Kaynak: Milliyet - 15.06.2010
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara
ALDATILSANDA ALDATMA!
Yargıtay, “sadakat yükümlülüğü” konusunda emsal niteliğinde bir karara imza atarak, aldatılan eşin açtığı boşanma davası bitmeden bir başkasıyla ilişkiye girmesi halinde tazminat alamayacağına hükmetti.
Emsal niteliğindeki karara konu olay İstanbul’da yaşandı. İstanbul 2. Aile Mahkemesi’ne başvurarak kocasından boşanmak istediğini belirten kadın, buna gerekçe olarak da aldatılmasını gösterdi. Kadın, kocasının kendisini aldattığını kanıtlarla ortaya koydu. Kadın, boşanma kararı verilmesi ile birlikte uğradığı manevi zarardan dolayı kendisine tazminat ödenmesi gerektiğini de belirtti.
İstanbul 2. Aile Mahkemesi de kadının aldatıldığının net olduğunu belirterek çiftlerin boşanmasına ve “kusurlu” erkeğin kadına tazminat ödemesine hükmetti. Ancak kararı temyiz eden koca dilekçesinde ilginç bir iddiada bulundu. Koca, boşanma davası sürerken eşinin de bir başkasıyla birlikte olduğunu belirtti. Temyiz edilen davayı Yargıtay 2. Hukuk Dairesi görüştü. Daire, kadının boşanma davası açtıktan sonra başka biriyle ilişkisi olduğunun ispatlandığına dikkati çekerek davacı kadının da eşit derecede kusurlu olduğu için tazminat isteyemeyeceğini belirtti.
Kararda “Sadakatsiz tutum içinde bulunan kocaya karşı boşanma davası açan kadının da dava sırasında bir başka erkekle ilişkide bulunduğu bu suretle sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu olduğu” savunuldu.
Daire bu gerekçeyle mahkemenin kararını bozdu. Karar 1’e karşı 4 oyla alındı. Muhalif üye, “Davadan sonraki olayların kusur tespitinde esas alınamayacağı dairenin yerleşik uygulamasıdır” diyerek karara karşı çıktı.
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
swan rumuzlu üyeden alıntı
...Kararda “Sadakatsiz tutum içinde bulunan kocaya karşı boşanma davası açan kadının da dava sırasında bir başka erkekle ilişkide bulunduğu bu suretle sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu olduğu” savunuldu. Daire bu gerekçeyle mahkemenin kararını bozdu. .
Üzerinde zaman zaman ihtilafa düştüğümüz bir konu açıklığa kavuşuyor bu kararla. Boşanma gerçekleşene kadar eşlerin sadakat yükümlülüğü vardır. Bu nedenle; dava açmakla birlikte ayrı yaşama hakkı kazanılsa bile, dava açıldıktan sonra bir başkası ile birlikte olmak sadakatsizlik olarak değerlendiriliyor.
swan rumuzlu üyeden alıntı
... Karar 1’e karşı 4 oyla alındı. Muhalif üye, “Davadan sonraki olayların kusur tespitinde esas alınamayacağı dairenin yerleşik uygulamasıdır” diyerek karara karşı çıktı.
Her ne kadar muhalif üye burada Dairenin yerleşik uygulamasına atıfta bulunsa da muhtemelen göz ardı ettiği şöyle bir durum sözkonusu.
Velevki mahkeme tarafların boşanma davasını reddetti, yada sair başka nedenlerle evlilik birliğinin devamı sözkonusu oldu o zaman aile birliği yaşanan bu ilişkiden dolayı daha çok zarar görecektir.
Ya da herhangi birisi ile birlikte olmak isteyen taraf bu birlikteliğin getireceği yasal müeyyidelerden (nafaka / tazminat vs) kurtulmak için önce yasal eşine karşı boşanma davası açıp, sonra dilediği ilişkiyi yaşayıp daha sonradadavasından vazgeçebilir.Böylece yasal müeyyidelerden kurtulmuş olur. "ayrılmak istedim, dava açtım ama olmadı, yeniden eşimle hayatıma devam edeceğim" diyebilir.
Bu tür ilişkiler yaşayan ve yaşamak isteyen kişiler için bulunmaz bir fırsat olurdu bu durum. Suistimale mahal vermemek adına yerinde ve doğru bir karar.
"BİR ÜLKEDE NAMUS ERBABI OLANLAR DA NAMUSSUZLAR KADAR CESUR OLMADIKÇA, O ÜLKE İÇİN KURTULUŞ UMUDU YOKTUR" İsmet İNÖNÜ NE ZULÜM, NE MERHAMET...SADECE ADALET...
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Sn. Editör,
O taraftan bakınca sizde haklısınız ama bence dava açıldıktan sonra gelişen olaylar davaya konu edilmemeli.
Hem aldatacaksın, aldatılan boşanmak isteyince bir de onun hayatına ipotek koyacaksın.
Yasa burada kimi cezalandırıyor? Suçluyu mu? Güçlüyü mü?
Kesin ve net yoruma açık olmayan yasa maddeleri olmadığı sürece Yargıtaydan daha böyle çook karar çıkar ve gazetelere haber olur bence.
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Bence çok yerinde bir karar.Çünkü tamam aldatılmışsın ve haklı pozisyondasın .Hukuk senin emrinde.Ama aynı haltı işlediğinde bence senin de seni aldatandan hiç bir farkın kalmıyor.Açıkçası hem aldatan eşinden tedbir nafakası alıyorsun hem de bu parayla sevgiline bakıyorsun durumu bu kararla ortadan kaldırılmış oluyor.
Bu arada bu karara nasıl ulaşabiliriz acaba? Bunun dosya nosu vs. nereden bulunabilir?
Çünkü bu kararı emsal gösterecek bir yakınım var.?
Kararı bir gazetenin internet sayfasında goren bir akrabam haber verdi...
Konuyu ben acmayı dusunurken swan arkadaşımızın açtığını görünce
ben de bir şeyler yazmak istedim
Öncelikle Süper bir karar.. O kararı verenlerin ellerinden öpmek geliyor içimden....
Kadar tam da benim davama uygun ve zamanlaması da ayrıca mükemmel benim için.
Süren boşanma davamda , bundan sonra görülecek ilk celsede emsal karar olarak göstereceğim...
Bu kararın Yargıtay Esas No (ve/veya) Karar No suna ulaşmam hatta kararın tam metnine ulaşmam gerekiyor, ancak bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum...
Sayın site avukat ve editörleri bu bilgilere nasıl ulaşabileceğim(miz) konusunda yardımcı
olurlarsa müteşekkir olacağım....
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
swan rumuzlu üyeden alıntı
Sn. Editör,
O taraftan bakınca sizde haklısınız ama bence dava açıldıktan sonra gelişen olaylar davaya konu edilmemeli.
Hem aldatacaksın, aldatılan boşanmak isteyince bir de onun hayatına ipotek koyacaksın.
Yasa burada kimi cezalandırıyor? Suçluyu mu? Güçlüyü mü?
Kesin ve net yoruma açık olmayan yasa maddeleri olmadığı sürece Yargıtaydan daha böyle çook karar çıkar ve gazetelere haber olur bence.
Saygılarımla.
O halde şöyle bir kapı ardına kadar açılmazmı ; eğer eşini aldatma noktasına geldiyse kişi, eften - püften bir nedenle gidip dava açsın. mahkemeye başvurdu, dosya hazırlandı, durum davalıya tebliğ edildi diyene kadar 1 ay süre geçebilir.
karar tebliğ edildikten sonra ilk duruşmada nereden baksanız 3 ay atacak.. ettimi 5 ay.
Şahıs dava açmakla ayrı yaşama hakkını elde ettiği gibi, birde dava açıldıktan sonra yaşananların davaya konu edilememesi nedeni ile gönül rahatlığı içeriisnde istediği ilişkiyi sorunsuzca yaşayacaktır.
Baktı olmadı, yürmüyor, eski eş, aile, çocuklar baskın geldi.. geri dönüş yapacak. E zaten dava eften - püften nedenlerle açılmış, birde hakimin karşısına çıkıp "ne halt ettiğimi bilmiyrodum sayın hakimim, masrafı neyse vereyim, aman bizi boşamayın, ailem , eşim , bebelerim" diyecek. Hakimde bakacak cidden ortada boşanmayı gerektiren bir durumda yok. Yasal ve masum eşte zaten şaşkın aptala dönmüş, ama eşim (kocam / karım ) bebelerimin ( anası / babası ) atası yuvasına dönüyor diye kabullenecek.
Ne kadar suistimale açık bir durum.
"BİR ÜLKEDE NAMUS ERBABI OLANLAR DA NAMUSSUZLAR KADAR CESUR OLMADIKÇA, O ÜLKE İÇİN KURTULUŞ UMUDU YOKTUR" İsmet İNÖNÜ NE ZULÜM, NE MERHAMET...SADECE ADALET...
Cevap: Yargıtay’dan (bence tokat gibi) 'aldatma' kararı
swan rumuzlu üyeden alıntı
Kaynak: Milliyet - 15.06.2010 GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara .
Milliyet gazetesinde bu şahsa e-mail atın. Yada Ankara Adliyesi Muhabri odasından bu şahısa ulaşın. haberin kaynağı kendisi size yardımcı olacaktır sanıyorum.
(sende nasıl dedektifsen artık.. her şeyi biz söylüyoruz...)
"BİR ÜLKEDE NAMUS ERBABI OLANLAR DA NAMUSSUZLAR KADAR CESUR OLMADIKÇA, O ÜLKE İÇİN KURTULUŞ UMUDU YOKTUR" İsmet İNÖNÜ NE ZULÜM, NE MERHAMET...SADECE ADALET...
Cevap: Yargıtay’dan (bence tokat gibi) 'aldatma' kararı
Sn. Dedektif,
Bir avukatınız varsa muhtemelen bir içtihat aboneliği vardır (Kazancı gibi) oradan bulabilir yada eklendi ise Yargıtay Kararlarından tek tek arayarak bulabilirsiniz sanırım. Sn. Editör'ün de dediği gibi haberi yapan gazeteciye de sorabilirsiniz. Bulursam bende burada yayınlarım. Siz bulursanız siz yayınlayın lutfen.
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
O halde şöyle bir kapı ardına kadar açılmazmı ; eğer eşini aldatma noktasına geldiyse kişi, eften - püften bir nedenle gidip dava açsın. mahkemeye başvurdu, dosya hazırlandı, durum davalıya tebliğ edildi diyene kadar 1 ay süre geçebilir.
karar tebliğ edildikten sonra ilk duruşmada nereden baksanız 3 ay atacak.. ettimi 5 ay.
Şahıs dava açmakla ayrı yaşama hakkını elde ettiği gibi, birde dava açıldıktan sonra yaşananların davaya konu edilememesi nedeni ile gönül rahatlığı içeriisnde istediği ilişkiyi sorunsuzca yaşayacaktır.
Baktı olmadı, yürmüyor, eski eş, aile, çocuklar baskın geldi.. geri dönüş yapacak. E zaten dava eften - püften nedenlerle açılmış, birde hakimin karşısına çıkıp "ne halt ettiğimi bilmiyrodum sayın hakimim, masrafı neyse vereyim, aman bizi boşamayın, ailem , eşim , bebelerim" diyecek. Hakimde bakacak cidden ortada boşanmayı gerektiren bir durumda yok. Yasal ve masum eşte zaten şaşkın aptala dönmüş, ama eşim (kocam / karım ) bebelerimin ( anası / babası ) atası yuvasına dönüyor diye kabullenecek.
Ne kadar suistimale açık bir durum.
Sn. Editör,
O kapıdan değilde birde şu pencereden bakın isterseniz;
ZİNA MUTLAK BOŞANMA SEBEBİDİR
Karı ve kocadan birinin zina yaptığı anlaşılınca yargıç boşanma kararı vermek mecburiyetindedir. Zina yüzünden boşanmaya karar verilebilmesi için müşterek hayatın çekilmez hale geldiğinin ispatına lüzum yoktur. Zina sebebine dayanılarak açılmış olan bir boşanma davasında davalı eş diğer eşin de zina etmiş olduğunu iddia ve ispat etse bile bu durum açılmış olan davayı düşürmez; yani "zinalar takas ve mahsup edilemez". Bu bakımdan zina mutlak boşanma nedenidir. Konu ile ilgili bir Yargıtay kararına göre,"Zinaya dayanılarak açılan boşanma davasında; zinanın ispatı halinde, eşlerin barışmalarının ihtimal dahilin de bulunduğundan bahisle ayrılığa karar verilemez. Boşanmaya karar verilmelidir".(Y2HD 14.04.1939 3609-1176) Yine konuyla ilgili başka bir Yargıtay kararına göre,"Karı ve kocanın halen başka bir erkekle(karının) ve kadınla(kocanın) zina etmekte olmaları onların zina sebebine dayanarak boşanma davası açmalarına engel olmaz. Böyle bir halde oluşan mevcut olaylar aile bağını derinden zedelemiş ve ortak hayat çekilmez bir hale getirilmiş sayılır. Kökünden sarsılmış bir aile birliğinin devamının da toplum için hiçbir faydası olamaz ".(Y2HD 20.02.1964 K .?. E .?.)"
DAVA HAKKININ DÜŞMESİ
Zina sebebi ile boşanma davası açma hakkı iki halde düşer.
A-Zina Yapan Eşin Affedilmesi
Medeni kanunumuzun 161/3'e göre,"affeden tarafın dava hakkı yoktur" denmektedir. O hâlde, dava hakkı olan eş zina yapan eşini affederse artık dava hakkı ortadan kalkar Af açık veya örtülü olabilir, fakat mutlaka affeden eşin serbest iradesinin ürünü olmalıdır; yani aldatma veya korkutma yoluyla elde edilmiş olmamalıdır.
Acaba eşin zinasına önceden râzı olma veya onu zinaya hazırlama ve yöneltme hâli bir af sayılabilir mi? Medeni Kanunumuz "zinaya önceden muvafakat etmekten" söz etmediğine göre, eşin zinasına razı olan taraf boşanma davası açamayacağı söylenemez. Mamafih doktrinde bu hâller de "af kapsamına sokmak ve dolayısı ile eşin zinasına razı olan veya onu bu yola iten tarafın artık boşanma davası açamayacağı kabul etmek" yönünde her ne kadar görüşler olsa da Yargıtay eşlerin birbirinin zinasına razı olmalarını ahlâka aykırı bulmuştur ve bunu af mahiyetinde görmemiştir. Konu ile ilgili bir Yargıtay Büyük Genel Kurulu kararına göre,"kocasının başkasıyla evli olmayan bir kadınla zina yapmasına önceden müsaade eden karının, fiilin işlenmesinden sonra Türk Ceza Kanunu'nun 108'inci maddesindeki süre içinde vukuu bulan şikayetin geçerli bulunduğuna dair".(YBGK 23.05.1966 3-5)
Karının ve kocanın bir memuriyette yükseltilmesi, bulunduğu makamı muhâfaza etmesi veya herhangi bir çıkar elde edebilmek için veyahut da boşanma sağlayabilmek maksadıyla eşini cinsi münasebette bulunmaya teşvik ederse eylemin vukuundan sonra zinaya teşvîk eden eş aleyhine boşanma davası açılabilir.
Zina meydana geldikten sonra, dava hakkının afla kalkabilmesi için af beyanının zinayı yapan eşe yönelik olması gerekir. Affedenin sezgin olması, serbestçe karar vermesi gerekir.
Af şarta bağlı olarak ta yapılabilir. Örneğin; eşin durumu düzeldiği takdirde veya aile birliği hayatına aykırı hareketlerinden vazgeçmesi halinde eşini affedeceğini belirte bilir. Eşine bundan böyle normal hareket etmediği takdirde "seni boşarım" demesi gibi.
Boşanma davasının açılması veya boşanma talebinden vazgeçme, aile birliğinin devam etmesi af anlamına gelmez. Hatta eşi ile cinsi münasebette bulunmaya devam etmesi affa delil olmaz. Affın var olabilmesi için eşler arsında münasebettin dışta yabancılar tarafından samimi bir şekilde görülmesi gerekir. Eşlerin birlikte eğlence yerlerine gitmeleri, seyahate çıkmaları gibi durumlar barışma, af olarak taktir edilebilir.
Konu ile ilgili bir Yargıtay kararına göre "Zina davasından vazgeçtikten sonra şiddetli geçimsizlik meydana gelmiş ise, zinaya dayanarak boşanmaya karar verilemez".(Y2HD 14.06.1963 / 3540-4080)
B- Dava Açabilme Süresi
Medeni Kanunumuzun 161/2'inci maddesine göre "Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer".
Kanunumuzda sözü edilen süre zaman aşımı süresi olmayıp bir hak düşürücü süredir. Yargıç sürenin geçtiğini öğrenirse, bunu resen nazarı itibaren alır.
Zinanın öğrenilmesinden itibaren altı ay geçince dava hakkının düşmesinin nedeni; zinayı öğrenen eşin boşanma davası açıp, açmayacağı hakkındaki şüphe ve kaygıların bir an önce ortadan kalkması aile birliğinin devamı hakkında bir an önce, herhangi bir karara varılabilmesi içindir. Uzunca bir sürenin kabulü halinde kuşkusuz ki aile birliği huzursuz olacaktır. Zinanın vukuu bulmasından itibaren yürüyen beş yıllık dava hakkının beş yıl sonun da düşmesinin sebebi ise geçen uzun zaman etkisi altında ört bas edilen bir olay meydana çıkartmakta ve çekişme konusu yapmaktan kaçınmak içindir. Uzun süre devam ede gelen aile birliğinin eski bir suç yüzünden dağıtmak doğru olmaz. Konu ile ilgili Yargıtay kararına göre "Karısının zinasına davacının öğrendiği tarihin tespiti hususunda toplanan delillerin taktiri hakime aittir" Medeni Kanunumuzun 161'inci maddesinde öngörülen sürelerin geçmesi ile aldatılan eşin şiddetli geçimsizliğe dayanarak bir boşanma davası açması ve geçmiş zina olayını da geçimsizlik nedeni olarak ileri sürmesi mümkündür. Altı aylık sürenin başlaması için zinanın oluşumunun kesin olarak öğrenilmesi gerekir. Aldatılan eşin zinadan şüphelenmesi altı aylık sürenin geri sayımı için yeterli değildir.
Bir Yargıtay kararına göre,"Zinayı öğrenme tarihinin araştırılması icap eder" denilmiştir.(Y2HD 15.05.1961 3341-3725)
Başka bir Yargıtay kararında ise,"Devam eden zinada zaman aşımı olmaz" kararı alınmıştır.(Y2DH 24.10.1942 280-3802)
Yine konu ile ilgili başka bir Yargıtay kararına göre ise,"Zina fiili bir kereye mahsusu olmayıp birçok defalar devam etmiş bulunmasına göre,olayda zaman aşımına başlangıç son fiilin vukuu bulduğu tarih göz önüne alınması gerekir" demiştir.(Y2HD 05.10.1939 3102-368)
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Tartışmaya son derece açık bu kararı aşağıya aktarıyorum :
Y.2.HD. E. 2006/16748 K. 2007/5624 T. 4.4.2007
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm velayet ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Evlilik birliğinin devam ettiği sürece eşler birbirlerine sadakat göstermek zorundadır. ( TMK. mad.185 ) Toplanan delillerden davacı kadının davadan sonra güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği anlaşılmıştır. Bu nedenle boşanmaya neden olan hadiselerde taraflar eşit kusurludur. Eşit kusurlu eş yararına boşanmanın eki niteliğindeki maddi ve manevi ( TMK.mad.174/1-2 ) tazminata hükmedilemez. Davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.04.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Davadan sonra gerçekleşen olaylar kusur belirlemesinde dikkate alınabilir mi?
Dairemin yerleşik uygulamasına göre;
-Her boşanma davası açıldığı gün ki şartlarına tabidir,
-Davadan "sonraki" olaylar boşanma hükmüne esas alınamaz.
( Emsal kararlarımız: Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 345-346 )
Sadakatsizlik bu konuda acaba bir istisna oluşturur mu? Dairemin yerleşik uygulamasında bu konuda da bir istisna yoktur:
"...Her dava açıldığı gün ki şartlarına tabidir. Davadan sonraki hadiseler boşanmaya esas alınamaz. Davalının sadakatsizliğini gösterir, otel kayıtları ve fotoğraflar 'davadan sonraki' döneme ilişkindir. Bu davaya esas alınamaz." Y2HD, 28.06.2004, 7534-8492, GENÇCAN-Boşanma-2, s. 345, dip not: 1278 )
Bu sebeplerle değerli çoğunluğun "farklı görüşüne" katılmıyorum.
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Clicking Here TLO lookup
02-05-2025, 13:42:01 in Askerlik Hukuku