Referandum Anketi

[çoban]

'Bingöl'de Kılıçdaroğlu’na protestonun arkasında AKP var'

Hiç inandırıcı değil..

Eğri oturup doğru konuşmanın yararlarının tadına varamamışların yaptığı bir haberdir bu kesinlikle..

Halk kimseyi dinlemez.. Gördüklerine , duyduklarına inanır ona göre de kararlarını verirler.. Oylarıyla da kendilerini belli etmişlerdir zaten. Daha bunun üzerine atıp tutmanın gereği var mı? Yok... Öyleyse !..

Kılıçdaroğlu'nun işi zor çünkü halk yen CHP yi keşfedemedi henüz. Hele ki aynı siyasi üslupla devam ederse hepten kaybedecek. Kılıçdaroğlu herşeyden önce kendisiyle çelişmemeye dikkat etmeli.

Referandum için il il gezmek gerekiyor mu? Bana göre HAYIR. Kaldı ki "referandum" mitingleri demeye bin şahit lazım! Adeta Başbakanı / AK Partiyi karalama mitingleri demek sanırım daha doğru olur. İşte bunu yapmayacak CHP. Halka, ilgili mitingin amacını / açaıklamasını yap milleti bilgilendir GEÇ. Aksi tavrının kendine zarar olduğu açık olup geçmişteki seçimler de buna birer örnektir.

Bir parti halka verdiği söze sadık kalacak; ileri sürdüğü projelerin tahlilini iyi yapacak; söylediğinin arkasında duracak vs. Olması gereken bu iken nedir bu çekilmez üslup anlamış değilim.

Mesela nedir o genel af konusu??? Terör elebaşlarını da kapsıyor mu? Yapılmakta olan mitinglerin asıl amacı nedir? Anayasa da yapılan değişlikleri anlatmak mı, yoksa seçim hazırlığı mı? İnsanlar duymak istediklerini duyamayınca elbetteki protesto çekeceklerdir... Bunda şaşılacak bir şey yok ki.. Senaryo üretip şunun bunun üzerine atmanın ne gereği var, kim inanır ki !!!

MHP de kendine yeni bir koz buldu ya, "vatan, millet, sakarya" diye diye düz gidiyor yine.. Haklı ya da haksız kendini bu ülkenin tek sahibiymiş gibi görmesi ve sözde " hesap sorma" üslubuna dikkat etmemesi ; herkesin haddini bildirmeye çalışması da cabası..

Hepsi sinir bozucu söylevlerle aklını bozmuş. Bunu da bir marifet biliyorlar.. Bu bir genel seçim oylaması olsa "AK Parti ye kaymak sunuyorlar" derdim ama değil işte..

Altı üstü bir kaç madde değişikliği , şu hale bakınız!

Anayasa ile ilgili en iyi açıklamaları ve bilgilendirmeleri TV lerdeki tartışma programlarında - sağ olsunlar - gazeteciler tarafından yapıldığını görüyoruz.

Yanlış anlamayın Sn. mehmet emin sezen , tepkim size değil, siyasileredir.

Saygılarımla,

[kaosteorisi]

Bence demokratik OLMAYAN bir araç olarak referandumda araç ve amaç birlikteliğinin sağlanabilmesi için referandumun yapılmasına temel teşkil yani referandumun neden-amaç ögeleriyle sınırlı olacak şekilde halka anlatılmalıdır.81 ili dolaşmak yerine sınırlı sayıda ilde yapmak ve mitinglerde maddeleri tek tek natüralist bir bakış açısıyla değerlendirmek yerinde olurdu.Nedense siyasal iktidar ve müdavimleri bu mitinglerin fundemental amacının değişiklik paketi nin anlatılması halka politik bakış açılarının gölgesinde neler getireceğinin neler götüreceğinin dile getirilmesi olduğunu yineliyorlardı.Ancak dikkat ediyorumda gerek iktidar gerek muhalefet liderleri paketin muhteviyatını anlatmak yerine tabi oldukalrı sosyal güvenlik kurumlarını dile getirmekte ve bunu da tabi oldukları sosyal sınıfla ilişkilendirmektedirler.İktidarı da muhalafetide bu süreci bir siyasal sorgulama sürecine dönüştürdüler.Ne Yazık!...

[carsambalıfaruk]

HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, CNN Türk televizyonunda Fikret Bila ve Hande Fırat'ın sorularını cevaplandırdı.

Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın, HSYK'ya müdahale ettiği iddialarının sorulması üzerine Kadir Özbek, şunları söyledi:

''Bu tür söylemler ve haberler Oktay ile ilgili yasal işlem yapıldıktan sonra ortaya çıktı. Oktay'ı çalıştığım dönemde Adalet Bakanı olduğu için tanırım, uzun süreden beri de görüşemiyordum. İki hakim arkadaşımız, Oktay ve ben yemek yedik. Gelen arkadaşlarımız İstanbul 10 ve 14. ağır ceza mahkemesi başkanları. Kendilerin bir takım sıkıntılıları olduğunu söylediler. Adeta 'bizi buradan kurtar, çalışacak durum kalmadı' dediler.''

''Bu taleplerin gelmesi doğal, ancak bu tür birisinin aracılık etmesi doğal değil.'' diyen Özbek, ''Sevdiğiniz, saydığınız bir Bakanın referansını gözardı edemezsiniz. Ancak o dönem herhangi bir işlem yapmadık. Bu kararnamede bu arkadaşlarımız alınsın diye önerdim. Köksal Şengün'ün benimle görüşmek istediğini de Seyfi bey iletti. Köksal bey de geldi, Yargıtay üyeliği istedi. Bunun uygun olmayacağını, davaya müdahale anlamı taşıyacağını, kusura bakmaması gerektiğini söyledim.'' diye konuştu.

-İDEOLOJİK GÖRÜŞÜMÜZ VARDIR-

Başbakan Erdoğan'ın, HSYK ve yargı organlarının ''ideolojik karar verdiği'' yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine de Özbek, şöyle konuştu:

''Sadece ve sadece Anayasa'nın bize verdiği idari görevi, hakim bağımsızlığı ve teminatı esaslarına göre yapmak istiyoruz. Bu noktada, kendileriyle çeliştiğimiz, zaman zaman değişik uygulamaları gördük, ama olması gereken buydu. HSYK'nın ve Türk yargısının ideolojik bir görüşü vardır, bu görüş anayasamızın başlangıç bölümünde yazılı. Atatürk ilkelerine bağlı, demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin gerekleridir. Bizim ideolojimiz bu, ancak bunun dışında bir beklenti, bir duruş, bir taraf olma durumu varsa elbette biz de karşı ideoloji olarak değerlendirmeliyiz.''

AA

[cihan01]

Oy vermeye gitmem ...

[Kağan Kısacık]

deta Başbakanı / AK Partiyi karalama mitingleri demek sanırım daha doğru olur. İşte bunu yapmayacak CHP. Halka, ilgili mitingin amacını / açaıklamasını yap milleti bilgilendir GEÇ. Aksi tavrının kendine zarar olduğu açık olup geçmişteki seçimler de buna birer örnektir.

MHP de kendine yeni bir koz buldu ya, "vatan, millet, sakarya" diye diye düz gidiyor yine.. Haklı ya da haksız kendini bu ülkenin tek sahibiymiş gibi görmesi ve sözde " hesap sorma" üslubuna dikkat etmemesi ; herkesin haddini bildirmeye çalışması da cabası..

Sn.çoban konuşmalarınızda objektiflik göremiyorum maalesef ki.Aynı tutumu AKP de sergilemesine rağmen anamuhalefet partisini ve

muhalefet partisini bombardımana tutuyosunuz;ancak mitinglerde halkı yeni anayasa konusunda aydınlatmak yerine sürekli geçmiş icraatlerinden bahseden AKP için

söyleyecek tek kelimeniz yok.İlginç doğrusu

[Kağan Kısacık]

Tamam işte,

Milletvekili halkın bireyi değil midir? Halkın bireyinin dokunulmazlığı demek, birey haklarının dokunulmazlığı demektir. Yoksa , kendilerine münhasır dokunulmazlıkar değil, öyle düşünen milletvekili varsa da ancak ve ancak kendisini kandırmış olur.

MHP nin bu konudaki teklifi hiç de mantıklı değil, yaptıkları hesap başka çünkü..

Tabii ki paketin içindeki maddelerin tek tek oylanmaya sunulması daha doğru olurdu ama nerdee..

1)Sn.çoban öncelikle "halkın bireyi" kavramından kastınızı açıklarsanız sevinirim;çünkü anlamsız bir söz öbeği olmakla beraber hiçbir şey anlaşılmamaktadır.Ayrıca milletvekilleri halkın bireyi değil halkın,kendisini mecliste temsil etmesi için seçtiği bireylerdir. Sn.çoban siz her ne kadar bu dokunulmazlıklar kendilerine münhasır değil deseniz de bu sonuç itibariyle o milletvekilini dokunulmazlık altına alıyor;yani sonuçta o şahsa has bir dokunulmazlık oluyor.O dokunulmazlıktan bir başkası faydalancak değil ya.Ayrıca öyle düşünen milletvekili varsa da ancak ve ancak kendisini kandırmış olur gibi talihsiz ifadeler kullanmayın;çünkü milletvekilleri o mecliste halkı temsil ettiğinden görevini layıkıyla yerine getirmek zorundadır ve milletvekillerine verilen dokunulmazlık hakları,görevlerini kötüye kullanması için değil onlara karşı açılacak olan "keyfi davalar"ı engellemek içindir.Bu sebepten milletvekilinin kendisini kandırıp kandırmaması değil halkı kandırıp kandırmadığı önemlidir;çünkü kendisini kandırıyorsa o onun vicdani meselesidir ve bu zaten dışarı yansımaz.Biz burada halkımızın,devletimizin çıkarlarını gözetmek zorundayız ve milletvekilinin kendini kandırıp kandırmadığı bizi hiç mi hiç alakadar etmez...Sonuç olarak milletvekili dokunulmazlıkları haddinden fazla olup kötüye kullanılmaya çok müsaittir ve kullanılıyor da.Bu sebeplerden ötürü daha önce de defalarca belirttiğim gibi "vatan hainliği,terör,şiddet,yolsuzluk,yüz kızartıcı suçlar" vb. büyük suçları işleyen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp görev süresinin dolması beklenmeden yargılanması gerektiği düşüncesindeyim.Çünkü bu suçları işleyen milletvekillerinin halkın temsilcisi olarak orada görev yapması adaleti ve halkın o makama olan güvenini derinden sarsar...Ayrıca bu dokunulmazlıklar şu haliyle(son derece kapsamlı koruma sağlayan haliyle) "kanun önünde bireylerin eşitliği" ilkesine de aykırıdır.Sonuç olarak demokrasi getirdiğini söyleyen iktidara ve destekçilerine soruyorum:Dokunulmazlıkların kısmen de olsa kaldırılmasıyla ilgili bir madde bulunmayan paket nasıl olur da yeni anayasayı demokratik yapar???

2)Partizanlık yapmak adına söylemiyorum;ancak bahsettiğiniz üzere MHP'nin "vatan hainliği,terör,şiddet,yolsuzluk,yüz kızartıcı suçlar" vb. büyük suçları işleyen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kısmen kaldırılmasını istemesinin neresi mantıksız bana izah eder misiniz?Ayrıca siz de görüyorsunuz ki kullandığınız ifadede hiçbir hukuki gerekçeniz yok.Yaptıkları hesap başka çünkü demekle neyi kastettiniz.Varsa bir hukuki gerekçeniz öğrenmek isterim...

3)Paketin maddelerinin tek tek oylanmamasının arkasında maalesef ki art niyet vardır;çünkü iktidar,kesinlikle değişmesi gerektiğini düşündüğü maddelerin olur ya kazaya uğrayıp hayır oyuyla yasalaşmasının engellenmesini istememektedir ve böyle bir yola ---demokrasiyle kesinlikle bağdaşmayan bir dayatmayla--- başvurmuştur...

"Hukukçular tek maddelik oylamaya karşı" Kaynak:http://www.t24.com.tr/haberdetay/72985.aspx

[Kağan Kısacık]

Sayın çarşambalıfaruk ve yas2010 ne oy verirsiniz bilemiyorum burada neden evet veya neden hayır deyişimizin "hukuki gerekçelerini" tartışmamız gerek.Ancak görüyorum ki konu gazete,şiir,söyleşi alıntılarıyla dolu.Lütfen konunun amacının dışına çıkmayalım.Eğer ki gazete de önemli birşey gördüyseniz okumamız için kaynak gösterin ama böyle magazinel,hukuki gerekçeyle dile getirilmemiş yazıları önümüze sunmayın lütfen...Saygılarımla...

[Yönetim]

Sayın çarşambalıfaruk ve yas2010 ne oy verirsiniz bilemiyorum burada neden evet veya neden hayır deyişimizin "hukuki gerekçelerini" tartışmamız gerek.Ancak görüyorum ki konu gazete,şiir,söyleşi alıntılarıyla dolu.Lütfen konunun amacının dışına çıkmayalım.Eğer ki gazete de önemli birşey gördüyseniz okumamız için kaynak gösterin ama böyle magazinel,hukuki gerekçeyle dile getirilmemiş yazıları önümüze sunmayın lütfen...Saygılarımla...

Söz konusu iletiler ilgili kategorideki forum konusuna taşınmıştır: https://www.hukuki.net/showthread.php...andum-S%FCreci

Duyarlılığınız için teşekkür ederiz.

...

Tekrar:

Forumu açarken siyasi değil hukuki tartışma rica etmiştik. Siz buna hukuki tartışma mı diyorsunuz? Anketin; Bu sene hangi takım şampiyon olur anketi olmadığını hatırlatmak zorunda mıyız?

[uçucu]

Bende şu 3 maddeyi gayet yerinde buluyorum.

1- Kadına engelliye şehit ailesine ve gazilere pozitif ayrımcılık.
2- Kamu denetciliği: Devlet kurumlarıyla olan ihtilaflar için mahkemeye koşmaya gerek yok
3- Anayasa mahkemesine bireysel başvuru hakkı.

Aslında diğer maddelerde olması gereken değişiklikleri kapsıyor
ama ben en çok bu 3 maddeyi ön planda tutuyorum

[hukuk ve adalet]

Ergenekon dosyalarının içinde ingilizce cümle çıkmıştı, kimbilir bu referandum maddeleri kimden geldi ve ülkenin gündemi aniden değişiverdi.Herşeyi çözdüler de Anayasa değiştirmek kalmıştı.

12. Eylül'ü yargılayacakmış,Önce bugün yargılanmalı. Cezai yaptırımı olamayan yaşta, ya da karşısında muhatap yok, neyi yargılayacak?
Geçen yolda bir bayan "mevcut Anayasa kadınlara kısıt mı getirmişti, ne bu bill-boardlarda yazılan" diye soruyordu.
Akli selim her birey biliyor ki,böylesine 15 maddelik referandum olmaz, amaç farklı ve halk araç olarak kullanılıyor.

Özellikle en tepki çeken ve muhalefetin anlatamadıkları AF'tan girmek istiyorum.
Ve inanıyorum ki EVET diyenler AF diyenlerden çok daha fazla sorumlu, gerçek suçluların ekmeğine yağ sürecek. Sonra da nohut bulgurla idare edecek.

Ben bir birey olarak, gelir gelmez 2004 ve 2005 te PKK yı gerekçe göstererek daha ağır cezalar diye değiştirdikleri TCK ve CMUK' un nasıl kullanıldığının oldukça farkındayım. Üzülerek söylemeliyim ki, o zaman bir ölçüde, hukuku değil hukuçuyu korur izlenimi verilen bu yasalarda ne TBB nin ne de YARSAV'ın çok fazla sesi yükselmedi.Mecliste muhalefetten komisyon çalışmalarında tepkiler olsa da Yasamadaki demokratik çoğunluk! olarak AKP bu yasaları çıkardı. Yetmedi 2008 yılı yanlış hatırlamıyorsam 5759 sayılı Yasa ile 301. madde değiştirildi ve TC.ne karşı suçlarda cezai indirim getirilip, soruşturma açılması da demokratik olarak! Adalet Bakanının iznine bırakıldı! Ancak daha önce de örgütten suçlananların tutukluluk sürelerinin arttırılması vb. bu yasaların da çok maddeleri yine toplumsal hassasiyete dokunan gerekçe, toplumsal yara, PKK gerekçesiyle değişti.Ama ne enteresandır Habur olayları, ne enteresandır ki, Öcalan'a af taleplerini yapan iktidar, işte çıkarttığı bu yasalar çerçevesinde ülkenin aydın ve aydınlatan insanlarını Ergenekon'dan içeri tıktı. Ergenekon'la bazı yaptıkları gün yüzüne çıktı, akli selim halkımdan bazı feryatlar yükseldi, oysa Ergün Poyraz ilklerden kuzu kuzu içerde yatarken bu tepki olsaydı belki bu kadar kolaycı olamayacaklardı.

Bu yasalarla neler yaptıkları halkımca halen meçhul ancak kurs parasını ödeyemeyen ananın hapse tıkılması sonucu intihar eden oğul, şerefli namuslu iş adamlarının intiharları, sıkça duyuldu, duyuluyor.

Gerçek su ki, Ergenekon hamlesi öncesi sektörleri yok ederek o sektörlere tarikatların, yandaşların yolunu açmak için çok insanın canını yaktılar. Şirketleri yasa da ayrık tutulsa da, ticari davaları örgüte sokup, insanların şirketlerini işlerini batırdılar. Namuslu insanlar demokratik! yasama ve yürütme organlarımızın Uğur Mumcu'nun kaleme aldığı, 2000 li yıllardan sonra yargı ne hale gelecek 28 yıl öncesi saptaması doğrultusunda suçlu ilan edildiler, alacak-verecek davalarından utandılar, sustular ya da canlarına kıydılar.

Şimdi belediyelerde özellikle çöp ihalesi olmak üzere,yasalarda yer alan telefon dinlemesi hükmüyle, AKP li olmayan belediye başkanları ya görevden alınıyor ya da hapse atılıyor, bunun da yoğun gündem nedeniyle çok üstünde durulmuyor.

Tatilde bulunduğum yerde görevden alınan bir belediye başkanına halk ağlıyor. Gerekçe AKPli belediye başkanı varken usulsüz yaptırdığı sanayi sitesini CHP den gelen başkan yıktırmamış.

Bu olaylar sözün bittiği yer. Gelelim Kılıçdaroğlu'nun AF talebine ve karşı tepkilere.

Yanlış yaptı ben olsam yapacaksam da söylemezdim. Çünkü bu toplumun söylenmek isteneni çarpıtmak konusunda üstüne yoktur. O nedenle Habur'u da unutur, Öcalana hükümetin AF talabini de!

Buna tepkiler esnasında Beşir Atalay 40 000 daha polis alacaklarını açıklıyor.Açık varmış, Bu ülkede hakim, yargıç, öğretmen, doktor hepsinde açık var ama hukuk devleti yerine polis devleti yaratmak isteyenler başka ne yapar?

TBB başkanı V.Ahsen Coşar dün açıkladı. Türkiye Barolar Birliği'nin hazırladığı "Tutuklama Raporu", AKP'nin iktidarda olduğu son 7 yılda, cezaevlerindeki tutuklu sayısının hükümlü sayısını aştığını ortaya koydu. Rapora göre, 2004 yılından bu yana cezaevindeki tutuklular ile hükümlüler arasındaki makas tamamen açıldı. Son yedi yılda cezaevlerindeki toplam tutuklu sayısı 338 bin 520 iken, hükümlü sayısı 266 bin 986 olarak hesaplandı"

Bu dönemde artan tek şey suç ve suçlu sayısı. Onu'da Birleşmiş Milletler açıkladı. Yoksulluk arttıkça yolsuzluk ve suç artıyormuş.Üretim-yatırım-istihdam azaldı.Başbakanlık araştırma yaptırmış,yardım alan 2 milyon insan " yardım olmazsa ölürüz" demiş. Yardım almayan 70 milyon da AKP ye köle olmaktansa onurumuzla ölürüz demek anlamı taşıyan bir araştırma bu.

Ben de başka bir hesap yaptım, eşi, dostu, arkadaşı,akrabası her tutuklu 100 yakını ile hesaplarsanız 33 852 000 kişi, nüfusun % 46 sı mağdur edilmiş. İktidar toplumun neredeyse yarısını zaten potansiyel suçlu ilan etmiş. Edilmemiş mi? Bir kişinin tutuklanması, sadece o'na karşı işlenen bir suç mu? Aİlesi, eşi, çocukları başta tüm yakınlarını mağdur etmiyor mu, perişan etmiyor mu? Telafisi mümkün olamayan sonuçlara yol açmıyor mu? Evrensel hukuk kurallarına ters düşmüyor mu bu kolaycılık?
Bunun neresi adalet?
İşine gelmeyeni örgütten içeri sok, işini boz o sektöre akbabalar gibi yandaşların doluşsun,mantar gibi tarikat şirketleri üresin,türesin.
Toplumun en temel birimi aile sefil olsun, devlete düşman olan çocuklar yetişsin, yargı işletilmesin, hele örgütten ÖGACM ne düşmüşse yasal çerçevede hakim karşısına çıkacak meçhul günü beklesin. Bu 34 milyon insanın, yetiştirdiği çocukların, yarın devlete, yargıya bakışı ne olacak? Bu küçümsenecek bir katliam mı?

Sadece Kuddisi Okkır değil, Prof.Dr.Erol Manisalı yaşam savaşında, Prof.Dr. Uçkun Geray 4 gün gözaltında diyaliz hastasıyken, bıraktıklarında hastaneye yattı ve yaşamını kaybetti. Duyulmayan niceleri...........

Şimdi, özetle anlatmak istediklerimden toplumsal cinayet işleyenleri, çanak tutanları zevkle izleyip bir de evet oyu verecekler mi haklı, yoksa mevcut ve gerçek tabloda toplumsal mutabakatla bir af diyen Kılıçdaroğlu'mu sevgili halkım vicdani kanaatıyla düşünsün.

İşlemeyen işletilmeyen yargı sistemini düzeltmeden kimsenin suçlu ilan edilmesini bir vatandaş olarak hak görmüyor mevcut düzende sadece kasıt düşünüyorum. İktidar marifetiyle Devlete düşman gelecek nesiller istemiyorum.

Kılıçdaroğlu'nun da gazete sahibi çocuk istirmarcısını, tacıizcisini, katilleri kastetmediğini biliyorum.

Bu nedenle bu referandumda " EVET" diyenlerin "AF" fa karşı çıkarken her türlü,hırsız, katil ve ülkenin geleceğine ipotek koyan yolsuzla daha büyük, daha kötü sonuçlara ortam hazırladığını, çocuklarını şimdiden mahkum ettiğine inanıyorum.