Gerekçe edilerek yeniden idam olsun mu olmasın mı tartışması başlatıldı.
İdam olsun diyenler az değil; olmasın diyenler de.
Bir araştırmacı, tezi için normal bir chat odasına giriyor. 'Adım Duygu, yaşım on' diyor. On dakika içinde kırk kişi ona seks teklif ediyor, bir kişi ise pardon diyor.
Suç yolu asfalt bir mekanizmada, suçluyu cezalandırmanın adı ekonomik kaygıdır, başka bir anlamı yok...
Hukuk ne işe yarar diyoruz.
Adaletin tesisi yuvarlak cevabımız; lakin bu cevap malum tatmin edici olmuyor. Aslında adalet oturmamış bir kavram olduğundan (doğrusu yerleşik düzene müsait olmadığından) sallantılar daima olacaktır.
Üç çocuğu cinsel istismarı sonrası öldüren bir adamı öldürmeliyiz deniliyor. Beri yanda üç yüz çocuğu cinselliklerini bile yaşamadan öldürenlere kıl kıpırdamayabiliyor.
Bunu böyle çözemeyeceğiz. Çünkü buradan bir paradoks oluşacak. Şöyle yapalım:
Baskı ve ceza ile neyi halletmeye çalışıyorsak bunu baskı ve cezasız nasıl halledebiliriz, ona bakalım.
Hırs ve hased var oldukça nifakın önünün kesilmesi nasıl mümkün olacak?
Kitaplarda gayet şık duran cümleler yaşama geçirilmeye çalışılınca nasıl büyük veballere neden oluyor bunu tüm insanlık kaçlarca kere gördük yaşadık.
Azaltmak bence bir kazanım olacak. Kuralları, atasözlerini, değerleri, nazı, edayı, cilveyi, ağır abi ablalığı, ana babalığı, hastalıkları, hoca üstadlığı...
Barışmaktan yanayım. içten ve dıştan yutturulan bütün suniliklerden sıyrılmak kısaca. Kötü bilinenlerle iyi talim edilenlerin empatik sevişmeleri yaşamı yaşanılırlaştıracak diye düşünüyorum. O adam öldürdü, çünkü YAPAY hayvan. En temel D.N.A.sının direktiflerine giydirdiği değere gerisinden uydu, düzünden değil. DOĞAL hayvan olsaydı o yaştakinden cinsel beklentiye girmezdi. Sonuçta cinselliğin tabiatında üreme içgüdüsü var. Onu bozan çeliştiği yaşam. Onun katl ettiklerini sokağa salanlar ÜRETİLMİŞ insan D.N.A.sına yapıştılar. 'Bu devirde de insanlar arasında hayvan mı kaldı' ile sorumlu olduklarını gevşek bir koruma ağı kurgusuna emanet ettiler. Çocuk kısmı zaten çocuk. Şekeri verene gülümser. Hayvanı da insanı da öyledir.
Sorunun çözümü bence:
Şimdilik biraz KÜLTÜREL insanlıktan taviz, biraz TABİAT HALİ hayvan tarafı geliştirmek...
Doğaya zıt yaşam formatları her zaman doğal süreci deforme edecektir ve ediyor da...
Eskiden kabile kabile yaşamlar revaçtaydı. Şimdi dünya son sürat bir bütünleşmeye doğru açılımlarda. İngiliz Türk Alman Arap Romen Kürt Tatar ayrıştırmaları eskilere nazaran bayağı azaldı. Bakmayınız hala gündem tutan ırksal, sınıfsal, siyasal, dinsel baloncuklara. Hakikaten hepsinin birer balon olduğunu herkes az çok algıladı. Uygulamaya yansıması belki biraz zaman alacak; o kadar.
Değerlerin bizi nereye getirdiğini de hep beraber gördük. Yapay kıymetlendirmeler hesabımıza gelse de tabiat bizi bir tsunami misali düzlüyor.
Ben görmem belki; lakin hukukta da, ahlakta da bir tsunami vuracak ve dümdüz olacak her şekillendirilen.
Sonrasında şekli bozuk kalması dileklerimle...
Hukuki NET Güncel Haber
"Bu coğrafyanın en acil ihtiyacı kurtarıcılardan kurtulmaktır."
Suçluya "Allah belanı versin" diyen bir toplumda hukuk ve adalet toplum vicdanına uzak demektir.
Olması gereken topluma "oh cezasını buldu" dedirten bir hukuk ve adalet oluşturmaktır.
Hukuk toplumun kazanmak istemediğini zorla topluma kazandırmamalıdır. Topluma kazandırılmak istemeyeni de.
Hukuk işine bakmalıdır suçu önlemeyi, mağdurun zararını gidermeyi suçluya sayısız fırsat vermemeyi esas almalıdır.
Ülkemizde binlerce hırsız, gaspçı soyguncu, dolandırıcı bunu meslek edinmişlerdir ve kendilerinin ailelerinin
iaşelerini bu şekilde sağlamaktadırlar. Adeta bugünkü sistem suçluyu suç mesleğinden emekli etmektedir.
Bir suçlunun "değişik suçlardan sabıkasının kabarık olduğu" ifadesini hukukun topluma izah edebilmesi mümkün değildir.
Kayseri canisinin de diğer canilerin ve sapıkların da Allah belasını versin.
Suçluya "Allah belanı versin" diyen bir toplumda hukuk ve adalet toplum vicdanına uzak demektir.
Olması gereken topluma "oh cezasını buldu" dedirten bir hukuk ve adalet oluşturmaktır.
Tevafuk oldu. Burada paylaştığım bir denemeden aktarıyorum:
İsmail Arslan rumuzlu üyeden alıntı
Hukuk farklı ahlak farklıdır ve bendeniz tam da buna işaret ediyorum. Ahlak hukuk değildir. Adil olan, hukuktur.
Örneğin evlenme ile ilgili toplumsal ahlak çok rahat değişebiliyor. Önceden görücü usulüyle evlenmek çok normalken şu an çoğu insan buna yanaşmıyor; ya da Türk toplumunda anneye babaya yaşlılara düşkünlük vardır deriz; ama artık yaşlı ve hasta ebeveynlerle birlikte yaşamak çok revaçta değil. Kimse 'kaynanam gelirse başımın üstünde yeri var' demiyor. Yani yaşam koşulları toplumsal ahlakı değiştirebiliyor.
Toplumsal ahlak çok kaygan bir zemin. Değişken dinamikleri görünce bir anda kaybolur. Yine örneğin yoksulluk bizim sosyolojik gerçekliğimizde öyle etkilidir ki buradan doğacak ahlak da değişir, hukuk da... Yoksulluk ne kadar değişirse aile kurumu, akrabalık ilişkileri, namus kavramı da o nisbette değişebiliyor. Önceki Ceza Kanununda iffetli kadına tecavüz farklı, iffetsiz kadına tecavüz farklıydı. Toplumsal ahlak evrilmiş ve farklı bir noktaya gelmişizdir.
Kanun topluma şekil vermez. Kanun toplumun kölesi de değildir.
Toplum kan istiyor diye kan davasını hukuka taşımaz. Toplum, 'evlenince kız temizlenir' diyor diye hukuk, kadınları kurban edemez. Çünkü hukukla geleneğin amaçları farklıdır. eğer öyle olsaydı gelenek her şeyi çözerdi. Hukuk adil olanı yapmalıdır. Gelenek 'kızların tecavüzcüsü ile evlendirilmesinden başka çare yoktur' der, çünkü geleneğin elinde hukukun araçları yoktur. Hukuk örf ve adeti, geleneği yani sosyolojik gerçekliğin şekillendirdiği hukuk dışı toplumsal kuralları hesaba katarken 'bunun amacı ne der, bu adil mi, insan haklarına uygun mu, bu kime zarar verir, eşitliğe uygun mu' bunlara bakar.
Not: İlgilisinin gözünden kaçmayacağı gibi bu konuda (ikinci yorumda) Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Sosyolojisi derslerinden alıntı yaptım.
"Bu coğrafyanın en acil ihtiyacı kurtarıcılardan kurtulmaktır."
Toplum kan istiyor diye kan davasını hukuka taşımaz. Toplum, 'evlenince kız temizlenir' diyor diye hukuk, kadınları kurban edemez
Toplum kan istemez, namus evlenince temizlenir de demez. Diyenler de suçludur ve toplum bunların da cezalandırılmasını ister asıl.
Gelenek 'kızların tecavüzcüsü ile evlendirilmesinden başka çare yoktur' der
Gelenek bunu demez asıl hukuk der tecavüzcünün mağdurla evlenmesi ve en az beş yıl evli kalmasını hukuk demiştir.
Gelenek mağdurun ve ailesini ırzını, onurunu kirleten ve toplumun ırzına ve onuruna kastedenin öldürülmesini ister.
Hukuksa üç beş yıl ceza verip onunda bir kısmını yatırıp mağdurun gözünün içine baka baka sırıta sırıta gezinmesini sağlar.
Hukuk örf ve adeti, geleneği yani sosyolojik gerçekliğin şekillendirdiği hukuk dışı toplumsal kuralları hesaba katarken 'bunun amacı ne der, bu adil mi, insan haklarına uygun mu, bu kime zarar verir, eşitliğe uygun mu' bunlara bakar.
Hukuk hiç bir şeyi hesaba katmaz katarsa da kendi ülkesindeki sosyolojik gerçekliği değil İtalyanın İsviçre'nin gerçeğini hesaba katar. Bunun amacı ne? demez amaç bellidir "insan hakları" mucitleri ülkelerin seviyesine yaklaşmaktır. Toplumdan uzaklaşmak pahasına. Bu adil mi? bu kime zarar verir diye de sormaz, sorsaydı adil olurdu, mağdura ve toplumda adalet duygusuna zarar vermezdi.
Yoksulluk ne kadar değişirse aile kurumu, akrabalık ilişkileri, namus kavramı da o nisbette değişebiliyor
Yoksulluk değişirseden kasıt zenginleştikçe yoksulların değerlerine verilen önemin azalması ise katılabilirim.
Yoksulun çocuğu gece vakti eve gelemez zenginin çocuğu feneri nerde söndürür sorun edilmez.
Bu nokta ile ilgili klasik bir çok yorum daha eklenebilir ben pas geçiyorum.
Önceki Ceza Kanununda iffetli kadına tecavüz farklı, iffetsiz kadına tecavüz farklıydı. Toplumsal ahlak evrilmiş ve farklı bir noktaya gelmişizdir.
Toplumsal ahlak evrilmemiştir hukuk çark etmiştir daha çark etmesi gereken çok çelişkileri de barındırmaya devam etmektedir.
Toplumsal ahlak dip diri duruyor.
Bir referandum yapılsa toplumun kahir çoğunluğu idam cezasının getirilmesine evet diyeceğine eminim.
Üstad, hukukun toplumu razı etmek gibi bir ilkesi olduğunu düşünmek bir çok handikapa kapı açmayacak mıdır? Örneğin Güneydoğu'da malum bazı kalkışmalar söz konusu. Alevilerin birtakım talepleri var ve Şeriat ile idare olunmak isteyenlerin de... Misalleri derinleştirmek istemiyorum. Bu kapsamda maksadım, ahlaki, dini bazı kriterler hukuka egemen olacaksa kimin ahlak ve din algısı ve kime kim hangi egemenlik ve hüküm yetkisi ile nasıl bir hukuk uygulayacaktır sorusuna bir analiz imkanı elde etmektir.
Toplum kan istemez demişsiniz; lakin zannımca hakikat ifade ettiğinizce değildir. Bazı örfi uygulamaların hakim olduğu yaşam biçimlerinde töre saiki ile ciddi cinayetler muhakkak bilginiz dahlindedir.
Tecavüzcünün mağdur ile evlenmesinin cezaya etkisinin 765 sayılı Mülga Türk Ceza Kanunu'nda kaldığını, bilakis 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda evlilik birlikteliği içinde dahi eşi ile zorla cinsel ilişkiye girenin cezalandırıldığını biliyoruz. (yanlış biliyor olabilirim, tashih ediniz) Hukuku topluma uydurmak kaygısının olmamasına bu bir örnektir.
Gelenek on sekiz yaşını doldurmuş kıza hak ve fiil ehliyetini teslim etmediğinde hukuk müeyyide uygular; lakin çoğu zaman müeyyideye rağmen ehliyetler sakıt olur. Çünkü ehliyet sahibi ya bedenen; ya da ruhen ölmüştür, kullanacağı bir ehliyet de kalmamıştır. Gerçi tam burada zaman içinde bir evrilme de söz konusudur. Yirmi yıl öncesi gibi değil.
İdama bakışınızı öğrenebilir miyim?
Mesela, bir ateisti öldüren biri öldürülmeli mi? Bir terör örgütü sempatizanını linç edenler idam edilmeli mi? Kocasını bir kadın ile yatakta basan ve onları, aracılık yaptığını düşündüğü kayınvalidesini kayınbabasını boğazlayarak öldüren kadın hakkında nasıl bir hukuk düşünürsünüz? Üç çocuğu öldüren biri öldürülmeli mi, öldürmemiş de cinsel istismarda bulunmuş olsun, cezası ne olmalı? Allah adına cihad maksadıyla üç kişiyi öldüren birine uygulanması gereken nedir; ilkeleri uğruna insanları öldürenlere ya da?
Bendeniz öğrenciyim, samimiyet ile algımı genişletmek adına soruyorum, dikkate alarak cevaplayacağınızı umuyorum. Saygılar...
Konu Av.İsmail Arslan tarafından (30-03-2011 Saat 15:55:24 ) de değiştirilmiştir.
"Bu coğrafyanın en acil ihtiyacı kurtarıcılardan kurtulmaktır."
İdamın yasak olduğunu kim söylüyor, siz infaz, cinayet ve saldırı olarak nitelendirdiğiniz şeylerin özünde bir idamın yattığını görmüyor musunuz? İdam şerefli bir şey midir, asmak kesmek biçmek sizi onlardan farklı biri mi yapar, bu davranış, onlardan biri olduğunuzu sizin yüzünüze haykırır, idam, öfkenizin, intikamınızın ve acılarınızın toplum bedenine uygun bir giydirmesinden başka birşey olmadığını biliyorum, evet inanıyorum bile demiyorum, bunu biliyorum, bunu anlamak çok zor değil, bakın doğaya, matematiktir hayat, okuyun, çarpın, bölün çıkarın onu hayatınızdan, sonuç eşittir siz.. Yani siz ve diğerleri bile değil.. Sadece siz.. Eğitiminiz, nefretiniz, anlayışınız, sevginiz ve diğer ıvır zıvırlar..
Her çocuk okuma yazma öğrenmeden önce toprağı öğrenmeli, mevsimleri kitaplardan değil, bizzat doğadan bakarak öğrenmeli, cemreleri takvimlerden değil havayı koklayarak öğrenmeli, bu çocuk, potansiyel katil aday adayını bile keskin gözleri ve burnuyla ve aklıyla bu sayede, daha okuma yazma öğrenmeden ilk görüşte tanıyacak ve ondan uzaklaşacaktır.. İşte bu yüzden, ana okulu saçmalıkları yerine, işe doğa okuluyla başlansaydı bir nebze iyi olurdu bu.. Boşuna demiyorum, çocuğun yatağında bir yılan olmalı diye..
dicklaurentisdead
* *
"Adalet, mülkün temelidir"
Bu kavramı, sistemden çıkartmadıkça, adaletin insanları, hayvanları ve bitkileri korumak değil, mülkü, mülkiyeti korumaktan başka bir amacı olmayacağı aşikardır. Mal canın yongasıdır atasözü, mala gelen zararın insanın canını yakmasından öte gidemez. Oysa; malı insan kazanır, mal insanı değil.. Sermayeyi, savunan bu sistem, insanı zaten hiçe saymamış mıdır? İnsanı hiç sayan bir sistemin getireceği idam cezası neyi çözecektir. Cinselliği, çocukluğumuzun yaşamından çıkartan ve e kaka diyerek onları cinsellikten uzaklaştıran eğitim, örf, gelenek ve aile sistemi, ergin çağlara geldiğinde kendiliğinden iç güdüsel duygularla öğrenilen bir cinselliği nasıl dizginleyebilir. Kafa kol kesme, bıçaklama ve silahla adam vurmayı helal sayan, ama cinselliğe geldiği zaman, cezalar yağdıran RTÜK anlayışı hangi başa akıl verebilir.
Kendi adalet sistemini işletemeyen ve adaleti hapishanelerin içine bırakan adalet, idamla asla bir çözüme ulaşamaz. Katiller, sapıklar (ki tüm bunlar geçmişte çocuğa uygulanan şiddet, cinselliği tu kaka sayan zihniyet, erkek çocuğa pipisini açtırmayı gurur kaynağı sayan ama kız çocuğu dışarı bakkala bile göndermeyen aile yapısıyla hiç mi alakası yoktur) ileride bize böyle döneceği zaten belli değil mi?
Haydi çözün şimdi çözebilirseniz idamla çocuk, kadın katliamlarını...
kelebeklerozgurdur33
* *
"Bu coğrafyanın en acil ihtiyacı kurtarıcılardan kurtulmaktır."
Mesela, bir ateisti öldüren biri öldürülmeli mi? Bir terör örgütü sempatizanını linç edenler idam edilmeli mi? Kocasını bir kadın ile yatakta basan ve onları, aracılık yaptığını düşündüğü kayınvalidesini kayınbabasını boğazlayarak öldüren kadın hakkında nasıl bir hukuk düşünürsünüz? Üç çocuğu öldüren biri öldürülmeli mi, öldürmemiş de cinsel istismarda bulunmuş olsun, cezası ne olmalı? Allah adına cihad maksadıyla üç kişiyi öldüren birine uygulanması gereken nedir; ilkeleri uğruna insanları öldürenlere ya da?
Yukarıda izah etmiştim ama tekrarın ziyanı yok. Bir başkasının yaşam hakkını kendi eliyle ortadan kaldıranın hangi saikle hareket ettiğinin bir önemi yoktur. Meşru müdafa ve zaruret hallerinden başka bir istisna düşünemiyorum bu konuda.
Üstad, hukukun toplumu razı etmek gibi bir ilkesi olduğunu düşünmek bir çok handikapa kapı açmayacak mıdır?
Gelinen noktada hukuktan toplumun razı olmadığı gerçektir. Meslek hayatım boyunca mahkeme kapısından suçlu ve borçlu dışında "yaşasın adalet" diyene denk gelmedim. E sevsinler böyle adaleti tabi. Toplumun hukuktan razı olmaması o devletin istikbalinin parlak olmadığının emarelerindendir.
Uç örneklerle konu gereğinden fazla sulandırılabilir elbette.
Ama bir basit bir örnek vermek isterim tam da bu noktada;
Zinayı suç saymayan hukuk işi ileri götürerek yetişkin yakınlar arasında ensest ilişkiyi de yasaklamaz. Oysa yukarıda tanımladığınız yoksul ya da zengin hemen her sınıf insanı bunu değil dile akla getirmeyi bile yuhalar. Toplumun genelince ayıp, iğrenç, günah ve rezillik hatta büyük suç olarak kabul edilen bir eylemi hukuk suç saymıyor. Düşünün kim bir ana oğul veya baba kız veya teyze yeğen vs vs ilişkisinden dünyaya gelmek ister? Tıbbın akraba ile evliliği dahi sakıncalı bulduğu bir zamanda üstelik. Şimdi hukuk çok yakın akraba ile evliliği yasaklamış ama ilişki yasak değil böyle bir ilişkiden doğacak zarar içinse bir önlem yoktur.
Yukarıda hukukun sorduğunu iddia ettiğiniz soruyu sorayım "bu adilmidir? bunun kime zararı var? insan haklarına uygun mu?"
Burada mağdur doğacak çocuksa mesela nüfusa çok yakın akrabasının ürünü olarak kaydedilecek hayat boyu sosyal yaşamda ayıplı ve kirli bir varlık olarak bilinecektir. Toplumun belki yüzde yüze yakınının razı olmadığından hukukun razı olması toplum için hiç bir şey ifade etmiyor. Hukukun bu derece mezhebinin geniş olmaması, ahlaki kriterlerden yoksun olmaması bekası için gereklidir.
Toplumun hukuku olmak adına...
Aslında Habil'i öldüren Kabil'i babaları hemen oracıkta kız kardeşlerinin gözü önünde yargılayıp idam etmiş olsaydı bu tartışmalar asla olmayacaktı. Lakin hukukun mezhebinin genişliği ve ahlaki kriterlerden yoksunluğu nedenli halen süren bir yaşamın çocuklarıyız.
Saygılar sunarım efendim.
"Bu coğrafyanın en acil ihtiyacı kurtarıcılardan kurtulmaktır."
Yeryüzünde işlenen her cinayetten Kabil'e bir pay vardır derler...
İdam bir cezadır o halde ceza hukukunda olmalıdır, yeri geldiğinde uygulanmalıdır.
Hata halinde geri dönüşün, telafisinin olmaması, çirkin görünmesi insan haysiyetine
yakışır gözükmemesi vs. nedenlerle karşı çıkılmaktadır haksız da değil karşı çıkanlar.
İşin aslını sorarsanız hukuk sistemimize girmesini dilim söylese de gönlüm söylemiyor.
İdam her hukuk düzeninin harcı değildir. Cumhuriyet tarihinden günümüze idamın geçmişi
TCK ile idamı yan yana bile koymaktan ürpertiyor insanı.
Hele uzun uzadıya süren yetersiz soruşturmalar, bitmek bilmeyen yargılamalar,
yıllarca gelmeyen gelse de şüpheleri dağıtmayan çelişkili adli tıp raporları,
yalan tanıklıklar, siyasallaşan yargı vs vs. hesaba katıldığında...
Asmayalım besleyelim biz...
Tahsil hayatınızda başarılar.
Türkiye'de idam cezası uygulaması bilindiği üzere kaldırılmıştır.Sizce müebbet hapis cezası ile bu cezayı hak eden kişiler ölünceye kadar beslenmeli...
Yazan: ironeagle Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Wmic Windows Activation Key and...
03-05-2025, 14:36:12 in Aile Hukuku