+ Konuyu Yanıtla
2 / 2 Sayfa İlkİlk 12
11 den 19´e kadar toplam 19 ileti bulundu.

Konu: Mal beyanında bulunmama - Taahhüdü ihlal suçu

Mal beyanında bulunmama - Taahhüdü ihlal suçu Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #11
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Afyonkarahisar
    İletiler
    2.022
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Tahhüdü İhlal suçu tek celse ve beraatla sonuçlandı. Ancak gerekçeli kararı henüz görmedim. Anayasaya aykırılığı mahkeme yorumladı mı, ciddi buldu mu bilmiyorum. Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğim.Gerekçeli karara ulaşırsam buradan aktaracağım. Kararı veren mahkeme Dazkırı İcra Mahkemesi.

    Usüle ilişkin itirazların yanında İnsan hakları sözleşmesi 4 protokol 1. madde Anayasa 90. madde ve 38. maddeyi öne sürdük.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Mal beyanında bulunmama - Taahhüdü ihlal suçu konulu yargıtay kararı ara
    Mal beyanında bulunmama - Taahhüdü ihlal suçu konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #12
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    KAYSERİ, TALAS, Turkey.
    İletiler
    5
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın AKÖZ yazısında zaten ben hukukcu değilim diye beyanda bulunuyor. Bu nedenle Sayın AKÖZ' ün hukukun neresinde olduğu belli.
    Eğer ki; yasaları hiç sayarsak kişilerin kendi yasaları gündeme gelir. Borçlular nedense İcra ve İflas Daireleri' ne kadar her belgeyi okuyorlar imzalıyorlar. Bir itirazları yok. Karşılarına devletin memuru yani İİK. nun amir hükümlerine kendi haklarını(borçlu ve alacaklı tarafların haklarını) korumakla yükümlü memurun zaptını okumadan veya memur tarafından okunmumşunu da duymadan imzaladık diye itiraz ediyorlar.
    Mal beyanı konusun da bu noktayı tartışmak yerine uygun görürseniz "mal beyanında bulunma süresi, yeri, zamanı" konularını tartışabilirmiyiz.
    Benim görüşüm; Borçlu her hangi bir zamanda, İcra Müdürlüğü ve İcra Hakimliği nezdinde olmak kaydı ile mal beyanında bulunabilmeli, verilmiş ve hatta kesinleşmiş bir ceza hükmü var ise bile, beyan sonrası düşmelidir diyorum.

  4. #13
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    3
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Bunun sonucu ne oldu şu an durum nedir.Ben 18 yaşımda ticari konuda bilnçsiz olduğum için borçlandım bir kaç kuruma ve mal beyanında bulunmam için tebliğde geldi ancak ben ne mal beyanında bulundum o zaman için ne de mahkeme yada icra gördüm zaten adresten ayrıldığım içinde elime bilgi ulaşmıyordu ben hala o zaman mal beyanında bulunmadığım için hapse girebilirmiyim.Başka bir şehirde benim adıma haberim olmadan eski adrese (Hala kaydımın olduğu adres) tebligat yapılarak başlatılan bir mahkemenin hakkımda hüküm vermesi gibi bir durum olur mu?
    Benim aklımda böyle belli belirsiz evhamlar varsa ve farklı bir şehirde bulunuyorsam bulunduğum yerden türkiye'nin herhangi bir mahkemesinde adıma açılmış dava yada görülmüş mahkeme varmı nasıl öğreneceğim?

    Hakkımda verilmiş bir karar varsa ve bun bundan habersiz yaşıyorsam
    icramı yoksa mal beyanında bulunmadım diye hapsemi mahkum olmuşum nasıl öğreneceğim ve başıma birşey gelir mi?
    Şu durumda şu andan itibaren olabilir diye bir duygu varsa içimde sizce nereden başlıyayım ne yapayım.
    Bulunduğum yerdeki adliyeden bilgileri hakkımdaki kesinleşmiş yada kesinleşmemiş şeyleri öğrenebilirmiyim.
    Birde bu durumdan dolayı hapse atılır ne bileyim adliyede tutuklanıp hapse atılırmıyım mesela bu evhamdan durumum hakkında bilgi sahibide olamıyorum [V]

    Lütfen bana bu konuda yardımcı olun ne yapmalıyım?

  5. #14
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Afyonkarahisar
    İletiler
    2.022
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Ceza zamanaşımı her iki suçta 17 aydır. suçun gerçekleşmesinden sonra 17 ay geçtiyse ceza düşer.

  6. #15
    Kayıt Tarihi
    Aug 2006
    Nerede
    Antalya, Merkez, Turkey.
    İletiler
    1.019
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın Ali Sinkay'a;

    Yukarılarda bahsettiğiniz bir Mahkeme Kararı vardı, herhalde gerekçeli karar yazılmış olsa gerek, paylaşırsanız sevinirim.

    Bu tür icra suç ve cezalarına çok sıcak bakmasam da, bahsi geçen olayda (konuda), ortada bir sözleşme olduğundan pek emin değilim (olayı tam olarak bilmiyorum ama) Çünkü; eğer, İİK. m. 111'deki borçlunun ysal 4 taksit hakkı kullanılmışsa, ortada, tarafların rızasıyla kurulmuş bir sözleşme olduğundan bahsedilemez. Eğer; borçlu, 4 taksitten fazla bir ödeme taahhüdünde bulunmuş ve alacaklı da bunu kabul etmişse (iradesini açıklayarak, karşı tarafa ulaştırmışsa); o zaman ortada bir sözleşmeden bahsedilebilir, diye düşünüyorum.

    Acaba ceza alınmamasının (beraatin) sebebi, ortada geçerli bir taahhüt (alacaklının kabul iradesi, dolayısıyla sözleşme olmaması) yokluğundan olabilir mi?



  7. #16
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Afyonkarahisar
    İletiler
    2.022
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Evet ortada geçerli bir sözleşme olmamasından dolayı beraat kararı verildi. Sözleşme İcra Dairesinde yapılmadığı için beraat geldi. Ama ısrarla anayasaya aykırı olduğunu iddia ediyorum ve birgün anayasa mahkemesine bu karar gönderilecek.

    Biz şekil şartlarına uyulmadığı için itirazlarımızı sunduk. Aynı zamanda Anayasaya aykırılık iddiasında bulunduk. Mahkeme de şekil şartlarının eksikliğinden geçerli bir sözleşme olmadığını kabul edip beraate karar verdi.

    Şekil şartındaki eksiklik ise sözleşmenin icra müdürlüğünde yapılması gerektiğini belirten emredici kurala aykırı olarak sözleşmenin İcra müdürünün yanında fakat başka yerde yapılmış olması. Aynı sözleşme eğer icra dairesinde yapılmış olsaydı sözleşme geçerli olacaktı...

  8. #17
    Kayıt Tarihi
    Aug 2006
    Nerede
    Antalya, Merkez, Turkey.
    İletiler
    1.019
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın Sinkay;

    Bu konu sizin gündeminize biraz geç gelmiş olabilir mi?

    Çünkü bu mesele, daha önce Anayasa Mahkemesi'nce incelenmişti.

    --------------------------------------------------------------------------------

    9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 18.2.1965 günlü, 538 sayılı Yasa ile değişik 331. maddesinin birinci, dördüncü ve son fıkraları ile 337. maddesinin birinci fıkrasının; aynı Yasa'nın 3222 sayılı Yasa'yla değişik 338. maddesinin birinci fıkrası ile 340. maddesi ve eklenen 352/a maddesinin Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırılığı savıyla iptali istemidir.
    (RED kararı verilmiştir.)
    2004/m.331/1/4/son, 337/1, 338/1, 340, 352/a

    --------------------------------------------------------------------------------

    Esas Sayısı: 2001/415
    Karar Sayısı: 2002/166
    Karar Günü: 21.11.2002
    Resmi Gazete Tarihi: 28 Şubat 2003
    Resmi Gazete Sayısı: 25034
    İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEMELER:

    1- Küçükçekmece İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/415)

    2- Güzelyurt İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/418)

    3- Dörtyol İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/421)

    4- Mustafakemalpaşa İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/425)

    5- Mustafakemalpaşa İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/426)

    6- Sarıgöl İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/427)

    7- Sarıgöl İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/428)

    8- Çine İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/430)

    9- Gönen İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/437)

    10- Gönen İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/438)

    11- Tekirdağ İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/439)

    12- Tekirdağ İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/440)

    13- Kulu İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/441)

    14- Şanlıurfa İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/442)

    15- Şanlıurfa İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/443)

    16- Kırklareli İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/445)

    17- Kırklareli İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/446)

    18- Bursa 4. İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/448)

    19- Bucak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/450)

    20- Bucak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/451)

    21- Sandıklı İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/452)

    22- Antalya İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/453)

    23- Emirdağ İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/454)

    24- Cihanbeyli İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/455)

    25- Cihanbeyli İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/456)

    26- Babaeski İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/463)

    27- Lüleburgaz İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/465)

    28- Lüleburgaz İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/466)

    29- Samsun İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/484)

    30- Şebinkarahisar İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2001/488)

    31- Sandıklı İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/1)

    32- Sarıgöl İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/6)

    33- Aslanapa İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/7)

    34- Dursunbey İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/9)

    35- Dursunbey İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/11

    36- Dursunbey İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/12

    37- Dursunbey İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/13)

    38- Dursunbey İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/14)

    39- Dursunbey İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/15)

    40- Dursunbey İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/16)

    41- Torbalı İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/25)

    42- Torbalı İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/26)

    43- Torbalı İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/27)

    44- Torbalı İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/28)

    45- Dursunbey İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/42)

    46- İhsaniye İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/57)

    47- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/62)

    48- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/63)

    49- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/64)

    50- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/65)

    51- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/66)

    52- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/67)

    53- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/74)

    54- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/75)

    55- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/76)

    56- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/77)

    57- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/78)

    58- Uşak İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/90)

    59- Konya-Ereğli İcra Ceza Mahkemesi (Esas: 2002/93)

    İTİRAZLARIN KONUSU: 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 18.2.1965 günlü, 538 sayılı Yasa ile değişik 331. maddesinin birinci, dördüncü ve son fıkraları ile 337. maddesinin birinci fıkrasının; aynı Yasa'nın 3222 sayılı Yasa'yla değişik 338. maddesinin birinci fıkrası ile 340. maddesi ve eklenen 352/a maddesinin Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırılığı savıyla iptali istemidir.

    I- OLAY

    Bakmakta oldukları davalarda, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun kimi kurallarının Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan ya da tarafların Anayasa'ya aykırılık savlarını ciddi bulan mahkemeler bu kuralların iptalleri için başvurmuşlardır.

    II- İTİRAZLARIN GEREKÇELERİ

    İtiraz yoluna başvuran Mahkemelerin gerekçeleri özetle;

    A- 2004 sayılı İcra İflas Yasası'nın 331. maddesinin 1., 4. ve son fıkralarına yönelik başvurular ile ilgili olarak,

    Başvuru kararında, hakkında icra talebi yapılan borçluya, haciz takibini karşılıksız bırakmak amacı ile sahibi olduğu taşınmazı satarak alacaklıyı zarara uğrattığı, diğer kişilerin ise suça bilerek iştirakte bulundukları nedeniyle hapis cezası öngören kuralın;

    B- Yasa'nın 337. maddesinin birinci fıkrasına yönelik başvurularla ilgili olarak,

    Yasada öngörülen süreye ve şartlara uygun mal beyanında bulunmayan borçlu hakkında hafif hapis cezası öngören kuralın;

    C- Yasa'nın 338. maddesinin birinci fıkrasına yönelik başvurularla ilgili olarak,

    Menkul ve gayrimenkul malı olmadığını beyan etmesine karşın bir başka takipte menkul malları haczedilen borçlunun, hakikate aykırı beyanda bulunması karşısında hafif hapis cezası öngören kuralın;

    D- Yasa'nın 340. maddesine yönelik başvuru ile ilgili olarak,

    Alacaklının satış talebinden evvel borcunu taksitlerle ödemeyi taahhüt eden veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını makul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun eylemi nedeniyle hürriyeti bağlayıcı ceza öngören kuralın;

    E- Yasa'nın 352. maddesi'nin (a) bendine yönelik başvurularla ilgili olarak,

    İcra İflas Kanunu hükümleri uyarınca hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezaların tecil edilememesi ve para cezası ile tedbire çevrilememesini öngören kuralın,

    Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

    III- YASA METİNLERİ

    A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları

    6.9.1932 günlü, 2004 sayılı "İcra İflas Kanunu"nun iptali istenilen itiraz konusu kuralları da içeren 331., 337., 338., 340. ve 352/a maddeleri şöyledir:

    1- "MADDE 331- (Değişik: 538 - 18.2.1965) Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu, alacaklısını zarara sokmak maksadiyle, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yolu ile başkasının uhdesine geçirerek veya aslı olmıyan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi istihsal edildiği veya alacaklı alacağını istifa edemediğini ispat ettiği takdirde, üç aydan üç yıla kadar hapis ile cezalandırılır.

    Konkordato mühleti talebinden önceki iki yıl içinde birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu hükümler uygulanır.

    (Ek: 9.11.1988-3494/58 md.) Gayrimenkul rehni kapsamında bulunan teferruatın rehin alacaklısına zarar vermek kastı ile gayrimenkul dışına çıkarılması halinde, teferruatın zilyedi 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    Zararın miktarına göre Türk Ceza Kanununun 522 nci maddesi hükümleri dahi uygulanır.

    Bu suçlar alacaklının şikayeti üzerine takip olunur.

    Borçlu lehine bu hareketlere bilerek yardım ve iştirak eden kimseler, Türk Ceza Kanununun 65 inci maddesi delaletiyle bu maddeye göre cezalandırılır."

    2- "MADDE 337- (Değişik: 18/2/1965 - 538/132 md.) Müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlular, alacaklının şikayeti üzerine, tetkik mercii tarafından on günden bir aya kadar hafif hapis cezasıyla mahkum edilir. Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği ispat olunursa borçluya ceza verilmez.

    162, 209, 216 ncı maddeler hükümlerine muhalefet eden müflis hakkında da iflas idaresinin vereceği müzekkere üzerine tetkik mercii tarafından aynı ceza hükmolunur."

    3- "MADDE 338- (Değişik: 6/6/1985 - 3222/40 md.) Bu Kanuna göre istenen beyanı hakikate aykırı suretle yapan kimse alacaklının şikayeti üzerine tetkik mercii tarafından bir aydan bir seneye kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır.

    Hakkında aciz vesikası alınmış borçlu, asgari ücretin üstünde bir geçim sürdürdüğü, aciz vesikası hamili alacaklının alacağının aciz vesikasına bağlanmasından en geç beş sene içinde müracaatı üzerine sabit olursa, asgari ücretin üstünde kalan gelirlerinden icra tetkik merciinin dörtte birden az olmamak üzere tespit edeceği kısmını mercii kararının kesinleşmesinden itibaren en geç bir ay içinde ve aciz vesikasındaki borcun ödenmesine kadar her ay icra dairesine yatırmaya mecburdur. Bu mükellefiyeti yerine getirmeyen borçlu bir aydan bir seneye kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır. Hafif hapis cezasının tatbikine başlandıktan sonra borçlu o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir.

    Borçlu ödemelerini tekrar keserse, geri kalan cezası infaz olunur, ancak bakiye borcun tamamını ödediği takdirde cezadan kurtulur.

    Borçlunun nafaka borçluları dahil üçüncü şahıstan yardım görmesi, asgari ücretin üstünde eline geçen para ve menfaatlerin icra tetkik mercii kararı ile belirlenecek kısmını, icra veznesine yatırmak mükellefiyetini ortadan kaldırmaz.

    İkinci fıkradaki hükmün tatbikini birden fazla aciz vesikası hamili alacaklı talep etmiş ise, bunlar talep tarihi sırasıyla öncelik hakkına haizdir."

    4- "MADDE 340- (Değişik: 6/6/1985-3222/41 md.) 111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakatı ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlu, alacaklının şikayeti üzerine tetkik mercii tarafından bir aydan üç aya kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır."

    5- "MADDE 352/a - (Ek: 6.6.1985 - 3222/44 md.) Bu Kanun uyarınca hükmolunan cezalar tecil edilemez, hürriyeti bağlayıcı cezalar 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde yazılı para cezasına ve tedbirlere çevrilemez, failleri hakkında Türk Ceza Kanununun 119 uncu maddesi hükmü uygulanmaz."

    B- Dayanılan Anayasa Kuralları

    İtiraz başvuru kararlarında itiraz konusu kuralların Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

    IV- İLK İNCELEME

    Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince birleştirilen dosyalarla ilgili, değişik tarihlerde yapılan ilk inceleme sonunda, dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine karar verilmiştir.

    V- BİRLEŞTİRME KARARI

    Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN, Enis TUNGA ve Mehmet ERTEN'in katılmalarıyla yapılan esas inceleme toplantısında; "9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun kimi kurallarının iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularına ilişkin davaların aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2001/415 Esas sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasın kapatılmasına, esas incelemenin 2001/415 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine 21.11.2002 gününde OYBİRLİĞİ ile karar verildi."

    VI- ESASIN İNCELENMESİ

    Birleştirme kararına konu başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralı, bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    A- Yasa'nın 331. Maddesinin Birinci, Dördüncü ve Altıncı Fıkralarının İncelenmesi

    İtiraz başvurusunda, bonoya dayalı borç nedeniyle yapılan haciz takibinde, alacağı karşılıksız bırakmak amacı ile mevcudundaki malları üçüncü şahıslara muvazaalı olarak devreden borçlu ile bu eyleme yardım ve iştirakte bulunanlar hakkında öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın, Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

    331. maddenin birinci fıkrasında, haciz takibi talebinden sonra veya talepten önceki iki yıl içinde borçlunun, mallarının tamamını veya bir kısmını muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirmesi veya aslı olmayan borç ikrarı ile aleyhine aciz belgesi düzenlenmesini sağlayarak alacaklıyı zarara uğratması eylemi nedeniyle hürriyeti bağlayıcı ceza öngörüldüğü; dördüncü fıkrasında, alacaklının uğradığı zararın miktarı esas alınarak borçluya verilecek temel cezada indirim veya artırım yapılacağı; altıncı fıkrasında, borçlu lehine bu fiillere bilerek yardım ve iştirak eden kimselerin cezalandırılacağı belirtilmiştir.

    Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasında, "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz"; maddenin gerekçesinde de "... 4 nolu protokol gereği sözleşmeden doğan bir yükümlülük nedeniyle hiç kimsenin özgürlüğünden alıkonulamayacağı hükmü eklenmiştir. Sözleşmeden doğan yükümlülük içinde borçlarda vardır." denilmiştir.

    İtiraz konusu kuralla, alacaklının alacağını alabilmek için yürüttüğü icra takibinde, borçlunun bu takibi karşılıksız bırakıp alacaklıyı zarara sokmaya ilişkin giriştiği işlem ve eylemler müeyyideye bağlanmış olup, kuralda belirtilen hürriyeti bağlayıcı ceza, borçlu ile alacaklı arasında önceden var olan sözleşmeden doğan yükümlülüğün yerine getirilememesinden dolayı öngörülen ceza olmayıp kanunda belirtilen şartların yerine getirilmemesinden doğan bir yaptırımdır.

    Bu nedenle, kural Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.

    B- Yasa'nın 337. Maddesinin Birinci Fıkrasının İncelenmesi

    İtiraz başvurularında, icra takibinin dayanağı olan işlemlerin bir alacak borç ilişkisinden kaynaklandığı ve temelinde bir sözleşme olduğu, sözleşmenin yerine getirilememe sebebiyle Yasa'da özgürlüğü bağlayıcı ceza öngörüldüğü, bunun ise Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüştür.

    İtiraz konusu kuralda, hakkında icra takibinde bulunulan borçluya, takibin niteliğine göre yasada belirtilen sürede, kendisinin veya üçüncü kişilerin elinde bulunan mal, alacak ve haklarından borca yetecek miktarını haklı neden olmaksızın yazılı veya şifahen icra dairesine bildirmemesi halinde hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmüştür.

    Bu suçun konusu, cebri icra işlemlerinin yürütülmesi sırasında borçluya yasa ile getirilen bir yükümlülüktür. Nitekim bu husus, mal beyanında bulunmama suçunu konu alan 11.12.1957 günlü, 16-28 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında, "prensip itibariyle İcra ve İflas Kanunu'na vazolunan cezai hükümler borçluyu kanun emirlerine itaate mecbur etmek ve dolayısıyla alacaklının hakkını kolayca istihsal eylemek için bir nevi müeyyideden ibarettir." şeklinde açıklanmıştır.

    İtiraz konusu kuralda düzenlenen suç konusu eylem, Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasında sözü edilen, doğrudan sözleşmenin yükümlülüğünün yerine getirilememesi olmayıp, kanunla getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğünün yerine getirilmemesidir. Bununla korunmak istenen hukuki yarar, yasa hükmüne uymak suretiyle cebri icranın etkin bir şekilde yürütülerek kamu otoritesinin sağlanmasıdır.

    Bu nedenlerle kural, Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.

    C- Yasa'nın 338. Maddesinin Birinci Fıkrasının İncelenmesi

    İtiraz başvurusunda, hakkında icra takibi yapılan borçlunun, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunması nedeniyle hürriyeti bağlayıcı ceza öngören kuralın Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

    İtiraz konusu kuralla, borçlunun icra takibi sırasında yasanın belirlediği sürede yapacağı mal beyanının hakikate aykırı olması halinde hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmüştür.

    Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunma, yasal yükümlülüğün, yasadaki koşullara uygun ancak hakikate aykırı biçimde yerine getirilmesi suretiyle işlenen bir suç olup, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilememesi değildir.

    Bu nedenle, 331. madde için belirtilen Anayasa'ya uygunluk gerekçesi bu kural içinde geçerlidir. İtirazın reddi gerekir.

    D- Yasa'nın 340. Maddesinin İncelenmesi

    İtiraz başvurularında, borçlunun borcunu, alacaklının satış talebinden önce muntazam taksitlerle ödemeyi taahhüt ettiği halde ödememesi ve alacaklının muvafakatı ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını ihlal etmesi nedeniyle hafif para cezası öngören kuralın Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüştür.

    Maddede öngörülen ilk durumda, satış talebinden evvel borçlu tarafından borcun ödenme biçimine ilişkin olarak yollamada bulunulan aynı Yasa'nın 111. maddesine göre, icra takibi sırasında, yeterli mal haczedilip satış talebinden önce borcun dörtte birinden az olmamak üzere birinci taksidinin peşin olarak ve kalan miktarının da muntazam aralıklarla en çok üç ayda üç taksit halinde borçlu tarafından ödenebilmesi imkanı bulunmaktadır. Bu taahhüt borçlunun tek taraflı olarak yasadan doğan taksitle ödeme hakkını kullanmasıdır.

    İkinci durumda ise, alacaklının muvafakatı ile icra dairesinde borcun ödenmesinin kararlaştırılması, alacaklı ve borçlunun icra memurunun huzurunda takibe konu borcun ödenme şeklinin belirlenmesidir.

    İtiraz konusu kuralda, düzenlenen eylem Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasında sözü edilen, doğrudan sözleşmeden doğan yükümlülüğün yerine getirilememesi olmayıp, kamu otoritesince yürütülen cebri icranın etkinliğinin sağlanmasıdır.

    Bu nedenlerle, Yasa'da öngörülen yükümlülük sözleşmeden değil yasadan kaynaklandığından kural, Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.

    E- Yasa'nın 352/a Maddesinin İncelenmesi

    İtiraz başvurularında, İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın tecil edilememesi ve para cezası ile tedbire çevrilememesini öngören kuralın, Anayasa'nın 38. maddesine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüştür.

    Yasa'nın itiraz konusu 352/a maddesinin iptali istemiyle daha önce Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru hakkında 4.2.1997 günlü, E: 1996/65, K: 1997/31 sayı ile "istemin reddine" karar verilmiştir. Bu kararın Anayasa'nın 152. maddesinin son fıkrası uyarınca 19.9.1997 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanmasından itibaren 10 yıllık süre geçmemiş ise de, başvuru kararının yasal dayanağını oluşturan Anayasa kuralının değişikliğe uğradığı gözetilerek yasaklanan süre içinde kuralın incelenebileceği sonucuna varılmıştır.

    Yasakoyucunun, cezalandırma yetkisini kullanırken Anayasa'nın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak koşuluyla, toplumda hangi eylemlerin suç sayılıp sayılmayacağı, suç sayılacaksa hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımıyla karşılanacağı, hangi durum ve davranışların ağırlaştırıcı ya da hafifletici öğe olarak kabul edileceği, hangi cezaların para cezasına çevrilebileceği, tecil edilebileceği ve ön ödemeye ilişkin hükümden yararlanabileceği konularında takdir yetkisi vardır.

    647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un üçüncü maddesinde, bir yıl ve daha az süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar olduğu; dördüncü maddesinde, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yerine uygulanabilecek ceza ve tedbirler; altıncı maddesinde, kişinin geçmişteki hali ve suç işleme hususundaki eğilimi göz önüne alınarak ertelenebilecek cezaların nevi ve miktarları belirtilmiştir.

    Türk Ceza Kanunu'nun 119. maddesinde, yalnız para cezası yaptırımını gerektiren ya da yukarı haddi üç ayı geçmeyen hürriyeti bağlayıcı cezalar için ön ödeme kabul edilmiştir. Ön ödeme, kendisine suç isnat edilen kimsenin yasada öngörülen para cezasını ödeyerek aleyhine kamu davası açılmasını engeller ve dava açılmış ise bu davanın düşmesini sağlar.

    Açıklanan nedenlerle, yasakoyucunun takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde kullanarak itiraz konusu kuralla, hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezanın tecil edilememesi, hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına ve tedbire çevrilememesini öngörmesinde Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırılık yoktur. İtirazın reddi gerekir.

    VII- SONUÇ

    9.6.1932 günlü, 2004 sayılı "İcra ve İflas Kanunu"nun:

    A- 18.2.1965 günlü, 538 sayılı Yasa ile değiştirilen 331. maddesinin birinci, dördüncü ve altıncı fıkralarının,

    B- 337. maddesinin, 6.6.1985 günlü, 3222 sayılı Yasa ile değiştirilen birinci fıkrasının,

    C- 3222 sayılı Yasa ile değiştirilen 338. maddesinin birinci fıkrası ile 340. maddesinin,

    D- 3222 sayılı Yasa ile eklenen 352/a maddesinin,

    Anayasaya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 21.11.2002 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

    Başkan Başkanvekili Üye
    Mustafa BUMİN Haşim KILIÇ Yalçın ACARGÜN

    Üye Üye Üye
    Sacit ADALI Ali HÜNER Fulya KANTARCIOĞLU

    Üye Üye Üye
    Ertuğrul ERSOY Tülay TUĞCU Ahmet AKYALÇIN

    Üye Üye
    Enis TUNGA Mehmet ERTEN


  9. #18
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Afyonkarahisar
    İletiler
    2.022
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Uzun süre yazdım fakat site kaydetmedi ve yazdığım herşey silindi. Sadece kısaca özet yapacağım.

    Ben anayasanın 38. maddesine değil daha çok 90. maddesine dayanıyorum. Bu durumda AHİM yolu açık görülüyor ve böyle bir davada başka şekilde beraat şansı kalmadığı sürece konuyu AHİM'E kadar götürmeye kararlıyım. Silinen yazımda anayasa mahkemesinin karar analizini yaptım.

    Tekrar yapmak zoruma gidiyor. Kısaca Anayasa Mahkemesi yanlış karar vermiş. Özellikle 340. madenin ikinci paragrafındaki durumda bu cezanın sözleşmeden değil de kanundan doğduğu ile ilgili.

    SÖzleşme yapma hürriyeti orada da var. İlk bölümde tek taraflı ama ikinci bölüm Borçlar Kanunundaki tüm şartlara açık. Eğer borçlu ikinci durumda sözleşme yapmazsa hapse girmeyecek, yapar ve ihlal ederse hapse girecek. Bu durumda hangi hukukçu bu hapsin kaynağının sözleşmeden doğmadığını söyleyebilir.

    Kısaca Anayasa Mahkemesinin bu kararı bence akla, mantığa ve hukuka aykırıdır. (Dileyen dalga geçebilir koskoca hayatına hukuğa adamış kişiler bunu bilmiyorda sen mi biliyorsun diyebilir) Ama tüm kalbimle inanıyorum ki bu madde 38. maddeye aykırı ama bu yönde açılan dava kaybedildi. 38. maddeyi dayanak yapamam ama 90. maddeye de açıkca aykırı.

  10. #19
    Kayıt Tarihi
    Aug 2006
    Nerede
    Antalya, Merkez, Turkey.
    İletiler
    1.019
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayın Sinkay;

    Gerçek ışığı, fikirlerin çarpışmasından doğar, derler. O nedenle; görüşleriniz, kesinlikle son derece önemli ve değerli. Silinme meselesini bilmiyorum, ama, borcunu ödemeyen/ödeyemeyen kişilerin, sırf sözleşme ihlali gibi görünen durumlarda, kamu vicdanını da rahatsız edecek şekilde, adı her ne olursa olsun (disiplin hapsi/tazyik hapsi gibi) hapsedilmelerini, ben de doğru (ve hukuki) bulmuyorum.

    Yalnız; bu durumların tahlilinde şöyle bir sonuç var, enteresandır;

    1. Bu tür hapisler çıkmadan, çoğunlukla borçlar da ödenmiyor; daha doğrusu, bu hapis kararlarıyla birlikte, epey bir tahsilat yapılıyor (benim hiç toplu icra dosyam yok, sakın yanlış anlamayın);

    2. Medeni (hukuki) ölüm anlamında da olabilecek iflasta; kişiyi (gerçek kişi taciri), niceliksel olarak daha da ağır bir duruma sokabiliyoruz;

    3. Hakkında, bir şekilde aciz vesikası alınmış olan avukat; avukatlık yapamamaktadır;

    4. Yasa Koyucu şöyle bir Yasa yapsa; """hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararına istinaden var olan borcunu ödemeyenler; keşide ettikleri kambiyo taahhütlerini, beklenmeyen durumlar hariç ödemeyenler ve akdettikleri sözleşmelere, mazur görülebilecek nedenler dışında uymayanlar; Mahkemece derhal iflas ettirilirler ve kendilerine verilecek müflis kıyafetini giymeden, ortada dolaşamazlar. Bu yasağa uymayanlar ve müflis olduklarını gizleyerek, üçüncü kişilerle irtibat kuranlar; 10 yıldan aşağı olmamak üzere ağır hapis cezasıyla cezalandırılırlar"""

    sizin buradaki görüşünüz ne olur?

    Saygılar,


+ Konuyu Yanıtla
2 / 2 Sayfa İlkİlk 12

Bu sayfada bulunan kavramlar:

taahhüdü ihlal suçu kaç yılda düşer site:www.hukuki.net

pozativ şekiller

taahhüdü ihlal gbt sorgulama

Forum

Benzer Konular :

  1. Mal Beyanında bulunmama suçu hk.
    Bu konuda yardımcı olursanız çok sevinirim. Bir bilgisayarcı tarafından icraya verilmiştim. İcranın bana tebliğinden sonra tanınan yasal süre...
    Yazan: muratyc Forum: Borçlar Hukuku
    Yanıt: 13
    Son İleti: 21-01-2010, 16:12:08
  2. Mal beyanında bulunmama suçu
    Saygıdeğer Hukukçular; Herkese merhaba.Türkiye de yargıya güvenim sonsuz bunun ilk önce bilinmesini istiyorum.Başıma gelen olay şu ; ...
    Yazan: iboasli27 Forum: İcra ve İflas Hukuku
    Yanıt: 7
    Son İleti: 23-12-2007, 17:20:20
  3. Mal Beyanında bulunmama suçu hakkında
    Benim daha önce kefil olduğum bir borç ve kendi kredi kartı borcum nedeniyle mal beyanında bulunmamaktan adıma tututklama kararı çıkmıştı. Ben bu...
    Yazan: borcumwar Forum: İcra ve İflas Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 15-10-2007, 01:24:21
  4. Mal beyanında bulunmama suçu ve temyiz
    1. 2001 yılında meydana gelen ölümlü bir iş kazası nedeniyle 2003 yılında 10 ay hapis cezasına çarptırıldık ve para cezasına dönüştürüldü.5 kişi....
    Yazan: mdrezin Forum: Ceza Muhakemesi Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 25-06-2006, 21:32:46
  5. Mal beyanında bulunmama suçu tebligatı
    Bir avukat arkadaşımın serzenişi ve yaptığım araştırma neticesinde Şişli İcra Tetkik Mercii hakimlerinden birinin mal beyanında bulunmama suçu...
    Yazan: Av.Feyz Pazarbaşı Forum: Özel Hukuk
    Yanıt: 12
    Son İleti: 17-04-2006, 17:27:13

İlgili Hukuk terimleri

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.