Konu: Askeri Yüksek İd.mah.si Hukuka Aykırı Kararlar Veriyor

-
01-09-2008, 22:20:59 #1
- Kayıt Tarihi
- Sep 2008
- İletiler
- 2
- Dilekçeler Sözleşmeler
- 0
- Dosya Yükleme
- 0
Askeri Yüksek İd.mah.si Hukuka Aykırı Kararlar Veriyor
Haziran 2006 ayında istanbul askerlik dairesinden bir sivil memur, hasımlarının M.S.B.lığında etkin görevlerde olmasından dolayı hakkında açılan bir davada neticesinde yüksek disiplin kuruluna veriliyor. Yüksek disiplin kurulu arkadaşım olan sivil memuru, hakkında açılan davayı beklemeksizin apar topar görevinden atıyor. Memur mahkemede bi hakkın aklanıyor. Yani aldığı ceza 5.ay 25 gün. altı aydan az ve isnat edilen suç memuriyeti kötüye kullanma....5525 sayılı yasa çıkıyor,arkadaşıda kapsıyor, arkadaşa AYİM'den yazı geliyor yasa kapsamına giriyorsunuz diye. Ama arkadaşın hasımları MSB.de etkin konumda ve yüksek rütbede olduklarından, yüksek mahkemeyi etkileyerek bu yasaya tabi tutmuyorlar. Ardından memur arkadaşım mahkeme kararı kesinleşiyor ve suçu memuriyeti kötüye kullanmak, aldığı ceza 6 aydan az...AYİM'İN aynı davadaki bir emsal kararı işte bu:AYİM 1.D.KARAR TARİHİ:25.03.1997.KARAR NO: 1997-284...Bu kararın özeti: "Memuriyeti kötüye kullanmak suçundan 1 yıl 2 ay ceza aldığından ve bu ceza altı aydan fazla olduğundan davanın reddine"Suç aynı, pozisyon aynı İKİ AYNI SUÇ İKİ FARKLI KARAR Ama AYİM'in hukukçu olmayan üyelerince aleyhte oy veriliyor. MSB.de etkin olan arkadaşın hasımları ayim üyelerini etkilemeleri sonucunda Yüksek mahkeme hukuka aykırı karar veriyor ve MART 2008 ayında davayı reddediyor. Memur arkadaş KARAR DÜZELTMESİ talebinde bulunuyor.5728 sayılı yasa kapsamınada giren memur arkadaşımın görevine dönme şansı varmı? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden bu karar döneceğinden, Ülkemiz adına kötü bir durum değilmi? Bilgisi olan arkadaşlarımın yardımlarını bekliyor, tşk.ediyorum.
Hukuki NET Güncel Haber
Konu AYİMZEDE tarafından (01-09-2008 Saat 22:27:42 ) de değiştirilmiştir.
-
01-09-2008 22:20:59 # Nedir?Tavsiye Soru Cevap
- Kayıt Tarihi
- Bugün
- İletiler
- Ne kadar?
-
03-09-2008, 15:07:54 #2
- Kayıt Tarihi
- Sep 2008
- İletiler
- 4
- Dilekçeler Sözleşmeler
- 0
- Dosya Yükleme
- 0
Re: Askeri Yüksek Id.mah.si Hukuka Aykiri Kararlar Veriyor
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Milli savunma bakanlığına bağlı bir kurumdur ve üyelerinin yüzde yetmişi hukukçu değil, MSB.lığının atadığı subaylarddır. Dolayısıyla Baştan itibaren Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluş hatası burdadır. Ask.Yüks.İd.Mahkemesindeki görevli üyelerin maaşlarını özlük haklarını ve terfi işlemlerini msb .lığı yürütür. Dolayısıyla Bu üyeler direkt olarak M.S.b.lığının emri ve himayesi altındadır. Bireysel açılan davalarda hasım-davalı daire Milli Savunma Bakanlığıdır. Milli savunma Bakanlığından maaşını alan ve hukukçu olmayan bir askeri yüksek idare mahkemesi üyesinin hukuksal ve vicdani kanaat vermeleri düşünülemez. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiyedeki Askeri Yük.İd.Mahkemesinin yapısını bilmekte, şiddetle karşı çıkmakta, Askeri Yük.İd.Mahkemesindeki silahların eşitsizliğine dikkat çekerek tüm verdiği kararları Türkiye aleyhine bozmakta, ülke askeri yüksek idare mahkemesinin taraflı kararlarına binaen milyarlarca Euro tazminat ödemekte, diğer taraftan da (güya) yüksek mahkemede adalet bulabileceğini zanneden zavallı türk insanı da hayal kırıklıkları yaşamaktadır.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin geçmişte verdiği emsal kararları internette incelerseniz, (ki vitrinlik seçmece kararlardır) davalı-hasım idare hakkında öyle ahım şahın bir karar verdiğini göremezsiniz. Yüzde 90/95 kararları davalı-hasım daire yönündedir. Yukarıda da bahsedildiği gibi hukukçu olmayan, özlük hakları ile ve maaş yönüyle davalı daireye bağımlı bir YÜKSEK MAHKEME'nin adaletli karar vermesini beklemek, abesle iştikaldir. Ben emekli savcıyım ve Çok kere askeri idare mahkemesine müracaat eden vede davayı kaybeden, haklı oldukları halde kaybeden insanlar tanıyorum. Bilahere bu konulara gireceğim. şimdilik hoşçakalınız
-
03-09-2008, 16:58:31 #3
Yeni Üye
- Kayıt Tarihi
- Aug 2008
- İletiler
- 17
- Dilekçeler Sözleşmeler
- 0
- Dosya Yükleme
- 0
Re: Askeri Yüksek Id.mah.si Hukuka Aykiri Kararlar Veriyor
evet yazdıklarınızın hepsi dogru halan sümekte olan davam var askeriyeden temiz dilekcesi gönderdim cevabı geldi dilekcede bile sert tavırlar var okurken sanki karşımda hissettim birde çorlu askeri ceza tutuk evindeyken ankara dan savcı geldi konuşun diyor onlara ters sizin savunma hakkınız olan birşey söylemeye kalkıyosun sus sizin konuşmaya bile hakkınız yok diyor adaletin kesinlikle olmadı bir yer askeriye mahkemeleri teşekkürler
-
03-09-2008, 22:44:50 #4
Yeni Üye
- Kayıt Tarihi
- Feb 2008
- İletiler
- 34
- Dilekçeler Sözleşmeler
- 0
- Dosya Yükleme
- 0
Re: Askeri Yüksek Id.mah.si Hukuka Aykiri Kararlar Veriyor
Türkiye’de ikili bir yapının olduğuna dikkat çeken Anayasa Profesörü Mustafa Kamalak , ne altı ne de üstü bulunan Askerî Yüksek İdare Mahkemesi’ne katiyen ihtiyaç olmadığını, ilk derece mahkemeleri olan Askerî Mahkeme ile disiplin mahkemelerinin ise Yargıtay maiyetinde ihtisas mahkemesi yapısına haiz olabileceğini belirtti.
Kamalak şu açıklamayı yaptı: “Türkiye’deki ikili yapıyı her alanda görmek mümkündür. Genel lise var, diğer tarafta askerî lise var. Genelde meslek liseleri var, askeriyede askerî lise var. Genelde üniversite var, öteki tarafta harp okulları var. Mahkemeler var, askerî mahkemeler var. Genelde Yargıtay var, askeriyede Askerî Yargıtay var. İdari alanda İdarî Yargı var, İdarî Yargı’nın başında Danıştay var; askerî idarede Askerî Yüksek İdare Mahkemesi var. Ancak bu mahkemenin hiçbir mantığı yok. Çünkü bu mahkemenin üstünde de yetkili bir mahkeme yok, altında da yok. Bir mahkeme düşünün ki ne altı var ne de üstü. En azından diğer mahkemeler için bir gerekçe olabilir ama Askerî Yüksek İdare Mahkemesi’nin hiçbir varlık sebebi yoktur. Bu mahkemeler olağanüstü döneme binaen kurulmuştur ancak varlığını devam ettirmiştir. Bir ülkede adalet sistemi bir bütündür, hukuk bir bütündür. Bu bütünlük bozulmamalı. ‘Askerî disiplini gerektiren bir takım özel düzenlemelere, özel yargıya ihtiyaç duyulabilir’ denebilir. Bir an geçerli olsa bile askerî disiplin bakımından, düzenleme ile olması gerektiği hale getirilmelidir. Yani askerî mahkemeler, Yargıtay’a bağlı olan ticaret, kadastro, icra mahkemeleri gibi ihtisas mahkemesi konumunda olmalı; davalar, rütbesiz hâkimler tarafından görülmelidir. Hiyerarşik sistem içinde çalışan askerî hâkimin, üniformalı hâkimin tarafsız ve bağımsız olduğunu söylemek mümkün mü? Mahkemelerin adaleti sağlayabilmesi için hem tarafsız olması hem de bağımsız olması lazımdır.”
HUKUK DEVLETİNDE YARGI BİRLİĞİ OLMALI
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı Avukat Hüseyin Biçen “Askerî mahkemeler kaldırılmalıdır” diyenlerden. Türkiye’de özel mahkemelerin yaygın oluşuna dikkat çeken Başkan Hüseyin Biçen, “Yeni anayasa reformunda özel mahkemelerin isimlerinin değiştirildiğini, işlevlerine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığını görüyoruz. Sosyal bir hukuk devleti olduğunu söylediğimiz ülkemizde, yargı birliği yok, mahkemelerde de sınıflı bir toplum oluşturuluyor: Askerler, bürokratlar, vatandaşlar vs. Demokratikleşmeden söz edilecekse yargı birliğinin sağlanması lazım” diyor. Hiyerarşik yapıları gereği askerî mahkemelerin tarafsız ve bağımsız olamayacağını belirten Biçen sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “Böyle bir düzenlemenin zor olacağı kanaatindeyim. Hatırlayın. 29 Temmuz 2006’da, sivillerin askerî mahkemelerde yargılanmalarına sınırlama getiren ‘Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaşması hiçbir şeyi değiştirmedi. Şemdinli olayında, sivil alandaki suç askerî mahkemede ele alındı.”
ASKERÎ YARGI, GENEL YARGI İÇİNE ALINMALI
Avukat Cüneyt Toraman da, Şemdinli davasında sanık askerlere 39.5 yıl hapis cezası veren Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin sürgün edilmesinin ardından yargılanan sanıkların askerî mahkemedeki ilk duruşmada tahliye edilmesini değerlendirirken, askerin askeri yargılamasını eleştirmiş ve askerlere mahsus “özel mahkeme” kurulmasının, farklı yargılama usullerine sebebiyet verdiği gibi, “yargı birliği” ilkesine açıkça aykırı olduğunu belirtmişti. Toraman şunları söylüyordu: “Türkiye’de Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Sayıştay’dan mütevellit 6 yüksek mahkeme var. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bu kadar çok sayıda yüksek mahkeme yoktur. Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi, tamamen kaldırılarak, ‘genel yargı’ içine alınmalıdır.”
-
03-09-2008, 23:01:12 #5
Yeni Üye
- Kayıt Tarihi
- Feb 2008
- İletiler
- 34
- Dilekçeler Sözleşmeler
- 0
- Dosya Yükleme
- 0
Re: Askeri Yüksek Id.mah.si Hukuka Aykiri Kararlar Veriyor
Yazarlar
İbrahim Karagül Ahmet Varol Fehmi Koru Hakan Albayrak Browse > Home / Türkiye / Askerî yargıya askerden eleştiri Askerî yargıya askerden eleştiri
Askerî Yargıtay Onursal Başkanı emekli Hakim Tuğgeneral Fahrettin Demirağ, askerî mahkemelerin bağımsızlığına gölge düşüren subay üye ve askerî hakim statülerinin düzenlenmesini istedi.
Demirağ’a göre, mahkemelerdeki askerî üyelerin TSK Personel Kanunu’na tabi olması yargı bağımsızlığını zedeliyor. Emekli hakim, 1. Ordu Komutanı Org. Hurşit Tolon, G.Kurmay eski Başkanı emekli Org. Necdet Üruğ ve Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun da bulunduğu toplantıda konuştu.
Bu konuda bir an önce yasal düzenleme yapılmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) müracaatlar artacak. Önceki gün Harbiye Askeri Müze’de yapılan “Avrupa Birliği Üyelik Süreci ve Hukuk Devleti Temel İlkeleri Sempozyumu” ilginç tartışmalara sahne oldu.
Bahçeşehir Üniversitesi, Türkiye Emekli Subaylar Derneği ve Global Hukuk Programları Direktörlüğü’nün ortaklaşa düzenlediği sempozyumda konuşan Askeri Yargıtay Onursal Başkanı emekli Hakim Tuğgeneral Demirağ, Avrupa Birliği’nde askeri yargıda yaşanabilecek sıkıntılara dikkat çekti. Demirağ, askeri mahkemelerde ikisi askeri hakim birisi subay olmak üzere üç kişinin görev yaptığını belirtti. Subay üyelerin askeri mahkemelerin bağımsızlığını etkilediğine dair tartışmaların ilk kez sıkıyönetim mahkemelerinde ve devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanan sivillerin AİHM’ye başvurması ile gündeme geldiğini ifade eden Demirağ, “AİHM’ye göre subay üyenin askeri mahkemede bulunması mahkemenin bağımsızlığını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Çünkü subay üye statü itibarıyla 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’na tabidir. Atama, yer değiştirme, disiplin, yargılanma, emeklilik gibi işlemler yönünden doğrudan doğruya idare emrindedir.” şeklinde konuştu.
Subay üyelerin bölgesinde askeri mahkeme bulunan kıta komutanı tarafından her yıl bir yıllık süre için 20-25 kişi belirlendiğini kaydeden Demirağ, şöyle devam etti: “Bunun nedeni subay üyenin yargılanan sanığın astı olmayacağıdır. Böyle olunca sanıkların statülerine uygun subay üye görevlendirilmektedir. Soruşturmanın açıldığı kışladaki komutan bir noktadan davanın tarafı durumundadır. Komutan haklı olarak açtırdığı soruşturma hakkında bilgi edinmek isteyecektir. Çünkü o birliğin her şeyinden sorumludur. Ama aynı komutanın yargılamaya katılan subayı seçmesinde yargı bağımsızlığının zedelendiğini düşünüyorum. Çünkü subay üye dosyayı inceleyip oy kullanarak mahkumiyet veya beraat verir. Bu oyu kullanırken yaptığı şey idari bir görevdir.”
“En yüksek sicilimi anlaşamadığım Orgeneral Recep Ergun verdi”
Askeri hakimlerin statü itibarıyla mesleğe kabulleri milli savunma Bakanlığı’nca (MSB) yapılıyor. Atamaları ise Milli Savunma bakanı ve başbakanın imzası, cumhurbaşkanının onayıyla üçlü kararname ile gerçekleştiriliyor. Demirağ, bu noktada askeri hakimlerin biri mesleki, diğeri kıta amirlerinden aldıkları subay sicili olmak üzere iki tür sicil aldıklarının altını çizerek, “Mesleki sicil ve subay sicilinin ortalamasına göre askeri hakimler terfi etmektedir. Bu askeri hakimlerin idarenin bir noktada emrinde olduğunun da göstergesidir.” diyor.
Demirağ, 9 yıl sıkıyönetim mahkemelerinde görev yaptığı sırada komutanlarından baskı görmediğini ifade ederek bu noktada dönemin Ankara sıkıyönetim komutanı olan Orgeneral Recep Ergun ile ilişkisini örnek gösteriyor: “Recep Ergun ile hukuki bakımdan anlaşamadığımız çok şeyler olmasına rağmen en yüksek sicili kendisinden aldım. Bugüne kadar da komutanlarımdan ‘Aman şu kararı şöyle verdin, niye böyle karar verdin’ gibi uyarı almadım. Askeri mahkemeler sıkıyönetim dönemleri gibi ülkenin hep zor anlarında adil kararlar vermişlerdir.”
Sanığın mahkemenin bağımsızlığı konusunda kuşkusu olmaması gerektiğini ifade eden Demirağ, sözlerine şöyle devam etti; “AİHM askeri hakim ve mahkemelerin bağımsız olmadığı sonucuna varmıştır. Mahkemelerimizin mutlaka bu tür anlayıştan kurtarılması yeni düzenlemelere gidilmesi zorunludur. Aksi takdirde ileride askeri mahkemeler ve hakimlerle ilgili olarak AİHM’ye müracaatlar söz konusu olabilir.”
-
03-09-2008, 23:18:55 #6
Yeni Üye
- Kayıt Tarihi
- Feb 2008
- İletiler
- 34
- Dilekçeler Sözleşmeler
- 0
- Dosya Yükleme
- 0
Re: Askeri Yüksek Id.mah.si Hukuka Aykiri Kararlar Veriyor
Fazla Bilinmeyen Bir Yüksek Mahkeme - Güner YİĞİTBAŞI
25 May, 2008 11:05:00 Güner YİĞİTBAŞI
Yazı Tipi Boyutu:
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi; Anayasal bir yargı organımızdır.Adından da anlaşılacağı gibi, bu mahkeme; askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini yapar.
Mahiyeti itibariyle, sivil ve genel yargıdaki emsali Danıştay’ dır. Ancak, yapısı, yargılama usulü,hakim teminatı, mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkelerinin hayata geçirilmesi açısından,aralarında büyük farklılıklar mevcuttur.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, kural olarak,bugünkü yapısı ve yargılama usulü itibariyle,Anayasamızın,mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı,hakimlik teminatı,adil yargılanma hakkı gibi temel kurallarına açıkça aykırı bir mahkeme olup, sadece Anayasamızın 157.maddesinde düzenlenmiş yüksek bir mahkeme olması itibariyle,özde olmasa da, sözde Anayasal ve bağımsız bir yargı kuruluşumuzdur.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin yapısı ve işleyişi hakkında bilgi vermeye devam edeceğiz. Ancak, değerli okurlarımın, hayda.. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi de şimdi nereden çıktı, konu mu kalmadı da bize bu mahkemeyi tanıtan bir yazı yazıyorsunuz diye sorduklarını duyar gibi oluyorum.
Haklısınız, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinden bize ne,bu mahkeme ile hukukçular ilgilensin diyebilirsiniz.Şunu da itiraf etmeliyim ki,çoğu hukukçu dahi, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi hakkında yeterli bilgiye sahip değil.
Şimdi, bu yazımızda,Askeri Yüksek idare Mahkemesini konu olarak seçmemizin nedenini açıklayalım.Hatırlayacağınız gibi, uzun zamandan beri, çeşitli ortamlarda,Yüksek Askeri Şura kararlarının yargı denetimine açılması dile getirilir.
Zira, Anayasamıza göre, halen iki merciin kararları yargı denetimine açık değildir.Bunlardan ilki;Yüksek Askeri Şura kararları, ikincisi de; Hakimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarıdır.
Geçtiğimiz günlerde emekli olan Danıştay Başkanı Sumru ÇÖRTOĞLU da, yaptığı veda konuşmasında,Yüksek Askeri Şura kararlarının yargı denetimine açılmasına ilişkin öteden beri dile getirilen talebi, yinelemiştir.
Yüksek Askeri Şura Kararlarını yargı denetimine tabi tutan bir Anayasal düzenlemenin yapılması halinde, bu kararların yargısal denetiminin, kararın tarafları ve niteliği itibariyle,Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından yapılacak olması nedeniyle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin yapısı ve işleyişi, iş bu yazımızla mercek altına alınmıştır.
Yüksek Askeri Şura kararlarının yargı denetimine açılması veya açılmamasına ilişkin,lehte veya aleyhte bir fikir beyan etmek, bu yazımızın konusunu teşkil etmemektedir. Biz bu yazımızda, yapılacak yasa ve Anayasa değişiklikleri ile bu kararlar aleyhine yargı yoluna baş vurma yolu açılacak olursa, bu kararların yargı denetimini yapacak olan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin, bugünkü yapısı ve yargılama usulü dikkate alındığında, Yüksek Askeri Şura kararlarına karşı yargı denetimini açacak olan yasal ve Anayasal düzenlemenin, pratikte bir sonuç doğurup doğurmayacağına ışık tutmaya çalışacağız.
Her şeyden önce belirtmeliyiz ki, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi; 12.Mart.1971 tarihinde gerçekleştirilen ve 12 Mart muhtırası olarak tarihe geçen askeri müdahale sonunda, demokrasinin askıya alındığı ara rejim döneminde, 1961 Anayasasında 20.09.1971 tarih ve 1488 sayılı kanunla yapılan bir değişiklikle, Anayasanın yüksek mahkemeleri düzenleyen maddeleri arasında yer alan Danıştay’ın düzenlendiği 140.maddesine, son fıkra olarak eklenen,“Asker kişilerle ilgili idarî eylem ve işlemlerin yargı denetimi Askerî Yüksek İdare Mahkemesince yapılır. Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, başkan ve üyelerinin nitelikleri ile
atanmaları, disiplin ve özlük işleri; hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre, kanunla düzenlenir.” Şeklindeki hüküm ve bu hükme istinaden çıkarılan 04.07.1972 tarih ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu ile kurulup yüksek mahkemeler arasındaki yerini almıştır.
Görüldüğü gibi,Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, 12 Mart muhtırası ile gelen olağanüstü ve demokrasinin askıya alındığı dönemin ürünü bir kuruluş olup, kanımızca, hukuki bir ihtiyaç ve zorunluluktan doğan ve mevcut bir boşluğu dolduran bir yargı kuruluşu değildir.
1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununa göre, bu mahkemenin üyeleri, İki yılını doldurmuş kurmay yarbaylarla albay rütbesinde üç yılını doldurmamış kurmay subaylar ve en az yarbay rütbesinde olan birinci sınıf askeri hakimler arasından seçilirler.
Emsali Danıştay’ da olduğu gibi, idari uyuşmazlıkların çözüme bağlandığı bir yargı kuruluşu olması nedeniyle,mahkeme üyeleri arasında hakim sınıfından gelmeyen kurmay subaylardan seçilen hukukçu olmayan üyelerin yer alması doğal ise de, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyelerinin hakim sınıfından gelmeyen ve hukukçu olmayan, idari kadrolardan gelen subay üyelerinin,sadece kurmay sınıfına mensup ve yarbay rütbesinde iki yılını doldurmuş ve ancak albay rütbesinde üç yılını doldurmamış sınırlı subaylardan seçilmesi koşulu, Askeri Yüksek İdare Mahkemelerinin bağımsızlığı, tarafsızlığı ve hakim teminatı açısından oldukça dikkat çekicidir.
Dikkat çeken bir diğer çok önemli husus da şudur; emsal mahkeme olan Danıştay’a, idari kadrolardan üye olarak seçilen üst düzey bürokratlar; oldukça deneyimli ve idari kadrolarda edindikleri engin birikim ve deneyimlerinden yararlanılacak kıdemde ve değişik meslek grubuna mensup kişiler oldukları halde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyeliğine, askeri idari kadrolardan,sadece kurmay sınıfından ve yarbay rütbesinde iki yılını doldurmuş ve albay rütbesinde üç yılını doldurmamış oldukça genç ve deneyimsiz subayların seçilmesi koşulu getirilerek,Danıştay’ın aksine, üye seçiminde kıdem, deneyim ve birikimin göz ardı edilmesi, manidar olup, bu durum, emsali Danıştay üyeliklerine idari kadrolardan yapılan üye seçimiyle çelişmektedir.
Değerli okurlar sıkı durun, asıl sürpriz şimdi geliyor.Danıştay üyeliklerine idari kadrolardan seçilen hakim sınıfından olmayan üst düzey bürokratlar, Danıştay üyeliklerine herhangi bir süreyle sınırlı olmaksızın,kaydı hayatla, yani, emekli olana kadar görev yapmak ve yeniden idari kadrolara geri dönmemek üzere seçildikleri halde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyeliğine, askeri idari kadrolardan seçilen kurmay subaylar, en fazla dört yıl hakimlik görevi yaptıktan sonra, tekrar gelmiş oldukları askeri idari kadrolara geri dönmek koşuluyla seçilmektedir.Başka bir anlatımla,Askeri Yüksek İdare Mahkemesine, idari kadrolardan üye olarak seçilip gelen kurmay subayların hakimlik görevleri,geçici olup,bu uygulamaya göre,Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde eylem ve işlemleriyle ilgili olarak aleyhlerine davalı sıfatıyla davalar açılan idare, kendi kadrolarındaki personelini,azami dört yıl sonra geri çağırmak üzere, adeta ödünç olarak yargı organında görevlendirmektedir.
Geçici görevlendirmenin, Anayasanın; mahkemelerin bağımsızlığı, tarafsızlığı ve hakim teminatı ilkeleri ile bağdaşır bir yanının bulunmadığı açıktır.
12.Eylül 1980 askeri darbesinden önceki dönemde de, 1602 sayılı Askeri Yüksek İare Mahkemesi Kanununda yer alan aynı hüküm, Anayasa Mahkemesinin, 18.12.1975 tarih ve 1875/159 Esas ve 1975/216 Sayılı kararı ile 1961 Anayasanın; mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve hakimlik teminatı ilkelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Bu iptal kararından sonra,12. Eylül .1980 darbesine kadar,Askeri Yüksek İdare Mahkemesine idari kadrolardan üye olarak seçilen hakim sınıfına mensup olmayan subayların, kaydı hayatla,yani dört yıllık süre ile sınırlı olmaksızın, emekli olana kadar sürekli üyelik görevlerini yapmaları sağlanmak suretiyle, bu garabetin önüne geçilmiş ise de, 12 Eylül darbesini yapanlar, Anayasa Mahkemesinin iptal kararıyla, kısmen hakimlik teminatı kazanmış olan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin idari kadrolardan seçilen subay üyelerinin, hakimlik teminatını kazandıktan sonraki dönemde verdikleri kararlardan hoşnut kalmamış olacaklar ki, 12 Eylül döneminde, 1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 10.maddesinde değişiklik yapılarak, yeniden, hakim sınıfından olmayan ve idari kadrolardan gelen subay üyelerinin görevlerini,en fazla dört yıl ile sınırlayan ve bugün de yürürlükte bulunan uygulamaya geri dönülmüştür.
12.Eylül.1980 askeri darbesinden önceki dönemde, Anayasa Mahkemesinin; Askeri Yüksek İdare Mahkemesine idari kadrolardan seçilen subay üyelerin dört yıl ile sınırlı olarak görev yapmalarını, Anayasanın; mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve hakimlik teminatı ilkelerine aykırı bularak görevi dört yıl ile sınırlayan 1602 sayılı Kanunun 10.maddesini iptal etmiş olmasını hazmedemeyen 12 Eylül yönetimi, bu defa daha dikkatli davranarak,idari kadrolardan seçilen subay üyelerin hakimlik görevlerini, hakimlik teminatına aykırı olarak dört yıl ile sınırlayan 10.maddesinin,Anayasa Mahkemesi tarafından yeniden iptal edilmesini engellemek amacıyla, gerekli önlemi almış ve 1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 10.maddesinde yer alan görev süresiyle ilgili hüküm, aynen, 1982 Anayasasının Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin düzenlendiği 157 maddesine de alınmak suretiyle,yüksek mahkemenin idari kadrolardan seçilen kurmay subay üyelerinin görev sürelerini azami dört yıl ile sınırlayan 1602 Sayılı Kanunun 10.maddesi,Anayasanın 157 maddesi ile koruma ve zırh altına alınmıştır.
Bir yüksek mahkeme düşünün ki; idari kadrolardan seçilen subay üyeleri, azami dört yıl görev yaptıktan sonra, tekrar idari kadrolardaki asli görev yerlerine dönecek, aynı zamanda mesleğinde kariyer bekleyen kurmay sınıfına mensup bir subay olacak, şimdi sizlere soruyorum; dört yıllık hakimlik görevinden sonra, hakim iken eylem ve işlemlerini yargı denetimine tabi tuttuğu davalı konumundaki idarenin kadrolarına geri dönüp sicil alacak ve kariyer bekleyecek olan bir kişiden, bağımsız ve tarafsız olarak hakimlik yapmasını bekleyebilirmisiniz?
Sizleri bilmiyorum, ancak, bana sorarsınız, ben bu koşullarda, bağımsız ve tarafsız bir şekilde hakimlik yapamayacağım gibi, kimseden de, bu koşullarda bağımsız ve tarafsız bir şekilde hakimlik yapmasını bekleyemem.Beklersem de büyük bir haksızlık yapmış olurum.
Değinecek çok şey var.Yazının daha fazla uzamaması için, son olarak, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararlarının kesin ve temyiz kanun yolunun kapalı olduğunu, olağanüstü kanun yolu olan karar düzeltme talebinin reddedilmesi halinde ise, karar düzeltme talebi reddedilen kişinin para cezasına mahkum edildiğini, emsal mahkeme olan Danıştay’ın, ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararlarının ise, temyiz edilebildiği gibi, karar düzeltme taleplerinin reddedilmesi halinde, para cezasına da hükmedilmediğini, belirtmekle yetiniyoruz.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin, yukarıda kısmen özetlemeye çalıştığımız bugünkü yapısı ve yargılama usulü itibariyle, Avrupa Birliği kriterlerine uygun olmadığı açıktır.
Sayın Cemil ÇİÇEK Adalet Bakanı iken, Avrupa Birliği ilerleme raporları çerçevesinde gerçekleştirilen reform paketleri açılırken,Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin, Anayasanın; mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve hakimlik teminatı ilkelerine aykırı olan bugünkü yapısı ve işleyişi, bu satırların yazarı tarafından Sayın Cemil ÇİÇEK’in dikkatlerine sunularak,Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin Anayasal bir değişiklikle kaldırılması veya Avrupa Birliği normlarına ve mahkemelerin bağımsızlığı,tarafsızlığı ve hakimlik teminatı ilkelerine uygun hale getirilmesi talep edilmiş ise de, bu güne kadar AKP hükümeti ve parlamento çoğunluğu tarafından, bu konuda, demokratik bir tavır sergilenememiştir.
Kanımızca, Yüksek Askeri Şura Kararlarının yargı denetimine açılmasını sağlayacak olan yasal değişikliklerden önce, bugün öncelikle yapılması gereken, Askeri Yüksek İdare Mahkemesini, mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve hakimlik teminatı ilkelerine uygun, demokratik bir yapıya kavuşturacak olan yasal düzenlemelerin bir an önce yapılmasıdır.26.Mayıs.2008
Güner YİĞİTBAŞI ( Em.Savcı )
-
04-09-2008, 10:05:17 #7
Yeni Üye
- Kayıt Tarihi
- Aug 2008
- İletiler
- 17
- Dilekçeler Sözleşmeler
- 0
- Dosya Yükleme
- 0
Re: Askeri Yüksek Id.mah.si Hukuka Aykiri Kararlar Veriyor
savcım dogruları dile getiriyorsunuz bunu emekli olmadan sizin birşeyler yapmanız gerekmiyormu siz degil sadece askeri yetkililer sizin gibi düşünenler bana neden firar ediyorsun diyor savcı cahillik ettim ilkinde ama bunu işkence görerek cekmek zorunda kaldıgım icin devam ettim diyorum tsk da işkence yoktur diyor dogru yoktur hakda yoktur 16 gün ellerimden ayaklarımdan zincirli bir şekilde zindana koydular alay komutanlında sabah 5de falaka suyun üstünde yürütürler kafamda hala izleri var ben bunları tutuk evine konmadan ifade verirken söylüyom savcıya oda yaz diyor ailevi sebeplerden kaçtım diye en geçerli budur diyor evet kaçtım zulüm yüzünden askere gidene kadar alkol kullanmadım askerde esrar bile içtim enson 1973*1 erdim 2006 haziranda bitti askerlim kısa dönem öğretmen asker gördüm 2ayda konuşması değişmiş çocuk kafayı yemiş askeriye öyle bir yer
-
04-09-2008, 10:17:38 #8
Yeni Üye
- Kayıt Tarihi
- Aug 2008
- İletiler
- 17
- Dilekçeler Sözleşmeler
- 0
- Dosya Yükleme
- 0
-
04-09-2008, 10:48:18 #9
- Kayıt Tarihi
- Sep 2008
- İletiler
- 4
- Dilekçeler Sözleşmeler
- 0
- Dosya Yükleme
- 0
Re: Askeri Yüksek Id.mah.si Hukuka Aykiri Kararlar Veriyor
GATA 'da bir hemşire yine yüksek disiplin kurulunca görevden atılıyor Askeri yüksek idare mahkemesi ne müracaat ediliyor. Askeri yüksek idare mahkemesinin hukukçu olmayan üyeleri davayı reddediyorlar. Karargahtaki subaylar gerekli savunmaları davalı daire adına yazıyor ve güya davalı daire avukatlarıda altını imzalıyor. Kendileri yapıormuşcasına savunmayı. Dava hasım-davalı idare lehine reddediliyor. Dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi haliyle Türkiye'yi ağır bir ceza ile tecziye ediyor. Avrupa insan hakları mahkemesi o kadar detaylı açıklıyorki gerekçesini; en çok vurgu yaptığı şey adil yargılanma hakkı verilmemesi, silahların eşitsizliği, Askeri Yüksek İdare mahkemesi üyelerinin hukukçulardan müteşekkil olmaması....Onlar evrensel hukuku uyguluyorlar, ona inanıyorlar, onunla yaşıyorlar ve Avrupa insan hakları sözleşmesini imzalayanlardanda aynı şeyi bekliyorlar. Komutanlar ne yazarsa adalet odur ilkesi onlarda ve evrenseh hukuk normlarında geçerlilik bulamıyor. Onlar çok okuyorlar, çok iyi biliyorlar bu hiyerarşiyi...
Bir başka zaman yine Ayim kararları hakkında sohbete devam edeceğiz. Şimdilik hoşçakalın dostlarım.Konu CUBA44 tarafından (04-09-2008 Saat 10:50:29 ) de değiştirilmiştir.
-
05-09-2008, 12:34:22 #10
Yeni Üye
- Kayıt Tarihi
- Feb 2008
- İletiler
- 34
- Dilekçeler Sözleşmeler
- 0
- Dosya Yükleme
- 0
Re: Askeri Yüksek Id.mah.si Hukuka Aykiri Kararlar Veriyor
YARGI BİRLİĞİ SAĞLANMALIDIR
Mevcut durum ve Tesbitler:
Türkiye'de yargı adli, idari, askeri ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri olarak bölünmüştür. Bu bölünmüşlük eşitlik ilkesini ihlal etmektedir.
Hukuk devletini ve eşitlik ilkesini ihlal edecek şekilde olağan üstü bir yargı kurumu olan DGM'ler halen varlıklarını sürdürmektedir. Bu mahkemelerin kaldırılması gerekirken, görev alanları genişletilmiştir. DGM'lerin görev alanına giren suçlar da ihtisası gerektiren suçlar olmayıp, Ağır Ceza mahkemesi'nin görev alanına giren suçlardan devlet aleyhine olanların ayrılmasından ibarettir. Bu yaklaşım Ağır Ceza Mahkemeleri'ne güvenilmediğinin ifadesidir. Bu durum yargıya güveni sarsmaktadır. Askeri hakim ve savcıların DGM'ler bünyesinden çıkarılması bu mahkemelerin niteliğini değiştirmemiştir.
Tamamen kaldırılarak görevi ihtisas mahkemesine verilmesi gereken askeri mahkemelerin de görev alanları daha geniş tutularak sivil kişiler askeri mahkemelerde yargılanmaktadır. Askerlikle hiçbir ilişkisi bulunmayan kişilerin askeri mahkemelerde yargılanması hukuken kabul edilemez bir olaydır.
İdarenin işlem ve eylemleri adli yargıda rahatlıkla ve daha adil bir şekilde çözümlenebilecek iken, yargı, bir daha bölünerek, idare mahkemeleri kurulmuştur. BU MAHKEMELERE HAKİM OLARAK ATANAN KİŞİLERİN ÇOĞU HUKUK ÖĞRETİMİ VEREN HUKUK FAKÜLTELERİ MEZUN DEĞİLLERDİR. Ayrıca idare mahkemelerinde yazılı delil esas alındığından şahit dinlenememektedir.
Öte yandan bütün bu uygulamalar, yargıdaki bölünmüşlük, yargıya olan güveni azaltmıştır. Yapılan anketlerde yargıya duyulan güven %19 olarak çıkmaktadır.
2000 yılı verilerine göre, Türkiye genelindeki Ceza Mahkemeleri'nde görülen davaların %22'si "düşme" ile sonuçlanmıştır. Bu sonuç açılan 100 davadan 22'sinin yargılama süreci içinde bitirilemediği için düştüğünü göstermektedir.
Yargı Birliğini esas almadan tesis edilmiş yapılanma, mevcut Yargı sistemini adeta felce uğratarak çalışamaz hale getirmiştir. Bu anlamda Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek Mahkemeler ve DGM'ler hem aşırı iş yükü altında ezilmekte, hem de olması gereken fonksiyonlarını yerine getirememektedirler.
Son dönemde iyice belirginleşen DGM ve Yüksek Mahkemelerin siyasallaşma süreci ise Hukuk devleti ilkesine zarar veren önemli sorunlar olarak dikkat çekmektedir.
Bu anlamda ülkemizdeki Yüksek mahkemelere ve DGM'lere teorik ve pratik bakışla genel olarak göz atalım:
Devlet güvenlik mahkemelerini Türkiye Fransa'dan almıştır. Ama bizdeki uygulamanın Fransa ile ilgisi yoktur. DGM orada siyasal nitelikteki suçlar için öngörülmüştür ve yargılamada cumhurbaşkanının çok önemli bir rolü vardır. Ayrıca, Fransa'da tek bir Devlet Güvenlik Mahkemesi vardı ve 1981'de kalktı. Lyon'da ya da Bordeaux'da bir suç işlenirse ve bu DGM yetkisine girerse mahkeme olduğu gibi oraya giderdi. İlk soruşturmanın sonucunda o kişi hakkında dava açılması gerektiği sonucuna varılırsa dava açılıp açılmayacağı konusunda siyasal bir değerlendirme yapması için dosya cumhurbaşkanının önüne gelirdi. Çünkü suç siyasal niteliktedir.
Cumhurbaşkanı olaya hukuksal açıdan değil, yalnızca ülkenin siyasal yararları açısından bakardı. Zararına olduğu sonucuna ulaşırsa, davanın açılmasını engellerdi. Türkiye ise DGM'leri kurdu, gittikçe yetki kapsamını genişletti. Sonuçta yalnızca yargılama yöntemi farklı olan yeni bir ağır ceza mahkemesi ortaya çıkmış oldu.
Bugün ülkemizde uygulamada DGM'lerin aldığı kararların faturası vatandaşa çıkmaktadır. DGM kararları yüzünden AİHM'e yapılan şikâyetler sebebiyle, Türkiye trilyonlarca lira tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Mart 2000'den bu yana, Türkiye'nin 1 milyon İsviçre Sterlini, 900 bin dolar, 4 milyon Fransız Frangı ve 9 trilyon lira tazminata mahkûm olmuştur. Bu davaların büyük bölümü, DGM'lerin aldığı kararlar neticesinde açılan davalardır.
DGM'ler, Türkiye'de yargıyı farklılaştırmaktadır. Birkaç tane yargı oluşturulmaktadır. Sanıkların hakları normal mahkemede farklı, DGM'de farklıdır. DGM'lerdeki uygulama haksızlık ortaya çıkartmaktadır. DGM'ler bireyi değil devleti korumak amacıyla kurulmuş bir mahkemedir. Objektif yargılamayı konu edinmiş bir mahkeme olmayıp, diğer mahkemelere nazaran siyasallaşmış durumdadır. DGM'lerin kararlarının yüzde 80'i siyasi nitelikli olup saiklerle kurulduğunu açıkça göstermektedir. Tamamen hukuk içinde kalınarak verilecek bir kararın siyasi saikle, hem de askeri dönemde verilmesi de, ayrıca üzerinde durulmaya değer önemdedir.
Ayrıca, DGM'lerin kuruluşundaki uzmanlık ve hızlılık pratikte görülmemiş, aksine Ağır Ceza Mahkemeleri'yle görev karışıklığı sebebiyle gecikmeler ortaya çıkarmıştır. Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin tümden kaldırılması, devlet güvenliği aleyhine işlenen suçlar yönünden mahsur doğurmayacaktır. Dogal yargıç ve olağan mahkeme olan Ağır Ceza Mahkemeleri'nin görevlendirilmeleri, gecikme ve sorun doğurmayacak aksine daha isabetli uygulama olacaktır.
Ankara 1. No'lu DGM'nin, Yeni Asya gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular'ın 312/2'den yargılanan "suç"unun maddi unsurları oluştuğu gerekçesiyle eski kararın devamına karar vermesi bu siyasi kararlardan biridir. Değişen 312'de para cezası olmamasına rağmen Kutlular'ın para cezasına çarptırılması bunun en somut örneğidir. "Cumhuriyet savcısı beraat istemesine rağmen mahkeme 'ırk, sınıf, din, mezhep farklılığı gözeterek' ifadesini esas alarak karar vermiştir. Halbuki kanun değişmiş; artık 'gözeterek' kelimesinin yerine 'dayanarak' kelimesi kullanılmaktadır. Bunlar mahkemenin yapılan değişikliği anlayamadığını ortaya koyuyor. Yargı Meclis'in iradesine uymamakta ve direnmektedir".
Bir başka örnek de Nurettin Şirin davasıdır. Mahkeme, kanun gereği Şirin'in cezasını otomatikman ertelemesi gerekirken ve kanun bu konuda mahkemeye herhangi bir takdir hakkı dahi vermezken, Şirin'i 312/2 maddede yapılan yeni değişiklik üzerine yargılamış ve tekrar mahkûmiyet kararı vermiştir.
Şimdi de adli yargının üst mahkemesi olarak hareket eden Yargıtay'a göz atalım:
Bir ceza davasının ortalama bitiş süresi bir yıl ile 5 yıl, Yargıtay'da incelenme süresi dört ay ile 12 ay... Üstelik mahkemelerin kararları son derece isabetsiz... Ceza mahkemesi kararlarının yüzde 52,7'si Yargıtay'dan bozulmuş, yüzde 34,3'ü sadece tasdik edilmiş, yüzde 12,2'si de çeşitli gerekçeler ile dosyalar geri çevrilmiştir.
2001 yılı içerisinde 209.38 dosya karara bağlanmıştır. Bunun 55.391'i yargıtayca onanmış, 85.232 mahkeme kararı yargıtayca bozulmuş, 32.36'sı dosya da eksiklikler nedeni ile Mahali Mahkemeye geri gönderilmiş.. Yargıtay Ceza Daireleri'nin verdiği kararları inceleyen Yargıtay Genel Ceza Kurulu, bu olayların 63.3'ünü bozmuş, yüzde 22.0'ı geciktirilmiş nedeni ile geri gönderilmiştir. Yıllarca insanların suçlu durumunda kalıyormuş gibi haklarında verilen beraat ya da mahkûmiyet kararlarının büyük kısmı, yargıtayca bozulmaktadır..
Bu sonuca şaşırmamak gerekir. Çünkü Yargıtay'ın iş yükü haddinden fazladır. Nitekim, Yargıtay Başkanlar Kurulu, Yargıtay'a 1 Ocak 2001-31 Aralık 2001 tarihleri arasında gelen ve giden iş yükünü tespit etmiş, buna göre, Yargıtay'a hukuk ve ceza daireleri ve genel kurulları dahil tüm Türkiye mahkemelerinden 492 bin 383 dava gelmiş, bu davalardan 419 bin 269'u karara bağlanırken, geriye kalan 73 bin 87'si diğer yıla ertelenmiştir.
Yargıtay ve Danıştay gibi iki üst mahkeme arasındaki içtihat ve yaklaşım farklılıkları ise Hukuk düzeninde adeta bir kargaşaya sebebiyet vermektedir. Nitekim iki belediye başkanı hakkındaki karar böyle bir çatışmayı beraberinde getirmiştir.
Danıştay Başkanlığı bir açıklama yaparak, AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna hakkında verilen kararı savundu. Üç sayfalık açıklamada, Erdoğan ve Gürtuna'ya ''Çete'' suçundan yargılama izni vermeyen kararın, yasaya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun olduğu belirtildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun, bu kararın ''Yok hükmünde'' olduğu itirazının, ''incelenmeden reddi'' konusu da yanıtlandı. Başsavcı'nın, böyle bir yetkisi olmadığı belirtilen açıklamada, ''Böyle bir istem de uygulamada kabul gören bir durum değildir'' denildi. Yüksek Mahkeme'ye, hiçbir somut bilgi ve belge ortaya koymadan ''uluorta'' yapılan saldırıların tek kelime ile ''utanç verici'' olduğu kaydedildi. Danıştay'ın manevi şahsiyetini rencide ve suç teşkil eden iddialarda bulunulduğunun basından izlendiği belirtilen açıklamada, ''Toplumun güvenilir kurumları bu kadar kolaylıkla harcanmamalıdır'' denilmiştir.
Son olarak henüz kararları yargı denetimine dahi tabi olmayan Yüksek Askeri Şûra'nın yaygın bir uygulamasına göz atalım:
TSK'da askeri hakim olarak görev yaparken Yüksek Askeri Şura tarafından, savunması bile alınmadan ihraç edilen AKP milletvekili Ramazan Toprak'ın suçları medyada açıklandı:
"Başı açık istenen fotoğraflarda eşinin peruk kullanması.." "Evinde haremlik, selamlık uygulaması yapılması.."
Perukla çekilmiş resim dahi yeterli olmamış ve askeri hakim ihraç edilmiştir! YAŞ'ın ihraç kararına ikinci sebep de, askeri hakimin evine gelen misafirlerin, genel olarak erkekler bir odada, hanımlar diğer odada olacak şekilde oturma alışkanlığı.
İşte ülkemizde bu iki sebep bir askeri hakimin TSK'dan atılması için yeterli sebep olabilmekte ve bu karar Yargı denetimi dışında kalabilmektedir.Konu eyupyasar tarafından (05-09-2008 Saat 12:37:06 ) de değiştirilmiştir.
Bu sayfada bulunan kavramlar:
Benzer Konular :
-
Kat Maliki Toplantısı ve Yasa ve Usule Aykırı Alınan Kararlar Hakkında
Herkese merhabalar, 4.11.2017 tarihinde kiracımın bulunduğu 11 daireli apartmanda kat malikleri toplantısı yapılmış. Bana herhangibir bildirimde...Yazan: maximus.extreme Forum: Kat Mülkiyeti HukukuYanıt: 0Son İleti: 15-11-2017, 16:43:26 -
Hukuk Portal: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna Ait Kararlar
Hukuk portalına yeni bir kaynak eklendi. Konu: https://www.hukuki.net/content.php?822-Hâkimler-ve-Savcılar-Yüksek-Kuruluna-Ait-KararlarYazan: Yönetim Forum: Hukuk PortalYanıt: 0Son İleti: 07-01-2011, 20:00:04 -
Sağlık Bakanlığı'nın uygulaması hukuka aykırı
Danıştay: "Bütün hekimler muayenehane açabilir" Danıştay 5. Dairesi, Sağlık Bakanlığı'ndan savunma gelinceye kadar kamu kurumlarındaki hekimlerin...Yazan: Gökhan Kartal Forum: Sağlık HukukuYanıt: 0Son İleti: 22-07-2010, 17:58:08 -
Hukuka aykırı delil
merhaba kız arkadasım hakkımda onu tehdit ettiğim gerekçesiyle hakkımda şikatyette bulunuyor ve elimdeki telefona mahkama kararıyla el...Yazan: talihsiz_polis Forum: Ceza HukukuYanıt: 9Son İleti: 05-08-2009, 22:41:19 -
Hukuka aykırı harici sitelere girmek...
Çok olduğumun farkındayım ama bilgi edinme amaçlı soruyorum.. Hukuka aykırı milli güvenlik,Terör ve propaganda,Çocuk pornosu ve uyuşturucu siteleri...Yazan: Kurban Forum: Diğer Hukuki SorularYanıt: 0Son İleti: 14-11-2006, 12:26:20
Clicking Here TLO lookup
02-05-2025, 13:42:01 in Askerlik Hukuku