+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 17 ileti bulundu.

Konu: Devir tarihi

Devir tarihi Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Nov 2005
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    34
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Devir tarihi

    "İşyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte, işyerinin devri halinde devir alanın en geç devir tarihinde...... "Bu maddede en geç devir tarihi şirket genel kurulunun karar aldığı tarihmi?Tescil tarihimi?Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı tarihmi?Cevap vermeniz ricasıyla.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Devir tarihi konulu yargıtay kararı ara
    Devir tarihi konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sn. sukent,

    Çok emin olmamakla birlikte tescil tarihi daha mantıklı geliyor. Yine de bu bilgiyi doğrulatmanızda yarar var.

    Selamlar,


  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Feb 2005
    Nerede
    kayseri, Turkey.
    İletiler
    131
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Bu konuda 4857 sayılı İş Kanununun 3. maddesi "Bu Kanunun kapsamına giren nitelikte bir işyerini kuran, her ne suretle olursa olsun devralan, çalışma konusunu kısmen veya tamamen değiştiren veya herhangi bir sebeple faaliyetine son veren ve işyerini kapatan işveren, işyerinin unvan ve adresini, çalıştırılan işçi sayısını, çalışma konusunu, işin başlama veya bitme gününü, kendi adını ve soyadını yahut unvanını, adresini, varsa işveren vekili veya vekillerinin adı, soyadı ve adreslerini bir ay içinde bölge müdürlüğüne bildirmek zorundadır.
    Alt işveren, bu sıfatla mal veya hizmet üretimi için meydana getirdiği kendi işyeri için birinci fıkra hükmüne göre bildirim yapmakla yükümlüdür.
    (Ek. 11.06.2003/4884 Md:10) Ancak, şirketlerin tescil kayıtları ise ticaret sicili memurluklarının gönderdiği belgeler üzerinden yapılır ve bu belgeler ilgili ticaret sicili memurluğunca bir ay içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ilgili bölge müdürlüklerine gönderilir."

    Ancak devreden ve devralan arasında bir protokol veya devir sözleşmesi varsa bu sözleşme hükümlerinin incelenmesi gerekir.Sözleşmenin akt tarihi ve ödemenin yapılıp yapılmadığı ile devrin gerçekleşip gerçekleşmediğine karar verilebilir sanırım.

    Yine aynı kanunun 6.maddesi de göz önünde bulundurulmalıdır"İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.
    Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.
    Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.
    Tüzel kişiliğin birleşme veya katılma ya da türünün değişmesiyle sona erme halinde birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmaz.
    Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz. Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerin yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır.
    Yukarıdaki hükümler, iflas dolayısıyla malvarlığının tasfiyesi sonucu işyerinin veya bir bölümünün başkasına devri halinde uygulanmaz."
    Arada düzenlenen protokol veya aktin bir hukuki sonuç doğurup doğurmadığı burada önem kazanmaktadır.

    Yasa hukuksuzluğu korumaz.



  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sn. zkeskin1,

    Sanırım bir yanlış anlama var. Soru İş Kanunu açısından değil, Sosyal Sigortalar Kanunu açısından sorulmuştu. Bu Kanun uzmanlık alanım değil... Bu konuda Sn. yyln ve forumda yer alan diğer değerli hukukçuların hakkını teslim etmek lazım...

    SSK açısından bakıldığında, şirket genel kurulu tarafından alınmış bir karar firmanın kendini ilgilendirir, 3. şahısları şimdilik bağlamaz. Ne zaman ki, insanların Nüfus Müdürlüğü neyse şirketlerin Nüfus Müdürlüğü sayılan Ticaret Sicil Müdürlüğü'nce tescil edilir, bu durum 3. şahıslara karşı şirketi bağlar düşüncesindeyim.

    Kanunlar Resmi Gazete'de yayınlanmadan yürürlüğe girmezler, emin olmamakla birlikte Ticaret Sicil Gazetesi'nin böyle bir işlevi olabilir mi diye düşündüm ve çekincede kaldım, ancak sanırım böyle bir işlevi "tescil ve ilan" lafzına rağmen yok... Bu durumda tescil tarihi yine de emin olmamakla birlikte geçerlidir diye düşünüyorum.

    Selamlar,

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Feb 2005
    Nerede
    kayseri, Turkey.
    İletiler
    131
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sn HRMGR

    Peki devreden ve devralan arasında bir protokol varsa ve bir ödeme yapılmışsa , tescil yapılmadan da bir ölümlü iş kazası meydana gelmişse kim sorumludur?
    a-Devreden işveren mi?
    b-Devralan işveren mi?
    Birisi ben devrettim diyor,öbürü henüz devir tescil edilmedi diyor.Ve fakat arada bir devir sözleşmesi ve ödemeler var.
    Kazalanan ortada mı kalacak ,kim sahip çıkacak.Yasa hukusuzluğu koruyacak mı?

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sn. zkeskin1,

    Bildirim tarihi için belirlenmiş süre ile sorumluluk esaslarını birbirine karıştırmamak lazım geldiğini düşünüyorum. Elbette kazalı ortada kalmaz, taraflar arası devir tarihi ne ise sorumluluk o andan itibaren başlar, SSK aylık bildirgesi de takip eden ayın sonuna kadar, yeni Kanun ile 01.01.2007 tarihinden itibaren 25. gününe kadar verilmek zorunda, ancak bir evvelki ayı ilgilendiriyor.

    Selamlar,

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Feb 2005
    Nerede
    kayseri, Turkey.
    İletiler
    131
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sn HRMGR
    Burada şöyle bir sorun var iki sermaye grubu ya da işveren kendi aralarında bir devir protokolü yaparak parasal olarak da devir sorununu çözdükten ve bunu yazılı kayıt altına aldıktan sonra hukuki olarak devir için bir de şirket genel kurulu kararı gerekmekte midir?Gerekiyorsa
    şirket genel kurulu kararı henüz alınmadan işverenler (şirket YK ) arasındaki protokol ve devir işlemleri hukuki midir?Resmiyette kabul görür ve yasal işlemlere baz alınır evraklar mıdır?Sorun bu şekilde sanırım.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sn. zkeskin1,

    Ben "işveren temsilcisi" (Medeni Kanun açısından tüzel kişilik işveren gibi hareket eden, imzası ile şirketi borç altına sokan yetki verilmiş gerçek kişi) olsam ki öyleyim, şirket Genel Kurulu kararı olmaksızın (A.Ş.'ler için konuşuyorum) böyle bir protokole imza atsam, attığım bu imza geçerli olmayacağı gibi, deyim yerinde ise beni asarlar.

    Selamlar,

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Aug 2006
    Nerede
    Antalya, Merkez, Turkey.
    İletiler
    1.019
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Merhabalar;

    SSK'nın internet sitesinden, aşağıdaki verilere ulaştım.

    IV- İŞYERİNİN BAŞKASINA DEVROLUNMASI
    506 sayılı Kanunun;
    8?inci maddesi son fıkrasına göre, sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin başka bir işverene devrolunması veya intikal etmesi halinde, yeni işverenin bildirge vermekle yükümlü olduğu, çalışan sigortalıların hak ve yükümlerinin de devam edeceği,
    82?inci maddesinde ise; sigortalıların çalıştırıldığı işyerinin devri veya intikali halinde, eski işverenin Kuruma olan borçlarından yeni işverenin de müteselsilen (müştereken) sorumlu olacağı ve bu hükme aykırı sözleşme yapılamayacağı
    ifade edilmiştir.
    506 sayılı Kanunun uygulanmasında, bir işyerinin devri, işyerinin bütün aktifi, pasifi, tesisatı ve işçisi ile birlikte faaliyet halinde başkasına geçmesi demektir.
    İşyerinin faaliyet halinde olmasından; işyerinin işçileri ile birlikte devir edilmesi, yeni işverenin, çalışanların hizmet akitlerini tanıması anlaşılmalıdır.
    Gayri faal durumda bulunan, dolayısıyla işçi çalıştırılmayan bir işyerinin, bina, makina ve tesisatlarının satılması devir olarak kabul edilemez.

    V- İŞYERİNİN İNTİKALİ
    Bir işyerinin işvereni gerçek kişi ise ölümü ile işyeri mirasçısına kalmaktadır. Bu durumda, çalışmakta olan işçilerin hizmet akdi bağları da mirasçıya intikal etmiş olacaktır.
    Mirasçı, işyeri için yeni bir işyeri dosyası tescil ettirmeyip, tescilli işyeri dosyasına konulmak üzere bildirge (Devir veya intikal halinde verilecek bildirgeyi) vermek durumundadır.


    Ayrıca; birkaç karar da buldum.

    İlgili Kanun / Madde
    4857 S.İş.K/13,14

    T.C.
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ

    Esas No: 2004/23994
    Karar No: 2005/12847
    Tarihi: 11.04.2005

    l İŞYERİ DEVRİ
    l DEVİR EDEN İŞVERENİN DEVİRDEN ÖNCEKİ İŞÇİLİK ALACAKLARINDAN SORUMLU OLMASI

    ÖZETİ: Davacı, davalı işyerinde çalışırken, işyerinin dava dışı Mekan Yatakları Dağıtım ve Paz. AŞ.ye devredildiği anlaşıldığından, davalı devir tarihi olan 30.04.1989 tarihinden önceki çalışma süresi ve bu tarihteki ücrete göre belirlenecek kıdem tazminatından sorumludur. Davalının ihbar tazminatı, izin ücreti ile devirden sonraki ücret alacağından sorumlu tutulması mümkün değildir.

    DAVA: Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, satış primi, bayram ve genel tatil gündeliği ile kötü niyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2. Davacı, davalı işyerinde çalışırken, işyerinin dava dışı Mekan Yatakları Dağıtım ve Paz. AŞ.ye devredildiği anlaşıldığından, davalı devir tarihi olan 30.04.1989 tarihinden önceki çalışma süresi ve bu tarihteki ücrete göre belirlenecek kıdem tazminatından sorumludur. Davalının ihbar tazminatı, izin ücreti ile devirden sonraki ücret alacağından sorumlu tutulması mümkün değildir. Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.4.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

    İlgili Kanun / Madde
    4857 S.İşK/18-21

    T.C.
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ

    Esas No: 2005/7907
    Karar No: 2005/14470
    Tarihi: 24.04.2005

    l ÖZELLEŞTİRME YOLUYLA İŞYERİNİN DEVRİ
    l VARLIK SATIŞ SÖZLEŞMESİNE GÖRE İŞÇİLERLE BİRLİKTE DEVRİN KARARLAŞ-TIRILMASI
    l DEVİR EDEN İŞLETME AÇSINDAN HUSUMET YOKLUĞU
    l FESHİN GEÇERLİ NEDENE DAYANDIĞINI KANIT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İŞVERENE AİT OLMASI
    l GEÇERSİZ FESİH

    ÖZETİ: Varlık Satış Sözleşmesinin çalışanlara ilişkin hükümler başlığını taşıyan 16. maddesinin e bendinde #8220;fiili teslim tarihinde işletmede iş kanununa tabii olarak çalışan daimi ve geçici işçilerin alıcıya yani Alçelik A.Ş#8217;ye devir edileceğinin#8221; anılan maddenin f bendinde ise #8220;alıcı Alçelik A.Ş.nin fiili teslim tarihinden sonra 1475 ve 4857 sayılı iş kanunları gereğince doğabilecek her türlü mali yükümlülük ve yasal sorunları karşılamayı taahhüt ettiği, bu konudaki yükümlülük ve sorumluluklarını hiçbir şekilde Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ve Sümer Holding A,Ş#8217;ye rücu edemeyeceği#8221; düzenlenmiştir.
    Davalı Sümer Holding A.Ş varlık satış sözleşmesinin 16/g maddesi uyarınca davacının devirden önceki döneme ilişkin kıdem tazminatını ödemiştir.Davalı Alçelik A.Ş nin davacının işçisi olmadığı, yolunda bir savunması bulunmadığı gibi yazılı fesih bildirimi ile davacının sözleşmesini feshetmiştir. Bu durumda davalı Sümer Holding A.Ş hakkında açılan davanın husumetten reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü yönünde hüküm tesisi hatalıdır.
    4857 sayılı İş Kanunu#8217;nun 20/2. maddesine göre feshin geçerli bir nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir.İşveren, işletmeye ilişkin kararı uygulamak için aldığı tedbirin feshi zorunlu kıldığını kanıtlamalıdır. İş akdi feshedilen işçi,feshin başka bir sebebe dayandığını ileri sürdüğü taktirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
    Somut olayda 01.07.2004 tarihinde Tümosan işletmesinin ve personelinin özelleştirme sonucu varılan anlaşma gereği davalı Alçelik A.Ş.ye devir edildiği, davacının ve bir arkadaşlarının iş sözleşmesinin fesih edildiği anlaşılmaktadır. Davalı feshe gerekçe olarak ileri sürdüğü hususlarda delil ibraz etmediği gibi yukarıda belirtilen kriterlere uygun olarak ne gibi uygulamalar yapıldığını da ispatlayamamıştır. Feshin son çare olması ilkesi dikkate alınmamıştır.

    DAVA: Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, isteği kabul etmiştir.
    Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı işçi, davalı Sümer Holding A.Ş. işyerinde çalışırken rızası dışında Holdinge bağlı Konya ilinde bulunan Tümosan işletmesine nakledildiğini ancak fiilen Ankara ilinde Holding bünyesinde çalıştığını, Tümosanın özelleştirilerek diğer davalı Alçelik A.Ş#8217;ye devredildiğini, bilahare davalı Sümer Holding tarafından 1.7.2004 tarihinde sözlü olarak işine son verildiğini, iş yerine alınmadıklarını, 06.07.2004 tarihinde Alçelik tarafından yazılı fesih bildirimi ile iş sözleşmesinin fesh edildiğini ileri sürerek feshin geçersizliği ile işe iadesine ve buna bağlı tazminat ile boşta geçen süre ücretinin hüküm altına alınması isteğinde bulunmuştur.
    Davalı Sümer Holding cevap dilekçesinde; davacının çalıştığı işletmenin özelleştirildiğini, çalışanların personel devir teslim protokolü ile diğer davalı Alçelik A.Şye devredildiğini, davacının Alçelik çalışanı olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Alçelik A.Ş ise cevap dilekçesinde; iş yerinin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile imzalanan 30.06.2004 tarihli varlık satış sözleşmesi ile 01.07.2004 tarihinde kendilerine devir edildiğini, özelleştirilen işletmenin daha verimli çalışmasını sağlamak, işletmede seri iş akışını gerçekleştirmek için teknolojik ve yapısal değişiklikler gerektiğini bunun için Tümosan işletmesi kadrosunda görülen bir kısım işçilerin iş sözleşmelerinin fesih edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir
    Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda her iki davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içerisinde mevcut Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Alçelik A.Ş arasında imzalanan 01.07.2004 tarihli Sümer Holding A.Ş.Tümosan/Türk Motor Ve Traktör Sanayi İşletmesi Varlık Satış Sözleşmesinin çalışanlara ilişkin hükümler başlığını taşıyan 16. maddesinin e bendinde #8220;fiili teslim tarihinde işletmede iş kanununa tabii olarak çalışan daimi ve geçici işçilerin alıcıya yani Alçelik A.Ş#8217;ye devir edileceğinin#8221; anılan maddenin f bendinde ise #8220;alıcı Alçelik A.Ş.nin fiili teslim tarihinden sonra 1475 ve 4857 sayılı iş kanunları gereğince doğabilecek her türlü mali yükümlülük ve yasal sorunları karşılamayı taahhüt ettiği, bu konudaki yükümlülük ve sorumluluklarını hiçbir şekilde Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ve Sümer Holding A,Ş#8217;ye rücu edemeyeceği#8221; düzenlenmiştir.Taraflar bu hükümler çerçevesinde 01.07.2004 tarihinde tanzim ve imza ettikleri #8220;personel devir teslim tutanağı ile Tümoson işletmesinde 4857 sayılı yasa kapsamında kapsam içi statüde çalışan 312 personeli Alçelik A.Ş.ye devretmişlerdir.bu devirden sonra Alçelik A.Ş 06.07.2004 tarihli yazılı fesih bildirimi ile işçilerin iş sözleşmelerini ekonomik gerekçeler ileri sürerek fesih etmiştir.
    Davacının yukarıda bahsi geçen varlık sözleşmesi hükümleri ve personel devir teslim işlemi ile Sümer Holding A.Ş ile arasında varolan hizmet sözleşmesi sona ermiş davalı Alçelik A.Ş ile yeni bir hizmet sözleşmesi kurulmuştur. Davalı Sümer Holding A.Ş varlık satış sözleşmesinin 16/g maddesi uyarınca davacının devirden önceki döneme ilişkin kıdem tazminatını ödemiştir. Davalı Alçelik A.Ş nin davacının işçisi olmadığı, yolunda bir savunması bulunmadığı gibi yazılı fesih bildirimi ile davacının sözleşmesini feshetmiştir. Bu durumda davalı Sümer Holding A.Ş hakkında açılan davanın husumetten reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü yönünde hüküm tesisi hatalıdır.
    Diğer yandan davalı Alçelik A.Ş davacının iş sözleşmesinin geçerli bir sebebe dayanılarak feshedildiğini savunmuştur.
    4857 Sayılı İş Kanunu#8217;nun 18. maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işletmenin,işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. İşletmeyi veya işyerini etkileyen objektif nedenlerle ortaya çıkan işgücü fazlalığı sonucunda, işçinin işyerinde çalışma olanağı ortadan kalkmış ise fesih için geçerli bir sebebin varlığından söz edilir. İşveren amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu işletmeye ilişkin kararlar alabilir. Ancak, bu karar sonucunda, tedbir olarak düşünülen feshin zorunlu hale gelmiş olması gerekir. Başka bir anlatımla işverenin fesih konusunda keyfi kararları yargı denetimine tabidir.
    Öte yandan, işletmeye ilişkin kararla varılmak istenen hedefe fesihten başka bir yolla ulaşmak mümkün ise fesih için geçerli bir nedenden söz edilemez. İşçinin rızası ile esnek çalışma biçimleri getirilerek,işçiyi başka işte çalıştırarak yada meslek içi eğitime tabi tutarak amaca ulaşma olanağı var iken feshe başvurulmaması gerekir. Kısaca, #8220;fesih son çare olmalıdır#8221;(ultima ratio) ilkesi gözetilmelidir.
    4857 sayılı İş Kanunu#8217;nun 20/2.maddesine göre feshin geçerli bir nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir.İşveren, işletmeye ilişkin kararı uygulamak için aldığı tedbirin feshi zorunlu kıldığını kanıtlamalıdır. İş akdi feshedilen işçi, feshin başka bir sebebe dayandığını ileri sürdüğü taktirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
    Somut olayda 01.07.2004 tarihinde Tümosan işletmesinin ve personelinin özelleştirme sonucu varılan anlaşma gereği davalı Alçelik A.Ş.ye devir edildiği, davacının ve bir arkadaşlarının iş sözleşmesinin fesih edildiği anlaşılmaktadır. Davalı feshe gerekçe olarak ileri sürdüğü hususlarda delil ibraz etmediği gibi yukarıda belirtilen kriterlere uygun olarak ne gibi uygulamalar yapıldığını da ispatlayamamıştır.Feshin son çare olması ilkesi dikkate alınmamıştır.
    Buna göre davalı Alçelik AŞ.aleyhine açılan davanın açık olması da kabulü yönünde verilen karar isabetli ise de; 4857 sayılı yasının 21.maddesi 3.fıkrası #8220;kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için, işçiye en çok dört aya kadar olan ücret ve diğer hakları ödenir.#8221; Şeklindedir. Uygulanacak miktarının üst sınırı, kararın kesinleşmesi tarihine göre belirlenecek şekilde en çok dört ay olarak düzenlenmiştir. Boşta geçen süre daha az ise, dört aydan daha az miktarda ücret ve diğer haklara karar verilebilecektir. Ancak davacı fesih bildiriminin tebliğ tarihi ile kararın kesinleşmesine kadar geçen süre dört aydan fazla olsa da tespit edilecek boşta geçen süre miktarının azami sınırı dört ay olmalıdır. Davacı dört aydan fazla boşta kaldığından tespitine karar vermek gerekirken aksinin kabulü hatalıdır.
    Bu konuda ki temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve 4857 sayılı Kanunun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Ankara 4. İş Mahkemesinin 7.12.2004 Tarih, 759 Esas, 1505 Karar sayılı kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA,
    1) Davalı Sümer Holding A.Ş aleyhine açılan davanın husumetten reddine,
    2) Davalı Alçelik A.Ş aleyhine açılan davanın kabulü ile Alçelik A.Ş tarafından yapılan feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
    3) Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
    4) Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,işe başlatılma halinde davacıya ödenen kıdem ve ihbar tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
    5) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
    6) Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 350.YTL vekalet ücretinin davalı Alçelik A.Ş den alınıp davacıya verilmesine,
    7) Davalı Sümer Holding A.Ş vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 350.YTL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı Sümer Holding A.Ş.ye verilmesine
    8) Davacı tarafından yapılan 182.50 YTL yargılama giderinin davalı Alçelik A.Ş.den alınıp davacıya verilmesine
    9) Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak oybirliğiyle 25.4.2005 tarihinde karar verildi.


    İŞYERİNİN DEVRİ HALİNDE HİZMET SÖZLEŞMESİNİN FESHİ
    (Karar İncelemesi)
    Prof. Dr. Tankut Centel
    İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanı
    Yargıtay 9.- Hukuk Dairesi
    Esas No.: 2002/3591
    Karar No.: 2002/4048
    Tarih: 133.2002
    Karar Özeti:
    Salt işyerinin devredilmiş bulunması, işçiye hizmet sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkını kazandırmaz.
    Karar Metni:
    Dava; Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
    Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    Yargıtay Kararı
    1. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre Samsun'daki bir mıntıkanın temizlik işleri (..) Limited Şirketi tarafından yürütülmekte iken 15.09-1999'dan itibaren temizlik işi bu kez dava dışı (..) İmar İnşaat Limited Şirketi tarafından üstlenilmiştir. Bir bakıma burada işyerinin devri ya da el değiştirmesi sözkonusudur. Davacı ve bir kısım işçilerin devirden sonra devralan işveren nezdinde çalıştıkları dinlenen davacı tanıkları tarafından ifade edilmiş ise de seri halinde açılan ve aynı gün mahkemece yargılaması yapılan davacılar için tanıklar genel anlatımlarda bulunmuşlardır. Oysa tereddütlerin giderilmesi için her bir davacı ile ilgili olarak tanıklardan ayrı ayn açıklamaların istenmesi ve her davanın özellikleri dikkate alınarak hüküm kurulması gerekir. Bu bilgiler toplandıktan sonra; ortada bir işyeri devrinin bulunduğu gözö-nünde tutulmalıdır. 1475 sayılı İş Kanununun 14. Maddesi ile ilgili olarak Dairemizin öğretideki baskın görüşe uygun olarak salt işyerinin devri ya da el değiştirmesi özel bir neden sözkonusu değilse işçiye fesih hakkı vermez. Somut olayda bu konunun açıklığa kavuşturularak; devir esnasında açık ve- kesin bir iradesi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Fesih işçi tarafından gerçekleştirilebileceği gibi işveren tarafından da gerçekleştirilebilir. Böyle bir fesih sözkonusu olmadığı takdirde işçinin sözleşmesinin devralan işveren nezdinde devam ettiği kabul edilerek ihbar ve kıdem tazminatı koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmalıdır. Bu yönler açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde isteklerin hüküm altına alınması hatalıdır.
    Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşin alman temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.3-2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
    Kararın İncelenmesi:
    I. İnceleme konusu Yargıtay kararına neden olan olayda, sözkonusu kararın metninden anlaşıldığı kadariyle:
    1l. Temizlik işlerini yapan bir şirketin işi, bir diğer şirket tarafından üstlenilmiştir. Daha önceki temizlik şirketinde çalışan işçiler, bu kez işi üstlenen şirket nezdinde çalışmaya devam etmeye başlamışlardır. Ancak, bu işçilerden biri olan davacı işçi, neye dayandığı karar metninden tam olarak anlaşılmayan bir nedenle hizmet sözleşmesini feshedip dava açarak, ihbar ve kıdem tazminatlarının ödetilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Alt mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Yine, buradaki kısmen hüküm altına almanın neyi kapsadığı, karar metninden anlaşılmamaktadır.
    2. Alt mahkeme kararının davalı işveren tarafından temyiz edilmesi üzerine uyuşmazlık, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin önüne gelmiştir. Bunun üzerine, Yüksek Mahkeme; somut olayda bir "işyeri devri"nin sözkonusu olduğunu kabul etmiş ve özel bir neden sözkonusu olmadığı sürece, salt işyeri devrinin işçiye hizmet sözleşmesini fesih hakkını bahşetmeyeceğini belirtip, eksik inceleme yönünden, alt mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.
    II. İnceleme konusu Yargıtay kararı bakımından, çözülmesi gereken hukuki sorun; görüldüğü üzere, esas olarak, işyeri devrinin hizmet sözleşmesi üzerindeki etkisi ve giderek, işçinin bu durumda hizmet sözleşmesini fesih hakkına kavuşup kavuşmayacağı noktasında toplanmaktadır. Buna göre, aşağıda ilkin, işyeri devri kavramı üzerinde durulacak ve daha sonra da, işyeri devrinin hizmet sözleşmesinin geleceği üzerinde yapacağı etkilere açıklık getirilmesine çalışılacaktır.
    1. İnceleme konusu karara konu olan olayda, "bir mıntıkanın temizlik işleri", bir şirket tarafından yürütülmekteyken; bu işler, daha sonra başka bir şirket tarafından "üstlenilmiş ve daha önceki şirkete bağlı olarak çalışan işçiler, bu kez işi üstlenen şirket nezdinde çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu durumla ilgili olarak, kararda aynen, "burada işyerinin devri ya da el değiştirmesi sözkonusudur" ve "ortada bir işyeri devrinin bulunduğu gözönünde tutulmalıdır" denilmektedir.
    Kanımca, Yargıtay kararındaki bu değerlendirme, doğru ve yerinde değildir. Şöyle ki; inceleme
    konusu kararda "bir mıntıkanın temizlik işleri"ni yürüten bir şirketten sözedilmektedir. Bu anlatım, olayda bir alt işverenin, yani taşeronun sözkonusu olduğunu göstermektedir. Muhtemelen, olayda bir işveren belediye (Samsun Belediyesi), temizlik işini taşerona (alt işverene) vermiştir. Çünkü, "bir mıntıkanın temizlik işleri" nin yürütülmesi, işin ve işyerinin doğası gereği, o "mıntıka"nın "işyeri" olarak kabulünü gerektirmemektedir.
    Bu durumda, hukuken "işyerinin devri" değil, "işin devri" sözkonusudur. Giderek, sözkonusu durumu "işyerinin devri" olarak nitelendirmek yerine, hukuken "işverenin değişmesi"nden sözetmek, doğru ve yerinde olacaktır. Gerçekten, "işyerinin devri", hizmet sözleşmesi üzerindeki etkileri bakımından "işverenin değişmesi" kavramıyla ör-tüşmesine karşın; alt işveren (taşeron) işçileri açısından, aynı etkiyi yaratmamaktadır. Çünkü, alt işveren (taşeron) işçisinin işyeri; Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin 1996 yılı ortalarından itibaren verdiği yeni kararlarında da kabul ettiği üzere, asıl işverenin işyeri değildir1. Bu itibarla, "işyerinin devri"nden sözedildiği takdirde, taşeron değişikliğinde taşeronun sahip bulunmadığı İşyerini devretmesi gibi bir sonuca varmış olunur ki, bu doğru olmaz. Oysa, taşeron değişikliğinde, asıl işverenden alınan "iş" devrolunmuş ve de (alt) işveren değişmiş olur.
    2. Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin, inceleme konusu kararda, İşyeri devrinin hizmet sözleşmeleri üzerindeki sonuçları açısından belirttiği noktalar ise, son derece isabetlidir. Gerçekten, sözkonusu kararda aynen,".. salt işyerinin devri ya da el değiştirmesi özel bir neden sözkonusu değilse işçiye fesih hakkı vermez .. Fesih işçi tarafından gerçekleştirilebileceği gibi işveren tarafından da gerçekleştirilebilir. Böyle bir fesih sözkonusu olmadığı takdirde işçinin sözleşmesinin devralan işveren nezdinde devam ettiği kabul edilerek ihbar ve kıdem tazminatı koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmalıdır ,." denilmektedir ki; bu söylenenler, tartışmasız doğruları içermektedir. Bu anlamda, yeni İşveren, işçiler karşısında önemli bazı borçları yüklenir2.
    İşte, yeni işverenin bu borçlara aykırı hareketi, işçiye hizmet sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkını bahşeder. İnceleme konusu kararında da, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi; "özel bir neden sözkonusu değilse" anlatımıyla, bunu kasdet-mektedir. Buna karşılık, salt işyerinin devri veya genel anlatımıyla işverenin değişmesi, işçiye hizmet sözleşmesini haklı nedenle fesih yetkisini kazandırmaz.
    İşyerinin devri, mutlaka İşyerinin önceki işçileriyle birlikte devrini içermez. Nitekim, devir sırasında, önceki işçilerin sözleşmeleri sona erdirilmiş olabilir. İşveren tarafından gerçekleştirilecek sona erdirme (fesih), İhbar ve kıdem tazminatlarının işçiye ödenmesini gerektirir. Böyle bir fesih yoluna gidilmediğinde ise, hizmet sözleşmesinin yeni işverenle devam ettiği kabul edilir. Bu durumda, haklı, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin deyişiyle "özel" bir neden olmadığı takdirde, hizmet sözleşmesini sona erdirecek işçi (kendi isteğiyle işyerinden ayrılmış sayılacağı için) kıdem tazminatı hakkını yitirecek ve ihbar öneline uymadığında da bu süreye ilişkin ücretini işverene "ihbar tazminatı" adı altında ödemek zorunda kalacaktır.
    Alt mahkeme, vermiş olduğu kararında ise, tüm bu durumları araştırmış ve tartışmış değildir. Bu nedenledir ki; Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi, somut olayda bu yönlerin araştırılmasını isteye-
    rek, "eksik inceleme" gerekçesiyle alt mahkeme kararını bozmaktadır.
    III. Sonuç itibariyle; inceleme konusu Yargıtay kararını, işyerinin devriyle ilgili belirttiği genel esaslar açısından, olumlu biçimde değerlendirmek ve başarılı bulmak mümkündür. Gerçekten, anılan kararıyla Yüksek Mahkeme, işyeri devrinin hizmet sözleşmeleri üzerindeki etkilerini doğru ve isabetli biçimde yansıtmaktadır.
    Buna karşılık, Yüksek Mahkeme; sözkonusu kararında, hizmet sözleşmelerinin yeni işverene geçmesini, alt işveren bakımından "işyeri devri" olarak nitelendirerek, "işverenin değişmesi" kavramını gözden kaçırmış ve taşeron değişikliğinde "işyerinin devri" kavramıyla örtüşme olmayacağını hesaba katamamıştır.

    DİPNOTLAR
    1) Ayrıntılı bilgi için bak. F. Şahlanan, Türk İş Hukukunda Alt İşveren-Galatasaray Üniversitesi/İstanbul Barosu (yay.), İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunda İşçi ve İşveren Kavramları ve Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar, İstanbul 1997, 196-199.
    2) Bunlar için bak. A. Güzel, İşverenin Değişmesi-İşyerinin Devri ve Hizmet Akitlerine Etkisi, İstanbul 1987, 342 vd.


    Faydası olur umuduyla,

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    şirket genel kurulu kararı henüz alınmadan işverenler (şirket YK ) arasındaki protokol ve devir işlemleri hukuki midir?Resmiyette kabul görür ve yasal işlemlere baz alınır evraklar mıdır?Sorun bu şekilde sanırım.
    T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İnternet Sayfasından

    Toplantı ve Karar Nisapları

    A- Anonim Şirketler;

    Anasözleşmede daha ağır bir nisap öngörülmemişse genel kurul toplantılarında gerekli olan toplantı ve karar nisapları aşağıda gösterilmiştir.

    a- Olağan genel kurul toplantı gündemini oluşturan konuların görüşüleceği genel kurul toplantısında şirket sermayesinin en az ¼ ünü temsil eden pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunmaları şartttır. İlk toplantıda bu nisabın bulunmaması halinde yapılacak ikinci toplantıda hazır bulunan pay sahipleri veya vekillerinin temsil ettikleri sermayenin miktarı ne olursa olsun müzakere yapmaya ve karar vermeye yetkilidir.

    b- Şirketin tabiyetini değiştirmek veya pay sahiplerinin taahhütlerini artırmak hususundaki müzakereler için bütün pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunmaları şarttır.

    c- Şirketin mevzuu veya nev'inin değiştirilmesine ilişkin genel kurul toplantılarında şirket sermayesinin en az üçte ikisine sahip olan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunması şarttır. İlk toplantıda bu nisabın sağlanamaması durumunda yapılacak ikinci toplantıda ise esas sermayenin yarısına sahip olan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunmaları gerekir.

    d-Yukarıdaki bentlerde belirtilen hususlar dışındaki değişiklikler ile şirket sermayesinin arttırılması veya azaltılması için yapılacak genel kurul toplantılarında şirket sermayesinin en az yarısına sahip olan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunması şarttır. İlk toplantıda bu nisap olmaması nedeniyle en geç bir ay içinde yapılacak ikinci toplantıda müzakere yapılabilmesi için şirket sermayesinin en az üçte birine sahip olan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunması yeterlidir.

    e- İmtiyazlı pay sahipleri genel kurul toplantısında müzakere yapılabilmesi için, imztiyazlı payların en az yarısına sahip pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunmaları şarttır. İlk toplantıda bu nisabın olmaması halinde en geç bir ay içinde yapılacak ikinci toplantıda imtiyazlı payların en az üçte birine sahip olan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunması yeterlidir.

    f- Genel kurul toplantısında tahvil ihracının müzakere edilebilmesi için şirket sermayesinin en az yarısına sahip pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunmaları şarttır. İlk toplantıda bu nisabın sağlanamaması halinde en geç bir ay içinde yapılacak ikinci toplantıda ise esas sermayenin üçte birine sahip pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunması gereklidir.

    g- Genel kurul toplantılarında şirketin tasfiyesi ile bir başka şirketle birleşmesinin müzakeresinin yapılabilmesi için şirket sermayesinin en az üçte ikisine sahip pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunmaları şarttır. İlk toplantıda bu nisabın olmaması halinde yapılacak ikinci toplantıda ise, esas sermayenin yarısına sahip olan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin bulunması gereklidir.

    h- Genel kurul toplantısında, şirket aktiflerinin toptan satışının müzakere edilebilmesi için şirket sermayesinin en az yarısına sahip pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunması şarttır. İlk toplantıda nisabın olmaması halinde en geç bir ay içinde yapılacak ikinci toplantıda esas sermayenin üçte birine sahip pay sahiplerinin veya temsilcilerinin bulunması yeterlidir.

    ı- Kararlar şirket tabiiyetini değiştirmek veya pay sahiplerinin taahhütlerini arttırmak hususunu görüşmek üzere toplanan genel kurullarda bütün pay sahiplerinin veya temsilcilerinin ittifakıyla, bunun dışındaki hususları görüşmek üzere toplanan genel kurullarda ise mevcut reylerin ekseriyetiyle verilir.

    B- Limited Şirketler

    Anasözleşmede daha ağır bir nisap öngörülmemişse genel kurul toplantılarında gerekli olan toplantı ve karar nisapları aşağıda gösterilmiştir.

    a-Olağan genel kurul toplantı gündemini oluşturan konuların görüşüleceği genel kurul toplantılarında ödenmiş esas sermayenin yarısından fazlasını temsil eden ortakların müzakere edilen husus lehine rey vermesi gerekir. (TTK. 536)

    b-Ortakların mesuliyetini artırmak amacıyla yapılacak genel kurul toplantılarındabütün ortakların ittifakla karar vermeleri şarttır.

    c- Şirket anasözleşmesinin değiştirilmesi ile sermayenin artırılması ve azaltılmasına ilişkin yapılacak genel kurul toplantılarında karar alınabilmesi için toplam şirket sermayesinin en az üçte ikisini temsil eden ortakların toplantıda hazır bulunmaları ve bunların karar lehinde oy kullanmaları şarttır.

    d-Şirketin tasfiyesine ilişkin yapılacak genel kurul toplantılarında karar alınabilmesi için toplam şirket sermayesinin en az dörtte üçünü temsil eden ortakların toplantıda hazır bulunmaları ve bunların dörtte üçünün karar lehinde oy kullanmaları şarttır.
    e-Pay devrine ilişkin kararın geçerli olabilmesi için, ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayenin en az dörtte üçüne sahip olması şarttır.

    Genel Kurul Toplantılarında Muteberlik Şartı

    Genel kurul toplantılarının muteber olması için toplantılarda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı komiserinin hazır bulunması ve komiserin zabıtları Kanuna uygun bir şekilde tutulmasına nezaret ve zabıtları reyini kullanan pay sahipleri ile birlikte imza etmesi şarttır. Bu zabıtlara verilen kararların mahiyeti ve neticeleri ile muhalif kalanların muhalefet sebepleri yazılır.

    Görüleceği gibi Anonim ve Limited şirketlerde, usulüne uygun Genel Kurul kararı olmaksızın birleşme, devir, sermaye-artışı azalışı, tasfiye işlemlerini yapmak hukuken mümkün değildir. Ancak şirket Genel Kurulu kararı sonrasında bu işlemler çeşitli sözleşmeler yoluyla yapılabilir. Aksine atılan imzaların Genel Kurul Kararı olmaksızın hukuken geçerliliği bulunmamaktadır.

    "İşyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte, işyerinin devri halinde devir alanın en geç devir tarihinde...... "Bu maddede en geç devir tarihi şirket genel kurulunun karar aldığı tarihmi?Tescil tarihimi?Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı tarihmi?
    BİRLEŞME ve DEVİR
    Birleşme iki veya daha fazla ticaret şirketinin birbiriyle birleşerek #8220;yeni bir ticaret#8221; şirketi kurmaları veya bir veya birden fazla şirketin var olan diğer bir ticaret şirketine katılmasıdır. (TTK.146)

    Kanunumuzda birleşen şirketlerin nevilerinin aynı olması şart koşulmuştur.(TTK. 147)

    Birleşme İşlemleri

    Birleşecek şirketlerin yetkili organlarınca birleşme kararının verilmesi,

    Birleşme sözleşmesinin hazırlanması ve birleşen şirketlerden her birinin genel kurul ve/veya ortaklar kurulunca onaylanması (Birleşme kararının verildiği genel kurul toplantısında birleşme sözleşmesi onaylanmış ise bu genel kurulun yapılmasına ihtiyaç bulunmamaktadır),

    Birleşme kararlarının tescil ve ilanı,

    İnfisah eden (devrolan) şirketlerin borçlarının ne suretle ödeneceğine dair beyanname ile birleşen şirketlerin her birinin müşterek esasa göre hazırlanmış bilançolarının T. Ticaret Sicili Gazetesinde birlikte ilan olunması,

    İnfisah eden (devrolan) şirketlerin özvarlıklarının ilgili Mahkeme tarafından atanacak bilirkişilerce tespit ettirilmesi,

    Devir alan şirketin yönetim kurulunca birleşme suretiyle sermaye artırımı yapılmasına ilişkin karar alınması,

    Devir alan şirketin bu suretle sermaye artırımı yapılması için düzenlenmiş sermaye maddesinin eski ve yeni şeklini içeren 3 adet tadil tasarısının ve diğer ilgili belgelerin hazırlanması,

    Devir alan şirketin sermaye artırımı için genel kurulun davet olunması ve karar alınması

    Tescil ve ilan


    Tescil ile kuruluş gerçekleşmiştir. İlan şartı ile durum 3. kişilere ilan edilmelidir (ilan tescil tarihinden itibaren 1-2 hafta alabilmektedir), ancak ilanın zamanında yapılmaması tescili (kuruluşu) etkilemez. İlanı Ticaret Sicil Gazetesi'nde zamanında yapmayan yöneticilerin cezai müeyyideye uğraması sonucunu doğurur.

    Devir tarihi müessesenin tüm aktif ve pasifi ile hukuken karşı tarafa geçtiği tarihtir. Bu tarih tescil tarihidir. Yanlış hatırlamıyorsam Kuruluş aşamasında şirketlerin Ticaret Sicil Memurluklarında tescili yapılması sonrasında bu Memurlukça tescil tarihinden sonra 10 gün içerisinde SSK Kurumu'na yapılacak bildirimin geçerli olacağı 140. madde uyarınca idari para cezası uygulanmayacağı yönünde bir Genelge veya Tebliğ de vardı, bu durum devir için de geçerli olabilir.

    Selamlar,

+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. İşyeri devir aldık devir aldığımız kişi sıkıntı çıkartıyor
    Merhabalar Mart ayında bir takı dükkanı devir aldık, iş yerini alırken içerisindeki ürünler ile devir aldık, devir aldığımız kişi bize ürün temin...
    Yazan: legal50 Forum: Ticaret Hukuku
    Yanıt: 6
    Son İleti: 10-05-2020, 16:18:11
  2. [Mal Paylaşımı davaları] Noter sözleşmesi tarihi mi,yoksa Tapu tescil tarihi mi geçerli?
    Sayın yetkili bilirkişi 1 - Eşim adına 23.06.2000 yılında bir kooperatiften noter sözleşmesi ile bir daire satın aldık. 2 - Kooperatif inşaat...
    Yazan: polaris71 Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 11-01-2017, 16:59:14
  3. Mal edinmede Noter sözleşmesi tarihi mi,yoksa Tapu tescil tarihi mi geçerli?
    Sayın yetkili bilirkişi 1 - Eşim adına 23.06.2000 yılında bir kooperatiften noter sözleşmesi ile bir daire satın aldık.parasını peşin ödedik.sonra...
    Yazan: polaris71 Forum: Hukuki Görüş ve Yorum
    Yanıt: 0
    Son İleti: 03-01-2017, 16:18:04
  4. İhtarname de notere başvuru tarihi mi tebliğ tarihi mi geçerli?
    Merhabalar, Ben 1.5 maaşım ödenmediği için iş yerime 09/08/2016 09:06 tarihin de noterden iş yerime 10/08/2016 tarihinden itibaren tek taraflı haklı...
    Yazan: yazilimcii Forum: Bireysel İş Hukuku
    Yanıt: 6
    Son İleti: 14-08-2016, 18:15:54
  5. Tarihi vergi affından faydalanamayacaklar kimler? İlşik kesilme tarihi hangisidir?
    Arkadaşlar mahkemem 2010 yılı 8 inci ayda oldu. İlişik kesme kararı alındı. 3 lü kararnamenin imzalanması Şubat 2011 de oldu. 2004 yılında askeri...
    Yazan: arborvitae Forum: Askeri Ceza Hukuku
    Yanıt: 5
    Son İleti: 26-03-2011, 15:37:30

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.