Cevap: Ruh sağlığının fiil ehliyeti üzerindeki etkisi
Kişiler hukuku dersinde öğrendiğimiz bilgilere göre aktarıyorum.
Akıl sağlığı yerinde olmayan biri tam ehliyetsizdir.
Bunların da kural olarak ya bir velisi ya da bir vasisi vardır.
Borca aykırılıklarından ve haksız fiillerinden sorumlu değildir.
Hiçbir işlemi kendi başına yapamaz. Onun adına kanuni temsilcisi yapar.
Fakat şöyle ki bazı işlemler var ki onları kanuni temsilci bile tam ehliyetsiz adına yapamaz. Bunlar da :
Önemli bağışlamalar,vakıf kurma,kefil olma ve şahsa sıkı surette bağlı haklar(evlenme,boşanma vs.)
Cevap: Ruh sağlığının fiil ehliyeti üzerindeki etkisi
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu;
Akıl hastalığı MADDE 32. - (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.
(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.
Cevap: Ruh sağlığının fiil ehliyeti üzerindeki etkisi
Yargıtay 1. Ceza Dairesi
Esas No: 2005/152
Karar No: 2005/2283
Tarih: 21/07/2005
Dava: Kardeşi S.'ı öldürmekten sanık Tamer'in yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin S. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 4.8.2004 gün ve 286/160 sayılı hüküm re'sen temyize tabi olmakla beraber duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından da istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle, sanığın duruşmaya müdafii göndermemesi nedeniyle duruşmasız olarak incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Karar: Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabulünde ve oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayininde bir isabetsizlik görülmemiş olup, sanık müdafiinin suç vasfına, TCK.nun 49. maddesinin uygulanması gerektiğine, sübuta vesaireye ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Dosya kapsamıyla sanığın epilepsi hastalığına musab olması ve Adana Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesine sevki yapılarak ceza ehliyetine ilişkin raporunun alınması karşısında, Hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın 32. maddesi uyarınca sanığın Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek mevcut rahatsızlığının "işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini" etkileyip etkilemediği hususunda rapor alınarak sonucuna göre hüküm tesisinde zorunluluk bulunması,
Sonuç: Bozmayı gerektirip sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, 21.7.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Konu CeeK tarafından (05-01-2010 Saat 20:01:32 ) de değiştirilmiştir.
Cevap: Ruh sağlığının fiil ehliyeti üzerindeki etkisi
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2004/971
Karar No: 2004/1654
Tarih: 16/02/2004
Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Olayları açıklamak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. (HUMK.md. 76) Dava vasiyetname iptali, olmazsa tenkise ilişkindir. Davacı ilk kesin süre içinde delillerini bildirmiş, tanıklarını göstermiştir. O halde mahkemece yapılacak iş davacı tanıklarını dinlemek, miras bırakanın vasiyetname tanzim tarihindeki ruh sağlığı ile ilgili gerekli bilgileri almak, mal varlığı ile ilgili ve baskı ve korkutma ile ilgili bilgileri almak, gerektiğinde fiil ehliyeti yönünden doktor raporlarını ve dosyayı Adli Tıp Kurumuna göndererek, miras bırakanın vasiyetname tanzim şerhinde fiil ehliyeti olup olmadığını belirlemek, baskı ve korkutma olup olmadığını incelemek, fiil ehliyetini haiz ise vasiyetnamenin iptali davasını reddetmek, diğer taraftan vasiyetnameler kayıtsız şartsız tenkise tabi olduğundan tenkis talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar vermekten ibarettir. Bu yönler gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştr.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 16.02.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Cevap: Ruh sağlığının fiil ehliyeti üzerindeki etkisi
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2002/1587
Karar No: 2002/3527
Tarih: 19/03/2002
Dava: Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tapu iptali, tesçil davasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle, duruşma günü olarak saptanan 19.3.2002 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili avukat P. S. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Dava, ehliyetsizlik ve akde aykırılık hukuksal sebeplerine dayalı tapu iptali, tesçil isteğine ilikindir. Mahkemece, ehliyetsizlik iddiasının ispat edilemediği ve bakım borcununda yerine getirildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Nevarki, toplanan deliller hükme yeterli olmadığı gibi mahkemenin gerekçesi de yerinde değildir. Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırdedebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun "fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir" biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek "ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır." hükmüne getirmiştir. "Ayırtım gücü" eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde "yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir." denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır. Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21) Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar HUMK'nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin "rey ve mutalaası" hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli tıp kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. Somut olaya gelince; davacı vekili müvekkilinin ehliyetsiz olduğunu ısrarla bildirmiş ve bu yönde Muğla Devlet Hastanesinden alınan heyet raporunu ibraz etmiştir. Gerçekten heyet raporunda rapor tarihinde davacının ehliyetsiz olduğu açıklanmıştır. Ancak akit tarihinde davacının ehliyetsiz bulunup bulunmadığı hakkında Adli Tıp'tan rapor alınmasına karar verilmiş isede, davacı sıhhi ve mali mazeretler sebebi ile Adli Tıp'ın isteğine rağmen müşahadeye gönderilememiş ve mahkemecede ispat edilemediğinden bahisle ehliyetsizlik iddiası reddedilmiştir. Nevarki yukarıda değinilen ilkelerde belirtildiği üzere ehliyetsizlik iddiasının mahkemece re'sen araştırılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan dosya arasındaki heyet raporuna göre atanacak kanuni temsilci ile husumetin de tamamlanması gerekmektedir. Hal böyle olunca; öncelikle davacıya bir vasi tayin edilmesi için sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulması, öte yandan davacının olanakların elverdiği ölçüde müşahadeye tabi tutulmak üzere Adli Tıp'a gönderilmeye çalışılması, olmadığı takdirde Adli Tıp'ın görüşü alınmak suretiyle davacının Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevkedilerek akit tarihinde ehliyetli olup olmadığı yönünde müşahadeye tabi tutularak raporunun alınması, bundan sonra dosyanın Adli Tıp'a gönderilip davacının ehil olup olmadığının kesin olarak saptanması, hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir. Davacı vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine ve 4.12.2001 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 250.000.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına 19.3.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2 yıl evvel eşim ve benim bir oğlumuz oldu. Hamilelik esnasında eşimde tiroid eksikliği ve guatr rahatsızlığı ortaya çıktı. Aşırı sinirlilik, hareket...
Crystals signing travellers however vidalista-black asia vidalista-black w overnight shipping loniten uk buy ibrutinib dulera dosage anafranil sr on...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
E-satış u yap a girdim. satışa...
27-04-2024, 02:39:38 in Gayrimenkul Hukuku