Dolayısıyla benim mezun olduğum programa göre atandığım alan belli: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dolayısıyla esaslar da ifade edildiği gibi bu alan hem ilköğretim hem de lisede okutulan ortak bir alan. Ancak bu noktada ortaöğretim ve ilköğretimde ortak alan olan ve çizelgede de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ile alakalı tek alan olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanında TTK’nın alan tanımına aykırı, ilköğretim ve ortaöğretimde ortak dersler başlıklı 9. maddeye aykırı, aynı şekilde ilköğretim alan öğretmenliklerinin belirtildiği madde 7/b’ye aykırı, çizelgenin sistematiğine ve özüne aykırı, bir şekilde * yıldız işareti konarak İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi mezunu olanlar için ‘ortaöğrenim kurumlarına atanamaz’ ifadesi konmuştur. Bu ifade ile tek alan olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanında yer alan ve bakanlık ataması Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanına olan ve kararnamelerinde bu şekilde yazan öğretmenlerin bir kısmı TTK 80 sayılı kararın esaslarına ve alan tanımına aykırı bir şekilde çizelgede * yıldız işareti ile kendi alanları içinde sınırlandırılmışlardır. Adeta alan içinde mini, sanal bir alan oluşturulmuş ve diğer hiçbir alanda olmayan bir uygulamaya maruz bırakılmışlardır. Bu durum hukuki değildir. Çizelgede yıldız işareti ile konan ifade, çizelgenin eki olduğu kararlara aykırı bir şekilde ortak alan kavramını yok saymakta, alan tanımını alan içinde alan şekline sokmakta, adeta çizelgeyi kararlardan bağımsız ve kararlarla çelişecek uygulamaya dönüştürmektedir. Aynı şekilde çizelge * yıldız işareti ile kendi içinde de çelişmektedir. Hem mezun olduğum bölüm alana kaynaklık eden programlar bölümünde yer almakta hem de * işareti ile programın alanın bir kısmının dışında olduğu ifade edilmektedir.

    TTK alan tanımıyla ‘mezun oldukları lisans düzeyindeki yükseköğretim programına bağlı olarak atanabilecekleri alanları’ denilerek alana atanmanın ön şartının mezun olduğu bölümle alanın uyumlu olması ifade edilmiştir. İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümü çizelgede Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanına kaynak teşkil eden programlar arasında yer almaktadır. Dolayısıyla bu bölüm bu alana kaynak teşkil eden bir programdır. Ancak burada yıldız işareti ile ttk nın alan tanımına aykırı bir şekilde İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunlarına siz bu alanın sadece bir bölümüne gidebilirsiniz şeklinde bir uygulama getiriyor. Yıldız işareti ile önce alanı sanal bir şekilde ikiye bölüyor ilköğretim ve ortaöğretim diye daha sonra siz sadece ilköğretime öğretmen olabilirsiniz diyor. Bu hem içerik hem usul yönünden kararların kendisine ve çizelgenin sistematiğine aykırıdır. Alan içinde alan oluşturmaktır. Madde 9 ve madde 7/b’yi yok saymaktadır.

    Anayasaya göre idarenin tüm işlemleri yargı denetimine açıktır. Yine anayasaya göre yargı denetimi yerindelik denetimi yapamaz. Yani dar anlamda yorumlarsak yargı idarenin ne yapması veya ne yapmamasına karar vermez sadece verdiği kararların yine kendi verdiği diğer kararlarla çelişmemesine, usul ve içerik gibi öğeler yönünden tutarlı olmasının denetimini yapar. Danıştayın bu noktada **yıldız işaretini ttk 80 esasların madde 9 ortak alan kavramına ve madde 7/b ilköğretim alan kavramına ve çizelgenin sistematiğine ve özüne aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edeceğini düşüyorum. Çünkü idare burada tutarlı davranmıyor eğer bu alan ortaksa bu alandaki tüm öğretmenler aynı haklara sahiptir. Yok bu alan ortak değilse mezun olunan bölümden dolayı ayrılmak isteniyorsa bunun usulü belli diğer alanlarda bunu nasıl yaptıysan bu alanda da öyle yapman lazım. Ayrıca idare düzenleyici işlemlerini yaparken Personel hukukuna ilişkin anayasal ilkelere uymak zorundadır. Bu anlamda yıldız işareti ile yapılan uygulama Hukuk Devleti ilkesine, eşitlik ilkesine, usulde paralellik ilkesine, kazanılmış hakların korunması ilkesine aykırıdır.

    Olayın diğer boyutu ortak alan kavramının (*) yıldız işareti ile aşındırılmak istenmesidir. Ortak alan kavramında neden-sonuç ilişkisini iyi kavramak lazım. Ortak alan kavramı bölüm adının sonucu değildir, sebebidir. Yani TTK dersin içeriğine göre ortak alanları belirler ve bu ortak alanların sonucunda öğretmen yetiştirilmesi gerekir. Yoksa siz yetiştirilen öğretmene göre alan/branş açarsanız sizinki eğitim olmaz. Aslolan branşa-alana göre öğretmen yetiştirmektir. Yani İngilizce dersi varsa ve ders TTK ya göre ortaksa YÖK buna göre öğretmen yetiştirmelidir. Yoksa YÖK İngilizceden tek bölüm açmış bizde İngilizceyi ortak yapalım şeklinde mi yapıldı bu dersin ortak olması? Bu anlamda İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümü açılması yanlıştır. Ancak bu bölüm mezunları Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanına atanıyorsa o zaman bu alana göre değerlendirilmelidir ki buna hukukta kazanılmış hak denir. Yoksa madem böyle bölüm açılmış bunları Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanına atayalım ama farklı uygulamaya tabi tutalım demek hukuki değildir. Aynı şekilde bu alandaki diğer öğretmenlere bu alanın ortak olması bölümlerinin adından dolayı değil TTK 80 sayılı kararın madde 9 ortak alanlar maddesi nedeniyledir. Bu durumda aynı alandaki öğretmenlere farklı hükümler koymak anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi aynı alandaki bir kısım öğretmen ayrıcalıklı, imtiyazlı bir zümre konumuna getiriliyor. Bir kısım öğretmende ikinci sınıf öğretmen durumuna düşürülüyor. Bu durum usul yönüyle de Personel Hukukuna ilişkin ‘Usulde Paralellik İlkesine’ aykırılık teşkil etmektedir. Usulde paralellik, bir idari işlemin geri alınmasının, kaldırılmasının ya da değiştirilmesinin o işlemin tesisinde izlenen usule göre yapılması gerekliliğini ifade eden ve Danıştay içtihatlarıyla ortaya konulmuş olan bir idare hukuku ilkesidir. Burada Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanında olanlara verilen haklardan olan madde 9 daki hem ilköğretim hem de ortaöğretime öğretmen olabilme hakkı ancak aynı usulle geri alınabilir. Yani madde 9 un kaldırılması ile. Yoksa hem bu madde ile bir hak verilip hem de çizelgeye konacak bir yıldız işareti ile bu hakkın aynı alandaki bir kısım öğretmen için geriye alınmaya çalışılması usül yönüyle de uygun değildir.


    Pedagojik açıdan durum değerlendirildiğinde de bir ders ya ortaktır yada ortak değildir. Dersin ilköğretim ve ortaöğretimde ortak olması dersin içeriğine göre pedagojik esaslara göre belirlenir yoksa şu bölümden mezun olanlara bu ders ortaktır şu bölümden mezun olanlara ortak değildir demenin eğitimsel yönü yoktur. Bu anlamda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi içerik olarak ilköğretimde de ortaöğretimde de ortak alan kabul edilmektedir. Sosyal Bilgiler dersinin liseye gelindiğinde Tarih, Coğrafya gibi belli bir alanda uzmanlaşması veya Fen ve Teknoloji dersinin liseye geçildiğinde Fizik, Kimya, Biyoloji gibi uzmanlaşması Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanında yoktur. Bu uzmanlaşma İHL Meslek derslerinde olmaktadır. Ki bu anlamda İHL Meslek dersleri farklı bir alan olarak TTK 80 sayılı çizelgede yerini almıştır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi Rehberlik, İngilizce, Görsel Sanatlar, Müzik, Beden Eğitimi dersleri gibi ilköğretim ve lisede farklı boyut veya uzmanlaşma içine girmemekte ortak bir ders şeklinde devam ektedir. Zaten TTK da bu yüzden bu alanı ortak kabul etmektedir. Ama YÖK ün hatasının faturasını bir bölüm mezunlarına kesmeye çalışmakta ve sırf ilköğretim ifadesi yüzünden tüm mevzuatı bir kenara bırakarak bu bölüm mezunlarına özel muamele yapmaya çalışmaktadır. Burada amaç bir yanlışı düzeltmek mi olmalı? Yoksa amaç yanlışa göre sistem içinde özel bir yapı oluşturup yanlışı yanlış olmaktan çıkarmak mı olmalı?


    Olayın diğer boyutu İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümüyle Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümlerinin aralarında İLKÖĞRETİM kelimesi dışında bir fark olmamasıdır. Bu iki bölüm içerik ve dersler anlamında aynı düzeydedir. Ve iki farklı bölüm olarak açılmamıştır. Bir dönem sadece İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümü varken aynı bölüm ismi değiştirilerek Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi olmuştur. Yani bu bölümlere tercih hakkı olmamıştır. Benim üniversiteye gireceğim dönemde sadece İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği Bölümü vardı. Dolayısıyla lise veya ilköğretim tercih hakkımız yoktu. Din Kültürü öğretmeni olmak istiyorsan bu tek bölüme gitmek gerekiyordu. Bizde öğretmen olmak amacıyla öğretmen olunabilen tek bölüm olan ilahiyat fakültesinin ilköğretim din kültürü ve ahlak bilgisi bölümüne gittik yani başka öğretmenlik seçeneğimiz yoktu. Şimdi ise formasyonsuz ilahiyat mezunları bile 1-2 aylık formasyon kursuyla ihl ye, ilköğretime, liseye öğretmen ve idareci olabilirken biz öğretmenlik bölümü mezunları sadece ilköğretimlere öğretmen olabiliyoruz. Yani mağduriyet üstüne mağduriyet yaşıyoruz.

    İşin daha vahim boyutu ise bizim ilahiyat fakültesi diplomamız diplomayı aldığımız tarihte Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olunabilecek tek bölüm olmasına rağmen Milli Eğitim Bakanlığında İlahiyat diploması olarak kabul edilmiyorken, Diyanet İşleri Başkanlığında İlahiyat diploması olarak kabul edilmektedir. Örnek vermek gerekirse benimle birlikte mezun olan bayan arkadaşım şuan Diyanet İşleri Başkanlığında Kuran Kursu Öğretici olarak çalışmaktadır. Onun işe başladığı dönemde Eğitim Fakültesinin İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunları diplomaları İLAHİYAT DEĞİL, EĞİTİM FAKÜLTESİ olduğu gerekçesi ile kabul edilmedi. Ama İlahiyat fakültesinin İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi mezunları İLAHİYAT FAKÜLTESİ diplomasına sahip olduğu için Diyanete kabul edildi. Sonuçta bende bir ilahiyat mezunu olarak ilahiyat fakültesi mezunu olanlar hangi haklara sahipse o haklara sahip olmam lazım Diyanet bile bunu kabul ediyorken Meb’in kabul etmemesi hukuki değildir eşitliğe aykırıdır.


    Bu çelişkili durumun temelinde yatan neden ise şudur: Talim Terbiye Kurulu ile YÖK arasında iletişim ve koordinasyon kopukluğundan meydana gelmektedir. TTK anasayada da ifade edilen ‘Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır.’ İfadesiyle paralel bir şekilde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanını ilköğretim ve ortaöğretimde ortak okutulan zorunlu bir alan olarak görmekte ve kararlarını da buna göre oluşturmaktadır. YÖK ise konuyu bu şekilde ele almamaktadır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanını İlköğretim ve ortaöğretim gibi ortak alan kavramının dışında görmektedir. Bu durumda da ttk bu bölüme özel hükümler koymaya çalışmakta ve kendi koyduğu kuralları kendi bozmaktadır.

    Bakanlık konu ile ilgili YÖK ile görüşmeli ve bakanlığın uygulaması doğrultusunda üniversitelerin bünyesinde sadece Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümü oluşturmalıdır. (yani ara ara aynı bölümün adını bir süre başında ilköğretim bir süre başında ilköğretim olmadan açmamalıdır. Zaten iki bölüm aynı anda açık olmuyor tercih şansı bile verilmiyor) Ttk da alacağı geçici bir kararla ilköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunlarının da bu alana kaynak teşkil eden yüksek öğretim programı olduğunu belirtecektir. Mevcut durumda zaten bunu kabul etmiş ama yıldız işareti ile kendisi ile çelişmiştir.


    İlgi (a) yönetmeliğin 1.maddesinde “ç) Atanmak istenilen eğitim kurumuna Talim ve Terbiye Kurulu Kararlarına göre alanı itibariyle öğretmen olarak atanabilecek bir alan öğretmeni olmak,” denilmektedir. Bu durumda bir okula yönetici olabilmek için yönetici adayının bakanlık atama alanının o okulda bulunması gerekmektedir. Bu durumda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanının öğretmeni olan tüm bu alan öğretmenlerinin bu alanın okutulduğu okullara yönetici olabilmesi gerekir. Hatta bu durum ilgi (c) yazıda :’4, 8- Bilindiği gibi, yüksek öğretim kurumlarının hangi programlarından mezun olanların hangi alan ya da kurumlara öğretmen olarak atanabileceği Talim ve Terbiye Kurulunca belirlenmektedir. Talim ve Terbiye Kurulunun 7/7/2009 tarihli ve 80 sayılı Kararı eki Esasların 9 uncu maddesinde "Yabancı Dil. Rehber Öğretmenlik, Bilişim Teknolojileri. Görsel Sanatlar/Resim, Müzik, Beden Eğitimi ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanları ilköğretim ve ortaöğretimde ortak alanlardır” denilmektedir.
    Buna göre, İngilizce, Fransızca, Almanca. İtalyanca gibi yabancı dil öğretmenleri ile rehber öğretmenler, bilişim teknolojileri, görsel sanatlar/resim, müzik, beden eğitimi ile din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri bu derslerin okutulduğu her derece ve türdeki eğitim kurumlarına, alanlarında öğretmen norm kadrosu olması durumunda öğretmen olarak atanabilmektedir, norm kadro oluşmayan kurumlara da bu dersleri okutmak üzere görevlendirilmektedirler.
    Bu çerçevede;
    a) Alanı İngilizce, Rehber, bilişim teknolojileri, görsel sanatlar/resim, müzik, beden eğitimi ve din kültürü ve ahlak bilgisi olan yöneticilerin bu derslerin okutulduğu kurumlara yönetici olarak atanabilmeleri,’ denilerek Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanındaki öğretmenlerin hem ilköğretim hem de ortaöğretime yönetici olarak atanabilecekleri açıkça belirtilmiştir.

    Aynı şekilde ilgi (c) yazıda: ‘2- Yönetici Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin 7 nci maddesinin (ç) bendine göre atanmak istenilen eğitim kurumuna Talim ve Terbiye Kurulu Kararlarına göre alanı itibariyle öğretmen olarak atanabilecek bir alan Öğretmeni olmak şartı arandığından, atama isteğinde bulunan yönetici/yönetici adayının atanmak istediği eğitim kurumunda alanın bulunması halinde yönetici olarak atanması mümkün bulunmaktadır.’ Burada kalın punto ile işaretlediğimiz alanda idare yönetmelik maddesini yorumlayarak yönetici olabilmek için yönetici adayının alanının atanmak istediği okulda bulunmasını yeterli görmektedir.


    İlgi (c) yazıda: 8- Yönetici Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin 7 nci maddesinin (ç) bendine göre atanmak istenilen eğitim kurumuna Talim ve Terbiye Kurulu Kararlarına göre alanı itibariyle öğretmen olarak atanabilecek bir alan öğretmeni olmak şartı arandığından, alanı fizik, kimya, edebiyat, coğrafya olan eğitim kurumu yöneticilerinin alanları itibariyle ilköğretim kurumlarına öğretmen olarak atanamayacaklarından bu eğitim kurumlarına yönetici olarak da atanabilmeleri, yine alanı Türkçe, fen ve teknoloji, sosyal bilgiler olan eğitim kurumu yöneticilerinin ise alanları itibariyle liselere öğretmen olarak atanamayacaklarından bu eğitim kurumlarına yönetici olarak da atanabilmeler: mümkün değildir. Diğer taraftan alanı ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında ortak olan ve alanı itibariyle ilköğretim ve orta öğretim kurumlarına atanabilme şartını taşıyan İngilizce, müzik, beden eğitimi, görsel sanatlar vb. alanlarda görev yapan öğretmenlerin ilköğretim ve orta öğretim kurumlarına atanabilmeleri mümkün bulunmaktadır’ ifadesiyle ortak alan kabul edilen alanlardaki öğretmenlerin hem lise hemde ilköğretime atanabileceği ifade edilmiştir.


    Tüm bu açık mevzuat hükümlerine rağmen sırf bir TTK 80 sayılı çizelgenin mezun olunan bölüm sütununda yer alan (* orta öğretim kurumlarına atanamaz) ifadesinden yola çıkarak ve esasların madde 9 ortak alan kavramını yok sayarak aynı alandaki bir kısım öğretmene siz yıldız işareti nedeniyle ortaöğretim okullarına yönetici olamazsınız demek hukuki ve mevzuata uygun mudur? Yönetici atamada mezun olunan okula mı bakılmaktadır? TTK kararlarına göre oluşturulan bakanlık atama alanına mı bakılmaktadır? Eğer mezun olduğu bölüme bakılırsa ziraat fakültesinden mezun sınıf öğretmenleri var. Edebiyat fakültesinden mezun Türkçe öğretmenleri var. Bunların durumu ne olacak? Cevap: atandıkları alana göre değerlendirilirler bu kazanılmış haktır. Bu kural niye İlköğretim mezunları için geçerli olmuyor. Kaldı ki İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği TTK 80 sayılı çizelgede Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanına kaynaklık teşkil eden programlar arasında yer almakta. Yani mezun olunan bölüm açısından da sıkıntı yok. Burada TTK mezun olunan bölüme de bakmıyor yıldız işaretine bakıyor. TTK kararlarına göre alana bakılıyorsa ki doğrusu bu; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi tek alan ve bu tek alan hem İlköğretimde hem de ortaöğretimde okutulan ortak alan. Bu noktada senin alanın ortaöğretime atanıyor, senin mezun olduğun bölüm alana kaynaklık teşkil ediyor ama yine de sen bu alan öğretmeni olsan da bu alanın atanabildiği yöneticiliklere sen yıldız işaretinden dolayı atanamazsın denilmesi makul ve mantıklı mıdır? TTK nın alan tanımına, madde 9 ortak alanlar maddesine, madde 7/b ilköğretim alanlar maddesine uygun mudur? Hayır. Ben hem o alanın öğretmeni olacam hem de o alandaki bir kısım okula atanmak istediğimde alanıma değil mezun olduğum bölüme değil yıldız işaretiyle yapılan açıklamaya bakılacak. Hukuk devleti böyle bir uygulama yapar mı?

    Bakanlık ilgi (c) yazıda belirttiği gibi mezun olunan bölüme bakılmaksızın alana bakılacağını daha net ifade etmelidir. Aynı şekilde ttk 80 kararlarında, madde 9 ortak alan tanımının, madde 7/b’deki kuralların geçerli olduğunu belirterek illere genelge göndermelidir. Ve illerin bir kısmının alana bakarak atama yapmasını bir kısmının ise yıldız işaretli ifadeden yola çıkarak alanı kısıtlayacak şekilde hareket etmesini önlemelidir. Mezun olduğu bölümden yola çıkılarak atama yapılacaksa bu durumda ilköğretim okullarına sadece İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümü mezunları atanması gerekir. Ancak uygulamada böyle bir durum söz konusu değil. Madde 9 gereği bu ders ortak alan kabul edilmektedir. Bu nedenle sadece ilköğretim mezunlarına ttk 80 sayılı karara aykırı bir şekilde çizelgede konan hukuksuz ve personel hukukuna ilişkin anayasal ilkelere aykırı (* ortaöğrenim kurumlarına atanamaz) işaretinin biran önce kaldırılması ve duruma ttk 80 sayılı kararlara uygun yukarıdaki çözüm getirilmelidir.


    BİLGİ EDİNME KANUNU ÇERÇEVESİNDE TALEPLERİM

    1-)İlahiyat Fakültesinin İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Bölümü mezunları konusunda yaşanan tereddüdün giderilmesi ve TTK 80 sayılı çizelgedeki çelişkili ifadenin düzeltilmesi noktasında çalışma olup olmadığı noktasında tarafıma gerekçeli ve açıklayıcı bilgi verilmesini,

    2-) Hukuki anlamda : Anayasada ifade edilen eşitlik ilkesi aynı durumdaki kişilerin aynı hükümlere tabi olmalarını gerektirir. Genel anlamda eşitlik ilkesi şekli hukuki eşitlik ve maddi hukuki eşitlik olarak iki anlamda yorumlanabilir. Şekli hukuki eşitlikten kastedilen kanunların genel ve soyut nitelik taşıması, yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır. Anayasanın 10’uncu maddesinin, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa “imtiyaz” tanınamayacağı yolundaki ikinci fıkrası da bu anlamda eşitliği hedef görünmektedir. Ancak şüphesiz ki, eşitlik ilkesinin anlamını şekli hukuki eşitlikle sınırlandırmak mümkün değildir. Maddi hukuki eşitlik, şekli eşitliğin ötesinde, aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve sorumluluklarda, fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğunu içermektedir. Bu anlamda aynı alandaki öğretmenlerin aynı haklara sahip olması gerekir. Hem şekli hukuki anlamda (yönetmelikte aynı alandaki öğretmenlere aynı hakların verilmesi) hem de maddi hukuki anlamda (biz hem ilköğretim hem de lisedeki din kültürü dersine fiili olarak giriyoruz ve ilahiyat diplomasına sahibiz bu anlamda diğer ilahiyat mezunlarından farkımız yok sonuçta mevzuatta ilahiyat fakültesinin ilahiyat bölümü demiyor ilahiyat fakültesi mezunları diyor)

    Bu noktada bakanlığın veya TTK nın biz İlahiyat Fakültesinin İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümü mezunlarına siz İlköğretim bölümü mezunusunuz o yüzden ortaöğrenim kurumlarına atanamazsınız demesi haklı nedene ve kamu yararına dayanmamaktadır. Kamu yararı ve haklı nedenin, “anlaşılabilir”, “amaçla ilgili”, “makul ve adil” olması gerekir. Getirilen düzenleme herhangi bir biçimde birbirini zamanlayan, birbirini, doğrulayan ve birbirini güçlendiren bu üç ölçütten birine uymuyorsa eşitlik ilkesine aykırı bir yön vardır denilebilir. Burada biz de İlahiyat Fakültesi diplomasına sahibiz ve ilahiyat fakültelerinde bize ilköğretim, ortaöğretim öğretmenliği şeklinde tercih hakkı verilmedi Din Kültürü öğretmeni olabilmenin tek yolu olan ilahiyattaki bu bölüme gittik. Aksi takdirde öğretmen olamıyorduk çünkü ne eğitim fakültelerinde nede ilahiyat fakültelerinde bize başka seçenek sunulmadı. Aynı şekilde TTK bu alanı madde 9 ile ilköğretim ve ortaöğretimde okutulan ortak alandır diyerek bu alanın teknik olarak ilköğretim ve ortaöğretim olarak ikiye bölünemeyeceğini mevzuatsal güvenceye almıştır. Bu durumda bize yapılan uygulama ile bizler ikinci sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni durumuna düşürülüyoruz. Aynı şekilde bazı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri de bu branş içinde imtiyazlı ayrıcalıklı bir pozisyona gelmektedir. Bu uygulama diğer hiçbir alanda yapılmamaktadır. Örnek vermek gerekirse İlköğretim Matematik ve Matematik bölümü iki farklı alan olarak TTK80 sayılı çizelgede yerini almıştır. Ve bu iki alana kaynak teşkil eden iki farklı yüksek öğretim programı vardır. Ve öğretmen adayları bu iki bölümden birini tercih yapmaktadırlar. Sonuç olarak ilköğretimlere sadece İlköğretim matematik alanındakiler atanmakta, liselere ise sadece matematik alanındakiler atanmaktadır. Bizim alanda ise bu şekilde adil bir tercih hakkı ve iki farklı alan olmamasına rağmen aynı alandaki bir kısım öğretmene sadece ilköğretimlere tayin hakkı verilirken bir kısım öğretmene ise hem ilköğretim hem de liseye tayin hakkı verilerek imtiyazlı bir sınıf yaratılmaktadır. Bu durum çalışma huzurunu bozmakta ve aynı alandaki bir kısım öğretmene haksızlık oluşturmaktadır. Bu anlamda en makul çözüm bu alanın madde 9 gereği ortak alan olması nedeniyle tüm alan öğretmenlerine aynı hakların verilmesi ve üniversitelerde sadece Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümü açılmasıdır.

    Bu anlamda bir çalışma olup olmadığı, çalışma yoksa mevcut durumun meydana getirdiği mağduriyet noktasında haklı gerekçelerin tarafıma bilgi edinme kanunu çerçevesinde açıklanmasını talep ediyorum.

    Gereğini arz ederim.

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    May 2009
    İletiler
    1.184
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    1-) Siz dava dilekçenize atama kararnamesinin iptali için hukuki iddialarınızı yazacaksınız. İdare dilekçenize cevap verirken gerekçeyi anlatır zaten. Dilekçenizde en son atama kararnamesinin iptali talebinde bulunmalısınız. Bu kararname iptal olunursa zaten ilk kararname cari olur.

    2-) Dava için 60 günlük süre en son kararnamenin size imza karşılığı tebliğ edildiği günden itibaren başlar. Rapor almanızın dava açmakla ilgisi yoktur. Ancak dava için son günleri beklemeye gerek yok süre bitmeden bir hafta evvel dilekçenizi verirseniz dava açma zamanaşımı sıkıntınız olmaz.

    3-) Atanmanızın hukuka aykırı olup olmadığına zaten Mahkeme karar verir. Mahkeme son işlemle beraber ilk işlemin de hukuka aykırı olup olmadığını düşünür.

    4-) İdareye soru sorarak cevap aldığınız idari işlemin iptalini dava edemezsiniz. Buna gerek yok diye düşünüyorum. Eğer en son kararnamenin iptali ilgili düzenleyici işlemin hükümlerini ihlal şeklinde bir açık hata nedeniyle olmuşsa, söz konusu en son atama kararnamesinin iptali ile beraber ilgili düzenleyici işlemin atanmanıza engel ilgili hükümlerinin de iptali için doğrudan Danıştay’da dava açmanız daha iyi olur bence. İyi akşamlar dilerim.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    Sayın Çobanoğlu verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. bazı cümlelerimi tam ifade edememişim galiba şöyleki: 2-)dava için 60 günlük süre noktasında demek istediğim idare onlara göre hatalı işlemini 60 günlük dava açma süreni geçtikten sonra geri almış oluyor. Kemal gözler idare hukuku kitabında hatalı idari işlemlerde (veya hukuka aykırı) yapılan işlem kişi lehine hak oluşturuyorsa idari istikrar ve hukuki güvenlik ilkesi gereği hukuka aykırı bireysel işlem dava açma süresi olan 60 gün içinde geri alınmalı aksi takdirde 60 gün geçtikten sonra geri alınmaz diyor. bu konuda avukat bir arkadaşın bürosunda kazancı ictihat bankasından danıştay kararlarını araştırdım. teoride özellikle fransız danıştayı hukuki yönden sakat idari işlemlerde kişi lehine hak oluşturan bireysel idari işlemlerin geri alınmasında dava açma süresi ile sınırlı tutmuş. bizde ise bu konuda yasal bir süre olmadığı gibi danıştay bu konuda tam bir ictihat oluşturup kendini bağlamıyor her olayı özelliklerine göre kendi içinde değerlendiriyor. ama özellikle hukuka aykırı ödemeler noktasında kesin kararını vermiş ictihadı birleştirme kararı ile hukuka aykırı ödenen paralar eğer kişinin hilesi, yalan beyanı yoksa yani idarenin hatası nedeniyle ödenmişse bu para 60 günlük dava açma süresi içinde geri alınabilir. bu süre sonunda geri alınamıyor. alınırsada danıştayda iptal ediliyor. ben de buradan hareketle benim atanma işlemim hukuka aykırı bile olsa (ki bence değil idare bu konuda fikir değiştirdi) 60 gün içinde beni görevden almadı. ben müdür olarak ilçe mem tarafından müdür sıfatıyla muhakkik olarak görevlendirildim. harcama yetkilisi oldum. birçok hukuki sonuç doğuran işlem yaptım. 60 günlük dava açma süresi aşıldıktan sonra görevden alınmam hukuki istikrar ve güvenlik ilkelerine aykırıdır. kaldıki danıştayın kararlarında kişinin hilesi, yalan beyanıyla yapılan hukuka aykırı işlemler her zaman geri alınabilirken, kişinin hatası yoksa sadece AÇIK HATA kavramı dahilindeki işlemlerde süre sınırı olmaaksızın idare hukuka aykırı işlemini geri alabiliyor. burada açık hata denebilecek bir durum yok. çünkü idare benim durmumu atamayı yaparken biliyordu ve bu durumun mevzuata göre atanmama engel olmadığı kararını verdi. atamayı yaptıktan 2 ay sonra ise fikir değiştirip ben açık hata yapmışım dedi. DANIŞTAY KARARINDAN ALINTI:Tesis ettiği idari işlemlerin doğruluğu ve hukuka uygunluğu aslolan idarenin; hukuka aykırı olduğunu idari işlemleri geri almak suretiyle hukuka uygunluğu sağlaması, hukuk devleti ilkesinin tabii bir sonucudur. Ancak, idari işlemleri geri alma yetkisinin, idari istikrarı sağlayabilmek ve kazanılmış hakları koruyabilmek için belli koşullara bağlı tutulması da hukuki bir zorunluluktur.
    Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, İdari işlemlerin geri alınması koşullarını da belirleyen 22.12.1973 günlü E:1968/8-K.1973/14 sayılı kararında da açıklandığı üzere; dava açma süresi içinde, hukuka aykırı tüm işlemlerini geri almaya yetkili olan idarenin, dava açma süresi geçtikten sonra, ancak yok hükmündeki idari işlemleri ile, ilgililerin gerçeğe aykırı beyanı, veya hilesi nedeniyle veya açıkça hataya düşerek tesis ettiği idari işlemlerini, süre kaydı aranmaksızın geri alması mümkün bulunmaktadır. Zira bu tür işlemlerin ilgililer lehine hak doğurması mümkün bulunmadığı gibi, bu nitelikleri itibariyle istikrar yaratmaları da mümkün değildir.
    Anlaşmazlık konusu olayda; dava açma süresi geçtikten sonra hukuka aykırı olduğu ileri sürülen bir idari işlemin geri alınması söz konusu olduğundan, geri alınan işlemin; idarece ilgililerin gerçeğe aykırı beyanı veya hilesi nedeniyle veya açıkça hataya düşülerek tesis olunup olunmadığı veya yok hükmünde olup olmadığının tesbit ve tayni gerekmektedir. Zira anılan işlem yukarıda belirtilen nitelikte ise, bu işlemin ilgililer lehine hak doğurması mümkün olmadığından, dava açma süresi geçmiş olsa bile her zaman geri alınması mümkün ve bu tür bir uygulamanın idari istikrar ilkesine aykırı düşmediği de açık bulunmaktadır...
    Geri alınan işlemin; geri alma koşulları içinde yer alan; idarenin açıkca hataya düşerek tesis ettiği işlem olup olmadığına gelince;
    Açık hata kavramı, Fransız Danıştayı tarafından yakın zamanlarda kullanılmaya başlanmış ve uygulama alanı gittikçe genişlemiş bir kavram olup, kavramda yer alan açık nitelemesi, hatalı işlemin hak doğurmaya engel olduğu, yoksa yalnızca hatanın hak doğurma niteliğini kaybetmeye yetmediği şeklinde anlaşılmaktadır. Danıştayımızın uygulamasına göre hata kavramı, işlemin unsurlarından birinde ve çoğu kez sebep unsurundaki sakatlığı, işlemin hukuka açıkça aykırı olmasını ifade etmektedir. Şu hale göre işlem hukuka açıkca aykırı ise de; idare, işlemi hataen tesis etmiş demektir ve bu işlemin, süre koşuluna bağlı olmadan geri alınması mümkündür.
    Bu gene ve kısa açıklama karşısında geri alınan işlemin açıkça hataya düşülerek tesis edilip edilmediği, başka bir anlatımla, açıkça hukuka aykırı olup olmadığı, binnetice geri alınmasının mümkün bulunup bulunmadığı hususunun incelenmesi gerekmektedir.

    DENİLMİŞTİR.

    diğer bir konu düzenleyici idari işlem konusunda direk danıştay nezdinde ayrı bağımsız bir dava açaçağım.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    May 2009
    İletiler
    1.184
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    Yeni kararnamenin size tebliğ tarihi sadece sizin dava açmanız yönünden önem taşır. Eğer ikinci kararname ilk kararnamenin tarihinden itibaren 2 aylık süre içinde imzalanmışsa açık hata veya hukuka aykırı işlem süresinde iptal edilmiş olur maalesef. Düzenleyici işlemin yayımlanma tarihi 2 aydan fazla ise sadece bu mevzuatın iptali için doğrudan Danıştay'da dava açamazsınız. Ancak daha önce belirttiğim iki işlemin (2. kararname ve düzenleyici işlemin ilgili hükümleri) de iptali söz konusu ise bu mümkün olur diye düşünüyorum. Yazdığınız yargı ilamı da pek lehinize değil.

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    Sayın ÇOBANOĞLU ilginize çok teşekkür ederim. takdir mahkemenin. ben kendimce 10 günlük rapor süresince olayı iyice anlamaya ve davamı ondan sonra bir avukatla görüşerek açmayı düşünüyorum. kafamda bir dilekçe örneği tasarladım. aşağıda yazımı koydum. dilekçem hakkında da görüş bildirirseniz sevinirim.


    DAVANIN KONUSU : .......... görevinden ............ Müdür Yardımcılığına görevine atanmama ilişkin ...... tarih ve ….….. sayılı işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kalacağım parasal haklarımın yasal faiziyle birlikte tarafıma ödenmesine ayrıca 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü kanunu’nun 27. maddesi uyarınca dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağından yürütmenin durdurulması istemidir.
    OLAY VE HUKUKİ AÇIKLAMA:
    1-)02/10/2011 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığınca yapılan ‘‘Eğitim Kurumları Müdürlük Sınavından’’ 94,949 puan alarak puan sıralamasında ...... birincisi oldum. 28/12/2011 tarih ve 26883 sayılı ........ İl Milli Eğitim Müdürlüğünün Sınava Dayalı Yönetici Atama duyurusuna başvuruda bulundum. 26/01/2012 tarih ve 1664 sayılı Kütahya Valiliği atama kararnamesi ile birinci tercihim olan ........... Lisesine müdür olarak atandım.31/01/2012 tarihinde görevime başladım. Görevimi başarılı bir şekilde yerine getirmekteyim. Hatta okul müdürü sıfatıyla bir inceleme görevi için ......... Kaymakamlığı tarafından muhakkik olarak görevlendirildim.
    Görevimi başarılı bir şekilde yaparken 14/03/2012 tarih ve 5121 sayılı .......... atama kararnamesi ile eski görev yerim olan ..... Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okuluna Müdür Yardımcısı olarak atandığımı öğrendim. ...... Lisesi müdürlüğüne ise ........... isimli kişinin atandığını öğrendim. Kararname bana ….tarihinde tebliğ edildi. ….tarihinde yeni görev yerimde göreve başladım.
    2-)....... Valiliğinin 14/03/2012 tarih ve 5121 sayılı kararname ile beni eski görev yerime ve görevime ataması idarenin yapmış olduğu idari işlemi geri alması anlamına gelmektedir. Danıştay 10 Dairesi 10/12/1991 tarih ve K. 1991/3727 sayılı kararında : ‘‘Tesis ettiği idari işlemlerin doğruluğu ve hukuka uygunluğu aslolan idarenin; hukuka aykırı olan idari işlemleri geri almak suretiyle hukuka uygunluğu sağlaması, hukuk devleti ilkesinin tabii bir sonucudur. Ancak, idari işlemleri geri alma yetkisinin, idari istikrarı sağlayabilmek ve kazanılmış hakları koruyabilmek için belli koşullara bağlı tutulması da hukuki bir zorunluluktur.
    Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, İdari işlemlerin geri alınması koşullarını da belirleyen 22.12.1973 günlü E:1968/8-K.1973/14 sayılı kararında da açıklandığı üzere; dava açma süresi içinde, hukuka aykırı tüm işlemlerini geri almaya yetkili olan idarenin, dava açma süresi geçtikten sonra, ancak yok hükmündeki idari işlemleri ile, ilgililerin gerçeğe aykırı beyanı, veya hilesi nedeniyle veya açıkça hataya düşerek tesis ettiği idari işlemlerini, süre kaydı aranmaksızın geri alması mümkün bulunmaktadır. Zira bu tür işlemlerin ilgililer lehine hak doğurması mümkün bulunmadığı gibi, bu nitelikleri itibariyle istikrar yaratmaları da mümkün değildir.
    Anlaşmazlık konusu olayda; dava açma süresi geçtikten sonra hukuka aykırı olduğu ileri sürülen bir idari işlemin geri alınması söz konusu olduğundan, geri alınan işlemin; idarece ilgililerin gerçeğe aykırı beyanı veya hilesi nedeniyle veya açıkça hataya düşülerek tesis olunup olunmadığı veya yok hükmünde olup olmadığının tespit ve tayini gerekmektedir. Zira anılan işlem yukarıda belirtilen nitelikte ise, bu işlemin ilgililer lehine hak doğurması mümkün olmadığından, dava açma süresi geçmiş olsa bile her zaman geri alınması mümkün ve bu tür bir uygulamanın idari istikrar ilkesine aykırı düşmediği de açık bulunmaktadır…
    Geri alınan işlemin; geri alma koşulları içinde yer alan; idarenin açıkça hataya düşerek tesis ettiği işlem olup olmadığına gelince;
    Açık hata kavramı, Fransız Danıştayı tarafından yakın zamanlarda kullanılmaya başlanmış ve uygulama alanı gittikçe genişlemiş bir kavram olup, kavramda yer alan açık nitelemesi, hatalı işlemin hak doğurmaya engel olduğu, yoksa yalnızca hatanın hak doğurma niteliğini kaybetmeye yetmediği şeklinde anlaşılmaktadır. Danıştayımızın uygulamasına göre hata kavramı, işlemin unsurlarından birinde ve çoğu kez sebep unsurundaki sakatlığı, işlemin hukuka açıkça aykırı olmasını ifade etmektedir. Şu hale göre işlem hukuka açıkça aykırı ise de; idare, işlemi hataen tesis etmiş demektir ve bu işlemin, süre koşuluna bağlı olmadan geri alınması mümkündür.
    Bu genel ve kısa açıklama karşısında geri alınan işlemin açıkça hataya düşülerek tesis edilip edilmediği, başka bir anlatımla, açıkça hukuka aykırı olup olmadığı, binnetice geri alınmasının mümkün bulunup bulunmadığı hususunun incelenmesi gerekmektedir.’’ Denilmektedir.
    Yukarıda belirtilen danıştay kararındaki açıklamalar ışığında benim .... Lisesine müdür olarak atanma işlemimin geri alınabilmesi için atamamın hukuka aykırı olması gerekir. Danıştay kararında idarenin yaptığı işlemi geri alabilmesi iki şekilde mümkündür. Birincisi dava açma süresi içinde işlemin geri alınması. İkincisi ise dava açma süresi geçtikten sonra yok hükmündeki idari işlemleri ile, ilgililerin gerçeğe aykırı beyanı, veya hilesi nedeniyle veya açıkça hataya düşerek tesis ettiği idari işlemlerini, süre kaydı aranmaksızın geri alması şeklinde olmaktadır.
    Birincisi ben başvuru sürecinde istenen tüm bilgi ve belgeleri usulüne uygun ve doğru bir şekilde verdim. Başvurum okul müdürlüğü, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve son olarak İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından silsile yoluyla onaylandı. Her makamda verdiğim başvuru evrakı ve bilgiler kontrol edilerek onaylandı. Aynı şekilde komisyon tarafından tüm bilgi ve belgelerim incelenerek atamam uygun görüldü ve atandım. Dolayısıyla ‘açık hata’ kapsamında değerlendirilecek bir durum imkânsızdır. Hatta başvurular komisyon tarafından değerlendirilirken 20/01/2012 tarihinde ......... İl Milli Eğitim Müdürlüğünü aradım. Başvurumun İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından onaylandığını ama şuan bazı ailevi nedenlerle başvuru isteğimden vazgeçmek istediğimi bunun mümkün olup olmadığını sordum. Görevli ‘hocam komisyona soralım dedi ve cevaben emsal karar olduğunu hemen direk İl Milli Eğitim Müdürlüğü Yönetici Atama Komisyonuna hitaben yazılmış bir dilekçeyi faks çekmemi istedi. Dilekçeyi faks çekmeme ve işleme alınmasına rağmen atamam yapıldı. Sonuç olarak atanma sürecimde idarenin işlemini geri almasını gerektirecek gerçeğe aykırı beyanım, hilem olmadı.
    İkinci konu açık hata olup olmadığıdır. Bu konuda yine Danıştay 10 dairesinin 18/05/2005 tarih ve K. 2005/2591 sayılı kararında : ‘‘ Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22.12.1973 günlü, E: 1968/8, K: 1973/14 günlü kararında; idarenin sakat ve dolayısıyla hukuka aykırı işlemine idare edilenin gerçek dışı beyanı veya hilesi sebep olmuşsa veyahut geri alınan idari tasarruf yok denilebilecek bir illetle malülse yahut idare edilenin kolayca anlayabileceği kadar açık bir hata mevcutsa ve idareyi haberdar etmemişse, memurun iyi niyetinden söz etmeye olanak bulunmadığı ve bu nedenle de idarenin yokluk, açık hata, ilgilinin gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde süre aranmaksızın işlemin geri alınabileceği kabul edilmiştir.
    Diğer taraftan, mevzuat hükmünün yoruma ihtiyaç göstermeyecek kadar açık olduğu, idare edenlerin kasıt ya da ihmal içinde olmadıkları sürece, hükmü uygularken hataya düşmelerinin beklenemeyeceği hallerde, maddi olaya ve mevzuatın açık hükmüne aykırı davranılmış ve bu durum da işlemi yok denilecek kadar sakatlamış ise, idarenin açık hatasından söz edilebilir.
    Uyuşmazlık konusu olayda, davacının gümrük idaresinde çalıştığı sürenin 10 yılın üzerinde olduğunda ve bu sürenin bir bölümünün başmemurluktan daha üst görevlerde geçtiğinde çekişme yoktur. Bu sürenin, bilfiil gümrük idarelerinde gümrük mevzuatı uygulanarak işlem yapılan birimlerde geçmesi gerektiği hususu ise, yasa kuralının "amaç" yönünden yorumlanması suretiyle ulaşılan bir sonuçtur.
    Yukarıdaki değerlendirmelere göre, gümrük komisyoncu karnesinin düzenlendiği aşamada, davacının gerçek dışı beyanı ve hilesi sözkonusu olmadığı gibi, idarenin işlemin dayanağı yasa kuralını uygularken açık hataya düştüğünden de söz edilemeyeceğinden, davacının elde ettiği hakkın; hukuka uygun olarak elde edilmiş bir hak olarak kabulü ile, kazanılmış hak ve idari istikrar ilkesi uyarınca korunması gerekmektedir.’’ Denilmektedir.
    Aynı şekilde Danıştay 8.Dairesinin 7/7/2006 tarih ve K. 2006/2896 sayılı kararında: ‘‘Subjektif sonuç doğurmuş ve Yasaya uygun olarak tesis edilmiş idari işlemlerin geri alınması idare hukuku ilkelerine göre mümkün değildir. Anılan Kurul kararı ile de yasaya aykırı ve hatalı işlemlerin de her zaman değil makul bir sürede geri alınabileceğine işaret edilmiş, yokluk, açık hata ve bu işlemden yararlananın hilesinin söz konusu olması halinde ise idarenin işlemini her zaman geri alabileceği öngörülmüştür…
    Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, davacıya fiilen katkı sağlamadan yapılan ödemenin hatalı olduğunun basit bir inceleme ile fark edilmeyip hesapların denetimi sonucu ortaya çıkarıldığı hususu dikkate alındığında, bu ödemenin açık hata kapsamında değerlendirilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır. Olayda, hatalı ödemenin yapılmasında davacının gerçek dışı beyanı ya da hilesinin bulunduğundan da söz edilememektedir. Bu durumda, davacıya yapılan döner sermaye katkı payı ödemesinin, anılan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı uyarınca ödendiği tarihten itibaren 2577 sayılı Yasada öngörülen dava açma süresi içinde geri alınması mümkün iken bu süre geçirildikten sonra tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.’’ Denilmektedir.
    Danıştay kararları doğrultusunda birincisi benim atanmamda hiçbir surette hukuka aykırılık yoktur. Bu nedenle dava açma süresi içinde dahi idare işlemini geri alamaz. İkincisi idare ‘’açık hata’’ diyerek benimle ilgili işlemini dava açma süresinden sonra yine geri alamaz. Çünkü Danıştay kararlarına göre ‘‘açık hata’’ kavramının tanımı ve sınırları çizilmiştir. Benim başvurum sürecinde benden daha düşük puana sahip olan kişiler benim atamamın liselere yapılmaması gerektiği konusunda ‘‘atama komisyonuna sözlü başvuruda bulundu’’ Komisyon tutanakları incelendiğinde veya komisyon üyeleri dinlendiğinde görülecektir ki komisyon başvuru sürecinde benim liselere atanamamamla ilgili iddiaları mevzuat yönünden incelemiş ve atamamın yapılmasına engel bir durum olmadığı sonucuna varılmıştır. Aradan zaman geçtikten sonra ise önceden bilinen ve üzerinde tartışılıp sonuca varılan bir konuda ‘‘açık hata’’ kavramı öne sürülerek işlemin geri alınması yukarıda belirttiğimiz Danıştay kararlarına göre olanaksızdır. Dolayısıyla atanma işlemimin geri alınması noktasında idarenin öne sürebileceği hiçbir hukuki gerekçe yoktur. Yapılan geri alma işlemi hukuksuzdur. Keyfi bir davranıştır. Çünkü idare tereddüde düştüğü bir konuda bakanlığa görüş sorabilirdi. Ama idare benim liselere atanıp atanamayacağım konusunda kesin kararını vererek bakanlığa görüş sorma ihtiyacı bile duymamıştır. Hukuki olarak idarenin kararını verip idari işlemini yaptıktan sonra tekrar fikir değiştirip ben hatalı işlem yapmışım demesi ‘idari istikrar ve güvenlik ilkelerine aykırı olduğu gibi ‘açık hata’ kapsamına da girmez. Yukarıda verdiğimiz Danıştay kararları bu görüşümüzü desteklemektedir.
    Açıklanan nedenlerle idarenin son atama işlemi sebep unsuru yönünden hukuka aykırıdır. Doktrinde idari işlemin sebep unsurunda üç değişik hukuka aykırılık olabilir. Birincisi idarenin gösterdiği sebebin ‘mevcut olmaması’ durumunda bu idari işlem hukuka aykırıdır. Dava konusu idari işlemde idarenin yaptığı atama işlemini geri almasına neden olacak bir geçerli hukuki bir sebep yok. İkincisi idarenin gösterdiği sebebin hukuki tavsifinde hukuka aykırılık olabilir. Söz konusu davada idare sanki ben hileli, gerçeğe aykırı beyanımla olaya sebep olmuşum gibi hüküm tesis etmeye çalışıyor. Aynı şekilde bilinen incelenen üzerinde tartışılan bir konuda (benim liselere atanıp atanamayacağım) ‘açık hata’ yapılmış gibi bir işlem tesis etmeye çalışıyor. Açık hata kavramı danıştay kararlarında çok açık bir şekilde belirtilmiştir. Dolayısıyla dava konusu olayda ‘açık hata’ kavramı kullanılamaz.
    Dava konusu işlemde konu yönüyle de açıkça hukuka aykırılık vardır. İdari işlemin konusu ile sebebi arasında nedensellik bağı yoktur.
    İdare idari işlemini geri almasında amaç yönüyle de bir gerekçe ortaya sunamamaktadır. Amaç idari işlemi yapan idarenin bu işlemle ulaşmak istediği sonuç konusunda zihninden geçen niyet ve düşüncelerdir. Burada hukuka uygun atanma işleminin geri alınmasında kamu yararı yoktur. Sadece puanı düşük olan kişinin atanması gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır ki bu da yapılan işlemi amaç yönüyle de sakatlamaktadır.



    YASAL DELİLLER: : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve diğer ilgili mevzuat
    SONUÇ VE İSTEM:
    Açıklanan nedenlerle….. görevinden … görevine atanmama ilişkin ...... tarih ve ….….. sayılı işlemin İPTALİNE ile öncelikle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü kanunu’nun 27. maddesi uyarınca dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağından YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA, ayrıca dava konusu işlem nedeniyle yoksun kalacağım parasal haklarımın yasal faiziyle birlikte tarafıma ödenmesine, ileride avukat tutmam halinde avukatlık giderleriyle yargılama giderlerin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemekteyim. istemidir.

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    May 2009
    İletiler
    1.184
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    İdare Mahkemesinde bu şekilde açacağınız iptal davasından sonuç alma şansınız çok azdır diye düşünüyorum maalesef. Ancak ilgili düzenleyici işlemin de hukuka aykırı olduğunu kanıtlar ve ilgili hükümlerini de aynı davada ikinci kararname ile beraber iptal ettirebilirseniz kazanma şansınız daha fazla olur derim. Sizin bileceğiniz iş neticede. Dava dilekçesinde varsa oluşacak özlük hakkı kayıplarınızın da iadesi talebinde bulunmayı unutmayınız.

+ Konuyu Yanıtla
1 / 5 Sayfa 12345 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

xvido nohakli

açık hata nedir

atamada esinin hilesi yoksa danistay nasil karar verir

acik hata danistay

idarenin yaptığı işlemi geri alması

idare takdir yetkisini kullandığı işlemi geri alabilir mi

idarenin takdir yetkisini kullandığı işlemi geri alması

yanlış atama

idarenin açık hatası nedir

atama mevzuati acik degilseidarece işlemin geri alınmasıidarenin tayini geri almasiidarenin yokluk acik hatasi nediratama kararnamesi hangi hallerde iptal ediliridari işlemin geri alınmasıatama iptalimemur atama islemi geri alinabilir miidarenin yaptığı işlemi geri alınmasıacik hata olmayan15 yasada Xvidoesacik hata ile yapilan atama islemleriacik hata geri almaacik hata yargi kararlarisureyle sinirli geri alinan idari isleme ornekidare hukukunda geri alma
Forum

Benzer Konular :

  1. Atama ve görev vermede idarenin takdir yetkisi
    Kurumumuzda bir memur var ve bu memur sürekli kendisine alanı ile ilgili bir görev verilmediğini, alanı ile ilgili görevlendirilebileceği başka bir...
    Yazan: VEGETA Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 25-02-2012, 01:49:30
  2. Babadan kalan ve sonra kardeşler tarafından diğer bir kardeşe verilen yer daha sonra geri alınabilir mi?
    Sayın admin: Babama ve diğer kardeşlerine dedemden kalanlar dedem hayattayken paylaştırılmadı. dedem vefatettikten sonrada kardeşlere pay edildi,...
    Yazan: guneskucuk Forum: Miras Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 27-07-2011, 22:30:26
  3. İdare, Kanuna Aykırı Bir İşlemi Her zaman İçin Geri Alabilir mi?
    X Belediyesinin açmış olduğu Zabıta Memuru alımı sınavına girdim.Kazandım.Atamam gerçekleşti.18 aydır fiili olarak görev yapmaktayım.6 ay önce de...
    Yazan: kedimi_km_7 Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 4
    Son İleti: 09-11-2009, 13:59:30
  4. Önce Telefonda Hakaret, Daha sonra Bunu Videolaştırarak Facebookta Yayınlamak
    Merhabalar konuyu özetleyeyim. Facebook sosyal paylaşım ağında FENERBAHÇE adlı grubun yöneticilerinden biriyim. 1.500.000 üyemiz var ve en büyük...
    Yazan: nahre25 Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 02-08-2009, 11:54:04
  5. Boşanıyorum çocuğumun Velayetini Alabilir miyim Daha Sonra?
    Merhabalar.. Ben 9 yıllık evliyim.Karım mahkemeye boşanma dilekçesini vermiş bulunuyor. Ben boşanmak istemiyorum ama karımdan dolayı kabul ettim....
    Yazan: ALP73 Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 4
    Son İleti: 06-05-2009, 16:30:33

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.