Merhabalar;
SSK'nın internet sitesinden, aşağıdaki verilere ulaştım.
IV- İŞYERİNİN BAŞKASINA DEVROLUNMASI
506 sayılı Kanunun;
8?inci maddesi son fıkrasına göre, sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin başka bir işverene devrolunması veya intikal etmesi halinde, yeni işverenin bildirge vermekle yükümlü olduğu, çalışan sigortalıların hak ve yükümlerinin de devam edeceği,
82?inci maddesinde ise; sigortalıların çalıştırıldığı işyerinin devri veya intikali halinde, eski işverenin Kuruma olan borçlarından yeni işverenin de müteselsilen (müştereken) sorumlu olacağı ve bu hükme aykırı sözleşme yapılamayacağı
ifade edilmiştir.
506 sayılı Kanunun uygulanmasında, bir işyerinin devri, işyerinin bütün aktifi, pasifi, tesisatı ve işçisi ile birlikte faaliyet halinde başkasına geçmesi demektir.
İşyerinin faaliyet halinde olmasından; işyerinin işçileri ile birlikte devir edilmesi, yeni işverenin, çalışanların hizmet akitlerini tanıması anlaşılmalıdır.
Gayri faal durumda bulunan, dolayısıyla işçi çalıştırılmayan bir işyerinin, bina, makina ve tesisatlarının satılması devir olarak kabul edilemez.
V- İŞYERİNİN İNTİKALİ
Bir işyerinin işvereni gerçek kişi ise ölümü ile işyeri mirasçısına kalmaktadır. Bu durumda, çalışmakta olan işçilerin hizmet akdi bağları da mirasçıya intikal etmiş olacaktır.
Mirasçı, işyeri için yeni bir işyeri dosyası tescil ettirmeyip, tescilli işyeri dosyasına konulmak üzere bildirge (Devir veya intikal halinde verilecek bildirgeyi) vermek durumundadır.
Ayrıca; birkaç karar da buldum.
İlgili Kanun / Madde
4857 S.İş.K/13,14
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2004/23994
Karar No: 2005/12847
Tarihi: 11.04.2005
l İŞYERİ DEVRİ
l DEVİR EDEN İŞVERENİN DEVİRDEN ÖNCEKİ İŞÇİLİK ALACAKLARINDAN SORUMLU OLMASI
ÖZETİ: Davacı, davalı işyerinde çalışırken, işyerinin dava dışı Mekan Yatakları Dağıtım ve Paz. AŞ.ye devredildiği anlaşıldığından, davalı devir tarihi olan 30.04.1989 tarihinden önceki çalışma süresi ve bu tarihteki ücrete göre belirlenecek kıdem tazminatından sorumludur. Davalının ihbar tazminatı, izin ücreti ile devirden sonraki ücret alacağından sorumlu tutulması mümkün değildir.
DAVA: Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, satış primi, bayram ve genel tatil gündeliği ile kötü niyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davacı, davalı işyerinde çalışırken, işyerinin dava dışı Mekan Yatakları Dağıtım ve Paz. AŞ.ye devredildiği anlaşıldığından, davalı devir tarihi olan 30.04.1989 tarihinden önceki çalışma süresi ve bu tarihteki ücrete göre belirlenecek kıdem tazminatından sorumludur. Davalının ihbar tazminatı, izin ücreti ile devirden sonraki ücret alacağından sorumlu tutulması mümkün değildir. Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.4.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/18-21
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2005/7907
Karar No: 2005/14470
Tarihi: 24.04.2005
l ÖZELLEŞTİRME YOLUYLA İŞYERİNİN DEVRİ
l VARLIK SATIŞ SÖZLEŞMESİNE GÖRE İŞÇİLERLE BİRLİKTE DEVRİN KARARLAŞ-TIRILMASI
l DEVİR EDEN İŞLETME AÇSINDAN HUSUMET YOKLUĞU
l FESHİN GEÇERLİ NEDENE DAYANDIĞINI KANIT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İŞVERENE AİT OLMASI
l GEÇERSİZ FESİH
ÖZETİ: Varlık Satış Sözleşmesinin çalışanlara ilişkin hükümler başlığını taşıyan 16. maddesinin e bendinde #8220;fiili teslim tarihinde işletmede iş kanununa tabii olarak çalışan daimi ve geçici işçilerin alıcıya yani Alçelik A.Ş#8217;ye devir edileceğinin#8221; anılan maddenin f bendinde ise #8220;alıcı Alçelik A.Ş.nin fiili teslim tarihinden sonra 1475 ve 4857 sayılı iş kanunları gereğince doğabilecek her türlü mali yükümlülük ve yasal sorunları karşılamayı taahhüt ettiği, bu konudaki yükümlülük ve sorumluluklarını hiçbir şekilde Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ve Sümer Holding A,Ş#8217;ye rücu edemeyeceği#8221; düzenlenmiştir.
Davalı Sümer Holding A.Ş varlık satış sözleşmesinin 16/g maddesi uyarınca davacının devirden önceki döneme ilişkin kıdem tazminatını ödemiştir.Davalı Alçelik A.Ş nin davacının işçisi olmadığı, yolunda bir savunması bulunmadığı gibi yazılı fesih bildirimi ile davacının sözleşmesini feshetmiştir. Bu durumda davalı Sümer Holding A.Ş hakkında açılan davanın husumetten reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü yönünde hüküm tesisi hatalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu#8217;nun 20/2. maddesine göre feshin geçerli bir nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir.İşveren, işletmeye ilişkin kararı uygulamak için aldığı tedbirin feshi zorunlu kıldığını kanıtlamalıdır. İş akdi feshedilen işçi,feshin başka bir sebebe dayandığını ileri sürdüğü taktirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda 01.07.2004 tarihinde Tümosan işletmesinin ve personelinin özelleştirme sonucu varılan anlaşma gereği davalı Alçelik A.Ş.ye devir edildiği, davacının ve bir arkadaşlarının iş sözleşmesinin fesih edildiği anlaşılmaktadır. Davalı feshe gerekçe olarak ileri sürdüğü hususlarda delil ibraz etmediği gibi yukarıda belirtilen kriterlere uygun olarak ne gibi uygulamalar yapıldığını da ispatlayamamıştır. Feshin son çare olması ilkesi dikkate alınmamıştır.
DAVA: Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kabul etmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı işçi, davalı Sümer Holding A.Ş. işyerinde çalışırken rızası dışında Holdinge bağlı Konya ilinde bulunan Tümosan işletmesine nakledildiğini ancak fiilen Ankara ilinde Holding bünyesinde çalıştığını, Tümosanın özelleştirilerek diğer davalı Alçelik A.Ş#8217;ye devredildiğini, bilahare davalı Sümer Holding tarafından 1.7.2004 tarihinde sözlü olarak işine son verildiğini, iş yerine alınmadıklarını, 06.07.2004 tarihinde Alçelik tarafından yazılı fesih bildirimi ile iş sözleşmesinin fesh edildiğini ileri sürerek feshin geçersizliği ile işe iadesine ve buna bağlı tazminat ile boşta geçen süre ücretinin hüküm altına alınması isteğinde bulunmuştur.
Davalı Sümer Holding cevap dilekçesinde; davacının çalıştığı işletmenin özelleştirildiğini, çalışanların personel devir teslim protokolü ile diğer davalı Alçelik A.Şye devredildiğini, davacının Alçelik çalışanı olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Alçelik A.Ş ise cevap dilekçesinde; iş yerinin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile imzalanan 30.06.2004 tarihli varlık satış sözleşmesi ile 01.07.2004 tarihinde kendilerine devir edildiğini, özelleştirilen işletmenin daha verimli çalışmasını sağlamak, işletmede seri iş akışını gerçekleştirmek için teknolojik ve yapısal değişiklikler gerektiğini bunun için Tümosan işletmesi kadrosunda görülen bir kısım işçilerin iş sözleşmelerinin fesih edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir
Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda her iki davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Alçelik A.Ş arasında imzalanan 01.07.2004 tarihli Sümer Holding A.Ş.Tümosan/Türk Motor Ve Traktör Sanayi İşletmesi Varlık Satış Sözleşmesinin çalışanlara ilişkin hükümler başlığını taşıyan 16. maddesinin e bendinde #8220;fiili teslim tarihinde işletmede iş kanununa tabii olarak çalışan daimi ve geçici işçilerin alıcıya yani Alçelik A.Ş#8217;ye devir edileceğinin#8221; anılan maddenin f bendinde ise #8220;alıcı Alçelik A.Ş.nin fiili teslim tarihinden sonra 1475 ve 4857 sayılı iş kanunları gereğince doğabilecek her türlü mali yükümlülük ve yasal sorunları karşılamayı taahhüt ettiği, bu konudaki yükümlülük ve sorumluluklarını hiçbir şekilde Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ve Sümer Holding A,Ş#8217;ye rücu edemeyeceği#8221; düzenlenmiştir.Taraflar bu hükümler çerçevesinde 01.07.2004 tarihinde tanzim ve imza ettikleri #8220;personel devir teslim tutanağı ile Tümoson işletmesinde 4857 sayılı yasa kapsamında kapsam içi statüde çalışan 312 personeli Alçelik A.Ş.ye devretmişlerdir.bu devirden sonra Alçelik A.Ş 06.07.2004 tarihli yazılı fesih bildirimi ile işçilerin iş sözleşmelerini ekonomik gerekçeler ileri sürerek fesih etmiştir.
Davacının yukarıda bahsi geçen varlık sözleşmesi hükümleri ve personel devir teslim işlemi ile Sümer Holding A.Ş ile arasında varolan hizmet sözleşmesi sona ermiş davalı Alçelik A.Ş ile yeni bir hizmet sözleşmesi kurulmuştur. Davalı Sümer Holding A.Ş varlık satış sözleşmesinin 16/g maddesi uyarınca davacının devirden önceki döneme ilişkin kıdem tazminatını ödemiştir. Davalı Alçelik A.Ş nin davacının işçisi olmadığı, yolunda bir savunması bulunmadığı gibi yazılı fesih bildirimi ile davacının sözleşmesini feshetmiştir. Bu durumda davalı Sümer Holding A.Ş hakkında açılan davanın husumetten reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü yönünde hüküm tesisi hatalıdır.
Diğer yandan davalı Alçelik A.Ş davacının iş sözleşmesinin geçerli bir sebebe dayanılarak feshedildiğini savunmuştur.
4857 Sayılı İş Kanunu#8217;nun 18. maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işletmenin,işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. İşletmeyi veya işyerini etkileyen objektif nedenlerle ortaya çıkan işgücü fazlalığı sonucunda, işçinin işyerinde çalışma olanağı ortadan kalkmış ise fesih için geçerli bir sebebin varlığından söz edilir. İşveren amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu işletmeye ilişkin kararlar alabilir. Ancak, bu karar sonucunda, tedbir olarak düşünülen feshin zorunlu hale gelmiş olması gerekir. Başka bir anlatımla işverenin fesih konusunda keyfi kararları yargı denetimine tabidir.
Öte yandan, işletmeye ilişkin kararla varılmak istenen hedefe fesihten başka bir yolla ulaşmak mümkün ise fesih için geçerli bir nedenden söz edilemez. İşçinin rızası ile esnek çalışma biçimleri getirilerek,işçiyi başka işte çalıştırarak yada meslek içi eğitime tabi tutarak amaca ulaşma olanağı var iken feshe başvurulmaması gerekir. Kısaca, #8220;fesih son çare olmalıdır#8221;(ultima ratio) ilkesi gözetilmelidir.
4857 sayılı İş Kanunu#8217;nun 20/2.maddesine göre feshin geçerli bir nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir.İşveren, işletmeye ilişkin kararı uygulamak için aldığı tedbirin feshi zorunlu kıldığını kanıtlamalıdır. İş akdi feshedilen işçi, feshin başka bir sebebe dayandığını ileri sürdüğü taktirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda 01.07.2004 tarihinde Tümosan işletmesinin ve personelinin özelleştirme sonucu varılan anlaşma gereği davalı Alçelik A.Ş.ye devir edildiği, davacının ve bir arkadaşlarının iş sözleşmesinin fesih edildiği anlaşılmaktadır. Davalı feshe gerekçe olarak ileri sürdüğü hususlarda delil ibraz etmediği gibi yukarıda belirtilen kriterlere uygun olarak ne gibi uygulamalar yapıldığını da ispatlayamamıştır.Feshin son çare olması ilkesi dikkate alınmamıştır.
Buna göre davalı Alçelik AŞ.aleyhine açılan davanın açık olması da kabulü yönünde verilen karar isabetli ise de; 4857 sayılı yasının 21.maddesi 3.fıkrası #8220;kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için, işçiye en çok dört aya kadar olan ücret ve diğer hakları ödenir.#8221; Şeklindedir. Uygulanacak miktarının üst sınırı, kararın kesinleşmesi tarihine göre belirlenecek şekilde en çok dört ay olarak düzenlenmiştir. Boşta geçen süre daha az ise, dört aydan daha az miktarda ücret ve diğer haklara karar verilebilecektir. Ancak davacı fesih bildiriminin tebliğ tarihi ile kararın kesinleşmesine kadar geçen süre dört aydan fazla olsa da tespit edilecek boşta geçen süre miktarının azami sınırı dört ay olmalıdır. Davacı dört aydan fazla boşta kaldığından tespitine karar vermek gerekirken aksinin kabulü hatalıdır.
Bu konuda ki temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve 4857 sayılı Kanunun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Ankara 4. İş Mahkemesinin 7.12.2004 Tarih, 759 Esas, 1505 Karar sayılı kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA,
1) Davalı Sümer Holding A.Ş aleyhine açılan davanın husumetten reddine,
2) Davalı Alçelik A.Ş aleyhine açılan davanın kabulü ile Alçelik A.Ş tarafından yapılan feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3) Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4) Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,işe başlatılma halinde davacıya ödenen kıdem ve ihbar tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6) Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 350.YTL vekalet ücretinin davalı Alçelik A.Ş den alınıp davacıya verilmesine,
7) Davalı Sümer Holding A.Ş vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 350.YTL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı Sümer Holding A.Ş.ye verilmesine
8) Davacı tarafından yapılan 182.50 YTL yargılama giderinin davalı Alçelik A.Ş.den alınıp davacıya verilmesine
9) Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak oybirliğiyle 25.4.2005 tarihinde karar verildi.
İŞYERİNİN DEVRİ HALİNDE HİZMET SÖZLEŞMESİNİN FESHİ
(Karar İncelemesi)
Prof. Dr. Tankut Centel
İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanı
Yargıtay 9.- Hukuk Dairesi
Esas No.: 2002/3591
Karar No.: 2002/4048
Tarih: 133.2002
Karar Özeti:
Salt işyerinin devredilmiş bulunması, işçiye hizmet sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkını kazandırmaz.
Karar Metni:
Dava; Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Yargıtay Kararı
1. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre Samsun'daki bir mıntıkanın temizlik işleri (..) Limited Şirketi tarafından yürütülmekte iken 15.09-1999'dan itibaren temizlik işi bu kez dava dışı (..) İmar İnşaat Limited Şirketi tarafından üstlenilmiştir. Bir bakıma burada işyerinin devri ya da el değiştirmesi sözkonusudur. Davacı ve bir kısım işçilerin devirden sonra devralan işveren nezdinde çalıştıkları dinlenen davacı tanıkları tarafından ifade edilmiş ise de seri halinde açılan ve aynı gün mahkemece yargılaması yapılan davacılar için tanıklar genel anlatımlarda bulunmuşlardır. Oysa tereddütlerin giderilmesi için her bir davacı ile ilgili olarak tanıklardan ayrı ayn açıklamaların istenmesi ve her davanın özellikleri dikkate alınarak hüküm kurulması gerekir. Bu bilgiler toplandıktan sonra; ortada bir işyeri devrinin bulunduğu gözö-nünde tutulmalıdır. 1475 sayılı İş Kanununun 14. Maddesi ile ilgili olarak Dairemizin öğretideki baskın görüşe uygun olarak salt işyerinin devri ya da el değiştirmesi özel bir neden sözkonusu değilse işçiye fesih hakkı vermez. Somut olayda bu konunun açıklığa kavuşturularak; devir esnasında açık ve- kesin bir iradesi bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Fesih işçi tarafından gerçekleştirilebileceği gibi işveren tarafından da gerçekleştirilebilir. Böyle bir fesih sözkonusu olmadığı takdirde işçinin sözleşmesinin devralan işveren nezdinde devam ettiği kabul edilerek ihbar ve kıdem tazminatı koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmalıdır. Bu yönler açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde isteklerin hüküm altına alınması hatalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşin alman temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.3-2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
Kararın İncelenmesi:
I. İnceleme konusu Yargıtay kararına neden olan olayda, sözkonusu kararın metninden anlaşıldığı kadariyle:
1l. Temizlik işlerini yapan bir şirketin işi, bir diğer şirket tarafından üstlenilmiştir. Daha önceki temizlik şirketinde çalışan işçiler, bu kez işi üstlenen şirket nezdinde çalışmaya devam etmeye başlamışlardır. Ancak, bu işçilerden biri olan davacı işçi, neye dayandığı karar metninden tam olarak anlaşılmayan bir nedenle hizmet sözleşmesini feshedip dava açarak, ihbar ve kıdem tazminatlarının ödetilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Alt mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Yine, buradaki kısmen hüküm altına almanın neyi kapsadığı, karar metninden anlaşılmamaktadır.
2. Alt mahkeme kararının davalı işveren tarafından temyiz edilmesi üzerine uyuşmazlık, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin önüne gelmiştir. Bunun üzerine, Yüksek Mahkeme; somut olayda bir "işyeri devri"nin sözkonusu olduğunu kabul etmiş ve özel bir neden sözkonusu olmadığı sürece, salt işyeri devrinin işçiye hizmet sözleşmesini fesih hakkını bahşetmeyeceğini belirtip, eksik inceleme yönünden, alt mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.
II. İnceleme konusu Yargıtay kararı bakımından, çözülmesi gereken hukuki sorun; görüldüğü üzere, esas olarak, işyeri devrinin hizmet sözleşmesi üzerindeki etkisi ve giderek, işçinin bu durumda hizmet sözleşmesini fesih hakkına kavuşup kavuşmayacağı noktasında toplanmaktadır. Buna göre, aşağıda ilkin, işyeri devri kavramı üzerinde durulacak ve daha sonra da, işyeri devrinin hizmet sözleşmesinin geleceği üzerinde yapacağı etkilere açıklık getirilmesine çalışılacaktır.
1. İnceleme konusu karara konu olan olayda, "bir mıntıkanın temizlik işleri", bir şirket tarafından yürütülmekteyken; bu işler, daha sonra başka bir şirket tarafından "üstlenilmiş ve daha önceki şirkete bağlı olarak çalışan işçiler, bu kez işi üstlenen şirket nezdinde çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu durumla ilgili olarak, kararda aynen, "burada işyerinin devri ya da el değiştirmesi sözkonusudur" ve "ortada bir işyeri devrinin bulunduğu gözönünde tutulmalıdır" denilmektedir.
Kanımca, Yargıtay kararındaki bu değerlendirme, doğru ve yerinde değildir. Şöyle ki; inceleme
konusu kararda "bir mıntıkanın temizlik işleri"ni yürüten bir şirketten sözedilmektedir. Bu anlatım, olayda bir alt işverenin, yani taşeronun sözkonusu olduğunu göstermektedir. Muhtemelen, olayda bir işveren belediye (Samsun Belediyesi), temizlik işini taşerona (alt işverene) vermiştir. Çünkü, "bir mıntıkanın temizlik işleri" nin yürütülmesi, işin ve işyerinin doğası gereği, o "mıntıka"nın "işyeri" olarak kabulünü gerektirmemektedir.
Bu durumda, hukuken "işyerinin devri" değil, "işin devri" sözkonusudur. Giderek, sözkonusu durumu "işyerinin devri" olarak nitelendirmek yerine, hukuken "işverenin değişmesi"nden sözetmek, doğru ve yerinde olacaktır. Gerçekten, "işyerinin devri", hizmet sözleşmesi üzerindeki etkileri bakımından "işverenin değişmesi" kavramıyla ör-tüşmesine karşın; alt işveren (taşeron) işçileri açısından, aynı etkiyi yaratmamaktadır. Çünkü, alt işveren (taşeron) işçisinin işyeri; Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin 1996 yılı ortalarından itibaren verdiği yeni kararlarında da kabul ettiği üzere, asıl işverenin işyeri değildir1. Bu itibarla, "işyerinin devri"nden sözedildiği takdirde, taşeron değişikliğinde taşeronun sahip bulunmadığı İşyerini devretmesi gibi bir sonuca varmış olunur ki, bu doğru olmaz. Oysa, taşeron değişikliğinde, asıl işverenden alınan "iş" devrolunmuş ve de (alt) işveren değişmiş olur.
2. Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin, inceleme konusu kararda, İşyeri devrinin hizmet sözleşmeleri üzerindeki sonuçları açısından belirttiği noktalar ise, son derece isabetlidir. Gerçekten, sözkonusu kararda aynen,".. salt işyerinin devri ya da el değiştirmesi özel bir neden sözkonusu değilse işçiye fesih hakkı vermez .. Fesih işçi tarafından gerçekleştirilebileceği gibi işveren tarafından da gerçekleştirilebilir. Böyle bir fesih sözkonusu olmadığı takdirde işçinin sözleşmesinin devralan işveren nezdinde devam ettiği kabul edilerek ihbar ve kıdem tazminatı koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varılmalıdır ,." denilmektedir ki; bu söylenenler, tartışmasız doğruları içermektedir. Bu anlamda, yeni İşveren, işçiler karşısında önemli bazı borçları yüklenir2.
İşte, yeni işverenin bu borçlara aykırı hareketi, işçiye hizmet sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkını bahşeder. İnceleme konusu kararında da, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi; "özel bir neden sözkonusu değilse" anlatımıyla, bunu kasdet-mektedir. Buna karşılık, salt işyerinin devri veya genel anlatımıyla işverenin değişmesi, işçiye hizmet sözleşmesini haklı nedenle fesih yetkisini kazandırmaz.
İşyerinin devri, mutlaka İşyerinin önceki işçileriyle birlikte devrini içermez. Nitekim, devir sırasında, önceki işçilerin sözleşmeleri sona erdirilmiş olabilir. İşveren tarafından gerçekleştirilecek sona erdirme (fesih), İhbar ve kıdem tazminatlarının işçiye ödenmesini gerektirir. Böyle bir fesih yoluna gidilmediğinde ise, hizmet sözleşmesinin yeni işverenle devam ettiği kabul edilir. Bu durumda, haklı, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin deyişiyle "özel" bir neden olmadığı takdirde, hizmet sözleşmesini sona erdirecek işçi (kendi isteğiyle işyerinden ayrılmış sayılacağı için) kıdem tazminatı hakkını yitirecek ve ihbar öneline uymadığında da bu süreye ilişkin ücretini işverene "ihbar tazminatı" adı altında ödemek zorunda kalacaktır.
Alt mahkeme, vermiş olduğu kararında ise, tüm bu durumları araştırmış ve tartışmış değildir. Bu nedenledir ki; Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi, somut olayda bu yönlerin araştırılmasını isteye-
rek, "eksik inceleme" gerekçesiyle alt mahkeme kararını bozmaktadır.
III. Sonuç itibariyle; inceleme konusu Yargıtay kararını, işyerinin devriyle ilgili belirttiği genel esaslar açısından, olumlu biçimde değerlendirmek ve başarılı bulmak mümkündür. Gerçekten, anılan kararıyla Yüksek Mahkeme, işyeri devrinin hizmet sözleşmeleri üzerindeki etkilerini doğru ve isabetli biçimde yansıtmaktadır.
Buna karşılık, Yüksek Mahkeme; sözkonusu kararında, hizmet sözleşmelerinin yeni işverene geçmesini, alt işveren bakımından "işyeri devri" olarak nitelendirerek, "işverenin değişmesi" kavramını gözden kaçırmış ve taşeron değişikliğinde "işyerinin devri" kavramıyla örtüşme olmayacağını hesaba katamamıştır.
DİPNOTLAR
1) Ayrıntılı bilgi için bak. F. Şahlanan, Türk İş Hukukunda Alt İşveren-Galatasaray Üniversitesi/İstanbul Barosu (yay.), İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunda İşçi ve İşveren Kavramları ve Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar, İstanbul 1997, 196-199.
2) Bunlar için bak. A. Güzel, İşverenin Değişmesi-İşyerinin Devri ve Hizmet Akitlerine Etkisi, İstanbul 1987, 342 vd.
Faydası olur umuduyla,