+ Konuyu Yanıtla
1 den 7´e kadar toplam 7 ileti bulundu.

Konu: Ruh sağlığımız da krizde

Ruh sağlığımız da krizde Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jun 2007
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.042
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Ruh sağlığımız da krizde

    Ekonomik kriz ruh sağlığımızı tehdit ediyor. Depresyon, kaygı bozuklukları, madde kullanımı, intihar girişimleri artıyor. İnsanlar tedirgin, olabilecekleri düşünmekten ve beklemekten yorgun. İşini kaybetmemek için dişini sıkıyor, hakaretlere kulaklarını tıkıyor, düşürülen ücretlere ve kaybedilen güvencelere ses çıkaramıyorlar...Korkular saldırganlığa da yol açıyor, içe kapanıklığa da. Dr. Ejder Akgün Yıldırım krizle psikoloji arasındaki ilişkiyi, mağdurları ise yaşadıklarını anlatıyor...

    CUMHURİYET PAZAR 15.03.2009

    ESRA AÇIKGÖZ/ ALİ DENİZ USLU

    Başbakanlık Merkez Bina'sı önünde bir elindeki silahı başına, diğerini kalbine dayamış orta yaşın üstünde bir adam duruyor, gözleri objektiflere çevrili. Herkes ağzından çıkacakları bekliyor. "30 yıl devlete hizmet ettim." diyerek başlıyor sözlerine, "emekli polisim. Kriz yüzünden yaptım." Başbakanlığa yazılmış bir dilekçeyi uzatıyor. Emekli maaşıyla geçinemediğini, icra takibine düşen borçları bulunduğunu, borçlarının ödenmesini istediğini belirtiyor... Tarih Mart...Yoksulluktan böylesi bezipişini garantiye almak adına hem kafasına hem kalbine silah dayayan 50 yaşındaki Tuncer A. ikna ediliyor... Bu olaydan üç gün önce, 28 Şubat'ta Ardahan'da, iş bulamadığı için bunalıma giren, üç çocuk babası 45 yaşındaki İdris Yıldız, kendini asarak yaşamına son vermişti. İstanbul'da ise 3 Mart'ta bir İETT şöförü, borçlarını ödeyemediğini belirterek, Boğaz Köprüsü'nden atlamak istemişti. Üç gün sonra, Pendik'te 54 yaşındaki bir işadamı, Kadir Mustafa Yöner, otomobili ile seyir halindeyken başına sıktığı tek kurşunla intihara teşebbüs etti. Direksiyon hakimiyetini yitirdi, otomobiline bir minibüs çarptı, Yönter hayatını kaybetti. Geride kanlanmış bir intihar notu kaldı. "Bu işi saat 04.00 de bitireceğim. Artık dik duramıyorum."

    Polis, intihar nedenini araştırırken Yönter'in son zamanlarda ekonomik sıkıntı içinde olduğu ileri sürüldü...Dört gün sonra, 7 Mart'ta, bu sefer İzmir'de 45 yaşındaki işçi Ali Kayabaş sokaktaydı, hem de çırılçıplak. Deri işçisiydi, kriz yüzünden işten çıkarıldı, 4 ay boyunca iş için çalmadık kapı bırakmadı ama bulamadı. Eşi rahatsızdı, ameliyat olmuş çalışamıyordu. İki çocuğunu eğitim masrafı için bankadan iki bin lira kredi çekmiş, ödeyemiyordu. Düşünüyor, düşünüyor, çıkış yolu bulamıyordu. Bir süre Kemeraltı'nda çimenlerin üzerine oturdu. Derken üzerindekileri çıkarmaay başladı; montunu, gömleğini, kot pontolonunu...Ayakkabılarını eline aldı, yollarda çırılçıplak yürürken bir yandan da "Çocuklarım aç. İş istiyorum." diye bağırıyordu, "Ne yapsam olmuyor!" ...Kayabaş ifadesi, alınıp serbest bırakıldı. "Çocuklarımın yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyorum." diyordu, "Onların eğitimi için bir böbreğimi satmak istiyorum. Birçok form doldurdum. Uyuyamıyorum. Hırsızlık, namussuzluk yapan adam yerine konuluyor. Bu memlekette yaşamak, aaykta durmak mucizelere bağlı. İnsan bazen ne yapacağını bilemiyor. Düşün, düşün yumak haline geliyor. Çözemeyince de durum ortada."

    Bu görüntü akıllardan çıkmamıştı ki, 8 Mart'ta Kocaeli'nde bir apartman çatısına çıkan Murat K, "Kredi kartı borcumu ödeyemiyorum" diye bağırıp atlamak istedi. Aynı gün Antalya'da işten atılan bir kasap, Şahin Gürmez, 14 bin lira kredi kartı borcu yüzünden kapısına icra memurları dayanınca kendini bir odaya kilitleyip bıçakla intihara kalkıştı. 11 Mart'ta muhasebeci Yeliz Göksu'nun cesedi Beyoğlu'nda kaldığı otelde bulundu.Banyoya iple asılmıştı ve bir peçetede, "Borç baatğından çıkamıyorum. Ölümümden kimse sorumlu değildir" diye yazıyordu.

    Ekonomik krizin sonuçları mali çizelgelerden çıkıp, yaşamlarda derin yaralar açmaya başladı. Her bgün onlarca kişi işsiz kalıyor. Daha geçen hafta Voda fone'da 260 kişi işten çıkarıdı, haberi alan çalışanlar fenalaştı, yatıştırıcı verildi, ambulanslarla hastaneye götürüldü.... Toplu işten çıkarmanın ertesi gününde Plaza Eylem Platformu, işten atılanlar için Vodafone Plaza'nın önünde eylem yaptı. Gazetecilerin sayısı eylem yapanlarınkini geçiyordu, çünkü işsizlik gösterilecek birşey değildi. Sokaklarda olmaları, yeni şi başvurularında da sorun çıkarabilirdi.... Sadece onlar mı? İşini kaybetmemek için dişini sıkanların, hakaretlere nkulağını tıkayıp çalışmaya devam edenlerin, düşürülen ücretlere ve kaybedilen güvencelere seslerini çıkaramayanların sayısı da artıyor. Kriz, artık yeni korku mekanizması ve öyle gerçek ki...Üstelik giderek sertleşiyor. Sinirler de her geçen gün daha da geriliyor, öfke artıyor, çaresizlik büyüyor....


    Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) de buna dikkat çekmek için bir uyarı raporu hazırladı: "Ekonomik Krizin Ruh Sağlığına Etkileri ve Ççözüm Önerileri".

    Kriz, bedenle ilişkili ruhsal bozuklukları, depresyonu, kaygı (anksiyete) bozukluklarınıartırabiliyor. Ruhsal sorunu olmayanlarda ruhsal bozukluğa yol açabiliyor ya da mevcut hastalıkları tetikliyor, belirtileri ağırlaştırıyor. Çünkü refah seviyesi, sağlık ve eğitime ulaşabilme, özgür ve güvenli ortam, alım gücü, nasıl bir evde ne şekilde yaşanılacağı, çalışma yaşamı, sosyal imkanlar....hepsi ekonomiyle bağlantılı...

    TPD Koruyucu Psikiyatri Çalışma Birimi Uzman Dr. Ejder Akgün Yıldırım, "Araştırmalar" diyor, "ekonomik değişkenlerin- örneğin iş durumu, yoksulluk, sosyokültürel düzey gibi- ruhsal hasatlıkların oluşumunda ya da iyileşmesinde belirleyici olduğunu gösteriyor."

    Risk grubunda ise stres ile baş etme ve uyum sağlama becerileri zayıf olanlar var. "Ekonomik krizler sosyal yaşamda belirsizliğe ve kayıplara neden oluyor ve bireyin o güne kadar hesap etmediği alanlarda da belirsizlik yaratabiliyor." diyor Yıldırım. "Kriz demek temel ihtiyaçlar açısından belirsiz bir ortam demek." Geleceğe güvenin azalması, alım gücünde düşme, iş yaşamının kırılganlaşması vb nedenler sonucunda genel kaygı düzeyi artıyor. Bunlar çaresizlik yetersizlik, karamsarlık gibi yüklü ve baş edilmesi güç duygulara neden oluyor. Böylece kırılgan bir ruhsal durum ortaya çıkıyor."

    Bu sorunları yaşayan bireyin çevreside bundan etkileniyor. Yine de kriz döneminde ruhsal tedavi için başvuranların arttığını sanmayın. Tersine, ekonomik yetersizlikler nedeniyle azalıyor. "Ayrıca kişiler sorunları kendi içinde yaşama eğilimi gösterebilirler" diyor Yıldırım, "Sosyal sorunlar o kadar fazla olur ki kişinin kendi sorununu çözmeye vakti kalmayabilir. Bu nedenle başvurular bir zaman sonra artabilir. Şimdilerde 3. sayfa haberlerine yansıyan intihar ya da sosyal yıkımlar oluyor."

    Ruhsal hastalığı olanların krizde daha çok etkilendikleri de bir gerçek. İşten çıkarılanlar listesinde ilk onlar yer alıyor, daha zor iş buluyorlar. Peki, krizin yarattığı tahribat düşünülürse, nasıl bir toplum bekliyor bizi? Yanıt Yıldırım'dan:

    "Doğada bir canlı temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa ve sağkalım sorunu ile karşı karşıya ise olağan tepkileri verememeye, sadece sınırlı tepkiler vermeye başlar. Dünya genelinde biliyoruz ki bu tür kriz dönemleri siyaasl yapılarda da önemli sarsıntılara neden oldu. 1929 Büyük Buhranı dünyada faşizmin güçlenmesine zemin teşkil etti. Özgürlüklerin sınırlanması, korunma ihtiyacı, sosyal haklardan tavizler ve semayenin korunması gibi olumsuz örnekler de çok. Öğrenilmiş çaresizlik, hep birilerine fayda sağladı. Yine de hakları yitirme durumu bilincini diri tutan toplumlarda hak arama çabasını da tetikleyebilir. Yani gerçeklik ile yüzleşme ve ona adapte olabilen çözümler üretme insanın becerisi dahilinde. Ümit edelim öyle olur."

    SOSYAL DESTEK ŞART

    Dr. Yıldırım, insanların 2001 krizinde hesaplı hareket etmeyi öğrendiğini düşünüyor. Yine de bu krizden neler çıkacağını hesap etmek zor. Devletin tavrı da krizin etkilerini arttırıyor. Sağlık ve eğitim hakkının metaya dönüştürülmesi, özelleştirmeler, sosyal güvencelerin azaltılması..."Krizlerde sadece sermaye merkezli değil toplum ve emek merkezli önlemler de alınmalı" diyor, "toplumda güven duygusu arttırılmalı. Önlemler mutlaka insanca yaşamın gerekliliklerini kapsamalı. İş ve zorunlu sosyal desteklerin güvencesi çok önemli. Sosyal yardımlardan ziyade sosyal güvenceler daha gerçek. Örneğin çocukların gelecek güvencesini sağlamak, okul giderlerini yasalar çerçevesinde azaltmak ya da karşılamak çok daha yaşamsal. Ayrıca stresle başa çıkmanın yöntemlerinin, çaresizlik, yetersizlik ve karamsarlık duygularının geçici olduğunun bilinmesi ve sosyal dayanışmanın, ilişkilerin artması ruhsal etkilenmeyi azaltacaktır."

    Evet, bir kriz var ve Türkiye'yi teğet geçmedi. Üstelik giderek sertleşiyor. Çalışanlar dişlerini sıkıyor, işsizler umutsuz, kaygılar sonsuz... Kriz ne zaman bitecek bilinmez ama bitse de kalıcı yaralar bırakacağı kesin.....



    Hukuki NET Güncel Haber

    Ruh sağlığımız da krizde konulu yargıtay kararı ara
    Ruh sağlığımız da krizde konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    izmir
    İletiler
    2.371
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ruh sağlığımız da krizde...

    Yalçın Güzelhan

    Stres'in pençesinde


    Son günlerde yaptığım her iş nedense bana son derece ağır ve zor gelmeye başlamıştı . Yıllardır çevresiyle barışık olan ben, şimdilerde ise olur olmaz şeylerden dolayı kolayca kırdığımdan, her geçen gün onların bir kaçını daha kayıp eden birisi olmuştum. Böyle devam etmesi durumunda bir süre sonra yalnız başıma kalacağımı bilmek ise hiçte zor değildi.

    Daha geçen akşam işten eve dönerken trafiğin yoğunluğundan iyice bunaldığım bir anda , selektör yaparak benden yol isteyen bir araç sahibi ile kavga ederek karakolluk olmuştum. Geçenlerde de bir market de sıra yüzünden bir beyefendi ile benzer şekilde tartışarak, son derece zor anlar yaşamıştım.

    Daha kötüye gitmemek adına arada bir kendimi hesaba çekmeye çalışıyordumsa da, verdiğim sözleri bir türlü tutamıyor ve kısa bir süre sonra da yeniden aynı şekilde davranmaya devam ediyordum. Öyle ki sanki kendimi pimi çekilmeye hazır bir bomba gibi hissediyordum. Her hatalı davranışımdan sonra son derece pişman oluyordum ama, işte işten geçmiş oluyordu.

    Geçenlerde küçük kızım bana "Baba artık beni neden sevmiyorsun? Dediğinde, birden çok tuhaf duygular yaşadım. Kendisine hiç öyle şey olurmu! ben seni çok seviyorum dediğimde " öyleyse son günlerde bana neden çok bağırıyorsun? hem ben senin kızgın bakan gözlerinden çok korkuyorum" dedi. Bu söz bana öylesine dokundu ki! Kimseye hissetirmeden doğrudan banyoya giderek, aynada dakikalarca canımdan çok sevdiğim kızımı korkutan o öfke dolu gözlerime uzun uzadıya baktım. Ne olmuştu da yıllardır değil sadece insanlara!.. canlı olan her şeye sevgi dolu gülümsemeyle bakan o gözlerim öfke saçar olmuştu anlamaya çalıştım. Keza benzer sözleri eşim ve diğer çocuklarımdan da son günlerde çok sık olarak duyuyordum.

    Benzer şekilde son zamanlarda İşyerimde ki arkadaşlarımı da sıklıkla kırdığımın farkındaydım. Geçenlerde dalgınlığımdan olsa gerek, kayıtları yanlış dosyalara koymuşum. Bir süre sonra Patron istediğinde de onları olması gereken dosyada bulamayınca, arkadaşlarıma evrakları görüp görmediklerini sordum. Hayır cevabı alınca da, onların kasıtlı olarak evrakları yok ettiklerini düşünerek "hepinizin canı cehenneme" diyerek, onları ciddi şekilde kırmış sonrada duyduğum pişmanlıktan dolayı sabahlara kadar uykusuz kalmıştım.

    Son günlerde artık taşıyamadığımı düşündüğüm bu yük'ün büyük bölümünün insanların bana olan taleplerinden kaynaklandığının farkındaydım. Bir türlü hayır diyemediğimden dolayı, yıllardır kendimi zora sokma pahasına da olsa, çevremin bana olan taleplerini karşılamaya çalışmıştım. Ancak son zamanlarda bundan dolayı son derece zor günler yaşıyordum . Aynı iş yerinde çalıştığım arkadaşım için bankaya kefil olmuştum, ancak o da aldığı krediyi geri ödemeyince evime icra gelmiş ve çevreme karşı da son derece zor durumda kalmıştım.

    Geçmişte de buna benzer durumlar yaşamıştım ancak!.. o dönemlerde elimde olan üç kuruşluk birikimlerim sayesinde sorunu evime yansıtmadan çözmeyi başarmıştım. Ancak şimdiler de ise bırakın birikim yapmayı, günlük ihtiyaçlarımızı dahi zor karşılar olmuştuk. Bu nedenle Kendi ailemin sorumluluklarını yerine getirmede dahi son derece zorlanırken, birde çevreni n bitmek bilmez taleplerine maruz kalmak, beni son derece STRESE sokuyordu. Bir türlü hayır diyemediğimden dolayı da yaşamın bu ezici ağırlığını kat be kat daha fazla hissediyordum.

    Yine son zamanlarda Trafik sorunu da beni iyiden iyiye sık boğaz etmeye başlamıştı. Saatler süren tıkanıklıklar sırasında sanki görünmeyen bir el boğazımı sıkıyor ve boğulacağımı düşünerek dehşete düşüyordum . Bazende hiç olmayacak anlarda ortaya çıkan göğsümde ki sıkışmalar ve çarpıntılar ise, sanki bana ölümün nefesini ensemde hissettiriyordu.

    Yaşamın omuzlarıma yüklediği bu stresler her geçen gün beni bir ahtapotun kolları gibi daha sıkı sardığından, artık hayattan hiçbir heyecan duyamaz olmuştum. Öyle ki aynı yatağı paylaştığım eşimin dahi yanımda olduğunun aylarca farkında olamıyordum. Artık Yaşam sanki tek düze olmuş ve ben onu bir ritüel biçiminde yaşıyordum . Açıkçası her geçen gün duygularımı biraz daha kayıp ederek ruhsuz bir makineye dönüşüyordum.

    GÜNÜN SÖZÜ: RUHUNU KAYIP EDEN DÜNYAYI KAZANSA NE ÇIKAR. VİCTOR HUGO

    24/Ocak/2009 Ortadoğu G.Z.E.si

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye
    İletiler
    1.350
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ruh sağlığımız da krizde...

    Ruh sağlığımız ne zaman krizden çıkmıştı ki?

    Sosyal RUH krizimiz kendimi bildim bileli VAR!

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    İletiler
    406
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ruh sağlığımız da krizde

    ''Ruhsal sendromlar olumsuzluklarla artık baş edemez duruma düştüğümüzde ortaya çıkan bir sendromdur..

    Alışkanlıklarımız monotonluğu tetikler. Monotonluk, bıkkınlık, isteksizlik, heyecan yitimi gibi; durumları ortaya çıkartır.

    Bu durum kaygı yı (anikisiyate) artırır , kısa zamanda kapıda beliren öcü çöküntüdür.

    Günümüzde hızlı iletişimin zararlarından biride çok çabuk tüketilen heyecanlardır.

    Döngüsel bir benzerliğin sürekliliği; toplumun hangi katmanında olursak olalım kısa sürede bıkkınlığı, heyecan yitimini, kaçınılmaz olarak getirecektir.

    Bu durumdan kaçış, eskiden kolayca halledilebilen bir durumken, bugün yüksek teknolojinin sayesinde dinamizm yok olmuştur.

    Besin değeri yüksek gıdalardan ortaya çıkan hantal bedenler, gelişmiş teknoloji sayesinde, daha az oksijen tüketerek beyin hücrelerinde tahribatı hızlandırmıştır.

    Aslında yaşamın doğurganlığını görece olarak tersine döndüren bir semptomla karşı karşıyayız. (çok ölüp az doğmak gibi)

    Bütün bu olumsuzlukları aşmanın yolu ''yeni bilinç'' egzersizleriyle olacaktır. ''yani eskimiş çoraplarımızın atılma zamanı gelmiştir.''

    Örneğin, katı bireyselleşme kişileri yanlızlığa iteklemiştir.

    Bu yanlızlaşma aslında insanların diyalog dan çok monolog, paylaşmadan çok sadaka, çoğulculuktan çok çokluk, kültürüne sürüklediği gibi,
    gelişen korkulardan da oraya,buraya gelişi güzel savurmaktadır.

    Bu durumda bi çok aklına güvendiğimiz insanı, çok anlamsız, aykırı yerlerde görebilmekteyiz..

    Darwin' i Tanrı'yla barıştırma gayretinde, yığınla aklıbaşında sandığımız insan çıkıyor ortaya.

    Bir yandan kopyalama gibi, akla hayale gerlmeyecek bir bilimsel devrimin gerçekleşmesi için çalışıp, diğer yandan bu yeni durumun ahlak-i boyutları görmezden gelinebilmektedir...

    Bu yaman çelişkinin kitleler üzerindeki stres etkisi, giderek bütün güvenilir değerleri istesekte istemesekte aşındırmıştır.

    İşte bütün bu hızlı ama kontrolsuz yaşamın defosu olarak, geldiğimiz nokta şikayet ettiğimiz bu durumdur.

    Maddi kaygılarımızın giderilmesi bu sorunu çözmeyecektir ama bu sorunu daha iyi kavramamıza ve daha çabuk önlem almamıza yarayacaktır.

    Bu yüzden benzer kavramlar, örgütlenerek bilinçlenmenin önünü açmalıdır.

    Saygılarımla

    Ayazoglum
    .

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye
    İletiler
    1.350
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ruh sağlığımız da krizde

    Kriz varsa çare de var" seferberliği
    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/11706069.asp

    Yorumu da Hürriyet yazarı Vahap MUNYAR 'dan:

    Yerli malla yola çıktı ’Kendi Malın’da durup ’Krize Çare Var’a geçti
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...arid=44&gid=61

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Jul 2008
    İletiler
    133
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ruh sağlığımız da krizde

    İcraya düşmüş kişi sayısı 1 milyon civarında geziyor. Bu kişiler aileleri ile beraber yaklaşık 4 milyon. Bu sayının yaşanan krizle beraber jet hızıyla artışa geçtiğini düşünüyorum. Bana göre bu insanların psikolojisini en çok bozan evlerine icra gelmesi korkusudur. Evdeki eşyalarının alınmasından ziyade hem kendi ailesine hem akrabalarına hemde konu komşularına rezil olacaklarını düşünerek kendilerini yok etmeyi çözüm olarak görebiliyorlar.

    Farklı bir çözüm olarak ise adreslerini kaybettirip toplum içerisinde kaçak konumunda çalışarak yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Hiç suç işlemeyen insanların azılı bir suçlu gibi kaçarak yaşamaya çalışmasının 1. sebebi eve gelen icralardır. Oysa yapılan her ticarette borç veren kişi ticaretin doğası gereği risk almış olur. Her ne kadar kanunlar borçlulardan yana gözüksede işin psikolojik kısmı borçlu açısından öyle değildir. Eminim ki 6 ay hapiste yatacaksınız ve kart borcunuz tamamen silinecek deselerdi şuan cezaevlerinde yatacak yatak bulmak çok güç olurdu. Fakat bu borç asla silinmiyor katlanarak büyüyüp sizi hayat boyunca takipte olacak evinize defalarca haciz gelecek denilmesi ile yaşadıkları psikolojik travma, bu insanları çaresizlikten kötü yollara saplamalarını yahut intiharı düşünmelerini kolaylaştırıyor.

    Bu insanları bu psikolojiden kurtarabilmek sosyal devletin görevidir. Kesinlikle borçların silinmesi bir yarar sağlamıyacaktır. Nitekim böyle bir şey olsa dahi akabinde yeni borçlular oluşacaktır ve pek birşey değişmiyecektir.

    Borçluların psikolojisini bozan en büyük etken eve haciz korkusudur. Eve her an haciz gelebilme korkusu ile yaşayan aile, yuvasını güvensiz hisseder. Oysa hayvanlar bile yuvalarını içerisinde huzur ve güven buldukları için kurarlar. İnsanlar yuvalarını güvenli hissetmedikleri an psikolojilerini kaybetmeye başladıkları andır.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye
    İletiler
    1.350
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Ruh sağlığımız da krizde

    Kriz kriz dedik başımızın etini yedik...

    Basındaki Kurban Bayramı manzaralarına bakınca hiç de kriz varmış gibi bir hava sezinlenmedi... Bir kurbanlık kaç para ! üstelik öyle koyun-keçi falan da değil, koca koca danaları kovalayıp durdu kasaplar...

    Hani ya kriz vardı?

    Anlaşılan o ki krizsiz krizlere girmişiz!..

    Herkes krizsiz krizlerde iken , ben de kanlı manzaralar krizi ile sarsıldım durdum. Akıl tutulmasına girmemek mümkün değil... Sanırım çok da düşünmemek gerek, akıl krizi ekonomik krizden beter...


+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Ekonomik krizde tatil alternatifleri
    Avrupada yaşanmakta olan ekonomik kriz bu yılda vatandaşlarımızın çoğunu vatan hasretine mahkum etti.. Ekonomik krizde tatil alternatifleri ...
    Yazan: Erhan Yurdayuksel Forum: Hukuki.net Köşe Yazıları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 01-07-2010, 13:59:54
  2. Krizde ücretsiz izinde işçinin hakları
    Çalışmış olduğumuz şirket işleri azaldığından ve bitmek üzere olduğundan dolayı ücretsiz izinlerde nekadar haklı.Bu şekilde kıriz devam edipte şirket...
    Yazan: gokar Forum: Bireysel İş Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 10-05-2009, 14:39:24

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.