Emniyet teşkilatı mensubuyum, nöbet görevimi ifa ederken kendisinin 4.sınıf emniyet müdürü olduğunu sonradan öğrendiğim müdürüm sivil bir şekilde nöbet noktamın yanından geçerken kendisine selam vermediğim için beni ikaz etti. Kendisini tanımadığımı ve kendini tanıtmasını istedim fakat kendisini çok iyi tanıdığımı ve işime gelmediği için tanımamazlıktan geldiğimi idda etti. Kendisini tanıtması konusundaki ısrarım üzerine müdür olduğunu söyledi ve bende selamımı verdim. Bu olaydan sonra defalarca aynı yerden geçti ve nizami şekilde selamımı verdim. Yaklaşık 2 ay sonra yine aynı noktada selam vermem için beklerken kendisini fark ettim ve yine selam vardim fakat bu defa yanına çağırarak ismimi ve sicilimi aldı, rapor tutacağını söyledi bende siz bilirsiniz müdürüm dedim. Raporunu tutmuş ve benden savunmamı istediler raporda nöbetimi oturur vaziyette, ayak ayak üzerine atarak ve elimde sigarayla tuttuğumu idda etmiş. Savunmamda bunların doğru olmadığını ilk olaydan kalan kini olduğunu beyan ettim. Olay anında ikimizden başka kimse (şahit) yoktu. Önümüzdeki bir iki hafta içinde dosyam disiplin kurulunda görüşülecek, ceza alırsam izleyeceğim yol nedir? hangi kanunlara dayanarak kendimi savunmam gerekir? İlginizden dolayı şimdiden çok teşekkür ederim, tavsiyelerinizi sabırsızlıkla bekliyorum.
Sayın Önder 71! Emniyet teşkilatı mensubuyum, nöbet görevimi ifa ederken kendisinin 4.sınıf emniyet müdürü olduğunu sonradan öğrendiğim müdürüm sivil bir şekilde nöbet noktamın yanından geçerken kendisine selam vermediğim için beni ikaz etti. Kendisini tanımadığımı ve kendini tanıtmasını istedim fakat kendisini çok iyi tanıdığımı ve işime gelmediği için tanımamazlıktan geldiğimi idda etti. Kendisini tanıtması konusundaki ısrarım üzerine müdür olduğunu söyledi ve bende selamımı verdim. Bu olaydan sonra defalarca aynı yerden geçti ve nizami şekilde selamımı verdim. Yaklaşık 2 ay sonra yine aynı noktada selam vermem için beklerken kendisini fark ettim ve yine selam vardim fakat bu defa yanına çağırarak ismimi ve sicilimi aldı, rapor tutacağını söyledi bende siz bilirsiniz müdürüm dedim. Raporunu tutmuş ve benden savunmamı istediler raporda nöbetimi oturur vaziyette, ayak ayak üzerine atarak ve elimde sigarayla tuttuğumu idda etmiş. Savunmamda bunların doğru olmadığını ilk olaydan kalan kini olduğunu beyan ettim. Olay anında ikimizden başka kimse (şahit) yoktu. Kamera görüntüleri var, görüntülerin izlenmesini talep ettim fakat görüntüler kayıtlardan silinmiş olabilir.Önümüzdeki bir iki hafta içinde dosyam disiplin kurulunda görüşülecek kuvvetli muhtemel ceza alacağım. Mantık şu; tarafların biri emniyet müdürü diğeri memur tabiki müdüre inanılıyor, böyle bir mantık varmı? Ceza alırsam izleyeceğim yol nedir? hangi kanunlara dayanarak kendimi savunmam gerekir? İlginizden dolayı şimdiden çok teşekkür ederim.
Sayın Önder 71! Emniyet teşkilatı mensubuyum, nöbet görevimi ifa ederken kendisinin 4.sınıf emniyet müdürü olduğunu sonradan öğrendiğim müdürüm sivil bir şekilde nöbet noktamın yanından geçerken kendisine selam vermediğim için beni ikaz etti. Kendisini tanımadığımı ve kendini tanıtmasını istedim fakat kendisini çok iyi tanıdığımı ve işime gelmediği için tanımamazlıktan geldiğimi idda etti. Kendisini tanıtması konusundaki ısrarım üzerine müdür olduğunu söyledi ve bende selamımı verdim. Bu olaydan sonra defalarca aynı yerden geçti ve nizami şekilde selamımı verdim. Yaklaşık 2 ay sonra yine aynı noktada selam vermem için beklerken kendisini fark ettim ve yine selam vardim fakat bu defa yanına çağırarak ismimi ve sicilimi aldı, rapor tutacağını söyledi bende siz bilirsiniz müdürüm dedim. Raporunu tutmuş ve benden savunmamı istediler raporda nöbetimi oturur vaziyette, ayak ayak üzerine atarak ve elimde sigarayla tuttuğumu idda etmiş. Savunmamda bunların doğru olmadığını ilk olaydan kalan kini olduğunu beyan ettim. Olay anında ikimizden başka kimse (şahit) yoktu. Kamera görüntüleri var, görüntülerin izlenmesini talep ettim fakat görüntüler kayıtlardan silinmiş olabilir.Önümüzdeki bir iki hafta içinde dosyam disiplin kurulunda görüşülecek kuvvetli muhtemel ceza alacağım. Mantık şu; tarafların biri emniyet müdürü diğeri memur tabiki müdüre inanılıyor, böyle bir mantık varmı? Ceza alırsam izleyeceğim yol nedir? hangi kanunlara dayanarak kendimi savunmam gerekir? İlginizden dolayı şimdiden çok teşekkür ederim.
Öncelikle sizin tek taraflı anlatımlarınızın doğru kabul edilme gibi bir zorunluluğun bulunmadığının altını çizmek istiyorum. Bir ihtilaf yaşandığında malesef hiç kimse ben böyle haksızım, şöyle hatalıyım demez. Anayasamızında da bu durumun yasal olduğu ve kimsenin kendi aleyhine ifa vermeye zorlanayacağı zaten yazılıdır. Bu hususların, soruştumayı yapanlar ve disiplin kurulu üyeleri tarafından da bilindiği açıktır.
Sizin verdiğiniz bilgilerin bir an doğru olduğunu kabul etsek bile, ortaya ikinci bir handikap ve kısır döngü çıkıyor. Siz de müdününüzü ifadenizde dolaylı olarak sadece kendi görgü ve bilginiz, yorumunuz dairesinde suçlayarak müdürünüzün kininden dolayı böyle davrandığını iddia etmişsiniz. Tabi bu sizin tek taraflı bir iddianız. Şimdi bu durumda idare sizin dediğinizi kabul etmek zorunda mı? Size inanmak zorunda mı? Elbette hayır....
Peki müdürün kullandığını aracın sürücüsü olan memur veya orada hazır bulunan birileri olmadan, sizin suç işlediğinizi iddia eden müdürün iddiasını idare kabul etmek zorunda mı? Bu sorunun cevabıda, elbette hayırdır.
Bu arada, müdürler astlarının suç işleme ihtimallarine karşı tanık ile birlikte gezmek zorunda değildir. Bu nedenle müdürün tek başına iken tesbit ettiği disiplin suçunu bildirmesi ve işlem talep etmesi bir görev niteliğindedir. Bu bildirim sonrasında ceza alınıp alınmaması farklı bir husustur. Ancak bu disiplin soruşturması için rapor tuttu diye müdürü her seferinde haksız ve kusurlu olduğunu savunmada iddia etmekte, savunma tekniği açısından her zaman iyi olmayabilir.
Yargıtay 4.Dairesi kararlarında, sırf tahmin ve benzetmeye dayalı biçim yapılan şikayetlerin haksız olduğunu ifade etmektedir. Tabi ki bu husus müdürün iddiası ve sizin müdür hakkında ki iddianız içinde geçerli....Ayrıca bu haksızlık savunma mahsuniyeti ilke ve kuralları dairesinde değerlendirilmek zorundadır.
Sonuç olarak, şüpheden sanık faydalanır ilkesi, hiçbir somut normda geçmemesine rağmen, İdare Hukukunun temel özelliği olan tedvin edilmemiş olmasından dolayı içtihatlar yolu Disiplin soruşturmalarında dikkat edilmesi gereken bir ilke niteliğindedir. Bu ilke disiplin Hukukunda da geçerlidir.Danıştay 10.Dairesinin 27.10.1987 tarih ve 1987/2015 esas, 1987/1721 sayılı kararında (D.D. s.70-71, 1988,sh550) “Tutanakların incelenmesinden davacıyı teşhis yönünden oldukça çelişkili ifadeler taşıdıkları, davacının bu kişilerden para talep edip aldığı hususunda kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmaktadır. ………Bu durumda üstüne atılı disiplin suçunu işlediği hiçbir şüpheye yer vermeyecek biçimde kesin olarak ortaya konmadan, çelişkili ifadelere dayanarak davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması yolunda ki dava konusu işlemde hukuki isabet görülmemiştir.” Gerekçesi ile aksi yönde tesis edilen işlemin iptaline karar verilmiştir.
Benzer şekilde Danıştay 10.Dairesinin 17.12.1985 tarih ve 1985/1991 esas, 1985/2137 sayılı kararında; “………..soyut iddialarla davacı hakkında tesis edilen meslekten çıkarma yolunda ki işlemde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.” Şeklinde somut bilgi ve tanık ifadelerine dayanmayan, sadece tarafların tek taraflı beyanlarına dayalı biçimde ceza verilmeyeceği bir anlamda bu içtihatlarda kabul edilmiştir.
Konu önder71 tarafından (31-12-2008 Saat 01:53:13 ) de değiştirilmiştir.
Sayın Önder 71, cevabınızdan dolayı çok teşekkür ederim. Yazdıklarınızdan büyük fayda sağladım, benim istediğimde tam olarak buydu. size minnettarım, herşey gönlünüzce olsun. Saygılar. Ayrıca siziz son savunmamı okuyup bir değerlendirme yapmanızı çok isterdim fakat 2 sayfa gibi uzun bir metin olduğundan dolayı çok vaktinizi alacağımı düşünerek bu hakkı kendimde görmedim ve yazmadım fakat sakıncası yok derseniz yazarım ve bi göz atmanızı çok arzu ederim.
Konu rihaz tarafından (31-12-2008 Saat 12:52:44 ) de değiştirilmiştir.
Sebep: unutulan cümle
Ben 23.07.2007 tarihindeki genel atamalarla Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde görev yapmaktayken Erzincan İl Emniyet Müdürlüğü emrine atandım. Atanmamın ardından Sanayi Çarşısı içerisinde konuşlanmış bulunan Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü emrine İstihdam edildim ve burada 1 (bir) yıl görev yaptım. 24.07.2008 tarihinde de İzzet paşa mahallesinde konuşlanmış olan Asayiş şube müdürlüğüne bağlı Yıldırım Ekipler Büro Amirliğine istihdam edildim. Bilindiği üzere hem Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü hem de Yıldırım ekipler Büro Amirliği merkezden ve emniyet müdürlüğü binasından uzak ve ayrı yerlerdedir. Bu uzaklık dolayısıyla, icra ettiğim görevler nedeniyle ve Erzincan ilindeki görev sürem henüz birinci yılındayken birçok amirimi ve memur sınıfı personeli tanımamaktayım. Görev başladığımız zaman da bize görev yapan Müdürlerimiz de tanıtılmamıştır. 28.08.2008 tarihinde İzzet paşa Mahallesinde bulunan büromuzun kapanmasıyla büromuz Asayiş Şube Müdürlüğünü de İçerisinde barındıran Emniyet Müdürlüğü ek hizmet binasına taşındı. Bu taşınma neticesinde Ek Hizmet Binasının Çevre güvenlik nöbet görevi de çalıştığım ekibe verildi.
Nöbet tutmaya başladığım ilk bir iki gün içinde asayiş binasının önünde omzumda MP-5 marka tüfek, iki elimin baş parmakları palaskama takılı vaziyette nöbet görevimi ifa ederken yukarıda saydığım sebeplerden dolayı kendisinin müdür olduğunu sonradan öğrendiğim Xxxxxxx XXXXX isimli müdürümüz sabah saat 08.20 sıralarında sivil şekilde yoldan geçerken yolunu değiştirerek bana doğru yöneldi ve ‘’sen kovboy musun?’’ şeklinde bir soru yöneltti. Bende kendisine “ne demek istediğinizi anlayamadım” şeklinde soruyla karşılık vermem üzerine ‘’bir büyüğün geçerken selam verilir’’ dedi. “Büyüğümden kastınızın ne olduğunu öğrenebilir miyim” demem üzerine ‘’büyüğün benim’’ karşılığını verdi. Bu arada ben kendisinin mesleki büyüklerimden biri olabileceği düşüncesine kapıldım ancak; yaz günüydü üzerinde beyaz gömlek ve kumaş pantolon vardı, çanta vb. aksesuar da taşımıyordu. Konumumu biraz değiştirerek göz ucuyla belinde tabanca var mı acaba diyerek baktım fakat tabancası yoktu, tabancası olmuş olsaydı beyaz gömlek ve kumaş pantolondan bariz şekilde belli olurdu ve ben de en azından tabancasından dolayı bir yorumda bulunabilme imkânı bulabilirdim. “Sizin kim olduğunuzu bilmiyorum, ben sizi hayatımda ilk defa görüyorum ve tanımıyorum lütfen kendinizi tanıtır mısınız?” şeklindeki soruma verdiği karşılık ‘’sen beni çok iyi tanıyorsun fakat işine gelmiyor ama ben sana kendimi tanıtmayı çok iyi bilirim merak etme sen’’ oldu. Bende ısrarla ben sizi gerçekten tanımıyorum lütfen bana kendinizi tanıtın dediğimde bana şube müdürü olduğunu söyledi. Bunun üzerine bende müdürüm saygılar sunuyorum ve sizden özür diliyorum ancak ben sizi gerçekten tanımıyordum ve hayatımda ilk defa görüyorum diyerek silahlı selamımı nizami şekilde verdim. “tanırsın tanırsın sen merak etme’’ diyerek ve kafasını sallayarak yanımdan ayrıldı. Bu tavrı ile bana taktığını açık bir şekilde ifade etmiştir. Müdürümün tuttuğu raporda belirttiği ilk uyarıdan kastı bu anlattığım olaydır.
Müdürümüzün hafta içi her sabah saat 08.00’da evinden çıktığını, Fevzi Paşa caddesinden geçerek 08.15 – 08.30 arası nöbet noktamızın hemen yanında bulunan Halit paşa caddesini kullanarak yaya ve sivil bir şekilde Emniyet Müdürlüğü Merkez binasına gitmek üzere geçtiğini öğrenmiş bulunduk. Müdürümüzün her geçmesinde o an kim nöbetçiyse ben veya diğer arkadaşlarım nizami şekilde selamını vermektedir. Kendisini görmememiz durumundaysa bekler görüp selam vermemiz için uyarıda bulunur. Biz müdürümüzün bu tutumu sayesinde artık öyle bir hale geldik ki sağımıza solumuza hiç bakmadan sadece ikaz veya azar işitmemek için söz konusu saatlerde müdürümüzün geldiği yöne odaklanır duruma geldik. Oysaki güvenliğini sağladığımız binada; Biri Emniyet Müdür Yardımcısı (2.Sınıf Emniyet Müdürü) olmak üzere, ikisi 4.Sınıf Emniyet Müdürü, üçü Emniyet Amiri, üçü Başkomiser toplam dokuz rütbeli personel çalışıyor ve gün içinde binaya defalarca girip çıkıyorlar, hepsine selamımızı verip gerekli saygıyı gösteriyoruz ve şimdiye kadar hiç birinden şikayet ve uyarı almadık. Fakat Mustafa ARICA müdürüm bizim binamızda çalışmamasına rağmen, sadece binamızın kenarındaki yolu kullanmasına rağmen bize yolunu gözletir hale geldi.
22.10.2008 günü yine nizami bir şekilde nöbetimi ifa ederken o saatlerde müdürümüzün oradan geçeceği bir an aklımdan çıkmış ve yönüm o tarafa doğru değil etrafı gözlerken müdürümün kendisini görmem ve selam vermem için yol kenarında beklerken fark ettim ve silahlı selamımı verdim. El işaretiyle yanına gelmemi emretti yanına koşar adım gittiğimde elinde kalem kâğıt hazırlamış vaziyette direk olarak ‘’isim ve sicil söyle!’’ dedi. Kendisine sicil numaramı ve ismimi söyledim. Nöbet yerimden çok uzaklaştığım için ve nöbet yerimin boş kaldığından yerime geçmek için harekete geçtim, müdürüm ‘’dur! Nereye, ben sana git dedim mi?’’ sorusunu yöneltti. Bende nöbet yerim boş kaldı müdürüm demem üzerine ‘’ ne olursa olsun ben git demeden gidemezsin! Nasıl çalışıyorsun sen’’ dedi. Bende cevaben kendisine sabah 07.30 ile gece 24.00 arası görev yaptığımı, nöbet aralarında istirahat etmeyip 4575 kod nolu ekipte çalıştığımı söyledim. Bunun üzerine ‘’işine geliyorsa böyle, işine gelmiyorsa çek git!’’ karşılığını verdi. Zaten teşkilat olarak çok zor şartlarda görev yapıyoruz ve yıpranıyoruz. Böyle bir durumda, Müdürümüzün bana bu şekilde davranması çok moralimi bozdu, Zira; ben bu mesleğe hakkımla girdim, iki yıllık Polis Meslek Yüksek okulunu bitirdim ve vatanımıza hizmet etmek ve evimin rızkı için görevimi en iyi şekilde ifa ettiğime inanıyorum. Ardından da bana “nöbetimi uygunsuz tuttuğumdan dolayı rapor yazmayacağını fakat bu cevabı verdiğim için rapor tutacağını” söyledi. Ben de siz bilirsiniz müdürüm dedim ve bana yerime geçebileceğimi söyledi bende görev yerime döndüm. Olay bundan ibaret olup olay yerini ve anını gösterir kamera kayıtlarının incelenmesi sonucu konu tüm çıplaklığı ile gün yüzüne çıkacaktır. Müdürüm bu suçlamaları bana yöneltirken orada bir güvenlik kamerası olduğunu sanırım bilmiyordu. Zaten olayda tanık da olmadığından, olayın en objektif şekilde değerlendirilmesi ve hukukun hakkaniyetle tecellisi için bu şarttır.
Ben hakkımda isnat edilen suçlamaları kabul etmiyorum, rapor edilme hadisesi yukarıda arz ettiğim hususlar neticesi olduğu kanaatindeyim. Konu hakkında söyleyeceklerim bundan ibarettir, Yukarıda arz ettiğim hususlar göz önüne alınarak objektif bir karar verilmesi hususunu arz ederim.29.12.2009
Zaten icra vekalet ücreti 1000 TL değil 900 TL üzerinden hesaplanacaktı.
Borçlu, borcum yok demek yerine, benim borcum 1000 TL değil 900 TL şeklinde...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
eşlerde cocuk yoksa miras durumu...
13-05-2025, 13:01:29 in Miras Hukuku